10
--- dikkat ---
okuyacağınız iş bu entry kısa bir türk futbol taktik analizi ve uzun bir terim taktik planı içermektedir.
--- dikkat ---
türk takımlarının avrupada başarılı olamamasının bir çok nedeni var. yönetimler, bütçeler, kurallar, fedarasyonlar... bir çok şey sıralanabilir. kendi görüşümde takımların bu kadar az başarılı olmasının nedeni ise, teknik ve taktik olarak türkiye liginde oynayacağınız futbol karakterinin, avrupada oynanan ile çok daha farklı olmasıdır.
yani şunu demek istiyorum, denizliyle deplasmanında, ankaragücüyle içerde oynadığın oyunu ve taktiksel düzeni aynı karakterde romaya, man uniteda, dortmunda, juventusa karşı oynayamazsın, oynamaya çalışmamalısın. 103 gol atan fenerbahçe, 90-92 arası fırtınalar estiren beşiktaş gibi öncesi ve sonrası türk futbol tarihine çoğu efsane olarak kazınmış takım görece kendinden daha kötü takımlara karşı oynadığı alışık olduğu düzeni, avrupada da denemeye çalışmış günübirlik bazı başarılar dışında ise başarılı olamamıştır. 96-00 galatasarayı ise bunun bir istisnasıdır. oynadığı futbolu mükemmelleştirmek 4 sene sürmüş, ilk 2 sene ligde başarılı olan sistem henüz tam bir makineye dönmediği için avrupada başarılı olamamış, 3. senesinde direkten dönmüş, 4.senesinde ise şaha kalkmıştır. bu dönemde oynanan futbol kesinlikle pozisyon futbolu değildir ancak, ligde kocaelispora karşı aynı futbolu oynayan galatasaray, bildiği ve en iyi yaptığı işi yaparak o dönemde leeds uniteda karşı arsenala karşı da aynı futbolu oynamıştır ve başarılı olmuştur. diğer örneği ise 2012-2013 galatasarayıdır. yarı tempo yarı pozisyon takımıdır.
günümüze dönecek olursak, ben fatih terimin bu durumun farkında olduğunu düşünmekteyim. avrupada gelecek başarının tempo ve direkt oyun ile değil, pozisyon oyunuyla gelecek olduğunu düşünmekte. çünkü artık herkes daha fizikli, bilim ilerlemiş, fizik kondisyon ilerlemiş, herkes ortalama ya da biraz üstü bir tempoya cevap verebilecek duruma gelmiş (eğer üst düzey bir pl kulübüne karşı değilseniz).
terim 4. gelişinde bir hedef koydu. var bir hayalim dedi. hayalinin seviyesi belki çok absürd bir nokta, hepimizin içinden geçirdiği hep istediği bir nokta. ancak bugün ve gelecek 3-4 ya da 8-10 senenin şartlarını düşününce bu noktaya geliş herhangi bir tempo ya da direkt oyun ile pek mümkün gözükmemekte. bugün liverpool'u, bayern'i, atalantayı,(ki italyanın bence en iyi tempo takımı), leipzig'i onlardan daha iyi tempo yaparak yenemezsin çünkü o seviyede bir tempoya ulaşman nerden baksan şu an için imkansız.
peki nasıl yenebilirsin?
defans ve kontratak oyunuyla yenebilirsin.ama bu oyunun iki dezavantajı var. birincisi bu tarz oyun günübirlik başarı getirir ve çoğu zaman sonucu alamaz. atletico madridin yarı tempo, yarı defans düzeni gibi. 2 hep gündemde olursun ancak hiç istenen sonucu kazanamazsın (kupadan bahsediyorum). ikinici dezavantajı ise, ligde ve avrupada farklı taktiksel düzenlerde oynaman gerekliliği. aynı defansif kontratak oyununu ligde şampiyonluk hedefleyen bir takımla oynaman imkansız. avrupa için farklı, tr için farklı taktik kullanman da alışkanlık bozucudur. buna örnek olarak yarı pozisyon yarı defansif-kontraatak takımı olan 2014 aykut kocaman fenerbahçesi örnek gösterilebilir. avrupada belki de en başarılı sezonunu oynayan fenerbahçe finali kıl payı kaçırmış ancak ligde bu futbolu tabiki de verimsiz geçmiştir. sezonu da galatasarayın arkasında tamamlamıştır.
yenmenin diğer yolu ise pozisyon oyunu. fatih terim 4.gelişinden beri koyduğu hedef ve aklındaki plan sebepli, bir yarı pozisyon yarı tempo takımı oluşturmanın peşinde. ndiaye-seri değişimi olsun, fernandodan sonra baneganın istenmesi olsun, babel tercihi olsun hep bu sebeplerden ötürüydü. ancak pozisyon takımı her sene 5 as oyuncu değiştirerek oluşturabilcek bir yapı değildir. pozisyon takımı olmak bir alışkanlıktır ezberdir. kuvvetli mental oyuncular, dar alanda iş yapan ayaklar, soğukkanlı beyinler ve birlikte oynama alışkanlığı ister. bu yüzdendir ki terim 2 senedir sene başlarına çok iyi başlamaz çünkü takım oynadıkça alıştıkça ritm bulur. eğer bunlara henüz sahip değilsen seneye iyi başlayamazsın, avrupa maçlarını ritm bulmadan oynarsın, sene başında pozisyonlar bulamadan maçlar kaybedersin. geçen sene anda da olsa şampiyonluğu kurtarmışken bu sene ise tam ritm bulduğumuzda covid pandemisi nedeniyle ritmimiz kaybolmuş ve pozisyon oyununu takım bir anda unutmuştur.(hakem, saha dışı etkenler ve sakatlıklar da cabası)
seneye terimin önünde 2 seçenek var. 1'i riskli 1'i temiz. riskli olan sezonların geç kapanması ve geç açılacağını düşünerek, #2916385 entrysinde olacak senaryolar gerçekleşir ise takıma 4-5 adam alarak pozisyon oyununda ısrar eder. takımda 6-7 kişi zaten bu oyuna hakimdir, adaptasyon süresi kısa sürer. ucl'nin geç başlaması nedenli takım başlayana kadar ritmini bulur ve avrupada en azından son 2 senemizden daha başarılı olur.
2.si ve risksiz olan ise, en iyi yaptırdığı işi yapar garanti ve temiz olsun, bu sene şampiyonluk çok kritik diyip takımı tempoya alıştırır ve şampiyonluğun en önemli adayı oluruz. avrupada ise yüksek ihtimal patates ederler.
gelecek ve geçmiş 1-2 sezonumuzun özeti olan pozisyon oyunu genel olarak bu şekilde gelişmiştir. ben terimin seneye, şampiyonluk konusunda daha hırslı olacağı için pozisyon oyunundan vazgeçeceğini düşünmekteyim ama şöyle birşeyi de unutmamak lazım, terim tam bir çılgın.
okuyacağınız iş bu entry kısa bir türk futbol taktik analizi ve uzun bir terim taktik planı içermektedir.
--- dikkat ---
türk takımlarının avrupada başarılı olamamasının bir çok nedeni var. yönetimler, bütçeler, kurallar, fedarasyonlar... bir çok şey sıralanabilir. kendi görüşümde takımların bu kadar az başarılı olmasının nedeni ise, teknik ve taktik olarak türkiye liginde oynayacağınız futbol karakterinin, avrupada oynanan ile çok daha farklı olmasıdır.
yani şunu demek istiyorum, denizliyle deplasmanında, ankaragücüyle içerde oynadığın oyunu ve taktiksel düzeni aynı karakterde romaya, man uniteda, dortmunda, juventusa karşı oynayamazsın, oynamaya çalışmamalısın. 103 gol atan fenerbahçe, 90-92 arası fırtınalar estiren beşiktaş gibi öncesi ve sonrası türk futbol tarihine çoğu efsane olarak kazınmış takım görece kendinden daha kötü takımlara karşı oynadığı alışık olduğu düzeni, avrupada da denemeye çalışmış günübirlik bazı başarılar dışında ise başarılı olamamıştır. 96-00 galatasarayı ise bunun bir istisnasıdır. oynadığı futbolu mükemmelleştirmek 4 sene sürmüş, ilk 2 sene ligde başarılı olan sistem henüz tam bir makineye dönmediği için avrupada başarılı olamamış, 3. senesinde direkten dönmüş, 4.senesinde ise şaha kalkmıştır. bu dönemde oynanan futbol kesinlikle pozisyon futbolu değildir ancak, ligde kocaelispora karşı aynı futbolu oynayan galatasaray, bildiği ve en iyi yaptığı işi yaparak o dönemde leeds uniteda karşı arsenala karşı da aynı futbolu oynamıştır ve başarılı olmuştur. diğer örneği ise 2012-2013 galatasarayıdır. yarı tempo yarı pozisyon takımıdır.
günümüze dönecek olursak, ben fatih terimin bu durumun farkında olduğunu düşünmekteyim. avrupada gelecek başarının tempo ve direkt oyun ile değil, pozisyon oyunuyla gelecek olduğunu düşünmekte. çünkü artık herkes daha fizikli, bilim ilerlemiş, fizik kondisyon ilerlemiş, herkes ortalama ya da biraz üstü bir tempoya cevap verebilecek duruma gelmiş (eğer üst düzey bir pl kulübüne karşı değilseniz).
terim 4. gelişinde bir hedef koydu. var bir hayalim dedi. hayalinin seviyesi belki çok absürd bir nokta, hepimizin içinden geçirdiği hep istediği bir nokta. ancak bugün ve gelecek 3-4 ya da 8-10 senenin şartlarını düşününce bu noktaya geliş herhangi bir tempo ya da direkt oyun ile pek mümkün gözükmemekte. bugün liverpool'u, bayern'i, atalantayı,(ki italyanın bence en iyi tempo takımı), leipzig'i onlardan daha iyi tempo yaparak yenemezsin çünkü o seviyede bir tempoya ulaşman nerden baksan şu an için imkansız.
peki nasıl yenebilirsin?
defans ve kontratak oyunuyla yenebilirsin.ama bu oyunun iki dezavantajı var. birincisi bu tarz oyun günübirlik başarı getirir ve çoğu zaman sonucu alamaz. atletico madridin yarı tempo, yarı defans düzeni gibi. 2 hep gündemde olursun ancak hiç istenen sonucu kazanamazsın (kupadan bahsediyorum). ikinici dezavantajı ise, ligde ve avrupada farklı taktiksel düzenlerde oynaman gerekliliği. aynı defansif kontratak oyununu ligde şampiyonluk hedefleyen bir takımla oynaman imkansız. avrupa için farklı, tr için farklı taktik kullanman da alışkanlık bozucudur. buna örnek olarak yarı pozisyon yarı defansif-kontraatak takımı olan 2014 aykut kocaman fenerbahçesi örnek gösterilebilir. avrupada belki de en başarılı sezonunu oynayan fenerbahçe finali kıl payı kaçırmış ancak ligde bu futbolu tabiki de verimsiz geçmiştir. sezonu da galatasarayın arkasında tamamlamıştır.
yenmenin diğer yolu ise pozisyon oyunu. fatih terim 4.gelişinden beri koyduğu hedef ve aklındaki plan sebepli, bir yarı pozisyon yarı tempo takımı oluşturmanın peşinde. ndiaye-seri değişimi olsun, fernandodan sonra baneganın istenmesi olsun, babel tercihi olsun hep bu sebeplerden ötürüydü. ancak pozisyon takımı her sene 5 as oyuncu değiştirerek oluşturabilcek bir yapı değildir. pozisyon takımı olmak bir alışkanlıktır ezberdir. kuvvetli mental oyuncular, dar alanda iş yapan ayaklar, soğukkanlı beyinler ve birlikte oynama alışkanlığı ister. bu yüzdendir ki terim 2 senedir sene başlarına çok iyi başlamaz çünkü takım oynadıkça alıştıkça ritm bulur. eğer bunlara henüz sahip değilsen seneye iyi başlayamazsın, avrupa maçlarını ritm bulmadan oynarsın, sene başında pozisyonlar bulamadan maçlar kaybedersin. geçen sene anda da olsa şampiyonluğu kurtarmışken bu sene ise tam ritm bulduğumuzda covid pandemisi nedeniyle ritmimiz kaybolmuş ve pozisyon oyununu takım bir anda unutmuştur.(hakem, saha dışı etkenler ve sakatlıklar da cabası)
seneye terimin önünde 2 seçenek var. 1'i riskli 1'i temiz. riskli olan sezonların geç kapanması ve geç açılacağını düşünerek, #2916385 entrysinde olacak senaryolar gerçekleşir ise takıma 4-5 adam alarak pozisyon oyununda ısrar eder. takımda 6-7 kişi zaten bu oyuna hakimdir, adaptasyon süresi kısa sürer. ucl'nin geç başlaması nedenli takım başlayana kadar ritmini bulur ve avrupada en azından son 2 senemizden daha başarılı olur.
2.si ve risksiz olan ise, en iyi yaptırdığı işi yapar garanti ve temiz olsun, bu sene şampiyonluk çok kritik diyip takımı tempoya alıştırır ve şampiyonluğun en önemli adayı oluruz. avrupada ise yüksek ihtimal patates ederler.
gelecek ve geçmiş 1-2 sezonumuzun özeti olan pozisyon oyunu genel olarak bu şekilde gelişmiştir. ben terimin seneye, şampiyonluk konusunda daha hırslı olacağı için pozisyon oyunundan vazgeçeceğini düşünmekteyim ama şöyle birşeyi de unutmamak lazım, terim tam bir çılgın.