• 851
    -günlük aşılama kapasitesinin 1.5 milyona kadar çıkarılmasını hedefleniyor.
    -ilk etapta 1.2 milyon sağlık çalışanı aşılanacak.(başladı)
    -bu gelen aşılar 1 hafta içerisinde tüketilecek.
    -sonraki yeni aşıların 2 hafta içerisinde 2 parti halinde gelmesi bekleniyor.(10 milyon)
    -sağlıkçılardan sonra 65 yaş üstü ve bakım evlerinde çalışan kişiler aşılamaya girecek. bu sayıda 9 milyon civarı.
    devamında listeye göre halkın geneline yayılacak.
    -marta kadar halkın büyük kısmının aşılanması planlanıyor.
  • 852
    ben de dün öğleden sonra ilk doz aşımı vuruldum.

    bu covid-19 meretinden bir an önce kurtulmak için kitlelerin aşıya bir siyaset malzemesi gibi yaklaşmaması gerekiyor. haberlerde ve sosyal medyada yok çin aşısıymış, yok almanmış, yok en iyisi amerikadaymış derken herkeste bir komplo teorisi almış başını gitmiş durumda.

    ülkemizde uygulanmasına başlanan coronavac aşısının şimdiye kadar dünyada faz 3 çalışmalarda 12000 kadar kişiye uygulandığını biliyoruz. bildirilen ciddi bir yan etki yok. farklı ülkelerde farklı oranlar belirtilmekle birlikte dunya saglik orgutunun belirledigi %50 koruyuculuk oranini suana kadar dunyada uygulamaya sokulan tum covid asilari sagliyor. faz 3 calismalarda bir diger one cikan konu ise hastaliktan koruyamadigi vakalarda dahi ölüm oranini cok ciddi bicimde azaltmis olmasi. yani hastaliga yakalansa dahi sonucun ölümcül olmasini engellemis oluyor aşı.

    toplumda herkes doktor, herkes biyolog, herkes virolog ve herkes bilim insani oldugu icin degisik komplo teorileri ortada kol geziyor. korkmak hepimizin en dogal hakki. cekinip asi olmama secenegini dusunenlere saygim sonsuz. ancak tamamen kaynak götüm haber ajansindan alinan bilgilerle degisik etkiler sallayarak toplumda bir kaos olusturanlara ise buyuk kufurler sakliyorum icimde. korkunuz varsa buyrun onunuzde internet. pubmed, google scholar ve tum arastirma motorlarinda konuyu tarayabilirsiniz. ama halkimiz www.kizlarsoruyor.com adresinden alinan asi hakkindaki goruslerden hareket ettikce bu is sadece sarpa sarmaya devam eder.

    sahsen ben bundan 2 ay once asi konusuna mesafeli yaklasan bir hekimdim. ancak faz 3 calismalarinin bitimiyle asinin guvenligi ve olasi zarari konusunda onemli bir sorun gorulmemesi uzerine gonul rahatligiyla aşıyı oldum. suana kadar hic bir semptom olmadi. sadece asi vuruldugum yere bastirdigimda orada asi vuruldugumu hissettiren bir sizi oluyor. ki o da normal bir durum. herhangi bir semptom veya belirti gosterirsem bu baslikta tekrar belirtirim.

    aşı hayat kurtarır.
  • 856
    aşısını olmamın üzerinden 72 saat gecen hastalik. ilk 24 saat içinde halsizlik ve cok az sırt ağrısı dışında bir etki hissetmedim. ilk 5 6 gunluk süreçte aşı uygulamalarimiz cok hızlı ve planlandigi gibi gittiğini söyleyebilirim. umuyorum sinovac beklediğimiz etkiyi gösterir ve bu illetten en kısa zamanda kurtuluruz.
    faydalı olması adına aşı ile ilgili değerli hocamin görüşlerini paylaşıyorum.
    --- alıntı ---
    hacettepe üniversitesi tıp fakültesi enfeksiyon hastalıkları öğretim üyesi prof dr murat akovadan aşı hakkında bilgiler:

    1. aşı yaptırdıktan sonra 15 dk gözlem önemli. çok nadiren anafilaksi olabilir.

    2 aşılama yerinde anafilaksi için ekipman bulunmalı

    3. son 3 ayda enfeksiyon geçirdiyseniz aşı yaptırmaya gerek yok, yapılırsa da sakıncası var mı konusu bilinmiyor. kişisel olarak da çok aceleci olmayın. ama antikor oluşmadı ise aşılanın.

    4. sinovac dışı aşılarda antikor spike’a karşı oluşuyor, mutasyonlar bunu olumsuz yönde etkiler. ama sinovac ta virüsün kendisine karşı her açıdan antikor gelişiyor, o nedenle antikor ölçümlerinde düşük çıkabiliyor.

    5. aşıyla sadece humoral değil hücresel de koruma sağlanır

    6. otoantikor gelişimi sinovac gibi inaktive aşılarda az.

    7. iki inaktive aşı arası uzun tutulursa daha etkin, 28 gün ara gayet iyi.

    8. brezilyadaki kohort sağlık personeli arasında yapılmış, hafifler bile pcr yaptırınca aşı etkisiz gibi görünmüş.
    aşı ağır hastalığa karşı koruyor, ama hafif geçirip bulaştırıcılık azalmasında etkin

    9. aşı da olsak maske kullanmaya devam, bulaştırıcılık hala olabilir mi net değil. covid olursak mutasyonlarin inaktif aşı üzerinde çok negatif tarafı olmayacak

    10. murat akova kendisi de nisanda hafif geçirmiş ve yine de sinovac ile aşılanmış.

    11. otoimmun hastalığı olanlar ve otoimmün ilaç kullananların inaktive aşı olmasında sıkıntı olmayabileceği, mevcut aşılar içinde en güvenli olanın sinovac aşısı olduğu

    12. kanser hastası olup tedavi alanlarda antikor üretimi daha az oluyor

    13. antibiyotik kullanımı ve gıda takviyeleri ile aşının etkileşimi yok

    14. covid sırasında makrofaj aktivasyon sendromu (mas) ağır geçti ise, aşı sonrası sorun olur mu? inaktive aşıda antikor üretimi yolağı farklı olduğu için mas beklenmiyor

    15. yüksek doz c etkisi için kesin kanıt yok

    16. covid tedavisinde steroid oksijen tedavisi dışında diğer tedaviler pek etkin değil

    17. virüsün mutasyon sebebi plasma tedavisi olabilir.

    18. şu anda aşı olamayan daha sonra aşı olabilecek mi sorusuna cevap, çözüm bulunacaktır.

    19. aşı sonrasi ht, gözlemlenmiş

    20. aşıda adjuvan var, al hidroksit var, ama yaygın kullanılıyor. onun dışında betapropiolakton var

    21. aşı olanların ev halkına bulaştırması gibi bir şey yok.

    --- alıntı ---
  • 858
    bu süreçte herkes büyük yaralar aldı. insanlar yakınlarını kaybetti, işlerini kaybetti. hayatları perişan oldu.
    ama bazı kesimlere ise bu hastalık hiç ulaşmadı.
    bugün bazı haberlerde okuduk. uludağ’da insanlar sanki hastalık yokmuş gibi partilerde, eğlencelerde.
    ama bizim iş yerimiz kapalı, insanlar işsiz evde bekliyor.
    maçlara gidemiyoruz, hafta sonu evden çıkamıyoruz.
    bu nasıl adalet arkadaş!! bu ülkenin çivisi çıkmış.
    neden her yer kapalı iken bu oteller açık, eğlence yerleri açık?
    ya heryer açık olsun ya da kapalı.
    ne adalet kalmış, ne de halkı düşünen.
    güya covid zengin fakir ayırt etmiyordu değil mi?
    sizce hala öyle mi?
  • 860
    pandemi vardır. gerçekliği inkar edilecek bir durumda değildir. günümüzün kapitalist, "fazla gelişmiş", uzay çağını yaşayan kodaman dünyasının işine yaramamakta, hatta bu dünyanın tüm defolarını gözler önüne sermektedir.

    iş bilmez, bilime zamanında kulak vermeyen, bilimi dinledik ayağına da gücünün yettiklerini tatilde eve tıkıp hafta içi de otobüslere sıkıştıran, zaten toplumsal gerçeklerden muaf fanus sahiplerini de otellerde tıka basa sofralarda ağırlatan hükümetler de vardır. evde kaldıkça çoluk çocuğunu, karısını döven mahlukatlar da vardır. iki ay iş yapamayınca senelik dükkanları, birikimleri batıran rezil bir sistem de vardır. eğitimi çevrimiçine taşıyamayan hükümetler ve kurumlar vardır, geçen 20 yılda vatandaşına internet ulaştıramayan. toplumsal şiddet ve psikolojik rahatsızlıkların yanı başımızda ulaştığı boyut mercek altına girmiştir. küresel bir problemde dahi anlaşamayıp birbirine nefret ekmeye devam eden insanlar vardır, paylaşılan tek şey nefret ve hınç olmuştur. umutsuzluk, geleceğe güvensizlik zaten daim olmuşken bu pandemi, sadece özgürlük zannedilen kör topal sistemin gerçeklerini yüze vurmuştur. aldığı canlardan da sadece ateşin düştüğü yerler anlar.
  • 862
    ingiltere’de yaklasik 2 aydir sessiz bir sosyal patlama var: kimse maske takmiyor, kimse uyarilari umursamiyor. bir yandan salgin hic bitmeyecek, virus herkese bulasacak, korkmayin virus bulasti diye olmezsiniz, gidin evinizde dinlenin 2 gunde gecer derken; diger yandan maske fetisizmi pompalar, mesafe, dezenfektan dayatmasina devam eder, 2021’da bitmez, 2022 supheli, aha yenisi geliyor derseniz artik kimse size inanmaz. ustune daha fazla korku pompalarsaniz ekonomik ve sosyal olarak da yikilmis olan halk, kurallarinizi takmamak soyle dursun, buyuk bir isyana meyleder. eger asiya ragmen, 2021 yili sonlarina kadar bu surec devam ederse tarihte gorulmemis bir olcekte isyan dalgasi tum dunyayi sarar.

    bu viruse inanip inanma meselesi degil. insanlar canindan bezdi artik. 7-8 ay once yogun bakimda makineye bagli insanlari gostererek “maske takmazsan boyle olursun” demekle insanlari etkileyebiliyordunuz. su an kime ne oldugunu gectim, kendi sonu, nasil ve ne sekilde olecegi bile kimsenin umrunda degil. virusle ilgili olumlu-olumsuz her turlu gelisme ve haber bir sahtekarlik olarak goruluyor.

    yani ingiltere ve hatta cogu ab ulkesi icin konusacak olursak; artik degil korona, havayoluyla bulasan kuduz salgini da olsa, onumuzdeki birkac ay icinde o onlemlerin cogu kaldirilip insanlar normal hayatina donmezse cok kotu seyler olacak.
  • 863
    tıpkı diğer küresel salgın hastalıklar gibi günün birinde bitecektir.

    ne kadar önlem alınır ve üzerine ne kadar çalışma yapılırsa o kadar çabuk bitecektir.

    hayatı yaşayacağınızı zannederek virüsü hiçe saymayın.

    özgürlükler için ölen insanların başka bir seçeneği yoktu. bir ideoloji için ya da bir düşmanla özgürlük için savaştılar ama bu senin önlem almayıp kafana göre takılıyor olmanla aynı şey değil.

    virüs özelinde konuşursak; hayatta kalanlar hayatı yaşayabilecek, şu an hayatı yaşamaya çalışanların ise ye kendileri ya da en yakınları ölecek.

    önlem alın.
  • 864
    39 yaşında, dünyanın en naif, en dürüst, en düzgün insanını ve hayatının belki de en manalı zamanlarını yaşayan, 5 senedir dirsek teması çalıştığım arkadaşımı elimden almış hastalıktır.

    bireyin "hayatı yaşama" hevesi başka bir bireyin hayatını elinden alabilme ihtimalinden üstün değildir. "hayatımı yaşarım ben", "1" kişi ölse ne olur demek çığ etkisi yaratabilir. o bir kişi belki de bir toplum için milyardır. kimse bu raddede referans aralığı belirleyemez. gerekirse "1" kişi için çok şey yapılabilir. yapılmıştır da.

    çok zor zamanlardan geçiyoruz. dileğim en kısa sürede bu illetten sağlıkla kurtulmamızdır.

    her zaman büyük küçüğü unutturur. allah bu acılarımızı unutturmasın. bu büyük psikolojik ve fizyolojik savaştan galip çıkmamız dileğiyle.

    hayatı yaşamak için hayatta kalmak zorunluluktur.
  • 865
    bilimsel dayanağı olmayan önlemler alındığı ileri sürülen viral hastalik . sosyal mesafe, maske, el yıkama, ve pandeminin yaygınlığına gore bunlarin genişletilmesi bilimseldir. epidemiyoloji, halk sağlığı bunlar toplum sağlığı ile ilgilenen bilim dallarıdır. bu önlemler de bu bilmi dallarının yıllardır yaptığı bilimsel çalışmalar ile ortaya çıkmıştır. ki aslinda bilimsel önlemler daha rijit, daha agresiftir. 3 ay tam kapama mesela. yap tum dünyada pandemi kalmasin. ama bazi şeyler sosyal olarak mümkün olmadığı için taviz verile verile bu iş uzuyor. mecburen oyle . o bilimsel degil denen önlemler alınmaz ise de bu iş daha da uzayacak.
    pandemiden sıkılmış olabilirsiniz. pandeminin getirdiklerini kabul edemiyor olabilirsiniz. pandemi nedeni ile işinizi kaybetmiş olabilirsiniz. pandemi politikaları ile ilgili eleştiriniz de olabilir. ancak guzel bir psikolojik savunma mekanizması olsa da inkar, pandemi gerçeğini de ğiş tir me ye cek. (soyadim rockafellar veya gates değil)
    ayrica birçok virüsün uzamış, 5 yil sonra 10 yil sonra oluşan komplikasyonlari var. (bkz: kizamik) . simdi asemptomatik geçirenler için bile 10 yil sonra neler getireceğini kimse bilmiyor. o yuzden yok zaten yarisi rahat geçiriyor gibi düşünmek de dogru degil.
  • 866
    covidin baskıladığı ve dolaylı olarak ölüme neden
    olduğu alanların sesini aktarmak güzel davranış ama covidi çok hafife almak gibi bir kolaycılığa sebep olmamalı.
    şuan 2 milyon insanın öldüğünden söz ediliyor dünya genelinde.

    devletlerin genel olarak sayıyı eksik vermelerini de hesaba katarsak ve üzerine kayıtdışı olanları da eklersek rakam iyice büyüyor.bu bir savaşta, uzun soluklu bir savaşta kaybedebileceğin rakamın üzerinde.

    yani ne covidi çok hafife ne de çok ciddiye almadan kırıp dökmeden ince bir üçüncü yol vardır diye umut ediyorum.
  • 867
    sürecine en başından beri şüpheli baktığım ''virüs''. bazen öyle haberler çıkıyor ki diyorum ''lan hani virüs vardı, hani sokaklarda insanlar düşüp ölüyordu?''.

    yavaş yavaş var olmadığını düşünmeye başladığım virüs, mesela bizim ülkede sözde istiklal caddesi çok kalabalık diye gözetim altına alınmış, türkiye'de özellikle istanbul'da binlerce büyük meydan var, insanlar dip dibe, otobüsler dolu vs. sonra bakıyorsun uludağ'da oteller dolmuş vs. ama evlere ziyarete gitmeyin, maskeli takılın vs. bir de bunu tüm dünyaya uyarlayın.

    senin benim gibi orta halli vatandaşlar zor durumda ve daha da fakirleşiyor, bu fakirleşme çok yavaş olduğu için direkt fark etmiyoruz, ama zengin daha da zenginleşiyor bu da net.

    ilginç bir tiyatronun içindeymişiz gibi hissediyorum.
  • 869
    tam gaz devam eden salgın hastalık.

    türkiye'nin toplam nüfusunu iki doz aşılaması için takriben 170 milyon doz aşı bulması gerekiyor.

    şu ana kadar sağlık bakanı ikinci doz aşısı tamamlanan kişi sayısını 500 bin olarak duyurdu.

    yine sağlık bakanı "nisan sonununa kadar 100 milyon doz aşı elimizde olacak" dedi. bununla ile ilgili bir anket var.

    https://anketinho.com/2496
  • 871
    ülkemizde belirli bölgelerde toplumsal bağışıklığın oluşmaya başladığı hastalık.
    size şunu söyleyebilirim, bakanlık belirli aralıklarla tamamen hasta olmadığı (yani yakın zamanda pcr + olmayan, hastaneye başvurmayan) kişilerden bir örneklem oluştururarak bu kişilerden hem pcr örneği hem de kan örneği alıyor, alınan pcr'lar olası hastalık lehinde değerlendirilirken, kan numunelerin ankaraya antikor varlığını tespit için gönderiliyor

    yaşadığım yerde (yaklaşık 350.000 nüfusl bir yer) asemptomatik bireylerin antikor pozitifliği %50 civarı ve geçen dönem haziran-eylül dışında, yoğun bakımların bir şekilde döndürülebildiği bir yer. tabii nüfusun da türkiye ortalamasına göre daha genç olan bir coğrafyada yaşadığımızı da unutmamak gerekir, yani zaten asemptomatik geçirme ve daha sağlıklı biçimde atlatabilme ihtimali olan bir popülasyondan bahsediyoruz.

    peki güncel durum nedir?
    açıkçası, büyük şehirler dışında (şu an karadeniz bölgesi de dışında) ortalık en azından stabil. hastaneler kendini döndürebiliyor. buna ek olarak, benim de açıkçası korktuğum influenza dönemi de yavaştan kapanıyor. burada siyasi gelişmelerden bağımsız olarak, bu durumu şöyle yorumlamak lazım:
    1. kafe, restoran, kıraathane kapalı.
    bu sektörlerden geçimini sağlayan, evine ekmek götüren çok sayıda insan olduğunu biliyorum, malum güncel gelişmeler sonucu da öfkeli olduklarının da farkındayım. ancak bu kış dönemini görece daha rahat atlatabildiysek, buradaki sektörlerin maalesef kapalı olmasından kaynaklanıyor.
    2. eğitim
    burada ilkokul, orta ve liseden ziyade üniversitelerden bahsediyorum. her ne kadar hastalığı atlatma konusunda şanslı grup olsalar da hastalığı yayma konusunda da bir o kadar suçlu (!) grup üniversite öğrencileri. yurt, sınıf vs gibi inanılmaz bir toplanma potansiyeli olan bir grubun da neredeyse 1 yıldır bir araya tam anlamıyla gelmemiş olmaları da önemli.

    peki ne yapılmalı?

    kurallara uyulan bir dünyada hes kodu ile kapasitelerinin %70'ine kadar kişi almaya izin verilirse en azından bu sektörlerin rahatlayacağı düşüncesindeyim. ama maalesef ülkede bu bahsedilen sistemle çalışmaya rıza gösteren ve efektif biçimde çalışan esnafın da az olacağına inanıyorum. çünkü bu kapanmanın maalesef bir sınırı yok. bir yerden sonra ister istemez bu sektörlerin açılması gerekiyor. burada keşke daha uygun bir düzenleme yapılsa.

    2. eğitim.
    maalesef eğitim sektörü -bana göre- yönetimsel açıdan sınıfta kaldı. düzgün bir planlama ile en azından öncelikli sınıfların eğitimine devam etmeleri gerekiyordu, ama tabii bu kadar çok öğrencinin bulunduğu bir ülkede de planlamanın yapılması çok kolay değil, ona da katılıyorum.

    sonuç olarak, ben kısa zaman içinde bu kapanma işinin bitirileceğini, eğitimin de eylüle kadar yapılmayacağını düşünüyorum. ancak bir hekim olarak hem kendi yaşadığım yerden hem de arkadaşlarımdan elde ettiğim bilgiler ile, toplumsal bağışıklığa hiç olmadığımız kadar yakın olduğumuz düşüncesindeyim.

    hepinize sağlıklı günler dilerim.

    düzeltme ve ekleme: bahsettiğim noktaların bir çoğu, yeni düzenleme ile kesinlik kazandı.

    görüşlerimi eklemem gerekirse, şehirler arası hareketin sınırlandırılmadığı bir ortamda çok da anlam kazanmayacak olan bir durumdur. örneğin, eskişehir, çevre illerine göre daha iyi gözüken bir yer; osmaniye ise tam tersi. siz ister istemez iyi yerlere olan akışı engelleyemeyeceksiniz, bunun üzerine zaten toplanma alanlarındaki riski daha da arttıracaksınız.

    bu zorlu dönemde gerçekten maddi manevi zorlanan kişileri ve sektörleri bir kenarda tutarak söylüyorum. makul sınırları olan ancak sorunları da olan bir açılmanın içerisindeyiz.

    ne olur? yakın vadede yine bir vaka artışı bekliyorum. sağlık çalışanları, hastane yükü, türkiyenin genelinde bir rahatlama içerisinde idi. bu nedenle sistem üzerindeki yükün çok aşırı biçimde artacağını düşünmüyorum. cehennem gibi günleri yaşadık zira, daha kötüsü olamaz.

    aşılanma işleminin en azından toplumun iş kollarını yürüten kişilere de uygulanması ve bu uygulanmanın ardından bu açılmanın gerçekleşmesinin daha mantıklı olacağını düşünüyorum. öğretmenlerin aşılanması gibi.

    stad ve maç konusunda her ne kadar mart sonunda bakılacak ve değerlendirilecek gibi söylense de şahsi fikrim zor. uygun yerleştirilme imkanları vs ile stad içi bulaş belirli bir seviyede olsa da, maç öncesi ve sonrası ciddi bir mesafesizlik olacaktır.
  • 872
    bit artık ulan, bit. cimbombomu özledim amk, atmosferi özledim. sen bitmedikçe mohammed’in kafasının premier lig takımları tarafından karıştırılması ihtimal dahilinde olacak, emre kılınç kahkaha atmayacak, arda duygusallaşmayacak, fatih hocam bi eli kalbinde bi eli havada tribünleri selamlayamayacak. sen bitmeden 1 senedir aramıza katılanlarla tam bir aile olamayacağız, kan ter içinde şampiyonlar ligi zaferleri göremeyeceğiz, ulan sen bitmeden hayat tam sarı kırmızı olmayacak. yeter amk, 1 senemizi aldın götürdün, daha ne istiyorsun?
  • 874
    benim de artık hayatımızın bir parçasını olacağını düşündüğüm hastalık.

    dsö 2022 ocak ayını işaret etmişti hastalığın tamamen bitişi için. ama belli bir seviyede seyretmeyip zaman düşüşe zaman zaman yükselişe geçmesinden mütevellit bu tahminin de iyimser olduğunu düşünüyorum. muhtemelen uzun seneler bu maskeler bize eşlik edecek, sosyal mesafe kavramı lügatimizin dibacesi olmaya devam edecek.

    not: bilirkişi değilim. sadece gözlemlediğim süreç buna isabet ediyor diye düşünüyorum. inşallah yanılırım.

    bir de insanlarda gözlemlediğim şey bu hastalığın fizyolojik etkisinden ziyade psikolojik tahribatı. hastalık yüzünden vefat edenlerin haberiyle enfekte olan kişi doğal olarak ruhen çöküşe geçiyor. pozitif olduğunu öğrendiği an 'ölecek miyim' diye sabaha kadar ağlayan tanıdıklarım oldu. semptom var mı diyorum, azıcık karnım ağrıyor diyor. (muhtemeldir ki o an çoğu negatiften daha sağlam) halbuki ortalıkta virüs yokken o karın ağrısından çok daha şiddetli ağrılar çekti belki de daha önceki senelerde ama ölüm aklına bile gelmemiştir doğal olarak.

    bu sebepten çevremizde pozitif olan kişiler varsa psikolojik desteğinizi esirgemeyin. bir telefon bile çok iyi hissettiriyor insana.

    maskesiz, sağlıklı günlere erişmek ümidiyle...
  • 875
    etkili aşılarla birlikte, hayatımızda var olsa dahi etkisini kaybedecek virüs.

    geçenlerde twitter'da yabancı bir doktorun paylaşımını görmüştüm:

    https://twitter.com/...924018215096322?s=20

    aslında sonuna yaklaşıyoruz, tehlike, hastalığın zatürreye çevirme olasılığı ve akciğerlerde büyük hasar bırakmasıydı. bunun sonucunda bağışıklık sistemi zayıf ve kronik rahatsızlığı olan insanlar sürekli risk altındaydı. şu anda onaylanan tüm aşılar bunu önlüyor, virüsü kapsanız bile asla akciğerleriniz fotoğraftaki duruma gelmiyor.

    kitlesel aşılamaları yaptıktan sonra, önemsiz hale gelecek bir hastalık olacak çok büyük olasılıkla. o yüzden maskesiz hayatımıza da geri dönebileceğiz.

    1 sene dahi dolmadan, bu kadar etkili aşılar ve bu aşıların sayısının fazlalığı. diyecek tek bir şey var. teşekkürler bilim!
App Store'dan indirin Google Play'den alın