• 6501
    kulüp bir kaosun içindeyken kulüp başkanı mustafa cengiz çeşitli ajanslardan gelen gazetecilerin her türlü sorularına bugün canlı yayında cevap verdi. dursun özbek ile mustafa cengiz'in seçim döneminde de iki aday gs tv'de canlı yayına çıkıp projelerini anlatmıştı. halbu ki suyun karşı tarafında yalı bebesi ve aziz yıldırım yarışırken fb tv sadece aziz yıldırım ve destekçilerinin konuşmalarını yayınlıyor muhalefetten kimseyi konuşturmuyorlardı. diyeceğim o ki, galatasaray türkiye'de şeffaflığın ve demokrasinin en iyi yaşandığı güzide kurumların başında geliyor. kıymetini bilelim.
  • 6503
    hazır ismi konu olmuşken benim de uzun zamandır aklımda olan birşeyler var.

    ismiyle bile avrupalı olan kulüptür. isminde türkçe alfabesine has herhangi bir harf bulundurmamaktadır ve bu yüzden yabancılar için telafuzu kolay bir isme sahiptir.

    avrupalılar beşiktaş'a genelde besiktas, beshiktas, besiktash - fenerbahçe'ye ise fenerbatshe, fenerbache, fenerbahze derler.
    ne kadar ingilizlerin gealatassıroay demesine bayılsam da normalde avrupalılar galatasaray diyorlar çok kolaylıkla.
  • 6504
    her derbi öncesi konsantre olabilmek için açar eski maç görüntülerine, taraftarın tezahüratlarına bakarım. ilk defa göğsüme öküz oturmuş gibi hissettim. tribünde omuz omuza olduğumuz maçlar, hep bir ağızdan söylediğimiz marşlar, rakibi baskı altına almak için çıkarttığımız o efsane ıslık sesi, kadro seslendirme, war chant, atkı şovu, golden sonra hiç tanımadığın insanlara sarılma hali, yine golden sonra herkesin sesinin sınırlarını zorlayarak golü atan futbolcuyu söylemesi, devre arası az önce gol atılınca sarıldığın kişiyle maçı yorumlama, maç sonu hep beraber stattan çıkma... liste uzar gider. 1 yıldır içinde bulunduğumuz durum sinir uçlarımıza dokunur oldu. birçoğumuz bunalıma girdi, hareketsiz kaldı. çoğumuz aylarını evden çıkmadan geçirdi ve bu dönemde birçok şeyin özlemini çekti. belli ki bir süre daha ayrı kalacağız.

    özledim, özledik, özlüyoruz. sana kavuşmayı dört gözle bekliyorum çocukluk aşkım. sana kavuşmadan önceki son birkaç derbi olmasını umuyorum.

    şimdilik; konsantrasyon

    (bkz: hedef23)

    (bkz: 17 ocak 2021 beşiktaş galatasaray maçı)
  • 6505
    fatih terim'in egosu ile yönetimin insanı tiksindiren beceriksizliği arasında perişan olmuş spor kulübü.

    çok merak ediyorum 20 maçta etebo'nun sahaya adım attığı hangi maçtan takım puan alabilmişiz de derbiye ilk 11 çıkıyor. yaz transfer dönemini orta sahasız kapatıp ara transfer dönemi başlayalı 15 gün geçmesine rağmen transfer açıklayamayan yönetime de söyleyecek sözüm yok benim. aynada kendi suratlarına bakabiliyorsa o twitter fenomeni kılıklı heriflere ne mutlu.

    yazın 18 transfer yapmış fenerbahçe de ara transfer döneminde şimdiye kadar 3 oyuncu açıkladı. biz kısmetse önümüzdeki hafta sponsor falan açıklarız :)

    (bkz: 17 ocak 2021 beşiktaş galatasaray maçı)
  • 6508
    hepimiz biliyoruz ki (hatta bunu en azılı fenerlisi de, beşiktaşlısı da kabul eder) ülkemizin gerek ülkemiz sınırları içinde, gerekse de dünya genelinde en populer ve en çok taraftarı / sempatizanı olan kulübüdür.
    bu ne kadar gerçekse, hiç bir zaman bu gücü, bu potansiyeli ne yayıncı kuruluşa, ne hükümete, ne tff'ye, ne mhk'ye hissettirmemiz de bir o kadar gerçek maalesef.
    öyle ki, yeri geldiğinde trabzonspor, hatta zaman zaman diğer anadolu kulüpleri bile kendi çapları nispetinde bir etki hissettirebilirken bizi resmen .ikine takan yok.
    sen öyle bir birlik beraberlik sağlarsın ki, hükümet galatasaray kelimesini ağzına almadan besmele çekmek zorunda kalır,
    yalı çocuğu daha "gala.." demeden aile büyükleri "napıyosun lan sen" der, ama nerdee..
  • 6509
    30 milyon taraftarı olmayan spor kulübü. bu da türkiye'deki diğer istatistikler gibi şişirme bir istatistik. nüfus kağıdında müslüman yazıyor diye ülkenin %99'unu müslüman sanmakla benzer bir durum. ayrıca sık sık karşılaşılan bir başka isyan da taraftara açık olmaması ve bunun başarısını negatif anlamda tetiklediği görüşü. taraftara açık fenerbahçe ve beşiktaş'ı da görüyoruz. birisi yıldırım demirören ve fikret orman tarafından vurgun yedi, diğeri 20 sene boyunca aynı adam tarafından yönetilip battı da koçların eline düştü. sanki taraftara açılsa çok başarılı olacakmış gibi bir algı var ama bu algı nereden geliyor anlamıyorum. taraftara açılsa kulübü denetleyebilecek misiniz? taraftardan istediği üyeleri yığıp oy almaktan kolay ne var? taraftara açılınca başkan bakkal ertem mi olacak? yine iş adamı vs. olacak? sen sadece adayları seçebileceksin ki bu seferde denetleme organizasyonun bozulacak. şu taraftara açılsın goygoyu bir bitmedi yıllardır. başarılı bir girişim olacağını bilsem destek olacağım ama olmayacağı o kadar açık ki. anlatınca hain oluyoruz. türkiye'de şu an geniş çerçevelerce seçim yapılan ve doğru işleyen kaç tane yapı var da galatasaray bunlardan farklı olarak başarılı olacak? benim elimde buna dair hiçbir done yok, olan varsa açıklasın lütfen.
  • 6510
    kimsesiz kalmıştır, yapayalnızdır.

    kendisine kol kanat germeye çalışan tek kişi gücü yettiği kadar fatih terim'dir. ne kadar yapabilir veya sürdürebilir şüpheli. lobi lobi diye zırvalıyorlar ya işte lobi budur. şu ffp dönemine 2 şampiyonluk sığdırdık belki fakat bir yönetimimiz olsaydı çok daha rahat geçirebilirdik bu dönemi. keşke kötü de olsa bir yönetimimiz olsaydı.

    kayyum atansın en azından hiç yönetilmemekten iyidir.

    yönetim istifa!
  • 6511
    yeni bir şey yapmalıdır.

    uzun zamandır bir kulüp çıkıp farklı bir şey yapacak, başaracak ve diğerleri de onun yolunu izleyip yıllardır debelendiğimiz çukurdan çıkmamızı sağlayacak diye bekliyorum.

    aslında buna en müsait takım beşiktaş’tı bence. zaten on senede iki şampiyonluk alabilen, taraftar sayısında geri kalmış, ekonomisi batmış bir kulüp vardı. daha kötü ne olabilirdi ki... camiasının önüne yeni ve farklı bir şey yapma hedefi koyabilirlerdi. hem buna müsait kültürü hem de her şeye rağmen kulübünün yanında duran sadık taraftarı vardı. ama onlar, “çıldırt bizi başkan”, “rivay'ı da al başkan” ekolünü tercih etti.

    fenerbahçe de yapabilirdi başkanına açılan büyük kredi sayesinde. niyeti de vardı, ama ilk sene gelen fiyaskonun da etkisiyle futbolu esir alan iklime teslim oldu.

    iklim diye soyut bir kelime kullandıysam da siz kulüpleri kimlerin esir aldığını biliyorsunuz.

    geriye kaldı galatasaray. yine, yapacaksa bunu galatasaray yapacak. ben camianın tüm organlarının buna hazır olduğunu düşünüyorum.
    kongre hazır. en eğitimli genel kurul üyeleri bizde. önlerine doğru projeyi koyan başkan adayını destekleyeceklerdir.
    taraftar hazır. en fazla başarı görmüş taraftar bizde. avrupa kupası bile gördü. ve yıllardır ittire kaktıra gelen şampiyonluklar artık yetmiyor galatasaray taraftarına.
    teknik ekibi hazır. en yetenekli futbol insanı bizde.

    galatasaray yeni bir şey yapmalıdır. yapmak zorundadır. aksi takdirde artık o ittire kaktıra gelen şampiyonluklar bile tehlikeye girer. çünkü o kadar diplerdeyiz ki biraz kıpırdanan yürüyüp gidecek.
    galatasaray yeni bir şey yapmalıdır. türkiye için yeni olan bir şey yapmalıdır. yoksa, tekerleği icat etmelidir, demiyorum. daha önce yaptı. derwall ile yaptı.

    bugünün “yeni şeyleri’ başka bir çok denen şey arasından başarılı olup kalan şeyler. futbol da diğer çok şey gibi evrim geçiriyor. sürekli, dünyanın çeşitli ülkelerinde, çeşitli kulüplerinde yeni işler yapılıyor ve çoğu da başarısız olup biz farkında bile olmadan kaybolup gidiyor. ama kalan işler var. test edilmiş, başarılı olmuş işler var. bu işler bizim futbolumuzun yabancı kaldığı işler nedense. israrla, denenmiş ve her seferinde başarısız olmuş işlerle meşgulüz biz.

    galatasaray sneijder ve drogba’yı indirdiğinde, daha sonra beşiktaş negredo ve pepe’yi indirdiğinde, sonra galatasaray tekrar nzonzi ve falcao’ yu indirdiğinde önünde başka bir seçeneği tercih etme fırsatına sahipti. etmedi. taraftar baskısı büyük bir yalan. taraftar falcao’ya da heyecanlanıyor, norveç’ten adını sanını duymadığı, tek maçını izlemediği yirmi yaşındaki oyuncu için de heyecanlanıyor. onları yaptığı tercihe ikna etmek yönetimlerin işi ve çok zor bir iş de değil.

    uzadı, nasıl nokta koyacağımı bilmiyorum. 2021 mayıs başkanlık seçimine bağlayalım. son yıllarda ortak aday, çatı aday gibi demokrasi ruhuna aykırı terimleri çok duyuyorum. galatasaray’ın bir alamet-i farikası varsa, bu; demokrasinin işlemesidir. galatasaray seçimleri çok adayla yapılmalı ve herkes kendi projesini ortaya koymalı. adaylar bilmeli ki yeni bir şey söyleyen avantaj sağlayacak ve seçildikten sonra söylediklerini yapmadığı takdirde projeleriyle bekleyen adaylar var. galatasaray’ı bugün geldiği noktaya bu demokrasi kültürü getirdi ve yeni bir şey çıkacaksa buradan çıkacak.

    umarım çıkar.
  • 6512
    anladığım bu kulübün üyeleri insandan anlamıyor ya da değerlendirmesi çok kötü.
    ya bir kulüp 20 yıldır sadece bir tane ortalama üstü başkan seçip, geri kalan herkesle beraber nasıl daha daha dibe gidebilir?
    faruk süren ilk borcu getirdi ama o kadar borçla gelen başarı sonuçta güzel. sonrasında mehmet cansun harici herkes başarı icin geleceği satıp daha da artırıp çekip gitti. şimdi de içinden çıkılmaz bir durumdayız, bana göre satılır bu kulüp başka da çıkış olmaz. başka çıkış yolu için uğraşan olacağını da sanmıyorum.

    bu noktaya getiren adamlar nasıl olur da şimdi "mustafa cengiz'i gördünüz mü ya biz dediydik işte" diye dolaşabilir anlamiyorum. özhan canaydın, adnan polat, dursun özbek seçen babam değildi. hadi biz taraftar olarak mustafa cengiz de yanılmış olalım; onu da seçen sizler.
    ki mustafa cengiz'i neden sevmediğinizi ama diğerlerine hala neden abi diyip saygı gösterdiğinizi de biliyoruz. mustafa cengiz bugün lisenin ve üyelerin her istediğini yapsa kraldı. kötü başkan ama çok iyi insandı, galatasaray abisiydi.
    kendiniz çalıp kendiniz oynuyorsunuz. yerine geldiğinde masallah çok güzel eleştiriyorsunuz her yönetimi (ki ne güzel) ama hiç aynaya bakan yok.
    neyse, yakında kulübün sahibi arap işadamı ya da türk inşaat zengini olunca twitter profillerinize eski galatasaray x üyesi yazarsınız.
    edit: bu her üyeye değil tabiki. ama çoğunluğa.
  • 6514
    bazı şeyleri camiaya ve taraftara yeniden hatırlatmak lazım;

    rocky koreografisini açıyorsan ona göre hareket edeceksin. pes etmeyeceksin. yumruk yediğinde sendeleyip düşebilirsin ama hemen ardından yeniden rakibinin karşısına biteceksin ki rakiplerinin dengesi bozulsun. galatasaray'ın tarihindeki tüm şampiyonluklar böyle olmuştur. en güçlü dönemimiz olan 96-2000 döneminde bile 11 puan geriden gelerek şampiyon olduk. derbi maçlarının psikolojisi farklı, şampiyonluk psikolojisi farklı. bunu senelerdir iyi yapıyoruz. geçtiğimiz sezon bile salgın başlamasaydı 26 puanla kapattığımız devreden geri gelip şampiyon olacaktık. ondan önceki sezon son 10 haftada 8 puandan gelerek şampiyon olduk. derbi kazanamıyor denilen takım rakipleri tek tek tokatlaya tokatlaya şampiyon oldu. taraftardaki bu kırılganlığı asla anlamıyorum bu yüzden. topu topu 5 puan geridesin rakiplerinden üstelik ikinci devre onlarla maçların var. şu an fenerbahçe ve beşiktaş taraftarına sorsak kiminle şampiyonluk yarışına girmek istemezsin diye, hiç düşünmeden galatasaray derler çünkü biz bunu defalarca başardık. geriden geldik, içerde dışarda tokatladık, olamaz denilen şeyler oldu. 2014 - 2015 sezonundaki şampiyonluğu sadece futbolla açıklanabilecek bir şampiyonluk mu? o şampiyonluğun sebebi psikolojik üstünlüktür. galatasaray son haftalarda potadaysa bir şekilde şampiyon olur düşüncesinin bir ürünüdür. o üstünlüğü kaybetmeyeceksin. bu biraz inançla olabilen bir olgu...

    şu an bakıyorum, taraftar bi sürü kola bölünmüş durumda. herkese sallıyor. kimisi futbolculara, kimisi yönetime, kimisi terime, kimisi de hakeme. çoğu da mesnetsiz ve kırılganlık içeren saldırmalar. her hafta bir günah keçisi seçiliyor. maçlar seyircisiz oynanmasına rağmen utraslana bile laf ediliyor. halbuki kendisi bırak stada gitmeyi, stadın yolunu bile bilmiyor. sosyal medyaya bu yüzden çöplük diyorum, bunlara bu yüzden taraftar yerine seyirci diyorum aynı imparatorun söylediği gibi. mevcut yönetimi ben de istemiyorum ama bir şekilde mayıs ayına kadar burdalar. ben de transfer istiyorum ama yapılamıyor. sırf bunlar olmuyor diye de herkese saldıramam. belhanda, emre akbaba, diagne, falcao, babel... bunları sıradan geçirseniz ne değişecek? hiçbir şey. taraftarlık bu değil uyarayım sizi.

    ya bu takım 2005-2006 sezonunda şampiyon oldu. orta sahasında saidou, ayhan, sağ beki cihan sol beki orhan ak'la şampiyonluk yaşadı. rakip takımda son maçta anelka yedekten maça girdi. tuncay, appiah, alexli orta sahası vardı. kadro farkı o kadar barizdi ki içerde bizi 4-0 yenerken daha fazla fark olmadığına şükrettirdi ama o sezon sonu biz şampiyon olduk. ismen büyük o futbolcular denizlisporun sahasında son düdükle birlikte çöktü kaldı. kalk appiah allahın dediği olur dendi. futbol böyle bir oyun işte... eğer o günlerde sosyal medya yaygın olsaydı biz şampiyon olabilir miydik? hiç sanmıyorum. herkes futbol konuşabilir ama illa senin bildiğin doğru değil. futbolcuların 1 saat bile antrenman maçını seyretmeyen adam şu neden oynamıyor demeye hakkı yok. ben uzay tutkunuyum ama tutup da uzay fiziği hakkında yorum yapamam. fizikçiler bana götüyle güler aq ama ingilizce bilmeyen bir adam da ingilizce hakkında laf ederse ben de ona götümle gülerim. herkesin uzmanlık alanı var sonuçta. bizim takımımızın başında da psikolojik üstünlüğü ele geçirmemizi sağlayan bir hoca var. tercihlerini eleştirmek ayıp bu yüzden. senin yaşın kadar adamın teknik adamlık tecrübesi var. belki de daha fazla. cidden ayıp.

    derbi kaybetmişiz, üzüldüm, arkadaşlar dalgasını geçti sağ olsunlar ama bu kadar. ben yine bu takımdan ümitliyim. çok çok kırılmazsak ve ekstrem olaylar yaşamazsak mesela musleranın ayağının kırılması gibi, yine şampiyonluğa inancım tam. dediğim gibi 5 puan fark hiçbir şey. daha kötü derecede ilk yarıları bitirdik, oralardan geri geldik, burdan mı dönemeyeceğiz. cidden çok saçma bir düşünce değil mi bu ya...

    rocky önemli dediğim gibi. sen onu idol olarak belirliyorsan, felsefesini göstereceksin. bugüne kadar hep bir şekilde rocky'din zaten. çoğunlukla underdog olarak kazandın ligi. kimse kusura bakmasın ama inanmayan taraftar siktirsin gitsin real madrid'i tutsun. sürekli kazanan takım ne de olsa. bu kadar açık konuşarak bitiyorum yazdığım bu boku.
  • 6515
    herkesin üye olabilmesine karşıyım. mevcut kontenjandan dolayı liselilerden diğer adaylara yer kalmıyor bana göre tek sorun budur. (tüzük değişikliği gerekiyor) bu kişilere üyelik yolunun bir an önce açılması lazım. işin içinde olup söylemeyen kalmadı, lise mezunu olup bjkli fenerli alakası olmayan insanlar bu kulübe üye yapılıyor. yazıktır günahtır diğerleri de yıllarca sırada bekliyor. aidat konusuna değinmiyorum bile aklıma geldikçe küfür edesim geliyor. liseliler her şeyi biliyor ve izliyor. isteseler anında değişir. ilginç tek sessiz kaldıkları konu da budur.
  • 6519
    uzun zamandır siyasi aktörlerin, medya patronlarının, iş adamlarının, kulüp başkanlarının takımları için taşın altına eline soktuğu, maddi manevi destek olduğu bir dönemde yapayalnız, desteksiz bırakılan takımım.

    ilk defa bugün birilerinin bu kulüp için birşeyler yaptığını duydum ve teşekkürlerimi iletmek istedim.

    çok teşekkürler irfan can kahveci' nin dayıları!
  • 6520
    pandemi öncesi de siyasetin, federasyonun hedefindeki takımdık ancak tek bir fark vardı, taraftarı ile yan yana bir galatasaray.
    pandemi sonrası iyice yalnızlığa itildi gözümüzün nuru, bu yalnızlığı uzaktan izleyip yardımcı olamamak kahrediyor insanı.

    ama sana söz yine baharlar gelecek, yine dolduracağız senin sevgin ile tribünleri o zaman göreceğiz zengin yalı çocuklarını, siyasete sırtlarını dayamış federasyon yancılarını !
  • 6521
    hocasından, başkanından, yönetiminden, futbolcusundan, malzemecisinden, takım otobüsü şoföründen, içinde gs aşkı olan herkesten tek bir dileğim var.

    son bir şarkı istiyorum.

    birlik ve beraberlik şarkısı.
    sahada, saha dışında, zorlu’da, plazalarda, makam odalarında bize karşı gelen herkesi üst üste koyalım.

    sözlük büyüklerini devreye sokalım, sinerji oluşturalım. transferinin amk. bugünden sonra ardacı, terimci, diagneci, abdurrahimci, babelci, başkancıyım.

    alayına gereken cevabı yalnızca bu sezon sonu değil, her sezon sonunda verelim.
  • 6522
    son 10 yılın en büyük kaosunun içerisinde kalan canım kulübüm. bundan önceki en büyük kaos 2010-2011 sezonunda yaşadıklarımızdır.

    futbol takımımız kalite olarak belki 2010-11 sezonu kadar olmasada kötü durumda. bir de bizim için artı olarak başımızda fatih terim gibi duayen biri mevcut.

    yönetim-taraftar, yönetim-teknik direktör, bazı futbolcular-taraftar arasında bağ kopmuş durumda. yani futbolun dört önemli sac ayağı * taraftar-bazı futbolcular-hoca dışında çok ciddi şekilde sallanıyor. bu noktaya nasıl geldiğimizi herkes biliyor esas soru bundan sonra ne yapacağımız.

    şu an futbolda fenerbahçe kulübü devlet, medya, zengin iş adamları, futbol kurumları tarafından açık ve aleni şekilde destekleniyor. ne yazık ki mevcut yönetim bu durum karşısında bırakın reaksiyon göstermeyi reaksiyon göstermeye bile çalışmıyor.

    bizi kimse takmıyor bile şu an. bunun en net örnekleri formda oyuncularımız oğulcan, emre kılınç ve son olarak arda'nın üzerine futbol içi veya dışı konularla zor duruma sokulmak istemeleri. bizim oyuncularımıza ve teknik heyetimize verilen kartlar ve cezaları söylememe gerek bile yok.

    bu yazıyı herkesin gördüğü, bildiği, okuduğu sorunları hatırlatmak için yazmıyorum. bu yazının sebebi çözüme odaklanmak aslında.

    bakın 116. yılına giren, bu ülkeye derwall ile modern futbolu getiren, doğru yapılanma ile avrupa da rüzgarlar estiren, akıllı yatırımlarla nice gençleri türk futboluna kazandıran bir kulüp galatasaray. galatasaray zengin başkan demek değildir. galatasaray doğru yapılanma ve uygulama demektir.

    hiç bir felaket veya başarı sürekli aynı noktada kalmaz önemli olan felaketlerden ders çıkarıp başarıya ulaşmayı hızlandırmaktır.

    benim hayalimde ki galatasaray modern a takım ve alt yapı sistemi kurmuş, dünya da ( avrupa değil ) bilirniği ve marka değeri artmış, bir plan çerçevesinde ilerleye bir yönetim, taraftar, oyuncu, teknik heyet yapısı. örnek verecek olursak fatih terim gittiğinde yerini alacak biri yetişmiş olmalı bile veya yönetim gittiğinde yeni gelen yönetim yapılan atılımları planlanan süreler içerisinde bitirmeli. futbola hakim olan insanlar dortmund'un 2000li yıllardan bu günlere nasıl geldiğini okumuştur. ben onu istiyorum bizim için. acı çekeceksek, başarısız olacaksak öyle olalım. yoksa 2011 de sekizinci, 2012 ve 2013te şampiyon, 2014 aşağı vs vs... bu kulüp 5-6 sene önce emirates cup'a katıldı. sonra avrupa macerası malum.

    tabi ki her sene şampiyon olamayız ama doğru planlama ile bizim gerçek yerimiz olan avrupa da hak ettiğimiz yere çıkarız.

    bu sürecin teknik sorumlusu kısmında en iyi, en yetkili kişi zaten bizim hocamız. bizim eksiğimiz bu vizyonu kabul edecek, uygulayacak bir yönetim aklının olmaması. liseli-alaylı kavgası kulübü bu günlere getirdi zaten. yönetimler gelir geçer ama yönetim aklı belli olursa gelen yönetim de o aklı uygular.

    bence burada esas etkiyi yapacak olan grup taraftar yani biz. biz anlık başarılar mı istiyoruz yoksa güçlü, vizyoner, planlı uzun bir süreç mi? galatasaray sözlük eminim uzun vadeli süreçten yanadır.

    bu sene umarım herkes için bir ders olur. biz artık bir plan dahilinde kenetlerek belirlediğimiz o avrupa hedefine ağır adımlarla bile olsa varırız.

    galatasaray bugün demek değildir. galatasaray yarın demektir.

    yazıyı efsanemiz baba gündüz'ün o meşhur cümlesiyle bitirmek istiyorum:
    ''galatasaray bir his takımıdır. renklerine aşık birbirlerine seven futbolcuların takımıdır. galatasaray feragat ve fedakârlıklarla çalışacak futbolcuların takımıdır. galatasaray şımarıkları, kendini beğenmişleri, yalnız kendini düşünenleri sevmez. kısacası galatasaray, "bir halatı hep birlikte çekenlerin, hep birlikte üzülüp, hep beraber sevinmesini bilenlerin takımıdır.''

    o halatı hep beraber çekmek dileğiyle.
  • 6523
    futbol şubesinin kazandığı şampiyonluklarda hep ön planda olan "yönetim futbolcu taraftar" üçlemesinin üçünde de sıkıntı ve kırılganlık olan spor kulübü. yönetim ayağında seçim olsa da gitsek diye bekleyen amaçsız ve heyecansız bir yönetim karşımızda duruyor. futbolcu ve teknik heyet kısmında ise yorgunluk ve kırgınlık var. takım 5 puanlık farkı eritip 5 puan öne geçse iki hafta sonra yeniden kırılmayacağının garantisi yok. bunda en önemli etken elbette 40 haftalık lige uygun kadro oluşturamayan yönetimdir. fatih terim hoca ise uğraşıyor ama yaşı itibarıyla artık eski enerjisi yok. taraftar ayağı ise en sorunlu tarafı. pandemiden dolayı maçlara gidilmezken bile ikiye üçe bölündü. bu yılgınlık ve yorgunluktan şampiyonluk çıkması zor. gelecek için ise ümitliyim. finansal fair play gündeminin olmadığı, yeni yönetim ve yeni heyecanla yeni bir atılımla şampiyonluğun yine en güçlü adayı olacaktır.
App Store'dan indirin Google Play'den alın