• 28
    özür diliyorum aynı başlığa peş peşe iki kere entry girmiş olacağım.
    yahu ts*maçında adamlar iki kere pres yapmaya kalktı, akıllarını aldık. bir daha pres yapmaya cesaret edemediler feghouli atılana kadar.
    yahu geçtiğimiz sezonlarda (ki takımın başında hoca vardı) deplasmanı geçtim, kendi sahamızda bile pres yiyorduk.
    özellikle ligin ikinci yarısında hiç pres yedik mi?
    allah’ın cezası virüs olmasa şampiyonluğu kutlayacaktık.
    kısmet böyleymiş yapacak bir şey yok.
    adam bir sistem bulmuş ve bunu oynatmak
    istiyor.
    tam olarak olmasa da %60’ın üstünde becermiş. bence sabretmek gerekiyor.

    edit:

    --- alıntı ---

    bende fenerbahceliyim ; fenerbahçe böyle futbol oynasın bir kez , iki kez yenilir, gerisini kazanır. adamlar top oynuyor hemde onca eksiye ragmen. gs ye sallayacaz diye bu tür yorumları doğru bulmuyorum.

    --- alıntı ---

    https://twitter.com/...955103441301505?s=21

    fb’linin biri altan tanrıkulu’na cevap vermiş.
  • 17
    yüzeysel bir futbol takipçisiyimdir. belli ana dizilişler dışındaki dizilişlerin abartı olduğuna inanırım. futbolda başarı mı istiyorsun? boğuşacaksın, ısıracaksın, koşacaksın... türk futbolu dediğimiz organizmada hele azman olacaksın, dipdiri olacaksın falan filan. adına ister pas oyunu diyelim ister pozisyon oyunu, bunun bizim dna'mıza uygun olduğuna inanmıyorum. şöyle bir hücum marşı olan takıma hunharca saldırmak dışında başka bir şey yakışır mı olm:

    https://youtu.be/8ytsC61i2KI

    yeniçeri kostümümü giydim bile! :(

    ya da stadındaki maçlarda rakibini şu tempoyla katliama davet eden taraftarın takımına pas, pozisyon oyunu falan fıstık yakışır mı baba:

    https://youtu.be/irOFCpNfJDI

    beni bayıyor pas oyunuymuş, pozisyon oyunuymuş, cartmış curtmuş. galatasaray'ı galatasaray yapan mantalite yırtıcılıktır, ölümüne saldırmaktır. sal hocam sağlı sollu çitaları bekten, kanattan. koy göbeğe gencecik çim eater'ları, seri'nin önünde biçsinler, kessinler. anadolu efes neden avrupa basketbolunun ebesini belliyor 2 sezondur? ergin hoca kırdı larkin'le micic'in zincirlerini, verdi "dümdüz edin" emrini ve hooop:

    fırtınam, felaketim hasretim,
    yetmiyor, sevişmeler yetmiyor,
    şiddetin ne hoş, ne güzel şefkatin,
    sevdikçe, sevesim geliyor,
    ölene kadar peşindeyim bırakmam...
  • 47
    bugünkü kadro ile direkt oyunu çok acayip oynardık zaten.
    önde pres, direkt kaleye giden bir takım.
    ağzımızın suyu akardı!!
    ulan içerde rakibe nefes aldırmayan 2017-2018 sezonu kadrosunu deplasmanda herkes tokatlıyordu.
    he bir de şunu şöyliyim, rüyadan uyanın arkadaşlar!!
    öyle şunu alalım bunu alalım filan, bence eldekiler nasıl gidecek onu düşünün.
    kocaman bir delik var kapatılması gereken.

    (bkz: 12 temmuz 2020 ankaragücü galatasaray maçı)
  • 67
    isim farketmez, hocanın 2019-2020 sezonundan beri oynatmak istediği oyun budur. yarım sezon boşa geçmiş, sonrasında belli bir seviyeye gelmişken pandemi baltasını yemiştir.
    28 haziran 2020 istanbul başakşehir galatasaray maçındaki oynadığımız futbol birebir aynı olmasa bile hocanın kafasındaki ile bugün oynadığımız futbol arasında teorik olarak fark yoktur.
    zorunluluktan taylan, emre kılınç ve feghouli'den orta saha 3'lüsü yaratıp, bunlardan maksimum fayda almıştır.
    kağıt üstünde bu oyuncuların tekniği 7 ve üstüdür. yani oynatmak istediği teknik beceri gerektiren oyun için fazla fazla yeterlidir.
    kısaca oyun belki birebir aynı değil ama oynatmak istediği şey hep buydu hocanın.
  • 11
    galatasarayın kurtuluşu bu yoldadır. 11/12den sonra oynadığımız en oyunu da bu tercih getirmiştir. seriyi kiralayıp sağ iç ve sol içe uygun rolde oyuncular bulursak ligi alt ust ederiz. fenerbahçe deplasmanında, başakşehir deplasmanında da gördük ki ligde bu oyunla karşımızda durabilecek takım yok. ben hocanın ellerini ovuşturduğuna eminim.

    kaleci
    mariano luyi marcao saracchi
    seri
    transfer transfer
    feghouli transfer onyekuru

    falcao, belhanda, babel, maicon, selçuk, jimmy, linnes gitsin. andone, lemina dönsün. onyekuru, seri kiralık kazandırılsın. diagne yedek sorun etmeyecekse gelebilir. güçlü, alan acabilen bir forvet, iki çift yönlü, pas oyununa yatkın orta saha ile geleceğin galatasarayını kuralım.

    gelecek pozisyon oyununda.
  • 70
    belimizi büken, gardımızı düşüren, beni benden alıp seni sana bırakmayan, maç izlerken uyku getiren, hemoroidi azdıran, evde yeteri kadar talcid olup olmadığını kontrol etme ihtiyacı doğuran, hollandayı su altında bırakan, afrika steplerine batılı turistleri safariye götüren, küresel ısınmaya sebep olup buzul eriten, ar damarı çatlatan, insanı umarsızca recep ivedik filmlerine yönelten…

    ve daha yazamadığım bir çok aptalca şeyin kaynağı olan şeydir bu oyun!..

    edit: imla
  • 75
    bizim takımında oynayabileceği oyun ama bu şekilde değil. bizim 2-3 senedir klasik hücum setimiz ön kenar oyuncularının içe girip top almaya çalıştığı, bu sırada beklerin kanatta boşalan yere kaydığı, orta sahalarında ön kenar ve santrforla oluşan üçlü bloğa yanaştığı bir düzen. yani bizim hücum setimiz genişleyen değil rakip 18 etrafında daralan karakterde. halbuki minik futbol takımlarında bile çok basit bir prensibi çalıştırırlar genellikle. defans yaparken daral, hücumda genişle. biz hücumda daralarak rakip defansın işini kolaylaştırıyoruz. bir belgeselde, o dönemin barcelona başkanı, ibrahimoviç için, o kadar hareketsiz ki rakip defans oyuncusu gibi oynuyor, messinin hücum kanallarını kapatıyor gibi bir şey demişti. işte biz bunu takım olarak yapıyoruz. orta saha oyuncularımız içeriye rakip ceza sahasına koşu atamıyor yeterince, çünkü önü kapalı kendi takım arkadaşı kapatmış.

    böyle oynayan takımlar yok mu? örneğin manchester city oynuyor. ama kalite farkından bahsetmeye gerek yok. her şeyden önce tek pasla bütün rakibi bitirebilecek de bruyne varsa elinizde oynarsınız. yıllarca bu oyunu oynayabilecek futbolcuyu seçip alacak bütçeniz varsa oynarsınız ama bizde yok.

    dikkat edilmesi gereken bir nokta da bu düzende beklere kapasitelerinin çok üzerinde görev yüklendiğidir. bu oyunu oynamaya başladığımızdan beri, isimlerini tek tek yazmaya lüzum yok, hiç bir bekten tatmin edici performanslar alamadık. bir ara feghouli, belhanda ve mariano üçgeniyle başarılı half space aksiyonlarımız oldu. onun dışında çok hem ofansif hem de defansif olarak eksik kaldı beklerimiz. bu adamların hepsi mi çok kötüydü?

    oynamaya çalıştığımız düzen her mevkide kaliteli ayakları gerektirir. biz bu isimlere sahip değiliz. alacak bütçemiz, yetiştirecek zamanımız yok. hoca neden hala ısrar ediyor, orası bilinmez.
  • 13
    takımın oynayamayacağını düşünüyordum. yalnız 2020/2021 futbol sezonunun ikinci yarısı gösterdi ki bu kadar eksiğe rağmen başarı ile uygulayabiliyoruz.

    bu sistemin en büyük handikabı pahalı kadro ve kaliteli futbolcular istemesi. şampiyonlar ligine katılamadığımız denklemde kadroyu nasıl bir arada tutacağız merak ediyorum. özellikle yolları ayırmamız gereken bu kadar çok futbolcu varken.
  • 42
    bugün maçı bitiren 11e bakalım.

    okan
    linnes emin marcao saracchi
    selçuk seri
    mariano emre sekidika
    adem

    bu kadro ile ne pozisyon oyunu oynanır, ne gegenpressing oynanır ne galatasaray felsefesine ait oyun oynanır ne ajax ne real madrid ne çemişgezekspor. çünkü yetenek fakiri bir kadro bu. mariano ve marcao hariç hiçbiri galatasaray seviyesine yakın bile değil.

    2019/2020 sezonunu pozisyon oyunu değil, pandemi mahfetti. hepimiz üzgün ve sinirliyiz de pandemi öncesine kadar bu takım takır takır oynuyordu bu oyunu. 3 sene boyunca bireysel baskiyla bile defanstan top çıkaramayan takım defanstan barca gibi çıkıyordu. seneye as kadro ile normal bir atmosferde görelim, o zaman eleştirelim.
  • 56
    üst üste 2 başarılı pas yapınca şaşırılan bir kadroya sahipseniz kesinlikle ısrar edilmemesi gereken, üst düzey futbolculardan kurulu bir kadro isteyen oyundur. ne yazık ki 2019-2020 sezonu galatasaray kadrosu ısrarla bu oyunu oynamaya çalışmış ve başarısız olmuştur. fatih hocanın bu yanlışa 2020-2021 sezonunda da devam edeceğini düşünüyorum ve şimdiden umutsuzluğa kapılmış vaziyetteyim.
  • 85
    ismi ingilizce'deki "possession" yani "sahip olma, hakim olma" tanımından gelen, oynayan takımın topa hakim olduğu futbol türü, tiki-taka'nın günümüze evrimleşmiş hali.

    bizde bu "pozisyon oyunu" olarak çevrilmiş, ancak hatalı bir tanım. "hakimiyet oyunu" olarak çevirisi daha doğru olabilirdi.

    peki bu oyunun gereklilikleri nelerdir?

    1 - topa sahip olma. her maç en az %60'larda topla oynamak bu oyunun bir şartıdır, çünkü topa sahip olmadığın sürece bu oyunun bir anlamı olmaz.
    2 - yüksek pres gücü. dünya üzerinde hiç bir takım, bu oyunu mükemmelleştiren pep guardiola'nın takımları bile eninde sonunda elbet topu kaybedecek, çaresiz. bunun karşılığında doğrudan geçişte top kazanmak için pres gücünün yüksek olması en önemli noktalardan birisidir.
    3 - pas yüzdesi yüksek oyuncu grubu. öyle ki kalecinin bile ayağının çok düzgün olması, oyun kurulumunda yer alması gerekir. sadece pas yüzdesinin yüksek olması yetmez, bu pası dikine de yapabilmesi gerekir oyuncuların.
    4 - hareketlilik ve tempo. düşük tempoda oynandığında bu oyun sonuç vermez, çünkü topa sahip olmayan rakip 2 şey yapacaktır burada: a) pres ve geri kazanma. b) geride bekleyip atağı öldürme. takımın bu sistemdeki kalbi olan orta saha oyuncuları hareketli ve tempolu olacak, sürekli boşluk arayıp bulup bu boşluklarda iş yapacak ki taktiksel düzen işlesin.

    temelde bu 4 özelliğin bulunduğu bir takım aslında bu oyunu oynayabilir. ama geçenlerde yazdığın rol futbolu başlıklı yazım (bkz: #3337038) ile birlikte değerlendirmek gerekir bu durumu.

    şimdi, bu oyunun tabir-i caizse zirve noktası olan manchester city'ye bakalım:

    oyuncu rollerini incelediğimizde (misal son maçları olan norwich city maçına göre bakalım) sağ kanatta kanadı etkin kullanabilecek bek, merkezde ayağı düzgün iki stoper, orta saha özellikli sol bek, orta sahada oyunu geriden kurmada usta bir ön libero, iki hem tempolu hem topa hakimiyeti üst düzey orta saha, iki delici içe kat eden ve bitirici kanat, forvette foden. foden'ı özellikle ayrıca yazdım ki bu yazının esasında ana noktası foden'ın kullanımı olacak.

    bilmeyenler için (mümkünmüş gibi) foden esasında bir orta saha oyuncusu. sol iç veya sol kanat olarak oynayabilecek bir isim. ama pep guardiola kendisini takımın en uç noktasında kullanıyor ve bunun bir nedeni var.

    şu yazdığım oyuncu rollerine ek olarak kalede ederson'u eklediğinizde, takımın tamamı topu üst düzey kullanabilecek oyunculardan oluşuyor. yukarıda yazdığım 3. madde. peki buna ek olarak 4. madde de sağlanıyor mu? 1 oyuncu dışında sağlanıyor, o 1 oyuncu artık eski hareketliliğinde olmayan 6 numara fernandinho. ama zaten kendisinin hareketliliğine gerek yok çünkü takım tamamen hareketli oyunculardan oluşuyor. fernandinho durağan, öylece bekleyen bir oyuncu demiyorum elbete bunu yazarken ancak manchester city'nin bu 11'indeki en durağan oyuncu demek yanlış olmaz. bu eksiği nasıl tamamlarsın, orta saha oyuncularının ikisi de sürekli barcelona'da xavi - iniesta'nın busquest'in önünde oynadığı gibi "recieve - pass - offer" düşüncesinde olarak. nedir recieve - pass - offer? "topu al, pası yap, boşa kaçıp pası almak için takım arkadaşına yardımcı ol".

    guardiola'nın icadı olmayan ama modern futbola entegresini kendisi yaparak adeta yeniden yarattığı false 9 işte burada ekstra önem taşıyor. rakibin orta saha ve savunma bloğu arasında topu sırtı dönük alacak, gerekirse yeniden pas bağlantısını daha sağlam bir şekilde merkez orta sahaları kendisine doğru çekip hem rakibin orta saha düzenini hem de savunma düzenini bozarak yeniden oyun kuracak şekilde kullanması, ya da rakip kendisini takip etmiyor ve orta saha oyuncuları markajda ise o alanda topu aldığında rakibin tüm dengesini bozacak şekilde topla oynayabilecek olması. bu oyuncu barcelona'da messi'ydi, bayern'de ribery, bugün city'de foden (ya da bernardo silva).

    gelelim bu entry neden bugün?

    biraz önce 17 şubat 2022 barcelona napoli maçının özetini izledim ve izlerken bir şey fark ettim:

    bizim - bizim gibi diğer takımların hatta bu oyunun esas çıkış noktası barcelona'nın bu oyunun esas oyuncularından birisi xavi ile bile bu oyunu oynayamama nedenini.

    çünkü yorumumuz yanlış. biz guardiola'nın oyununu kurmayı deniyoruz, ama onun yaptığından farklı şekilde deniyoruz. hepimiz.

    bakın manchester city bu false 9'ı kullanırken 2 kritik şey yapıyor:

    1 - kanattaki iki oyuncu da aslında forvet gibi, hem süratli hem bitiriciliği yüksek isimler.
    2 - orta saha merkezdeki iki oyuncu da geç koşular ile ceza sahası içerisinde boş alan bulabilecek hem zeki hem golcü oyuncular.

    2. maddedeki 2 oyuncuya +1 orta saha oyuncusu eklemenin tek bir yolu var: forvetsiz, forvet bölgesinde orta saha oyuncusu kullanmak. böylelikle birisi savunma + orta saha arasındaki alanda iş yaparken diğer ikisinin geç koşusuyla birlikte çoğunlukla 2 stoper oynayan takımlara 3 koşucu ile saldırıp birisini boş bırakmak.

    futbolun en önemli kuralı, alanda rakipten +1 fazla olmak. 3 oyuncunun merkezden koşu ile ceza sahasına girmesinin etkisi bu işte.

    bunu bilmeyen yok artık: https://gss.gs/w4H.png

    bu 20'li saha parselizasyonu. pep'in bir antrenman sahasına çizmesi, buna göre oyuncuları çalıştırması vs. efsanedir artık.

    şimdi bunda city ve x bir rakip düşünelim, rakip city'den orta saha kontrolünü alabilmek için 4-4-2 dizilmiş olsun:

    https://gss.gs/f92.png

    foden topu sırtı dönük aldı. rakip stoperler ne yapacak? foden'ı sağ stoperin takip etmesi demek soldaki sterling'e, sol stoperin takip etmesi sağdaki mahrez'e, orta sahaların geri dönüp kapatması ilkay ve bernardo'ya alan bırakacak. bırakmazsa foden'ın oyun kurmasına izin veriyorsun.

    https://gss.gs/nIL.png

    burada koşu yapan her orta saha sonuca gider.

    bizdeki problem tam olarak bu. barcelona'daki problem de tam olarak bu. false 9 kullanımı tamam, ama orta sahalarda koşu atacak oyuncularımız yok ya da oyunun farklı yerindeki oyuncuların eksiğini bu orta sahalar kapatmaya çalıştığından biz bu oyunu sonuca götüremiyoruz.

    misal halil dervişoğlu'nun oynadığı galatasaray'ı düşünelim. cicaldau'nun bu koşuyu yapması gerekir, yapabilir mi? gayet tabi, zaten adamın özelliği bu olduğu için alındı, halil topla buluştuğunda açtığı alana cicaldau koşu yapacak. ama cicaldau ya taylan'ın top çıkaramaması ile uğraşıyor, ya berkan'ın kaptırdığı topla.

    bu yüzden diyorum, bizim bu taktiği uygulamamız için 6 numaradan önce 8 numara koymamız gerekirdi. ha 6 numara koyduk, 8'e taylan'ı çekmemiz gerekirdi, berkan'a nazaran daha doğru topla oynayabilen bir oyuncu. bize gomis lazım değildi, çünkü sorun golcümüz değil, golcümüz de sorun ama orta sahadan gol katkısı alamamamız da sorun bunu çözmemiz forvetimiz ne kadar kötü olursa olsun bizi sonuca götürürdü.

    şimdi false 9 olarak messi yoksa elinde, orta sahaların ya da kenar oyuncularının ekstra gol katkısı sağlaması bu taktiğin olmazsa olmazı. bak city'de false 9 da gol katkısı veriyor ama mesela bayern'de bu katkının çoğunluğu thomas müller'den geliyordu, ki adamın raumdauter olarak olayı bu.

    anlık olarak kadromuza baktığımda benim bu sorunu çözebilmek, forvet dışında diğer oyunculardan maksimum gol katkısı alabilmek için kurmamız gereken 11 şudur:

    https://i.galatasaray11.com/8n7k52gy.jpg

    ancak bu kadar çıkarabiliriz, ancak bu kadar sonuca gidebiliriz. kerem ve morutan'ın rolleri burada inanılmaz önemli, halil zaten false 9 işini doğru yapabilir, bu kadro ile cica'ya koşu için alan yaratabiliriz.

    ama, bana kalırsa halen ve halen aynı şeyi söylüyorum: ya bu oyunda ısrar etmeyeceğiz, ya da bu oyunda ısrar ediyorsak eğer gerekli eksikleri tamamlayıp buna göre transferler yapacağız. yani şu andaki şu yukarıda kurduğum 11 bile aslında doğru değil, halen eksikleri var. taylan'ın yerine belki 1 oyuncu eklesek bu sorunlar çözülebilir, bilmiyorum. ama yabancı sınırı ile o da çok zor.

    neyse, konumuza dönecek olursak: bu oyunun adı pozisyon oyunu değil ya, topa hakimiyet oyunu. ona göre bakalım lütfen. *
  • 63
    fatih hocam’ın 2019-20 sezonu şampiyonlar ligi çeyrek final maçlarını izedikten sonra vazgeçmesini umduğum, insanın içini baymaktan başka hiçbir işe yaramayan rezalet ödesi futbol anlayışına verilen ad.

    bu ekolün 30 yıllık temsilcisi barcelona bile uygun adamlar olmadığı için çöktü; barcelona, bayern sonrasında bu taktik ile avrupa’yı inleten pep bile city ile taktiğin temel ağırlığından kurtulunması gerektiğini anladı. dikkat ederseniz bu ekolün 1 numaralı temsilcisi pep’in takımı bile bizimle kıyaslandığında atakları, bize göre 1/20 sürede sonlandırmaya çalışıyor.

    2 yıldır düzenli olarak söylüyorum; çok iyi derin ve ince pas atan iki pasör; dar alanda inanılmaz efektif iki golcü kanat ve topsuz koşu ustası üç ön oyuncun olmadığı sürece bu taktiğin başarılı olma şansı yok. işin ilginci, iki senedir oynadığımız bu oyunun gereksinimi olan oyuncu sayımız 1. ileride boşa kaçan, deplase olan forvet dışında (falcao) bu sisteme uygun 1 tane adam yok takımda.

    umuyorum hocam da artık görmüştür. 2000 yılında, 2020 yılında dünyayı ele geçirecek futbol ekolünü benimseyen adamın bu ekolden vazgeçmiş olması bile ilginç bir hadiseydi zaten.
  • 10
    --- dikkat ---

    okuyacağınız iş bu entry kısa bir türk futbol taktik analizi ve uzun bir terim taktik planı içermektedir.

    --- dikkat ---

    türk takımlarının avrupada başarılı olamamasının bir çok nedeni var. yönetimler, bütçeler, kurallar, fedarasyonlar... bir çok şey sıralanabilir. kendi görüşümde takımların bu kadar az başarılı olmasının nedeni ise, teknik ve taktik olarak türkiye liginde oynayacağınız futbol karakterinin, avrupada oynanan ile çok daha farklı olmasıdır.

    yani şunu demek istiyorum, denizliyle deplasmanında, ankaragücüyle içerde oynadığın oyunu ve taktiksel düzeni aynı karakterde romaya, man uniteda, dortmunda, juventusa karşı oynayamazsın, oynamaya çalışmamalısın. 103 gol atan fenerbahçe, 90-92 arası fırtınalar estiren beşiktaş gibi öncesi ve sonrası türk futbol tarihine çoğu efsane olarak kazınmış takım görece kendinden daha kötü takımlara karşı oynadığı alışık olduğu düzeni, avrupada da denemeye çalışmış günübirlik bazı başarılar dışında ise başarılı olamamıştır. 96-00 galatasarayı ise bunun bir istisnasıdır. oynadığı futbolu mükemmelleştirmek 4 sene sürmüş, ilk 2 sene ligde başarılı olan sistem henüz tam bir makineye dönmediği için avrupada başarılı olamamış, 3. senesinde direkten dönmüş, 4.senesinde ise şaha kalkmıştır. bu dönemde oynanan futbol kesinlikle pozisyon futbolu değildir ancak, ligde kocaelispora karşı aynı futbolu oynayan galatasaray, bildiği ve en iyi yaptığı işi yaparak o dönemde leeds uniteda karşı arsenala karşı da aynı futbolu oynamıştır ve başarılı olmuştur. diğer örneği ise 2012-2013 galatasarayıdır. yarı tempo yarı pozisyon takımıdır.

    günümüze dönecek olursak, ben fatih terimin bu durumun farkında olduğunu düşünmekteyim. avrupada gelecek başarının tempo ve direkt oyun ile değil, pozisyon oyunuyla gelecek olduğunu düşünmekte. çünkü artık herkes daha fizikli, bilim ilerlemiş, fizik kondisyon ilerlemiş, herkes ortalama ya da biraz üstü bir tempoya cevap verebilecek duruma gelmiş (eğer üst düzey bir pl kulübüne karşı değilseniz).

    terim 4. gelişinde bir hedef koydu. var bir hayalim dedi. hayalinin seviyesi belki çok absürd bir nokta, hepimizin içinden geçirdiği hep istediği bir nokta. ancak bugün ve gelecek 3-4 ya da 8-10 senenin şartlarını düşününce bu noktaya geliş herhangi bir tempo ya da direkt oyun ile pek mümkün gözükmemekte. bugün liverpool'u, bayern'i, atalantayı,(ki italyanın bence en iyi tempo takımı), leipzig'i onlardan daha iyi tempo yaparak yenemezsin çünkü o seviyede bir tempoya ulaşman nerden baksan şu an için imkansız.

    peki nasıl yenebilirsin?
    defans ve kontratak oyunuyla yenebilirsin.ama bu oyunun iki dezavantajı var. birincisi bu tarz oyun günübirlik başarı getirir ve çoğu zaman sonucu alamaz. atletico madridin yarı tempo, yarı defans düzeni gibi. 2 hep gündemde olursun ancak hiç istenen sonucu kazanamazsın (kupadan bahsediyorum). ikinici dezavantajı ise, ligde ve avrupada farklı taktiksel düzenlerde oynaman gerekliliği. aynı defansif kontratak oyununu ligde şampiyonluk hedefleyen bir takımla oynaman imkansız. avrupa için farklı, tr için farklı taktik kullanman da alışkanlık bozucudur. buna örnek olarak yarı pozisyon yarı defansif-kontraatak takımı olan 2014 aykut kocaman fenerbahçesi örnek gösterilebilir. avrupada belki de en başarılı sezonunu oynayan fenerbahçe finali kıl payı kaçırmış ancak ligde bu futbolu tabiki de verimsiz geçmiştir. sezonu da galatasarayın arkasında tamamlamıştır.

    yenmenin diğer yolu ise pozisyon oyunu. fatih terim 4.gelişinden beri koyduğu hedef ve aklındaki plan sebepli, bir yarı pozisyon yarı tempo takımı oluşturmanın peşinde. ndiaye-seri değişimi olsun, fernandodan sonra baneganın istenmesi olsun, babel tercihi olsun hep bu sebeplerden ötürüydü. ancak pozisyon takımı her sene 5 as oyuncu değiştirerek oluşturabilcek bir yapı değildir. pozisyon takımı olmak bir alışkanlıktır ezberdir. kuvvetli mental oyuncular, dar alanda iş yapan ayaklar, soğukkanlı beyinler ve birlikte oynama alışkanlığı ister. bu yüzdendir ki terim 2 senedir sene başlarına çok iyi başlamaz çünkü takım oynadıkça alıştıkça ritm bulur. eğer bunlara henüz sahip değilsen seneye iyi başlayamazsın, avrupa maçlarını ritm bulmadan oynarsın, sene başında pozisyonlar bulamadan maçlar kaybedersin. geçen sene anda da olsa şampiyonluğu kurtarmışken bu sene ise tam ritm bulduğumuzda covid pandemisi nedeniyle ritmimiz kaybolmuş ve pozisyon oyununu takım bir anda unutmuştur.(hakem, saha dışı etkenler ve sakatlıklar da cabası)

    seneye terimin önünde 2 seçenek var. 1'i riskli 1'i temiz. riskli olan sezonların geç kapanması ve geç açılacağını düşünerek, #2916385 entrysinde olacak senaryolar gerçekleşir ise takıma 4-5 adam alarak pozisyon oyununda ısrar eder. takımda 6-7 kişi zaten bu oyuna hakimdir, adaptasyon süresi kısa sürer. ucl'nin geç başlaması nedenli takım başlayana kadar ritmini bulur ve avrupada en azından son 2 senemizden daha başarılı olur.
    2.si ve risksiz olan ise, en iyi yaptırdığı işi yapar garanti ve temiz olsun, bu sene şampiyonluk çok kritik diyip takımı tempoya alıştırır ve şampiyonluğun en önemli adayı oluruz. avrupada ise yüksek ihtimal patates ederler.
    gelecek ve geçmiş 1-2 sezonumuzun özeti olan pozisyon oyunu genel olarak bu şekilde gelişmiştir. ben terimin seneye, şampiyonluk konusunda daha hırslı olacağı için pozisyon oyunundan vazgeçeceğini düşünmekteyim ama şöyle birşeyi de unutmamak lazım, terim tam bir çılgın.
  • 30
    yetenekli futbolcuyu birakin yardimci teknik direktoru olmayan bir takimin pozisyon oyunu oynamasi mumkun degil. takim daha en temel fizik idmanlari yapamiyor belli ki, herkes surekli sakatlaniyor, hoca hastalaninca tum takim dagiliyor, ortada bir teknik ekip yok, oysa boyle bir yapi kurmak icin profesyonel bir antrenor kadrosu gerekir, her oyuncunun bireysel performansini ayri calisabilecek, herkesi takip edebilecek, istatistigini, metrigini, performansini surekli yonetecek, antrenmanlari planlayip yurutecek profesyonel bir ekip calismasi gerekir. bizde futbolcuyu birakin, bu oyunu hazirlayacak antrenor bile yok.
  • 1
    galatasaray’a uygun oyun değildir.

    daha önce 4-3-3 oynamak için çok sağlam bütçe ve futbolculara sahip olmak gerektiğinden sözlükte bahsedilmişti. pozisyon oyunu için de üst düzey takım gerekli. ülkemizde futbol, galatasaray’a karşı oynanan bir oyun olduğu için, sen bunu yabancı genç yetenekleri avlayarak scouting ile yapmaya kalktığında yabancı sınırı gelir. yerli potansiyel oyuncularla yapmak istediğinde “sözde transfer çalımı” adı altında oyuncuyu sana yar etmezler. puzzle parçası bir yerde eksik kaldığında (bek, stoper, 6 numara, kanat, santrfor) pozisyon oyunu sekteye uğrar ve neye uğradığını şaşırırsın.

    güzel bir ideal. idealist yaklaşımları severim ancak başarısızlıkta ısrarı sevmem. denedin, olmuyorsa en iyi bildiğin işi yapar 4-4-2/4-4-1-1 dizilimlerine döner ve efor oyunu ile kazanmaya başlarsın. taraftar sahada alev alan takım istiyor. ligimizi küçümseyerek pozisyon oyununda az başarılı olsak da yeter dediğinde kendini bir anda 4. sırada bulursun. deplasmanlarda ve iç sahada rakip kapanır ve ceza sahasına yaklaşmadan seni döver, karşılık veremezsin.

    en iyi bildiğin şeyi yaparsan ne olur? o kadar para harcamadan ve mükemmeli aramadan ligi 10 puan farkla bitirirsin. play off gibi bir saçmalık ile puan farkı 5’e düşürülse dahi gider rakibinin sahasında kupa kaldırırsın. şampiyonlar liginde en azından çeyrek final görürsün. uefa kupasını yine kazanabilirsin. taraftarını mutlu edersin. ne diyor ingilizler: “keep it simple”. futbol basit bir oyundur. kompleksleştirip arabeskleştirmeye gerek yok. uzaya çıkmak için problem çözmüyoruz.
App Store'dan indirin Google Play'den alın