32
kendini biraz 'saklayan', ama kitap hazırlığında olduğunu sandığım genç bir şairden:
madem ki son şarkının
hâlim
sıkıca kapanmış bir çağ
ve dayakla bilenmiş köpeğe uzanırım
usulca, tetikte
bu bahçede durulanır hatıralarım
menzili hesaplanmış çocuk tedirginliğinde
tutanaklara geçmiş, ağlamaklı bir orgazm
ve aşk
ne uzak bir sözdür temas halinde
“köpek bağlı, korkma”
ve durdurulamaz yalanlarla bekledim seni
ruhsatsız merhamet bulundurdum uzun yıllar
paslanmaz, çok amaçlı insan merhameti
sehpadaki broşürlere sarkmadan bekledim
utandırırdı saatlerin zaman ispiyonculuğu
allah hakkında ne düşünürsem
sen bana iki katını verirdin, öyle veciz
ve küstah tezatlarla bekledim seni
“köpek bağlı, korkma”
ağlarken pinti, ağlarken müsrif
yâd esnasında ancak
tutumlu ve cömert olabildi
kader ismi yerilen spazm
kader
ismi verilen
ve isimsiz anılan
hani bavulunu toplarken düşünmüştün bir an
ve gereksiz ve lazım olur diye ve bağlaçlarla
“köpek bağlı, korkma”
sana intihar masalını anlatıyordum
bebek boğumlarını yitirmiş kollarımızı
sivrisineklere sunduğumuz o parkta
bir ajanda, diyordum, olsaydı
sersemletirdik ihmal edilmiş anılarımızı
böylece daha cazip yalvarabilirdim sana
bebek boğumlarını yitirmiş kollarımızı
enjektörlere sunduğumuz o parkta
“köpek bağlı, korkma”
“zinciri sağlam mı?
peki ya boynu?”
kahveden sigara yakarak çıkan adamlar
gecenin cesedini sırtlamışlardır
hiç yıldönümü aramazlar
ve orada unutmak diye sessiz bir katliam
bir kere olsun yaşanmamıştır
atlatılmamıştır geceler
sen başladığında;
asfalta kara bir aynasın diyen yağmur
islak ceketimin kokusundaki hicran
ve koyu renklere küfreden nur;
sen başladığında
“köpek bağlı, korkma”
sendika lokalinde birkaç kere öldüm
as papaz kız tarkovski bergman as papaz kız
içeriksiz göstergeler vurdu birkaç kere öldüm
su içemeyecek kadar yakınken felakete
nasıl korkutmuştun beni ah
kollarımda bir ölüverseydin o gece
bir daha o lanet yere gitmeyecektim
as papaz kız heidegger hölderlin as papaz kız
vale
seri ilanlardan esrarlı bir mesaj gönder
nasıl yazayım göz kapaklarını bana söyle
hızıma yetişemediğinden değil mi hep
as papaz kız as papaz ve bitmeyen çile
“köpek bağlı, korkma”
ömer’in ayak parmağındaki kâğıt parçasına
bir şarkının ismi yazılacak
o şarkıyı aramıyorsa şerefsizim
en son keçiören’de görülmüştü
üzerine kibariye çekilmiş bir michael jackson kasetinde
cennet dediği yerden kovulması
zaten pek sürmüyordu
baba, oğul ve kutsal duman üçlüsü
“köpek bağlı, korkma”
“ne zaman alışacak bana?
yavruyken dövüldü, alışmaz o kimseye”
sana kaderimsin dedim
alay edip bana güldün
oturup çıtırdayan şöminenin başına
teknoloji bağımlılığından yakınmak
gayrı ne mümkün
sana kaderimsin dedim
alay edip bana güldün
türk filmlerinde olurdu böyle şeyler
biz hangi filmdeydik
güldün
“köpek öldü, korkma”
armağan altay
madem ki son şarkının
hâlim
sıkıca kapanmış bir çağ
ve dayakla bilenmiş köpeğe uzanırım
usulca, tetikte
bu bahçede durulanır hatıralarım
menzili hesaplanmış çocuk tedirginliğinde
tutanaklara geçmiş, ağlamaklı bir orgazm
ve aşk
ne uzak bir sözdür temas halinde
“köpek bağlı, korkma”
ve durdurulamaz yalanlarla bekledim seni
ruhsatsız merhamet bulundurdum uzun yıllar
paslanmaz, çok amaçlı insan merhameti
sehpadaki broşürlere sarkmadan bekledim
utandırırdı saatlerin zaman ispiyonculuğu
allah hakkında ne düşünürsem
sen bana iki katını verirdin, öyle veciz
ve küstah tezatlarla bekledim seni
“köpek bağlı, korkma”
ağlarken pinti, ağlarken müsrif
yâd esnasında ancak
tutumlu ve cömert olabildi
kader ismi yerilen spazm
kader
ismi verilen
ve isimsiz anılan
hani bavulunu toplarken düşünmüştün bir an
ve gereksiz ve lazım olur diye ve bağlaçlarla
“köpek bağlı, korkma”
sana intihar masalını anlatıyordum
bebek boğumlarını yitirmiş kollarımızı
sivrisineklere sunduğumuz o parkta
bir ajanda, diyordum, olsaydı
sersemletirdik ihmal edilmiş anılarımızı
böylece daha cazip yalvarabilirdim sana
bebek boğumlarını yitirmiş kollarımızı
enjektörlere sunduğumuz o parkta
“köpek bağlı, korkma”
“zinciri sağlam mı?
peki ya boynu?”
kahveden sigara yakarak çıkan adamlar
gecenin cesedini sırtlamışlardır
hiç yıldönümü aramazlar
ve orada unutmak diye sessiz bir katliam
bir kere olsun yaşanmamıştır
atlatılmamıştır geceler
sen başladığında;
asfalta kara bir aynasın diyen yağmur
islak ceketimin kokusundaki hicran
ve koyu renklere küfreden nur;
sen başladığında
“köpek bağlı, korkma”
sendika lokalinde birkaç kere öldüm
as papaz kız tarkovski bergman as papaz kız
içeriksiz göstergeler vurdu birkaç kere öldüm
su içemeyecek kadar yakınken felakete
nasıl korkutmuştun beni ah
kollarımda bir ölüverseydin o gece
bir daha o lanet yere gitmeyecektim
as papaz kız heidegger hölderlin as papaz kız
vale
seri ilanlardan esrarlı bir mesaj gönder
nasıl yazayım göz kapaklarını bana söyle
hızıma yetişemediğinden değil mi hep
as papaz kız as papaz ve bitmeyen çile
“köpek bağlı, korkma”
ömer’in ayak parmağındaki kâğıt parçasına
bir şarkının ismi yazılacak
o şarkıyı aramıyorsa şerefsizim
en son keçiören’de görülmüştü
üzerine kibariye çekilmiş bir michael jackson kasetinde
cennet dediği yerden kovulması
zaten pek sürmüyordu
baba, oğul ve kutsal duman üçlüsü
“köpek bağlı, korkma”
“ne zaman alışacak bana?
yavruyken dövüldü, alışmaz o kimseye”
sana kaderimsin dedim
alay edip bana güldün
oturup çıtırdayan şöminenin başına
teknoloji bağımlılığından yakınmak
gayrı ne mümkün
sana kaderimsin dedim
alay edip bana güldün
türk filmlerinde olurdu böyle şeyler
biz hangi filmdeydik
güldün
“köpek öldü, korkma”
armağan altay