• 20027
    iki ana sorunu vardır. sayısal bazda eksiklik stoper, santrafor gibi ve mental anlamda eksiklik arena dışında hayalet takıma dönüşmek gibi.

    bu iki sorundan ilkinin sorumluluğu yönetimde diğerinin ise terim'dedir benim gözümde. sinan neden oynuyormuş, feghouli neredeymiş, belhanda ne haldeymiş gibi şeylerin hepsi detay.

    23 eylül 2018 akhisarspor galatasaray maçı özelindeki durumu 'rehavet' olarak okuyanlar var bu doğru değil. trabzonspor maçını nereye koyacağız peki? yahut geçen sezon boyu süren deplasman karnemizi?

    bizim deplasman konusunda çözmemiz gereken büyük bir sıkıntımız var. hoca da bunu kabullenmeli. bakıyorum demeçlerine geçen sezondan beri 'bizim için içerisi dışarısı fark etmez' diyor ama farkediyor işte hocam. önce sorunun varlığını kabulleneceğiz ki çözebilelim değil mi?

    bu sorunun oyuncu kadrosuyla mı ilgili olduğu yoksa psikolojik bir sıkıntı mı olduğu kesiltirilemiyor bir türlü. yani eldeki ekip aslında deplasmanda da oyunu rakip sahaya yıkabilecek kadar iyi mi yoksa aslında öyle bir durumları yokken arena baskısıyla mı o derece üstünlük sağlayabiliyor rakiplerine iç saha maçlarında? mevcut kadroya dair en net soru bu. ve sorunun cevabı da belli gibi bana kalırsa.
  • 20028
    son bir senedir çoğalarak devam edendeplasman fobisi kanseri ile bizleri ekran karşısında öldüren takımımız.

    kardeşim ne fark var? deplasman stadlarında çim mi farklı , rakip kaleler daha küçük bizim kaleler daha mı büyük? bu ne sikim bir hastalıktır. son iki deplasmanda 7 gol yemiş bir takım. 7 gol yediğimiz takımlar da trabzon ve akhisar gibi bizim dışımızda herkesin tokatladığı leş takımlar. neyimiz eksik de biz de diğer takımlar gibi oyunu okuyup tokatlayıp geçemiyoruz şu loser takımları.

    acilen bir çözüm bulunmaz ise geri kalan 15 deplasmandan zerre ümidim yok benim. ya deplasman şehirlerine geç gidip kamp programını oturtamıyoruz ya da taraftar baskısına yenik düşüyoruz.

    sen galatasaraysın kardeşim. sen gittiğin her şehirde kendi evinde gibi oluyorsun. havalimanından stada kadar sarı kırmızıya boyanıyor o yollar o stadlar. sakın bana rakip taraftar baskısı bahanesi ile gelme! kadıköyü, vodofone park'ı anlarım da akhisar'da baskı altında olduğunu iddia etme bana!
  • 20030
    2018 / 2019 sezonuna dair 24 eylül 2018 itibariyle;

    - henüz her şey için çok erkendir.
    - önlem alınması gereken belirli sorunları vardır.
    - ligin tüm dinamiklerine hakim ve geçen sezon ikinci yarıda geldiği halde şampiyonluğu kazanan efsanemiz takımın başındadır.
    - hiç kimse kusursuz değildir fatih terim hatalar yapacak yer yer ona kızacağız yer yer öve öve bitiremeyeceğimiz maçların olacağı bir sezon olacak.
    - deplasman maçlarında performansı dalgalanan bazı isimler değiştirilmelidir.
    - devre arasında mümkünse tecrübeli ve kaliteli ilk 11'i zorlayacak isimler kadroya katılmalıdır.
    - forma şansını kullanamayan isimler üzerinde inatla durulmamalıdır.
    - galatasaray bu ligi her şeye rağmen domine edecek güce ve ruha sahiptir.
    - galip gelince ekran önüne çıkıp konuşarak başarıya ortak olan mağlup olunca ortada görünmeyen şahıslara camia içinden bir uyarı yapılmalıdır.
    - ocak ayı için şimdiden gerçekten bağlantıları kuvvetli ve iş bitirecek galatasaraylı isimler devreye sokulmalı ve transfer sezonu fiyasko ile sonuçlanmamalıdır.
    - takımın düzeni ve oyun planı deplasman maçlarında değişikliğe uğratılarak risk alınmamalıdır.
    - en önemlisi biz taraftar olarak takımımıza her koşulda her şartta destek olmalıyız.
    - başka galatasaray yok!

    canımız ciğerimiz sevdamız her şeyimiz biricik takımımızdır. hedef 22!
  • 20031
    bu takımın 2 yıldır -evinde ya da deplasmanda farketmez- eksik yaptığı şey set oyunu diye düşünüyorum.

    ben takımda verkaç yapıldığını hatırlamıyorum.
    şu hariç.
    https://youtu.be/reIJ1Uqx9WE

    üçlü, dörtlü pas trafiği yapıldığını hatırlamıyorum.
    şuradaki gibi.
    https://youtu.be/bgoZM_fcHM0

    hızlı kanat oyuncularının bireysel becerilerine mahkumuz ne yazık ki.
  • 20032
    (bkz: 23 eylül 2018 akhisarspor galatasaray maçı) aklımdan çıkmadı, sinirlerim halen çok bozuk. iddia ediyorum hiçbir ülkenin lig şampiyonlarının böyle bir deplasman karnesi yoktur. lig şampiyonu arada kendi sahasında yenilebilir, deplasmanda da yenilebilir. ama büyük takımsan şampiyon olduysan ve yine şampiyonluk adayıysan her deplasman kabus gibi maçlar çıkartamazsın. trabzon'dan dört, akhisar'dan üç gol yemek izah edilebilir bir şey değil. bu kadronun iyi kötü oturmuş bir kadro olması ayrıca can sıkıcı.

    23 eylül 2018 frosinone juventus maçında juventus 3 gol yeseydi, iki hafta sonra udinese deplasmanında dört yeseydi birileri ne oluyor bu takıma derdi. zagreb karşısında dalga geçtiğimiz fener 4 gol yemiş biz bugün akhisar'dan üç gol yemişiz. nedir yani bu dalgalanmanın sebebi? iç sahada oyna deplasmanda gol bile atama.

    artık hastalık haline geldi bu deplasman maçları. fatih terim olmasa geçen sezon şampiyon olamazdık elbette bunun farkındayız. hocayı savunuruz çoğu duruma, başkalarına karşı ama bu kendi içimizde bir sorun ve merak ediyorum, deplasmanda varlık gösteremeyeşimizin sebeplerini hoca tespit etti mi, kafasındaki futbolun neresinde şimdi bu takım? istediği oyuncu grubu olmayabilir elinde buna diyecek bir şeyim yok ama bu sorunun bir çözümü yok mu kısa vadede?

    bir deplasman maçına favori çıkamıyorsak, bahis oranları olarak değil bu dediğim psikolojik olarak bu maçı kesin alırız rahatlığıyla çıkamıyorsak sıkıntı büyük. büyük maçlar kazanmaya başladık ama deplasman maçlarında hala felaketiz. bir lig şampiyonuna, yine şampiyonluğun en büyük adayı olan bir takıma kesinlikle yakışmıyor bu durum. dediğim gibi böyle bir örnek dünyanın hiçbir liginde yoktur.
  • 20034
    deplasmanlarda rakipten bağımsız bir şekilde fark yiyen takım. 2018/2019 sezonundaki 4-0'lık trabzon maçında trabzon resmen şampiyonluk adayı ilan edilmişti ama çıktığı sonraki 2 maçı da kaybetti. akhisar ligde sondan 2., avrupa maçı oynamış ve ellerindeki en iyi golcüleri seleznyov cezalı. normal şartlarda berabere kalacaksınız deseler sahaya çıkmazdı adamlar ama çıkıp 3 attılar.

    işin özü galatasaray futbol takımı inanılmaz kırılgan bir pisikolojiye sahip. geriye düştüğü hiçbir maçı kolay kolay kazanamaz ve deplasmanlarda çatladıkapispor * bile olsa zorlanır durumda.
  • 20035
    deplasman maçlarında farklı bir yapı ile sahaya çıkması gereken takım. mariano iç sahada 9 dış sahada 5 oynayan değişik bir adam. bu yeni değil 1 yıldır böyle. deplasmanda onda ısrar etmek yerine her ne yerde oynarsa oynasın 7 oynayan linnes oynamalı. fatih hocam maalesef bu adamları tam tersi kullanmaya başladı. orta saha kurgusu ise kağıt üstünde sağlam dursa bile ne yazık ki iyi sonuç vermiyor. burada da donk-fernando ile maçı tutma yoluna gitmeli, 10 numara bölgesinde ise ndiaye ile başlayıp hem sert bir yapıya bürünüp hem de ndiaye' yi daha etkin kullanmalıyız. hatta bu bile yetersiz. emre akbaba kanatlardan birine lokomotif maçı gibi geçebilir. bu yapı ile en azından şu kağıt helva gibi çatırdama huyundan uzaklaşırız. yoksa bu yolun sonu iyi değil içerde 3-5 atıp dışarda aynı şekilde yiyerek ne şampiyon olunur ne averaj kasılır. her yıl 7 mağlubiyetle şampiyon yaptırmazlar adamı...
  • 20036
    (bkz: 23 eylül 2018 akhisarspor galatasaray maçı)'ndan sonra bünyemde kızgınlık,üzüntü,sinir gibi şeyler oluşturmuş takımım.

    niye böyle nasıl böyle gerçekten anlam veremiyorum. cl de moskovayı yen, lige dön akhisar deplasmanı yani kim bilir ne değil onlar da uefa da maç yapmış.

    üstüne üstüne başakşehir puan kaybetmiş. pazartesi derbi elbet birileri puan kaybedecek. yani her şey lehine her şey mükemmelken müthiş bir fikstürümüz varken niye böyle yaptıklarını gerçekten anlayamıyorum.

    şu akhisar maçına adam gibi çık al 3 puanı. rakipler puan kaybediyor. üstüne sonraki maç içerde erzurumla zaten iç sahada herkesi yeniyosun.
    yahu nasıl yapabiliyorlar bunu anlamıyorum.

    kafadan lige 6 puan ( akhisar, erzurumspor ) yazmalıydık.
    üstüne de moskova galibiyeti aldık
    ligde rakiplerin puan kaybedeceği hafta.
    nasıl oluyor nasıl yapabiliyorsunuz ya nasıl nasıl nasıl her şey lehimizeyken her şey bizimleyken ne bileyim tabi yenilceksin ama başka zaman yenil ya her şey böyle mükemmelken. üzücü gerçekten üzücü.
  • 20037
    hocanın da dediği gibi sahada isyan eden oyuncu yok. çok değil 3 tane isyan eden oyuncumuz olsaydı deplasmanlarda bu takım daha coşkulu oynardı

    bu futbolcuların hepsi kaliteli oyuncular lafım yok zaten onları buraya getiren yetenekleri!

    lakin bunların içinde bir melo gibi bir drogba, sneijder gibi isyan yok gol yiyorlar hemen moral bozulmaları başlıyor. hatta gol yemeye bile gerek yok ilk yarı 0-0 bitsin yeter.

    artık taraftar da belli bir fobi oluştu ne yazık ki. haftaya yimpaş yozgatspor deplasmanına çıksak herkes diken üstünde olacak.

    anlamıyorum arkadaşlar gerçekten bu kadar büyük bir takımın deplasman fobisinin geçen seneden beri bu noktaya gelişine inanamıyorum.
  • 20039
    yaklaşık 4 yıldır set hücumu yapamayan takım. gol atmamız için mutlaka rakip defansın dengesiz yakalanması lazım. 4 kişi sabit ceza sahasındayken mümkün değil gol atamıyoruz. garry uzaktan atar ama 3-4 maçta 1 atar. garry gibi 3-4 maçta 1 uzaktan gol atacak en az 2 kişi daha lazım bu takıma. inanılmaz şut özürlüsü bir takımız.

    şut. (bkz: #2501703)
  • 20041
    top ayağındayken yavaş yavaş pas yapması halinde rakip savunmaları açamayacağını, savunmada fiziksel temas sağlamadan savunma yapamacağını anlamasını gereken takımımız. bunun nedeni olarak kadromuzun biraz pısırık kalmasını görüyorum. saha içinde sinirlenencek, gerekirse takım arkdaşlarına kızacak kimse yok. herkes naif, herkes iyi aile çocuğu. melo gibi sneijder gibi mağlubiyete ve kötü oyuna sinirlenecek adamlar lazım bize.

    pısırık olduğunu düşünmemin sebebi iç sahada hepsinin aslan kesilmesi. arkalarında binlerce taraftar ile maaşallah herkesi yenecek gibi oynarken en azından o hırsı ve isteği gösterirken, deplasmanda yerlerinde yeller esiyor. aynı oyuncular, aynı hoca, aynı forma, tek fark deplasman olması. sahada gerekirse sinirden kendi takım arkadaşını dövmek isteyecek adamlar gerekiyor böyle durumlarda. takımı silkelemek ve uyandırmak için lazım böyleleri.
  • 20044
    2018 - 2019 sezonunun ilk altı haftası itibariyle yüksek ücretli oyuncularından verim alamayan takımdır. bu da bireysel ve kolektif yönden sorunlara sebebiyet vermektedir. bireysel sorun, maliyeti yüksek yetenekli futbolcuların oynamaması nedeniyle sahaya sürülen oyuncu kalitesinin düşük kalması; kolektif sorun, daha çok emek verenlerin daha az ücret alması nedeniyle takım olgusunun zarar görmesi.

    kısaca yüksek maliyetli futbolcuları ve güncel durumlarını özetlersek:

    1 - sofiane feghouli (3.850 milyon euro) : yedek olarak dahi düşünülmüyor.

    2 - younes belhanda (3.350 milyon euro) : performansı düşük.

    3 - selçuk inan (2.950 milyon euro) : 5 yıllık uykusuna devam ediyor. son beş dakika girerek oyuna rehavet getiriyor, bazen.

    4 - mariano (2.3 milyon euro) : yaklaşık 1/3 maliyetli linnes öncelikli tercih ediliyor.

    5 - maicon (2.2 milyon euro) : yerini altyapıdan çıkan bir bebeye kaptırmış durumda.

    (u: 3.575 milyon euro alan muslera ve 3.3 milyon euro alan fernando'ya ilk on bir oyuncusu olmaları ve genelde iyi performans sergilemeleri nedeniyle listede yer verilmemiştir.)

    sorun sezona yayılmadan, bu oyuncuları ya teknik heyet kazanmalı ya da yönetim satabilmeli. aksi takdirde büyük umutlar vaat eden sezon hüsranla sonuçlanabilir.
  • 20045
    muhteşem taraftara sahip futbol takımı.

    içerde, rakiplerine göre ulaşımı sıkıntılı stada sahip olmasına rağmen hem sayısal olarak hem de maça etki bakımından harika destek görüyor. rakip saha maçlarında da sahipsiz değiller. oynanan oyuna bakıyorum daha iyisini hak ediyoruz diye düşünüyorum. elbette şampiyon olduk daha ligin başı fakat lafa gelince profesyonel onlar biz duygusal olanız.sahada karşılığı yok. sonuçta eğlenmek gönül verdiği takımın mücadelesini görmek istiyor taraftar. şampiyonluk, kupalar bunun ardından gelir.

    ingiltere ve italya ligini sıkı takip etmeye çalışıyorum. deplasman takımları çok dikkatli, disiplinli ve az pozisyonu sonuçlandırma gayretinde. biz biraz lakayıt oynuyoruz. 10 pozisyona girmemizi bekleyen yok, kora kor mücadeleni verirsin yetenek çoğu zaman üstün gelir. biz bu noktada kaybediyoruz. ne vereceği belli olmayan 5-6 oyuncu ile bu sonuçlar aslında şaşırtıcı değil. burada taraftarlık devreye giriyor aydın'dan istikrar sabri'den kademe burak'tan top kontrolü vs bekliyoruz.
  • 20047
    oyuncu ayırmıyorum alayı topsuz oyunda rezalet. bir nagatomo iyi olabilir.

    pas verdikten sonra pas verdiği adamdan jogging yaparak uzaklaşan bir grup insandan oluşuyor. pas verdikten sonra pas opsiyonu oluşturmak için boşa kaçan yok, saha içi yardımlaşma yok, kolektif bir şekilde hücum yok. yok oğlu yok.

    herkes bir diğerini süpermen sanıyor, ben bir pası vereyim de o yapar bir şeyler. afedersiniz ama yapar yani.
  • 20048
    her şey santrforsuzlukta düğümleniyor. akhisar maçının özelinde bu durum çok net bir şekilde ortaya çıktı ki ileride topu tutabilecek kuvvetli, kalıplı, yarma tabir ettiğimiz bir santrfor olmadığı takdirde ileri atılan her top tenis topu gibi geri gelip zaten çokta iyi olmayan savunmamızda tehlikelere neden oluyor. geçen sene bunu gomis çok iyi yapıyordu. ilerde duvar olup verilen pasları kanatlara yayarak oyunu açıyordu. olmadı kalçasını rakibe dayamak suretiyle top saklayıp ileride 20-30 saniye kazandırıp topun o bölgede kalmasını sağlıyordu. böylece savunma ve orta saha elemanları dinlenme fırsatı bulabiliyordu. ama akhisar maçında onyekuru 60 dakika rakip savunmacılar arasında kayboldu. ne duvar olabildi, ne ileride top tutabildi, bu da her topun tenis topu gibi bizim kalemize gelmesine, savunma oyuncularımızın aşırı yorulmasına ve haliyle hata yapmalarına ve maçı kaybetmemize neden oldu. ta ki 60'tan sonra eren'le bir nebze olsun oyunu tutmaya çalıştıysak da muslera'nın yaptığı penaltıyla olay bitti zaten.

    kısacası şu takımda modeste gibi bir santrfor olsaydı trabzonspor ve akhisar maçlarından mağlubiyetle ayrılmazdık. en kötü iki maç da beraberlikle biterdi. bunun en bariz örneği yine akhisar maçında yaşandı çünkü. girilen ve harcanılan pozisyonlar var. bitirici bir santrfor olsa bunlardan 1-2 tanesini net bir şekilde gole çevirip, maçı da almıştı bile.
  • 20050
    deplasman sorunu denen saçmalıktan kurtulursa bu sezon elini kolunu sallaya sallaya şampiyon olacak takımdır. ancak 2 senedir aynı sorunun yaşanmasını bana kimse açıklayamaz. yeter artık bence. ayrıca kadro kalitesi ise 2012-2013-2014 lerle kıyaslarsak aşırı pasif ve beceriksiz kalıyor bazen. yer yer hataları olsada heleki trabzon ve akhisar deplasmanlarında ağır çuvallasada yatıp kalkıp 21 aralık 2017 gecesine şükretmeliyiz. yoksa bu kadrolarla bu yönetimlerle vay halimize olurdu.
App Store'dan indirin Google Play'den alın