• 24
    galatasaray futbol takımı için en az 2 senedir bihaber olunan kavram. düzenli olarak yapıldığında, takımın pas oyunundaki uyumunu, hücumdaki taktik varyasyonlarını, duran toplardaki üreticiliğini ve savunmasını olumlu bir ivmeyle arttırdığı bilinmektedir. ayrıca, oyuncuların maç esnasında koşabilmesine olanak tanıyıp koşan oyuncuların da sakatlıktan uzak kalmasına yol açar. futbol için elzemdir.
  • 19
    herhalde igor tudor konusunda tek olumlu konuşacağımız şey idmanları oyuncuların canını çıkararak yaptırdığı idi. biz şuan antrenmanları 6 yaş kategorisindeki çocuklar ile aynı seviyede yapıyoruz. bazen oyunu tempo yaparak çözersin bugün fenerbahçe'nin yaptığı gibi deli dana gibi hücum ediyorlar rakip yorulsa o tempoda bir geri de kalsa golü atıyorlar.

    avrupa'yı hedefliyoruz. taktik anlamında o kadar iyi olamayabilirsin, teknik anlamda o kadar iyi olamayabilirsin ama en az onlar kadar hatta onlardan daha fazla koşmak zorundayız. bugün slavia prag'ı şampiyonlar liginde izledik. her maçta rakibi kim olduğuna bakmadan 90 dakika oyunda kalabildiler her tempoda.

    fatih hocanın en çok kafa yorması gereken nokta bu. herkesin seviyesini 2 kat arttıracak antrenmanlar yapmamız gerekiyor.
  • 33
    bunları yayınlasalar kaç tane kavga çıktığına inanamazsınız. hiçbir futbol takımında bulunmamış arkadaşlara dehşet verici geliyor takım arkadaşlarının kavga etmesi ama gerçekten de antrenmanlarda sık olan bir olay. hatta yakın zamanda yanılmıyorsam beşiktaş antrenmanı basına açmıştı ve o antrenmanda kavga çıkmıştı.

    futbolcular opera dinleyip arada sanat konuşan insanlar değil sonuçta. özellikle bizim gibi trash talk kültürü olmayan ülkelerde ufak bir ağız dalaşı hemen fiziksel müdahaleye dönüşebiliyor.
  • 13
    galatasaray futbol takiminin sorunlarinin temelinde yatan unsur.

    yetenek olarak lig ortalamasinin cok ustunde olan bu oyunculari bir araya getirdik ancak adamlar birbirinden bagimsiz hareket ediyor ve bir takim kimligi sahaya koyamiyorlar. futbolcular bireysel yetenek olarak da ileriye gidecekleri yerde taninmaz halde performanslar sergiliyorlar. hoca 3 ve 4 kisiden olusan defanslarla farkli dizilisler deniyor fakat care etmiyor.

    antrenor kadrosuna bakinca bartali ve levent sahin kagit ustunde islerinde uzman kisiler gibi gorunuyor. onlar disinda bir de hasan sas ve umit davala'miz var. sampiyonlar liginde rekabet ettigimiz takimlara baktigimizda liverpool takimi tac atislari icin bile ayri antrenorlere sahip. biz daha o seviyelerin cok uzagindayiz ancak artik gunumuzun dunyasinda slavia prag gibi dusuk butceli takim barcelona deplasmanindan gol atip puan cikartabiliyorsa bunu modern antrenman tekniklerine borclu. her seyin temelinde dogru antrenorlerle calismak yatiyor. en basitinden birer adet hucum, savunma, teknik, taktik, kondisyon, ve kaleci antrenorumuz olmak zorunda. bu minimum gereksinim. yani misal super ligde orta siraya oynayan bir anadolu takiminin da sahip olmasi gereken antrenor kadro yapilanmasi bu sekilde. eger isi bir sonraki seviyeye cikartacaksaniz ve sampiyonlar ligi seviyesi istiyorsaniz o noktada futbolculara uygulayacaginiz bireysel antrenmanlari tasarlamaniz, sonrasinda u19 takiminizi da benzer bir sekilde konumlandirip antrenman tekniklerini bilhassa taktik seviyesinde birbirine entegre etmeniz gerekiyor.

    bizdeki durum maalesef icler acisi. takip ettigimiz kadariyla antrenmanlarin cogu ya taktik antrenmani, ya da takimca yapilan ayak tenisi tarzi isinma calismalari. takima cesitli senaryolara gore hucum seti, savunma dizilisi, alan paylasimi, gecis oyunu dedigimiz pasi verip durmadan alan acmak ve devrilerek yer degistirmek gibi antrenmanlari yapmiyoruz. rakiplerimiz bu calismalarla ilerlerken biz peslerinden nal topluyoruz. hocanin antrenman metodlarini denetleyecek yapida bir yonetimimiz yok, hocaya hesap sormaya cesareti yetecek profilde yoneticilerimiz de yok.

    sorunun temelini gormedikce de sucu jean michael seri'de, belhanda'da, hatta diagne'de arariz; oyuncular gider sorunlar kalir ve biz yeni gunah kecilerine kufur etmeye devam ederiz.
  • 28
    türkiye'de 2021 standardının hakkı verilemediği ortada. yoksa her gelen oyuncu dinamik gelip statik duruma düşmez. boğa gibi gelen oyuncular bir zamandan sonra sığıra bağlıyor. arda turan diego simeone ile çalışırken, 750 gram fazlası olduğu ortaya çıkmıştı. olağanüstü hal ilan edilip, zayıflama programına alınmıştı. bizde topçular maşallah tosun gibi. bunun adı iş ahlaksızlığı maalesef. takımına, işine, seni sevenlere karşı yapılmış bir saygısızlık bu.

    çok şükür pandemi sayesinde gece hayatı kalmadı ama bu sefer de futbolcuyu kırbaçlayan o tribün sesi de yok artık. bir çok futbolcunun bireysel antrenman yapmadığını da düşünmeye başladım. mesela felipe melo derbi maçları öncesi buz dolu varilin içine girerdi. işte böyle olunca adın felipe melo oluyor ve 37 yaşında copa libertadores'i alıyorsun. bizde selçuk inan 30 yaşında kafasında bitiriyor tanju çolak 31 yaşında jübile yapıyor , sercan yıldırım 29 yaşında survivor'a katılıyor.
  • 4
    turkiye'de idman antreman dedin mi akla gelen sunlardir; fizik olarak yetersiz oyuncu, kondisyonu yetersiz, iyi calismiyor, idmana gec geldi, kavga cikardi, ve benzeri. halbuki fizik olarak yetersiz oyuncu bana hic birsey ifade etmeyen bir tanimdir. cunku her insanin genetik yapisi farklidir. her kisa ince yapili adami sisirmeye calismak bir martins yaratma cabasi yanlistir. bu adama fiziksel olarak yapabilecegin sey "dengeli" olmayi ogretmektir.
    kaslarimiz setlestikce sistikce esnekligimizi yitiririz. aydin yilmazi ele alalim. bu adamin derdi gucsuz olmasi degil, omuz omuza mucadelede dengede kalamayip dusmesidir. eger biz bu adami sisirirsek, guclendirirsek bu adam atletik yapisini yitirir, omuz omuza da gene devrildigi gibi cabuklugunu da kaybeder.
    barcelona denen herseyi dogru yapan kulup yaya toure'yi transfer ettiginde, bu adam kutuk gibi bir orta sahaydi. tek isi top ya da adami gecirmemekti. barcelona'da yillar gecirdikten sonra fizigi com degisti. hantalligindan eser kalmadi. eh gene hizli denemez ama son maclarda bir ara xavi rolunde bile oynadi. teknik olarak gelisti adam. bence zaten turkiye'de yanlis yapilan tam bu nokta.
    futbolcularimiz az calisiyormus sezonu bitiremiyormus. bence fazla ve yanlis calisiyorlar. her elimize gecen teknik adami sisirip guclendirmeye calisiyoruz. roberto carlos gibi bacaklari olsun hyvan gibi omuzlari olsun istiyoruz. emre colak'tan bir stallone cikmaz, bosa caba olmanin yaninda adamin enerjisini de yazik kaybettigi esnekligine de. xavi ve iniesta'nin fiziksel yapisina bakiyorum. adamlarin bacagi o kadar ince ki hayret icinde kaliyorum. demek ki pek fizikle ilgili degil bu is. hepsi de dengeli boylece her darbede devrilmiyor, siyriliyorlar. hatta o bacaklar o kadar ince olmasa o paslari atamazlar gibi geliyor bana.
    sorunun bir baska sebebi takimlarin karakterinin olmamasi. sportif direktor sistemi bu acidan cok onemli, bunu belirteyim. konuya donersek yakin zamanda besiktas bu karaktetsizligin alasini gosterdi. politik hamle olmasi ihtimalini bir kenara koyarsak, 6 farkli oyun felsefesinin temsilcisi teknik direktorle gorusmek gorgusuzlugun yaninda takimin karakterinin olmadiginin kanitidir. senin bir oyun felsefen yoksa adamlarini nasil dogru antrenmana tabii tutabilirsin ki? hizli sert ingiliz tipi bir oyun sergilemek istiyorsan bu felsefede bir hocayla anlasirsin, antrenorlerini buna uygun secersin. bir sonraki hoca farkli bir oyun sistemi benimsemis bir futbol adamiysa, o antrenorleri cope atman gerekir. uzmanlik alani hersey olan antrenorler bir avuctur zaten.
  • 30
    mostofa mohammed'i bile yedi kaplan gücünden kediye çeviren maç öncesi hazırlıklar bütünü.

    ayak tenisi oynamaktan yine ciğerleri bitmiş bizim futbolcuların. neyse bunları eleştirmek bizim haddimiz değil. hakemleri elestirelim, var sisteminden dem vuralım. gün geçtikçe malum kulübe benziyoruz. tek eksiğimiz kulübede iki tane takım eskisi direktör futbolcu. onları da kendi içimizden çıkarıp kulübeye monte edersek tam bir malum takım olacağız.
  • 34
    onlarca kavganın olabileceği hazırlık etkinliği. ama şurada ısrarla anlaşılmak istenmeyen bir durum var. dünyanın her yerinden çoluk çocuk, genç yaşlı milyonlarca kişinin izlediği bir anda böyle disiplinsizlik yapılamaz. yapılamaz kardeşim. birbirine bağırırsın, tepki gösterirsin, eyvallah da kimse kusura bakmasın gelip kafa atmak ardından yumruk üstüne yumruk sallamak nasıl normalleştirilmeye çalışılır?

    bu sporcular asgari ücrete mi oynuyor yahu? milyon euroları sadece fiziksel olarak yoruldukları için mi alıyorlar? bu işin sporculuk, ahlak, vitrin, rol modellik, öncü olma gibi birçok parametresi var. konuşulanlara bakınca sanki mahalle arasında bir kavga olmuş gibi değerlendirilmesi inanılır gibi değil.

    (bkz: 16 ağustos 2021 marcao kerem aktürkoğlu olayı)
  • 38
    avrupa'ya giden türk futbolcuların verdikleri röportajlarda avrupa ligleri ve ligimizdeki antreman derecesi farkını sürekli belirtiyorlar. avrupa'da başarı istiyorsak bu zorluk derecelerini aşmadan başarılı olamayız. hansi flick'in güzel bir sözü var, nasıl antreman yaparsan öyle oynarsın, şeklinde. bence bu farkları ortadan kaldırırsak makas zaten büyük ölçüde kapanır. çünkü ben genelde oyuncu bazlı değerlendirmeyi ikinci planda tutuyorum. bir maçı elbette oyuncu farkından kaybedebilirsiniz ancak geri kalan taktiksel, fiziksel, mental açıdan maça hazırlanırsanız rakibinizle rekabet edersiniz rahatça.
  • 36
    avrupa futbolu ile türk futbolu arasındaki temel farklardan biri.

    arda turan, ispanya ile trükiye arasındaki temel farkın antrenman temposu olduğunu söylemişti. aynı antrenmanları yapıyoruz ama çok ciddi tempo farkı var demişti.

    bugün sözlükte paylaşılan loic remy röportajında da benzer söylem var. yine enes ünal da manchester city'deki ilk izlenimlerinde bundan bahsetmişti. aynı antrenmanlar yapılıyor ama başka bir ciddiyetle yapılıyor ve antrenmanda herkes birbirine eşit davranıyor demişti.

    aslında bunu sadece antrenman üzerinden açıklayamayız. türk bir memur ile almanyalı bir memurun çalışma şekli de aynı değil. antrenman dediğimiz şey de futbolcuları işi nihayetinde. diğer tüm işlerde nasıl bir laçkalık, ahbap çavuş ilişkisi varsa orada da vardır normal olarak.
  • 26
    sözlükte geçen hafta konuşulduğunu gördüğüm ve bu akşam da * konuşulacağını düşündüğüm için yazmak istedim bu başlığa.
    bitiricilik antrenmanı diye takım şeklinde yapılan bir antrenman yok arkadaşlar. hayal kırıklığına uğrayabilirsiniz ama yok yani. bitiricilik antrenmanı bireysel çalışmalarla yapılır, takımla değil. takım
    antrenmanlarda bitiricilik adına şut çalışması, korner atışları, serbest vuruşlar ve şut pozisyonu hazırlama ile ilgili antrenmanlar yapılır. antrenmanlardaki temel amaç topu önce 3. bölgeye, sonra da ceza sahasına getirmektir. yoksa futbolcuya yakın köşeye vurma çalışması, pozisyon içindeyken durdurup, bak burada plase çalışalım diye bir şey yok yani. profesyonel futbolcu olmuş adamlara, kalece kapattığında yakın köşeye vurmak, altı pasın içinde pas vermek gibi antrenmanlar yaptıracaksan zaten profesyonel futbol da oynama, oynatma.
App Store'dan indirin Google Play'den alın