• 6526
    fatih hoca'yı gaza getirdiğimiz her yıl şampiyon olan takım. peki bu sene * ne eksik? geçen sen ne eksikti?

    fatih terim teorinin pratiğe faydasının olmadığı zamanlarda kah kendini tribüne attırır, kah hakem üzerinde baskıyı arttırır, kah saha kenarında tansiyonu arttırırdı. ne olursa olsun o puanı alırdı. bu sene maalesef gereken taraftar desteğini bulamadı. üstelik ünal aysal'ın üç yıllık başkanlığı hariç zaten eşitsiz koşullarda bir kulüp yapısıyla en büyük rakibi fenerbahçe ile rekabet ediyor. düşünün, türkiye'nin en zengin fenerbahçelisi başkan, en zengin ikinci fenerbahçelisi federasyon'a başkan, en zengin medya patronu kulübün yardım sponsoru, en zengin holdingi koç holding'in her türlü şirketi fenrbahçe formasının göğsünde, kolunda, sırtında, poposunda, stadyumun sağında, solunda, üstünde, kenarında, daha fazla paraya mı ihtiyaç var acun abinizin yardım kampanyası yanında, siyaset mi dediniz? o zaten emre amade. yetmezse mhk, tahkim ve disiplin kurulu da almaz mısınız?

    önce tüpçü, şimdi ihaleci... bir de üstüne haşmetlimiz; "göklerden gelen bir karar vardır". maalesef her sene o karar vericileri de üstüste koyup şampiyon olmaktan başka bir çaresi yok bu kulübün.
  • 6527
    30 kasım 2020 tarihi itibarıyla hazırlanmış ve 19 ocak tarihiyle kap'ta yayınlanmış olan bağımsız denetim raporu incelendiğinde,
    bu 6 aylık dilimde 209.305.077 tl zarar etmiş olan kulübümüzdür.

    tabi rapora ayrıntılı şekilde bakmak gerek;

    bir önceki dönem ( 30 kasım 2019) kulübümüz yaklaşık olarak 76m tl kar açıklamıştı. burada temel sebebi açık şekilde şampiyonlar liginden elde edilen 160 m tl' lik gelirin elden gitmiş olması esas unsur diyebiliriz.

    mağaza satış gelirleri bir önceki dönem göre 20 m tl düşüş göstermiş. loca vip ve kombine gelirleri ise yaklaşık 50 m tl düşüş göstermiştir.

    yani geçtiğimiz dönem ile karşılaştırdığımızda gelirlerimizdeki azalma bariz bir şekilde yaklaşık olarak 3 kalemden gelmekte ve toplamda 230 m tl bir gelir kaybı görülüyor.

    bu gelir kaybının nakit akışı da etkilediği bir gerçek, kulübümüz bu süreç içerisinde anaparası yaklaşık olarak 120 m tl yeni kredi kullanmış.

    özkaynaklara gelecek olursak; galatasaray sportif a.ş. 529 m tl eksi özkaynak ile aslında türk ticaret kanununa göre batık bir şirket durumundadır.

    burada fenerbahçe ve beşiktaş'ın özkaynaklarının sırasıyla -850 m tl ve -1 milyar 520 m tl olduğunu vurgulamakta fayda var.

    galatasaray'da en çok eleştirilen konulardan birisi de dernekten alacaklar. açıkçası spor kulüplerimizin kanseri olduğunu düşündüğüm hususlardan birtanesi bu konu. ancak çözülemeyecek birşey değil. sıkıntı şu ki her dönem bu alacak üzerinden bir gelir yaratılıyor (bunu bir hile olarak yansıtan muhalifler de var fakat bu hem vergi usül kanunu hem de türkiye finansal raporlama standartlarına göre yapılıması gereken bir husus), aslında böyle bir gelirin realize olma imkanı yok bu sebepten finansallarda açıklanan gelir rakamlarından bu geliri çok dahil etmeden analiz etmek gerek.

    dernek alacakları ise fenerbahçe'nin 30 kasım 2020 itibarıyla 1.9 milyar tl, beşiktaş'ın 900 milyon tl galatasaray'ın ise 1.1 milyar tl durumunda. yani kulüplerin aktifinde yer alan bu tutarlar pek tahsil kabiliyeti olan alacaklar değil. galatasaray'ın şöyle bir artısı söz konusu burada, emlak konut ile yapılan projeden gelirler derneğe geliyor ve bu gelir elde edileceği zaman bu tutarda (umarım) bir azalma görülecektir.

    kulüplerimiz kredi borçlarının neredeyse tamamını bankalar birliği anlaşması ile tl'ye dönmüş durumda, bu uzun vadede önemli bir çıkış noktası fakat bunu gerçekleştirirken oyuncu maaşlarını da yüksek oranda tl'ye çevirmek veya sabit kur politikası izlemek gerek, bunu önümüzdeki dönem transferlerinde umarım görürüz.

    raporların ara dönem raporları olması sebebiyle maliyetler ve gider kalemleriyle ilgili detaylar yer almıyor. en güzel analizleri 31 mayıs 2021 raporları yayınlandığında yapabiliriz sanırım. ara dönemde transfer harcamaları gerçekleşecek gibi görünüyor bu da direk olarak yeni kullanılacak krediler ile mümkün olacaktır.

    ek olarak avrupa gelirleri bu sene yok ve bu kulübümüz için müthiş bir kayıp. en azından gruplara kalmalıydık ama yapamadık, bunu ancak şampiyonlukla telafi edebiliriz.

    yönetimin finansal konularda başarılı olup olmadığı hususuna gelinecek olursa, bana göre son yıllarda yapılan en önemli girişim bankalar birliği ile yapılan anlaşmadır. kur riskinden en azından finansman olarak bakıldığında kurtarılmış durumda kulüpler. ancak köprüden önceki son çıkış bu yapılandırma işlemi. özellikle ilk anlaşma direk kayyuma gidecek bir anlaşmaydı 5 senelik olan. yanılmıyorsam 7+2 ye çevrildi fakat bununla ilgili henüz imzalar atılmamış olsa gerek raporda herhangi bir açıklama yok. ancak 7+2 seçeneği çok daha makul ve sürdürülebilir bir durum. fakat bunun yönetimle ne kadar ilgisi var o uzun bir tartışma konusu.

    önümüzdeki sene de covid 19 etkisinin süreceğini düşünüyorum ve şampiyon olunamazsa bu tabloya sadece ek olarak stad isim hakkı sponsorluk anlaşması gelir sanırım onun da tutarı oldukça önemli.

    özetle durumumuz diğer 2 kulüple karşılaştırıldığında kötünün iyisi. hala bu darboğazdan çıkılabilecek seçenekler mevcut. umarım yapılacak tüm hareketler bu vizyon çerçevesinde gerçekleştirilir.
  • 6530
    resmen galatasarayımız aleyhinde ittifaklar kurulmuştur.
    pandemi dönemi oluşunu, yönetimin bazı sebeplerden dolayı zayıflamış olmasını ve fatih terimle yönetim arasındaki sıkıntıları da fırsat bilenler, bu sefer çok sert şekilde harekete geçtiler.
    umarım içeride köstebekler de yoktur.
    devir birlik beraberlik devri. camianın tek yumruk olması lazım.
  • 6531
    bu yaz yastık altına 5 milyon euro atması gereken kulüp. sonra faksın başına birini koyup bütün transfer döneminde fenerbahçe hesaplarını takip ettirip, fenerbahçe'yle adı geçen her oyuncunun kulübüne direkt 5 milyonluk teklif yapması lazım. hatta iyi bir yazılımcı ile anlaşılırsa otomatik mail olarak da uygulanabilir.
    mesela; a spor: fenerbahçe payet'le ilgileniyor. sonra şaaak bir anda marsilya kulüp sekreterinin önüne bir mail. cash 5 milyon veriyoruz payet için.
    trt spor: fener'den messi bombası. şaaak mail to barcelona ' messi için cash 5 milyon euro veriyoruz' (your mail couldn't be sended to reciver falan şeklinde mail dönüşü olacak muhtemelen ama olsun önemli değil o kadar olur)
  • 6532
    bundan sonra fenerbahçe'nin tüm transferlerine salça olması gereken kulübümüz.

    bu kaçıncı oldu. daha geçen sene vedat muriqi, mert hakan bu sene irfan can kahveci. yıllar önce alper potuk, ondan önce miroslav stoch. adamlar 22-23 yıl önce adrian ilie bizdeyken kıskançlıktan kardeşi sabin ilie'yi aldılar.

    klinik bir vaka haline gelmiş bu camiaya artık bizim yönetimler de anladığı dilden konuşmalı.
  • 6533
    fenerbahçe ile uzaktan yakından benzemeyen, benzememesi gereken kulübümüz. fenerbahçe transfer işlerimize taş mı koyuyor. bizim yapmamız gereken şu olmalı.

    ilk onyekuru nasıl transfer edildiyse o şekil transfer yapılmalı. onyekuru ülkeye gelmiş, sağlık kontrolünden geçmiş daha yeni medyada yer buldu. atıyorum bizim hedefimiz italya'dan bir orta saha oyuncusu mu.? medyaya alakasız farklı iki ülkeden iki futbolcu ismi sal. fatih hoca çok istiyor, scout ekibinin önerisi diye muhabirlere haber ver. hatta gerçektende görüş, bilgi al ki yabancı medyada yer bulsun. fener salça mı olacak onlara olsun. sen hedefine gizli bir şekilde git, oyalanmadan bitir. yurt içinden futbolcu mu istiyorsun. oyalama, alabiliyorsan git al. alamıyorsan üsteleme. szalai scout ekibinin önerisi mi.? o zaman dışarıya sızmayacak.

    transfer işlerinde ders mi vermek istiyoruz. benim önerim şöyle. istediğimiz oyuncuyla anlaştık mı, tabi zaruri değilse açıklamıyoruz ta ki bizim yemi yutarak elimizden bir oyuncuyu aldıklarını zannettikleri zamanı bekle. coşkuyla açıkladılar mı, patlat haberi. iki kere böyle yaparsan bir daha bu işlere bulaşmazlar.
  • 6537
    kulübü, futbolcusu ve taraftarıyla rakiplerine hiç benzemeyen kulüptür. baba gündüz'ün anlattığı gibi hep olmuş ve olacaktır. bazılarının* pisliklerini üzerimize atmaya çalışması değiştiremez bunu.

    hatırlatmak isterim ki; galatasaray, malum bazıları gibi para önceliği ile değil hisleriyle yaşayan bir kulüptür. galatasaray bir his takımıdır. şımarıkların, kendini beğenmişlerin ve yalnızca kendini düşünenlerin takımı, kulübü değildir.

    --- alıntı ---
    “bilirsiniz ki her insanın ayrı bir huyu, ayrı bir karakteri olduğu gibi, her futbol takımının da kendine has bir karakteri vardır. biz sizlere burada galatasaray’ımızın huyunu suyunu açıkça ve iyice anlatabilirsek, onu adamakıllı tanıyıp, inşallah senelerce dost geçinirsiniz. galatasaray, bir his takımıdır. renklerine âşık birbirlerine seven futbolcuların takımıdır. galatasaray feragat ve fedakârlıklarla çalışacak futbolcuların takımıdır. galatasaray şımarıkları, kendini beğenmişleri, yalnız kendini düşünenleri sevmez. kısacası galatasaray, bir halatı hep birlikte çekenlerin, hep birlikte üzülüp, hep beraber sevinmesini bilenlerin takımıdır.”

    baba gündüz

    --- alıntı ---

    https://twitter.com/...681093408530433?s=20

    iyi ki galatasaray'lıyım ve bu hadsizlere karşı da aynı halatı birlikte çekmeye sonuna kadar varım!
  • 6538
    öyle büyüksün ki senin gölgen altında, senin başarılarınla ezilmiş başkanlar, senin kompleksinle yaşayan camialar...

    öyle büyüksün ki eşit şartlarda yarışamayanlar, holdinginin parasıyla, siyasetin gücüyle sana rakip olmaya çalışıyor.

    ve bunu yaptıran şey yalnızca bir futbolcu.

    kendilerini istemeyen bir futbolcunun transferi için bunları yapanlar, şampiyonluk için neler yapar?!
  • 6539
    futbol takımının armasına dördüncü yıldızı takmasının üzerinden 6 yıl geçen kulüp.

    birileri de 7 yıldır 19'da sayıklıyor.

    "biz adı geçenlerin pek çoğu ile rakip bile değiliz. aynı şeyleri hiç yaşamadık. aynı yoldan yürümedik. aynı yollardan geçmedik. benzer başarılarımız da yok. üstüne üstlük rütbemiz de farklı."
  • 6540
    çoğu insan anlam veremez galatasaray sevgisine. cebine giren yoktur, cebinden çıkan çoktur. kaybeder, mutsuz olursun belki aksi olursun. ama öyle bir şeydir ki, bakidir en basitinden. hayatındaki insanlar bazen kendi istekleriyle giderler, bazen sen gidersin, bazen de götüren eceldir, karşı koyamazsın. fakat galatasaray'ın hayatın boyunca hep orada olacağını bilirsin. galatasaray'a olan bağlılığın mağlup olunan gecelerde belki uykundan etmiş, belki mutsuz etmiştir, ama zaten mutsuzluklar değil midir en büyük mutlulukların sebebi. insan düştüğünde kalkacak, tutunacak bir dal arar. bazen bulamaz, bazenleri zaten tutunduğu dal kırılmıştır... galatasaray'sa hep orada koşulsuz bir sevginin yarattığı güvenle sapasağlam durur. kim bilir kaç defa çıkarmıştır sizi karanlıktan. kaç defa ulan galatasaray, sen de olmasan yüzümüz gülmeyecek dedirtmiştir. iş, güç, hak arama, sinir harbi derken bugünlerdeki tek dayanağım yine her zamanki gibi sen oldun. var ol galatasaray!
  • 6541
    irfan can kahveci ve daha nice transferler üzerinden zayıf düşürülmeye ve dalga geçilmeye çalışılan camia. önce 2 şubat 2021 galatasaray başakşehir maçı ile, daha sonra 6 şubat 2021 fenerbahçe galatasaray maçı ile bu iki kulübü de cezalandırmıştır. işte beklenilen, istenilen galatasaray budur. galatasaray ile oyun olmaz. galatasaray büyüklüğünü gösterdiğinde rakibi yoktur. bunu bir kez daha görmüş olmanın heyecanı çok özel. tam bir büyük camia reaksiyonu. öyle "bizim büyüklüğümüz kupa büyüklüğü değil, başka bir büyüklük" tarzı içi boş söylemlerden ibaret değil. sezon sonu da şampiyon olacaktır. en doğru cevabı sahada, doğru bir şekilde vereceğine olan inancımız tam. büyük camialar öyle yaparlar çünkü.
  • 6542
    fenerbahçe'yi yendikten sonra iyi dalga geçiyoruz ama bazı şeyleri unutmamamız gerekiyor. süper lig, galatasaray için amaç değil, araçtır. dolayısıyla fenerbahçe galibiyeti her ne kadar ezeli rakibimiz olsalar da abartılacak bir durum değildir.

    maksadı ingilizler gibi toplu bir halde oynamak, bir renge ve bir isme malik olmak ve türk olmayan takımları yenmek olan futbol takımına sahip spor kulübü.
  • 6544
    verilen hukuksuz ve art niyetli kararlara karşı en iyi cevabı ancak sahada verebilecek olan takımımızdır. çünkü şu an ülkede öyle bir ortam var ki "kimi kime şikayet ediyoruz?" sorusunu sorduruyor hepimize. yani seyircili derbi, arda'nın pfdk'ya sevk edilmesi gibi şeyleri şikayet edebileceğimiz bir üst merci yok, etsek bile sonuç alma imkanımız yok. bu durumda geriye saha içi kalıyor. burada gerekeni yapıp şampiyonluk kupasını hepsinin gözü önünde kaldıracağımızdan hiç şüphem yok.
  • 6548
    saf kötülükle nasıl başa çıkarsınız?

    yahudi asıllı alman bir filozof -ve sosyolog- olan theodor adorno kötülüğün sadece ve sadece savunmasız olana yapılabileceğini savunur. annabelle ile conjuring başta olmak üzere son yıllarda birtakım korku filmlerinin kitaplarını kaleme almış olan ed ve lorraine warren çiftinin hanımefendisi lorraine ise kötülüğün yalnızca cesaret ile zaptedilebileceğini, bu yapılabilse bile kötülük realitesinin her daim orada bir şekilde var olacağını ifade eder.

    edebi ve ilgi alanı dışında bir giriş olduğunun farkındayım lakin temayı pekiştirmek açısından bu tip bir girizgahın entry'nin akışına yakışacağını düşündüm ve yine sordum: salt kötülükle nasıl başa çıkılır?

    9-10 yaşlarımdayken bir gün sokakta yaşıtlarımla koşturuyorum. karşı apartmanımızın en alt katında babaannesiyle beraber yaşayan bir arkadaşım vardı, adı mustafa. akşam ezanının okunayazdığı bir akşamüzeri genişçe ve uzunca bir sokakta koştururken 9-10 yaşlarındaki bir çocuğun içindeki karanlık taraf birden parlayıverdi ve dört nala koşan mustafa'ya bile isteye çelme taktı. çelmeye takılan mustafa o hızla beraber elbette ki yere düştü ve çakıl taşı dolu olan zeminde 1 metre kadar sürüklendi. mustafa'nın sağ gözünün hemen altında, elmacık kemiğinin olduğu bölgede, deride açılma oldu. attığı kazığın, yaptığı kötülüğün o biçim farkında olan 9-10 yaşlarındaki o çocuk korkudan dolayı evine doğru koşmaya başladı. koşarken bir gözü de arkadaydı, yediği bokun farkındaydı lakin panik ağır basmıştı. evine gittiğinde hem korkudan hem de üzüntüden hüngür hüngür ağlamıştı 9-10 yaşlarındaki o çocuk. neyse ki mustafa'nın ne gözünde herhangi bir problem vardı ne de yüzünde. yıllar sonra sadece mercimek tanesi büyüklüğünde kadar dahi olmayan bir güneş yanığı lekesi benzeri bir leke yer edinmişti mustafa'nın elmacık kemiğinin yakınlarında. aradan yıllar geçti; mustafa başka eve taşındı, liseler kazanıldı, liseler bitirildi falan derken mustafa'yla o 9-10 yaşlarındaki çocuk üniversitede ev arkadaşı oldu, epey de iyi arkadaş oldu bu ikili. lakin 9-10 yaşlarındaki o çocuk mustafa'nın gözünün altındaki lekeyi her gördüğünde zamanında yaptığı saf kötülüğün vicdan azabını çekti, hiçbir zaman dillendirmedi bunu ama hep hissetti.

    saf kötülükle nasıl başa çıkarsınız? 9-10 yaşlarındaki o çocuğun kendi içinde muhtemelen ölene kadar yapacağı vicdan muhakemesi bir tür kötülükle başa çıkma metodu mudur mesela? olası karanlıklardan kendini alıkoyma fikri midir bu tip bir içsel savaş? bana kalırsa bu bir yöntem, tecrübeyle sabit. insanın kendi iç dünyasında yaptığı muhakeme gibisi yok, kişisel gelişimin bir numaralı özü olsa gerek.

    uzattım affola, ilgi alanımıza keskin bir geçiş yapayım.

    galatasaray olarak tarih boyunca hiç olmadığımız kadar yoğun bir kavga halindeyiz saf kötülükle. paranın hükümdarlığında, tamahkâr kötülerin oyununda doğru kalarak, dürüst kalarak bu oyunu kazanabilmeyi umuyoruz. cumhuriyet sınırları içerisinde adalet, hak ve hukuk gibi kavramların içlerinin tamamen ama tamamen boşaltıldığı trajikomik bir sahnede biz yine de adaletten, haktan ve hukuktan bir şeyler bekliyoruz. belki çok safız, belki çok iyimseriz, belki de "batıya açılan pencere"liğimizden mütevellit olmamamız gerektiği kadar ümitvarız, bilemiyorum; ancak şundan eminim ki, bu zamana kadar hep en tepede yer alabildiysek bu bir yerde saf kötüye karşı gelebilmişliğimizdendir.

    ali'ler, ahmet'ler, emre'ler, hasan'lar, nihat'lar, serdar'lar, servet'ler...

    realiteyi çıkar uğruna manipüle etmek demek, paranın ön ayak olduğu riyakarlık bataklığında insanın fikrini, ruhunu, özünü satılığa çıkarmış olduğu anlamını taşır.

    çocukken bildiğimiz kötülük şirinler köyünü gözüne kestiren gargamel'den ibaretti. seneler geçtiğinde ise biz kötülüğün saf halini galatasaray'ın karşısında bulduk, hem de bir o kadar organize ve bir o kadar profesyonel.

    mevcut siyasi konjönktürde ve bu faal siyasi yapının sporu komple kararttığı, zehirlediği bir pespayelik ortamında galatasaray yönetiminden yegâne beklentim duruşlarını bozmamaları. yeterli mi? kesinlikle hayır; ama bırakalım saf kötülükle, kirli emellerle tarihlerine pislik üstüne pislik bulaştıran, çamurun her türlüsüne bulanmış olan geçmişlerini günden güne daha da mide bulandırıcı bir görüntüye bürüyenlerin metotlarına biz yönelmeyelim. galatasaray'ı farklı kılan taraf fikri hür vicdanı hürlüktür, bizim saf kötülükle başa çıkma aracımız budur.

    biz fenerbahçe'yle, fenerbahçe medyasıyla, birtakım siyasi odakların spordaki uzantılarıyla uğraşmıyoruz; biz saf kötülükle uğraşıyoruz.

    vesselam.
  • 6549
    bu ülkede her kim ki başarılı olur, cezasını çeker. asla şaşmaz.
    galatasaray'ımız da başarıya olan nefretin ceremesini çekmektedir.

    başarılı oldukça da karşısında duranlar çoğalacaktır. zira; nefret, en zıt kutupları bile birleştirebilen yegane duygudur. bu duygu etrafında da -özellikle fatih terim ve galatasaray ismi yan yana geldikçe- toplanmaya, çamur atmaya ve aşağı çekmeye devam edecekler. siyasi gücü de arkasına alanlar küstahça, eğlenerek ve hatta dalga geçerek kararlar almaya, saldırmaya devam edecekler.
    dün isimler aziz'di, mahmut'tu; bugün ali, nihat, yarın da başkaları olacak. ve de bunların peşine takılan diğer camialar. bunlara alıştık ve artık şaşırmıyoruz.

    galatasaray'ımız ise tüm bu olanlara ve olacaklara, hukukun ve basının satın alınabildiği şu ortamda; hakkını sadece yeni başarılarla, tarihe not düşerek alacaktır.

    zira vicdan, kalplerden tarihin sayfalarına düşeli çok oldu.

    (bkz: 10 şubat 2021 pfdk kararları)
    (bkz: 11 şubat 2021 tahkim kurulu kararları)
    (bkz: organize ve profesyonel bir kötülük)
  • 6550
    sırf birilerinin istediği olmasın diye hakan şükür'ü üyelikten ihraç etmemiş camiadır. olay doğrudur veya yanlıştır demiyorum ancak genel kurulunda ''herkes kandırıldım deyip yırtıyor bizim torino'lu şabanımız kandırılmış olamaz mı?'' dendi ve bu konuşma alkışlandı.

    zaten 'yeni' türkiye'yle tamamen zıt kültürde olan galatasaray lisesi yüzünden siyasete ters gelirken üzerine fatih terim gibi bir figürle birleşince galatasaray, bazı kesimler için nefret objesine dönüştü. şahsen bundan gurur duyuyorum.

    servet yardımcı bizden nefret etsin, hasan kartal bizden nefret etsin, mecnun odyakmaz bizden nefret etsin nihat özdemir, ali koç, rıdvan, erdoğan, ibrahim kalın, m.kasapoğlu benim kulübümün karşısında dursun. bunları gördükçe iyi ki galatasaraylıyım diyorum.
App Store'dan indirin Google Play'den alın