• 6926
    sözlerime başlamadan önce şunu belirteyim öle futbol romantizmi olan bir adam değilim. kendimce paylaştığım tüm düşünceleri realistik olduğuna inandığım için paylaşırım.
    türkiye’nin en büyük futbol kulübü galatasaray’dır. muhtemelen uzun yıllarda belki ebediyete kadar bu değişmeyecektir.
    dönem dönem futbolu yönetenlerin, siyasetin müdahalesi ile aşağı çekilmeye çalışılmış, dönem dönem de gerçekten çok başarısız yönetimler nedeniyle karanlık dönemler geçirmiştir. avrupa’dan 3. ya da 4. kupaların gelmemesi de bundan dolayıdır. ne zaman kulüp değerlerine sahip çıkan, galatasaray’lılık nedir bilen özetle hem kendisi başarılı olan hem de galatasaray’ı gerçekten seven önemseyen kim başkan olduysa bu kulüp hep gözünü yukarılara dikmeyi başarmıştır. ama ne zamanki başarılı yönetimlerden sonra genelde hep gelen başarısız yönetimler nedeniyle istikrar sağlanamadığı için avrupa’dan daha fazla kupa alamamış ya da galatasaray türkiye’nin bayern münih’i olamamıştır. bu dediğim gibi sadece başarısız yönetimlerden de değil aslında bir zirve noktasından sonra aşağı çekilmeye çalışılmıştır hep. o yüzden burak elmas yönetimi de tff yönetimi de gelir geçer. hatta benim kıymetlim fatih hocam’ında devri kapanır ya da gedson gibi denayer gibi oyuncuların alınamadığı da olur. ya da abdul kader keita ve bafetimbi gomis gibi tadı damağımızda kalıp gidenlerde. bu kadar buhrana gerek yok. gün olur devran döner galatasaray’ımız yine gözünü yükseklere diker. çünkü genlerinde var bu. o yüzden herzaman en büyük futbol kulübü olarak kalacaktır. tabi burda önemli olan kurt kışı geçirir ama yediği ayazı da unutmaz derlerya, bu yediğimiz ayazı unutmayalım yeter. 2-3 sene başarısızlıkla bitecek sıradan bir kulüp değil galatasaray.
  • 6928
    2 şubat 2022 tarihi yakın zamanda yaşanılan en kara gün olarak tarihe geçmiştir. gedson'un rize yöneticileri ile çay içtiği fotoğraflarda bu üzüntünün pik noktasıdır.

    aylardır bonservisi ile transfer etmek için uğraş verdiği adamı 1 gecede ezeli rakibine kaptırmış o yetmezmiş gibi bu ezeli rakip dalga geçercesine oyuncuyu taraftarın tiksinti duyduğu bir takıma kiralamıştır. aynı günde sosyal medyada beşiktaş taraftarından hatta beşiktaş futbolcularından bile ayar üstüne ayar yemiştir. hatta oyuncunun kiralandığı lig sonuncusu tiksinç kulüp futbolcuyu transfer edişini 19.05'te açıklayacaktır. hadi itiraf edin hepimizin içi sıkılıyor canı çok acıyor. ben twitter'a da ekşi sözlüğe de bakmıyorum şahsen o derece sinirim bozuldu.şu an rakiplerin ve galatasaray düşmanlarının istediği şeyi taraftar olarak bir çoğumuz yaşıyor.

    sizi bilmem ama havalarda kötü hafiften depresyon tadı verirken benim canım uğur karakullukçu'nun dediği gibi ribery transferinden sonra ilk defa bu kadar yandı. hadi orda adamı marsilya'ya kaptırdık da burda gedson gözümüzün önüne gitti birde rizeye gönderilmesi galatasaray düşmanları için pastanın üstündeki çilek oldu

    umarım taraftarda oluşan bu umutsuzluk fazla uzun sürmez ve takım bir an önce toparlanarak üst sıralara tırmanır bizde bu üzüntüyü kısa sürede aşarız.
  • 6932
    rizespor'a bile diş geçiremeyecek hale gelmiş, burak elmak yönetimi sayesinde büyük takım olma hüviyetini kaybeder olmuş ve fenerbahçe ile benzer süreçleri yaşamaya başlamış olmasıyla içimden bir parçanın kopmasına sebep olan biricik sevdamızın adı.

    uygun olan en erken vakitte baştakileri koltuklarından kaldırıp yerine ünal aysal'ın ilk yönetimi gibi çok güçlü ve herkesin mutabık olacağı isimleri karar alıcı mevkilere getirip bu bataktan hemen çıkmak şart. geç kalırsak bataklığa daha çok batacağız, geç kalınan her gün çıkmakta daha zorlanacağız.

    https://streamable.com/lb920v
    fener oldum lan ben. :(
  • 6933
    bugüne kadar böyle aşağılandığını görmemiştim,daha doğrusu türkiyede bir kulubün böyle aşağılandığını görmemiştim.

    gelen vuruyor giden vuruyor, tff bir yanda hakemler bir yanda bunların üstüne fenerbahçe'si beşiktaş'ı yetmez gibi birde çaykur rize eklenip iyice dibi tüy dikildi.

    çıkıp tek kelime eden de yok.

    emeği geçen kim var ise gün yüzü görmesin.

    biz bu tufaya düştük ya bize de yazıklar olsun.
  • 6934
    tamamen bir degisime ihtiyaci olan spor kulubu. fatih terim, faruk suren ya da akliniza kim gelirse tum aktorlerinin miadi dolmustur. komple bir yenilenme ihtiyaci gereklidir. belki yeni bir heyecan, yeni kisiler, farkli bir bakis ya da felsefe adina ne derseniz. zira bu yapi artik zoraki ayakta durmaktadir ve boyle giderse batacaktir. bilmiyoruz belki de batmistir...
  • 6935
    son birkaç senedir geldiği nokta beni huzursuz eden canım takımım. çünkü başarı ve başarısızlık gelir geçer. bu kulüp neler yaşadı nerelere geldi. fakat artık tüm her yerine basit adamlara biat etme kültürü tesir etti.

    bu olaylarda taraftarın da etkisi çok büyük. şahısları galatasaray’ın önüne koyup magazine çevirince işi sonuçlar böyle oluyor. başımıza geleceği bildiğimden her daim aynı şeyi savundum. bu kulübün kapısından içeri adım atan herkes galatasaray’ın ağırlığı altında ezilmeyi, uğruna gerekirse rezil olmayı kabul etmeli. 500 seneden fazla geçmişi olan bir kültürün ağırlığını hissedemiyor ve kulübü varoş kulüplerle bir tutuyorsa galatasaray’dan yaka paça kovulmalılar.

    bu kulüp kurulurken gayesi türk olmayan takımları yenmekti. çünkü zamanında türklere futbol yasaktı. galatasaray böyle şanlı bir kulüp. türk futbolunun her alanda öncüsü. fransız kulübü diyen aşağılık, fikirsiz, cahil tiplerin dil uzattığı kulüp bu milletin onurunu gücü yettiğince her alanda korumaya çalışan, türkiye’nin en büyük aydınlarını yetiştirmiş ve buna rağmen gerektiğinde mezun vermemiş bir kültürün futbola tecellisidir. yani galatasaray futbol takımına bile söylenenler karşısında bu konulara girmesem galatasaray adını lekelemek onursuzluktur ve söyleyenler akıl tutulması içerisindedir.

    geçmişi böyle olan bir kulübe karşı cephe almanın ne demek olduğu anlaşılmıştır diye düşünüyorum. bazı takımların diline şu takımı düşürmemek lazım. vallahi de billahi de bir gram umrumda değil küme düşmek. ben bu kulübü başarısı için sevmiyorum ben bu kulübü ait olduğu kültür ve diğer takımlardan çok daha farklı bir misyon ve vizyonu olduğu için seviyorum. gerçi bunu yok etti şahıslar ve taraftar el birliğiyle. sorun küme düştükten sonra bu acizlerin bu ismi cehalet ve pislik yuvası ağızlarına alacak olmaları. böyle bir çınarı bu halde bulmuşlar var gücüyle saldıracaklar. galatasaray önce kendine gelmeli. önceden yazmıştım galatasaray sadece kendisi ile yarışır. bir kere kendisi olabildiyse diğerlerini hesaba katmaya gerek yok diye…

    galatasaray önce özüne dönmeli. diğer kulüplerden her alanda üstün olma sebebi işte bu kültürdür. galatasaray öyle bir kulüp ki bütün çürükleri karşısına toplama gücüne sahip. galatasaray buralara şeref ve namusu ile geldi. şikeler oldu, üçkağıtlar döndü, sayamadığım birçok pisliğe karıştı karşımızdakiler. galatasaray karıştı mı? karıştırtmamak boynumuzun borcu. bize galatasaray’a hizmet edenlerden kalan miras budur. bu kulübün şerefini ve namusunu her zaman olduğu gibi bembeyaz bırakmaktır. bu kulüp böyle saf ve temiz kaldıkça, bu kulübe hizmet edenler ve gönül verenler bu ağırlığı hissettikçe her daim en tepede olmaya devam edecektir. yeter ki bu ismin anlamını unutmayalım. gözün gördüğünü, kulağın duyduğunu söylemekten çekinmeyelim. kırılan kırılır bir galatasaray var ihanet etmeyelim. galatasaray’a yakışmayanları aramıza almayalım.

    edit:imla
  • 6936
    yönetilememe probleminden bir türlü kurtulamayan kulüp.
    uefa kupasını aldıktan sadece 1 sene sonra perez,victoria,fleurquin, 2 sene sonra almaguer seviyesine düşmesinden hatta forma üretici anlaşması bile yapamamasından,rakibi boğazın kenarına yeni stadını yaparken mecidiyeköy’den kovulmasından,bi eski rakip başkanı bir eski rakip başkan yardımcısı federasyon başkanı olurken seyirci gibi izlemesinden,faks yetiştiremediği için transfer yapamamasından,transferleri çıkmaza sürükleyip tutmayacak olanları mecburen değerinin çok üzerinde almasından,tutma ihtimali olanları kendisine gelmek istemesine rağmen rakibine kaptırmasından,rakibi ataşehir’in göbeğine salon yapıyorken kendi stadının yanındaki boş alanda duran salon şantiye tabelası yazısından,taraftarının yıllardır o stada metroda üst üste gitmesinden,altyapısından çıkan oyunculara bile sahip çıkamamasından,tarafsız bir anket şirketi araştırma yapsa taraftar oranı %35 ten, gençlerdeki taraftar oranı %40 tan aşağı çıkmayacak olmasına rağmen bu potansiyelini ve gücünü kullanamasından yönetilememenin boyutlarını anlayabilirsiniz.
  • 6940
    galatasaray futbol takımı 23 ocak 2022 galatasaray trabzonspor maçını kazansaydı taraftarı ile bütünleşme şansı yakalayacaktı. galatasaray basketbol takımı 9 şubat 2022 galatasaray dijon basketbol maçını kazansaydı taraftarı ile bütünleşme şansı yakalayacaktı. ama maalesef farklı branşlar aynı sonuçlar.

    burak elmas yönetimi bir tane branşta iyi gidiyor dediğimiz takım yok. hesap vereceksiniz.
  • 6944
    entryi nereye yazacağımı düşünürken aslında bu başlığın daha doğru olacağını düşündüm. hnihal atsiz başlığıma bir entry (bkz: #3338059) girmiş ve neden böyle düşündüğümü merak etmiş.
    sağolsun bazı arkadaşlar neden böyle düşündüğümü izah etmeye çalışmış ama ben yine de herkesi bilgilendirmek için buraya yazmak istedim.

    öncelikle maliyet konusundaki takıntımı bu mecrada beni tanıyan herkes bilir. bundan çok daha önce, 2019 yazında da aynı şeyleri yazıyordum, yani yeni bir şey değil.
    türlü türlü sebeplerden bu değişimi 2021 yazında yapmaya başladı kulüp. daha uygun maaşlarla, yetenekli ve genç futbolcuları kadroya katmaya karar verdik.
    yapılan transferlerde paranın harcanma biçimi eleştirilebilir, bana kalsa 25 milyon euro ile daha fazla futbolcu alırdım. mesela victor nelsson'a 7 milyon euro vermek yerine yarı parasına bir stoper alıp, kalanı ile bonservis ile sol bek alırdım. patrick van aanholt benim çok beğendiğim bir futbolcu ama yaşı ve maaşı malum.
    ama bu ikisini de kötü ve yeteneksiz futbolcu yapmaz, ki muhtemelen yaza van aanholt'u bonservis ile satacağız.
    bu arada pva hariç hiç bir futbolcuya 1 milyon euro üstü maaş vermedik. yüksek maaşın kulübe her türlü zararı var;
    1- ülkede kur malum, bir anda ikiye fırladı,
    2- yüksek maaş olmayan gideri harcamak demek,
    3- daha çok vergi ve menajer ücreti demek.
    velhasıl 700 bin euro alan futbolcu ile 3,5 milyon euro alan futbolcunun toplam maliyeti arasındaki farkı az çok hepimiz biliyoruz.
    düşük maaşlı futbolcunun kalitesiz olarak algılanması gibi bir durum var ki, bence bu çok yanlış. buna en iyi örnek bence marcao.
    galatasaray'ın mevcut kadrosunda yeni alınanlar içinde yeteneksiz futbolcu yok, ben sadece berkan konusunda çekimserim ve inşallah o da beni mahçup edecek.
    bu kadronun en önemli eksiği yeterli tecrübeye sahip olamaması ve yönetim tarafından yalnız bırakılmaları.
    bu noktada burak elmas yönetimini çokca eleştirsem de mali disiplin olarak bir plan dahilinde gitmeye çalıştığını görüyorum. bunu yazınca yazar arkadaşlar garipsiyor ama ne yapması gerekiyorsa onu yapıyor.

    bir bankalar birliği anlaşması imzalandı ve kısaca durum şu; bütün gelirleriniz bir havuza toplanıyor ve önce banka yıllık taksit tutarını bloke ediyor, kalanıyla siz sportif a.ş gemisini yüzdürmek zorundasınız.
    işte maaş maliyetiniz ne kadar düşerse, hareket kabiliyetiniz o kadar artıyor. banka size yeni kredi alma şansı da vermiyor. yani aslında çok çok güzel bir durum.
    bazı arkadaşlar "başarısızlık olursa gelirler de düşüyor" diyor. evet haklılar ama yüksek maaş karşılığında alınan gelir birbirini karşılamıyor, ki bu durumda olmamızın sebebi tamamen bu.
    bir kere artık şampiyonlar ligi geliri hayal, bir gelir projeksiyonu yaparken bunu asla dahil edemezsiniz.
    yani bence aslında avrupa geliri olmadan hesaplama yapmak gerekiyor. tff'den gelen gelir belli, başarıya göre değişiyor ama aradaki fark elneny'nin bir yılda alacağı maaş kadar bile değil. evet bu sezon tribün geliri düştü ama çok istisna bir sezon yaşıyoruz. bu gelecek sezon toparlanabilir bir kalem.
    sponsorluk, isim hakkı vb bir sürü gelir kalemi var.
    net rakamları tabii ki bilmiyorum ama çok başarısız bir sezonda bile yıllık 600-700 milyon tl civarındadır. bu gelirle bile hem banka borcunu ödeyip, hem de sportif a.ş gemisini yüzdürebiliriz.

    şu entryde (bkz: #3336360) takımın yaş ve maaş durumunu yazmıştım. muslera, diagne, omar ve luyindama'dan çıktığımız anda takımın maaş yükü 13 milyon euro seviyesine iniyor.
    muslera hariç diğerlerinin yokluğu bizi hiç de derinden etkilemeyecektir.
    ve sadece iki orta saha transferi ile sezona en tam takım olarak girebiliriz. yani hem düşük maaşlı, hem yetenekli ve genç bir kadromuz olacak.
    şimdi bunları görüp umutsuzluğa kapılan varsa ben bir şey diyemem. evet bir yönetim ve hoca sorunumuz olduğu doğrudur ama yetenekli kadroya iyi bir hoca getirmek, iyi bir hocaya komple yeni takım kurmaktan daha basit.
    uzun lafın kısası enseyi karartacak bir durum yoktur. rahmetli mustafa cengiz zamanında kısmen başlanan düşük maaş verme olayı burak elmas ile iyice ilerlemiştir.
    sezon sonu bu konuda eli en rahat kulüp biz olacağız. burak elmas'ın yanlışlarını saymak saatler sürebilir ama bu doğru yapmak istediği şeyi inkar etmeyi gerektirmez.
    3 yıl sonunda her şey düzene oturduğunda bunu daha net anlayacağız.
  • 6945
    çocukluk aşkım. moralim kötü olduğunda sana koşup gelirim, sen kötü günde olduğunda yine sana koşup gelirim. etrafını kuşatmış organiza kötülüğe karşı seni korumak benim boynumun borcu. sen bizi eşsiz zaferlerinle mutluluktan ağlatırken asla senin yanına yaklaşamayacakları da bi güzel ezdin geçtin. son zamanlarda zor günlerden geçiyorsun biliyorum ama sen bugünleri atlatacak kudrettesin, galatasaray adının olduğu her yerde umut vardır. yakında tekrar güzel güneşli günler göreceğiz beraber, iyi günde de kötü günde de beraber olacağız. hayatta hiçbir şeyim kalmadığında sığınabileceğim tek limansın, iyi ki varsın galatasaray.
  • 6946
    spor kulübü bağlamında fenerbahçe'nin çok gerisinde kalmış camia. sadece bu sene değil, neredeyse her sene rakibine ezilmektedir(gerçi objektif olacaksak bu iki camianın rakip bile olmadığını söyleyebiliriz). mesela kadın voleybol takımında fenerbahçe oldukça başarılı bir takımdır. vakıfbank gibi bir canavar olmasa büyük ihtimalle sultanlar ligini senelerce domine edeceklerdi. basketbol yine fenerbahçe'nin çok önde götürdüğü bir branş. kadın basketbol? sezonu büyük ihtimalle şampiyon bitirecekler. kalite olarak çok üstümüzdeler. erkek voleybolda da bizden daha iyiler. kadın futbol takımı kurduk mesela. beşiktaş ve fenerbahçe a grubunda ilk ikiyi paylaşıyorlar, biz b grubu beşincisiyiz. diğer amatör branşlarda da aşağı yukarı böyle. fenerbahçe çoğu branşta bizi ezim ezim ezmekte.

    şimdi burada şöyle bir durum var. biz eğer spor kulübü olduğumuzu iddia ediyorsak farklı branşlarda iddialı olmak zorundayız. her branş için takım kurup meraya otlamaya bırakılan koyunlar gibi "hadi oynayın" deyince spor kulübü olunmuyor. örnek vereceğim, bugün galatasaray kadın voleybol takımı ligden çekilse hiçbir eksikliği hissedilmez ama aynısını fenerbahçe yaparsa hissedilir. aradaki farkın anlaşıldığını umuyorum. oysaki fenerbahçe kadın voleybolu emeklerken biz koşuyorduk. zamanında çok başarılı işler çıkartıyorduk. aynısı basketbol takımlarımız için de geçerli. sonra ne oldu?

    fenerbahçe neden diğer branşlarda daha başarılı? kara kaşından, kara gözünden ötürü mü?
    cevap çok basit. bizim paramız yok.
    bütçesi olmayan hiçbir takım istikrarlı başarı yakalayamaz. para başarı yakalamak için her zaman yeterli olmayabilir ama çoğu zaman yeterlidir. psg ve manchester city devasa bütçelerine rağmen şampiyonlar ligi'ni alamıyor ama bu arenanın en istikrarlı ve korkutucu 5 takımından ikisi diyebiliriz sanırım. 15 sene önce nerelerdeydiler, şimdi neredeler? paranız varsa iki sene başarısız olursanız 15 sene başarılı olursunuz. leicester city premier ligi kazandı. kaç kez? 1 kez. city kaç kez şampiyon oldu? son 10 senede 5 kez.
    bayern münih bundesliga'yı domine ediyor çünkü bütçesine ve ekonomisine yaklaşabilen bir takım yok.

    galatasaray spor kulübü olmak istiyorsa yatırım yapacak, bütçesi olacak. para yoksa spor kulübü de yok. ben galatasaray'ı spor kulübü olarak görmüyorum. birden fazla branşta takıma sahip bir futbol takımı olarak görüyorum. gücünü gösteremiyor çünkü, caydırıcılığı yok. bugün galatasaray, hentbol takımı kurup lige giriş yapsa hiçbir takımı korkutamaz. fenerbahçe yaparsa beşiktaş ve diğer zirveye oynayan takımlar tutuşmaya başlarlar. kimse kusura bakmasın spor kulübü böyle olur. beşinciliğe oynamak için kırk tane branşta boy gösterilmez.

    galatasaray'ın parası yoksa takımlarını ligden çekecek. önce futbola, yeterli olması durumunda basketbola para harcayacak. istikrarlı başarı gelirse voleybola ve diğer branşlara yatırım yapacak. çekirdekten, yavaş yavaş ama istikrarlı bir şekilde büyüyecek. paran yok, hiçbir branşta şampiyonluğa oynayamıyorsun, rakibin dediğin camia seni bu branşlarda yerin dibine dibine sokuyor ama spor kulübüyüz diye geçiniyorsun. böyle spor kulübü olunmaz. "bizim egomuz yemez, biz küçük ahmet gibi her branşta görüncez, banane banane" diyorsanız, çocukluk yapıyorsanız da para ve sponsor bulacaksınız. yöneticilerin hiç kanına dokunmuyor demek ki galatasaray gibi bir marka yıllardır yerlerde sürünüyor. ben takip ederken üzülüyorum, yöneticilerin yıllardır umurunda değil.

    son bir örnek vererek yazıyı bitirmek istiyorum. amatör branşlarda her takımın kemikleşmiş bir taraftar gurubu bulunur. yine daha sık takip ettiğim için kadın voleyboldan örnek vereceğim ama diğer branşlarda da bunu gözlemledim. o yüzden söyleyeceklerimi genel çerçevede değerlendirebilirsiniz. ligde thy ve birkaç küçük takım hariç her kulübün kemikleşmiş bir taraftarı var. bolu'nun, vakıfbank'ın, eczacıbaşı'nın, aydın'ın vs. destekçileri bulunur. mesela vakıfbank ve eczacıbaşı'nın brezilya ya da tayland gibi asya ülkelerinde bile taraftarı var. oysaki spor kulübü olmanın avantajı gereği bu kadar geniş alana yayılan taraftar kitlesine sahip olması gereken takım galatasaray olmalıydı. burada "spor kulübü" olduğumuzu, sadece voleybol kulübü olmadığımızı göz önüne alarak fenerbahçe ile kıyaslama yapabileceğimizi düşünüyorum. aramızda çok ciddi bir fark var. az önce söylediğim gibi fenerbahçe'nin "voleybola özgü" kemik bir taraftar kitlesi mevcut. bu kitle futbol takımından 3 tane futbolcu sayamayacak bir kitle ama voleybol branşında fenerbahçe'yi tutuyorlar. galatasaray'ın böyle bir kitlesi yok. maçlarına sadece ultraslan ve sosyallik olsun diye çekirdekçi arkadaşlar gidiyor. çekirdekçi arkadaşlar çekirdeklerini çitliyorlar ve maç bitiminde eve dönüyorlar. onlar için galatasaray önemli değil çünkü kitlemize dahil değiller, öylesine maça gelmişler. bu taraftarlar büyük olasılıkla başka takımları tutuyorlar.

    burada sık sık eleştirdiğim ultraslan yarın dağıtılsa ne olur biliyor musunuz? stadyumlar bomboş kalır. işte bu, spor kulübü özelliklerine sahip olmadığımızı, farklı branşlarda mücadele gösteren takımlarımızın gerçekte destekçisinin bulunmadığını gösteriyor.
    galatasaray x şubesinde forma giyen bir oyuncu olduğunuzu düşünün. maça çıktığınızda tribünlerde az biraz taraftar olduğunu görüyorsunuz. sonra fark ediyorsunuz ki o taraftarlar sizi değil "galatasaray markasını" destekliyor. illüzyondan ibaretler yani. sadece markayı destekleyen bu grup yarın bir sebepten dolayı yönetim tarafından dağıtılsa boş tribünlere oynayacaksınız. sizi değil markayı destekliyorlar çünkü. markayla ilişkileri kalmadıktan sonra maçlarınıza gelmeyecekler. ne düşünürdünüz?

    yatırım yok, taraftar yok, pazarlama ve strateji yok. o zaman ortada bir spor kulübü de yok.
  • 6947
    tarihinin en kötü yönetimlerinden biri olan burak elmas yönetimine alternatif olarak dursun özbek-metin öztürk ikilisinin çıktığı kulübümüz.

    şu isimlerin yönetime talip olabildiği bir kulüpte hayal etmeye ve bir şeyler için kafa yormaya pek de gerek yok. sadece bu isimleri çıkaran ve seçen üyelere rağmen bu zamana kadarki başarılarımız da gerçekten takdire şayan. galatasaray genleri dedikleri bu olsa gerek.
  • 6948
    iyi bilinen bir konuşmacı, seminerine 20 dolarlık bir banknotu göstererek başladı. 200 kişini bulunduğu odaya “bu parayı kim ister?” diye sordu ve eller kalkmaya başladı. konuşmacı, ”bu parayı birisine vereceğim, fakat öncelikle bazı şeyler yapacağım!” dedi. parayı önce buruşturdu ve dinleyicilere “hala bu parayı isteyen var mı?” diye sordu. eller yine havadaydı. bu sefer konuşmacı “peki, bunu yaparsam” dedi ve 20 doları yere attı. üstüne bastı, ezdi, kirletti ve para şimdi pis ve buruşuktu. fakat eller yine havadaydı ve o parayı herkes istiyordu. konuşmacı şöyle dedi: ”arkadaşlar! şimdi çok önemli bir şey öğrendiniz. paraya ne yaptıysam hiç önemli değil, onu yine de istiyorsunuz. çünkü yaptığım şeyler onun değerini düşürmedi. o yine 20 $.

    kıssadan hisse;

    başındaki başkan, branş hocaları, takım oyuncuları kim olursa olsun. galatasaray, galatasaray'dır.
  • 6949
    günden güne en büyük rakibimiz dediğimiz fenerbahçelileşen bir gruba dönüşen camiamız. başkan ve yönetim kısmı zaten maşallah yarışıyorlar.
    taraftar kısmı da benzemeye başladı. tek yumruk olması gereken taraftar şu an birkaç parça durumda.
    galatasaray sözlük bile günden güne kalite anlamında ufak ufak erezyona uğruyor.
    tarihte bugün başlığından eskiden avrupa zaferlerimizden bahsederdik şimdi kadıköy zaferinden bahseder haldeyiz. bizi bu duruma getiren herkesi allah bildiği gibi yapsın.
App Store'dan indirin Google Play'den alın