• 4826
    soyup soğana çevrilmeye devam edilen asırlık çınar. işin garibi bir allah'ın kulu da 'aga siz ne yapıyorsunuz' demiyor. daha da kötüsü 'armayı yalnız bırakmak olmaz' edebiyatıyla az da olsa taraftarı maçlara gidiyor. lakin unutulan şey şu; adam gibi tepki konmayıp herhangi bir maça 1 taraftar bile gittiği sürece bu aymaz yönetim bundan madur edebiyatı yapıp kulübün içine etmeye devam edecek ve işin sonunda arma diye bir şey kalmayacak. yani sen fenerbahçe maçına gitmezsen mesela, zannetme ki armayı yalnız bırakırsın, o maçlar 100 yıldır oynanıyor, 100 yıl daha oynanır. ama gidersen bu tependekiler hiç gitmez ve ortada kulüp diye bir şey kalmaz.
  • 4828
    cim cim booomm cimbobobooom
    cim cim booomm cim bom bom...
    bu anlamlı eseri kulübümüze kazandırdığı için mahsun kırmızıgül'e teşekkür ediyoruz.
    https://www.youtube.com/watch?v=gz2s-Rm_n58
    tamam dalgası ayrı da küçükken hepimiz dinledik şimdi inkar etmeyin. :)
    ayrıyeten efsane günlerimizi çok özledim be sözlük. konya'yı 1-0 yendiğimize seviniyoruz. :('
  • 4829
    anlatmak istediğime gelmeden evvel bir hikaye paylaşayım:

    bir gün nasreddin hoca'nın karşısına köyden bir tanıdık çıkagelmiş, demiş ki ''hocam ev bize dar geliyor bir türlü rahat edemiyoruz, bir hal çare söyle.'' hoca evde kim kim kaldıklarını sormuş adama. adam, karısı ve adamın kaynanası üç kişi kalıyorlarmış evde. tamam demiş hoca nasreddin. derdine çare bulacağım deyip yarın yanıma gel demiş. ertesi gün olmuş, adam çıkmış hoca'nın karşısına. hoca demiş ki: '' bu gece eve eşeğini de getirip koyacaksın.'' tamam demiş adam evin yolunu tutup akşamında da eşeği eve sokmuş. bir gün geçtikten sonra tekrar çıkmış hoca'nın karşısına ve ''hocam yine sığamadık'' demiş. hoca da, bugün git ahırdaki öküzünü de sok eve demiş. adam yine tamam deyip akşamında da öküzünü eve sokmuş. ama yine sığamıyorlamış. hoca bu sefer adama: ''eşinin köyden amcasıyla yengesini eve davet et, bir hafta on gün sizde kalsınlar'' demiş. ık mık etsene de hocanın bir bildiği vardır deyip amca ve yengeyi de akşamında eve getirmiş. adam, karısı, kaynana, amca, yenge, eşek ve öküz aynı evde 10 gün boyunca kalmışlar. adam on günün sonunda hoca''ya gidip şimdi ne yapması gerektiğini sormuş. hoca, ''şimdi eve gidip öküzü, eşşeği, eşinin amcasını ve yengesini evden çıkartmasını isteyip çıkarttıktan bir gün sonra da yanıma gel demiş. adam evi boşaltmış. bir kendisi bir karısı bir de kaynanası kalmış. bir gün geçirdikten sonra hoca'nın yanına gitmiş. hoca sormuş, ''nasıl, sığabildin mi eve'' demiş. adamın cevabı şu olmuş: '' vallahi hocam allah razı olsun, o kadar rahat ettik ki anlatamam. sanki ev genişleyiverdi saray gibi oldu mübarek. yayıla yayıla oturduk vallahi.''

    bu hikaye aklınızda durakoysun, ben geleyim meseleye. bundan 3-4 sene evvel futbol takımında drogbalar, melolar, ujfalusiler, rieralar, eboueler, baroslar, elmanderler falan oynuyordu. iki sene üst üste şampiyon olmuştuk olmasına ama sürekli bir hayıflanma içindeydik taraftar olarak. ertesi sezon da şampiyonluğa koşarken teknik direktör değişmiş mancini ile ikinci olmuştuk. ki o dönem bile bundan iyiydik. ama dertsiz başımıza dert arardık. yok riera sol bek mi oynar, açık mı oynamalı yok selçuk'la sneijder beraber oynar mı yok ujfalusi çok mu yaşlı yok elmander yerine golcü birini alsak daha mı iyi olur yok terim yerine başkasını getirsek daha iyi mi top oynarız yok kaos futbolu oynuyoruz yok kopenhag'ı yenemiyoruz yok mancini korkak futbol oynatıyor yok eboue yerden kalkmıyor vesaire.

    allah en sonunda, hiç yoktan dert bulan bizlere vurdu kırbaçı. önce ujfa gitti, sonra baros, elmander, engin, riera. eboue kadro dışı kaldı. selçuk formdan düştü, semih azalarak bitti, drogba gitti. melo gitti. terim gitti, mancini gitti.

    yerlerine de prandelli, denizli,riekerink falan geldi teknik heyete. futbolcu olarak sabri yine enfeksiyon yarattı takımımızda. hajrovic geldi, umut bulut türedi, yasin geldi, chedjou geldi, cavanda geldi, dzemaili ve pandev geldi, geldi oğlu geldi.

    o kadar dibe vurduk o kadar seviye düştük ki şuan 4 sene evvele göre çöp niteliğinde olan kadroya bir bruma bir rodrigues geldi de ''oh şükürler olsun çok rahat ettik, çok güzel takım olduk'' dedik.

    eee sen melo, drogba, sneijder, selçuk, eboue, riera'lı kadroları beğenmeyip şampiyonlar ligi'nde çeyrek finale kalamadık diye -chelsea'yi eleyemedik diye- hayıflanırsan, sen riera'nın defansı hiç iyi değil onu gönderip başka bir bek alalım dersen, sen eboue'ye yerden kalkmadığı için kadro dışı kalmasına göz yumarsan, sen ujfa giderken zaten yaşlıydı boşver dersen, terim'in oynattığı mancini'nin oynattığı futbolu beğenmezsen allah da hizaya getiriverir adamı.

    aynı şey erkek ve kadın basketbol takımlarımızda da oldu. efsanevi kadrolara ık mık ettik. 2 senede dibi gördük. ardından iki üç takviye yapılınca milenyum takımı olduk zannettik.

    lan başımızda dursun var.

    allah çok büyük şekilde cezamızı verdi vallahi. artık nasıl tövbe eder ne yapar da çıkartırız bunun günahını bilemeyeceğim. ama baştan söyleyeyim, bruma ile rodrigues bu kulübü kotarmaya yetmez. hiç de öyle ''oh güzel takım olduk, her şey çok güzel oldu, vuracağız, uçacağız, kaçacağız''lık bir durumda değiliz. kırbaç sesleri benim kulağımda yankılanıyor aga, kırbacı vurdu tanrı, başımıza dursun'u vererek. bunları değil günahı nasıl çıkartırız onu düşünelim.
  • 4835
    ölüsü bile şampiyonluğa oynuyor. bu hem sevindirici hem üzücü. sevindirici çünkü ülkenin en büyük kulübüyüz, üzücü çünkü makası açamıyoruz, tam uçuşa geçecekken tepetaklak oluyoruz. arkasında 30 milyon taraftarı olan kaç takım sayabilirsiniz avrupa'da? bildiklerimiz zaten her sene şl şampiyonluğuna oynuyorlar, ya biz? galatasaray bir maden, işleyebilecek bir yönetim ve değişecek bir üyelik sistemi ile bu camia uçar, kule* izin vermese bile!
  • 4836
    yaşamın kendisidir ve yaşama dair her şeyin örneğini barındırır bünyesinde.
    bazen hayallerin ötesinde mutluluklar barındırır, bazen hayal kırıklıkları...
    pes edeceğiniz anlarda dönüp galatasaray tarihine bakmanız yeterlidir. ligi 8. bitirdiğiniz bir sezondan hemen sonra 9 puan farkla şampiyonluk en güzel ilhamdır zor durumda umutsuz kalanlara.
    kısacası galatasaray umudun, inancın, hayallerin ve hayata dair herşeyin temsilcisidir.
  • 4840
    --- alıntı ---
    ulan galatasaray...
    söyleyecek o kadar çok şeyim var ki sana...
    --- alıntı ---

    ekşisözlükte yazılan entry'de ( https://eksisozluk.com/entry/65751596 ) dediği gibi. affet bizi. seni dursun aydın özbek denilen illetten kurtarmaya gücümüz yetmiyor. elimizden geldiğince çabalıyoruz ama nafile...
    hain oluyoruz, düşman oluyoruz, yandaşlar tarafından darp ediliyoruz, yalan dolan oluyoruz, boş beleş oluyoruz biz seni kurtarmaya çalıştıkça...
    içim acıyor o yatağımın baş ucuna bağlı duran atkıdaki galatasaray armasına baktıkça, göğsüm sıkışıyor elimi kalbime götürüp o kutsal armana dokundukça...

    bitiriyorlar seni galatasaray... biz uzaktan senin bu halini görüp ağladıkça onlar umursamadan her gün biraz daha bitiriyorlar seni... yazık ki ne yazık...
    senin adının üzerinden prim yapıyorlar, senin adının üzerinden para yiyorlar, senin adının üzerinden her geçen gün biraz daha zenginleşiyorlar ama senin adını yüceltmek için hiç bir şey yapmıyorlar...

    ali sami bey'in kurarken "türk olmayan takımları yenmek" hedefini koyduğu türkiye'nin avrupaya açılan penceresini kapattılar. yetmedi o pencerenin önüne duvar örecekler. bizim elimizden bir şey gelmiyor ki, gelse armandaki kırmızıyı daha belirgin kılmak için kanımın son damlasına kadar vermez miyim? sarını daha güçlü kılmak için güneşi yer yüzüne indirmez miyim?

    sana söyleyecek çok şeyimiz var galatasaray... ama söyleyemeyecek kadar uzaktayız. söylesek, duyamayacak kadar bizden uzaktasın...
  • 4845
    ne zaman kurtaracağız seni esaretten?

    ne zaman kurtaracağız seni 3-5 dededen?

    ne zaman kurtaracağız seni badem bıyıklıların pençesinden?

    ne zaman kurtaracağız seni 3-5 bebeden?

    ne zaman kurtaracağız seni bebelerin burger'da sıralarını tuttukları 3-5 biletçi şerefsizden?

    ne zaman kurtaracağız seni, kanını emen reislerden, onların menejerlerinden ve bunak medya maymunlarından?

    ne zaman kurtaracağız seni saf taraftarı seninle kandırıp para kaldıran yamyamlardan?

    ne zaman?

    artık veda vakti yaklaşıyor be cimbomum. göz görmeyince sarı kırmızı yürek katlanır mı göreceğiz.
  • 4846
    halkın gerisinde kalmış bir elitist zümre tarafından değişmeli olarak yönetilen kulüp. elitistler ama kendileri elit değiller, bildiğin vasatlar. o kadar üstün bir zümredir ki bu, avam beşiktaş üyeleri istanbul'un en değerli bölgelerinden birinde olan stadyumlarını yine aynı bölgede yaptırmayı başarırken bunlar hem arazilerini kaybedip hem hakaret yemeyi aynı anda başarmışlardır.
  • 4847
    sokakta oynarken nedensiz bir şekilde komşunun oğlu tarafında dövülen ve dövüldüğü için kendi ailesi tarafında azarlanan çocuktur.

    terkedilmiş, yalnız bırakılmış, horlanmış, azarlanmıştır.

    "başkaları" kendi oğlu ne yaparsa yapsın kendi çocuğunun arkasında yer alırken, kendisi haklı olmasına rağmen suçlu çıkarılması, koruyup kollanmamasını anlayamaz. hatta kendi ailesinin komşulara, "bu zaten dersini de iyi çalışmaz, sabahları okula geç kalır, karnesi de zayıf" diyerek şikayet etmesi acılarını ikiye katlar.

    .......

    ne kadar berbat bir aile.

    .......

    yazık bu çocuğa.
  • 4849
    artık itin köpeğin maskarası durumuna düşürülmüştür. hayatımda en çok önem verdiğim değerin bütün önemli meselelerini dakika başına "yarın bırakırım" diyen bir yönetici tarafından saçma sapan "şov" çerçevesinde dönen bir programda açık seçik anlatılıyor. göz göre göre galatasaray'ın büyüklüğünü ayak altına alınmaktadır.* allah hepimize sabır versin ancak bu taraftar sustukça ultrasucuklar bizi temsil ettikçe ülkenin en büyük kulübü dibin de dibini görecektir. seni o kadar çok seviyoruz ki galatasaray benim ve çoğu galatasaraylının, kanımızdan canımızdan birisi ölüme gidiyorcasına acı çekiyoruz. özür dilerim galatasaray, özür dilerim ali sami yen, özür dilerim metin oktay kemikleriniz sızlatıyorsak..
  • 4850
    ne hallere gelmiş, durumu içler acısı olan sevdamız.
    öncelikle beyaz tv'de yaptığı açıklamalar sebebiyle levent nazifoğlu'nun görevi bir şekilde son bulmalı. istifa kovulma farketmeksizin.
    sonra nazifoğlu yanına 1-2 kişi daha alarak tv programlarını gezmeli kulübün içinde dönen bütün pislikleri ve yapılanmayı daha çok anlatmalıdır. bu çağdışı lise zihniyetinden kurtulmak adına olumlu bir adım olur düşüncesindeyim.
App Store'dan indirin Google Play'den alın