• 3
    hosgelmis yazar. yaz kardesim. sacma sapan tepkilere takilmadan, aman ofsayt oldu demeden, inandığın dogrular icin yaz. farkli fikirlerini cekinmeden belirt. zaman zaman galatasaray sözlük linç timinden tepki alabilirsin, salla gitsin. zaman zaman da goklere cikarilabilirsin onu da salla gitsin. olur boyle uclarda her zaman. tek dilegim inandigin degerlerden vazgecmemen. saygilar renktaşim.
  • 8
    kendisine aynı süreçler olmasa dahi, bence bir düşünce yapısı oluşturabilecek süreçler olduğu için kendi durumumdan bahsetmek istiyorum.

    öğretmenlik mezunuyum. çok idealist geldiğim bölümümden mezun olurken o kadar da idealist değildim. kendisinin aksine devlette çalışmayı istemiyordum, hatta öğretmen olmayı da istemiyordum. kpss'ye girmeyi hiç düşünmedim o yüzden. hep diyordum ki mecbur kalırsam denerim.

    yaklaşık 1 sene işsiz gezdim. ailemin yanına taşındım, nefret ettiğim bir şehirde yaşadım. umutsuzluğun dibiydi inan bana, sen de benzer bir süreç yaşadın bir senedir, biliyorsun zaten. olacak mı olmayacak mı bilemiyorum, her gittiğim başarısız iş görüşmesi sonrası süreç beni daha da dibe itiyor, üstümde bir öküz oturuyor sanki de, "biz sizi ararız" diyen her insan kaynakları yöneticisi o öküzün üstüne bir 20 kiloluk dana kıyma daha atıyor. dip dip dip dip.

    artık öyle bir noktaya geldim ki, ne gelse kabul edeceğim. o günlerde bir arkadaşım, sağolsun, "abi gel bizim şirkette tam sana göre bi iş var" dedi. bu arada boğaziçi mezunuyum falan. ama o iş yerinden gelen asgari ücretin çok az üstündeki teklifi, sektörle ilgili hiçbir şey bilmiyor olmama rağmen kabul ettim.

    o kapı öyle bir kapı oldu ki güzel kardeşim, bugün aynı sektörde onuncu yılım. o bahsettiğim şirkette 9 yıl çalıştım. şirket satıldı, ben türkiye ekibi yöneticiliğine yükseldim, en sonunda sıkıldığım için kendi isteğimle bırakıp başka bir şehre, başka bir şirkete danışman olarak geldim.

    övünmek vesaire için yazmıyorum. şunun için yazıyorum; yazı dilinden anladığım kadarıyla kendini bilen, özgüveni yüksek, kafası çalışan bir arkadaşımsın. ben de böyle düşünürdüm kendim için. böyle olduğun zaman, hiç bilmediğin bir işin içine girsen dahi başarılı olacaksın zaten, hiç merak etme. ben de o iş bulamadığım sürece kadar hiç başarısızlık tatmadığım için o günlerde aynada yüzüme bakamıyordum, ama sen de çok iyi biliyorsun, o yeteneğinle iş bulamamak, ya da kpss'ye hazırlanmak zorunda olmak senin suçun değil.

    diyeceğim o ki güzel kardeşim, sınava bu rahatlıkla gir. zaten elinden gelen çabayı göstermişsin, olursa istediğin gibi olacak, ama olmazsa da dünyanın sonu değil zaten. belki biraz daha sıkıntı çekeceksin, ama bu biraz daha sıkıntı çektiğin süreç 2 yıl sonra gülerek hatırlayacağın, 10 yıl sonra muhtemelen hatırlamayacağın bir süreç olacak. başka kapılar açılacak, belki de mutluluğun başka bir yerdedir, o yeri keşfedeceksin.

    zor biliyorum. sen real madrid maçını örnek vermişsin, ben de sana 3-3 biten efsane manchester maçını örnek vereyim. unutulmaz maçlar belgeselinde sanırım kubilay ve arif anlatıyordu, ilk 20 dakikada maç 2-0 olunca, bizimkiler "tamam beyler, artık kaybedecek bi şey yok, bari oynadığımız oyundan keyif alalım, kaç kaç biterse bitsin" diyor. işte o rahatlık, o yaptığın şeyden keyif almak düşüncesi getiriyor bize o skoru.

    o günkü galatasaray gibi, bu düşünce yapınla inan kaybedecek bir şeyin yok. allah yardımcın olsun.
App Store'dan indirin Google Play'den alın