resim
Fatih Terim
Görev:Teknik Direktör
Takım:-
Yaş:71
Uyruk:Türkiye
  • 20289
    her geçen sene taşıması daha da zorlaşan t*şaklarının ağırlığından, belinde fıtık oluşan yüce insan, geçirdiği bel ameliyatıyla bu dertten kurtulmuştur. lig ve kupa bir yana, avrupa'da da iddialı bir macera geçirerek mevcut ağırlığı daha da arttıracağını tahmin ettiğim bu sezon öncesinde mantıklı bir hamle yapmıştır. kendisine geçmiş olsun dileklerimi iletiyorum.
  • 20295
    (bkz: 11 ağustos 2019 fiorentina galatasaray maçı)ndan sonra elestirilmeye baslanmis. oncelikle bu mac hazirlik maci ve cikan ilk 11’e bakalim. on liberon yok, yedek donk oynuyor. yeni transfer seri hazir degil. feghouli tum yazini afrika kupasinda gecirmis hazir degil. sol acikta normalde yedek bekleyecek jimmy. forvetinde 4 gun once kampa katilmis kazma diagne. linnes kotu durumda, iki tane stoperin hic hazir degil. arkadas adamda da sihirli degnek yok. fiorentina’nin gencleri arti boateng catir cutur oynadi. bizim takimin sureye ihtiyaci var. defans neden bu kadar savruk ve neden hic hazir gozukmuyor, bunu elestirin anlarim ama ona da cevabim, marcao-luyindama ikilisi ust duzey takimlara karsi hep zorlanacak. sozlukte abartildigi gibi 20-30 milyonluk adamlar degiller.
  • 20297
    hocamızın fazlasıyla güzel bir huyu var. takımlar, seneler, dönemler değişiyor ama bu durum nedense değişmiyor.

    3. gelişinde ilk lig maçı. eboue orta alanda ujfalusi sağ bekte, muslera'nın ellerinin küçük olduğunun iddia edildiği malum yanlış hatırlamıyorsam belediye maçı ile başlayan ve takımın oturmasına kadar süren o zorlu süreç ve sonunda 9 puan farkla biten bir ligin süper final ile taçlanması. sanırım lucescu ile şampiyonlar liginde çeyrak final oynadığımız dönemden sonraki en doyurucu ve tatmin edici sezondu her açıdan ki o sezona bile eleştiriler vardı ki zaten lucescu gitti sonunda.

    yine 3. gelişinin 2. sezonundaki sonu çeyrek final ile biten şampiyonlar ligi macerası. ilk 3 maç sonunda alınmış 2 yahut 3 puan ve havlu atmış gözüyle bakılan bir galatasaray. sonucu herkes hatırlıyor sanırım.

    euro 2008'de yaşananları yazmıyorum bile. nerelerden dönen maçlar ve sonu yarı final ile biten bir şampiyona.

    2016'da herşet bitti geçmiş derken düşmanları hocayı yemek için sırada beklerken gelen selçuk frikiği ve malum olaylar.

    en taze örnek de geçen sezon. ben bile o puan farkından sonra 'bitti bu iş' demişken belediyespor'u geçmemizin imkansız olduğunu düşünürken gelinen nokta.

    yani şunu demek istiyorum sonuç olarak hoca morartmayı seviyor. yani güzel başlasın güzel bitsin adamı değil. kötü başlasın ki sonundaki güzelliğin keyfi katlansın gibi bir durumu var her defasında. bilerek yahut bilmeyerek yapıyor bunu ama olan şey bu sonuçta.

    hani edip cansever demiş ya 'mavi bir renk değil huydur bende' diye hocanın da huyu morartmak.

    ahmet ercanlar gibi sineklerin 'avrupada hakemsiz bu kadar ahahaa' diye takipçi kasmaları falan vallahi de billahi de galatasaray lehine. hatta çoğalmalı böyle tespitler.

    çoğalmalı ki tıpkı geçen sezon olduğu gibi yaşanacakların sonuçları da bir o kadar büyük ve haşmetli olsun.
  • 20298
    öncelikle kendisine geçmiş olsun dileklerimi ileteyim. inşallah hızla iyileşip kazasız belasız aramıza döner.

    sonrasında kendisi üzerinden 11 ağustos 2019 fiorentina galatasaray maçını izleyip "bu takım neden kötü oynuyor" sorusunu soran arkadaşlara bir cevap vermek istiyorum. sevgili arkadaşlar, fatih terim hiçbir zaman bir sistem hocası olmadı, her zaman oyunculara bağlı taktikler benimsedi. her zaman yaratıcılığa sistemden daha fazla önem verdi.

    başında fatih terim'in olduğu bir takım hiçbir zaman iki gün önceki rakibimiz fiorentina gibi sistemli oynayamaz, hiçbir zaman da oynamadı. uefa'yı alan galatasaray her sıkıştığında hakan şükür'e uzun top şişirip ileride yoğun ama rastgele pres yaparak baskıyı kıran bir takımdı, bu riskli yöntem işe yaramadığı takdirde iç sahada chelsea'den 5 gol yiyebiliyordu. hoca ikinci döneminin ilk sezonunda kah christian'da kah lukunku'da alıştığı hakan şükür'ü aradı, bir türlü bulamadı. 2003 yazında hakan şükür'ü bulduğunda ise takımın yaş ortalaması çok yükselmiş, hocanın denediği taktiksel değişikliklere cevap veremeyecek hale gelmişti. galatasaray'da 30 küsür futbolcu vardı ama bunlar transfer edilirken hiçbir sistem gözetilmemişti, fatih hoca "biri oynamazsa diğerini oynatırım, bu geniş kadrodan bir şekilde verim alırım" diye düşünmüştü fakat başarısız oldu. bu başarısızlıktan sonra futbolcularını suçladı, dört as oyuncusunu birden kadro dışı bıraktı. kestiği bu ceza sayesinde diğer oyuncuların motive olup daha iyi oynamalarını bekledi, fakat hiçbir şey değişmedi. hoca istifa etti.

    fatih hocanın üçüncü dönemi muhteşem başladı, 2011-12 sezonundaki oyun her açıdan tatmin ediciydi. fakat ertesi sezon elmander sakatlandığı anda bütün sistem yerle yeksan oldu çünkü oynadığımız önde baskılı 4-4-2 oyununu elmander kuruyordu. 2012-13 sezonunun ilk yarısı boyunca net biçimde kötü oynadık, neyse ki burak imdadımıza yetişti ve onun bireysel performansı sayesinde (bu performansta fatih hocanın etkisi de elbette yadsınmamalı) şampiyonlar liginde ikinci tura çıktık. sonra sneijder ve drogba gelince 4-1-3-2'ye dönerek aylar sonra iyi oynamaya başladık, schalke'yi deplasmanda tokatlayıp ligde de rahatça şampiyon olduk. ama ertesi sezon burak sahada eli belinde gezmeye başlayınca sistem tekrar çöktü, bir kez daha başa döndük. o esnada hoca maalesef takımdan gönderildiği için hikayenin devamını öğrenemedik ama kalsaydı yeni bir sistem kurmak zorunda olduğu muhakkaktı, üç sezonda üç farklı sistem olacaktı.

    fatih hocanın türkiye'nin en iyisi hocası olduğu tartışmasız bir gerçektir fakat yasin küçük'ü kondisyoner diye kulübe getirip geçen sezonun ilk devresini çöpe atan da fatih hocadan başkası değildir. hoca muhtemelen yasin küçük'e güvendi, "türk futboluna bir isim kazandırırım" diye düşündü. risk aldı ve kaybetti. sonra bartali'yi göreve getirip hatasından döndü ama yarın yine büyük oynayıp risk almaya ve bazen kazanıp bazen kaybetmeye devam edecek. çünkü bu adamın karakteri böyle, real madrid'e 6-1 yenildiğimiz maçtan* sonra gözyaşlarıma hakim olamamış, "ben bu haldeysem fatih hoca kim bilir nasıl yıkılmıştır" diye düşünmüştüm. fakat hoca verdiği röportajda "girdiğimiz pozisyonları atsaydık çok farklı bir maç olacaktı" demiş ve hiçbir üzüntü emaresi göstermemişti. hoca için risk almak ve bazen kaybetmek de bu işin ayrılmaz bir parçasıydı.

    fatih hoca bugüne kadar her zaman pragmatik düşündü, kısa vadede maksimum fayda getirecek çözümü bulup oradan ilerlemeyi seçti. elde ettiği başarıları da istikrarlı bir oyun planında ısrar etmekte değil, bulduğu kısa vadeli taktiksel çözümlere ve yıldız oyuncuları iyi motive ederek onlardan verim almaya borçlu. en basitinden fiorentina gibi koşan bir takım istiyorsan falcao'ya teklif bile yapmaman gerekir, feghouli'yi satman veya yedek bırakman, yerine defansif katkısı daha yüksek bir kanat koyman, kısacası sahaya 11 tane asker çıkarman gerekir. hocanın hayalinde böyle bir takım yok ve bence hiçbir zaman da olmayacak. çünkü oyuncularının bu oyunu coşkulu ve özgürce oynamalarını istiyor.

    bu sebeple oyuna dair eleştirileri de bir santrfor ve önlibero transferi geldikten sonra yapmak gerekir. çünkü takımın büyük oranda taktiksel bir ezberi yok, bireysel performanslara dayalı bir oyun oynuyoruz. fakat bu sistemsizlik sayesinde gücümüzün maksimum düzeyini kimse kestiremiyor. örneğin 5 aralık 2012 braga galatasaray maçı'nın ilk yarısını izleyen biri galatasaray'ın o maçtan puan alabileceğine ihtimal vermezdi. fakat hocanın devre arasında verdiği motivasyondan sonra rakibi adeta ezerek maçı galip bitirdik, biraz daha şanslı olsak maç 3-1 bitecekti.

    işte fatih hocanın kariyerini bu maçla özetlemek ve kariyerinin her döneminde bu maçın benzerlerini görmek mümkün. hoca da her zaman sahada ruhuyla oynayan, terinin son damlasına kadar mücadele eden, elinden gelenin en iyisini yapan bir takım istediğini söylüyor. "sistemli oynayan, görevini harfiyen yapan oyunculardan oluşan, sahaya koyacağı oyunu ezberlemiş bir takım" gelecek planlarında maalesef yer almıyor.

    fatih hocayı ve galatasaray'ı yıllardır takip eden biri olarak, hepimizin beklentilerini bu gerçeklere göre ayarlamasında fayda olduğunu düşünüyorum.
  • 20299
    bir galatasaray yönetiminin başına gelebilecek en büyük şanstır. çıkıp 2 senede şöyle şampiyon olduk. böyle kupa kazandık diyen yöneticiler kendisine sokak kabadayısı diyen bir şahısla fotoğraf çektirip gururla paylaşırlar. beyanlarını görense hocaya imkanları altın tepside sunduklarını sanırlar. galatasaray futbol takımı yarım sezon forvetsiz oynadı. fatih terim forvetsiz şampiyon olma challenge çekti. hala değeri bilinmiyor, hala bir altı numara alınmıyor. ama sonra da diagne transferinin alınması da satılamaması da taraftarın suçu. mustafa cengiz yatıp kalkıp dua etsin ki geldiğinde fatih terim görevdeydi.
    unutanlara hatırlatmak lazım;
    https://youtu.be/HOr6XIb87II
  • 20300
    avrupa takımlarına karşı olan başarısızlığımız kendisine mal edilen imparator. bi aç da kadrona bak çok bilmiş taraftar.* tek tek bak. takımın en önemli oyuncuları dediğin adamlar, ingiltere liginde düşmemeye oynayan takımların bile kadrosunda düşünmediği isimler. bu isimlerden daha iyisini alamıyoruz, ne biz, ne başka bir türk takımı, ne de bizim gibi 3. seviye futbol oynanan ülkelerin takımları. onları da minimum 3 milyon avro yıllık maaştan aşağı ikna edemiyorsun.

    senin yerin cl'de maksimum son 16, çeyrek final falan görürsen mucize. e sen makasın bu kadar açık olduğunu bilecek kadar futbol bilgesisin zaten! halbuki de bruyneler, firminolar, 23-24 yaşlarında yıllık 1 milyon avrodan oynamak için kapımızda sıra bekliyor ama hoca işi bilmediği için jimmy durmaz'ı alıyor, donk'u yoktan var ediyor, 33'lük falcao'ya yıllık 5m avro veriyor ki ona rağmen hala alamıyor.

    şimdi hava sıcak, tatile de gidemedin, canın sıkkın. kime saracaksin? ya cengiz'e, ya albayrak'a. bugünkü stres topun fatih hoca mı? haftaya seri'ye çakarsın iki sinkaflı entry, sonra muslera?

    arkadaş senin bu kadar büyük düşünmeni sağlayan, bizi cl'de çeyrek final kesmez dedirten, sana cl finali hayali kurduran bu adam, türk futbolunun çıtasını yükselten adam bu. o uefa şampiyonluğu, cl çeyrek finalleri falan mucizeydi mucize. bu mucizeleri bu adam gerçekleştirdi.

    ne dedi kendisi? imkansız yoktur, mucizeler zaman alır. zamanı olmayan gitsin real'i, bayern'i tutsun arkadaş. ben mutluyum beklemekten!
App Store'dan indirin Google Play'den alın