20048
her şey santrforsuzlukta düğümleniyor. akhisar maçının özelinde bu durum çok net bir şekilde ortaya çıktı ki ileride topu tutabilecek kuvvetli, kalıplı, yarma tabir ettiğimiz bir santrfor olmadığı takdirde ileri atılan her top tenis topu gibi geri gelip zaten çokta iyi olmayan savunmamızda tehlikelere neden oluyor. geçen sene bunu gomis çok iyi yapıyordu. ilerde duvar olup verilen pasları kanatlara yayarak oyunu açıyordu. olmadı kalçasını rakibe dayamak suretiyle top saklayıp ileride 20-30 saniye kazandırıp topun o bölgede kalmasını sağlıyordu. böylece savunma ve orta saha elemanları dinlenme fırsatı bulabiliyordu. ama akhisar maçında onyekuru 60 dakika rakip savunmacılar arasında kayboldu. ne duvar olabildi, ne ileride top tutabildi, bu da her topun tenis topu gibi bizim kalemize gelmesine, savunma oyuncularımızın aşırı yorulmasına ve haliyle hata yapmalarına ve maçı kaybetmemize neden oldu. ta ki 60'tan sonra eren'le bir nebze olsun oyunu tutmaya çalıştıysak da muslera'nın yaptığı penaltıyla olay bitti zaten.
kısacası şu takımda modeste gibi bir santrfor olsaydı trabzonspor ve akhisar maçlarından mağlubiyetle ayrılmazdık. en kötü iki maç da beraberlikle biterdi. bunun en bariz örneği yine akhisar maçında yaşandı çünkü. girilen ve harcanılan pozisyonlar var. bitirici bir santrfor olsa bunlardan 1-2 tanesini net bir şekilde gole çevirip, maçı da almıştı bile.
kısacası şu takımda modeste gibi bir santrfor olsaydı trabzonspor ve akhisar maçlarından mağlubiyetle ayrılmazdık. en kötü iki maç da beraberlikle biterdi. bunun en bariz örneği yine akhisar maçında yaşandı çünkü. girilen ve harcanılan pozisyonlar var. bitirici bir santrfor olsa bunlardan 1-2 tanesini net bir şekilde gole çevirip, maçı da almıştı bile.