6532
son 10 yılın en büyük kaosunun içerisinde kalan canım kulübüm. bundan önceki en büyük kaos 2010-2011 sezonunda yaşadıklarımızdır.
futbol takımımız kalite olarak belki 2010-11 sezonu kadar olmasada kötü durumda. bir de bizim için artı olarak başımızda fatih terim gibi duayen biri mevcut.
yönetim-taraftar, yönetim-teknik direktör, bazı futbolcular-taraftar arasında bağ kopmuş durumda. yani futbolun dört önemli sac ayağı * taraftar-bazı futbolcular-hoca dışında çok ciddi şekilde sallanıyor. bu noktaya nasıl geldiğimizi herkes biliyor esas soru bundan sonra ne yapacağımız.
şu an futbolda fenerbahçe kulübü devlet, medya, zengin iş adamları, futbol kurumları tarafından açık ve aleni şekilde destekleniyor. ne yazık ki mevcut yönetim bu durum karşısında bırakın reaksiyon göstermeyi reaksiyon göstermeye bile çalışmıyor.
bizi kimse takmıyor bile şu an. bunun en net örnekleri formda oyuncularımız oğulcan, emre kılınç ve son olarak arda'nın üzerine futbol içi veya dışı konularla zor duruma sokulmak istemeleri. bizim oyuncularımıza ve teknik heyetimize verilen kartlar ve cezaları söylememe gerek bile yok.
bu yazıyı herkesin gördüğü, bildiği, okuduğu sorunları hatırlatmak için yazmıyorum. bu yazının sebebi çözüme odaklanmak aslında.
bakın 116. yılına giren, bu ülkeye derwall ile modern futbolu getiren, doğru yapılanma ile avrupa da rüzgarlar estiren, akıllı yatırımlarla nice gençleri türk futboluna kazandıran bir kulüp galatasaray. galatasaray zengin başkan demek değildir. galatasaray doğru yapılanma ve uygulama demektir.
hiç bir felaket veya başarı sürekli aynı noktada kalmaz önemli olan felaketlerden ders çıkarıp başarıya ulaşmayı hızlandırmaktır.
benim hayalimde ki galatasaray modern a takım ve alt yapı sistemi kurmuş, dünya da ( avrupa değil ) bilirniği ve marka değeri artmış, bir plan çerçevesinde ilerleye bir yönetim, taraftar, oyuncu, teknik heyet yapısı. örnek verecek olursak fatih terim gittiğinde yerini alacak biri yetişmiş olmalı bile veya yönetim gittiğinde yeni gelen yönetim yapılan atılımları planlanan süreler içerisinde bitirmeli. futbola hakim olan insanlar dortmund'un 2000li yıllardan bu günlere nasıl geldiğini okumuştur. ben onu istiyorum bizim için. acı çekeceksek, başarısız olacaksak öyle olalım. yoksa 2011 de sekizinci, 2012 ve 2013te şampiyon, 2014 aşağı vs vs... bu kulüp 5-6 sene önce emirates cup'a katıldı. sonra avrupa macerası malum.
tabi ki her sene şampiyon olamayız ama doğru planlama ile bizim gerçek yerimiz olan avrupa da hak ettiğimiz yere çıkarız.
bu sürecin teknik sorumlusu kısmında en iyi, en yetkili kişi zaten bizim hocamız. bizim eksiğimiz bu vizyonu kabul edecek, uygulayacak bir yönetim aklının olmaması. liseli-alaylı kavgası kulübü bu günlere getirdi zaten. yönetimler gelir geçer ama yönetim aklı belli olursa gelen yönetim de o aklı uygular.
bence burada esas etkiyi yapacak olan grup taraftar yani biz. biz anlık başarılar mı istiyoruz yoksa güçlü, vizyoner, planlı uzun bir süreç mi? galatasaray sözlük eminim uzun vadeli süreçten yanadır.
bu sene umarım herkes için bir ders olur. biz artık bir plan dahilinde kenetlerek belirlediğimiz o avrupa hedefine ağır adımlarla bile olsa varırız.
galatasaray bugün demek değildir. galatasaray yarın demektir.
yazıyı efsanemiz baba gündüz'ün o meşhur cümlesiyle bitirmek istiyorum:
''galatasaray bir his takımıdır. renklerine aşık birbirlerine seven futbolcuların takımıdır. galatasaray feragat ve fedakârlıklarla çalışacak futbolcuların takımıdır. galatasaray şımarıkları, kendini beğenmişleri, yalnız kendini düşünenleri sevmez. kısacası galatasaray, "bir halatı hep birlikte çekenlerin, hep birlikte üzülüp, hep beraber sevinmesini bilenlerin takımıdır.''
o halatı hep beraber çekmek dileğiyle.
futbol takımımız kalite olarak belki 2010-11 sezonu kadar olmasada kötü durumda. bir de bizim için artı olarak başımızda fatih terim gibi duayen biri mevcut.
yönetim-taraftar, yönetim-teknik direktör, bazı futbolcular-taraftar arasında bağ kopmuş durumda. yani futbolun dört önemli sac ayağı * taraftar-bazı futbolcular-hoca dışında çok ciddi şekilde sallanıyor. bu noktaya nasıl geldiğimizi herkes biliyor esas soru bundan sonra ne yapacağımız.
şu an futbolda fenerbahçe kulübü devlet, medya, zengin iş adamları, futbol kurumları tarafından açık ve aleni şekilde destekleniyor. ne yazık ki mevcut yönetim bu durum karşısında bırakın reaksiyon göstermeyi reaksiyon göstermeye bile çalışmıyor.
bizi kimse takmıyor bile şu an. bunun en net örnekleri formda oyuncularımız oğulcan, emre kılınç ve son olarak arda'nın üzerine futbol içi veya dışı konularla zor duruma sokulmak istemeleri. bizim oyuncularımıza ve teknik heyetimize verilen kartlar ve cezaları söylememe gerek bile yok.
bu yazıyı herkesin gördüğü, bildiği, okuduğu sorunları hatırlatmak için yazmıyorum. bu yazının sebebi çözüme odaklanmak aslında.
bakın 116. yılına giren, bu ülkeye derwall ile modern futbolu getiren, doğru yapılanma ile avrupa da rüzgarlar estiren, akıllı yatırımlarla nice gençleri türk futboluna kazandıran bir kulüp galatasaray. galatasaray zengin başkan demek değildir. galatasaray doğru yapılanma ve uygulama demektir.
hiç bir felaket veya başarı sürekli aynı noktada kalmaz önemli olan felaketlerden ders çıkarıp başarıya ulaşmayı hızlandırmaktır.
benim hayalimde ki galatasaray modern a takım ve alt yapı sistemi kurmuş, dünya da ( avrupa değil ) bilirniği ve marka değeri artmış, bir plan çerçevesinde ilerleye bir yönetim, taraftar, oyuncu, teknik heyet yapısı. örnek verecek olursak fatih terim gittiğinde yerini alacak biri yetişmiş olmalı bile veya yönetim gittiğinde yeni gelen yönetim yapılan atılımları planlanan süreler içerisinde bitirmeli. futbola hakim olan insanlar dortmund'un 2000li yıllardan bu günlere nasıl geldiğini okumuştur. ben onu istiyorum bizim için. acı çekeceksek, başarısız olacaksak öyle olalım. yoksa 2011 de sekizinci, 2012 ve 2013te şampiyon, 2014 aşağı vs vs... bu kulüp 5-6 sene önce emirates cup'a katıldı. sonra avrupa macerası malum.
tabi ki her sene şampiyon olamayız ama doğru planlama ile bizim gerçek yerimiz olan avrupa da hak ettiğimiz yere çıkarız.
bu sürecin teknik sorumlusu kısmında en iyi, en yetkili kişi zaten bizim hocamız. bizim eksiğimiz bu vizyonu kabul edecek, uygulayacak bir yönetim aklının olmaması. liseli-alaylı kavgası kulübü bu günlere getirdi zaten. yönetimler gelir geçer ama yönetim aklı belli olursa gelen yönetim de o aklı uygular.
bence burada esas etkiyi yapacak olan grup taraftar yani biz. biz anlık başarılar mı istiyoruz yoksa güçlü, vizyoner, planlı uzun bir süreç mi? galatasaray sözlük eminim uzun vadeli süreçten yanadır.
bu sene umarım herkes için bir ders olur. biz artık bir plan dahilinde kenetlerek belirlediğimiz o avrupa hedefine ağır adımlarla bile olsa varırız.
galatasaray bugün demek değildir. galatasaray yarın demektir.
yazıyı efsanemiz baba gündüz'ün o meşhur cümlesiyle bitirmek istiyorum:
''galatasaray bir his takımıdır. renklerine aşık birbirlerine seven futbolcuların takımıdır. galatasaray feragat ve fedakârlıklarla çalışacak futbolcuların takımıdır. galatasaray şımarıkları, kendini beğenmişleri, yalnız kendini düşünenleri sevmez. kısacası galatasaray, "bir halatı hep birlikte çekenlerin, hep birlikte üzülüp, hep beraber sevinmesini bilenlerin takımıdır.''
o halatı hep beraber çekmek dileğiyle.