• 151
    ronaldinho'yu istemeyenin aklından şaşarım temalı bir köşe yazısı yazmış, bunu da isim vermeden
    zamanında gheorge popescu'nun transferini örnek göstererek desteklemiştir. aklınca grande terim'e
    yol yordam öğretecek.

    14 ocak 2012 galatasaray karabükspor maçının ardında grandede 5-1'lik galibiyeti üzerinde durmadı
    transferdeki ağzı olan konuşuyor, ben listeyi verdim istediklerim ortadadır açıklaması yapmıştır.
    basın toplantısında fatih terim aslında medyadaki fatih altaylı ve onun gibilerin zihniyetine iyi gider
    yapmıştır.

    hatta söylediği, transfer iyiyse yönetimden kötüyse hocadan bilinir sözü üstü kapalı olarak
    fatih altaylı hedef alınarak söylenmiştir.*

    ayrıca, hocanın söylediği masrafla ronaldinho'yu kabul edenin aklından ben şaşarım. bonservisi 7.8
    milyon €, yıllık 5.5 milyon € garanti parayı harcayabilecek bütçemiz varsa xherdan shaqiri ve
    matias suarez'e salça olalım.
  • 153
    --- alıntı ---

    şike soruşturması başladığı günden bu yana “istikrarlı” olarak “fenerbahçe küme düşmemeli” diye yazan bir tek kişi var.
    kim biliyor musunuz?
    ben.
    fatih altaylı.
    “birkaç kişinin yaptıklarıyla türkiye'nin en büyük spor camialarından biri cezalandırılmamalı” diyen yine bir kişi var.
    o da ben.
    bunu söylemeye en fenerbahçeli fenerbahçelilerin bile yüreği yetmezken ben bunları yazdım.
    niye yazdım biliyor musunuz?
    100 yıllık fenerbahçe'yi babasının çiftliği zannetmeye, fenerbahçe'nin şerefli koltuğunu kirletmeye kimsenin hakkı olmadığını düşündüğüm için.
    türk sporunun fenerbahçe'siz olmayacağını bildiğim için.
    ben sporda spordan yanayım.
    başka bir şeyden değil.
    galatasaray'ın şirketleşme operasyonundaki “haksızlığı” da benim gazetem yazıyor, benim gazetemin yazarları yazıyor.
    çünkü biz spordan yanayız.
    fenerbahçe'nin başkanı aziz yıldırım, mahkemede çıkmış gazetemi hedef gösteriyor.
    fotoğrafını basmışız.
    peki o fotoğrafa giden işleri de biz mi yaptırdık aziz yıldırım'a?
    “biz şike yapmadık” diyor.
    tamam şike yapmadınız.
    ama çok basit bir soru soruyorum aziz yıldırım'a.
    “ne işiniz vardı o adamlarla?
    çevrenize doldurduğunuz, sabıka kayıtları klasör dolduran adamlarla ne işiniz vardı? niye bunlarla dolmuştu çevreniz?”
    bu soruya yanıt verilmiyor elbet.
    maçlara niye bu adamlarla gidiyordunuz?
    niye bu adamlarla sahaya giriyordunuz?
    bu soruları soruyorum ben.
    siz ise bizi hedef gösteriyorsunuz.
    bakın aziz bey, kulübünü gerçekten seven adam, gerçek bir başkan, kulübünü kendine siper etmez.
    kendini kulübüne siper eder.
    siz kendinizi 100 küsur yıllık büyük fenerbahçe'nin arkasına saklıyor, fenerbahçe'yi kendinize kalkan yapıyorsunuz.
    fenerbahçe'yi kurtarmaya değil, fenerbahçe'yi kullanarak kendinizi kurtarmaya çalışıyorsunuz.
    size fenerbahçeliler mi dedi bu adamlarla iş yapmanızı, bu adamları kulübe sokmanızı?
    yoksa siz, size bir kimlik kazandıran fenerbahçe'deki koltuğunuzu korumak için mi bu adamlarla işbirliği yaptınız?
    bakın aziz bey, kendinizden başka herkesi ve her şeyi suçlayamazsınız.
    mafya bozuntularıyla dolaşmanızı bir rejim meselesi gibi gösteremezsiniz.
    aslına bakarsanız bunlar beni pek ilgilendirmiyor da.
    koskoca fenerbahçe, kendini aziz yıldırım'a kalkan edecekse, yüz yıllık mazisini sizin için feda edecekse...
    ben karışmam.
    ama karışacağım bir şey var.
    bizi tehdit edemezsiniz.
    bizi hedef gösteremezsiniz.
    eğer bu gazeteden bir tek arkadaşımın kılına zarar gelirse, adamlarınızın hâlâ dışarıda kalan uzantılarından biri, tek bir habertürk çalışanına dokunursa o zaman külahları değişiriz.
    artık eski alışkanlıklarınızı bırakın aziz bey.
    bırakın!

    --- alıntı --- *
  • 157
    http://www.htspor.com/...eknik-direktor-olmaz

    yazının bir bölümüne katılıyorum, evet fenerbahçe 20 dk iyi oynamıştır, evet aykut kocaman hatalı değişiklikler yapmıştır.

    fakat, galatasaray aykut hocanın hatalarından dolayı oyunun hakimiyetini ele geçirmedi, tam 70 dk oyuna hükmetmiş ve goller gelmiştir.

    hele ki galatasaray taraftarı ve yönetimi 1 puana sevimiştir demek tamamen kıskançlıktır, sevinenler 1 puana değil, resmen olmasada şampiyonluğu kutlamıştır. buna görememek kıskançlıktır ve de hasetliktir.
  • 158
    "ilahi adaletin olmadığı bir yer var. futbol sahası. tanrı oraya karışmıyor. oraya adaletini aksettirmiyor. ve her nedendir bilemem, o futbol tanrısı asla ve asla galatasaray’ın yanında yer almıyor.

    özellikle de fenerbahçe karşısında. 90 dakika boyunca futbol oynayan taraf galatasaray. 90 dakika boyunca rakip kaleyi abluka altına alan galatasaray. 90 dakika boyuca rakibini sürklase eden galatasaray. 90 dakika boyunca galibiyeti hak eden galatasaray.

    ama kazanan fenerbahçe. üstelik ilk kez de değil. fenerbahçe kazanmayı hak ettiği her seferinde kazanıyor. hatta fark atıyor.
    galatasaray kazanmayı hak etse de kazanamıyor! neredesin ey adalet? galatasaray’ın sayısız atağı, onu aşkın pozisyonu, beş yüzde yüzde yüzlük pozisyonu var. buna karşın serbest vuruştan kazandığı tek golü.

    fenerbahçe’nin 1,5 atağı var. buna karşın iki golü. 11 kişi ile savunun ve buna rağmen kalesinde pozisyon üstüne pozisyon gören fenerbahçe. 10 kişi ile saldıran ve kalesinde pozisyon bile görmeden iki gol yiyen galatasaray. tabii aslında her şey bu kadar basit değil.

    galatasaray, fenerbahçe’nin oyunu yavaşlatma tuzağına düştü. tüm akınları pozisyonla sonuçlansa bile yavaştı. topu hızlandıramadı galatasaray. fenerbahçe ise iki kez topu hızlandırdı maç boyunca ve ikisi de gol oldu.

    ve aslında maç iki takım arasında oynanmadı. galatasaray ile volkan arasındaydı karşılaşma. galatasaray, fenerbahçe’yi ezdi geçti. volkan’ı geçemedi. fenerbahçe ise sürklase olduğu maçı çok rahat geçti. dedim ya futbol tanrısı galatasaray’ı sevmiyor. ama futbol federasyonu da galatasaray’ı sevmiyor. şampiyonluğu elinden alıp süper final’i verdiler. koskoca bir sezonu 6 maça indirdiler. yine şampiyon oluruz gibime geliyor. ama hem federasyon hem futbolun tanrısına rağmen. hakem fırat ayıdınus’a gelince. cüneyt çakır, avrupa’nın en önemli maçını yönetiyor. “ben neden yönetemiyorum bu maçları” diye kendine soracağına, otursun bu maçı bir izlesin kayıttan."

    http://www.htspor.com/...-neredesin-ey-adalet
  • 159
    --- alıntı ---

    bir tek galatasaray zararlı çıkar!

    gazete habertürk genel yayın yönetmeni fatih altaylı, uefa'da uzun yıllar görev almış bir hukuk adamına, tff'nin şike soruşturması kapsamında 16 kulübün pfdk'ya sevkini sordu. en çarpıcı yorum ise şöyleydi; bir tek galatasaray zararlı çıkar

    hukukçunun iddiası: büyük takımlardan bir tek g.saray bu işin dışındaydı. şimdi onun da avrupa’ya gitmesi konusunda önü kesiliyor. amaç, g.saray ile diğer kulüpler arasında ekonomik uçurum oluşmasını engellemek

    futbol federasyonu’nun aldığı kararlar üzerine uzun yıllardır uefa’da çeşitli kurullarda görev yapan, defalarca türkiye’ye gelip gitmiş ve türk futbolunu yakından izleyen ve benim de yıllardır tanıdığım bir hukuk adamını aradım.

    “duydun mu türk futbol federasyonu’nun aldığı kararları?” diye sordum.

    duymuştu ama pek bir şey anlamamıştı.

    “belirsizlik var. ne demek istiyorlar, aldıkları kararları nasıl ve ne zaman uygulayacaklar ve kime karşı uygulayacaklar belli değil” dedi.

    “başkanın şike soruşturmasıyla ilgili olarak söylediklerini öğrendin mi?” dedim. haberi yoktu.

    “şike sahaya yansımadığı için defteri kapatmışlar” dedim.

    “dava da düştü mü o zaman” diye sordu.

    “dava sürüyor” dedim. şaşırdı.

    ‘uefa pazarliğa girmez’
    “temmuz’dan beri uefa’ya dava sürerken karar almamız sakıncalı olur diyorlardı. uefa ceza için hızlı hareket etmelerini isterken davayı gerekçe gösterip ceza veremeyeeklerini söylüyorlardı. şimdi tam tersini mi yaptılar yani?” dedi.

    “evet” deyip sordum “uefa ile danışıklı dövüş yapıldığına inanıyor türk sporseverleri. cas’taki davanın da bu yüzden geri çekildiğine inanıyor herkes.”

    “zannetmiyorum. uefa böyle bir pazarlığa girmez” dedi.

    “platini’ye seçimlerde destek sözü verildi, bu yüzden göz yumacak” deniyor deyince ben, kahkahayı patlattı.

    ‘platini çok akilli adam’
    “platini aklını kaybetmedi. avrupa’da onca takıma bu nedenle ceza verip türkiye’ye göz yumarsa türkiye’den alması muhtemel oydan daha fazlasını avrupa ülkelerinden kaybeder. platini böyle bir şey yapmaz. böyle bir öneri yapıldıysa dinlemiştir ama asla kabul etmez. çok ilkeli bir adam olduğu için değil
    ama çok akıllı bir adam olduğu için kabul etmez” dedi.

    “ama bir pazarlık olmalı ki, cas’taki dava geri çekildi” dedim.

    ‘davayi en az 5 yil için çektiler’
    “cas’taki dava geri çekilmiştir çünkü fenerbahçe’nin avrupa’dan daha uzun süreli bir ceza almasını göze alamamıştır fenerbahçe yönetimi. eğer dava çekilmese ve kaybedilseydi, fenerbahçe en az 5 yıl avrupa kupalarına katılamazdı. bu yüzden çekmişlerdir. şimdi 2 veya 3 yıl katılmayarak kurtulacaklar” dedi.

    ‘galatasaray olayin farkinda değil’

    sonra sordu, “sizin takım ne yapıyor?”

    “galatasaray’ı da disiplin kuruluna verdiler. bizim yönetim de sert bir açıklama yaptı. bekliyorlar” dedim.

    “sizinkiler olayın farkında değil” dedi.

    “hangi olayın?” dedim.

    “federasyonunuzun aldığı kararlardan zararlı çıkacak tek takım galatasaray” dedi.

    “niye?” diye sordum.

    anlattı: “ortaya çıkan tablodan sonra uefa büyük ihtimalle türk takımlarını avrupa’ya kabul etmeyecek. hatta belki de federasyonunuz uefa’ya ‘biz birkaç sene katılmayalım’ diyecek. fenerbahçe zaten en az 2 yıl daha katılamayacaktı. soruşturmada adı geçen diğer takımların da katılamama ihtimali vardı. büyük takımlardan sadece galatasaray bu işin dışındaydı. yani galatasaray, avrupa’ya gidebilirdi. şimdi galatasaray’ın da avrupa’ya gitmesinin önü kesiliyor. hem de türk futbol federasyonu tarafından.”

    “federasyon niye böyle bir şey yapsın ki?” dedim.

    ‘yöneticileriniz uefa’ya anlatmali’

    “farkında olmadığınız da bu işte. bana ulaşmış bir bilgi yok ama belki de uefa ile bu yönde bir anlaşma yapıldı. ‘siz bizi zorlamayın. biz de birkaç sene kimseyi avrupa’ya yollamayalım’ dendi. bilmiyoruz. belki platini böyle ikna edildi” dedi ve ekledi “böylelikle galatasaray ile diğer takımlar arasındaki farkın açılması engellenecek. diğerleri avrupa’ya gitmezken galatasaray giderse bu galatasaray için büyük avantaj olacaktı. hem transferde hem gelirlerde. türkiye’ye gelecek yabancı oyuncuların iyileri galatasaray’ı tercih edecekti. galatasaray, şampiyonlar ligi ya da avrupa ligi gelirlerinden her yıl en az 10 milyon euro belki de daha fazla alacaktı. şimdi galatasaray’ın da önü kesilmiş oldu”

    “uefa buna izin verecek mi?” diye sordum.

    “yöneticileriniz uefa’ya bu durumu anlatmalı. anlatırlarsa belki bir yol bulabilirler” dedi.

    fatih altaylı

    http://www.htspor.com/...asaray-zararli-cikar

    --- alıntı ---
  • 160
    "bir tek galatasaray zararlı çıkar!" başlıklı yazısında ( http://gss.gs/qAf ), tff tiyatrosu oyunlarının özetini sunmuştur. hepimiz bu saçma süreçte gelinen noktanın altında yatan asıl nedenin ne olduğunu gayet iyi biliyorduk; karşı taraf safa yatıp bizi de aptal yerine koymaya çalışsa da... bu olaya acilen el atılmalı, uefa'ya gerekli bilgiler verilmelidir. bu alçakça hamlelerin sonucunda, uefa'nın vereceği cezalar çerçevesinde, herkes hakettiğini bulursa (fenerbahçe 3-5 sene avrupa'dan men edilir, galatasaray da söke söke avrupaya açılırsa), işte o zaman isterim ki tüm fenerbahçelileri ve tff üyelerini bir yere toplasınlar ve karşılarına geçip suratlarını izleyelim!
  • 162
    http://www.haber1903.com/...re_ihtiyaci_yok.html

    --- alıntı ---
    -beşiktaş, galatasaray'i kabul etmişti-

    beşiktaş kulübü'nde gördüğüm manzara müthişti diyen altaylı, "ali sami yen stadı'nın yıkımı için belediye tarafından verilen ruhsatın süresi dolmak üzereydi ve bizim de stadı yıkıp, yenisinin inşaatına başlamamız gerekiyordu. bu yüzden de maçlarımızı oynayabileceğimiz bir stada ihtiyacımız vardı. beşiktaş'ı dost ve kardeş kulüp olarak bilip tanıdığımız için ve stadında oynamamız galatasaray camiasında bir tepki yaratmayacağı için inönü stadı da kafamızdaki alternatifler arasındaydı. önce olimpiyat stadı'na baktık. yol durumu ve stadın gereksiz büyüklüğü nedeniyle vazgeçtik. daha sonra güngören ve kartal'da iki statla ilgilendik. bu arada şahsi dostum olan serdar bilgili ve hüsnü güreli ile konuşup inönü stadı alternatifini de gündeme aldık. beşiktaş'ın son yıllarda gördüğü en iyi yönetim kurulu olarak tanımladığım bilgili yönetimi sağolsun teklife olumlu yaklaştı. bizi kulüpte ağırladılar. gördüğüm manzara müthişti. çok modern bir kulüp yönetim sistemi oluşturmuşlardı. statlarında oynamamıza sıcak baktıklarını söylediler. daha sonra da yanlış hatırlamıyorsam maç başına 200 bin dolar ödememiz koşuluyla inönü stadı'nı kullanabileceğimizi belirttiler. yine yanlış hatırlamıyorsam o sırada inönü stadı'nda henüz localar yapılmamıştı. yani loca sorunu yoktu. sonra bu fiyatı maç başına 120 bin dolara kadar düşürmüşlerdi galiba. ancak biz belediyeden yıkım izniyle ilgili süreyi uzatınca, yeni stadı yapacak mali kaynakları da 2001 krizi şartlarında uygun koyşullarda bulamadığımız için ali sami yen'de kaldık." dedi.

    -inter ve milan'dan daha mi zenginiz-

    türk telekom arena konusundaki düşüncelerini ifade eden fatih altaylı; "ben konuya beşiktaş, galatasaray, fenerbahçe diye bakmıyorum. bence istanbul takımlarının 3 ayrı statta oynama gibi bir lüksü yok. hem kulüplere, hem ülkeye gereksiz bir yük, anlamsız bir maliyet. inter veya milan'dan daha mı zenginiz. bu iki kulüp san siro'yu paylaşıyor. mal sahibi milano belediyesi. hatırlayın eskiden ali sami yen atıl bir haldeydi. fenerbahçe stadı yok gibiydi ve tüm maçlar inönü'de oynanırdı. gerçi zemin çim değildi o zamanlar ama bugün iki takım aynı stadı paylaşabilir. tabii şu an için bu zor. çünkü galatasaray locaları sadece maçlar için değil tüm kullanım haklarıyla sattı. yani ben istersem her gün locamı ofis olarak kullanabilirim. ama bu da sorun değil. 15 günde bir beşiktaşlı dostlarımız locamızı kullansın. sonunda, içinde mücevher veya para saklamıyoruz ya. bence yardımcı olmalı. ama beşiktaş da türk telekom'dan isim hakkı falan gibi taleplerde bulunma hakkına sahip değil. tek sorun özellikle avrupa maçlarının da oynandığı dönemde zemin kalitesini korumak. bir çim saha yaklaşık 1 milyon dolara mal oluyor. yıllık bakımı da 500 bin doların üzerinde. çok maç oynanırsa zemin çok kötü olacaktır. ama yapacak bir şey yok. önlem alınır." dedi.

    -öztürk'ü zerre ciddiye almiyorum-

    adnan öztürk'ü zerre ciddiye almadığını dile getiren fatih altaylı; "adnan öztürk galatasaray lisesi'nden kardeşimdir. ama kendisini zerre ciddiye almıyorum. hayatı boyunca sporla alakası olmadığı için sportmenliği de bilmiyor. galatasaray spor kulübü'nün kapısından ilk kez 40 yaşını geçtikten sonra girdi. kariyerimi yaptım, para kazandım, biraz da şöhret olayım pr yapayım diye girdi herhalde. bilmiyorum. ama yaptığı 10 şeyin 9'u yanlış. hem kulüp içinde gerilim yaratıyor hem de kulüpler arasında. bence bir an önce galatasaray yönetiminden uzaklaşması gereken bir isim. bunu defaten her ortamda söyledim zaten. galatasaray'ın adnan öztürk gibilere ihtiyacı yok. onun da ne galatasaray bilgisi var, ne türk sporuyla ilgili bir fikri." dedi.

    -beşiktaş'in gücü, oraya o stadi yaptiracaktir-

    inönü stadı'nın yerine devasa bir stat yapılmasına karşı olduğunu belirten altaylı; "işin doğrusu ben şehrin o noktasına devasa bir stat yapılmasını karşıyım. mevcut yapıdan daha yüksek olmayacak bir stat neden olmasın. bunu başkan fikret orman'la da paylaştım. o da "dışardan daha büyük olmayacak. aşağıya doğru ineceğiz" dedi. karşı olmamın nedeni oradaki tarihi doku. etrafında saraylar, camiler ve boğaz var. süzer plaza oraya zaten yeterince zarar verdi. bir de dev stat olursa iyice kötü olur. ama yüksekliği arttırmadan, tarihi dokuyla uyum sağlayabilecek bir mimari ile elbette olabilir. başkan fikret orman kültür bakanı ile konuyu tartışırken ben de yanlarındaydım. bakan günay'ın haklı argümanları var. o da benim gibi düşünüyor. ama beşiktaş'ın gücü oraya o stadı yaptıracaktır. tek ricam oraya yakışır ebat ve mimaride bir stat olmasıdır." dedi.

    -"deli misin?" diye sordum-

    fikret orman'ın işinin çok zor olduğunu ifade eden fatih altaylı; "fikret orman çok sevdiğim birisi. adaylık sürecinde kendisine "deli misin?" diye sordum zaten. aklı olan adamın girmeyeceği bir işe kalkıştı. çok zor bir görevde. beşiktaş'ı küçültse o borçları ödeyemez. büyütmeye kalksa 500 küsur milyon tl borçlu, gelirleri temlikli bir kulüple bu işi nasıl yapacak? işi çok zor. feda tişortleri satmakla bu borç ödenmez, bu mali tablo düzelmez. bir an önce stat gelirlerini arttırmak zorunda. belki bir köprü kredi ile temliklerden kurtulursa eli rahatlar ama zor. beşiktaşlıların ona yardımcı ve sabırlı olması lazım. başarı konusunda dost bir kulüple ilgili bir şey söylemek bana yakışmaz. inşallah başarılı olur diyebilirim ancak. hem onun için hem samet için, hem de galatasaray lisesi'nden ağabeyim olan ama çocukluğundan beri beşiktaş taraftarı olan ağabeyim erman için." diyerek sözlerini tamamladı.

    --- alıntı ---

    haber kaynağı: haber1903 özel haber
  • 165
    kulüpte bir dönem yöneticilik yaptı diye kendini duayen ve sürekli kameralar karşısında insanlara birşeyler anlattığı için her söylediğini de doğru sanıyor galiba. adnan öztürk'ü yönetime yakıştırmıyormuş beyefendi, vallahi yönetim senin zevkine göre seçilmiyor başkan listesine koymuş kongre üyeleri seçmiş. ayrıca hatırlatırım adnan öztürk başkanlık seçimlerinde adnan polat'ın karşısına çıkıp 2944 oya karşılık 2237 oyla kaybetmişti. kongre üyelerinin hatırı sayılır bir kısmı onu başkanlığa layık bile görmüş ama altaylı'ya göre derhal ayrılmalı. peki fatih altaylı kimdir ? holding medyasının bir temsilcisi turgay ciner'in * sahip olduğu habertürk'ün yayın yönetmeni, başbakanın* gezilerinde uçağından eksik olmaz muhabbeti vardır. altaylı iktidarla iç içedir adnan öztürk'ün irade göstermesini hazmedemeyenler onu uyarma görevini yine galatasaray'ın içinden olan altaylı'ya yaptırmışlar.
  • 171
    habertürk gazetesi yazarıdır. rıdvan ve arif'e burak konusunda atar yapmış. her ne kadar arif'in eleştirilerini bilmesem de rıdvan dilmen gibi sütten çıkma ak kaşık olmayan eski bir futbolcunun burak'ı eleştirmesinin altındaki neden, burağın yapmış olduklarından çok daha beterlerini yapmış olmasıdır. ne demiş bakalım.

    --- alıntı ---
    burak yilmaz'i taksim'de asalim

    pek çok kişi sormuş, "burak'ın yaptığına ne diyeceksin?" diye.
    diyeceğimi diyeyim de merak sahipleri rahatlasın.
    bence burak'ı hemen taksim meydanı'nda asalım. çünkü türk futbol tarihinde ve dünya futbol tarihinde ilk kez bir futbolcu, ceza alanına girerken kendini yere atıp hakemi kandırarak büyük bir suç işledi.

    ridvan ve arif'e çok güldüm

    hele hele arif ve rıdvan'a çok güldüm.
    yıllarca bu işin kralını yapanlar şimdi burak'ı hedef almışlar.
    diyelim ki, penaltı değil.
    burak mı suçlu, yoksa hakem mi?
    hakem vermese sorun yok.
    her maçta onlarca futbolcu bu hareketi yapıyor, penaltı almayı deniyor.
    kimi alamıyor, kimi sarı kart görüyor. kimi de alıyor.

    sanki bu olay ilk kez yaşaniyor

    böyle bir şey ilk defa mı oluyor!
    bu konuda bir eleştiri yapılacaksa, bunu türkiye'de bu yolla puan almamış veya puan kaybetmemiş biri varsa o yapsın.
    sakın bu yazdıklarımdan, sahtekârlıkla penaltı alınmasını doğru bulduğumu zannetmeyin.
    elbette ayıp. elbette sportmenliğe aykırı.
    garibime giden, bu sanki ilk defa yapılıyormuş gibi davranılması.

    http://kralspor.ensonhaber.com/...alim-2012-08-28.html

    --- alıntı ---
  • 172
    12.09.2012 tarihinde habertürk'de yazdığı yazısı:

    --- alıntı ---

    böylesi dedikodular hayra alamet değil

    bu yazacaklarımı,hiç hoşuma gitmeden, hiç istemeden yazıyorum.
    aslına bakarsanız yazmamayı kırk kere tercih ederim. amma velakin, türkiye'nin gelmiş olduğu noktanın tespiti, tehlikenin boyutunun anlaşılması bakımından elim varmayarak da olsa bu yazıyı yazmak zorundayım.
    çünkü bu satırları yazmaya utanıyorum.
    ülkemde böyle bir tartışma olmasından utanıyorum.
    ülkemin insanlarının bunu tartışacak olmasından dolayı utanıyorum.
    ülkemdeki insanların bunları düşünecek hale gelmiş, getirilmiş olmasından utanıyorum.
    ama utana sıkıla yazıyorum.
    biliyorsunuz selçuk inan'ın hollanda maçında takıma koyulma-ması, estonya maçı öncesi ilk 11'de görünmemesi ve abdullah avcı milli takım'ın başına geçtiği günden bu yana selçuk'un milli takım'da forma şansını çok az elde edebilmesi sportif açıdan çok eleştirildi.
    selçuk'un türkiye'nin en formda ve en iyi orta saha elemanı olduğu halde milli takım'ın ilk 11'inde ve değişen 11'inde dahi yer bulamaması gerçekten şaşırtıcıyken, abdullah avcı'nın bu durumu "sisteme" bağlaması çoğunluk tarafından inandırıcı bulunmadı.
    ama yine de bunun bir sportif tercih olduğu inancı hepimizde hâkimdi.
    açık söylemek gerekirse bende "hâlâ" hâkim ve bu yazacaklarıma rağmen hâkim.
    ancaaaaak!
    abdullah avcı'nın selçuk inan'ı
    milli takım'da oynatmamasıyla ilgili çeşitli bloglarda ve sosyal medyada yürümekte olan tartışma ve iddialar hiç de "sportif" değil.
    buralarda yazılanlara göre abdullah avcı'nın selçuk'u milli takım 11'inde oynatmamasının nedeni "mezhepsel".
    selçuk inan'ın hataylı bir "nusayri" olduğu için abdullah avcı tarafından takıma koyulmadığı "dedikodusu" sanal ortamda inanılmaz bir hızla yayılıyor.
    ben bugüne kadar futbolda çok garip, çok abuk iddialar, isnatlar gördüm ama böylesine ilk kez rastlıyorum.
    allah biliyor ya, böyle bir şeye ne inanıyorum, ne inanmak istiyorum.
    ama türkiye'de artık bunun bile konuşulup dillendirilecek hale gelmiş olması, bunlara inanılması, bunun bir olasılık olarak düşünülmesi bile "memleket açısından" hayra alamet değil.
    not: umarım dün milli takım kazanmış, selçuk sonradan da olsa oyuna girmiş ve bu çirkin dedikoduların türkiye gerçeğini yansıtmadığı anlaşılmış olsun.

    --- alıntı ---
  • 175
    sözlükteki einstein'ları bize göstermiştir. baştan söyleyeyim fatih altaylı'yı sevmem(bunu kendimi garanti altına almak için de söylemiyorum). adam selçuk inan'ın mezhebinden dolayı milli takıma alınmadığı tartışılıyor. bu tartışmadan utanıyorum diyor. yani böyle bir tartışmanın olmasına değiniyor, böyle bir tartışmanın olmasını tartışmaya açıyor. tartışmaktan utandığı şeyi(yani selçuk'un mezhebinden dolayı milli takıma alınıp alınmaması) tartışmıyor adam. tekrarlıyorum, bunun tartışılmasını tartışmaya açıyor. bunu tartışıyorsak ne kadar vahim bir durumda olduğumuzu anlatıyor. bunu şark kurnazlığı olarak değerlendirmekte ayrı bir einstein'lık. ne desin adam? ne demesini beklersiniz? eğer selçuk'un neden oynatılmadığını açıklasın diyorsanız bunu hiçbirimiz kesin olarak bilemeyiz(her ne kadar benim kendimce düşüncelerim ve tahminlerim olsa da). fakat bu tartışmanın ne kadar deli saçması olduğunu anlamak için illa selçuk'un neden oynamadığını bilmemiz mi gerekiyor?
App Store'dan indirin Google Play'den alın