anlatmak istediğime gelmeden evvel bir
hikaye paylaşayım:
bir gün nasreddin hoca'nın karşısına köyden bir tanıdık çıkagelmiş, demiş ki ''hocam ev bize dar geliyor bir türlü rahat edemiyoruz, bir hal çare söyle.'' hoca evde kim kim kaldıklarını sormuş adama. adam, karısı ve adamın kaynanası üç kişi kalıyorlarmış evde. tamam demiş hoca nasreddin. derdine çare bulacağım deyip yarın yanıma gel demiş. ertesi gün olmuş, adam çıkmış hoca'nın karşısına. hoca demiş ki: '' bu gece eve eşeğini de getirip koyacaksın.'' tamam demiş adam evin yolunu tutup akşamında da eşeği eve sokmuş. bir gün geçtikten sonra tekrar çıkmış hoca'nın karşısına ve ''hocam yine sığamadık'' demiş. hoca da, bugün git ahırdaki öküzünü de sok eve demiş. adam yine tamam deyip akşamında da öküzünü eve sokmuş. ama yine sığamıyorlamış. hoca bu sefer adama: ''eşinin köyden amcasıyla yengesini eve davet et, bir hafta on gün sizde kalsınlar'' demiş. ık mık etsene de hocanın bir bildiği vardır deyip amca ve yengeyi de akşamında eve getirmiş. adam, karısı, kaynana, amca, yenge, eşek ve öküz aynı evde 10 gün boyunca kalmışlar. adam on günün sonunda hoca''ya gidip şimdi ne yapması gerektiğini sormuş. hoca, ''şimdi eve gidip öküzü, eşşeği, eşinin amcasını ve yengesini evden çıkartmasını isteyip çıkarttıktan bir gün sonra da yanıma gel demiş. adam evi boşaltmış. bir kendisi bir karısı bir de kaynanası kalmış. bir gün geçirdikten sonra hoca'nın yanına gitmiş. hoca sormuş, ''nasıl, sığabildin mi eve'' demiş. adamın cevabı şu olmuş: '' vallahi hocam allah razı olsun, o kadar rahat ettik ki anlatamam. sanki ev genişleyiverdi saray gibi oldu mübarek. yayıla yayıla oturduk vallahi.''
bu hikaye aklınızda durakoysun, ben geleyim meseleye. bundan 3-4 sene evvel futbol takımında drogbalar, melolar, ujfalusiler, rieralar, eboueler, baroslar, elmanderler falan oynuyordu. iki sene üst üste şampiyon olmuştuk olmasına ama sürekli bir hayıflanma içindeydik taraftar olarak. ertesi sezon da şampiyonluğa koşarken teknik direktör değişmiş mancini ile ikinci olmuştuk. ki o dönem bile bundan iyiydik. ama dertsiz başımıza dert arardık. yok riera sol bek mi oynar, açık mı oynamalı yok selçuk'la sneijder beraber oynar mı yok ujfalusi çok mu yaşlı yok elmander yerine golcü birini alsak daha mı iyi olur yok terim yerine başkasını getirsek daha iyi mi top oynarız yok kaos futbolu oynuyoruz yok kopenhag'ı yenemiyoruz yok mancini korkak futbol oynatıyor yok eboue yerden kalkmıyor vesaire.
allah en sonunda, hiç yoktan dert bulan bizlere vurdu kırbaçı. önce ujfa gitti, sonra baros, elmander, engin, riera. eboue kadro dışı kaldı. selçuk formdan düştü, semih azalarak bitti, drogba gitti. melo gitti.
terim gitti,
mancini gitti.
yerlerine de
prandelli,
denizli,
riekerink falan geldi teknik heyete. futbolcu olarak sabri yine enfeksiyon yarattı takımımızda. hajrovic geldi, umut bulut türedi, yasin geldi, chedjou geldi, cavanda geldi, dzemaili ve pandev geldi, geldi oğlu geldi.
o kadar dibe vurduk o kadar seviye düştük ki şuan 4 sene evvele göre çöp niteliğinde olan kadroya bir bruma bir rodrigues geldi de ''oh şükürler olsun
çok rahat ettik,
çok güzel takım olduk'' dedik.
eee sen melo, drogba, sneijder, selçuk, eboue, riera'lı kadroları beğenmeyip şampiyonlar ligi'nde çeyrek finale kalamadık diye -chelsea'yi eleyemedik diye- hayıflanırsan, sen riera'nın defansı hiç iyi değil onu gönderip başka bir bek alalım dersen, sen eboue'ye yerden kalkmadığı için kadro dışı kalmasına göz yumarsan, sen ujfa giderken zaten yaşlıydı boşver dersen, terim'in oynattığı mancini'nin oynattığı futbolu beğenmezsen allah da hizaya getiriverir adamı.
aynı şey erkek ve kadın basketbol takımlarımızda da oldu. efsanevi kadrolara ık mık ettik. 2 senede dibi gördük. ardından iki üç takviye yapılınca milenyum takımı olduk zannettik.
lan başımızda
dursun var.
allah çok büyük şekilde cezamızı verdi vallahi. artık nasıl tövbe eder ne yapar da çıkartırız bunun günahını bilemeyeceğim. ama baştan söyleyeyim, bruma ile rodrigues bu kulübü kotarmaya yetmez. hiç de öyle ''oh güzel takım olduk, her şey çok güzel oldu, vuracağız, uçacağız, kaçacağız''lık bir durumda değiliz. kırbaç sesleri benim kulağımda yankılanıyor aga, kırbacı vurdu tanrı, başımıza dursun'u vererek. bunları değil günahı nasıl çıkartırız onu düşünelim.