• 654
    bu sene üzerindeki kara bulutlardan kurtulamamış kulüptür. gerek basketboldaki şansız, anlamsız skandal ve sorunlar gerekse futbol takımımızın sezon başından beri bir elin parmağını geçemeyecek kadar sayıda maça tam kadro çıkabilmiş olabilmesi.. yönetimi eleştirecekler bunları göz önünde bulundurmalıdır. çok küçük eksikler dışında yönetimimiz her branşta ellerinden gelen en iyi kadroları kurmaya çalışmışlardır. bu yıl olmasa gelecek yıl ekilen tohumlar meyve vereceklerdir. bizim yapmamız gereken yenilgilere ve kayıplara rağmen onları destekleyip sıramızı beklememizdir..
  • 655
    kimileri için keşiftir.

    90'lı yılların ortalarıydı, henüz ilkokula yeni başlamışken, jübilemi yaptığım zamanlar..

    kemiklerim çok zayıf olduğu için veda etmem gerekiyordu mahalle maçlarına, kırılmasın diye kollarım, bacaklarım.

    zaten kabiliyetsiz sayılırdım, futbol benim için bir kayıp değildi, bıraktım.

    milenyumun ilk yılının ortalarıydı, henüz ortaokula başlamamışken, akşamları erken uyuduğum zamanlar..

    çok çabuk yorulduğum için erken uyumam gerekiyordu akşamları, uyanabileyim diye erkenden, sabahları..

    zaten yapacak bir şeyim yoktu, erken uyumak benim için bir kayıp değildi, uyumuştum.

    o milenyumun ilk yılının ortasındaki yine erken uyuduğum o akşamda, yan odadan gelen bağırtılarla uyandığımda,

    yan odadaki amcam ve babam televizyona bağırıyorlardı, televizyon, bir adamın lastik gibi uzadığını söylüyordu,

    futbolla olan ilgim futbolcu kartlarından ibaret olduğu için, ben televizyona bağırmamıştım,

    ama maçın bitiminde küçük ilçemizin araba konvoyu eğlenceli gelmişti.

    aradan geçen 5 yılda, yatılı bir lisenin ikinci sınıfındaydım,

    herkes futbol ve galatasaray'dan konuşuyordu,

    bana eğlenceli gelen konvoy; nesildaşlarımın çoğunun galatasaray'lı olmasını sağlamıştı,

    arkadaşlarım galatasaray maçlarını izlemeye giderdi, şimdi o aktivitelere ilgisiz kaldığıma pişman olduğum günler..

    bir keresinde ben de dahil olmuştum, fenerbahçe maçıydı, 4 gollerine karşılık hiç gol atamamıştık,

    okula dönüşte yakalandığımız için, dayak yeyip disiplin cezası aldığımız zamanlar...

    benim neslim, galatasaray'ı başarıları için seviyordu, ben, galatasaray için yediğim dayak için severken..

    şimdi 21 yaşındayım, henüz halı sahada maç yapmışlığım yoktur, en son 6 yaşında ayağım topa değmişti,

    ama galatasaray'ım var, onu izlerken kemiklerim güçleniyor, herkesi çalımlayıp golümü atabiliyorum, arkadaşlarıma 60 metreden pas atabiliyorum, o armayı öpüp beni izleyen binlerce insanı selamlayabiliyorum, ben; hayal dünyamı keşfediyorum.

    not: öyle yoğun bir duygu ki bu, bütün anlatımlar saçma, kifayetsiz kalıyor. sebep olduğum saçma ve anlamsız kelime kirliliğinden dolayı özür dilerim.
  • 656
    hagi'nin hırsı, kewell'ın yüzündeki gülümseme, keita'nin taklasi, gio nun bebek suratidir. tararelin kurtarisi sonrasi hery nin saskin bakisidir.

    galatasaraylı olmak, torununa, çocuğuna, arkadaşına, kardeşine anlatacak bir şeylerinin olmasındir. turgay şeren'den bahseder eskiler, coşkun özarı'dan bahseder, prekazi'den bahseder, metin oktay'ı düşürmez dilinden misal. şampiyon kulüpler kupası'ndaki yarı finali anlatırlar. mencistir macini anlatirlar. yeniler 4 senelik hukumdarlikdan, haginin 30 metreden attigi gollerden, uefa kupasini ve nice basarilarilardan bahsederler.

    yılmamayı öğrenmektir. hayatinda karsilastigin her zorlukda aklina galatasarayi getirip ondan guc almakdir. umuttur galatasaray. 1-2'lik maçı son 10 dakikada 3-2 kaybeden maldini'li milan'ın sahadaki "n'oluyor lan bakisidir. 10 kişi kalan takımın mücadelesini gören arsene wenger'in yüzündeki endişenin takendi dir. roberto carlos un hagi den yedigi calim sonrasi saskinligidir.
  • 660
    hani samimiyetsizce tek aşk galatasaray , canım feda olsun sana , hedöhödö denilir ya , benim sana sevgim öyle değil sarı kırmızı'm . seni başarırken görmekte aldığım hazzı ancak anne kucağında alırım ben , başka hiç bir dünyevi duygu önüne geçemedi 7 yaşımdan beri , geçemicekte .

    maddi varlıklardan alamadığım hazzı senden aldım çünkü ben ; babamla tartıştım , dedemle tartıştım , evden kaçtım seni izlemek için . karşı cinslerime ne kadar ihtiyacım varsa da seni sevdiğim gibi sevmedim hiç birini henüz . klişe olacak belki bunlar ama senin sevgin farklı be sarı kırmızı'm .

    beraber ağladık beraber güldük . hep güldüreceğini bilsem bu kadar sevmezdim saten , beni hüzünlendirmeni sevdim ben senin . sadece kötü günlerde üzmeni değil , başarı sonrası ağlatmalarını sevdim . 20 : 45 ' te ağlatmanı , uefa kupasında ağlatmanı , koskoca dev'in tromso karşısında elenmesinde ağlatmanı .

    benim tek sevgim sevgim bu manevi olan işte . yürüyedur .
  • 668
    ınanilmaz mantiksiz bir secim sistemine sahip olan, asik oldugum spor kulubudur.

    galatasaray'in artik bir lise tarafindan yonetilemeyecegini hepmizi kabul ettik sanirim. bu konuya biraz daha yakindan bakmamiz gerekir diye dusunuyorum . galatasaray, bir marka degeri olarak, ıstiklal caddesi uzerindeki , koklu ve tarihi lisenin sinirlarini asmistir. fakat delegasyon ve secim sistemine baktiginizda, hala ayni etklileri gorebilmektesiniz. 2000 yilinin ruzgari ile , neredeyse tum dunyada turkiye denince ilk akla gelen marka olan bu devasa kulubu, ne yazik ki sadece 2378 kisilik bir delegasyon yonetmektedir. yani su anki adnan polat - adnan ozturk cekismesine buradan ne kadar atip tutarsak tutalim, bizim herhangi bir etkimiz olma ihtimali yoktur. belki de hayatlarinda 10 tane maca gitmemis, galatasaray lisesi mezunu ve cemiyetin once gelen isimleri oldugu kabul edilen insanlar, kulubun cikarlarini dusunmeden, sadece liseci oldugu icin, liseci bir adaya oy kullanabilirler. ıste bu noktada sadece elestirmek yerine, oneri ortaya koymak gerekir.

    mesela, delegasyona, kombine kart sahibleri ya da premium gs bonus kart sahipleri eklenebilir. bu kisiler, zaten kulupleri icin harcayan, calisan insanlar degiller midir? 300 yasina gelmis, sicak evinden cikmadan, hincal ulucvari sofralarda ahkam kesenlerden daha yapici insanlar degiller midir ? ayrica, koklerine bizden cok daha bagli, ve ayrica kulupculukten cok bir siyasi catismanin merkezi olan barcelona kulubunun 100.000 civarinda delegesi olmasi, basarinin anahtarlarindan biri degil midir?

    bir diger sacmalik da, secimlerin 2 yilda bir yapilmasidir. bir baskan adayi dusunun, gelecek ile ilgili cok yapici planlari var, ancak 2 yil icerisinde, tekrar secilemem korkusu ile, gunu kurtarma yoluna gitmez mi ? bu secim surecinin 4-5 yila ciktigini dusunun, o baskan, projelerini daha uzun vadeye yayip, daha yararli olmaz mi kulubune ?

    bunlar, koklerine fena halde bagli, statukocu, kendinden 1 yas buyugune bile abi, abla demeye zorlanan, bagnaz bir ortamin getirdigi ve degismesi cok zor gozuken sartlardir. lise ile tabi ki gurur duyuyoruz , ancak bu tarafi ile degil. liseli agabeylerin dayanismasi , gormek istedigimiz tablodur, ancak kucuk olsun, ama bizim olsun mantigi da galatasaray dogasina uymamaktadir.
  • 669
    ben kendimi bildim bileli nihilist ve septik bir çocuktum. insanlar aslında kocaman olan gözlerimi kısık sanar, çünkü her iyide maraz arayan, en samimi mutluluğa bile şüpheci yaklaşan kısık bir bakış vardır yüzümde hep. empatiyi anlarım ama yapamam. zor sever, kolay nefret ederim. duygusuzlukla suçlanırım sürekli. yani kısaca; halk arasındaki adıyla bildiğiniz öküzümdür.

    hiç bir siyasi akımda kendimi bulamadım. her düşüncenin ateşli savunucusu beni tiksindirir. dine sığınma şansım da olmadı. kimseyi gözümde büyütemedim. manevi olarak yalnız bir öküzdüm hep.

    çocukluğum futbol oynayarak geçti düşe kalka. dizlerim hep yara bere içindeydi, bütün arkadaşlarım erkek çocuklardı ve ilk spor ayakkabım krampondu. ama tam futbol oynayan erkek gibi kız imajıyla karizma yapacak yaşa gelmişken sert bir şut burnumu kırdı. tekrar topa bakabilmem 5, dokunabilmem 7 yılımı aldı. futboldan koptum. sorsan hep galatasaraylıydım, süper lig misali her takımı tutan bir aile ferdinin olduğu kaotik ortamdan, kurabiye teklifiyle fanatik galatasaraylı teyzem kandırmıştı beni 5 yaşındayken. galatasaray hep arka fonumdaydı. şampiyonluğunda sevindim, dolapta hep bir formam, bileğimde bilekliğim vardı, denk gelip maç izlediğimde heyecanlandım ama o kadar. hagi, hakan şükür, fatih terim gibi güncel popüler isimler dışında kişilerle tanışıklığım olmadı hiç bir zaman. ilgilenmedim.

    babam futbol sevmez benim. spor aşığı ama futbol sevmeyen bir baba zordur. taraftar psikolojisi ve bunun sosyolojik açılımlarına dair yazdığım bütün makalelerde babamın izi vardır. yıllarca bana motor ezberleten formula 1 aşkımı, tenis ve voleybol derslerimi, saatler süren işkenceli yüzme ve kayak kurslarını da babam sağlamıştır. ama futbol sevmez. yavaş skorlu olması, tek top peşinde koşan 22 adam imgesi, fanatizm kısmı onu açmaz. hiç maça gitmedik biz. milli maçları bile umursamaz çünkü o sırada mutlaka ya moto gp yada hentbol turnuvası falan vardır. futbol sevmeyen bir baba eksikliktir aslında. insanların babalarından aldığı futbol aşkı bende eksik kaldı.

    ıssız adam misali bir tane gerçek ilişkim oldu. kimsenin tesirinde kalmayan malum yalnız öküzü, sadece o biraz etkileyebilmiştir hayatı boyunca. o da akademisyen karakterli fanatik bir galatasaray'lıdır. fil gibi her şeyi hatırlar, ya tanık olmuştur yada öğrenmiştir kaçırdığı şeyleri. ve bir gün elinde maç biletleriyle gelir, kendince süpriz yapmıştır. öküz sevinmiş gibi yapar, gülümser, ama içten içe küfretmektedir. kim gidecek onca yolu, o kadar adam arasında duracak saatlerce, çıkışta desen trafik.. ama gözlerini devire devire gider. ne yapsın.

    ve ben galatasaray'a ilk görüşte aşık oldum. insanların çocukken yaşayıp, unuttuğu ama izlerini taşıdığı o heyecanım o kadar yeni ki, zihnime kazındı. merdivenlerin bitip yeşilin gözüktüğü ilk an, futbolcuların sahaya çıkması, yavaş yavaş artan tezahuratlar, arkasından hep beraber yas tutulan bir tribün lideri, onca erkeğin arasında azınlıktaki kadınlardan olupta kimsenin sana yan gözle bakmadığı dünyadaki tek ortam.. beynimin %15'ini kullandım einstein misali, on dakikada bütün tezahuratları ezberledim. gözümü normalde tiksineceğim mor formadan ayıramadım. aşık oldum. benim ilk transferim elano'ydu, aynı zamanda ilk golümü de o attı. futbola dair beni ilk etkileyen insan rijkaard'dı. sonrası biraz ders çalışır gibi. küçük takım tutmaya benzemiyor, her şeyi, her yeri, herkesi öğrenmen gerek. her gün ev arkadaşını görmekten bile bıkan benim odamda bir anda bir sürü adam resmi belirdi, gördükçe mutlu olduğum. biri* sakatlandı, aile içindeki kazalara, ameliyatlara "her şey olur" diyen ben bir hafta ağladım o an yüzünün aldığı şekli hatırladıkça. biri* gidecek dediler, ayrılık gecelerinde horlayarak uyuyan ben üç gece uyuyamadım. herşeyi unutan ben, birinin* her sözünü ezberledi. kimseyi büyütmezken gözümde, birine* taptım.

    galatasaray hem hep olan, hem de ilk görüşte aşktır. galatasaray hiç bir inancı olmayan benim tek inancım, sadık olduğum tek aşktır, ait olduğum ilk ve tek yerdir. uğruna dayak yiyeceğim, gözlerimi asla kısmayacağım, sokakta bağırdığım tek kelimedir, tek kelimelik kocaman bir cümledir. galatasaray her şeydir.

    çok çok kişisel de olsa, galatasaray deyince bunlar döküldü içimden. yazarken bile duygulanarak.
  • 670
    olmazsa olmazdır. yokluğunu hissetmek namümkün, her sabah sarı-kırmızı uyanmaktır.

    2-0 gerideyken bile 3-2 yeneceğinden şüphe duyulmayandır. 3 nisan 2001'de de böyle hissetmemiş miydik? rakip real madrid'de de olsa şüphe duymadan inanmaktır galatasaray.

    sevgiliye söylenecek en güzek sözleri ona söylemektir. içinden, ya da ali sami yen'in herhangi bir koltuğunda. yolda, evde, okulda..
  • 671
    şu daracık, yalan, kahpe, uyduruk, dünyada hiç kimse ve hiçbirşeyin yaşatamadığı birçok duyguyu bana yaşatmayı beceren şey. hayatımdaki yüzlerce boşluğun ortak dolgu noktası. herkese ve her şeye sessizce direnirken üzdüğü zaman isyan ettiğim, en sikindirik zamanlarımda bile yüzüme konmasına vesile olduğu gülümseme sonrası tek başıma slogan atıp gözyaşı dökmeme sebep olan şey. belki abartıyorum, belki biraz sorunlu bir kişiliğim var ama; öylesine bir gariplik işte. en uyduruk maçına bile gidebilmek için yüzlerce kilometre tepip yüzlerce lira harcamam gereken bir takıma bu derece bağlanmış olmak bile kendi içinde bir sorun zaten ya, neyse...
  • 674
    haldunustunelinsactokasi yazmış, benim de bi anım geldi aklıma.....

    new york pace university'de ingilizce eğitim aldığım sıralarda bütün yabancı arkadaşlarıma ''biliyor musun,tanıyor musunuz?'' diye sorduğum kulubum. herkesin evet biliyorum dediği , hatta dillerinin döndüğünce hakan sukur,hasan sas demeleri aklıma geldikçe tekrar gururlanıyorum.

    galatasaray'ı sorduktan sonra feneri sormadan duramadım, sadece 1 kişi bildi aralarından...
    bide o sıralar lincoln yeni transfer olmuştu.adımı telaffuz edemeyen hoca, sana bi nick name koyalım demişti , ben de lincoln olsun demiştim.* *

    *
  • 675
    yıl 2000'di, "imkansız.."diye atıp tutuyorlardı ardından.. hepsini yerle yeksan eden (gbkz: sen değil miydin?)
    bir kupa kalkıyordu havaya, uzaklarda, çok uzaklarda.. söylesene! o uzakları yakın eden (gbkz: sen değil miydin?)
    kaç aslan terletti parçalıyı? ve neden yakıştı hagi bu kadar içine? ne kadar da hissetmiştik..
    gözlerimiz de bir ateş, bir inanmışlık, iliklerimize kadar aydınlatmıştı güneş karanlığı, karanlığı güneşle boğan (gbkz: sen değil miydin..?)
    tarihe kazınırken destanın, kükremenle titremedi mi avrupa? aslan neydi, bir simge mi, güç mü? zafer neydi?
    söylesene, yangın yeri gibi alev alev yanmıyor muyduk? pençen kamçılarken yüreğimizi, yanmadık mı?
    kophenag'ta kahraman..!! monaco'da kahraman..!! yaralı ama muzaffer (gbkz: sen değil miydin..??)
    hangi engel durabildi, hangi tuzak set çekebildi önüne ? dizginlenemeyen, akın akın gelen (gbkz: sen değil miydin..??)
    hissetmiyor musun şimdi..? pençelerinin arasında bir tarih yatan..sen..?! sen olmayı en iyi bilen..sen..?
    duracak mısın..?
    pes mi edeceksin..?
    zor mu diyeceksin..? "zor" göbek adın, "imkansız" en baba lakabınken vaz mı geçeceksin şimdi..?
    geçemezsin..!! hiç bir şeyi bahane edemezsin..!! daha zorda, en zorda başaran (gbkz: sen değil miydin..?)
    11 aslan çıkıyorsa sahaya, değilsin! eksik değilsin, yanlız değilsin..!!
    hiç kimseye sana yakıştığı kadar yakışmazken zaferler, adın aslansa eğer başaracaksın..!!
    söylesene.. adı aslan olan (gbkz: sen değil miydin?) ... kral olan, metin ol, cesur olan (gbkz: sen değil miydin?

    sarı kırmızı olan sen değil miydin?

    sendin.. geçmişten günümüze varlığın..
    : galatasaray..) değil miydi adın..?
    sendin zafer, sadece senin adın..!!
    yine başaracaksın galatasaray'ım..!!!
    en tepede, en zirvede, sadece sen olacaksın..!!
    sen aslansın.. saldırcaksın..!!!

    söylesene.. saldırmaya, (gbkz: hazır mısın..?)

    edit akbayram: (bkz: #240097)**
App Store'dan indirin Google Play'den alın