42
yas 10 civari, babamin dekodiri olan bir arkadasinin evindeyiz. babam da arkadasi da fenerli, ben de galatasarayliyim. maci izleyebileyim diye goturmus babam beni. 2-0 bitti ilk yari, devre arasinda 'hadi oglum kalkalim'lar basladi, hafif satasmalar falan. benim icimdeki inanc hepinizde de vardi o zamanlar, o yuzden galatasarayli olmustuk. hagi vardi, hakan vardi, bulent vardi, pes etmezlerdi. inanmistik hepsine, hem de sonuna kadar. kazanirlardi biliyorduk; kucuk yasta sokaklarda sirtinda 10 numarali cakma formalarla top oynayan bizler yurekten inanmistik. ben kendi icimde bunlari hissederken o sirada soyunma odasinda bulent korkmaz o unlu konusmasini yapiyordu muhtemelen. ikinci yari basladi, jardel ucuncu golu attiginda hayatimda ilk kez mutluluktan agliyordum. tarifi olmayan bir mutluluktu, sizlerin de cok iyi bildigi bir mutluluk. babamlar da sevinmisti zaten, o zamanlar nefret duygulari futbolu simdiki kadar sarip ele gecirmemisti. guzel zamanlardi.