6965
spor kulübü bağlamında fenerbahçe'nin çok gerisinde kalmış camia. sadece bu sene değil, neredeyse her sene rakibine ezilmektedir(gerçi objektif olacaksak bu iki camianın rakip bile olmadığını söyleyebiliriz). mesela kadın voleybol takımında fenerbahçe oldukça başarılı bir takımdır. vakıfbank gibi bir canavar olmasa büyük ihtimalle sultanlar ligini senelerce domine edeceklerdi. basketbol yine fenerbahçe'nin çok önde götürdüğü bir branş. kadın basketbol? sezonu büyük ihtimalle şampiyon bitirecekler. kalite olarak çok üstümüzdeler. erkek voleybolda da bizden daha iyiler. kadın futbol takımı kurduk mesela. beşiktaş ve fenerbahçe a grubunda ilk ikiyi paylaşıyorlar, biz b grubu beşincisiyiz. diğer amatör branşlarda da aşağı yukarı böyle. fenerbahçe çoğu branşta bizi ezim ezim ezmekte.
şimdi burada şöyle bir durum var. biz eğer spor kulübü olduğumuzu iddia ediyorsak farklı branşlarda iddialı olmak zorundayız. her branş için takım kurup meraya otlamaya bırakılan koyunlar gibi "hadi oynayın" deyince spor kulübü olunmuyor. örnek vereceğim, bugün galatasaray kadın voleybol takımı ligden çekilse hiçbir eksikliği hissedilmez ama aynısını fenerbahçe yaparsa hissedilir. aradaki farkın anlaşıldığını umuyorum. oysaki fenerbahçe kadın voleybolu emeklerken biz koşuyorduk. zamanında çok başarılı işler çıkartıyorduk. aynısı basketbol takımlarımız için de geçerli. sonra ne oldu?
fenerbahçe neden diğer branşlarda daha başarılı? kara kaşından, kara gözünden ötürü mü?
cevap çok basit. bizim paramız yok.
bütçesi olmayan hiçbir takım istikrarlı başarı yakalayamaz. para başarı yakalamak için her zaman yeterli olmayabilir ama çoğu zaman yeterlidir. psg ve manchester city devasa bütçelerine rağmen şampiyonlar ligi'ni alamıyor ama bu arenanın en istikrarlı ve korkutucu 5 takımından ikisi diyebiliriz sanırım. 15 sene önce nerelerdeydiler, şimdi neredeler? paranız varsa iki sene başarısız olursanız 15 sene başarılı olursunuz. leicester city premier ligi kazandı. kaç kez? 1 kez. city kaç kez şampiyon oldu? son 10 senede 5 kez.
bayern münih bundesliga'yı domine ediyor çünkü bütçesine ve ekonomisine yaklaşabilen bir takım yok.
galatasaray spor kulübü olmak istiyorsa yatırım yapacak, bütçesi olacak. para yoksa spor kulübü de yok. ben galatasaray'ı spor kulübü olarak görmüyorum. birden fazla branşta takıma sahip bir futbol takımı olarak görüyorum. gücünü gösteremiyor çünkü, caydırıcılığı yok. bugün galatasaray, hentbol takımı kurup lige giriş yapsa hiçbir takımı korkutamaz. fenerbahçe yaparsa beşiktaş ve diğer zirveye oynayan takımlar tutuşmaya başlarlar. kimse kusura bakmasın spor kulübü böyle olur. beşinciliğe oynamak için kırk tane branşta boy gösterilmez.
galatasaray'ın parası yoksa takımlarını ligden çekecek. önce futbola, yeterli olması durumunda basketbola para harcayacak. istikrarlı başarı gelirse voleybola ve diğer branşlara yatırım yapacak. çekirdekten, yavaş yavaş ama istikrarlı bir şekilde büyüyecek. paran yok, hiçbir branşta şampiyonluğa oynayamıyorsun, rakibin dediğin camia seni bu branşlarda yerin dibine dibine sokuyor ama spor kulübüyüz diye geçiniyorsun. böyle spor kulübü olunmaz. "bizim egomuz yemez, biz küçük ahmet gibi her branşta görüncez, banane banane" diyorsanız, çocukluk yapıyorsanız da para ve sponsor bulacaksınız. yöneticilerin hiç kanına dokunmuyor demek ki galatasaray gibi bir marka yıllardır yerlerde sürünüyor. ben takip ederken üzülüyorum, yöneticilerin yıllardır umurunda değil.
son bir örnek vererek yazıyı bitirmek istiyorum. amatör branşlarda her takımın kemikleşmiş bir taraftar gurubu bulunur. yine daha sık takip ettiğim için kadın voleyboldan örnek vereceğim ama diğer branşlarda da bunu gözlemledim. o yüzden söyleyeceklerimi genel çerçevede değerlendirebilirsiniz. ligde thy ve birkaç küçük takım hariç her kulübün kemikleşmiş bir taraftarı var. bolu'nun, vakıfbank'ın, eczacıbaşı'nın, aydın'ın vs. destekçileri bulunur. mesela vakıfbank ve eczacıbaşı'nın brezilya ya da tayland gibi asya ülkelerinde bile taraftarı var. oysaki spor kulübü olmanın avantajı gereği bu kadar geniş alana yayılan taraftar kitlesine sahip olması gereken takım galatasaray olmalıydı. burada "spor kulübü" olduğumuzu, sadece voleybol kulübü olmadığımızı göz önüne alarak fenerbahçe ile kıyaslama yapabileceğimizi düşünüyorum. aramızda çok ciddi bir fark var. az önce söylediğim gibi fenerbahçe'nin "voleybola özgü" kemik bir taraftar kitlesi mevcut. bu kitle futbol takımından 3 tane futbolcu sayamayacak bir kitle ama voleybol branşında fenerbahçe'yi tutuyorlar. galatasaray'ın böyle bir kitlesi yok. maçlarına sadece ultraslan ve sosyallik olsun diye çekirdekçi arkadaşlar gidiyor. çekirdekçi arkadaşlar çekirdeklerini çitliyorlar ve maç bitiminde eve dönüyorlar. onlar için galatasaray önemli değil çünkü kitlemize dahil değiller, öylesine maça gelmişler. bu taraftarlar büyük olasılıkla başka takımları tutuyorlar.
burada sık sık eleştirdiğim ultraslan yarın dağıtılsa ne olur biliyor musunuz? stadyumlar bomboş kalır. işte bu, spor kulübü özelliklerine sahip olmadığımızı, farklı branşlarda mücadele gösteren takımlarımızın gerçekte destekçisinin bulunmadığını gösteriyor.
galatasaray x şubesinde forma giyen bir oyuncu olduğunuzu düşünün. maça çıktığınızda tribünlerde az biraz taraftar olduğunu görüyorsunuz. sonra fark ediyorsunuz ki o taraftarlar sizi değil "galatasaray markasını" destekliyor. illüzyondan ibaretler yani. sadece markayı destekleyen bu grup yarın bir sebepten dolayı yönetim tarafından dağıtılsa boş tribünlere oynayacaksınız. sizi değil markayı destekliyorlar çünkü. markayla ilişkileri kalmadıktan sonra maçlarınıza gelmeyecekler. ne düşünürdünüz?
yatırım yok, taraftar yok, pazarlama ve strateji yok. o zaman ortada bir spor kulübü de yok.
şimdi burada şöyle bir durum var. biz eğer spor kulübü olduğumuzu iddia ediyorsak farklı branşlarda iddialı olmak zorundayız. her branş için takım kurup meraya otlamaya bırakılan koyunlar gibi "hadi oynayın" deyince spor kulübü olunmuyor. örnek vereceğim, bugün galatasaray kadın voleybol takımı ligden çekilse hiçbir eksikliği hissedilmez ama aynısını fenerbahçe yaparsa hissedilir. aradaki farkın anlaşıldığını umuyorum. oysaki fenerbahçe kadın voleybolu emeklerken biz koşuyorduk. zamanında çok başarılı işler çıkartıyorduk. aynısı basketbol takımlarımız için de geçerli. sonra ne oldu?
fenerbahçe neden diğer branşlarda daha başarılı? kara kaşından, kara gözünden ötürü mü?
cevap çok basit. bizim paramız yok.
bütçesi olmayan hiçbir takım istikrarlı başarı yakalayamaz. para başarı yakalamak için her zaman yeterli olmayabilir ama çoğu zaman yeterlidir. psg ve manchester city devasa bütçelerine rağmen şampiyonlar ligi'ni alamıyor ama bu arenanın en istikrarlı ve korkutucu 5 takımından ikisi diyebiliriz sanırım. 15 sene önce nerelerdeydiler, şimdi neredeler? paranız varsa iki sene başarısız olursanız 15 sene başarılı olursunuz. leicester city premier ligi kazandı. kaç kez? 1 kez. city kaç kez şampiyon oldu? son 10 senede 5 kez.
bayern münih bundesliga'yı domine ediyor çünkü bütçesine ve ekonomisine yaklaşabilen bir takım yok.
galatasaray spor kulübü olmak istiyorsa yatırım yapacak, bütçesi olacak. para yoksa spor kulübü de yok. ben galatasaray'ı spor kulübü olarak görmüyorum. birden fazla branşta takıma sahip bir futbol takımı olarak görüyorum. gücünü gösteremiyor çünkü, caydırıcılığı yok. bugün galatasaray, hentbol takımı kurup lige giriş yapsa hiçbir takımı korkutamaz. fenerbahçe yaparsa beşiktaş ve diğer zirveye oynayan takımlar tutuşmaya başlarlar. kimse kusura bakmasın spor kulübü böyle olur. beşinciliğe oynamak için kırk tane branşta boy gösterilmez.
galatasaray'ın parası yoksa takımlarını ligden çekecek. önce futbola, yeterli olması durumunda basketbola para harcayacak. istikrarlı başarı gelirse voleybola ve diğer branşlara yatırım yapacak. çekirdekten, yavaş yavaş ama istikrarlı bir şekilde büyüyecek. paran yok, hiçbir branşta şampiyonluğa oynayamıyorsun, rakibin dediğin camia seni bu branşlarda yerin dibine dibine sokuyor ama spor kulübüyüz diye geçiniyorsun. böyle spor kulübü olunmaz. "bizim egomuz yemez, biz küçük ahmet gibi her branşta görüncez, banane banane" diyorsanız, çocukluk yapıyorsanız da para ve sponsor bulacaksınız. yöneticilerin hiç kanına dokunmuyor demek ki galatasaray gibi bir marka yıllardır yerlerde sürünüyor. ben takip ederken üzülüyorum, yöneticilerin yıllardır umurunda değil.
son bir örnek vererek yazıyı bitirmek istiyorum. amatör branşlarda her takımın kemikleşmiş bir taraftar gurubu bulunur. yine daha sık takip ettiğim için kadın voleyboldan örnek vereceğim ama diğer branşlarda da bunu gözlemledim. o yüzden söyleyeceklerimi genel çerçevede değerlendirebilirsiniz. ligde thy ve birkaç küçük takım hariç her kulübün kemikleşmiş bir taraftarı var. bolu'nun, vakıfbank'ın, eczacıbaşı'nın, aydın'ın vs. destekçileri bulunur. mesela vakıfbank ve eczacıbaşı'nın brezilya ya da tayland gibi asya ülkelerinde bile taraftarı var. oysaki spor kulübü olmanın avantajı gereği bu kadar geniş alana yayılan taraftar kitlesine sahip olması gereken takım galatasaray olmalıydı. burada "spor kulübü" olduğumuzu, sadece voleybol kulübü olmadığımızı göz önüne alarak fenerbahçe ile kıyaslama yapabileceğimizi düşünüyorum. aramızda çok ciddi bir fark var. az önce söylediğim gibi fenerbahçe'nin "voleybola özgü" kemik bir taraftar kitlesi mevcut. bu kitle futbol takımından 3 tane futbolcu sayamayacak bir kitle ama voleybol branşında fenerbahçe'yi tutuyorlar. galatasaray'ın böyle bir kitlesi yok. maçlarına sadece ultraslan ve sosyallik olsun diye çekirdekçi arkadaşlar gidiyor. çekirdekçi arkadaşlar çekirdeklerini çitliyorlar ve maç bitiminde eve dönüyorlar. onlar için galatasaray önemli değil çünkü kitlemize dahil değiller, öylesine maça gelmişler. bu taraftarlar büyük olasılıkla başka takımları tutuyorlar.
burada sık sık eleştirdiğim ultraslan yarın dağıtılsa ne olur biliyor musunuz? stadyumlar bomboş kalır. işte bu, spor kulübü özelliklerine sahip olmadığımızı, farklı branşlarda mücadele gösteren takımlarımızın gerçekte destekçisinin bulunmadığını gösteriyor.
galatasaray x şubesinde forma giyen bir oyuncu olduğunuzu düşünün. maça çıktığınızda tribünlerde az biraz taraftar olduğunu görüyorsunuz. sonra fark ediyorsunuz ki o taraftarlar sizi değil "galatasaray markasını" destekliyor. illüzyondan ibaretler yani. sadece markayı destekleyen bu grup yarın bir sebepten dolayı yönetim tarafından dağıtılsa boş tribünlere oynayacaksınız. sizi değil markayı destekliyorlar çünkü. markayla ilişkileri kalmadıktan sonra maçlarınıza gelmeyecekler. ne düşünürdünüz?
yatırım yok, taraftar yok, pazarlama ve strateji yok. o zaman ortada bir spor kulübü de yok.