• 6551
    fenerbahçe ile uzaktan yakından benzemeyen, benzememesi gereken kulübümüz. fenerbahçe transfer işlerimize taş mı koyuyor. bizim yapmamız gereken şu olmalı.

    ilk onyekuru nasıl transfer edildiyse o şekil transfer yapılmalı. onyekuru ülkeye gelmiş, sağlık kontrolünden geçmiş daha yeni medyada yer buldu. atıyorum bizim hedefimiz italya'dan bir orta saha oyuncusu mu.? medyaya alakasız farklı iki ülkeden iki futbolcu ismi sal. fatih hoca çok istiyor, scout ekibinin önerisi diye muhabirlere haber ver. hatta gerçektende görüş, bilgi al ki yabancı medyada yer bulsun. fener salça mı olacak onlara olsun. sen hedefine gizli bir şekilde git, oyalanmadan bitir. yurt içinden futbolcu mu istiyorsun. oyalama, alabiliyorsan git al. alamıyorsan üsteleme. szalai scout ekibinin önerisi mi.? o zaman dışarıya sızmayacak.

    transfer işlerinde ders mi vermek istiyoruz. benim önerim şöyle. istediğimiz oyuncuyla anlaştık mı, tabi zaruri değilse açıklamıyoruz ta ki bizim yemi yutarak elimizden bir oyuncuyu aldıklarını zannettikleri zamanı bekle. coşkuyla açıkladılar mı, patlat haberi. iki kere böyle yaparsan bir daha bu işlere bulaşmazlar.
  • 6555
    kulübü, futbolcusu ve taraftarıyla rakiplerine hiç benzemeyen kulüptür. baba gündüz'ün anlattığı gibi hep olmuş ve olacaktır. bazılarının* pisliklerini üzerimize atmaya çalışması değiştiremez bunu.

    hatırlatmak isterim ki; galatasaray, malum bazıları gibi para önceliği ile değil hisleriyle yaşayan bir kulüptür. galatasaray bir his takımıdır. şımarıkların, kendini beğenmişlerin ve yalnızca kendini düşünenlerin takımı, kulübü değildir.

    --- alıntı ---
    “bilirsiniz ki her insanın ayrı bir huyu, ayrı bir karakteri olduğu gibi, her futbol takımının da kendine has bir karakteri vardır. biz sizlere burada galatasaray’ımızın huyunu suyunu açıkça ve iyice anlatabilirsek, onu adamakıllı tanıyıp, inşallah senelerce dost geçinirsiniz. galatasaray, bir his takımıdır. renklerine âşık birbirlerine seven futbolcuların takımıdır. galatasaray feragat ve fedakârlıklarla çalışacak futbolcuların takımıdır. galatasaray şımarıkları, kendini beğenmişleri, yalnız kendini düşünenleri sevmez. kısacası galatasaray, bir halatı hep birlikte çekenlerin, hep birlikte üzülüp, hep beraber sevinmesini bilenlerin takımıdır.”

    baba gündüz

    --- alıntı ---

    https://twitter.com/...681093408530433?s=20

    iyi ki galatasaray'lıyım ve bu hadsizlere karşı da aynı halatı birlikte çekmeye sonuna kadar varım!
  • 6556
    öyle büyüksün ki senin gölgen altında, senin başarılarınla ezilmiş başkanlar, senin kompleksinle yaşayan camialar...

    öyle büyüksün ki eşit şartlarda yarışamayanlar, holdinginin parasıyla, siyasetin gücüyle sana rakip olmaya çalışıyor.

    ve bunu yaptıran şey yalnızca bir futbolcu.

    kendilerini istemeyen bir futbolcunun transferi için bunları yapanlar, şampiyonluk için neler yapar?!
  • 6557
    futbol takımının armasına dördüncü yıldızı takmasının üzerinden 6 yıl geçen kulüp.

    birileri de 7 yıldır 19'da sayıklıyor.

    "biz adı geçenlerin pek çoğu ile rakip bile değiliz. aynı şeyleri hiç yaşamadık. aynı yoldan yürümedik. aynı yollardan geçmedik. benzer başarılarımız da yok. üstüne üstlük rütbemiz de farklı."
  • 6558
    çoğu insan anlam veremez galatasaray sevgisine. cebine giren yoktur, cebinden çıkan çoktur. kaybeder, mutsuz olursun belki aksi olursun. ama öyle bir şeydir ki, bakidir en basitinden. hayatındaki insanlar bazen kendi istekleriyle giderler, bazen sen gidersin, bazen de götüren eceldir, karşı koyamazsın. fakat galatasaray'ın hayatın boyunca hep orada olacağını bilirsin. galatasaray'a olan bağlılığın mağlup olunan gecelerde belki uykundan etmiş, belki mutsuz etmiştir, ama zaten mutsuzluklar değil midir en büyük mutlulukların sebebi. insan düştüğünde kalkacak, tutunacak bir dal arar. bazen bulamaz, bazenleri zaten tutunduğu dal kırılmıştır... galatasaray'sa hep orada koşulsuz bir sevginin yarattığı güvenle sapasağlam durur. kim bilir kaç defa çıkarmıştır sizi karanlıktan. kaç defa ulan galatasaray, sen de olmasan yüzümüz gülmeyecek dedirtmiştir. iş, güç, hak arama, sinir harbi derken bugünlerdeki tek dayanağım yine her zamanki gibi sen oldun. var ol galatasaray!
  • 6559
    irfan can kahveci ve daha nice transferler üzerinden zayıf düşürülmeye ve dalga geçilmeye çalışılan camia. önce 2 şubat 2021 galatasaray başakşehir maçı ile, daha sonra 6 şubat 2021 fenerbahçe galatasaray maçı ile bu iki kulübü de cezalandırmıştır. işte beklenilen, istenilen galatasaray budur. galatasaray ile oyun olmaz. galatasaray büyüklüğünü gösterdiğinde rakibi yoktur. bunu bir kez daha görmüş olmanın heyecanı çok özel. tam bir büyük camia reaksiyonu. öyle "bizim büyüklüğümüz kupa büyüklüğü değil, başka bir büyüklük" tarzı içi boş söylemlerden ibaret değil. sezon sonu da şampiyon olacaktır. en doğru cevabı sahada, doğru bir şekilde vereceğine olan inancımız tam. büyük camialar öyle yaparlar çünkü.
  • 6560
    fenerbahçe'yi yendikten sonra iyi dalga geçiyoruz ama bazı şeyleri unutmamamız gerekiyor. süper lig, galatasaray için amaç değil, araçtır. dolayısıyla fenerbahçe galibiyeti her ne kadar ezeli rakibimiz olsalar da abartılacak bir durum değildir.

    maksadı ingilizler gibi toplu bir halde oynamak, bir renge ve bir isme malik olmak ve türk olmayan takımları yenmek olan futbol takımına sahip spor kulübü.
  • 6562
    verilen hukuksuz ve art niyetli kararlara karşı en iyi cevabı ancak sahada verebilecek olan takımımızdır. çünkü şu an ülkede öyle bir ortam var ki "kimi kime şikayet ediyoruz?" sorusunu sorduruyor hepimize. yani seyircili derbi, arda'nın pfdk'ya sevk edilmesi gibi şeyleri şikayet edebileceğimiz bir üst merci yok, etsek bile sonuç alma imkanımız yok. bu durumda geriye saha içi kalıyor. burada gerekeni yapıp şampiyonluk kupasını hepsinin gözü önünde kaldıracağımızdan hiç şüphem yok.
  • 6566
    saf kötülükle nasıl başa çıkarsınız?

    yahudi asıllı alman bir filozof -ve sosyolog- olan theodor adorno kötülüğün sadece ve sadece savunmasız olana yapılabileceğini savunur. annabelle ile conjuring başta olmak üzere son yıllarda birtakım korku filmlerinin kitaplarını kaleme almış olan ed ve lorraine warren çiftinin hanımefendisi lorraine ise kötülüğün yalnızca cesaret ile zaptedilebileceğini, bu yapılabilse bile kötülük realitesinin her daim orada bir şekilde var olacağını ifade eder.

    edebi ve ilgi alanı dışında bir giriş olduğunun farkındayım lakin temayı pekiştirmek açısından bu tip bir girizgahın entry'nin akışına yakışacağını düşündüm ve yine sordum: salt kötülükle nasıl başa çıkılır?

    9-10 yaşlarımdayken bir gün sokakta yaşıtlarımla koşturuyorum. karşı apartmanımızın en alt katında babaannesiyle beraber yaşayan bir arkadaşım vardı, adı mustafa. akşam ezanının okunayazdığı bir akşamüzeri genişçe ve uzunca bir sokakta koştururken 9-10 yaşlarındaki bir çocuğun içindeki karanlık taraf birden parlayıverdi ve dört nala koşan mustafa'ya bile isteye çelme taktı. çelmeye takılan mustafa o hızla beraber elbette ki yere düştü ve çakıl taşı dolu olan zeminde 1 metre kadar sürüklendi. mustafa'nın sağ gözünün hemen altında, elmacık kemiğinin olduğu bölgede, deride açılma oldu. attığı kazığın, yaptığı kötülüğün o biçim farkında olan 9-10 yaşlarındaki o çocuk korkudan dolayı evine doğru koşmaya başladı. koşarken bir gözü de arkadaydı, yediği bokun farkındaydı lakin panik ağır basmıştı. evine gittiğinde hem korkudan hem de üzüntüden hüngür hüngür ağlamıştı 9-10 yaşlarındaki o çocuk. neyse ki mustafa'nın ne gözünde herhangi bir problem vardı ne de yüzünde. yıllar sonra sadece mercimek tanesi büyüklüğünde kadar dahi olmayan bir güneş yanığı lekesi benzeri bir leke yer edinmişti mustafa'nın elmacık kemiğinin yakınlarında. aradan yıllar geçti; mustafa başka eve taşındı, liseler kazanıldı, liseler bitirildi falan derken mustafa'yla o 9-10 yaşlarındaki çocuk üniversitede ev arkadaşı oldu, epey de iyi arkadaş oldu bu ikili. lakin 9-10 yaşlarındaki o çocuk mustafa'nın gözünün altındaki lekeyi her gördüğünde zamanında yaptığı saf kötülüğün vicdan azabını çekti, hiçbir zaman dillendirmedi bunu ama hep hissetti.

    saf kötülükle nasıl başa çıkarsınız? 9-10 yaşlarındaki o çocuğun kendi içinde muhtemelen ölene kadar yapacağı vicdan muhakemesi bir tür kötülükle başa çıkma metodu mudur mesela? olası karanlıklardan kendini alıkoyma fikri midir bu tip bir içsel savaş? bana kalırsa bu bir yöntem, tecrübeyle sabit. insanın kendi iç dünyasında yaptığı muhakeme gibisi yok, kişisel gelişimin bir numaralı özü olsa gerek.

    uzattım affola, ilgi alanımıza keskin bir geçiş yapayım.

    galatasaray olarak tarih boyunca hiç olmadığımız kadar yoğun bir kavga halindeyiz saf kötülükle. paranın hükümdarlığında, tamahkâr kötülerin oyununda doğru kalarak, dürüst kalarak bu oyunu kazanabilmeyi umuyoruz. cumhuriyet sınırları içerisinde adalet, hak ve hukuk gibi kavramların içlerinin tamamen ama tamamen boşaltıldığı trajikomik bir sahnede biz yine de adaletten, haktan ve hukuktan bir şeyler bekliyoruz. belki çok safız, belki çok iyimseriz, belki de "batıya açılan pencere"liğimizden mütevellit olmamamız gerektiği kadar ümitvarız, bilemiyorum; ancak şundan eminim ki, bu zamana kadar hep en tepede yer alabildiysek bu bir yerde saf kötüye karşı gelebilmişliğimizdendir.

    ali'ler, ahmet'ler, emre'ler, hasan'lar, nihat'lar, serdar'lar, servet'ler...

    realiteyi çıkar uğruna manipüle etmek demek, paranın ön ayak olduğu riyakarlık bataklığında insanın fikrini, ruhunu, özünü satılığa çıkarmış olduğu anlamını taşır.

    çocukken bildiğimiz kötülük şirinler köyünü gözüne kestiren gargamel'den ibaretti. seneler geçtiğinde ise biz kötülüğün saf halini galatasaray'ın karşısında bulduk, hem de bir o kadar organize ve bir o kadar profesyonel.

    mevcut siyasi konjönktürde ve bu faal siyasi yapının sporu komple kararttığı, zehirlediği bir pespayelik ortamında galatasaray yönetiminden yegâne beklentim duruşlarını bozmamaları. yeterli mi? kesinlikle hayır; ama bırakalım saf kötülükle, kirli emellerle tarihlerine pislik üstüne pislik bulaştıran, çamurun her türlüsüne bulanmış olan geçmişlerini günden güne daha da mide bulandırıcı bir görüntüye bürüyenlerin metotlarına biz yönelmeyelim. galatasaray'ı farklı kılan taraf fikri hür vicdanı hürlüktür, bizim saf kötülükle başa çıkma aracımız budur.

    biz fenerbahçe'yle, fenerbahçe medyasıyla, birtakım siyasi odakların spordaki uzantılarıyla uğraşmıyoruz; biz saf kötülükle uğraşıyoruz.

    vesselam.
  • 6567
    bu ülkede her kim ki başarılı olur, cezasını çeker. asla şaşmaz.
    galatasaray'ımız da başarıya olan nefretin ceremesini çekmektedir.

    başarılı oldukça da karşısında duranlar çoğalacaktır. zira; nefret, en zıt kutupları bile birleştirebilen yegane duygudur. bu duygu etrafında da -özellikle fatih terim ve galatasaray ismi yan yana geldikçe- toplanmaya, çamur atmaya ve aşağı çekmeye devam edecekler. siyasi gücü de arkasına alanlar küstahça, eğlenerek ve hatta dalga geçerek kararlar almaya, saldırmaya devam edecekler.
    dün isimler aziz'di, mahmut'tu; bugün ali, nihat, yarın da başkaları olacak. ve de bunların peşine takılan diğer camialar. bunlara alıştık ve artık şaşırmıyoruz.

    galatasaray'ımız ise tüm bu olanlara ve olacaklara, hukukun ve basının satın alınabildiği şu ortamda; hakkını sadece yeni başarılarla, tarihe not düşerek alacaktır.

    zira vicdan, kalplerden tarihin sayfalarına düşeli çok oldu.

    (bkz: 10 şubat 2021 pfdk kararları)
    (bkz: 11 şubat 2021 tahkim kurulu kararları)
    (bkz: organize ve profesyonel bir kötülük)
  • 6568
    sırf birilerinin istediği olmasın diye hakan şükür'ü üyelikten ihraç etmemiş camiadır. olay doğrudur veya yanlıştır demiyorum ancak genel kurulunda ''herkes kandırıldım deyip yırtıyor bizim torino'lu şabanımız kandırılmış olamaz mı?'' dendi ve bu konuşma alkışlandı.

    zaten 'yeni' türkiye'yle tamamen zıt kültürde olan galatasaray lisesi yüzünden siyasete ters gelirken üzerine fatih terim gibi bir figürle birleşince galatasaray, bazı kesimler için nefret objesine dönüştü. şahsen bundan gurur duyuyorum.

    servet yardımcı bizden nefret etsin, hasan kartal bizden nefret etsin, mecnun odyakmaz bizden nefret etsin nihat özdemir, ali koç, rıdvan, erdoğan, ibrahim kalın, m.kasapoğlu benim kulübümün karşısında dursun. bunları gördükçe iyi ki galatasaraylıyım diyorum.
  • 6569
    maalesef yaşanan onca haksızlığa, hukuksuzluğa rağmen sahip olduğu unsurların (yönetim, taraftar, camia...vs) elinden bir şey gelmemekte, gelememektedir.
    ne yapılabilir ki! devletin tepesinden başlamak suretiyle tff'si, başta mhk diğer alt kurulları, koç holding muslukları kapatır diye tırsan, bu nedenle yaşanan onca skandal konuyu korkudan gündeme taşıyamayan satılmış medyası.....vs hangi birini sayalım, ve daha acısı kimi kime şikayet edelim.
    velhasıl işimiz zor...
    kulübü temsil eden galatasaray yönetim kurulu hakkımızda alınan kararlara karşı aksiyon almayı bırakın, başkanın arada sırada parlamaları haricinde eleştiremiyor bile.

    benim nacizane düşüncem madem birşey yapamıyoruz -katılıyorum bize yakışmaz ama- pisliğe pislikle cevap vermek elden gelecek tek aksiyon gibi maalesef.
    kısaca aklımızla dalga geçenlere cevabımızı onların aklıyla dalga geçerek verelim.
    nasıl mı?
    arda'nın soyunma odasında bağırdığı ve 2 maç ceza aldığı sözleri (ftsa) galip gelinen her maçtan sonra soyunma odasında tekrarlayalım, ve bunu takımda fazla forma şansı bulamayan, veya sakatlığı nedeniyle zaten 1-2 hafta uzak kalacak oyunculara yaptırıp, çekimi de yine etobo'ya yaptıralım.
    bu haftaki adayım falcao, düşünün falcao soyunma odasındaki masada çılgınlar gibi bağırıyor; "ftsa" diye, alacağı ceza 2 maç (emsal karar var).
    gelelim seyircisiz maça seyirci almanın bedeli olan 72.000 tl'ye.
    fenerbahçe'nin bizim maçta stada soktuğu taraftar sayısının tam olarak kanıtlı tespiti yapılıp (ne bir eksik ne de bir fazla) aynı sayıda taraftar her iç saha maçımıza alınmalı, nasılsa cezası 72.000 tl (emsal karar var)
    (bkz: 6 şubat 2021 fenerbahçe galatasaray maçı)

    gelelim marcao olayına, belli ki trol hesaplar galatasaraylı gibi gözüküp adamı galatasaray'dan soğutmaya çalışıyor. bunun kulüp tarafından marcao ve ailesine çok iyi anlatılması gerektiğini düşünüyorum. marcao'nun üzerine oynamaları boşuna değil. evet bazen maçlarda bir acemilikle onca iyi hamlesini direk çöpe atabiliyor, bazen saçma sapan fauller ve kartlar alıyor ama ne olursa olsun kendisi oyunumuzun olmazsa olmazı, ve rakipler de bunun farkında, bu nedenle üzerine oynuyorlar, efendilik de bir yere kadar, gerekiyorsa misilleme yapılmalı.
    özetle, ya kısasa kısas, ya da olanları evinden yutkunarak seyretme...
  • 6570
    içinde bulunduğumuz konum ; malum parti yönetimindeki türkiye’nin ,malum parti seçmenlerinin oluşturduğu kitle dışında kalan seçmenlerin spordaki izdüşümüdür.
    şike yapılır; şikeyi yapan değil ortaya çıkaran üzerinden tartışılır konu. ergenekon’da, 17-25 aralık olaylarında en ateşli muhalif olanlar bile konu kendi tuttuğu takım söz konusu olunca, herşeyin bir komplodan ibaret olduğunu savunabilirler.malum kitlenin herşeyi dış mihraklara bağlaması gibi.
    türkiye’de evrensel hukuk uzunca süredir bir amaç değildir . hukuk ülkemizde artık kişisine göre eğip bükebildiğin bir araçtır.
    maalesef biz de yeterince sesi çıkamayan , sesi çıktığında bastırılan diğer kitlenin mensuplarıyız.hukuksuzluk, adaletsizlik sürekli karşımıza çıkacak, sesimizi çıkarmaya çalışacağız ancak her ses bir vızıltıdan ibaret olacak.
    daha vahim olan ise buna alışmış ve alıştırılmış olmamız.
  • 6571
    futbol fedarasyonu ve güdümündeki kurullar ve adını dahi zikretmek istemediğim zengin bir klüp başkanının kulu ve köpeği olan insanlar tarafından medyada ağır bir ablukaya alınmış takımım.

    geçmiş gösteriyor ki bu gibi durumlarda birleşip motivasyonunuzu yüksek tuttuğumuz takdirde kazanan her zaman galatasaray olmuş. rakiplerimizde olmayan da bu işte; ne kadar önüne geçilirse geçilsin, ne kadar tuzak kurulursa kurulsun, bir şekilde galatasaray yine kazanan oluyor. bu sefer işlerini şansa bırakmıyorlar. verilen dayanaksız cezalar, çifte standart kararlar... hepimiz görüyoruz ki gün birleşme günü, birlikte bu ablukaya göğüs germemiz gerekiyor. bir yönetici gaf yapmış, bir futbolcu kötü oynamış, teknik direktörümüz onu yapmış veya bunu yapmış, şuan için bunların hiçbir önemi yok çünkü konjonktür bunların değerlendirilebileceği veya eleştirilebileceği bir vaziyette değil.

    ne kadar sağlıklı bilmiyorum fakat benim günüm galatasaray ile başlıyor ve galatasaray ile bitiyor. eminim bu platformda veya başka bir yerde benim gibi bir çok galatasaray taraftarı var. kenetlenelim, başka galatasaray yok.

    (bkz: konsantrasyon)
    (bkz: ben23rsiz)
    (bkz: #hedef23)
  • 6574
    niye bu kadar seviyoruz lan biz seni. niye günümüzü senin maç saatine göre ayarlıyoruz. niye bu kadar çok seviniyoruz, niye bu kadar çok üzülüyoruz. niye senin için tartışmalara giriyoruz. niye senin ekonomini kendi ev ekonomimizmiş gibi düşünüyoruz. niye çocuklarımıza, kardeşlerimize senin aşkını aşılıyoruz. niye senin için işten kaytarıyoruz, niye senin için dersten kaçıyoruz. niye bazen ailemizle ters düşecek kadar seni önemsiyoruz. niye genç bir topçu oyuna girerken kendi öz kardeşimiz oyuna giriyormuş gibi seviniyoruz. niye elimizde senin bayrakların, niye göğsümüzde senin arman, niye kalbimizde senin sevgin. niye maç günü, maç saati sayıyoruz. niye tanımadığımız insanlar ile senin aracılığınla iletişime geçiyoruz. niye yazıyoruz seninle ilgili bitmek bilmeyen yazılar. niye izliyoruz seninle ilgili her şeyi. ne bu niye soruları biter ne de sana olan sevgimiz biter. çok sorguladım ama bir cevap bulamadım. aşk ulan. sevgi ulan. senden gelen olumlu olumsuz her şeye tamam ulan. azalmadı sevgin azalmayacak. bitmedi kavgamız bitmeyecek. bir kerecik geldik şu dünyaya ve en çok seni sevmeyi tercih ettik. evet bugün 14 şubat. benim sevgilim sensin. senin sevgilin ise milyonlar. birini, bir şeyi seversin ama başkalarının da sevdiğini görürsün ve ister istemez kıskanırsın ya. sana karşı o yok. seni daha çok kişi sevsin. biz daha çok mutlu olalım. yüzümüzü güldürensin. iyi ki galatasaraylıyız dedirtensin!
App Store'dan indirin Google Play'den alın