• 203
    1 yıl daha ceza almamızın olası olduğu kural. bize alacak dengeleri bir arada tutun dendi alınan ve gönderilenler arasında ki fark uçurum doğal olarak maaşlar ise azalacağına artıyor. gelir elde edin dendi ortada bir gelir yok ki oyuncu satışı olmadığından fesih edip para verdik. şimdi köprüden önce ki son çıkış olarak sezon sonuna doğru muslera ve sneijder elden çıkarılmaya çalışılıp hem bonservis hem maaş yükü hafifletilecek. daha sonra eylül ayı sonuna doğru peşkeş çektikleri arazi işlemleri biteceğinden seçime gidilir.
  • 207
    ozkaynak kosulu diye bir kosul varsa bunu sneijder'i muslera'yi filan satarak toparlayamayiz zaten. unal aysal'in zamaninda kitabina uygun sekilde yapmaya calistigi ve fakat farkli merciler tarafindan hukuksuz bir sekilde engellenen ikinci bedelii sermaye artisi gibi bir finansal operasyonla ancak toparlanabilir.

    mercek altinda oldugumuz ve cezayi yedigimiz konu futbolcu ve teknik heyetin maas yukuydu. bunun disinda yeni farkli konular geldiyse bilmiyorum ama maas yuku konusunda ucu ucuna tutacak gibiydik en son.
  • 211
    futbolcuların bireysel yıllık maaşlarına da bir sınır koyulması gereken haklı uygulama. takımları gelirlerine göre sınıflandırıp, takımdaki en yüksek maaşın limiti belirlenebilir.

    çünkü yüksek gelire sahip epl takımları artık işin dozunu kaçırıyor. son olarak da monaco mbappe'ye %900 zam yaparak maaşını 8 milyon euroya çıkarması akıl karı değil.
  • 212
    futbolcu maaşları için de uygulanması gereken.

    yukarıdaki entry ile paralel düşüncedeyim. ne gibi bir yol izlenir bilinmez ancak nba'deki salary cap uygulaması model alınabilir. mesela nba, 2016 - 17 sezonunda takımlara 94.143 mil $'lık limit koymuştu. futbolda da buna benzer bir sınırlama olabilir. gerçi fifa'nın bosman'ı var, şusu busu var, var oğlu var...

    güncel tek realite; futboldaki bonservis ve maaş ücretleri çığırından çıktı.
  • 213
    (bkz: salary cap)

    uefa başkanı aleksander ceferin galatasaray sözlük'ü takip ediyor*. bir üstteki entryde kendimce 'futbolda salary cap niye olmasın' gibisinden bi' şeyler yazmıştım, (bkz: finansal fair play/#2188063). meğerse adamların da bu doğrultuda düşünceleri varmış:

    --- alıntı ---

    zengin kulüplerin daha da zenginleştiğini ve onlarla geri kalanlar arasındaki uçurumun büyüdüğünü vurgulayan aleksander ceferin, "gelecekte, bu durum için ciddi çalışma yapacağız. kulüplerin bütçeleri ve oyuncu maaşlarına limit getirme konusunda kafa yormak zorundayız" dedi.

    bazı kulüplerin kadrolarında çok sayıda isme yer verdiğini de kaydeden ceferin, "oyuncuları transfer edip hiçbir yerde oynatmıyorlar. salary cap uygulaması, kulüpleri daha rasyonel kararlar almaya itecek. bu büyük bir mücadelenin önünü açacak. bunu başarırsak, bu tarihi bir değişim olacak" diye konuştu.

    --- alıntı ---

    kaynak linki: http://gss.gs/Yls
  • 215
    zengin kulüplere de cayır cayır işleyen kural. zaten amaç onları dizginlemekti aslında ama işe yaramadı, o ayrı mesele. fakat dediğim gibi zengin kulüplere de işliyor.

    lakin şöyle bir durum var ki eğer bir kulüp taze satıldıysa uefa ilk sene kulübün yeni patronuna serbestiyet tanıyor. misal geçen sezon inter'i alan suning holding'in yaptığı joao mario, gabigol, candreva, gagliardini, eder, ansaldi vs. mesele değildi ama bu yaz uefa'dan ihtar geldi ve temmuz 1'e kadar 30 milyon avroluk satış yapmaları gerekti. hatta perisic'i manu'ya satmaları kesin gibi bir şeydi. amma velakin suning holding'in mayıs ayında kulüplerinin başına diktiği ulu reyiz sabatini; ausilio hıyarına "öyle satış yapılmaz, böyle yapılır" dercesine banega'yı, dimarco'yu, miangue'yi ve birkaç kelepir parçayı daha satıp 30 milyon avroyu denkleştirerek beli doğrulttu. şimdi inter için atış serbest. nainggolan'ı filan almayı konuşuyor adamlar. bir de suning holding sırf inter'e sponsor yapmak için çin'den birkaç şirketi satın filan aldı, bir ara inter başlığında detaylıca anlatırım.

    yani milan'ın böyle delişmen tavırlarının sebebi de bu ilk yıldaki muafiyet muhabbeti. bu yaz ne aldılarsa iyi aldılar. yine de seneye onların da satış yapmaları gerekecek muhtemelen. o değil de bonucci milan'a gider mi lan?* hay amk.
  • 216
    bu transfer sezonu kafamı karıştırandır.

    şimdi benim anlamadığım finansal fair play konusu şudur sözlük:

    biz bu sene gelen transferlerin bonservisine ;

    belhanda: 8 milyon euro,
    maicon: 7 milyon euro,
    mariano: 4 milyon euro,
    gomis: 2.5 milyon euro

    olmak üzere toplamda 21.5 milyon euroluk transfer yapmışız.

    buna karşılık gidenler;

    bruma: 12.5 milyon euro,
    podolski: 2.6 milyon euro
    semih: 2 milyon euro
    salih dursun: 63 bin euro olmak üzere toplam:

    17.16 milyon euroluk gelir elde etmişiz.

    şimdi sorum şu yönde,

    ffp sadece maaş bütçesine mi bakıyor yoksa bu ödediğimiz yüksek bonservis bedelleri bir gün başımıza bela olabilir mi?

    bilen aydınlatırsa sevinirim.

    edit: adamin go ldiyo, mahlas kemali, umutlarimiumutbulutbitirdi, ortasutkarisimi, raumdeuter ve kazansever tarafından aydınlandım sizleri de aydınlatayım sağolsunlar;

    beşiktaş ile fenerbahçe'nin anlaşması bonservis bedelleri üzerindenmiş onlar o yüzden daha dikkatli transfer yapıyorlarmış,

    bizim anlaşmamız ise maaş yükü üzerindenmiş o da geçen sene bitmiş bizim yönetim de iyi niyet göstergesi olarak 65 milyon euroyu geçmemeye çalışıyormuş.
  • 217
    finansal fair play, sözlükte konuştuğumuz arkadaşlar olsun, günlük hayatta sohbet ettiklerimiz olsun, genel olarak yanlış anlaşılan yönleri olan bir yaptırım.

    ffp "sattığın kadar alabilirsin" değil, "kazandığın kadar harcayabilirsin". (eğer farklı bireysel anlaşmalarınız yoksa) . şimdi siz yüksek lokal ya da global kazancı olan bir kulüpseniz, mesela madrid, barca, united, city gibi; her sene -20milyon, -50, -100 milyon euro'lara kadar transfer harcamanız olabilir. çünkü bunu karşılayabilecek gücünüz vardır. alırsınız messi'yi atıyorum chelsea'ye 200 milyon euro verip; bu adam sana reklam'la formayla vesaire, zaten daha maça ayak basmadan bonservisinin yarısını karşılar. dolayısıyla -200 milyon harcamış oyuncu satmamış ceza verelim diye bir durumu yok ffp'nin.

    öncelikle uefa, ffp'yi çok katı uygulamıyor, çok net, keskin ve sert cezalar vermiyor. hatta avrupa kupalarına katılmadığın yıl radar dışısın.(geçen yıl milan gibi.) bizim yönetim harbiden ceza almak için uğraşmış olmalı.

    uefa, kulüpler ile bu konu hakkında iletişim içerisinde zaten. kulüplerin uefa ffp komitesi ile bireysel anlaşmalar yapabilme şansı var. örneğin, fenerbahçenin, beşiktaş'ın anlaşmaları gibi. milan da el değiştirdiğinde, nisan ayında, uefa'nın kendisi milanla toplantı yapmak istedi çünkü yeni hesaplamaları hakkında bilgi güncellemeleri gerekliydi. (ne kadar yatırım yapacaklar, kulübün borçlarını da satın alacaklar mı, borçları nasıl ödeyecekler, çin piyasasında nasıl bir gelir bekleniyor, genel olarak önceki yıllara oranla ne kadar gelir artışı bekleniyor gibi) milan ise bu görüşmeyi ekim'e ertelemek istedi ve uefa da bunu kabul etmiş. italyan gazetelerinde milan'ın hala 150 milyon euro civarı harcama yapabileceği söyleniyor, tabii kesin rakam olmasa da. bu kadar harcama yapabilme sebepleri de denildiği gibi, yeni sahiplerinin, kulübü borçlarla beraber alması, güven veren bir görüntü çizmeleri gibi finansal sebepler sonucunda şirket'in daha yüksek değer'e ulaşması, daha iyi reklam anlaşmaları çekecek olmaları ve ayriyetten çin pazarı tabiiki.

    haginin topuğu'nun da bahsettiği, yeni sahiplere ilk sene tölerans gösterilmesi de buna bi etken tabi.

    avrupa kulüplerinin son mali durumları da burada: https://www2.deloitte.com/...oney-league-2017.pdf
  • 220
    bize ve tum takimlara uygulanan temel kisitlama 3 yilda 30 milyon euro`dan fazla zarar etmemek. kisaca gelirlerinizle giderleriniz dengeli olmali. bizim sorunlu oldugumuz zamanlarda bize 65 milyon euro maas butcesi kisitinin konmasi, aslinda sunun kibarca ifadesidir: "siz elinizdeki gelire gore ne kadar maas vermeniz gerektigini bile hesaplayamayacak kadar berbat yoneticilersiniz, o yuzden sizin yerinize butce planlamasini da biz yapiyoruz. sizin ortalama 100 m geliriniz olduguna gore 65ten fazla maas vermemelisiniz. salak misiniz kardesim siz?"

    diger yandan bizim gelir gider dengesinin bir turlu tutmamasinin en buyuk sebebi faiz odemelerimizin asiri derecede yuksek olmasiydi. keza borclarimizin onemli bir kisminin doviz cinsinden olmasi, faize ek olarak her kur artisinda toplam borcumuzun da artmasina ve bu da gider olarak yazildigindan gelir gider dengesinin daha da sapitmasina sebep oluyordu. riva florya arazilerinin projelendirmesinden gelen nakit, kulup tarafindan sermaye avansi olarak sirkete aktarildi ve sermaye artirimi sureci baslatildi. bu sekilde borclar olabildigince azaltilip faiz yukunun tasinabilir seviyeye gelmesi hedefleniyor olsa gerek. buna karsilik, faiz yukunu azaltsak bile, bilancolari inceleyen herkesin gorebilecegi gibi, ki bu bilancolar kap'in sitesi uzerinden kamuoyuna aciktir, zarar etmemizin tek sebebi faiz degildi. biz faaliyet zarari veriyoruz. dolayisiyla giderlerimizi de biraz kismamiz ve elbette gelirlerimizi artirmamiz gerekiyor. cl'de oynadigimiz 2015-2016'da yanlis hatirlamiyorsam faaliyet zararimiz yoktu ama avrupa'da olmadigimiz gecen sezon bu kalem oldukca yuksekti. keza bu sezon da avrupa'dan temmuzda elenmenin bir sonucu olarak 40-50 milyon tl civarinda gelir kaybimiz var, bu sartlar altinda gelir gider dengesini toparlamamiz da zor gorunuyor.

    bizim son uc yili toplarsak ulastigimiz zarar rakami 30 milyonun cok cok cok uzerinde, yilda ortalama 30 milyon euro zarar ediyoruz zaten. bu sartlar altinda uefa'yla yeni bir anlasma kacinilmaz gorunuyor. bu anlasma bizim 3 yilda toplam 30 milyon euro zarar kisitina belirli bir surec icinde ulasmamizi planlayacak. bu planlamanin ilk asamasi buyuk ihtimalle ilk yil 20 milyon, ikinci yil 10 milyon seklinde yillik zarar kisitlari olacak. keza bonservis gelirinden fazla bonservis harcamasi yapamama gibi kisitlarin da eklenmesi mumkun. bu tarz anlasmalarin birer ornegini fenerbahce ve besiktas'ta gorebiliriz. ama boyle bir anlasmaya girisilmese bile galatasaray'in yilda 10 milyon euro'dan fazla zarar etmeyecek bir yapiyi disaridan zorlanmasa dahi kurmasi gerekiyor. nihayetinde aksi takdirde her degerlendirmeye girdigimizde ipin ucunda olacagiz.

    butun bunlar ortadayken bu sezon 65 milyon euro maas kisitinin olmamasi sadece kagit uzerindeki bir durumdur. biz gelirlerimizi 150'ye cikaramadigimiza gore bu sezon ve her sezon 65, hatta hesaplari incelersek 60-55 civarinda bir maas limitimiz zaten dogal olarak ortaya cikmaktadir. tabi bunun kafamiza kafamiza uefa cekiciyle vurulan kisittan farki uc asagi bes yukari esnekliginin yoneticilere taninmis olmasidir. elbette bu esnekligi idare eden yoneticilerimizin sadece sportif yonetim alaninda niteliksiz insanlar degil, bu buyuklukte halka acik sirket yonetme tecrubesinden yoksun esnaf irisi turizmciler olmasi ne yazik ki biraz dusundurucu. gercekci olmak gerekirse galatasaray spor kulubu dernegi'nde, galatasaray sportif a.s.'nin ulastigi buyuklugu yonetme kapasitesini ortaya koyabilecek insan kaynagi bana kalirsa yok, en iyimser ihtimalle cok kisitli.

    nihayetinde finansal fair play cok basit bicimde ayagini yorganina gore uzatmaktir, ve elbette ffp insanin ustune yakisani, butcesine de uygunsa giymesidir.
  • 223
    keşke başımızda demokles'in kılıcı gibi sallansaydı da bu rezaletleri görmeseydik.

    seneye sözleşmesi bitecek olan belhanda'ya : 10 milyon euro
    5 milyon etmeyecek ndiaye'ye : 9 milyon bonservis + 3 oyuncu + 2.750.000 euro maaş
    galatasaray kalitesinde olup olmadığı tartışılan maicon'a : 8 milyon bonservis
    7.5 milyon euro bonservisi olan sneijder'i bedelsiz göndermek
    800 bin euro olması gereken maaşı 2.900 euro olan selçuk'u ısrarla kadroda tutmak

    bla bla bla. yeter ulan yeter. bu soygunda kimin 1 liralık haksız kazancı varsa hakkımız haram olsun. allah belanızı versin. çocuklarınızdan torunlarınızdan çıksın. yaşadığınız süre boyunca iki yakanız bir araya gelmesin. şirketlerinizin kayyuma devredildiğini allah hepimize nasip etsin.
  • 225
    o kadar saçma bir transfer politikası yürütülüyor ki şu an, takım şampiyon olsa bile ffp yemesi ciddi bir ihtimal.
    türkiye liginin çapı belli, türk takımlarının da ha keza öyle. ligi türkiye dışında izleyen yok, takımları türkiye dışında takan yok.
    futbol endüstriyelleşti ama türk futbolu değil. avrupa ülkeleri sanayileşirken osmanlı'nın durumu gibi şu anda türk futbolu.
    evet endüstriyel futboldan bahsediyoruz ama o endüstriyel futbol batı avrupa'da. türk kulüpleri geçtim dünyanın çeşitli pazarlarına giriş yapıp büyümeyi, kendi ülkesindeki potansiyeli bile kullanamıyor. yayın geliri dışında doğru düzgün gelir kalemi yok. yıllık seyirci ortalaması 15.000. hal böyleyken galatasaray'da açlık sınırı 2 milyon euro. 2 milyon euro'nun aşağısında kazanan adam, nasıl top oynamadığına hiç bakmadan zam diye bağırıyor. (bkz: yasin öztekin)

    takım dört sene üst üste şampiyonlar ligine gitmesine rağmen ffp yemekten kurtulamamıştı. şu anda ucl yok. ve bunun üstüne o senelerin bile hiçbirinde yapılmayan transfer harcaması yapıldı. bu yatırımın getireceği en fazla şey şampiyonluk. onun da yetmeyeceği daha önce defalarca tecrübe edildi ki şu anda galatasaray'ın ligin favorisi falan olmadığı da ortada. durum çok ama çok kötü.
App Store'dan indirin Google Play'den alın