3232
işlerin yolunda gitmediği takım.
13 mart 2011 ankaragücü galatasaray maçında bunu iyice gösterdiler bize. evet takımda işler yolunda değil, son on dakika içinde büyük bir başarı göstererek üç gol yiyoruz. çözüm bulamıyorlar, takımı toparlayamıyorlar. başkan çıkıp bir futbolcu hakkında konuşuyor, floryada oyuncular arasında kopukluktan bahsediyorlar... çok şey var söylemek istediğim...
sorunun başlangıcı yeni değil. skibbe döneminden itibaren kendi çerçevemden anlatmak istedim. futbolcuya dayalı düzen ilk o zaman geldi bizde. skibbe başarısız değildi. o amk kocaeli maçı bitirdi... 3-2 iken durum penaltı kazandık, şanssızlıklar üst üste gelir ya bazen, şanssızlık oldu ve penaltı gol olmadı. üstelik döndü kendi kalemizde gol oldu. skor oldu 4-2. takım ruhen çöktü, işler iyi gitmiyordu ve kendi evinde 4-2 mağluptun. şuursuzca saldırdık, atamadık ve beşinci golü de kalemizde gördük. burada bir şeyi söylemek istiyorum, kuruluş felsefemiz türk olmayan takımları yenmek! sizce skibbe varken avrupada başarısız mıydık? lucescu'dan sonra ilk kez avrupada iyi top oynamıyor muyduk? bence gayet iyiydik. velhasıl skibbe kovuldu, kaptanımız geldi. bülent korkmaz geldi... standart şeylerden biri oldu, ilk maçlarda iyi oynadık ve hamburg maçıyla beraber her şey bitti... kaptanımız da bitti. çok erken geldi yazık oldu.
rijkard geldi arkasından. iyi oyuncular alındı. içlerinde hala unutamadığım ve keşke geri gelse dediğim abdul kader keita gibi adam vardı. yine iyi başladık sezona. ta ki fenerbahçe derbisine kadar. baros sakatlandı ve her şey bitti. nonda yavaş futbolcuydu. 4-3-3 oynarken yırtıcı forvet gerekirdi takıma. nonda ise geçmişinde büyük bir sakatlık geçirmiş bir futbolcuyudu her ne kadar iyi golcü olsa bile. sonucunda da takımda işler bozulmaya başladı, nonda gitti jo geldi vs. fakat farkettiyseniz gelen adamlar eğlenme amaçlı gelmişti. adamların takımla ilgili bir düşüncesi yok, kiralığım zaten dediler heralde. istanbul'a geldiler, yediler, içtiler, eğlendiler ve gittiler. olay bu. ruhsuz futbolcular her ne kadar iyi olsalar bile başarı getirmiyorlar, onu bize iyi gösterdiler. sırf bu nedenden dolayı beşiktaş başarısız olacak dedim ve sonuçta ortada.
velhasıl takım üçüncü sırada bitirdi. deplasman maçlarını da siklese oyuncular şampiyonluk hayal değildi. kaldı ki eskişehir maçını tirübünden izledim ve jo denilen adam sahada yoktu, arda yoktu, keita yoktu... arda'ya küfürler yoğundu, oynayamadı çocuk, sağ bek sezgin midir nedir bilemedim ama arda'yı geçirmedi helal olsun dedim. neyse sezon sonu herkes gitti elano kaldı bir tek. onun da sakatlığı vardı, bu nedenden dolayı kaldı. sezon ortasında da gitti zaten.
yeni sezonun bok gibi geçeceği çok önceden belliydi, elde adam yok, gidenlerle gelenler arasında uçurumlar mevcut... sonucunda da suçlu rijkard denildi ve gitti. yine hoca gitti...
hagi geldi ve işler yolunda gitmedi bir türlü. transferler yapıldı, sakatlar geldi ama yine kaybediyoruz. evet hagi büyük oyuncuydu ama işte... olmuyor işte hagi, git artık git de biz seni büyük on numaramız olarak hatırlayalım...
evet yazının asıl şekline gelelim esas. bunları zaten çoğununz bliyorsunuz ama hatırlatmak istedim. şimdi bazı futbolcular var bizde, ruhunu kaybetmiş, bir şey yapmak istemeyen, oynamayan...
servet çetin çok değil daha dört beş ay önceye kadar kellesi istenen adamdı. rijkard gitti bir anda herkes unuttu. lakin ben unutmadım. kimse galatasaraydan ve armasından büyük değildir. sana güvenmeseler bile o arma için oynayacaksın! ha oynamıyorsun hiç dert etme alacak birileri çıkar, sen de gidersin koçum. ne o öyle bana güvenmezlerse oynamam. bak seen oynamazmış. ayrıca servet çetin takım içinde huzursuzluk yaratan adamlardan da aynı zamanda. kutuplaşmada etken faktörlerden. kutuplaşmayı arttıracak kişiler takımdan acilen gitmeliler. aksi halde nah başarılı oluruz. elano'ya küfür ettiğini hatırlarsınız heralde değil mi? böyle şeyler olmaz bir takımda.
ayhan akman, miladını doldurmuş artık. armayı öperek galatasaraylı olunmaz. bak madem bizden birisin, hasan şaş gibi takıma faydan olmayacağını anladığın an git. mesela şimdi yok, artık gitmen gerek. ayrıca takım içinde abilik etmen gerek senin ama onu bile yapmıyorsun? neden yapmıyorsun ayhan neden?
hakan balta, hayal kırıklığına neden olan adam. manisa'dan alınmasını istediğim üç adamdan biriydi. biri geldi ikisi alınmadı. bu arada ben manisalıyım o yüzden takımı ve futbolcularını iyi bilirim. sezer öztürk, selçuk inan ve hakan balta. manisanın başarısında etkili olmuş üç oyuncu, aralarında arda, zelenka, holosko gibi adamlar da var. bir de futbolu bırakan meduna. kadro sağlam anlayacağınız. öyle bir oyun oynuyordu ki bu bahsettiğim üçü, takımın performansı bu adamlara bağlıydı. hakan sol bek, sol iç orta saha, ön libero ve stoper olarak oynadı. şimdi de oynayabilecek bir adam. lakin 2008 avrupa şampiyonası onu bitirdi. sadece onu değil, mehmet topal'ı da bitirmişti. 2008-2009 sezonunda takımın sakatlıkları iyice artmıştı. çünkü avrupa maçları, lig ve arkasından gelen avrupa şampiyonası iyice çökertti takımı. bu sene inter, bayern munich takımlarına bakın anlarsınız. barcelona'nın sezona başlangıcına bakın! o kupadan sonra hep hayal kırıklığı oldu hakan. neden çöktü, nasıl çöktü bilemem ama artık faydasından çok zararı var. koşamıyor, top ayağına yakışmıyor...
aydın yılmaz, konya maçından sonra yıldız diye lanse edilen adam. yok hocam yıldız filan olmaz bu adamdan dedim, ayakta duramıyor daha dedim... nafile inanmadılar, nasıl galatasaraylısın sen dediler... dediler de dediler. bir şey var ki buradan herkese de sormak istiyorum, aydın'ın topu alışını, adamın gelmesiyle beraber yere düşüşünü hiç incelediniz mi? adam çalım atarken bile yere düşüyor lan, ben böyle bir şey görmedim. denge problemini çözemezse eğer ikinci ligde oynar bir kaç sene sonra.
aykut erçetin, ufuk ceylan, zapata, hepsi de boş adamlar. kadroda bulunmaları bile zarar. en iyisi a2 takımındaki kaleciyi kaleye alalım. belki tutar. mondragon gittiğinden beri zaten belki tutar diye o kadar kaleci getirmedik mi? takımı sikip atmadı mı her gelen? bari maliyeti düşük, kendi içinden adam dene.
gökhan zan, beşiktaş'ın attığı en büyük kazık. cam adam resmen. geldiğinden beri on beş maçını ya izledim ya izlemedim. bir sakatlandı o sakatlanış, bir daha yüzünü gören cennetlik.
arda turan için daha önceden yazmıştım,
(bkz: #621675)
barış özbek, mustafa sarp hakkında bir şey diyemiyorum bile. allaha havale ettim onları.
gelelim yabancılarımıza...
kewel, taraftarın sevgilisi, oz büyücüsü kewel. neden soğudum hocam bizden, ne yaptılar sana? yönetimi sevmiyorsun biliyorum, sana yamuk yaptıklarını düşünüyorsun kesin. haklısın da... lakin sakatsın be hocam. bazen yürü git lan diyesim geliyor sana, bazen bizi bırakıp nereye kewel diyorum. seviyorum seni, takımda görmek istiyorum... keşke sağlıklı olsaydın, sakatlanmadan oynayabilseydin de senin gibi zeki futbolcunun futbol resitalini seyretseydik doksan dakika. yanlız şunu bil, gitsen bile biz seni unutmayız. sen de bizi unutma...
baros, sakatlıktan kurtulamıyordu bir aralar. şimdi iyi maşallah. gerçi hagi siktir çekmiş diyorlar ya bilmiyoruz. bu adamla ilgili bir şey biliyorum, maç içinde iyi golcü, hırslı ve burayı seviyor, bizi seviyor. takımdan şu aralar öyle sıkılmış durumda ki o bile takmamaya başladı. ama yapma baros, liev maçında senin yerde yatıp üzülen fotoğrafın, arda'nın ise soyunma odasına doğru giderken umursamaz tavrı wallpaperım benim. senin ruhunu gösteren fotoğraf o yapma bunu, bana yapma!
neill, gitme kal ne olur, gitme kal yalan söyledim. doğru değil ayrılığa daha hiç hazır değilim nidalarıyla iki sene daha bizde kalmasını istediğim, kalmasına inandığım adam. nasıl olsan adnan polat daha kötüsünü getirir giderse diyorum ve popescu'dan sonra ilk defa top yapan stoper geldi. gitmemeli!
pino, sol açık adam. uzaktan bazuka gibi çakıyor şerefsizim. sakatlık problemi var ama maç başı ücret alması iyi bir şey. yattığı yerden para almıyor bu da iyi olmaya itiyor onu. hep iyi olsun, hep oynasın diyorum. sol açık olarak oynasın. tek sıkıntısı şu, takım iyi giderken uzaktan attığı şutları abartıya vurursa herkes ona patlar. biraz daha dikkatli olmalı...
bu kadarlık yeter oyuncular hakkında. biz galatasaraylıyız, armanın peşinden giden manyaklarız! toki başkanı değil başbakana bile ezdirtmeyiz! unutmayın biz metin oktay ruhunu benisemiş insanlarız. on dört yıl şampiyonluk beklemiş takımın taraftarlarıyız. işler yolunda olsa da olmasa da biz taraftarız! bu futbolcular olsa da olmasa da bizler hep buradayız... sakın ola ruhtan vazgeçmeyin. ruhtan vazgeçtiğiniz gün galatasaray'ın bittiği gün olur, metin oktay'ın kemiklerinin sızladığı gün olur, ali sami yen'in beddualarına uğradığımız gün olur. ruhtan ve armadan kopmayın. gün gelecek biz yine en zirvede olacağız, gün gelecek şampiyonlar liginde kök söktüren takım olacağız. yeter ki on yıl doğru yönetilsin takım ve bu on yıl zarar vermesinler kulübün mali bilançosuna. sportif açıdan kaybetmeyelim gelirlerimizi. biz yine en zirveye çıkarız, çıkmasını biliriz!
13 mart 2011 ankaragücü galatasaray maçında bunu iyice gösterdiler bize. evet takımda işler yolunda değil, son on dakika içinde büyük bir başarı göstererek üç gol yiyoruz. çözüm bulamıyorlar, takımı toparlayamıyorlar. başkan çıkıp bir futbolcu hakkında konuşuyor, floryada oyuncular arasında kopukluktan bahsediyorlar... çok şey var söylemek istediğim...
sorunun başlangıcı yeni değil. skibbe döneminden itibaren kendi çerçevemden anlatmak istedim. futbolcuya dayalı düzen ilk o zaman geldi bizde. skibbe başarısız değildi. o amk kocaeli maçı bitirdi... 3-2 iken durum penaltı kazandık, şanssızlıklar üst üste gelir ya bazen, şanssızlık oldu ve penaltı gol olmadı. üstelik döndü kendi kalemizde gol oldu. skor oldu 4-2. takım ruhen çöktü, işler iyi gitmiyordu ve kendi evinde 4-2 mağluptun. şuursuzca saldırdık, atamadık ve beşinci golü de kalemizde gördük. burada bir şeyi söylemek istiyorum, kuruluş felsefemiz türk olmayan takımları yenmek! sizce skibbe varken avrupada başarısız mıydık? lucescu'dan sonra ilk kez avrupada iyi top oynamıyor muyduk? bence gayet iyiydik. velhasıl skibbe kovuldu, kaptanımız geldi. bülent korkmaz geldi... standart şeylerden biri oldu, ilk maçlarda iyi oynadık ve hamburg maçıyla beraber her şey bitti... kaptanımız da bitti. çok erken geldi yazık oldu.
rijkard geldi arkasından. iyi oyuncular alındı. içlerinde hala unutamadığım ve keşke geri gelse dediğim abdul kader keita gibi adam vardı. yine iyi başladık sezona. ta ki fenerbahçe derbisine kadar. baros sakatlandı ve her şey bitti. nonda yavaş futbolcuydu. 4-3-3 oynarken yırtıcı forvet gerekirdi takıma. nonda ise geçmişinde büyük bir sakatlık geçirmiş bir futbolcuyudu her ne kadar iyi golcü olsa bile. sonucunda da takımda işler bozulmaya başladı, nonda gitti jo geldi vs. fakat farkettiyseniz gelen adamlar eğlenme amaçlı gelmişti. adamların takımla ilgili bir düşüncesi yok, kiralığım zaten dediler heralde. istanbul'a geldiler, yediler, içtiler, eğlendiler ve gittiler. olay bu. ruhsuz futbolcular her ne kadar iyi olsalar bile başarı getirmiyorlar, onu bize iyi gösterdiler. sırf bu nedenden dolayı beşiktaş başarısız olacak dedim ve sonuçta ortada.
velhasıl takım üçüncü sırada bitirdi. deplasman maçlarını da siklese oyuncular şampiyonluk hayal değildi. kaldı ki eskişehir maçını tirübünden izledim ve jo denilen adam sahada yoktu, arda yoktu, keita yoktu... arda'ya küfürler yoğundu, oynayamadı çocuk, sağ bek sezgin midir nedir bilemedim ama arda'yı geçirmedi helal olsun dedim. neyse sezon sonu herkes gitti elano kaldı bir tek. onun da sakatlığı vardı, bu nedenden dolayı kaldı. sezon ortasında da gitti zaten.
yeni sezonun bok gibi geçeceği çok önceden belliydi, elde adam yok, gidenlerle gelenler arasında uçurumlar mevcut... sonucunda da suçlu rijkard denildi ve gitti. yine hoca gitti...
hagi geldi ve işler yolunda gitmedi bir türlü. transferler yapıldı, sakatlar geldi ama yine kaybediyoruz. evet hagi büyük oyuncuydu ama işte... olmuyor işte hagi, git artık git de biz seni büyük on numaramız olarak hatırlayalım...
evet yazının asıl şekline gelelim esas. bunları zaten çoğununz bliyorsunuz ama hatırlatmak istedim. şimdi bazı futbolcular var bizde, ruhunu kaybetmiş, bir şey yapmak istemeyen, oynamayan...
servet çetin çok değil daha dört beş ay önceye kadar kellesi istenen adamdı. rijkard gitti bir anda herkes unuttu. lakin ben unutmadım. kimse galatasaraydan ve armasından büyük değildir. sana güvenmeseler bile o arma için oynayacaksın! ha oynamıyorsun hiç dert etme alacak birileri çıkar, sen de gidersin koçum. ne o öyle bana güvenmezlerse oynamam. bak seen oynamazmış. ayrıca servet çetin takım içinde huzursuzluk yaratan adamlardan da aynı zamanda. kutuplaşmada etken faktörlerden. kutuplaşmayı arttıracak kişiler takımdan acilen gitmeliler. aksi halde nah başarılı oluruz. elano'ya küfür ettiğini hatırlarsınız heralde değil mi? böyle şeyler olmaz bir takımda.
ayhan akman, miladını doldurmuş artık. armayı öperek galatasaraylı olunmaz. bak madem bizden birisin, hasan şaş gibi takıma faydan olmayacağını anladığın an git. mesela şimdi yok, artık gitmen gerek. ayrıca takım içinde abilik etmen gerek senin ama onu bile yapmıyorsun? neden yapmıyorsun ayhan neden?
hakan balta, hayal kırıklığına neden olan adam. manisa'dan alınmasını istediğim üç adamdan biriydi. biri geldi ikisi alınmadı. bu arada ben manisalıyım o yüzden takımı ve futbolcularını iyi bilirim. sezer öztürk, selçuk inan ve hakan balta. manisanın başarısında etkili olmuş üç oyuncu, aralarında arda, zelenka, holosko gibi adamlar da var. bir de futbolu bırakan meduna. kadro sağlam anlayacağınız. öyle bir oyun oynuyordu ki bu bahsettiğim üçü, takımın performansı bu adamlara bağlıydı. hakan sol bek, sol iç orta saha, ön libero ve stoper olarak oynadı. şimdi de oynayabilecek bir adam. lakin 2008 avrupa şampiyonası onu bitirdi. sadece onu değil, mehmet topal'ı da bitirmişti. 2008-2009 sezonunda takımın sakatlıkları iyice artmıştı. çünkü avrupa maçları, lig ve arkasından gelen avrupa şampiyonası iyice çökertti takımı. bu sene inter, bayern munich takımlarına bakın anlarsınız. barcelona'nın sezona başlangıcına bakın! o kupadan sonra hep hayal kırıklığı oldu hakan. neden çöktü, nasıl çöktü bilemem ama artık faydasından çok zararı var. koşamıyor, top ayağına yakışmıyor...
aydın yılmaz, konya maçından sonra yıldız diye lanse edilen adam. yok hocam yıldız filan olmaz bu adamdan dedim, ayakta duramıyor daha dedim... nafile inanmadılar, nasıl galatasaraylısın sen dediler... dediler de dediler. bir şey var ki buradan herkese de sormak istiyorum, aydın'ın topu alışını, adamın gelmesiyle beraber yere düşüşünü hiç incelediniz mi? adam çalım atarken bile yere düşüyor lan, ben böyle bir şey görmedim. denge problemini çözemezse eğer ikinci ligde oynar bir kaç sene sonra.
aykut erçetin, ufuk ceylan, zapata, hepsi de boş adamlar. kadroda bulunmaları bile zarar. en iyisi a2 takımındaki kaleciyi kaleye alalım. belki tutar. mondragon gittiğinden beri zaten belki tutar diye o kadar kaleci getirmedik mi? takımı sikip atmadı mı her gelen? bari maliyeti düşük, kendi içinden adam dene.
gökhan zan, beşiktaş'ın attığı en büyük kazık. cam adam resmen. geldiğinden beri on beş maçını ya izledim ya izlemedim. bir sakatlandı o sakatlanış, bir daha yüzünü gören cennetlik.
arda turan için daha önceden yazmıştım,
(bkz: #621675)
barış özbek, mustafa sarp hakkında bir şey diyemiyorum bile. allaha havale ettim onları.
gelelim yabancılarımıza...
kewel, taraftarın sevgilisi, oz büyücüsü kewel. neden soğudum hocam bizden, ne yaptılar sana? yönetimi sevmiyorsun biliyorum, sana yamuk yaptıklarını düşünüyorsun kesin. haklısın da... lakin sakatsın be hocam. bazen yürü git lan diyesim geliyor sana, bazen bizi bırakıp nereye kewel diyorum. seviyorum seni, takımda görmek istiyorum... keşke sağlıklı olsaydın, sakatlanmadan oynayabilseydin de senin gibi zeki futbolcunun futbol resitalini seyretseydik doksan dakika. yanlız şunu bil, gitsen bile biz seni unutmayız. sen de bizi unutma...
baros, sakatlıktan kurtulamıyordu bir aralar. şimdi iyi maşallah. gerçi hagi siktir çekmiş diyorlar ya bilmiyoruz. bu adamla ilgili bir şey biliyorum, maç içinde iyi golcü, hırslı ve burayı seviyor, bizi seviyor. takımdan şu aralar öyle sıkılmış durumda ki o bile takmamaya başladı. ama yapma baros, liev maçında senin yerde yatıp üzülen fotoğrafın, arda'nın ise soyunma odasına doğru giderken umursamaz tavrı wallpaperım benim. senin ruhunu gösteren fotoğraf o yapma bunu, bana yapma!
neill, gitme kal ne olur, gitme kal yalan söyledim. doğru değil ayrılığa daha hiç hazır değilim nidalarıyla iki sene daha bizde kalmasını istediğim, kalmasına inandığım adam. nasıl olsan adnan polat daha kötüsünü getirir giderse diyorum ve popescu'dan sonra ilk defa top yapan stoper geldi. gitmemeli!
pino, sol açık adam. uzaktan bazuka gibi çakıyor şerefsizim. sakatlık problemi var ama maç başı ücret alması iyi bir şey. yattığı yerden para almıyor bu da iyi olmaya itiyor onu. hep iyi olsun, hep oynasın diyorum. sol açık olarak oynasın. tek sıkıntısı şu, takım iyi giderken uzaktan attığı şutları abartıya vurursa herkes ona patlar. biraz daha dikkatli olmalı...
bu kadarlık yeter oyuncular hakkında. biz galatasaraylıyız, armanın peşinden giden manyaklarız! toki başkanı değil başbakana bile ezdirtmeyiz! unutmayın biz metin oktay ruhunu benisemiş insanlarız. on dört yıl şampiyonluk beklemiş takımın taraftarlarıyız. işler yolunda olsa da olmasa da biz taraftarız! bu futbolcular olsa da olmasa da bizler hep buradayız... sakın ola ruhtan vazgeçmeyin. ruhtan vazgeçtiğiniz gün galatasaray'ın bittiği gün olur, metin oktay'ın kemiklerinin sızladığı gün olur, ali sami yen'in beddualarına uğradığımız gün olur. ruhtan ve armadan kopmayın. gün gelecek biz yine en zirvede olacağız, gün gelecek şampiyonlar liginde kök söktüren takım olacağız. yeter ki on yıl doğru yönetilsin takım ve bu on yıl zarar vermesinler kulübün mali bilançosuna. sportif açıdan kaybetmeyelim gelirlerimizi. biz yine en zirveye çıkarız, çıkmasını biliriz!