• 26
    sözlükte geçen hafta konuşulduğunu gördüğüm ve bu akşam da * konuşulacağını düşündüğüm için yazmak istedim bu başlığa.
    bitiricilik antrenmanı diye takım şeklinde yapılan bir antrenman yok arkadaşlar. hayal kırıklığına uğrayabilirsiniz ama yok yani. bitiricilik antrenmanı bireysel çalışmalarla yapılır, takımla değil. takım
    antrenmanlarda bitiricilik adına şut çalışması, korner atışları, serbest vuruşlar ve şut pozisyonu hazırlama ile ilgili antrenmanlar yapılır. antrenmanlardaki temel amaç topu önce 3. bölgeye, sonra da ceza sahasına getirmektir. yoksa futbolcuya yakın köşeye vurma çalışması, pozisyon içindeyken durdurup, bak burada plase çalışalım diye bir şey yok yani. profesyonel futbolcu olmuş adamlara, kalece kapattığında yakın köşeye vurmak, altı pasın içinde pas vermek gibi antrenmanlar yaptıracaksan zaten profesyonel futbol da oynama, oynatma.
  • 28
    türkiye'de 2021 standardının hakkı verilemediği ortada. yoksa her gelen oyuncu dinamik gelip statik duruma düşmez. boğa gibi gelen oyuncular bir zamandan sonra sığıra bağlıyor. arda turan diego simeone ile çalışırken, 750 gram fazlası olduğu ortaya çıkmıştı. olağanüstü hal ilan edilip, zayıflama programına alınmıştı. bizde topçular maşallah tosun gibi. bunun adı iş ahlaksızlığı maalesef. takımına, işine, seni sevenlere karşı yapılmış bir saygısızlık bu.

    çok şükür pandemi sayesinde gece hayatı kalmadı ama bu sefer de futbolcuyu kırbaçlayan o tribün sesi de yok artık. bir çok futbolcunun bireysel antrenman yapmadığını da düşünmeye başladım. mesela felipe melo derbi maçları öncesi buz dolu varilin içine girerdi. işte böyle olunca adın felipe melo oluyor ve 37 yaşında copa libertadores'i alıyorsun. bizde selçuk inan 30 yaşında kafasında bitiriyor tanju çolak 31 yaşında jübile yapıyor , sercan yıldırım 29 yaşında survivor'a katılıyor.
  • 30
    mostofa mohammed'i bile yedi kaplan gücünden kediye çeviren maç öncesi hazırlıklar bütünü.

    ayak tenisi oynamaktan yine ciğerleri bitmiş bizim futbolcuların. neyse bunları eleştirmek bizim haddimiz değil. hakemleri elestirelim, var sisteminden dem vuralım. gün geçtikçe malum kulübe benziyoruz. tek eksiğimiz kulübede iki tane takım eskisi direktör futbolcu. onları da kendi içimizden çıkarıp kulübeye monte edersek tam bir malum takım olacağız.
  • 31
    bir spor takımının tüm parçaları ile maçtan çok daha fazla ciddiye alması ve bu minvalde katılım göstermesi gereken çalışmalar bütünü.
    maç esnasında takımın tamamı birlikte olmaz ama antrenmanda tüm takım beraber performans gösterir, oyuncular en iyi performanslarını ve ciddiyetlerini burada göstererek doğru metotlarla çalışırlarsa performanslarını en iyi seviye için hazır tutarlar.
    antrenman ne kadar ciddi şekilde konsantre olunarak yapılırsa performanslar için doğru analizler yapılır ve oyuncuların ihtiyaçları olan kısımlara özel programlar uygulanır, sakatlıkları ve düşüşleri önleyen tedbirler alınır.
    eğer bir oyuncu/antrenör/malzemeci/spor yöneticisi antrenmanlara yeterli önemi vermiyorsa bunun geribildirimi sahada sert olur.
    bunları yazmak istememin sebebi oyuncularımızın atletik kabiliyetlerinin ve fiziksel güçlerinin süregelen şekilde ilk katılımlarından kısa zaman sonra düşüşlerine şahit olmam ve genç oyuncularımızı elit seviyeye çıkaramayışımız.
    ya metotlarımız yanlış, ya oyuncular işi yeterince ciddiye almıyorlar. benim fikrim antrenman tempomuzun yetersiz olduğu.
  • 33
    bunları yayınlasalar kaç tane kavga çıktığına inanamazsınız. hiçbir futbol takımında bulunmamış arkadaşlara dehşet verici geliyor takım arkadaşlarının kavga etmesi ama gerçekten de antrenmanlarda sık olan bir olay. hatta yakın zamanda yanılmıyorsam beşiktaş antrenmanı basına açmıştı ve o antrenmanda kavga çıkmıştı.

    futbolcular opera dinleyip arada sanat konuşan insanlar değil sonuçta. özellikle bizim gibi trash talk kültürü olmayan ülkelerde ufak bir ağız dalaşı hemen fiziksel müdahaleye dönüşebiliyor.
  • 34
    onlarca kavganın olabileceği hazırlık etkinliği. ama şurada ısrarla anlaşılmak istenmeyen bir durum var. dünyanın her yerinden çoluk çocuk, genç yaşlı milyonlarca kişinin izlediği bir anda böyle disiplinsizlik yapılamaz. yapılamaz kardeşim. birbirine bağırırsın, tepki gösterirsin, eyvallah da kimse kusura bakmasın gelip kafa atmak ardından yumruk üstüne yumruk sallamak nasıl normalleştirilmeye çalışılır?

    bu sporcular asgari ücrete mi oynuyor yahu? milyon euroları sadece fiziksel olarak yoruldukları için mi alıyorlar? bu işin sporculuk, ahlak, vitrin, rol modellik, öncü olma gibi birçok parametresi var. konuşulanlara bakınca sanki mahalle arasında bir kavga olmuş gibi değerlendirilmesi inanılır gibi değil.

    (bkz: 16 ağustos 2021 marcao kerem aktürkoğlu olayı)
  • 36
    avrupa futbolu ile türk futbolu arasındaki temel farklardan biri.

    arda turan, ispanya ile trükiye arasındaki temel farkın antrenman temposu olduğunu söylemişti. aynı antrenmanları yapıyoruz ama çok ciddi tempo farkı var demişti.

    bugün sözlükte paylaşılan loic remy röportajında da benzer söylem var. yine enes ünal da manchester city'deki ilk izlenimlerinde bundan bahsetmişti. aynı antrenmanlar yapılıyor ama başka bir ciddiyetle yapılıyor ve antrenmanda herkes birbirine eşit davranıyor demişti.

    aslında bunu sadece antrenman üzerinden açıklayamayız. türk bir memur ile almanyalı bir memurun çalışma şekli de aynı değil. antrenman dediğimiz şey de futbolcuları işi nihayetinde. diğer tüm işlerde nasıl bir laçkalık, ahbap çavuş ilişkisi varsa orada da vardır normal olarak.
  • 37
    galatasaray'ın, okan buruk göreve başladığından beri fizik kalite ve taktik çerçevesinde avrupa standartlarında bir disiplin ve gelişim ile sürdürdüğü oyun provasıdır.
    sanırım sadece kayserispor ve beşiktaş deplasmanlarında fizik kalite olarak rakibe ezildik geçen sene. belki içerideki ümraniyespor maçının ilk yarısını da sayabiliriz.

    bu konuda gösterdiğimiz gelişim ve sergilediğimiz ciddi tavır takdire şayan. makası kapatmak için yapılması gereken en önemli şeyi yaptık ve antrenman metotlarımızı avrupa standartlarına taşıdık.

    barış alper, berkan kutlu, sacha boey, abdülkerim bardakcı, victor nelsson, lucas torreira, kerem aktürokoğlu mauro icardi... bu saydığım oyuncuların hepsi fizik kalite olarak çok üst düzey bir sezon geçirdi. hatta çok az oynayan emin bayram bile süre aldığı maçların hemen hepsinde fizik kalitesi ile dikkat çekti.

    türkiye liginin antrenman kalitesi gerçekten çok kötü. bizim avrupada bir kaç sene üst üste rekabetçi olabilmemiz adına transferlerden çok daha önemli şey, antrenman kalitemizin istikrarlı şekilde devam etmesidir diye düşünüyorum.
  • 38
    avrupa'ya giden türk futbolcuların verdikleri röportajlarda avrupa ligleri ve ligimizdeki antreman derecesi farkını sürekli belirtiyorlar. avrupa'da başarı istiyorsak bu zorluk derecelerini aşmadan başarılı olamayız. hansi flick'in güzel bir sözü var, nasıl antreman yaparsan öyle oynarsın, şeklinde. bence bu farkları ortadan kaldırırsak makas zaten büyük ölçüde kapanır. çünkü ben genelde oyuncu bazlı değerlendirmeyi ikinci planda tutuyorum. bir maçı elbette oyuncu farkından kaybedebilirsiniz ancak geri kalan taktiksel, fiziksel, mental açıdan maça hazırlanırsanız rakibinizle rekabet edersiniz rahatça.
  • 39
    bir sporcu ve doğal olarak bir takım için en önemli faaliyet.

    bence de avrupa futbolu ile aramızdaki en büyük fark buradan kaynaklanıyor. avrupa'nın futbol olarak en geri kalmış ülkelerinin takımları bile bizim takımları sahada fizik olarak eziyorlar. futbolcu kalitemiz ve yetenekle bir şeyler yapıyor takımlarımız ama o da yetmiyor işte. bunun en belirgin örneği ülkemize transfer olan yabancı futbolcular. adamlar geldiğinde canavar gibi görünüyor sahada. sonrasında onlar da buradaki antrenman programına uyuyorlar ve salmaya başlıyorlar. zaten maaş olarak da çok iyi paralar aldıkları için hiç kasmadan devam ediyorlar hayatlarına. türk futbolu gelişmek istiyorsa işe buradan başlamalı. sonra da taktik falan tabi. ne olursa olsun futbolcu sahada güçlü değilse tekniği de ismi de bir süre sonra işe yaramıyor. tersten örnek vermek gerekirse buradan yurt dışına giden futbolcular da genelde ilk etapta oradaki antrenman programına ayak uyduramadıklarından sakatlanıyorlar ya da ozan tufan'ın bir röportajında bahsettiği gibi top taca çıksa da dinlensem diye dua ediyorlar. spor ciddiyet isteyen bir iştir. bu kadar paranın döndüğü, "bence" hak edilmeyen maaş ve bonservislerin ödendiği ligimizde teknik direktörler bu işe el atarlar inşallah. okan hocamızdan da tek ricam bu. prag, kopenhag, young boys vs. bizden tek artıları buydu. fizik güçleriyle ezdiler bizi. ben artık böyle takım görmek istemiyorum. gerekirse sırf bu iş için yurt dışından antrenörler getirilebilir. inşallah hoca gereğini yapar. yoksa en iyi futbolcuları transfer etsek bile nafile.
App Store'dan indirin Google Play'den alın