• 4852
    ne zaman kurtaracağız seni esaretten?

    ne zaman kurtaracağız seni 3-5 dededen?

    ne zaman kurtaracağız seni badem bıyıklıların pençesinden?

    ne zaman kurtaracağız seni 3-5 bebeden?

    ne zaman kurtaracağız seni bebelerin burger'da sıralarını tuttukları 3-5 biletçi şerefsizden?

    ne zaman kurtaracağız seni, kanını emen reislerden, onların menejerlerinden ve bunak medya maymunlarından?

    ne zaman kurtaracağız seni saf taraftarı seninle kandırıp para kaldıran yamyamlardan?

    ne zaman?

    artık veda vakti yaklaşıyor be cimbomum. göz görmeyince sarı kırmızı yürek katlanır mı göreceğiz.
  • 4853
    halkın gerisinde kalmış bir elitist zümre tarafından değişmeli olarak yönetilen kulüp. elitistler ama kendileri elit değiller, bildiğin vasatlar. o kadar üstün bir zümredir ki bu, avam beşiktaş üyeleri istanbul'un en değerli bölgelerinden birinde olan stadyumlarını yine aynı bölgede yaptırmayı başarırken bunlar hem arazilerini kaybedip hem hakaret yemeyi aynı anda başarmışlardır.
  • 4854
    sokakta oynarken nedensiz bir şekilde komşunun oğlu tarafında dövülen ve dövüldüğü için kendi ailesi tarafında azarlanan çocuktur.

    terkedilmiş, yalnız bırakılmış, horlanmış, azarlanmıştır.

    "başkaları" kendi oğlu ne yaparsa yapsın kendi çocuğunun arkasında yer alırken, kendisi haklı olmasına rağmen suçlu çıkarılması, koruyup kollanmamasını anlayamaz. hatta kendi ailesinin komşulara, "bu zaten dersini de iyi çalışmaz, sabahları okula geç kalır, karnesi de zayıf" diyerek şikayet etmesi acılarını ikiye katlar.

    .......

    ne kadar berbat bir aile.

    .......

    yazık bu çocuğa.
  • 4856
    artık itin köpeğin maskarası durumuna düşürülmüştür. hayatımda en çok önem verdiğim değerin bütün önemli meselelerini dakika başına "yarın bırakırım" diyen bir yönetici tarafından saçma sapan "şov" çerçevesinde dönen bir programda açık seçik anlatılıyor. göz göre göre galatasaray'ın büyüklüğünü ayak altına alınmaktadır.* allah hepimize sabır versin ancak bu taraftar sustukça ultrasucuklar bizi temsil ettikçe ülkenin en büyük kulübü dibin de dibini görecektir. seni o kadar çok seviyoruz ki galatasaray benim ve çoğu galatasaraylının, kanımızdan canımızdan birisi ölüme gidiyorcasına acı çekiyoruz. özür dilerim galatasaray, özür dilerim ali sami yen, özür dilerim metin oktay kemikleriniz sızlatıyorsak..
  • 4857
    ne hallere gelmiş, durumu içler acısı olan sevdamız.
    öncelikle beyaz tv'de yaptığı açıklamalar sebebiyle levent nazifoğlu'nun görevi bir şekilde son bulmalı. istifa kovulma farketmeksizin.
    sonra nazifoğlu yanına 1-2 kişi daha alarak tv programlarını gezmeli kulübün içinde dönen bütün pislikleri ve yapılanmayı daha çok anlatmalıdır. bu çağdışı lise zihniyetinden kurtulmak adına olumlu bir adım olur düşüncesindeyim.
  • 4858
    yönetimlerinin sportif başarıyı yakalaması şart olan kulübümüz.

    herhangi bir yönetimi, ekonomik açıdan kulübü isterse borsa istanbul'un, wall street'in veya türevi finans mecralarının tepesine çıkarsın, yapılanları sportif başarıyla taçlandıramadığı sürece asla kalıcı olamaz. galatasaray'ın kendine has dinamikleri vardır. insanlara sportif açıdan bir şey sun(a)mayan yönetim er ya da geç biter.
  • 4862
    kendisini sevmeyenler tarafından yönetilip, kendisini sevenlerin canını yakan kulüp. ulan kendisine galatasaraylı diyen adam nasıl o görevlere geldiği zaman canını dişine takmaz. nasıl bu kadar karaktersiz olabilir. şu sözlükteki adamların yüzde 90'ı galatasaray'da görev alsa gecesini gündüzüne takar çalışır. gerçek sevgi, gerçek arma aşkı budur. nazifoğlu, özbek, cengiz özyalçın gibi adamlar kişisel çıkarlarını galatasaray'ın önüne koymuş bir avuç kan emicidir.

    galatasaray illa ki tekrar yükselecek. bu sefer umarım düşmemek üzere yükselecek. o kan emiciler de durduramayacak. beşiktaş sefasını sürsün biraz daha bu ortamın. galatasaray yükselince nasıl şamar oğlanına döndüklerini en iyi onlar bilir.
  • 4863
    son 5 senedir sevdiğimiz kim varsa teker teker gidişini izlerken, bize her sevdadan geriye kalan takımımız.

    https://www.youtube.com/watch?v=uI7T0k5brKo

    2011-2012 sezonunda yaşadığımız rüyadan sonra 2012-2013 sezonunda başladı lanet. gelirken pek içimize sinmeyen ama sahaya çıktığı andan itibaren canımız ciğerimiz olan tomas ujfalusi, kaptanımız hiç olmadık bir yerde, antrenmanda sakatlandı. sonrası malum. dany, cris, chedjou, burdisso, serdar aziz.. hiç biri ne yerini tuttu, ne bize o güven hissini verdi. tarihinin en az golü yiyerek geçirdiği sezonundan sonra galatasaray defansif anlamda bir türlü toparlayamadı.

    önümüzü kesmek için uydurulan o saçma sapan 5+3+fener atana kadar formüllü yabancı kuralı yüzünden kaybettiğimiz, göndermek zorunda kaldığımız johan elmander. bu gözlerin gördüğü iş ahlakı en yüksek adamı saçma sapan kurallar yüzünden yok paraya vermek zorunda kaldık. aynı ujfa gibi onun da ne saha içindeki, ne kalbimizdeki yeri doldu. sigthorsson geldiğinde herkes elmander heyecanına kapılmıştı ama maalesef o da sakatlıktan oynayamadı.

    imparator.. fatih terim. ünal aysal ile yaşadığı güç savaşı ve aylar önce savaşma kararı aldığı demirören ile yaptığı kader ortaklığı nedeniyle taraftarın büyük bir bölümü kırgın olsa da gittiği dönem herkesin boğazını düğümleyerek gitmişti. yaşattığı rüya gibi 2 sezon, kazandığı başarılar ile tekrar efsane mertebesine çıkıyordu ki hepimizin tahmin ettiği gibi yukardan bir el yine durdurdu galatasaray'ı. fatih terim gittikten sonra hiç bir şey eskisi gibi olamadı.

    elmander'den biraz daha uzun süre kalmayı başarsa da albert riera da saçma yabancı sınırına ve yüksek maaşına kurban oldu ve gönderildi. arda turan'ın bütün planları bozup, verdiği sözlerden cayıp galatasaray'ı satışının ardından apar topar transfer edilen riera, sol açık olarak geldiği galatasaray'a sol bek olarak veda etti. sol bekten kurduğu oyunları, orta sahayı rahatlatışını, o kadife bileklerini unutmak çok da mümkün değil.

    sabri lanetini yenip doya doya izleyebildiğimiz tek sağ bek. emmanuel eboue. son sezon performansını kenara alırsak türkiye ligi'nin gördüğü en üst düzey sağ bek performansını izletti 2 sezon. iyi oynadığı zaman hücuma ve savunmaya yaptığı katkısı, verdiği seyir zevki unutulmaz. yobo'yu gönderdiği pazar, 3-2 biten maçta real'e çaktığı çivi. kendini kolay yere atma huyu olmasa bir kaç sezon daha rahat oynardı ama olmadı. yine de şu an sağ bekimizdeki kötü huylu hücreyi gördükçe özlüyoruz.

    dider drogba. izlediğimiz son forvet. zaman zaman fazla egoist davranışları olsa da taraftarın büyük kısmı iyi anacaktır. özellikle ilk geldiği sezon yaptığı müthiş katkı, real madrid'e attığı topuk golü, sahadaki topun sahibi edaları ile tam anlamıyla bir liderdi. o gittiğinden beri forvet olarak burak,umut, pandev ve eren derdiyok ile sınanıyoruz.

    ünal aysal başkanımız. vizyonu, karizması, dik duruşu ile galatasaray'a yakışan başkanımızı liseli bunakların galatasaray'ı küçük tutma sevdası yüzünden kaybettik. emanetçi olan duygun ve başımıza gelen en kötü şeylerden olan dursun'u gördükçe kendisinin değerini daha da iyi anlıyoruz.

    askerleri olduğumuz felipe melo. basının yoğun çabaları ve hamza'nın evlat sevgisi sayesinde gitmemesi gerektiği bir dönemde gitmek zorunda kaldı. bu takımın ruhuydu ve ruhumuzu bizden çaldılar. o gittiğinden beri sahada içi geçmiş futbolcular topluluğu olarak dolaşıyor takım. onu yiyenler şimdi her şey düzelmiş gibi kimseye toz kondurmuyorlar. gittiğinden beri kupa finalleri hariç derbi kazanamadık ki finalleri de bir diğer canımız muslera alıyor genelde.

    takımda sevdiğimiz 3-5 tane adam kaldı. gerisi öyle bir noktada ki gitseler taraftarı mutlu edecekler. şimdi bu hain, kan emici yönetim lukas podolski'yi almaya çalışıyor. sahada takım için kavga eden, mücadele eden adamlardan birini daha koparmak istiyorlar bizden. ondan da kurtulurlarsa wesley sneijder ve fernando muslera hariç tutunacak kimsemiz kalmayacak. selçuk, sabri, yasin, semih gibi yeteneksiz ve karaktersiz kişilerle dolduracaklar galatasaray'ı. başımıza yine dursun gibi bir başkan, hamza gibi riekerink gibi yetersiz teknik adamlar atayacaklar. biz ise yine gidenlerin arkasından üzüleceğiz.
  • 4869
    bazen keşke biz de celtic, barcelona, boca juniors gibi bir topluluğu, azınlığı, bir sınıfı temsil etsek diye hayiflanmiyor değilim. ev sahiplerine karşı kiracılar, ezenlere karşı ezilenler, patronlara karşı işçiler vs hele benimle aynı takımi destekleyen yavşak patron, müdür vs insanlara baktıkça bunu öylesine istiyorum ki...

    ama az evvel düşünürken su aklıma geldi; en son ne zaman çılgınlar gibi sevindiğim. cevap tabi ki wes'in juventusa attığı goldü. sonra aklima ülkenin kişi başına düşen milli geliri, asgarî ücret, zamlar vs. gelince anladım ki eminim pek çoğumuzun durumu böyledir. her ne kadar bir sınıfı, mezhebi filan temsil etmesekte bu sevinçler bizi ele veriyor.
    belki yarın öbür gün sevdigimize kavuşuruz veya ne bileyim çocuğumuz vs olur anca o zaman böylesine seviniriz. başka türlü hakikaten yok.
    yok oğlum işte!
    az evvel bağcılar metro durağından çıktım ve birazdan mahalleye inicem. bu entryi de yolda ingilizce çalışırken yaşadığım duygu patlaması sırasında yazdım.

    ve bir kere daha iyi ki varsın dedim.
  • 4870
    uykusuz bırakan ve bundan gram şikayet ettirmeyen...

    galatasaray tarihindeki en unutulmaz kurtarış başlığındaki taffarel'in arsenal maçında yaptığı kurtarışın linkine tıkladım. spikerin "bravo taffrel" ile birlikte tam 8 defa ismini haykırışını dinledim. hagi'nin bağırttığı spikerler geldi aklıma. hagi 9 defa bağırtmıştı. o golden sonra muslera'nın kadıköy'de şampiyonluk getiren kurtarışını da izleyim derken tüm maç özetini izledim. oradan arena'da 3-1 koyduğumuz "küçük melo" maçı çıktı karşıma, sonra bjk'lilerin sahaya daldığı drogba imzalı maç...

    en son hakan şükür'ün 99'da hertha berlin'e attığı aşırtma golü izlerken "saate bak amk" diye ayıldım. olm sabah 6'da kalkıyorum ben işe.

    (bkz: taffarel'in bağırttığı spiker)
  • 4872
    "dış odaklar" zamanında bir araya gelir.
    "madem ki dış mihrak vasfımız var. neden birilerine komplo kurmuyoruz?"
    dört bir koldan fikir üretmeye başlarlar...
    - türkiye sporuna el atsak?
    - federasyon başkanıyla işe başlanır o zaman, alo tüpçünün tel nosu kaçtı?
    - sonra türk sporu diyince akla gelen en büyük kulübün ağzına s.çmalıyız.
    - tanıdığımız tam da bu iş için yaratılmış bir adam var aslında...

    dış mihraklar üçe ayrılır. faiz lobisi, derin güçler, üst akıl...
    spordan sorumlu mihrak, üst akıldır. başlarlar sporun içine etmeye...

    galatasaray'da ise biraderler ve bay mikrofona çok güvenmektedirler. ma mamımı mamımı makrofon şovv... https://youtu.be/p0LoYe1Y5BI?t=122
    ilk hedef güvensizlik ortamı yarat. büyük yıldızlar kovala. ama alama. sonra: "haberimiz yoktu, nereden uyduruyorsunuz şapşal şeyler?aaa." moduna bağla...
    sonra başkasını al. ama faks makinesinin o derin sayfalarında boğul. taraftarı huzursuz et. mutsuz olsun p.z.v.nkler... zaten en büyük taraftar topluluğunu bağlarsın. statta gram ses çıkmaz. salam, sosis, sucuk ürünlerini bol tut. baharatlı olsun...
    bize biraz umut lazım. bir ışık... hani ümit olduğuna dair. ekonomiyi kötüle. b.ka battığımızı cümle aleme duyur. futbol takımının başına alt yapı uzmanı bir adam getir. taraftara da "gençleşmeye gideceğiz. dortmund modeli. butik, kolej havasında bir takım kuracağız." imajı ver. biraz umutlansın ibn.ler... sonra hocayı da itibarsızlaştır. gençleşmeye gitmek yerine daha da kartlaş. paramız yok büyük oyuncu beklemeyin de. sonra git ülke içi kaynaklara bol bol para dağıt. hepsine kefil ol. sonra yan çiz. ülkenin en troll spor kanalının muhabiri gibi davranan yönetici çok mühim bir ayrıntı. ne demiştik? ma mamımı mamımı makrofon şovv...
    kulübün elinde olan araziler filan varsa, yetkiyi bu adamlara hemen ateşle. onlar çok güzel değerlendirir. diğer branşları da unutma. itinayla hepsini tek tek çökert. biraz umut ver. sonra yok et. bir veriyorsan üç al. kulübün kanalında herkese salak, inek, kıt kafalı, yavş.k filan diyen tipleri çalıştır. arada bir taraftarlara hakaret etsin filan. hatta mümkünse, kanal aracılığıyla etsin. olmuyor mu öyle bir şey? çok mu aleni? ne var ki... çıksa 19.05 haber bülteninde,
    "iyi akşamlar ırıspı çocukları, hepinizin... diyerek haberleri açıyorum."
    dese... çok aleni olur şimdilik dursun. ama güzel fikir. dursun. dursuuuun! yahu sana sesleniyorum...
    - pardon mihrak bey, ben kalsın anlamında şey ettiniz sandım...
    - store ne alemde? store...
    - gayet kalitesiz mallar efendim.
    - güzelll...

    nerede kalmıştık? gs tv evet. televizyonumuz bizim medyadaki yüzümüzdür. o yüzden o yüzü olabildiğince bulandıralım. hd yayın filan hayal etmek kimsenin aklına gelmesin. öyle beter bir yayın olsun. eski maçlardan da malum şahsın gollerini çıkarmayı unutmayın. siyaseten de mihraklarımız çalışmakta...
    yeni stat yapalım, ancak dışını inşaat olarak bırakalım ki hiçbir zaman tam mutlu etmeyelim. belki çok umutsuzluğa kapılırlarsa bir ara boyar mutlu ederiz. unutmayın, minimal mutluluk çok önemli. mutluluk eşiğini düşürürsek, istediğimiz gibi at koşturabiliriz.
    efsane kadro, efsane teknik adam... bunlar çok önemli. her dönem gündemde tutulmalı. yeni insanlar düşündürüp, boşu boşuna ufuklarını açmamak lazım. dönüp dolaşıp 3-5 adamın etrafında bitmeli olaylar. nolacak canım? elimizi kalbimize götürmek çok mu zor?

    akıl tutulması ile izah edemediğiniz noktada, size yardımcı olacak şey dış mihraklardır. unutmayın, dış mihraklar bütün yanlışları/cahillikleri örter!

    öfkeyle uyanan, kan ter içinde bir adamın kabusu. halbuki o da ister sarı kırmızı rüyaların huzur dolu halini...
  • 4873
    bu sözlükteki hemen hemen herkes gibi hayatta beni en çok heyecanlandıran şeylerden biri. henüz çok çok küçük bir çocukken bile ağlamamı durdurmak için maçlarını izletiyorlarmış. büyüdükten sonra malum, cepte kalan son paranın dahi feda edildiği bir aşk. hafta sonlarının en büyük anlamı, salı veya çarşambanın tutkusudur galatasaray. son 2-3 senedirse kulübün geleceğinden fazlaca endişe ediyorum. ekonomik olarak kötü durumda, futbol takımının yaşlı ve geleceğe açık olmayan bir kadrosu var galatasarayın. daha kötüsüyse "galatasaraylılık" olgusu bitiyor. galatasarayın ruhu olan nezaket, zerafet ve entelektüellik taraftarlar arasında oldukça azaldı. kulüp kaba saba holiganların eline doğru kayıyor.
  • 4875
    tek kelime ile sevdamızdır.

    fakat şu son günlerdeki jan olde riekerink gidecek o gelecek bu gelecek muhabbetleri gerçekten sıktı. diyelim ki yönetim şu günlerde basketbol salonu ve otel inşaatı, florya ve riva arazileri, stat üst kullanım hakkı gibi konularla meşgul. (u: diyelim diyorum (:) ... arkadaş bu yönetimden bir akıllı adam çıkıp demez mi kardeşim önümüzdeki sezon için teknik direktörümüzü şimdiden bulalım. *
    jan olde riekerink ile sezon sonunda şampiyon bile olsak devam etmemeliyiz fikrindeyim. neden şimdiden hocamızı aramayız ki. önümüzdeki sezon için düşünülmediği dile getirildi zaten. benim çıkış noktam bu. neden bekleniyor. takımın ara transfere ne kadar ihtiyacı varsa önümüzdeki sezon planlamasının ciddi bir şekilde ele alınmasına ve belirsizliğin ortadan kaldırılmasına daha çok ihtiyacı var. hele bizler... sezon bitecek bana yine transfer yaparak mı kombine satmaya çalışacaklar...

    belki bu entry malumun tekrar dile getirilmesi oluyor ama bir kez olsun biz de diyelim ki bir plan dahilinde hareket ediliyor.

    örnekleri çok hepimiz biliyoruz.

    tarih 13 ocak 2013.
    haber: "bayern münih, barcelona'nın eski teknik direktörü pep guardiola ile anlaştıklarını açıkladı."
    http://www.bbc.com/...bayern_altipas.shtml

    2012-2013 sezonunda bayern münih ne yapmış? teknik direktörü 67 yaşındakli jupp heynckes yönetiminde bundesliga yı 91 puan la en yakın rakibi borussia dortmund a 25 puan fark atarak şampiyon tamamlamış. 34 maçta 98 gol atıp, 18 gol yemiş.
    http://www.mackolik.com/...fault.aspx?sId=14526

    almanya kupasını kazanmış.
    http://www.mackolik.com/...rn-Munchen-Stuttgart

    şampiyonlar ligini de kazanmış...
    http://www.mackolik.com/...tmund-Bayern-Munchen

    taraftarı kazan kaldırmadı mı? homurdanmalar olmadı mı? ertesi sezonda olası başarısızlığı ellerini ovuşturarak bekleyenler olmadı mı? bence olmuştur ama ortada bir plan var. kaldığı üç sezonda şampiyonlar liginde final yapamadı pep guardiola 3 lig,2 kupa aldı.

    ya bırakın almanları bunu ilk defa bu topraklarda biz yaptık. jupp derwall hepinizin aklına geldi değil mi... ya da fatih terim...

    sonuç olarak çok zor olmayan, hatta büyük de destek görecek şu hamleyi yapmak bu kadar mı zor?
App Store'dan indirin Google Play'den alın