94
yıl 2006. boludaki ilk senem. kyk nın yurdunda kalıyorum. tepenin başında, 8 katlı bir yurt. nam-ı diğer hilton. en tepesinde de yemekhanesi var ve tabii ki digitürk de var. ben o gün yatıyorum erkenden. hiç umudum yok bir çok renktaşım gibi. neyse bir uyandım ki maçların ikinci yarıları başlamak üzere. dediğim gibi, umudum yok ama yine de gidip bi skorları göreyim diyorum. fener öndeyse dönüp yatacam yatağıma. terlk-pijama çıktım yukarı. baktım ilk yarı yeni bitmiş. maç da 0-0. oturdum izlemeye başladım. yukarıda da bizim maçın skoru var. bizim maçın ikinci yarısı başlamış tabii. neyse fenerin maçı da başladı. bizimkiler ikiyi buldu, o taraftan rahatladık. ama tabii fener bastırıyor. her an atacak diye bekliyoruz. derken ilk mucize. denizli çakıyor bi tane. salonda ağırlık fenerli ama biz de az değiliz. biz yıkıyoruz ortalığı. birden karşıyor yemekhane. ama hemen ayırıyorlar. yoksa kapatırlar televizyonu. sonrası korku filmi gibi. en azından maç bitinceye kadar. hele ki 1-1 den sonraki bölüm, hele ki benim gibi bir kalp hastası için. ama fenerin golünden sonra, en önde oturan, en hafif tabirle terbiyesiz bir fenerlinin bize dönerek "bu maç bizim amk!" dedikten sonra, aynı fenerlinin sinirden ağlamasını görüşüm benim açımdan en güzel anıydı sanırım. sonuç olarak maç bitiyor ve ben terlik ve şortumla sokaklardayım...:)
tanım: ben ve benim gibi bir çok galatasaray taraftarı açısından en anlamlı şampiyonluğu kazanmamızı sağlayan maçtır.
tanım: ben ve benim gibi bir çok galatasaray taraftarı açısından en anlamlı şampiyonluğu kazanmamızı sağlayan maçtır.