• 779
    insanların hem burada hem de bilhassa ekşisözlük'te hiçbir bilgiye dayanmaksızın söz sahibi olmasına ifrit olduğum pandemi yaratan hastalık olur kendileri.

    ben 2 ay önce dedemi kaybettim bu hastalıktan. bize bile pek söylemediği böbrek hastalığı da tuz biber olmuştu yakalandıktan sonra.

    bu işin içinde olmama rağmen beni bile dinlemediydi rahmetli. biz eski toprağız bir şey olmaz diyip durdu koca torununa. rüyalarıma giriyor sözlük arada niye beni kolumdan tutup 500 km gelip götürmedin hastaneye daha erken diye. götürdüm götürdüm dedem ama geç kaldın be çok geç kaldın.

    edit: harf hatası.
  • 780
    iş yerinde 3 kere temaslı olup henüz yakalanmadığım hastalık. daha önce yaptırdığım 2 sürüntü 1 antikor testi negatif çıktı. şantiyede cuma selaları dışında ayda 1 sela ya duyardım ya duymazdım. şimdi cuma selalarından hariç haftada 3-4 sela daha duyuyorum. bu artışa covid dışında da bir açıklama getiremiyorum.

    evet öldürücülük oranı çok korkutucu değil, bizde bulaşan 5 personel de sıkıntısız atlattı bu hastalığı, ancak yaşlılar üzerinde ya da kronik sorunları olan insanlar üzerinde farklı seyir gösterebiliyor. çünkü alt taşeronlarımızdan birinin istanbuldaki bir şantiyesinde patlayan salgın patronlarına kadar bulaştı ve ortaklarından biri covid 19 nedeniyle vefat etti. zengini de öldürebiliyor yani bu hastalık. taşeronlarımızdan birinin işvereni türkiye'deki ilk hastalardandı. kayınpederini covid nedeniyle kaybetti. kendisinin hastanedeki 15 günü de acayip sıkıntılı geçmiş. en son umudu kestim, babama helallik iste herkesten ben gidiyorum falan demiştim diye anlatmıştı. 15 gün solunum zorluğu, öyle bir solunum zorluğu ki adam geceleri uyku bile uyuyamamış solunum zorluğu yüzünden. tabi hastalık şuan şiddet olarak o zamanki gibi şiddetli seyir etmiyor ama yine de covid nedneiyle ölümler mevcut. bununla birlikte hastalığı atlattıktan çok kısa süre sonra kalp krizi geçirip ölen insanlar da duyuyorum.

    açık konuşmak gerekirse benim aslında çok bir korkum yok bu hastalıkla ilgili. bünyeme güveniyorum diyelim. domuz gribi falan atlatmışlığım var. ancak eşim 6 aylık hamile. kapar da ona bulaştırırsam diye aklım çıkıyor. bir yandan düşünüyorum. 3 kere temaslıydım ama bulaşmadı. diğer insanlara nasıl bu kadar kolay bulaşabiliyor bu hastalık anlamakta bazen cidden zorlanıyorum.
  • 781
    bu gün bolca doktorun olduğu bir zoom toplantısına katıldım. tabi ki covid aşıları da konuşuldu. bazı düşüncelerimi değiştirdiler.

    herşeyden önce hepsi de çin aşısından yana kanaat geliştirmiş. sebebi ise aşının virüsün zayıflatılması suretiyle üretilmesi. %90 koruma oranı da gayet yüksek. batı menşeili aşılar (mesela pfeizer'inki) ise rna aşısıymış. açıkçası hepsi de bu methoda karşı güvensizler.

    onun dışında şaşırarak gördüm ki hepsi de aşı olma konusinda büyük tereddüt yaşıyorlar. en ılımlısı hemen olmam diyor. olmam diyen doktor da çok. hatta çin aşısının 3. faz çalışmaları izmir'de yapılıyormuş. biri istesem şimdi tepeciğe gider olurum dedi. ama 3. fazdan geçse bile aşı olmayacakmış.

    ben çıkarsa batı üretimi aşılardan olacaktım para ile elde etmek mümkümse. ama şu an sanırım bilinmeyenleri göz önüne alındığımda çin aşısı daha risksiz.
  • 784
    geçen hafta uzun bir aradan sonra ablamın yanına istanbul'a gitmiştim 4-5 günlüğüne.

    bugün ablamın pozitif olduğunu öğrendik.

    kendimle ilgili bir çekince yok da evdeki tansiyon vb kronik rahatsızlığı olanlara bulaştıracağız diye 3.5 atıyoruz.

    edit: mesaj atıp geçmiş olsun diyen, soran dostlara teşekkürler.

    bugün 6 gün oldu yanından ayrılalı.ateş, öksürük tat-koku kaybı vs yok, sadece 1-2 gece nefes almada sıkıntı olur gibiydi . o da psikolojik diye düşünüyorum.
  • 785
    dün itibariyle babamın testlerde pozitif çıkmasına neden olan virüstür bu covid-19. uzun zamandır artık herkes daha yakınlarında görüyor bu hastalığı değil mi diye eş-dost arasında konuşurken, hayatımdaki en yakın insanlardan birine bulaştı ne yazık ki. şu ana kadar ateşi çok yükselmedi, 37.5 seviyesinde genelde. zaten bir süredir bel fıtığı ile uğraştığı için ağrısı vardı, şimdi üzerine sırt ağrısı ile beraber eklem ağrısı geldi. çok şükür ki ciğerleri temizmiş.
    babam gazetecidir, çift maske üzerine siperlik ile çalışmasına rağmen, kendini çok sakınmasına rağmen yakalandı. aklım almıyor gerçekten. insan ne yapacağını da bilemiyor. çok üzgünüm cidden.
  • 786
    tüm yıl olduğu yetmiyormuş gibi doğum günümde bile ailemden, sevdiklerimden ayrı kalmama neden olan illet virüs.
    evet bugün doğum günüm, her doğum günümde olduğu gibi sabah annemlerin yanına gidemeyeceğim, arkadaşlarımla vakit geçiremeyeceğim, çıkıp iki bira bile içemeyeceğim. o kadar girdi ki hayatımıza, önceden normal hayatımız nasıldı unutur olduk, aman dikkat sözlük, bunun şakası yok, ne olursa olsun önlemlerimizden vazgeçmeyelim, ailem, arkadaşlarım sağlıklı olsun da varsın ben bir doğum günümü onlarsız geçireyim.
  • 789
    babamın ağır bir grip/üşütme olarak algıladığı ve test yaptırmakta çok geç kaldığı hastalık. pozitif haberini alması ile birlikte favipiravir kullanmaya başladı. pozitif tanısının 3 ve 4. günü çok iyi ilerleme göstermiş ve toparlamaya başlamışken, 6-7. günlerde başlayan nefes darlığı ile şu an hastanede yatmakta. eğer en ufak bir belirti hissederseniz lütfen gidip erkenden test olup tedavi sürecine başlayın.
  • 790
    arkadaşlar acil yardıma ihtiyacım var. kız kardeşim bir hafta önce elektrik kesintisiyle geceyi soğukta geçirdi. sonra ateşlenip sabahında boğazı çok balgamlanınca ertesi gün hafif öksürük de başlayınca acile götürdüm. tomografi çekildi ciğerleri temiz çıktı. zaten sürekli bronşit olduğu için doktor antibiyotik, soğuk algınlığı ilacı, mucovit verildi. ertesi gün hem göğüs doktoru kontrol etsin hem de ne olur ne olmaz test yapılsın diye özel hastaneye götürdüm. göğüs doktoru ciğerde sorun yok ama içiniz rahat etsin dedi test yaptık. bu sefer o da önceki ilaçlara devam edecek şekilde balgam sökücü hap ve öksürük şurubu verdi.

    az önce sonucunu aldım ki pozitifmiş. üstüne bir de favipiravir verildi. doktora sordum bütün ilaçları kullansın dedi. şu an aslında balgam dışında hiçbir şikayeti yok. hadi favipiraviri anladım da milyon tane ilacın hepsini içmesinin istenmesi normal mi?
  • 791
    (bkz: covid-19/#3011809)
    17 gün önce eşimin pozitif olması ile başlayan süreci sıkıntısız atlattık. ama bugün ben koku ve tat kaybı yaşayınca test yaptırdım. sonuç pozitif. filyasyon ekibinden aradılar ilaç getirecekler. ancak bilgi sahibi olan gsuserlardan bilgi almak isterim. eşime sadece favipiravir verdiler ama bana favipiravir ile birlikte plequenil de vereceklermiş. bunun sebebini bilen var mıdır? kullanmak konusunda kararsız kaldım.
  • 792
    https://www.eksisozluk.com/entry/116348372

    marttan beri evdeyiz. bu gün aylardan sonra ailem torunlarını görmeye geldiler. yoğun bi duruşma takviminden çıkmıştım. mecbur girmem gereken durusmalardı hepsi. gelmeden önce 15 gün markete bile gitmeyecek şekilde eve kapadık kendimizi eşimle.

    kendimi salak gibi mi hissediyorum? hayır. yazıyı okumanızı tavsiye ederim.
  • 793
    $öyle bir haber var a$i ile alakali:

    https://www.ensonhaber.com/...-yaslilara-vurulacak

    a$i ilk olarak saglikçilar ve ya$lilara vurulacak derken, sn. fahrettin bey neyi kastetti acaba? vurulacak derken, baya baya zorla a$i merkezlerine getirip mi vuracaklar, yoksa a$i olmadigin takdirde i$ten çikarilme korkusu ile sen kendin mi tipi$ tipi$ gelip a$ini olacaksin?

    umarim önümüzdeki günlerde konu hakkinda ayrintili bir bilgi alabiliriz.
  • 794
    bbc'nin ulkelerin aşı siparişlerini gösterdiği şöyle bir sunum var:

    https://gss.gs/gaA.jpg

    pfizer/biontech ve moderna'nın mrna aşısına kıyasla daha çok oxford'un mrna olmayan aşısı tercih edilmiş gibi görünüyor.

    fakat oxford'un aşısında yan etkiler nedeniyle sorun çıktığı söyleniyor.

    biz de çin menşeli sinovac'tan 50milyon sipariş etmiştik.
  • 795
    (bkz: #3023756) şahane bir yazı olmanın ötesinde, laboratuvarda çalışan bir hekim olarak bir iki ekleme yapmamın gerekli olduğunu düşündüğüm hastalık.

    halkta veyahut konuyla yakın ilişkili olmayan bireylerden en çok gelen soru; çin aşısı güvenilir mi? neden bu kadar erken?
    açıkçası, bana aşının milliyetinden ziyade, çin aşısının yöntemi ile diğer aşı yöntemini önüme koysalar; tercihim inaktif aşı olurdu, yani çin'in aşısı. basit bir nedeni var, çünkü olduğumuz aşılara çok benzer teknoloji ile yapılıyor. yöntemi, olası yan etkileri vs. bilinen temellere oturtulmuş. tabii, işin içinde çin olduğu için haklı olarak herkeste bir acaba da görülebiliyor. burada ben çin'in faz 3 denilen, sağlıklı kişilere aşıları yapma ve etkinliğini/yan etkisini gözleme işlerini kendi içinde -çaktırmadan- yüzbinleri belki milyonları aşılayarak, -iyi veya kötü- hallettiğini düşünenlerdenim. yani, çin'in aşıyı kendi içinde yapması için onay alacağı bir kurum yok *. yani bir fda gibi, tüm basamakların net biçimde uygulanmasını beklemek güç. çin'in maalesef verileri doğru paylaşmadığı da bilinen bir gerçek. ancak, şu anda bizim gibi yüksek nüfuslu ve fakir ülkelerin alabileceği, lojistiğini sağlayıp kullanabileceği bir aşı yok. gönül isterdi ki oxford çalışması da yetişseydi, en azından lojistiği sağlanabilen ve maliyeti daha uygun olan aşılar ülkeye gelseydi.

    bize çip yerleştirecekler, bizi uzaylılar izliyor gibi saçmalıklar dışında sorulabilecek en makul soru; bu aşılar neden bu kadar hızlı bulundu? aslında hızlı bulunmadı, koronavirüs ailesinden iki epidemi atlattı dünya; sars ve mers. bu afetleri gören ve diğer coronavirüs ailesi üyelerinin de (covid-19'da olduğu gibi) bu şekil epidemi/pandemi yapacağını düşünen araştırmacılar(özellikle uzakdoğu ülkeleri) zaten bu virüs üzerine aşı geliştirmek için çalışıyorlardı, virüsün hangi kısmının hastalık etkisini oluşturduğu, genetik materyali vs. gibi virüse ait çoğu özellik zaten biliniyordu. bu süreç haliyle hızlandırdı diyelim.

    son olarak, siz değerli renktaşlarımdan nacizane ricam; dikkat edin, yoğun bakımlarda -gerçekten ama gerçekten- yer yok. hastanelerde akla gelmeyecek yerlere yatak atılıp oksijen bağlanan hastaları görmemiz böyle giderse maalesef çok yakın. bir de klorokinden ziyade eğer size favipravir veriliyorsa lütfen kullanın. sağlıklı günler, sevgiler.
  • 796
    sonu kotu biten hikayeye sahip oldugum hastalik. bir varmis bir yokmus, dmrktn babasi zkrktn ordu'nun mesudiye ilcesinde, istanbul'daki koronadan korunmak icin 8 aydir yasarmis. zkrktn'in hic bir kronik hastaligi yoktur. yasadigi ilcede 2500 nufus, bulundugu koyde sadece 60 kisi yasarmis. kasimin sonlarina dogru bir gun atesi yukselmis. 112 aradiginda ilik bir dus alin denmis. atesi dusmus. gece yarisi 39.6 derece ates olculunce ilce merkezinde bulunan acile gidilmis. test yapilmis sonuc pozitif, mesudiye'deki hastanede yer olmadigi icin 50 km uzakliktaki golkoy devlet hastanesine yatirilmis. hastane bunyesindeki tek uzman hekim olan 31 yasindaki anestezi doktoru korona servisiyle ilgilenmekteymis. 30 korona hastasina bakan bu doktorumuz 22 gundur hastaneden disari cikamamis ve banyo yapamamis idealist bir doktormus. ancak uzmanligi geregi ne mikrobiyoloji ne de gogus hastaliklari ile tecrubesi yokmus. bu durumu farkeden dmrktn istanbuldaki bir tanidik uzman gogus hastaliklari doktoru vasitasiyla istanbul'a yada yakinlardaki baska bir ozel hastanesineye aldirmak istese de, hastanin nakli akcigerlerindeki ilerlemis corona sebebiyle mumkun degildir. ozel hastane secenegi yoktur. 112 entegre edilmis ozel hastaneler. kafaniza gore gidip yatiramiyorsunuz. o sira beklenmek zorunda. zkrktn hatta hareket edip 10 metrede otedeki tuvalete gitmesin diye sonda takmislardir. bir yandanda yogun bakim servisi icin 14. siradadir. sira 6. gunde gelmistir. sira geldigi sirada oksijen maskesiz yasayamayacak durumda ve akcigerdeki hasar iyice ilerlemistir. hastanin nakli 6. gunde apar topar 112 personeliyle ambulansiyla 2 saat mesafedeki unye devlet hastanesine yapilacaktir. 112 ambulansindaki oksijen seviyeleri korona hastalarini karsilayacak miktarda degildir. ambulansa konulur oksijen maskesi takilir. daha 40. dakikada fenalisir yol uzerindeki bir hastaneye girilir oksijen verilir. degerleri biraz duzelince tekrar yola cikilir. 1.5 saat daha yollari vardir. zkrktn hastaneye vardiklarinda oksijeni neredeyse bitmistir. 3. kat yogun bakim servisine cikildigi anda yetersiz oksijenden kalbi durur. kalp masajiyla geri dondurulur. entube yogun bakima artik baglanmistir. 3 saat sonra yorulmus kalbi tekrar durur geri dondurulemez. dmrktn artik onu galatasarayli yapan babasi yoktur. babasizdir...
  • 798
    yola çıkmış sinovac veya halkımızın sevdiği tabirle çin aşısına, genel olarak da aşılamalara ilişkin biraz bilgi vermek istiyorum.

    aşının güvenliği ve yan etki profiliyle ilgili ocgunsson (bkz: #3023756) şu yazıda yeterince bilgilendirmiş zaten. ben daha çok aşının asıl işlevi nedir, neden ilaç değil de aşı ve en kötü aşı bile neden süper bir olay onu anlatayım.

    biliyorsunuz salgının başından beri bir r0 katsayısıdır gidiyor. r0; hasta bir kişinin hastalık bulaştırdığı insan sayısı demek. yani ben hastalanıyorum, diyelim ki r0 2 olsun, 2 kişi de benden kapıyor. onlardan da 2 kişi kaparsa, hop 4 kişiye çıkıyor, onlardan da 2şer kişi kaparsa hop 8 oluyor. matematiğe aşina olanlar bunun üslü bir sayı olduğunu 2^3 gibi hemen fark etmişlerdir zaten. bu yüzden artış logaritmik oluyor, yani inanılmaz hızlı ve patlayıcı tarzda. sağlık bakanı nisan ayında r0 katsayımızı 1.56 açıklamış ki karantinanın en sıkı günleriydi ve doğru rakam açıklamaya yönelik bir alerjisi olduğunu da artık biliyorsunuzdur zaten. muhtemelen r0 katsayısı 2'nin çok üzerinde şu anda. şimdi bu bilgiyi aklımızda tutalım.

    aşıların etkinliğiyle ilgili bir sidik yarışı sürüyor, her hafta başka bir şirket %92, yok benimki 94, aha benimki 96 oldu filan diye açıklama yapıyor. normal koşullarda inanmayacaksınız ama %70in üstünde etkinliği olan aşılar (hatta ilaçlar) yeterli etkinlikte kabul ediliyor, hatta dsö salgının başlarında %50'nin üstüne okeyiz dedi.

    şimdi biz gelecek aşıyı %80 etkinlikte sayalım. bu ne demek; yapılan 100 kişiden 80'i bağışıklık kazanıyor ve hastalığı geçirmiyor/yaymıyor demek. (mukozal bağışıklıkla ilgili tartışmaların, yani aşılananların taşıyıcı olabileceğini biliyorum, şimdilik onu göz ardı edelim) %80 etkinlik, 10 kişiden sadece 2'si hastalığa açık demek, yani bir hasta getirip bunların suratına öksürtseniz sadece 0.2 oranında hastalık yayabiliyorsunuz. e peki o 2 kişi kime bulaştıracak? eğer tüm toplumu aşılarsanız kendileri gibi %20ye giren başkalarını bulup bulaştırmaları gerekecek ki popülasyonda bunun oranı da 0.2. şimdi 0.2 kişinin 0.2 kişiyle karşılaşma oranı bakınız 0.2x0.2=0.04 oldu. yani sayı inanılmaz olarak yüzde dörde düştü. e peki bu 0.04 kişi kimi bulup hastalandıracak? 0.04x0.2=0.008. yani üç bulaşma aşamasında yüzde yirmiden binde sekize düştük.

    işte aşılama bu yüzden süper ötesi şahane bir olay ve hastalığın kökünü kazımak için de tek geçerli yol. ben istatistikten pek anlamam (okulda ilk kaldığım ders) ve yaptığım şu basit hesapta yanlışlar göz önünde bulundurmadığım başka değişkenler de olabilir ama kabaca r0 katsayısı denen nane bu işte, eğer birin altına düşerse salgın "azalarak bitecek" ne kadar düşerse o kadar hızlı bitecek. teorik olarak tüm toplumu aynı anda aşılasanız 2 aya kalmadan hastalık bulaştıracak adam bulmak zorlaşacak. arasanız coronavirüs bulamayacaksınız.

    e peki neden aşı şirketleri sidik yarıştırıyor? iki sebebi var, birincisi klasik pazar kapma, hisse değerlenmesi vs. ikinci sebep ise istisnai bir durum, şu anda geniş ölçekli bir salgın yaşadığımızdan aşının bir nebze de ilaç olması gerekiyor. yani koruma kadar tedaviye de yaraması lazım. örneğin siz küçükken kızamık aşısı oldunuz ama belki de hayatınız boyunca kızamıkla hiç karşılaşmayacaktınız (başkalarının olduğu aşılar sayesinde, aşı karşıtı gerizekalılar da bunun rahatlığıyla vikvikliyor) yani kızamık aşısının sizi hemen koruması gereken kapınızın önünde bir tehlike yok. ama covid için bugün aşı olmazsanız 6 aya kalmaz garanti hastalanırsınız çünkü virüs seyrüsefer halinde tüm dünyayı geziyor. bu kez aşının koruyuculuğunun mümkün olan en yüksek seviyede olması lazım ki sadece koruma amaçlı değil şifa niyetine de yapılsın.

    etrafınızda aşı karşıtı varsa, allah aşkına, şu covidlileri kurtarmaya çalışırken ölen sağlıkçıların ellerinden alınmış hayatları, geride bıraktıkları yakınları aşkına bu insanları ikna edin. edemiyorsanız lütfen aşı oluncaya kadar onlarla görüşmeyi kesin. bu bir insanın tercihine bırakılabilecek bir konu değil. ben şahsen devletin başında olsam aşı olmayanların anayasal hakları dahil kısıtlamak için elimden geleni yapardım. şu koca salgının ortasında vikvikleyen ne kadar işe yaramaz varsa vatandaşlıktan çıkarır, fidel castro'nun yaptığı gibi gemiye bindirir açık denize salardım ki en azından başka bir garibana hastalık bulaştırmasın. neyse.

    işte böyle folks. ışık göründü. ben bu dönemde psikiyatristlikten çok danışmanlık yaptım. seansların yarısı covid yaygarasıyla geçti. hatta salgının başında her şeyi göğüsçü arkadaşlara soruyordum şimdi baya kendim cevaplıyorum, takip ediyorum. evde ve iş yerinde de psikopat gibi kural koyup uyguladığım için adım covid komiserine çıktı. politbürodan covid komiseri sivilcik. "aşı karşıtı bir makale paylaşmışsınız, belki gulagda bu konuyu düşünmek istersiniz?"

    yakınlarını kaybedenler varken şaka yapmak bile ayıp. bakın iki üstte dmrktnbabasının kaybını anlatmış.

    ölenlerin yakınlarına saygı için olsa yine gidin aşıyı yaptırın.
  • 799
    50 gün boyunca evden çıkmayan şahsımın yakalandığı virüstür. şehir dışına çıkan babam eve geldikten sonra hepimiz virüse yakalandık. test sonucumu gün itibariyle öğrendiğim ilaçların aynı gün içinde adresime getirildiği bir sürece girdim. hafif sırt ağrısı ve baş ağrısı dışında bir şikayetim yok. bugün belirtilerin ortaya çıktığı 4. gün. allah herkese acil şifalar versin.
  • 800
    aylardır fazlasıyla tedbirli olduğum halde cuma günü ufak bir hatamdan dolayı şüphelenip cumartesi test olup bugün kahvaltından önce filyasyon ekibiyle açtım günü(7 aralık 2020). ağır semptom göstermiyoruz çok şükür. belki de başındayız diye böyle hafif geçiyor, bilemiyorum. bu süreçte pek çok kişiden geçmiş olsun telefonu aldım lakin neredeyse her arayan iyi niyetli tavsiyeler verdi. tavsiye verenlerin en fazla 2-3 tanesi hastalığı geçirmiş, hiçbiri sağlıkçı değil. bilen bilmeyen, geçiren geçirmeyen, okumuş okumamış farketmiyor; her ağızdan kulakların duyduğu her bilgi doğru kabul edilerek size aktarılıyor. çok acayip tavsiyeler alıyorum; burnuma tereyağı sürmemi isteyen mi dersiniz (tat koku kaybım yok üstelik), sumak soğanla tedavi eden mi, karnımdan iğne yaptırmam gerektiğini söyleyen mi, verilen ilaçları içersem kalp krizinden ölebileceğimi söyleyen mi, 1430larda yaşamış bir hekimin (koronayı bırakın ömründe yarasa görmemiş) hastalarına mucize çözüm diye verdiği karışımları öneren mi, neler neler... hepsini tatbik etsem yarın sabahı göremem muhtemelen. naçizane tavsiyem allah korusun ama hasta olursanız doktorunuzdan başkasına itibar etmeyin, ülkecek doktorculuk oynamaya çok hevesliyiz. neşterle şaka olmaz
App Store'dan indirin Google Play'den alın