şahsen öncelikli tercihim favre, bielsa'dır. hepimiz bu iki isme ölüp bitiyoruz da işin bir de yönetim boyutu var. bu adamlarla maddi ve manevi olarak anlaşabilme bütçesi ve vizyonu olması gereken bir yönetim ihtiyacı var. bizde bunlar var mı? cevaba gerek var mı?
ersun yanal'ı galatasaray'ın başında görmek isterim. bu beni galatasaray düşmanı yapacaksa yapsın. fatih terim'i sevmek de sözlük içi ve dışı tarafından (ki genellikle sözlük içi) galatasaraylılığı sorgulatacak bir hareketse buna da eyvallah gayet de seviyorum fatih terim'i. malum süreçte sütten çıkmış ak kaşık olduğunu düşünmüyorum. fakat özet namına daha oransal sonuç çıkarmak gerekirse %20 terim, %80 aysal suçludur nazarımda. sonra mevcut iktidarla ortak düşen tek bir görüşüm bile yok.
bu konulara değindim çünkü x bir isme olur verdiğiniz an farklı konulara değiniliyor. gelelim ersun meselesine.
bizim
* önceliğimiz ne olmalı birine kulüpte ücreti karşılığı görev verirken? benim için bu: işini iyi yapmasıdır. internet ortamında ersun'u isteyenlere 'aziz'i de başkan yapalım oldu olacak' kontrası geliyor. o pencereden bakıldığında haklı bir çıkış. ben de görüyorum ve arttırıyorum. aziz eğer iyi bir galatasaray başkanlığı yapacaksa gelsin. finansal olarak düzlüğe çıkaracaksa, iyi bir teknik ekip bulup, doğru kadro kurulmasına vesile olacaksa gelsin birader. niye hayır diyeyim? uç nokta bir örnek olduğunun farkındayım da aziz de tutup bize başkan olacak değil herhalde. orada yakalanması gereken nokta <vurgu> iyi bir galatasaray başkanlığı yapacaksa <vurgu>. profesyonel: bir işi kazanç sağlamak amacıyla yapan (kimse), amatör karşıtı). aziz para karşılığı fb başkanlığı yapıyorsa, biz verelim parasını, spor içi kanunsuz işlere bulaşmayacaksın diye sözleşmesini imzalatalım paşa paşa, pazartesi gelsin göreve başlasın, sıkıntı yok. biz profesyonellikle, isteğe bağlı yönetim görevlerini karıştırıyoruz. şimdi cümle cımbızlayıp, aziz gelsin lafıma şike örneğini verenler olacaktır, olabilir. iyi bir başkanlık tanımına şike yapmak giriyorsa sizin tercihinizdir.
şikeden konu açılmışken şahsi kanaatim teşvik'in şike kapsamına dahil olmadığı yönündedir. adam kulübünden performasını tam göstermek karşılığı para alıyorsa, doping vs kullanmadığı sürece ne teşviğiyle olursa olsun bence bu limitlerini zorlamasında sıkıntı yok. adamın görevi o çünkü. fakat al şu parayı bilerek gol ye, bilerek gol kaçır demek bence teşvikle aynı kapsamda değildir. evet etik olmayan bir durumdur ama suç olmadığı kanaatindeyim. hatta belki ersun'a olur verme noktasında bu düşüncemin de etkisi olabilir kabul ediyorum şahsen.
sabri en kral galatasaraylı da ne oluyor? veya semih? veya hamza? veya aksi örnekte sneijder anadan doğma galatasaraylı olduğu için mi bu kadar çırpınıyor sahada? iki taraf için de pek çok örnek verilebilir. tek kıstas, ama yetenek ama yeteneksizlik, işlerini iyi veya kötü yapmaları. nasıl ki şikenin sahaya yansıyıp yansımadığı saçma bir yorumsa, şu futbolcu gs'lidir şu fb'lidir demek de saçma. saçma değil derseniz, kulüp tarihinde bugüne kadar taraftar olarak iyi gözle baktığımız pek çok futbolcunun fanatik galatasaraylı olduğuna kefil olursunuz ki bence bu daha da saçma. işini layıkıyla yapacaksa ersun da ahmet de mehmet de gelsin abicim.
ersun büyük ihtimalle takımın başına geçmeyecek. sadece tek cümlelik 'gelsin' yerine, bu gereksiz kutuplaşma içinde böylesi daha açıklayıcı olur diye düşündüm. saygılar.