• 4876
    ne kadar kendisine kırgında olsam fatih terimin çok güzel bir sözü vardır...
    "bazı yenilgiler hayırlıdır." diye...
    beşiktaş- başakşehir - fener illaki puan kaybedecektir..
    riekerink şu saniye içerisinde gider yerine türkiye ligini iyi bilen yerli, haksızlığa şenol gibi çirkefliğe aziz gibi cevap veren-yapan bir adam alınırsa her iddasına girerim ki şampiyonsun galatasaray..
  • 4878
    tam gaz cokuse ilerleyen kulup.

    riekerink de kovulacaga benziyor. bu su demek: galatasaray 13/14'te terim ve mancini'yle, 14/15'te prandelli ve hamzaoglu'yla, 15/16'da hamzaoglu, denizli, ve riekerink'le calisti. 16/17'de de riekerink ve simdi kim gelecekse onunlar calismis olacak.

    yani 4 sezonda 7. teknik direktorunu ariyor.
    ayni 4 sezonda aysal, yarsuvat, ozbek yonetimleri, surekli degisen ekipler.
    bu sacmasapan islere imza atarken hala lise disindakilerden onbinlerce lira isteyen bir garip divan kurulu.
    yapilan onlarca transfer, gonderilen onlarca oyuncu, cope atilan milyonlarca euro.
    milli takimlara oyuncu gondermekten aciz hale gelen bir galatasaray kadrosu.
    hajrovic/ontivero, grosskreutz rezaletleri.
    uefa'dan alinan, tarihe kara leke olarak gecen ceza.
    galatasaray yoksullasirken birilerinin zenginlesmesi, fakat isin devaminin gelmemesi.
    florya/riva hakkinin aysal'a verilmeyip ozbek'e verilmesi ve ortaya cikan sonuc...
    bu surecte tamamen coken galatasaray altyapisi.
    kontrolden cikan oyuncu maaslari, sakat oyuncu fetisi, onune gelene 2 milyon euro maas baglama sevdasi.
    'taraftar' olmaktan tamamen kopan, neye hizmet ettigi belirsiz ultraslan.

    artik elde bir sey kalmadi, hepsini sattik gitti. kafa ise hic degismedi. 3-5 yilda galatasaray basa donmeyecek mi saniyorsunuz?
    hakkimizda hayirlisi.
  • 4881
    türkiye'dir...
    yani iyisiyle kötüsüyle, bazen iyi ki, bazen maalesef türkiye'dir...

    şöyle genel çerçeveden bir bakıyorum;

    - galatasaray'ın en sıkıntılı dönemlerinden birini yaşıyoruz, hem yönetsel hem ekonomik hem sportif anlamda buhranlardayız, tıpkı günümüz türkiye'si gibi... yarınımızı öngörmekte zorlanıyor, dünümüzü arıyoruz, tıpkı günümüz türkiye'si gibi...

    - hukuğumuz, tüzüğümüz işlemez halde, lise diye bir kesim var, onlar ne derse o oluyor aslında... koskoca galatasaray camiasını bir grup adamın temsil ettiğine ve edeceğine inanmışlar, sen ne dersen de öyle devam ediyor... işin aslı, çoğunluğun da buna pek sesi çıkmıyor. tıpkı günümüz türkiye'si gibi...

    - o bir avuç sayıdaki yönetim kademesinin destekçileri, taraftar grupları, sucuk ekmekçileri var, gücün ve iktidarın kendilerine sağladığı imkanlarla gözü kör olan, onların yanlışlarını sırf kendi menfaatleri için görmezden gelenler... tıpkı günümüz türkiye'si gibi...

    - geçtiğimiz günlerde borcumuzun baskısından boğulmak üzereyken elimizdeki taşınmazları satma durumuna geldik, yegane güvenimiz ve mal varlığımız, "bizim" demekten gurur duyduğumuz taşınmazlarımız riva ve florya borçlarımız karşılığında satıldı, özelleşti... aynı günler türkiye devleti de varlık fonu kurarak elindeki para eden tüm kuruluşları tek fon altında birleştirerek özelleştirme kararı aldı... çünkü cari açık artık boğaz seviyesini aşmıştı...

    - bu camia hep büyüktü, tarihinde atatürk gibi bir kurucusu vardı, ali sami yen, ilklerin adamıydı, yoktan var etti mücadele etti, anılara kazındı, ancak o bile yer yer bu kulübün tarihinden silinecek konuma geldi... sadece gerçek galatasaraylılar sahip çıktı... tıpkı günümüz türkiye'si gibi...

    - bu kulüp en şaşalı dönemlerini 80'lerin sonunda başlayan ve 2000'lerde zirve yapan dönemlerde yaşadı. tıpkı günümüz türkiye'si gibi... galatasaray futbolda devrim yaparken diğer taraftan da eurovision'lardan habitat'lara, türkiye bir devinim hali içindeydi...

    - galatasaray'ın hanedanlık döneminin sonu olan 2002 yılı aynı zamanda türkiye'nin de aydınlık ve parlak günlerinin sonu oluyordu. galatasaray önderliğinde 2002 dünya kupasında dünya 3'üncüsü oluşumuz o şaşalı dönemin aşağıya doğru ivmelenmesinin başlangıcıydı, bu türkiye için de böyle oldu... 2002 genel seçimlerinden sonra türkiye otoriter, totaliter, karmaşık siyasi günlerin pençesine düşerken galatasaray da lucescu'yu kovup tekrar fatih terim'i getirerek hızlandırılmış fetret ve gerileme dönemine giriyordu.

    tarihin pek çok noktasından bir çok örnek verilebilir.

    ancak önemlidir, gözlemlenmelidir ki galatasaray'ın varlığının ivmesi türkiye'ye, türkiye'nin varlığının ivmesi galatasaray'a et ve tırnak gibi, kan ve damar gibi bağlıdır...

    türkiye ne zaman müreffeh olur ve toparlanırsa galatasaray o dönem gurur verecek başarıların altındaki imza olur, galatasaray ne zaman devinim gösterip kafasını kaldırsa türkiye'de yolunda gitmeyen bir şeyler bir şekilde yol bulur.

    türkiye ekonomik krizde, türkiye siyasi krizde, türkiye rejim krizinde, türkiye korkutucu bir dönemin arefesinde, türkiye kendi kaderini belirleyeceği çok kritik günlere hiç güven vermeyen insanların elinde gidiyor...

    tıpkı ama tıpkı galatasaray gibi...!!!
  • 4882
    neredeyse beleşe yolladığı emre çolak, gittiğinden beri neredeyse her ay deportivo'da ayın futbolcusu seçiliyor;
    arkasına teneke bağlayarak gönderdiği hamit altıntop, bundesliga'da haftanın futbolcusu oluyor;
    kupa maçları dışında doğru düzgün forma bile giyemeyen dzemaili, bologna'nın beyni olmuş vaziyette;
    "bundan adam olmaz" diyerek -bence- ucuza bırakılan telles, portekiz ligi'nin en yüksek performans gösteren 4. futbolcusuymuş...

    bu gidişle real madrid gibi bir repütasyonumuz olacak. "topçu alacaksan galatasaray'dan alacaksın." diyecekler.
  • 4884
    emre colak'in kotu oynadigi mac sayisinin bir elin parmaklarini gecmedigi takim.

    kadroda sneijder'in yedegi olarak alinan josue'den cok cok daha ustun meziyetleri vardi.

    taraftarimiz ne yazik ki sabirsiz. kotu gidisin faturalarini gecmisten beri hep yanlis oyunculara kesti. neymis fizigi yetersizmis. buyrun semih. onu da fizigi yetersiz diye elestirdiler. balta gibi body yapti balta gibi tanka dondu. emre cunku hayvan gibi olmak zorunda... sanki onlibero oynuyor. kaldi ki o haliyle bile top calma sayisi yuksekti gibi hatirliyorum. enerjikti, presciydi, hamza'nin ilk geldigi sene sabri'nin onunde oynuyordu ve sabri siritmiyordu. hamza ne zaman emre yerine umut'u sag acik oynatmaya basladi tepe taklak oldu. bunu da hic goremedi o yuzden hoca moca degil.

    galatasaray'da iyiler oynamiyor. iyi oynadigi mac sayisi bir elin parmaklarini degil parmagin yarisini gecmeyen sabri mesela. hala takimda.

    hamit zaten oynayabildigi macta oynar. kotu oynamaz. ama oynayabildigi mac sayisi azdir. 5 mac sonra sakatlanir. zaten melo bel fitigi oldugu zaman takimi hamit sirtlamisti. tam da melo dondugu zaman sakatlanmisti. bir de turkiye'de galatasaray'a karsi oynanan oyunla baska ulkedeki sirasan takima karsi rakiplerin oynadiklari oyun cok daha farkli. her ikisi de galatasaray'da bulamadiklari genis alanlarin tadini cikariyorlardir.

    bizim en basarili oldugumuz donemlerle simdi icinde bulundugumuz donemin en buyuk farki kanat varyasyonlarinin kisitli olmasi. dar alanda hasan, k.hakan, hagi, emre ters kanatta da okan suat ve umit'in varyasyonlarini goremiyoruz. cunku hep bir oyuncu rotasyonu var ve bekler kalitesiz. soldan oynuyoruz cunku sino var ve carole sabri'den bir tik iyi.

    bir baska nedeni de oynayan oyuncularin genelde kafa dusunur kisminda sikinti yasamasi. bakin o hagi'nin got oturur kafa dusunur videosunu gote kafaya odaklanmadan izleyin.

    adam sozde kaos denilen futbolu ozetliyor orada. bizde hersey cabuk diyor. hepsi hesapli diyor hepsi ezber diyor.

    bizde ezbere top oynama sikintisi mevcut. ve bu kadar antrenman ve mac yapan bir takim (evet rodriguez yeni, bruma gecen sene hamza sagolsun yoktu ama yine de takimin geneli uzun suredir beraber) nasil bu uyumu yakalayamiyor nasil temposunu yukseltemiyor inanilir gibi degil.

    demek ki fiziksel sikintilar var. az kosuyor az basiyorlar. bu da yazin yapilan kamplarin bir halta yaramadigini gosteriyor. hadi sneijder podolski gec form tutuyorlar yastan oturu ve az pres yapiyorlar diyelim. takimin geri kalaninda boyle bir istek yok.

    ben bir tek hagi'nin kosmadigi galatasaray takimini ozledim. bunu tum galatasaraylilarin ozledigini de biliyorum. biliyorum cunku takim 2 ikili mucadele kazaninca tribunler hemen gaza geliyor.

    sanirim bu futbolu da uzun sure goremeyecegim. allah sabir versin.
  • 4885
    kasten bitirilmiş takımdır. sırf riva ve florya'nın peşkeş çekilebilmesi için galatasaray'ı ekonomik olarak rahatlatacak ancak aynı zamanda elindeki gayrimenkullerin sahipliğini kaybetmemesini sağlayacak proje ünal aysal'a verilmemiş; daha sonra ünal aysal'ın başkanlıktan istifa etmesi için her şey denenmiştir. ortamı biraz ısıtmak için insanların "dedem yaşında ya" diyerek kızmaktan imtina ettiği yarsuvat başkan yapılmış yanına da şu an tff başkan yardımcısı olan ali dürüst ile her dönem iktidar yalakası albayrak getirilmiştir. sonrasında ise dursun denen bakkal kırması tarafından galatasaray manen de çöküntüye uğratılıp riva ve florya arazileri değerinin yarısına sattırılmıştır. bu kadar basit.

    ünal aysal zamanında da borç vardı. ama ünal aysal aldığı borçla bıraktı kulübü. riva ve florya arazileri üzerindeki projesine izin verilseydi muhtemelen şu an ciddi şekilde geliri olan bir kulüp olacaktık. riva ve florya da elden gitmemiş olacaktı. belki uefa'dan ceza bile almamış olacaktık. çünkü borçların ödenme planını yapmıştı ünal aysal. ancak yarsuvat dede ve dursun gelip bütün planları al üst edip kendi küçük zihniyetleriyle iş yapınca kulüp ne başarılı olabildi ne de gelir elde edebildi.

    galatasaray'ın güçlü olması istenmemiştir. bu kadar basit. oyun ünal aysal'a değil, galatasaray'a oynanmıştır. ünal aysal yerine başka bir güçlü, dirayetli ve işi bilen adam olsaydı ona da aynı operasyon yapılırdı. bunu herkes biliyor. sadece terim tapınıcıları kabul etmek istemiyor.
  • 4888
    4-5 yaşlarındayken fenerbahçe taraftarı babama galatasaraylı olduğumu söylerken yaşadığım duyguları temsil eden takımdır benim için galatasaray. biliyorum 4-5 yaşındaki çocuğun hislerine fazla anlam yüklemiş olacağım belki de ama isyan etmek tehditlere (sana sega almam, tatile götürmem vb.) boyun eğmemektir galatasaray.
    o zamanlar daha uefa kupası gelmemiş ve 4 senelik periyodun ilk senesi yani galatasarayli olmak için mantıklı bu sebep yok :) ama mantıklı bi sebebe ihtiyaçim da yok sevmişim aklimin, fikrimin, kalbimin büyük bir kısmını galatasaray işgal etmeye başlamış bir kere hiç bişey umrumda degil.
    açıkçası yazıyı bağlayacak yer de bulamadım ama çok güzel takım be kardeşim sevmeyelim de taş mı olalım.
    son olarak #yonetimistifa
  • 4892
    sosyal olanakları az görece kötü bir şehirde, kötü okullarda okudum ve buna bağlı olarak güzel bir sosyal çevrem ve güzel bir diplomam olmadı. 2 gün önce yaklaşık 1,5 yıldır çalıştığım işyerinden bazı nedenlerden dolayı ayrıldım. 2 gündür işsizim. ve şu anda halimden memnun olduğum bir hayatım olduğu söylenemez. şu hayatta bana keyif veren çok şey yok. galatasaray'da az olan seçeneklerin arasından göz kırpan yıldızlardan biri. daha önce futbolla bu kadar ilgilenmezdim. yani ilgilenirdim ama sadece derbilerde maç izleyen tiplerdendim. ilgim daha çok ünal başgan'ın transfer şokları patlatmasından sonra başladı ve o tarihlerden bu yana her hafta maçları kaçırmaz oldum. bir süre sonra bağlanıyor insan, hayatından bir parça oluyor. ve galatasaray hayatımdan bir parça ve ömür boyu da sanırım ilişkimiz dolu dizgin devam edecek diye düşünüyorum. sarı kırmızı sevgilimiz şu günlerde üzüyor bizi biraz, uğursuzlar aklını karıştırıyorlar sevgilimizin. ama ben inanıyorum, yine her şey çok güzel olacak, biz inandıkça...
  • 4897
    en çok da üzen ne biliyor musun?

    boş ver kaçan şampiyonluğu, saçma sapan kaybetmişsin önemli değil, yüreğimiz sızlar yine uyuyamayız ama...

    umudumuzu çaldılar, hevesimizi çaldılar ve sanki hiç düzelmeyecekmiş gibi duruyor.

    ya umutlar biterse! en korkuncu da buymuş.

    14 sene bekleyenlere, bizi sevenleri üzmeyenlere, o halatı tek başına çekenlere yüzümüz yok artık bakmaya.
  • 4898
    galatasarayımız'ın besin kaynağı başarı, nişanesi kupalardır. bu takım yeri geldi 14 sene bekledi. fakat artık bekleyemez, beklenmemeli. galatasaray için başarı olmazsa olmazdır. isimler değil, galatasaray mühimdir.

    fakat bütün bunlardan önce ivedi şekilde yapılması gereken; işine ve icraatlarına vakıf, liyakata dayalı şekilde gelecek olan yönetimi derhal seçmektir.
  • 4899
    - kazma selçuk ve yeniçeriler melo'nun kuyusunu kazdı. orta saha çöktü.

    - kazma sabri ve yeniçeriler eboue'nin kuyusunu kazdı. sağ bek çöktü.

    - kongrede yaşlı yeniçeriler osmanlı'daki ulema gibi ünal aysal'ın kuyusunu kazdı. galatasaray çöktü.

    muslera-ujfalusi-melo-sneijder-drogba üzerinden, kale-defans-orta saha-forvet iskeletini kurmak galatasaray için şampiyonlar ligi'nde çeyrek final oynamaya yeter, tüpçünün ligi ne ki? bu iskeleti de eboue, riera ve elmander ile güçlendireceksin tabi. şampiyonlar ligi'nde yarı final, final ve kupa için ise 18 kişilik kadronun tamamı bu kalitede olmalı. bu işin matematiği, formülü bu.

    galatasaray bu yoldaydı. peki ne oldu da ünal aysal gitti? kalması için iktidarla aynı düşüncede olması mı gerekiyordu? peki inal kıraç? niçin galatasaray taraftarı ve kongresi, ünal aysal'ın arkasında durmadı? ne dolaplar döndü ve dönüyor? aga selçuk nedir? sabri nedir ya? semih ne ya? yasin ne be? bir daha bu 4'ünü kadrosuna yazan silsin beni defterden. cenazeme bile gelmesin! dursun zaten malum! ne işi var bunların galatasaray'da? faruk süren, ünal aysal gibi winner adamları başkanlığa getiren derin galatasaray tekrar harekete geçmek için neyi bekliyor, ne zaman olacak bu? ne zaman gidecek kadrodaki kazmalar? taraftar bu zulümü kaç sene daha çekecek? 14 mü?

    bu kafayla 2 senedir şampiyonlar ligi'nde herkesten 4 yedik! şampiyonlar ligi böyle oynanmaz. nasıl oynanacağını yazdım yukarıda. melo, drogba, eboue, elmander halen oynardı galatasaray'da. niye gittiler, nasıl gittiler galatasaray'dan? gerçek galatasaray geri dönecekse kalan tüm maçları kaybedelim. zaten küme düşmeyiz.

    yönetim istifa!
App Store'dan indirin Google Play'den alın