70
başlıyoruz...
bu maç sezonun geri kalanı için bile domino etkisi yapabilir. bu maçtan alacağımız skor/puan sonraki maçlar için bize bir yol haritası çıkaracak. oyuncuların ve hocanın öz güvenini tepetaklak da edebilir, en üst seviyeye de getirebilir.
3 puandan çok daha ötesi.
kazandığın anda en yakın rakibin beşiktaş oluyor ve aradaki fark da yine en az 5 oluyor. zaten bu maç öncesi beşiktaş cuma günü evinde akhisar'ı yener. dolayısıyla maç başlamadan aradaki puan farkı 2'ye inmiş olacak bile. kazanmak zor maçlarda dökülüyor denilen galatasaray için rüştünü ispat etmek demek.
sanırım maçın önemine dair fazlaca cümle kurmaya gerek yok.
caiçara'nın cezalı olduğu maç. sezonun* etkili isimlerinden birisiydi caiçara ve yokluğu bizim adımıza oldukça önemli, çünkü sol tarafımız zaten bizim zayıf halkamız.
ideal kadrolarından yalnızca sağ bek olmayacak. bizde ise feghouli'nin cezası tek maça inmezse feghouli ve serdar aziz bu maçta olmayacak. serdar aziz'in olmayışı bu maç öncesi feghouli'nin yokluğundan daha kritik oldu. çünkü hoca 3'lü oynamaya çalışıyordu. mecburen bu maçta dörtlüye döneceğiz, tabii hoca koray günter ya da ahmet çalık ile fantaziye girmezse. ben 2 haftalık milli maç arasından sonra da lato'nun biraz daha toparlayacağı ve fizik olarak da yukarı çıkacağı görüşündeyim. bu sebeple sol ayaklı da oluşuyla lato'yu tercih edeceğim.
---------------mulsera--------------
-mariano--maicon--denayer--lato-
---------------fernando-------------
--------ndiaye----------tolga-------
---rodrigues------------belhanda---
-----------------gomis---------------
bu kadro da maçta duran top haricinde gol yemez. zaten 9 gol yedik 6'sı duran top. 1'i denayer'in ayağından seken ve gol olan yusuf yazıcı şutu, diğeri maicon'un saçma bir çalım yemesi ile başlayıp fernando'nun ayağından seken topun rakibe asist olması, diğeri de belhanda'nın hücuma çıkarken kaptırdığı top.
en iyi savunma şekli oynamaktır. topu kendi kalenizden ne kadar uzak tutarsanız o kadar az gol yersiniz. başka arkadaşlar da yazmış, 11 maçta 26 gol atan bir takım var. fb-ts maçlarında toplam 1 gol attık. diğer maçların gol ortalaması 2,77.
o zaman en iyi yaptığımız şeyi yapıp presimizle, topumuzla tüfeğimizle saldıralım. tabii hunharca değil. kontrollü bir şekilde ama asla geriye yaslanıp beklemeyelim.
turuncu tosun bu maçta iyi kontrol edilebilirse ve saha içinde agresif bir hale sokulabilirse oyundan da atılabilir. onun oyunu kontrol etmesine ve yönlendirmesine izin veremeyiz. bunu yaptırmadığımızda daha sıradan bir takım olacaktır rakibimiz. bu işi ndiaye yapabilir. tabii kontrolsüz şekilde faul yapıp kendisini attırmadan.
keşke aynı enerji ve kondisyon ile felipe melo'muz olsaydı. insan böyle maçlarda daha da arıyor varlığını.
geçtiğimiz senelerde bu takımdan sürekli duran top golü yedik. bu maçta buna mani olup biz bu avantjımızı kullanabilirsek belki de aynı silahla rakibimizi vurabiliriz.
yalnız son trabzon deplasmanındaki gibi ezik ve silik bir oyun anlayışıyla hiç şansımız yok. kora kor oynayarak ancak kazanırız. bekleyelim atarsak bir tane kazanırız dersek olmuyor işte, kazanamıyoruz.
dilerim maçta iyi bir hakem performansı olur ve bir kez daha mağdur edilmeyiz. maç öncesi yapılacak olan atamaya göre sesimizi yükseltmeye başlayabiliriz. işin o kısmını da bir zahmet yapalım, ülkede hiçbir şey bizim kadar naif değil.
yedekten oyuna girecek oyucu konusunda bizden çok daha iyi bir takım var karşımızda ama ilk onbirimiz onlardan çok daha iyi. tribün baskısı dahi olmayan bir statta ve seyircisiz bir takımla, oynayarak kazanabileceğimiz bir maç.
rakibi fazla büyütmeye gerek yok, çıkıp oynayalım yeter. kazanamazsak, beraberlik de kabul edilebilir ama kaybetmemek lazım. yalnız bu bahsettiğim kafayla çıkarsak kaybederiz orası kesin.
bu maç sezonun geri kalanı için bile domino etkisi yapabilir. bu maçtan alacağımız skor/puan sonraki maçlar için bize bir yol haritası çıkaracak. oyuncuların ve hocanın öz güvenini tepetaklak da edebilir, en üst seviyeye de getirebilir.
3 puandan çok daha ötesi.
kazandığın anda en yakın rakibin beşiktaş oluyor ve aradaki fark da yine en az 5 oluyor. zaten bu maç öncesi beşiktaş cuma günü evinde akhisar'ı yener. dolayısıyla maç başlamadan aradaki puan farkı 2'ye inmiş olacak bile. kazanmak zor maçlarda dökülüyor denilen galatasaray için rüştünü ispat etmek demek.
sanırım maçın önemine dair fazlaca cümle kurmaya gerek yok.
caiçara'nın cezalı olduğu maç. sezonun* etkili isimlerinden birisiydi caiçara ve yokluğu bizim adımıza oldukça önemli, çünkü sol tarafımız zaten bizim zayıf halkamız.
ideal kadrolarından yalnızca sağ bek olmayacak. bizde ise feghouli'nin cezası tek maça inmezse feghouli ve serdar aziz bu maçta olmayacak. serdar aziz'in olmayışı bu maç öncesi feghouli'nin yokluğundan daha kritik oldu. çünkü hoca 3'lü oynamaya çalışıyordu. mecburen bu maçta dörtlüye döneceğiz, tabii hoca koray günter ya da ahmet çalık ile fantaziye girmezse. ben 2 haftalık milli maç arasından sonra da lato'nun biraz daha toparlayacağı ve fizik olarak da yukarı çıkacağı görüşündeyim. bu sebeple sol ayaklı da oluşuyla lato'yu tercih edeceğim.
---------------mulsera--------------
-mariano--maicon--denayer--lato-
---------------fernando-------------
--------ndiaye----------tolga-------
---rodrigues------------belhanda---
-----------------gomis---------------
bu kadro da maçta duran top haricinde gol yemez. zaten 9 gol yedik 6'sı duran top. 1'i denayer'in ayağından seken ve gol olan yusuf yazıcı şutu, diğeri maicon'un saçma bir çalım yemesi ile başlayıp fernando'nun ayağından seken topun rakibe asist olması, diğeri de belhanda'nın hücuma çıkarken kaptırdığı top.
en iyi savunma şekli oynamaktır. topu kendi kalenizden ne kadar uzak tutarsanız o kadar az gol yersiniz. başka arkadaşlar da yazmış, 11 maçta 26 gol atan bir takım var. fb-ts maçlarında toplam 1 gol attık. diğer maçların gol ortalaması 2,77.
o zaman en iyi yaptığımız şeyi yapıp presimizle, topumuzla tüfeğimizle saldıralım. tabii hunharca değil. kontrollü bir şekilde ama asla geriye yaslanıp beklemeyelim.
turuncu tosun bu maçta iyi kontrol edilebilirse ve saha içinde agresif bir hale sokulabilirse oyundan da atılabilir. onun oyunu kontrol etmesine ve yönlendirmesine izin veremeyiz. bunu yaptırmadığımızda daha sıradan bir takım olacaktır rakibimiz. bu işi ndiaye yapabilir. tabii kontrolsüz şekilde faul yapıp kendisini attırmadan.
keşke aynı enerji ve kondisyon ile felipe melo'muz olsaydı. insan böyle maçlarda daha da arıyor varlığını.
geçtiğimiz senelerde bu takımdan sürekli duran top golü yedik. bu maçta buna mani olup biz bu avantjımızı kullanabilirsek belki de aynı silahla rakibimizi vurabiliriz.
yalnız son trabzon deplasmanındaki gibi ezik ve silik bir oyun anlayışıyla hiç şansımız yok. kora kor oynayarak ancak kazanırız. bekleyelim atarsak bir tane kazanırız dersek olmuyor işte, kazanamıyoruz.
dilerim maçta iyi bir hakem performansı olur ve bir kez daha mağdur edilmeyiz. maç öncesi yapılacak olan atamaya göre sesimizi yükseltmeye başlayabiliriz. işin o kısmını da bir zahmet yapalım, ülkede hiçbir şey bizim kadar naif değil.
yedekten oyuna girecek oyucu konusunda bizden çok daha iyi bir takım var karşımızda ama ilk onbirimiz onlardan çok daha iyi. tribün baskısı dahi olmayan bir statta ve seyircisiz bir takımla, oynayarak kazanabileceğimiz bir maç.
rakibi fazla büyütmeye gerek yok, çıkıp oynayalım yeter. kazanamazsak, beraberlik de kabul edilebilir ama kaybetmemek lazım. yalnız bu bahsettiğim kafayla çıkarsak kaybederiz orası kesin.