• 99
    bir sahne var ki hatrımda; galatasaray spor kulübü'nün belki de tarihini değiştiren en önemli günlerden biri olan 27 mart 2011'de yapılan yıllık olağan genel kurul toplantısıdan... aklımdan çıkmıyor.

    yaşananlar malum, süreç sancılı...

    o gün galatasaray spor kulübü genel kurulu, camianın ve de -en önemlisi- taraftarın desteğini sonuna kadar arkasına alarak seçilen adnan polat'ın başkanlık kalemini kırıyor. adnan polat ki, taraftarın ilk defa bu kadar büyük bir iştahla istediği adam. adıyla, yaptıklarıyla kredisi sonsuz gibi. ki nolursa olsun görev süresinin dolmasına da daha 1 sene var.

    o gün galatasaray tarihinde eşi benzeri görülmemiş bir şekilde genel kurul polat'ı ve yönetimini istifaya zorluyor ve sonrasında ise ibra etmiyordu. peki sebep neydi? galatasaray tarihine nerdeyse bir darbe olarak geçecek bu hareketim asıl sebebi neydi? sebep ne sportif başarısızlık, ne futbol takımının küme düşme noktasına gelmesi, ne de bu yönde başka bir şeydi. asıl sebep, adnan polat'ın stat açılışında ve sonrasındaki duruşu!ydu. galatasaray spor kulübü 106 yıllık tarihinde adnan polat'tan çok daha başarız başkanlar görmüştür. ama adnan polat'ın galatasaray başkanlığından uzaklaştırılmasının asıl sebebi, galatasaray için anlamlar üstü anlam ifade eden o koltuğu layıkıyla dolduruyor olamamasından ötürüydü. galatasaray belki sportif anlamda ezilebilirdi ama asla ve asla, adı, tarihi ve geçmişi ezilemezdi. hele de siyasi otorite tarafından. o gün iki paralık adamlar tarafından galatasaray sancağı yerlere atıldı. sonrasında o iki paralık adamların iki paralık bile etmeyen yalakaları tarafından da çiğnendi. peki adnan polat ne yaptı?

    neyse başa dönelim, lütfi kırdar kongre merkezi tarihi bir olayı geride bırakmış, adnan polat yönetimi açık oylama sonrasında ibra edilmemişti. böylelikle belki de galatasaray tarihinin en gergin geçen genel kurulunun ana maddesi geçilmişti.

    salonda bir şaşkınlık hakim. galatasaray tarihi bir günü geride bırakmış. genel kurula başkanlık eden türker arslan hemen diğer maddelere geçip genel kurulu bitirmek istiyor.

    ve işte o gün genel kurulda aklıma kazınan o sahne...

    gündemin diğer maddesi disiplin cezası alan üyelerden koray mincinözlü ile okan çevik’in cezalarının kaldırılması konusu. cemal nalga olayı yüzünden disiplin cezası alan bu iki galatasaray liseli ayrı ayrı oylanıyor ve talepleri oy çokluğu ile reddediliyordu. genel kuruldan ise benim aklıma en çok bu sahne kazındı.

    galatasaray, galatasaray adına, tarine, geçmişine bir şekilde leke süren kimseyi kolay kolay affetmiyordu.

    peki tam olarak neydi bu galatasaray tarihine skandal olarak geçen cemal nalga olayı? cemal nalga sezon öncesi oynadığı bir hazırlık maçında ceza alıyor ve cezasını yine sezon öncesi oynanacak hazırlık maçlarında çekecekken, bu hazırlık maçlarından birinde tufan ersöz formasıya sahaya sürülerek oynatılıyordu. peki cemal nalga bu maçta oynamasa türkiye basketbol ligi maçında oyanayacak mıydı? evet. peki cemal nalga'nın bu maçta kaçak olarak oynamasının galatasaray'a müspet olarak bir faydası var mıydı? hayır. ortada öyle ya da böyle oyun kurallarına aykırı bir usulsüzlük olduğu gerçek ama cemal nalga'nın bu osuruktan maçta oynamasının galatasaray'a bir faydası mı oldu? hayır. bu usulsüzlük resmi bir maçta mı yapıldı? hayır. cemal nalga bu osuruktan maçta forma giydi diye rakipleri bir zarara mı uğradı? hayır. galatasaray kurallara aykırı haretinden dolayı herhangi bir takıma karşı haksız bir üstünlük mü sağladı? hayır. cemal nalga bu osuruktan hazırlık maçında forma giydi diye galatasaray şampiyon mu oldu? hayır. bu osuruktan hazırlık maçı sebebiyle galatasaray birilerinin şampiyonluğunu mu çaldı? hayır...

    peki sonrasında noldu? 5. hafta abdi ipekçi'de oynanan fenerbahçe maçından sonra çıkan olaylardan sonra bu olay medyaya servis edildi. bir anda ülkenin en önemli gündem maddesi bu olay oldu. bu olaydan sonra televizyonlar, gazeteler, spor programları ve yorumcuları galatasaray'ın üzerine gitti ve galatasaray'ı şike yapmakla suçladı. rakip taraftarların da eline bir koz geçmişti artık. bir anda galatasaray'ı şaibeci ve şikeci olarak ilan ettiler. galatasaray tarihine, geçmişine ve büyüklüğüne laf attılar.

    tamamen galatasaraylı iki idarecinin ve dolaylı olarak bir oyuncunun yaptığı bu saçma sapan hareket galatasaray tarihine bir leke olarak geçti.

    bizler ise bu olaydan dolayı utandık, başımızı öne eğdik ve bu usulsüzlüğü hiçbir savunmaya başvurmadan kabul ettik. acil olarak da bu kadar saçma sapan bir olaydan ötürü galatasaray'ın adını lekeleyenlerin cezalandırılmasını istedik. cezalandırıldılar da...

    diğer takım taraftarlarını geçtim, bu olayı en çok eleştiren, en çok üzerine giden ve bunu skandal olarak adlandıran da yine galatasaray taraftarı oldu. öyle ya da böyle, bu olaydan sonra galatasaray taraftarı üste çıkmaya çalışmadı, bu usulsüzlüğü -özünde çok basit de olsa- basit göstermeye çalışmadı. zira gerçek galatasaray taraftarı kendisini sadece galatasaray vicdanına cevap vermek zorunda hisseder. boynunu sadece galatasaraylılığa karşı eğer.

    bu olayın üzerinden daha 2 sene bile geçmedi. ne de çabuk unuttuk bu olay yüzünden tarihimize laf atanları, televizyonlarda, internette car car ağzımıza sıçanları?

    şimdi gelelim asıl konumuza, yani bugüne...

    malum 2010 - 2011 sezonu futbolda şike soruşturması kapsamında rakiplerimiz ve yöneticileri hakkında çok ciddi suçlamalar var. hatta bu suçlamlar eminiyet tarafından delillendirilmiş ve ilgili kişileri de adli makamlara sevk edilmiştir. yani polis görevini yapmış, dosyayı yargıya taşımıştır. şike soruşturması kapsamında da gözalında alınan birçok isim tutuklu olarak yargılanacaktır.

    bugün yaşanan olayların yanında cemal nalga skandalı bir hiçtir. cemal nalga olayında car car ağzımıza sıçılmasına ve bize hiçbir rakibimizden destek gelmemesine rağmen bugün bir kısım galatasaray taraftarı fenerbahçe taraftarının içine düştüğü bu duruma üzülerek nerdeyse yürüyüşlerine bile destek verecek noktaya gelmiştir.

    biz çok sevdiğimiz başkanımızın kalemini hangi sebeplerden dolayı kırdığımızı yukarıda anlattım. bugün bu onurlu duruşu sergileyemeyenler hala ve hala utanmadan başkanlarını ve yöneticilerini destekleyebilmektedir.

    ben bugün yaşanan olaylardan dolayı cemal nalga olayını aklamaya ya da küçük göstermeye çalışmıyorum. sadece sonrasında neler yaşandı onları anlatıyorum.

    alın işte size örnekler. vicdanınızı sorgulayın.

    galatasaray taraftarı, birilerine acısan bile suçlulara asla merhamet etme. zira galatasaraylılık budur. diğer takımlı olmak ise odur...
  • 108
    marx'ın dediği gibi ilk seferinde trajedi, ikinci seferinde komedi olarak yaşanan hadise.

    https://twitter.com/.../1647304617208819714

    --- alıntı ---
    gustavo henrique, stadyumda bulunmayan altay bayındır’ın akreditasyonu ile maç izliyor.

    kural gereği bu davranış yasak ve hem henrique, hem altay bayındır hem de fenerbahçe’nin ceza alması gerekiyor.

    kural gereği henrique ve altay’ın minimum 8 maç ceza alması gerekiyor.
    --- alıntı ---
  • 68
    galatasaray basketbol takımını küme düşürememişler ancak verdikleri cezalarla belini doğrultamayacak hale getirmişlerdir. bu skandal sonucunda sezon sonu takımımız küme düşmemek için mücadele verecek hadi hayırlısı.

    tufan'la cemal'e hak mahrumiyeti cezaları da paketten çıktı. tufan 4 ay cemal 2 yıl... öncelikle hak mahrumiyeti cezası neleri kapsıyor? bu adam * 2 yıl boyunca basketbol oynayamayacaksa yazık gerçekten. genç yetenekler işte böyle kaybediliyor maalesef ülkemizde. antrenör baskısıyla 2 yıl ceza nedir? bu işten sen para kazanacaksın, antrenörün sana çık diyecek, oyna biz ayarlayacağız diyecek sen maça çıkmayacaksın, yok yaaa! bana kimse ben çıkmazdım arkadaş demesin sike sike çıkarsınız maça. ceza almamalı mı? hayır tabii ki almalı ama 2 yıl çok abartı ne yaptı bu adam adam mı kesti?

    bir suç işlendi ve cezalar kesildi. itiraz edilir edilmez o yönetimin işi ancak taraftara düşen görev basketbol takımımızı olabildiğince desteklemek, kenetlenmektir. kötü günler gelip geçer önemli olan birlikte hareket edebilmektir.
  • 70
    yazmak için cezaların açıklanmasını beklemekteydim. sonuç olarak açıklandı ve federasyon tarafından gerçekten ağır cezalar verildi. ne kadar sözlükte galatasaray adına taraf olsak dahi objektif bakmakta yarar var. öncelikle bu cezaların ağır olmasıyla beraber gayet yerinde olduğunu ve federasyonun hiçte taraf tutmadığını düşünmekteyim. çünkü bu 'cemal nalga skandalı' basit bir olay değildir.

    cemal nalga'nın hazırlık maçlarına tufan formasıyla çıkması, insanların kandırılabileceğinin düşünülmesi, cezasının resmi evrak üzerinde çekmiş gibi gösterilmesi ve bunu bu kadar bayağı, insanları aptal yerine koyarcasına yapılması düpedüz ahlaksızlıktır. okan çevik, cemal nalga ya da tufan bu saçmasapan şark kurnazlığına, ahlaksızlığa dahil olurken ne düşünmektelerdir gerçekten bir empati kuramamakla beraber özellikle bu iki isim ve bir kaç yönetici galatasaray'ın adını, onurunu ve türk basketbolunu kirletmiştir.

    neresinden tutsanız elimizde kalan bu olayın tek düzgün yanı ise yiğit şardan'ın istifa etmesidir. türkiye'de hiç rastlanmayacak bir şekilde ( tren kazalarından sonra pişkin açıklamalar yapan ulaştırma bakanları, ölen gençlerin ardından ahlaksız yorumlarda bulunan aski yöneticileri, belediye başkanları vs. gibi ) basketbol şubesinin en tepesindeki yiğit şardan ( olaylardan haberinin olmadığına emin olmakla birlikte ) galatasaray duruşuna ve onuruna yakışanı yapmış istifa etmiştir. çok değerli bir yönetici olsa dahi böyle bir büyüklük göstermesi hem türk basketbolu hemde türkiye için önemli bir örnektir.

    2010 dünya basketbol şampiyonasının ülkemizde yapılacağı sezonda bu kadar skandalın patlak vermesi ise aslında hiç o turnuvaya ev sahipliği yapmayı haketmediğimize de göstermektedir.

    sonuçta galatasaray, oyuncular, yöneticiler cezasını çekecek ve büyük ihtimalle galatasaray küme düşecektir. bundan sonra spor adına umudum ise insanların akıllanması ve hatalardan ders çıkarması.
  • 30
    --- alinti ---

    son yıllarda türk sporunda görülen en büyük skandallardan biridir bu olay. belki de birincisi.
    öyle ahmakça bir iştir ki yapılan, tarif etmek çok güç. şike en büyük spor günahlarından biridir, ama şikeyi yapanlar kazanan taraflardır. başkaları kaybeder şike yapılınca.

    ama bu olayda saçmalığı yapanlar kaybedenler. ne kadar acayip. çarşafa dolanmak diye buna denmezse neye denir acaba?
    neresinden tutarsanız elinizde kalan bir olay bu.

    1. oyuncu hazırlık maçında 5 maç ceza alır.
    2. oyuncunun cezasının kalkması için hazırlık maçları oynanır.
    3. zaten bir oyuncunun cezasının kalkması için oynanan hazırlık maçında cezalı o oyuncu oynatılır.
    4. bu saçmalık ortaya çıkar.

    cemal nalga, hazırlık maçında disiplin cezası almış. cibona zagrep'le istanbul'da oynanan maçta rakibine yumruk attığı için tbf tarafından cezalandırılmış. bu cezayı bizim federasyon mu yoksa fiba mı vermeliydi? önemli mi, değil aslında ama saçmalık nereden başlamış bulmaya çalışıyorum.
    bir oyuncu aldığı disiplin cezasından nasıl olurda hazırlık maçlarıyla kurtulur. bu bizim federasyonun kararı mı, yoksa basketbola özgü bir şey mi? yakında ortaya çıkar. futbolda böyle bir şey olmaz.
    asıl saçmalık bundan sonra başlıyor. bütün veriler elindeyken, göz göre göre yapılan bir şey, şeyin adını koyamadım, saçmalık mı, enayilik mi, sabotaj mı bilemedim.
    cezalı oyuncunu kurtarmak için aldığın maçta nasıl oynatırsın oyuncuyu. hem de başka bir oyuncunun formasıyla. genç takımlarda maçlardan önce hakemler ve yöneticiler takımları maçtan önce kontrol ederler, hepsini sıraya dizip. sahte olmasın diye. hele benim gençliğimde, belki hala öyledir bilmiyorum, nüfus kağıtlarında fotoğraf olmazdı. yöneticiler, rakip takım futbolcularının bir lisanstaki fotoğraflarına bir suratlarına bakıp o mu diye kontrol ederdi. çok sahte oyuncu olurdu, işini bilen kulüplerin takımlarında !
    cemal nalga kocaman adam, sadece fiziksel olarak değil. aynı yaşta arda turan futbol takımında kaptanlık yapıyor. aldığı cezayı bilmiyor mu, niye demiyor hocaya benim cezam var, hem de başkasının formasıyla oynamam, diye. bu takımda hiç bir yöneticiyle diyaloğu yok mu, niye anlatmıyor kimseye? niye cezam bitti diye oynamaması gereken maçlarda oynuyor?
    bir de utanmadan açıklama yaptı okan çevik, milli duygulara yenildik diye. çok sıkıldım ben, saçmalıklar yapıp ülkeyi rezil edenlerin milli duygulardan bahsetmesinden. kardeşim demişler ki, ülkesini en çok seven işini en iyi yapandır. bırakın bu hamaseti, işinizi doğru yapın. kaç gündür galatasaray taraftarı ne halde haberiniz var mı?
    bütün dünya politikacıların, artistlerin, ünlülerin eski kasetleriyle çalkalanıyor, her gün yeni bir skandal ortaya çıkıyorken sahte oyuncu oynatmak dünyadan bihaber olmayı gerektirir. hem de antrenörleri türk olan, türk seyircilerin izlediği maçlarda. adam kendisi bile söylemiş, galatasaraylı olmayanlar bile kendi tuttukları takımların formalarıyla maçlarımıza geldi diye. hiç mi uyanmadın be abicim?
    kulüp karıştı bu olay sonrasında doğal olarak. asıl sorumlular kovuldu. dolaylı sorumlulardan yiğit şardan istifa etti. bu istifa sadece basit bir istifa değil. gelecekte galatasaray başkanı olması beklenen çok değerli kişinin önünün tıknamasıdır aynı zamanda. daha önce başkanlığa aday olmasına rağmen, adnan polat yönetiminde başkan yardımcılığını kabul etmiş bir büyük değerdir yiğit şardan. özellikle pazarlama ve marka konusunda galatasaray'a kazandırdıkları ortada. ironik bir durum bu. başka bir ironi de sorumlusu olduğu basketbol takımlarını getirdiği seviyeden sonra yine basketbol takımı sebebiyle istifa etmesidir. ben orada olsaydım bunlar olmazdı, kovduk sorumluları diyerek sıyrılabilirdi. bu ülkenin politikacılarına, bürokratlarına büyük bir ders var, anlayana.
    ve adnan polat, gelecek için büyük yatırımlar yapmış, işini bildiğini her icraatınta gösteren başkan. zaten tökezlemesini bekleyenlerin hedefine girdi. müthiş bir futbol kadrosu kuruldu, hocasından futbolcusuna kadar. stad, florya, riva konusunda, mali durum konusunda büyük yol katedildi olumlu anlamda. şimdi bunların hepsi çöpe gidebilir. koskoca galatasaray basketbol takımını 100.yılda küme düşüren özhan canaydın bile sallıyor arkadan şimdi. dirençli olmak zorunda adnan polat. şimdi çok daha büyük bir yük var omuzlarında.
    adnan polat elbette bunları diğer yönetici arkadaşlarıyla birlikte yaptı. polat giderse, diğerleri devam edebilir mi, elbette edemez, etmezler zaten. doğrusu budur.
    bizi bu noktaya getirenler için çok şey söyleyebilirim ama söylemeyeceğim. onların da profesyonel hayatları bitti. bana gelip çaycı olarak çalışmak istiyorum deseler bile almam onları işe.
    --- alinti ---

    http://captano.blogspot.com/...emal-nalga-olay.html
App Store'dan indirin Google Play'den alın