34
arda'yı ilk ath. madrid'e gittiğinde gururla izlemiştim. orada kıçını yırtıp giydiği 10 numaranın, en azından mücadelesiyle ki o takım bu kendini adamışlığa tamamdı, hakkını veriyordu.
barcelona'ya gitmesi, rüştü'nün yani spesifik bir mevkinin dışında, bir 'yıldız' olarak türk bir oyuncunun zirveye koşmasıydı ve onu da destekledim.
bahsettiğim tüm bu şeyler, kalpten şeylerdir, tahmin edersiniz.
yazıya bir yan yol açmak istiyorum: arda, benden bir yaş küçük bir insan. ve belki aynı yaşlarda, dönemlerde, futbol peşinde koştuk. ben de bayrampaşa stadı'nda bir sürü maça çıktım; "arabesk" algılanan (ki öyle olan) 'nostalgia' tribini bile anlamıştım.
bunları neden bu başlığa yazdığıma gelince: ben onun bu cümleyi edişindeki mantığı da anlamıştım. ki yazının sonuna bağlayacağım bir tavır bu; arda bir taraftardı(r). hatırlayın o dönemki renkleri, pembe, turuncu... arda, gerçek bir galatasaraylı gibi, o renkleri sarı-kırmızı'ya yakıştıramayıp söylüyordu bu cümleyi. "her sene bi orospu rengi var amk" diye. ben hak vermiştim açıkçası, söylemi yanlış anlama kapılarını açsa da...
içimde bir yan, arda'nın hala o galatasaraylı olduğunu düşünüyordu (seçeceği yolları, tozuna, toprağına, egosuna, mecburiyetlerine, profesyonelliğine kadar sikeyim); başakşehir'e imza atması, bir çocuğun intihar etmesiyle eşdeğer gözümde.
bize efsane başarılar kazandırmadı arda, efsane ekiplerimizde değildi; ama kabul edelim, altyapımızdan gelip bize en çok heyecan veren tip'ti.
ağır roman'daki replik geliyor aklıma tam bu anda: "güzel bitirim olacaktı, ama kevaşeye kaptırdı kendini."
bu kevaşe sistemin profesyonel bir yıldızı oldun, güzel arda kardeşim. allah da inşallah belanı verir demeyeceğim. ama iyi günler amına koyiyim.
(direkt mesaj: sıçtın moruk. dev sıçtın. allah belanı verdi de haberin yok. kabuslar gördüğüne, göreceğine, şu an vıkırdayan ve bunları yazan parmaklarım kadar eminim. bunları yazan da, taraftarlığın ölmeyeceğine inanan yanım. eğer o giydiğin (başaktan) formayla arena'ya çıkabilirsen, üzerinde galatasaray formasıyla beşiktaş maçında nasıl sevindiğine dair zihnimdeki seninle ilgili son iyi anıyı da çöpe atıp üzerine işeyip ruhunun nasıl huzur bulacağıyla ilgili düşünmeyi, dert edinmeyi sonsuza kadar bırakacağımı söylemek istiyorum.)
barcelona'ya gitmesi, rüştü'nün yani spesifik bir mevkinin dışında, bir 'yıldız' olarak türk bir oyuncunun zirveye koşmasıydı ve onu da destekledim.
bahsettiğim tüm bu şeyler, kalpten şeylerdir, tahmin edersiniz.
yazıya bir yan yol açmak istiyorum: arda, benden bir yaş küçük bir insan. ve belki aynı yaşlarda, dönemlerde, futbol peşinde koştuk. ben de bayrampaşa stadı'nda bir sürü maça çıktım; "arabesk" algılanan (ki öyle olan) 'nostalgia' tribini bile anlamıştım.
bunları neden bu başlığa yazdığıma gelince: ben onun bu cümleyi edişindeki mantığı da anlamıştım. ki yazının sonuna bağlayacağım bir tavır bu; arda bir taraftardı(r). hatırlayın o dönemki renkleri, pembe, turuncu... arda, gerçek bir galatasaraylı gibi, o renkleri sarı-kırmızı'ya yakıştıramayıp söylüyordu bu cümleyi. "her sene bi orospu rengi var amk" diye. ben hak vermiştim açıkçası, söylemi yanlış anlama kapılarını açsa da...
içimde bir yan, arda'nın hala o galatasaraylı olduğunu düşünüyordu (seçeceği yolları, tozuna, toprağına, egosuna, mecburiyetlerine, profesyonelliğine kadar sikeyim); başakşehir'e imza atması, bir çocuğun intihar etmesiyle eşdeğer gözümde.
bize efsane başarılar kazandırmadı arda, efsane ekiplerimizde değildi; ama kabul edelim, altyapımızdan gelip bize en çok heyecan veren tip'ti.
ağır roman'daki replik geliyor aklıma tam bu anda: "güzel bitirim olacaktı, ama kevaşeye kaptırdı kendini."
bu kevaşe sistemin profesyonel bir yıldızı oldun, güzel arda kardeşim. allah da inşallah belanı verir demeyeceğim. ama iyi günler amına koyiyim.
(direkt mesaj: sıçtın moruk. dev sıçtın. allah belanı verdi de haberin yok. kabuslar gördüğüne, göreceğine, şu an vıkırdayan ve bunları yazan parmaklarım kadar eminim. bunları yazan da, taraftarlığın ölmeyeceğine inanan yanım. eğer o giydiğin (başaktan) formayla arena'ya çıkabilirsen, üzerinde galatasaray formasıyla beşiktaş maçında nasıl sevindiğine dair zihnimdeki seninle ilgili son iyi anıyı da çöpe atıp üzerine işeyip ruhunun nasıl huzur bulacağıyla ilgili düşünmeyi, dert edinmeyi sonsuza kadar bırakacağımı söylemek istiyorum.)