• 1
    henüz 6 yaşındaydım. okula yeni başlamıştım. babamın bana o yaz aldığı parçalı forma ve siyah şortla, evde televizyonun karşısına geçmiştim. kadıköy'de fenerbahçe ile derbi var. babamın sırf bu maç için işten erken geldiğini net hatırlıyorum. doğal olarak inanılmaz bir heyecanla maçın başlamasını bekledim. bu arada babam izmir'de oturuyor olmamıza rağmen iş için istanbul'a gittiği zamanlarda muhakkak galatasaray'ın futbol veya basketbol, bir maçına denk gelirdi. o haftasonu kendisi istanbul'da değildi fakat istanbul'dan, hemde evi şükrü saraçoğlu'nun hemen yanında olan hasta fenerbahçeli üniversite arkadaşı bize gelmişti. ne için izmirdeydi bilmiyorum ama bahsettiğimiz adam fenerbahçe'nin iç saha maçlarını kaçırmayan biriydi ve derbi maçını bizimle izliyor olması büyük olaydı.

    her neyse maç başladı moldovan ve baliç bir anda skoru 2-0 yaptı. tabi babamın arkadaşı kendini kaybetti. beni nasıl kızdırıyordu anlatamam size. nasıl öfkeyle dolmuştum bir bilseniz... * önce ilk yarı bitmeden hagi penaltıdan skoru 2-1'e getirdi. ben havalara uçtum tabi. hagi hagi hagi! ikinci yarı ise tek hatırladığım misafirimizin üzerime oynayıp beni sinir küpüne çevirmesiydi. ta ki hakan şükür topu kafayla ağlara yollayana kadar. işte dostlar o an koltuktan fırlayıp ağlayarak goool diye bağırdığımı o kadar net hatırlıyorum ki... sevinç gözyaşlarını o çocuk halimle nasıl yaşadım bir allah birde babam bilir. benim galatasaray için döktüğüm ilk gözyaşı hikayem böyle.

    maçı o kadar anlatmışken özetini vermesek olmaz; http://www.youtube.com/watch?v=rrNKzX1ODAE

    bu arada babamın arkadaşı daha sonra izmir'e yerleşti. zamanla aramız baya düzeldi * hatta uefa kupasını aldığımızda hep beraber kutlamara gittik. kral adamdı.
App Store'dan indirin Google Play'den alın