• 2903
    tek forvet oynamayan oynayamayan takım bunda diretmek de bir o kadar saçma en son şampiyon olduğumuzda çift forvet oynardık biz. ne zaman tek forvete döndük ilk 3te bitirdiğimizi hatırlamıyorum. galatasaray defansif oynayamaz bu galatasaray'ın doğasına aykırıdır hakarettir galatasaray için bir oyun şablonu varsa o da ataktır ki tek forvetle olmuyor işte bu o kadar kaliteli değiliz henüz.
  • 2904
    yeni transferleri oynatacak hiç bir adamın olmadığı futbol takımı. benim anlamadığım transfer oynaması için yapılır, oynatması için değil. bu işte bir sorun var ama çözemedim.

    misal lorik cana

    - hacı bu lorik niye oynamıyor?
    -ya oynatacak adam mı var yanında allah'ını seversen?

    bu stancu, kazım, yekta diyerek uzar gider.

    bu iş bir kangren. ya aldığımız oyuncuların hepsi kötü ya da cidden şu box to box efsanesine gerçekten ihtiyacımız var.
  • 2905
    artık "büyük takım" demek için argüman bulmakta zorlandığımız takım. galatasaray'ın büyüklüğünden bahsetmiyorum elbette, sahaya çıkan takımdan bahsediyorum.

    2,5 senedir şu takımın ligde kazandığı bir tane zor deplasman hatırlayan var mı? gelin bakalım.

    fenerbahçe olayına hiç girmiyorum baştan.
    beşiktaş, ki eskiden derbiden saymazdık bunu, 4 senedir inönü'de 1 puan görebildik. sonunda yapacağımızı da yaptık bu sene içerde de kaybettik.
    trabzon, oradan da keza puan çıkaramaz olduk kaç senedir.
    kayseri ile yıllardır berabere kalıyoruz deplasmanda.
    eskişehir'i bu sene olabilecek en kötü zamanlarında yakalayıp yendik, diğer 2 sezonda kritik maçlarda yenilmiştik yine.
    bursa? içerde dışarda en son ne zaman yendiğimizi hatırlayamıyorum. yanlış hatırlamıyorsam son kez içeride aydın'ın poposuna çarparak gol olan bir pozisyonla zar zor kazanmıştık. 3 senedir bursa deplasmanından da puan çıkaramıyoruz.

    şimdi bu saydıklarımın hepsi, türkiye ligi için "zor" denecek maçlar statüsüne giriyor. peki biz bu maçların hangisine çıkarken "yeneriz kesin" diyebiliyoruz artık? desek bile bunu neye dayandırarak söylüyoruz? argümanımız bile yok.

    büyük maçlarda; fiziği, tekniği üstün olandan ziyade, mental üstünlüğe sahip takımlar öne çıkar dünyanın her yerinde. biz bunu kaybettik her şeyden önce. bunun kanıtı ise gün gibi ortada. bakın tek tek bu saydığım takımlarla oynadığımız maçlara; her maç birileri hata yapmış diye dert yanıyoruz.

    ufuk 40 metreden gelen topu tutamadı, kaybettik.
    ali turan holosko'yu düşürdü haybeye, kaybettik.
    servet son dakikada topu kaptırdı, kaybettik trabzon'da.
    mehmet topal topu kaptırdı, şampiyonluğu bıraktık eskişehir'de geçen sene.
    emre güngör aynı şekilde kaptırdı topu trabzon'da geçen yıl, yine aynı hikaye.

    bu liste uzar gider. bireysel hata denen şey olur futbolda, bu kızılacak bir unsur değil. fakat sen neredeyse bütün kritik maçları "hatalar" ile kaybediyorsan, orada bir sorun var demektir. mental üstünlüğü olan takımlar hataya zorlar, hata yaptırır. sen aynı hatayı defalarca tekrarlarsan, öğrenmiyorsun demektir. hata olmaktan çıkar o.

    hadi bireysel hataları geçelim, gelelim hakem hatalarına. ben artık hakem hatasıyla maç kaybettiğimizde kızamıyorum. çünkü o hata olmasa maçları kazanacağımıza dair en ufak bir işaret göremiyorum ben. hakemler galatasaray'dan korkmuyor artık, niye korksunlar ki hem? ezerler tabi rahatça. senin kaptanın sahada durmadan hakemle uğraşıp, göz göre göre oyundan atılıyorsa, suçu hakemlerde aramanın da manası yok. bunların hepsi, mental üstünlüğü kaybettiğinin göstergesi.

    koskoca galatasaray'ı ne hale getirdiniz. utanın be adamlar. takıma doldurduğunuz yeteneksiz, amatör futbolcular yüzünden zehirlendik resmen. bu zehirleri temizlemeden daha da belimiz doğrulmaz. bize büyüklük kavramını öğreten galatasaray'ı, şimdi çaresizce çırpınırken izliyoruz. gözümüzün önünde can çekişiyor koca takım.

    dayan galatasaray!
  • 2907
    spor toto süper ligde 19. hafta itibariyle
    -averajı -3, attığı gol 20dir*.
    -son 4 maçta attığı gol sadece 2. oynadığımız rakipler ise sıralama itibariyle ligde 2, 15, 16 ve 14 sırada.
    -19 hafta içersinde 3 gol attığımız sadece 3 maç var.*
    -kendi evinde oynadığı 9 maçta 5 mağlubiyet görmüştür. ve ilk 10 takım içersinden kendi evimizde ağırladığımız takım sayısı sadece 3.
    -takımın kaptanı* ligde 4, takımın en büyük golcüsü* 8, yeni hakan şükür diye umut beslediğimiz adam* 6 maça** çıkmıştır. en büyük transferi* kadro dışı bırakılmış, bir önceki senenin tartışmasız yıldızı, takımı sırtlayan oyuncusu* katara gönderilmiştir.

    geçtiğimiz sezonu* uefa avrupa ligi şampiyonu olarak bitirecek takımı* kendi içindeki haysiyet fukaraları yüzünden elinden kaçıran takımın bu sezonki durumu. bunları yazarken kendi içimde ne yorumlar yaptım ama yazarsam çok ayıp olur.*
    -bunların dışında bir duran top istatistiğimiz olsaydı onu verseydim keşke ama bulamadım. muhtemelen de yok zaten.
  • 2910
    ligtv.com.tr sitesinde mağlubiyet rekoru haberine konu olan takımım.

    52 senelik birinci lig tarihinde 69-70, 81-82 ve 03-04 sezonlarında aldığı 9 mağlubiyet ile tarihinin en kötü sezonlarını yaşamıştır. fakat henüz 19. hafta sonunda 9 mağlubiyet alarak bu rekorumuzu da egale etmiş bulunmaktayız.

    ben de dahil, daha ne kadar kötü olabilir ki diye soranlara gelsin bu haberimiz.

    http://www.ligtv.com.tr/...px?r=1&hid=86460
  • 2919
    daha şimdiden süper toto süper ligde 9 mağlubiyeti olan takım. şimdiye kadar tüm zamanlarda en fazla 10 mağlubiyetle bitirmişiz ligi.

    --- alıntı ---

    sarı-kırmızılı takım ligi 7. olarak bitirdiği 1969-70, 11. sırada tamamladığı 1981-82 ve 6. sırada bitirdiği 2003-04 sezonlarında 10'ar mağlubiyet almıştı. galatasaray, 1967-68, 1979-80, 1980-81, 1984-85, 1989-90 ve 2008-09 sezonlarında ise ligi 9'ar mağlubiyetle bitirmişti.

    --- alıntı ---

    ligtv.com.tr

    canım sıkılıyor sözlük. içim daralıyor. gidip teknik direktörlük yapasım geliyor. saha kenarından bağırasım, uyarasım, kendimi yırtasım geliyor. ne tribünden ne de evden olmuyor, yetmiyor. güzel günler görmek istiyorum artık. en azından umut istiyorum. ama olmuyor, olmuyor...
  • 2920
    2000 li yıllardaki müthiş başarılarının diyetini ödeten takımdır.

    her ne kadar taraftarı tarihiyle mutlu olmakla yetinmeyi reddetse de, başkanı, yönetimi, oyuncuları, teknik direktörü böyle uygun görmektedir.

    yıllardır aziz yıldırım ve yıldırım demirören hakkında neler dedik, yazdık. istediğin kadar tesis yap, sportif başarı olmadan olmaz dedik. sonra kendi başkanımız geldi bize dedi ki; 2012 kriterlerine uyan tek takımız. güzel kardeşim, bu gidişle sadece türkiyede ortalama yerlerde ligi bitirecek takım yarattınız, kriterlere uysak ne olur?

    dünyaca ünlü teknik adam getirttik. dendi ki, sıfırdan bambaşka bir takım geliyor. uzun vadede mütevazi bir barcelona efekti yaratılacak. hepimiz havalara uçtuk. dedik ki başarılı olmasına rağmen gönderilen teknik direktörlerimizi bile unutacağız, bu adam geldiyse uzun vadeli düşünülüyor. ama sonsuz aşkı vadeden yalancı sahte aşıklar gibi arkasında durmak yerine arkasından iş çevrildi.

    ya oyuncular? hocaya canlı yayında göndermeler, posta koymalar. sonra maçlarda koşmayan, toptan kaçan adamlar! kendini takımdan, hocadan büyük gören yeteneksiz oyuncularla sadece düşmedik, sürünüyoruz da.

    galatasaray gibi bir klüpte nasıl kaleci olmaz, nasıl yetişmez? hadi diyelim ik bulamadın kendi içinden, nasıl almazsın? yetiştireni hiç sorgulamadan bu adamları taraftarın önüne atmak zaten başlı başına bir saçmalık ya neyse.

    peki ya forvet? iki sezondur görmüyor musunuz? jo alves için bir şey diyemem, bugün olduğu yer belli. arda, harry kewell, mehmet batdal, kazım kazım.... bu adamlar santrafor değil. yav değil güzel kardeşim. bunun için hoca kadar bilmeye bile gerek yok.

    misimovic, elano, abdul kader keita... bu adamları kullanamayan hoca, başkan, yönetim.. hepinize yazıklar olsun. hagiye sevgimi tarif bile edemem. ama sevmek başka, görmek başka.

    yönetimin karşı duramadığını taraftar yapınca teröristliğimiz mi kaldı, galatasaraylı olmamak mı! sen seni yerin dibine sokanların karşısında eğilirken taraftar dik durdu. sen kimliğini satarken, taraftar hesap sordu. bu takımı bu günlere getirenler şimdi eserlerini izlesinler. barışı izlesinler, kaptanın amatör kartlarını izlesinler, mustafanın korkak ve verimsiz futbolunu izlesinler, taraftara kızıp kendi oyununa bakmayan baltayı izlesinler, 10 yıldır genç kalabilen aydını izlesinler, başkasının çöpe attıklarını izlesinler.

    ben de izleyeceğim.. ama benim akıttıklarım timsah gözyaşı olmayacak, aramızdaki fark bu.
App Store'dan indirin Google Play'den alın