• 576
    daha yetenekli futbolculara ve daha oturmuş kadroya sahip olan takımın kazandığı maç.
    biz bu maça çıkarken stoper ikilimizin bile kim olduğunu bilmiyoruz.
    ayrıca aramızda bireysel yetenek farkı da var. bu da sanırım bütçe kaynaklı, ya da bütçenin doğru kullanımıyla ilgili.
    hamza hoca elindeki kadrodan alabileceği maksimum verimi alıyor.
    ayrıca fenerlilerin gazına çok fazla gelmeyin. deplasmanda oynuyoruz sonuçta kolay değil. bir deplasman takımına göre yeterli pozisyona da girdik fakat atamadık özellikle burak'ın kaçırdığı aşırtma çok önemliydi.
    sonuçta büyük maçlar büyük oyuncularla kazanılır. bizde sneijder, muslera ve hamit hariç büyük oyuncu yoktu sahada. onlar da yeterli gelmedi.
    muslera elinden geleni yaptı önemli kurtarışlar da yaptı.
    hamit hem ileride hem geride taş gibiydi. kendi yarattığı bir pozisyonda şutunu da volkan kurtardı.
    sneijder hiçbir şey yapamadı. mehmet topal gölgesi gibi ayrılmadı peşinden. mehmet hem bizi hem kendilerini 10 kişi oynattı.
    yapacak birşey yok 15 sene mene değil her maçı kendi içinde değerlendirmek lazım. bu maç puana çok yakındık fakat hücum kalitemiz yeterli gelmedi.
  • 577
    resmen ellerimizle verdiğimiz bir derbi daha. bu takımın en etkili ismi kim, wesley sneijder. bu adamı oynatmanın yolu nedir, kanat oyuncuları . bunlar kim? bruma ve yasin öztekin. sen bu adamları kenarda oturtarak başlıyorsun ve oynattığın adam sağ kanatta top süremeyen, adam geçemeyen, yetenek düşmanı umut bulut ve aslen bek olan, buna rağmen bence bu maçta iyi oynayan alex telles. baştan sen rakibinden korktuğunu belli ediyorsun, siniyorsun, hamza hoca bu maçta sınıfta kalmıştır. buna rağmen bu takımın şampiyonluk şansı var, evet, ama böyle leş bir fenerbahçe'ye elimizle maç vermemiz bana koyandır. bu kadar yanlış kadroya rağmen maçtan puanlar ayrılabilirdik, hatta kazanabilirdik. teknik kurmayların oturup düşünmesi lazım.
  • 578
    ilk 15 dakika çok iyi bir oyun ortaya koymuşken sonra anlam veremediğim biçimde defansif anlayışa döndüğümüz maç oldu. bunun için de bir sebep yoktu oysa ki. zaten son 2 haftada edindiğin krediyle 4 puanlık bir avantajla çıkmışsın sahaya, tekmeyi basıp zirvedeki yerini sağlamlaştırma fırsatına sahipsin, bunun için de kazanman lazım. ama henüz 20. dakika bile olmadan tamamen kendi yarı sahana çekiliyorsun, kendi yarı sahana çekildiğin yetmezmiş gibi fener'in çok rahat top yapmasına imkan veriyorsun ve topa hiç baskı yapmıyorsun. emre, diego falan o kadar rahat dolaştılar, top alıp verdiler ki kalan dakikaların bu şekilde geçmeyeceği çok barizdi. hoca maç öncesi "kazanmaya geldik", maç sonunda da "kazanma azimlerinden dolayı oyuncularımı kutluyorum" dedi ama ben 70-75 dakika mahkum oynayan bir takım izledim sahada. kazanmaya gelen takım böyle oynamaz veya böyle oynarsan kazanamazsın. o dakikalarda senaryonun 12 mayıs 2012'deki maçla birebir aynı olacağını düşünmüştüm. gol yediğimiz dakikaya kadar da maçın görüntüsü tamamen aynıydı fakat o günden farklı olarak fener bu sefer golü buldu.

    hoca da baya kötüydü maçta. çift forvetle başlamışken çift forveti ve sneijder'i eldeki en etkisiz kanat olan olcan ile besleyebileceğini düşünmesi ayrı hata, maç içinde oyunu izleyip hiçbir müdahale yapmaması ayrı hata. acaba beşiktaş'a yaptığının aynısını yapıp önce durdurup sonra vurmak mi istiyor diye de sordum kendime ama fener iç sahada durdurulabilecek bir takım değil. kaldı ki topa baskı yapmadan durduramazsın rakibi. tabii hakan balta'nın sakatlığı da olumsuz etkiledi savunma anlayışını fakat hoca'nın yaptığı ve yapmadığı hamleler çok daha büyük etki yarattı. mesela fener'in tek kale oynadığı uzun süre boyunca maçı izlemesi, mesela yasin'i 65'e kadar kenarda tutması, mesela yasin'i oyuna alırken takımın belki de en iyisi olan telles'i çıkarması, mesela umut'un 90 dakika sahada kalabilmiş olması diye uzar gider bu.

    neyse karalar bağlamanın lüzumu yok. kredimizi bu maçta kullandık ve kalan haftalarda yardırmaya devam edebiliriz. lakin burak'ı gelecek hafta oynayacağımız başakşehir maçında aramayız umarım. çünkü kart sınırında olmasına rağmen o kadar gereksiz ve anlamsız bir pozisyonda kart gördü ki hiç gereği yoktu.
  • 579
    bu maçta ben açıkçası farklı bir senaryo beklemiyordum. fener her maçta olduğu gibi sahasında herkese bu kadar baskı kuruyor. örneğin trabzon-akhisar vs.

    fakat dikkat ederseniz fazla pozisyona giremiyorlar. dün muslera'nın ilk yarı bir şut kurtardığını, 2.yarı ise sow'un uzak direğe giden topunu çıkardığını hatırlıyorum. birde direkten dönen topları var. bu kadar baskıya aslında girdikleri gol pozisyonu ise oldukça az sayılır.

    dün evde izlerken ben gole kadar ne kadar baskı yesekte maçın en azından 0-0 ' a bağlandığını düşünüyordum. çünkü fener zaten artık yorulmaya başlamıştı. golden hemen önce hamit'in vuruşu gol olabilse farklı şeyler konuşuyor olabilirdik.
    deplasmanda bu kadar gol pozisyonuna giriyorsan atacaksın.
    hamza hoca hadi yanlış bir kadro çıkarmış olsa bile 70'den sonra artık umut'u en azından çıkarmalı cemali ve emre alternatifini düşünmeliydi, iyice boşalan fener orta sahasına .
    ama aslında işin özeti tam artık maçı en azından 0-0'a bağlamışken o gol her şeyi bozdu.

    sağlık olsun bardağın dolu tarafını görelim. hala lideriz, haftaya bjk-fener maçı var ve neredeyse zor deplasmanımız kalmadı.
  • 581
    tam galatasaray'a döndüğü sırada fenerbahçe'nin golü bularak kazandığı maç. diego çıkıp webo girince orta sahada bir kişi eksildi fenerbahçe ve selçuk hamit ikilisi biraz rahatladı çünkü webo direk stoperlerin arasına gitmişti. diego ise bu ikiliyi oradaki varlığıyla ileri çıkmaya zorluyordu. gol öncesi dakikalarda selçuk hamit orta sahası artık biraz pas yapmaya başlamış, hatta hamit'in tehlikeli şutu da gelmişti.

    zaten yenen gole bakın, tüm takım ilerde kaldığı sırada webo'ya şişirilen bir topun devamı gol pozisyonu oldu. fenerbahçe'de ne zaman skor lazımken oyuna webo girerse o maç artık şişirme toplara döner. top webo'ya doğru geldiğinde koray'ın onun karşısında hiçbir şansı olmadığını biliyordum. sabri de yerinde olmayınca gol geldi. yani galatasaray 2. yarının önemli bir bölümünde yaptığı gibi kapanarak değil, tüm takım hücumdayken arkada boş yakalanarak golü yedi. o dakikaları pas yaparak geçip oyuna bruma ve emre'yi sokabilseydik işin rengi değişirdi. hamza hoca geç kaldı, özellikle hiçbir şey yapmayan umut'u seyretti.

    velhasılıkelam artık önümüze bakma vakti. hamza hocanın bu maça kadar iyi bir serisi vardı. şimdi 11 maç kaldı. yine bir seri yapılabilecek fikstür var. önümüzdeki başakşehir ve kasımpaşa maçlarını kazanıp 6 puanı cebe atarsak fb-bjk derbisini rahat izleriz. oradan çıkacak bir beraberlik avantajı tekrar bize getirir.
  • 583
    savunma yaparken değil geriye yaslanırken kötü oynadık.
    golü de savunma yaparken değil saçma sapan bir kontradan yedik.

    bazı şeyleri doğru teşhis etmek gerek. kadıköy'de biz atak oynamalıymışız. oyna da maç 4-0 bitsin. ister kabul et, ister etme; arada fener lehine kadro kalitesi farkı var. bir ara geriye aşırı yaslandık. onun dışında stratejimiz doğruydu. çok net 4 tane pozisyonumuz vardı. 1 tanesini atmalıydık, atamadık işte. bekliyoruz ki arena'da boğduğumuz gibi kadıköy'de de boğalım. hayır boğamazsınız. iki takım da kendi sahasında daha iyi oynar. tek mesele, bulduğunu atıp atmamanla ilgili.
  • 584
    maç öncesi fenerli bir tanıdığım şu sözleri sarfetmişti: "kadıköyde young boys yener, akhisar yener, kayseri yener ama siz bizi yenemezsiniz." bu sözlerden sonra daha da bilenmiştim. çok istiyordum galibiyeti ama beraberlik bile olmadı. ancak sorguladığım birşey var. onlar maç öncesi bu kadar büyük konuşmalarına rağmen bunun cezasını görmüyorlar. ama biz büyük laf etsek muhakkak cezalandırılıyoruz. sanırım adalet tek taraflı işliyor.
  • 585
    berabere kalsak bile puan farkı 5 oluyordu. çünkü ikili averaj beraberlik halinde bizde olacağından fb'nin, ligi bizim en az bir puan üstümüzde bitirme mecburiyeti vardı. tam gol atacağımızı düşünmeye başlamışken( futbolcular da böyle düşünmüş olacaklar ki yediğimiz golde bizim yat sahamızda kalecimiz hariç sadece iki futbolcumuz vardı) kalemizde gol gördük. sağlık olsun. mayıs'lar bizim nasıl olsa.
  • 588
    çok uzun analizler yapmaya gerek yok. ikinci yarının son bölümleri hariç oyunun genelinde doğru oynadığımızı düşünüyorum.fenerbahçe'ye önde oynamaya kalksaydık maçı farklı bir şekilde kaybedebilirdik. kaldı ki bir çok yazarın belirttiği gibi savunma yaparken değil, hücumu düşünürken golü yedik. kabul edelim ya da etmeyelim fenerbahçe bizden daha çeşitli ve etkili bir hücum hattına sahip. pek çok farklı hücum opsiyonları var. sow, emenike ve kuyt gibi teknik açıdan üst düzey olmasalar da rakibi yıpratan hızlı ve güçlü açık alan oyuncuları var. oyun sıkıştığında webo gibi uzun oynayacakları santraforları, caner ve gökhan gibi hücumcu bekleri ve ne kadar çok formda olmasa da diego gibi silaha sahipler. kısaca bizde az olan oyuncu çeşitliliğinden onlarda çok var. bu nedenle farklı oyunları oynama şansımız fenerbahçe kadar çok değil. oyuna hamle şansımız ise yetersiz kadro derinliği nedeni ile kısıtlı. tüm bunlara rağmen doğru oynadığımız için maç bize -hatta bir kaç kez - geldi. gerekli noktalarda öldürücü darbeyi bir türlü vuramadık maalesef. ki bu tür maçlarda bu pozisyonlar çok rahat bulunmuyor.

    fenerbahçe'nin bu üstünlüğü hemen tüm istatistiklere yansıdı haliyle. yine de önemli olan üretkenlik ve oyun etkinliği idi. o nedenle hemen tüm istatistiklerde fenerbahçe'nin gerisinde olmamızın bu maç için çok önemli olmadığını düşünüyorum. çünkü fenerbahçe'nin tüm istatistiklerdeki üstünlüğü oyun üretkenliğine aynı şekilde yansımadı. ikinci yarının belirli bölümleri hariç maçın genelinde net pozisyona girmekte çok zorlandılar.

    yetersiz kadro derinliği ve kalitesinin dışında maçı kaybetmemizin bana göre başlıca nedenlerinden biri ileride top tutamamamız oldu. hücumda en büyük eksikliğimiz belki de buydu. hücum bölgesinde fenerbahçe neredeyse iki katımızdan fazla topla oynarken (222-103), biz yine ileride topu tutup saklayabilecek, takımı karşı alana taşıyabilecek, en azından faul alabilecek oyuncularımızın olmamasının maalesef büyük eksikliğini çektik. telles, umut ve burak gibi oyuncularla bunu başarmak maalesef zordu ve başaramadık. ileride top tutamamamız dakikalar geçtikçe çok rahat üzerimize gelmeye başlamalarına bizim ise giderek ceza sahamıza gömülmemize neden oldu.

    oyunun son bölümünde rakip sahada gol aramaya çalışmak maalesef macera aramaktı. tam olarak fenerbahçe'nin istediğini yapmış olduk. oysa fenerbahçe'nin bıraktığı boş alanları değerlendirmek için en uygun zamanlardı. ya da en kötü orta alanı veya defans hattını kalabalıklaştırarak rahatlıkla 1 puanı alabilirdik. belki en yapılmaması gereken tercihi yaptık. fenerbahçe kuyt'la gölü bulurken rakip sahamızda yalnızca 2 oyuncusu vardı. webo ve kuyt. biz ise gol anında tam 7 oyuncuyla rakip alandaydık. oysa öncelikli olarak bize değil onlara gol gerekiyordu.

    maç sonucuna çok üzüldüğümü söylemeliyim. her sezon fikstür çekiminde merakla beklediğim, ilk önce baktığım öncelikli bir maç varsa o da kadıköy deplasmanıdır. maalesef bu sene de olmadı. maçın bitmesinin ardından tekrar bir sene bekleyecek olma düşüncesi maalesef çok üzücü oluyor. öte yandan hala lideriz ve bu sezon yaşanan tüm krizlere rağmen daha önce yakaladığımız gibi 11 maçlı bir başka seri yakalamak şampiyonluk için yeterli olacak. bu nedenle hızla bu maçı geride bırakmalı ve başakşehir maçı ile şampiyonluk yolunda yeni bir seriye başlamalıyız.
  • 589
    lig tv bir video hazırlamıştı bu maç öncesi. iki takımın muhtemelen onbirlerini bazı futbol yorumcularına söyleyip birini seçmesini istiyorlardı. caner mi olcan mı muslera mı volkan mı gibi. bu tabi ki o kadar güçlü bir gösterge değil keza akhisar onbiriyle fener onbrini karşılaştırsanız asla akhisar yener diyemezsiniz. ama bu derbi. yani en büyük 2 takım. dolayısıyla bu iki takımda en iyi onbirleriyle sahaya çıkmak zorundaydı.

    lig tv nin yaptığı gibi sahaya çıkan 11leri karşılaştırdım kafamda, 2saat önceden gidip yer tuttuğum maç salonunda otururken.

    muslera volkan : kimin kazanacağı belli. tabi volkanın bizim maçlardaki olağanüstü performansı dışında.muslera ise zaten her maç bir çıta üste çıkıyor.
    chedjou bruno: kararsız
    hakan egemen: kararsız
    sabri gökhan: gökhan
    olcan caner: caner
    alex kuyt: kuyt
    sow umut: sow
    sneijder diego: her alanda wesley
    emenike burak: burak
    selçuk emre : kararsız
    hamit mehmet: kararsız

    sabri ve olcandan daha iyi bir alternatifimiz yoktu . bu bir gerçek. çoğu hakanın sol bek oynamasından yanaydı ama hakan pek hücuma yardım edemeyen ettiği zaman da geri dönemeyen bir adam olduğu için gökhana gün doğacaktı.

    alex, nedense yasin yerine tercih edildi. sebep ise alexin defansa daha fazla katkı yapacağına inanılmasıydı. oysa alex malesef ortada kayboldu. ne defansa tam adapte olabildi ne de hücumlara. peki ya yasin olsaydı? bunun cevabını yasin oyuna girdikten sonra kendisi verdi zaten . ilk buluştuğu topta gol tehlikesi yaratarak ve son dakikalardaki o net pozisyonla.

    umut! ahh hamza hocam ahh. sağ kanatta pandevi dahi oynatsan anlardım da bu kerkenezi ne diye onbire sürdün hocam? senin haftalardır o kanatta arı gibi çalışan bruman varken? tamam belki hücum varsasyonlarına cok etki edemiyordu ama orta sahada topla buluşup pas organizasyonlarına katılıyordu. umut gibi boş beleş koşmuyor koştuğu zaman birşeyler yapıyordu. neden bruma değilde umut hocam_ umut burumaya göre daha mı çok defansa geliyor? hayır. brumanın kaç haftadır defansa katkı adına neler yptığını hepimiz görüyoruz.

    gerisinde eleştrilecek bir taraf yok. en fazla diyebilirdik ki melo yokken emre-selçuk orta sahasıyla çıkılabilirdi. ancak bu ofansif kurgu da bizim sonumuz olabilirdi.

    hamza hoca kazanan onbiri bozarak çok büyük bir hataya imza attı. yıllardır süregelen malubiyet serisini kırma şansını geri tepti.

    ama yine de olsun hocam. biz her zaman hatalarından ders çıkaran her zaman küllerinden doğan bir geleneğe sahibiz.
    senin adamlığına ve galatasaraylılığına güveniyoruz. ve geri kalan 11 maçtan alnımızın akıyla galip çıkıp o kupayı kaldıracağımıza da inanıyoruz.
    (bkz: kon-san-tras-yon)
  • 592
    (bkz: tarihte bugün)

    muslera, sabri, chedjou, hakan, telles, hamit, selçuk, olcan, burak, sneijder, umut

    ilk onbiri ile çıktığımız ve karşımızda,

    volkan, gökhan, egemen, alves, caner, mehmet topal, emre, kuyt, emenike, diego, sow

    ilk onbirini gördüğümüz maç.

    maçı da çok iyi oynayan hakan balta'nın sakatlanıp çıkmasından sonra koray günter'in girişi ve saçma sapan bir gol (chedjou'nun bacak arasından geçen top) yiyerek 1-0 kaybetmiştik.

    şu ilk onbirlerle bile kafa kafaya oynamıştık.

    bu yıl ise bence kadro kalitesi olarak çok daha üstünüz. bakalım ne olacak?
  • 593
    beni en çok heveslendiren ve en çok beklentiye sokan kadıköy deplasmanı son zamanlarda bu maçtı. çoğu zaman bu kadar hevesli olmamakla birlikte, bazı maçlarda hepten ümidimi kesmiş bir durumda maçı takip ettim. ama bu maçta her şeyi düşünmüş, gerçekten inanmıştım.

    sonra boktan bir kademe hatası, yanlış pozisyon alma sonucu kuyt çıktı tıktı bir tane, sıçtık batırdık.

    o kadrodan bir tek nando kaldı ilk 11 başlayacak bu maçta.*

    17 mart 2018 fenerbahçe galatasaray maçı öncesinde de hiç heveslenmemiştim, açıkça söyleyeyim. ancak son 6-7 dakika alacağımıza olan inancım tavan yaptı, tolga sağolsun, hepsini boşa çıkardı.
  • 596
    ilk 15 dakika baskili ve pozisyon bularak oynadik sonra vitesi biraz dusurduk.fenerde pozisyonlar bulmaya basladi.mac bi bize bide fenere giden bi macti ki taki kontradan yedigimiz gole kadar.golden sonra yine baski kurduk ama sonuc olarak golu bulamadik 1-0 maglup olduk.
    ama cok konusulan burak'in asirtma pozisyonu vardi.hakikaten tekrardan izledigimde asirtilan topun havalandiginda zirveye ulastiktan sonra alcalmasi lazim.o top gitti havalandi zirvede bi kez daha havalandi.az bi farkla disari cikti.o gol olsaydi.belki cok farkli bi mac olcakti
  • 597
    taksimde tüm galatasaraylılarca tutulan saçma sapan kolostrofobik bir mekanda izlediğim maç.

    3 bira + 3 çerez 30 35 tl idi o zamanlar uygun diye girmiştim. içeride herkes galatasaraylı ve ben sanki iş çıkışı bir bira içmek için uğrayan temiz yüzlü çocuk gibi üstümde siyah bir kazak montla gelmiştim. o kadar leş bir ortam vardı ki garson kızlara sarkıntılık eden hıyarlar olmuştu. erkek halimle hay sokim nereye geldik ya demiştim. neyse rezillikler bitmek bilmiyor maçı mekan sahibi laptopunu bağladığı digiplay üzerinden veriyordur. internet kopar, görüntü gider adam iki de bir en arkadan kalabalığı yara yara laptopun başına falan gelir, görüntüye desen canlı'dan 1-2 dakika sonra kavuşmaktayız.

    neyse bende sadece galatasaray'ın maçkolik bildirimleri açık telefonda. ilk yarı bitecek mesela ekranda maç oynanıyor ama benim telefon cebimde titriyor he diyorum maç bitti. neyse gol dakikalarında mehmet topal topu kuyt'a attı ben afedersiniz sikim taşağıma denk izliyorum nasıl olsa gol olmadı gol olsa bildirim gelirdi diye. sonra ne mi oldu?

    https://64.media.tumblr.com/...2a02e7ad295985be.png

    her neyse en son herkes dağıldı. dağıldı derken olaysız evlere dağıldı. ben hakkım olan 3. birayı fıçı değil de şişe ver istiklalde sallana sallana gideyim diye bara doğru ilerledim. barmenden aldım birayı bi baktım barın başında adamın biri yine yendiler diye yıkılmış bir halde sayıklanıyor. ya sen üzülme fener bir şey oynamıyor bak biz bu sene şampiyon olacağız diye teselli ederken buldum kendimi. hayır kaç yaşına gelmişsin alışamadın mı şu mağlubiyete ne yıpratıyorsun kendini diyorum içimden. he bu arada görüyorsunuz ki aslında bizi şampiyon yapacak olan kendimiz değil fenerbahçe'nin kötü oyunu. * o adam bunu okur mu, okusa hatırlar mı bilmiyorum ama belki kulağı çınlar. sevgiler.

    edit: imla.
App Store'dan indirin Google Play'den alın