• 40
    hamza hamzaoğlu'nun analiz becerisine de futbol bilgisine de güvenim tam ama yine de bu maça dair naçizane bir şeyler karalamak istiyorum. öncelikle fenerbahçe'nin tüm maçlarını mümkün mertebe izlemeye çalışırım, yani bizim takımın kaç maçını izlemişsem bunların da en az o kadar maçını izlemişimdir. şunu fark ettim ki ilginç bir şekilde fenerbahçe'yi çok objektif bir şekilde değerlendirdiğimi hissediyorum ama iş bize gelince duygusal olmaktan bir türlü kendimi alıkoyamıyorum, hani sahada 11 aslan olduğu sürece sanki her şey iyi olacakmış gibi geliyor ama işe kendilerine hiçbir duygusallık hissetmediğim ve en az bizim kadar fazla izlediğim bu şikecilerden başlayınca gördüm ki sonrasında bizi yorumlamaya geçtiğimde kendimi daha objektif hissediyorum. o yüzden de önce rakibi iyice bir gözden geçirip sonrasında taktiği oluşturmaya çalışacağım. bu yazıyı yazarken kendi gözlemlerime ek olarak özellikle de istatistikler için whoscored.com, maçkolik ve transfermarkt gibi siteleri de kullandığımı belirtmeliyim.

    fenerbahçe'nin takım olarak genel özelliklerine bakacak olursak evinde çok zorlu bir rakip olduğunu hepimiz biliyoruz. gerek seyircinin rakip üzerinde kurduğu baskı, gerekse kendilerinin daha motive bir şekilde oynamaları bu özelliği ön plana çıkarıyor. buna ek olarak evinde oynadığı maçlarda fenerbahçe öne geçerse çok zor puan bırakıyor, yani skor avantajını elde etse bile rehavete kapılmayan, daha fazlası için bastıran bir takım. bunda da takım karakteri kadar yine tribünlerin de büyük etkisi var. allah var yani adamlar özellikle de galatasaray maçlarında, hele ki durum berabere ise veya önde iseler 90 dakika desteğe devam ediyorlar. bu durumun aksini oluşturacak tek koşul ikinci yarının ortalarına doğru skor olarak geride olmaları, işte o zaman tribünden çıt çıkmıyor.

    oyun tarzları da çok agresif yani sürekli oyunu rakip kaleye yıkan, sağdan soldan ortalar kesen, gerekirse merkezden aradan paslarla veya uzaktan şutlarla kaleyi yoklayan, savunması zor bir tarz. fenerbahçe'ye karşı defans yapmak gerçekten yıldırıcı çünkü bunaltıcı bir şekilde zorluyorlar ve eğer ki rakipleri savunması ile meşhur ve buna özellikle çalışmış bir takım değilse tek ümidi forvetlerinin kazmalığı ve biraz da şans oluyor. fenerbahçe farka gittiği çoğu maçta bu şekilde sonuca ulaşıyor ve yaşlı oyuncularını gençlerle değiştirmesini de bildiği için bir şekilde bu etkinliğini 90 dakikaya yaymasını biliyor.

    son üç senede kadıköy'de yediğimiz gollere bakarsak, 2011-2012 sezonunda 2-2 berabere kaldık. o maçta golleri sow ve alex atmış, bizden cevap verenler de elmander ve hakan balta olmuştu. şimdi sow'un golünde semih kaya'nın bariz hatası var, ayrıca da sow kendisine göre olağan fakat futbol adına olağanüstü bir vuruş yapıyor. yine alex de kaç metreden topu çatala takıyor, o değil de iki dk objektif olmayayım, şimdi o vuruşu yapan alex gittiği gibi bizde onun on kat iyisi olan sneijder var ya nihohaha... süper finali gol yemeden tamamlamıştık ve şampiyon olmuştuk. 2012-2013 sezonunda şampiyonluğu garantiledikten sonra kadıköy'e gitmiş, burak'ın penaltısıyla öne geçerken webo'nun golleriyle kaybetmiştik. webo'nun ilk golünde bizim defans uyuyor. gökhan zan boş boş takılırken webo'ya kafayı melo vurdurmamaya çalışıyor ama oda geride kaldığı için başarılı olamıyor, yani webo'yu iki adam savunabilecek iken bomboş bırakıyoruz. ikinci golde de eboue webo azıcık dokundu diye kendini lüzumsuz şekilde yere bırakıyor ve muslera yetişemeden topa dokunan webo skoru 2-1 yapıyor. 2013-2014 sezonunda eray'ın kalemizi koruduğu, melo'nun son dakikada penaltı kaçırdığı maçta 2-0 kaybediyoruz. ilk golde chedjou talihsiz bir şekilde penaltı yaptırıyor ama gerçekten çok talihsiz yani, ayağı kayıyor düşüyor da o ara top koluna çarpıyor falan, saçmalık... ikinci golde de eboue efendi baroni'yi marke edeceğine artık niyeyse hakeme ofsayt diye serzenişte bulunuyor ve bomboş kalan baroni de golü atıyor. tabi pozisyonda takımın genel bir uyuması da söz konusu ama eboue rahatça müdahale edebilecek durumda, hakeme oynamayı tercih ediyor.

    görüldüğü üzere kadıköy'de yediğimiz gollerde öne çıkan iki baskın unsur var: fenerbahçeli oyuncuların derbi maçın havasına girip, tribünlerin de desteğini arkalarına alıp özgüven patlaması yaşamaları, ki kadıköy'de olmasa bile bu sayede hasan ali ve selçuk şahin bile bize gol atmışlardır, bir de yine derbi maçın stresi ve tribünlerin üzerimizde yarattığı baskı, biraz da şanssızlık, hatta aptallık yüzünden bizim yedirdiğimiz goller. elbette futbol hatalar oyunudur ama bu tip gollerin hemen hemen tamamında rakibin becerisinden çok bizim bariz hatamız ağır basıyorsa burada sıkıntı bizde demektir. buraya dikkat deyip analizimize devam edelim.

    fenerbahçe'nin hücum özelliklerine bakacak olursak kanatları, öncelikli olarak da bekleri oldukça etkin kullanmaları göze çarpıyor. istatistiklere bakacak olursak en çok asist yapanlar sol bek caner 7 asist, sağ açık dirk kuyt 4 asist, sağ bek gökhan gönül 3 asist, sol açık sow 3 asist ve yine kanatlarda görev yapan alper potuk 3 asist şeklinde. kanattan içeri kesilen toplar rakip ceza sahasında tehlike yaratıyor ve bu şekilde gol yollarında etkili oluyorlar. tabi bir de hakemlerin yedirdiği penaltılar var ama genel olarak kanatlardan atak yapan bir takım görüntüsü çiziyorlar. bir de çalışılmış pozisyonları var işte yine kanat merkezli olacak şekilde al-ver-içeri kes şeklinde basit organizasyonları mevcut. gökhan da caner de hem çizgiye inebilen, hem de çizgiye inmeden içeri uzun ortalar kesebilen oyuncular. kuyt ve sow ise yine içeri paslar atabilen, içeri kaçmışlar ise gol atabilen, keza çalımlarla içeri doğru da katedebilen oyuncular. duran toplarda da yine çalışılmış taktikleri söz konusu. araya adam kaçırma öncelikli tercihleri olmasa da emenike ve sow gibi oyundular bu açıdan tehlike yaratabilecek düzeydeler ama bitiricilik sorunu yaşıyorlar. burada da emre ve meireles dikine pas konusunda öne çıkan isimler. bunu ortaya koymadan önce de mutlaka orta sahada rakibi uyutan ve düzenlerini bozan birkaç kısa pas trafiği yapıyorlar. yani al-ver-al-ver-araya kaçır gibi. mesela bizim sorun yaşadığımız bir şey bu.

    fenerbahçe'nin savunmasına gelecek olursak orta sahanın defansif yönü adam adama markaj ve top çalma, bekler özellikle de hızlarını kullanarak kademeye girme, stoperleri de fizik güçleri ve hava toplarındaki üstünlükleri ile ön plana çıkıyorlar. bekir yerini egemen'e bıraktı ve bir süredir tandemde alves-egemen ikilisi sağlı sollu görev yapıyorlar. agresif, rakibi yıldıran, kesinlikle hava topu yüzü göstermeyen stoperler. mehmet topal, nam-ı diğer örümcek top kapma konusunda oldukça başarılı, bu alanda kendisine emre eşlik ediyor ve pas dağıtımını da üstleniyor. meireles daha önde gibi dururken bazen emre ile yer değişiyorlar ama mehmet topal hep geride kalıyor. caner erkin ve gökhan gönül defansif anlamda çok üst düzey olmasalar da adam kovalama ve kademeye girme gibi konularda gayretli davranıyorlar. bir de çalışılmış alan savunmaları var yani topu bir şekilde kapmak için gerekirse iki, hatta üç kişiyle rakibi bunaltıyorlar ve pas imkanlarını kısıtlıyorlar, ki çaldıkları toplar da bunun neticesinde gelişiyor. bunda merkezde stoperlere orta sahalar, kenarlarda ise beklere kanatlar yardımcı oluyorlar. bunun en önemli sebebi de biraz yukarıda belirttiğim gibi topa her daim sahip olup oyunu rakip kalede oynama üzerine kurulu bir anlayışa sahip olmaları, haliyle de gerek adam adama mücadele, gerekse de üç beş kişiyle alan daraltarak top çalmak ve bu oyun anlayışlarını ortaya koymaya başlamak çok önemli. çok istikrarlı bir defansları var, sadece bekir yerine egemen geldi ama savunma kurguları hiç değişmedi.

    maç sırasında yapılabilecek değişikliklere bakacak olursak kuyt ve webo bitiricilik açısından aslında en iyi oyuncuları ama istikrar konusunda sıkıntı yaşıyorlar ve biri ilk on bir başlayıp çıkarken öteki de sonradan oyuna giriyor. mesela webo 10 maç sonradan oyuna girmiş, kuyt da 9 maçta kenara alınmış. kuyt bu alanda lider, sebebi de elbette yaşlı oluşu. yerine kanatlara hareketlilik getirmek için genelde alper potuk girer (6 maçta sonradan girmiş) ama şu an sakat ve bu maça yetişmesi zor deniyor, bu iyi bir haber. bir başka kenara alınan isim de 8 maç ile emenike, sebebi de kazma oluşu, genelde yerine webo giriyor (10 maçta oyuna sonradan girmiş) ve başarılı da oluyor. emre belözoğlu da 8 maçta kenara alınmış, taktik de sabittir yani önde iseler selçuk şahin girer, ki 13 maç ile bu alanda webo'nun önünde lider, geride iseler de diego oyuna girer (5 maçta oyuna sonradan girmiş). selçuk şahin girdiğinde mehmet topal ile göbeği ikilerler, meireles az daha öne kayar ki son haftalarda bunu daha da sık yapıyorlar. sow'a ayrı bir parantez açmak lazım, 7 maçta kenara alınmış, 6 maçta da oyuna sonradan girmiş, çok gol attığına (8 gol ile bu alanda lider) bakmayın, o da emenike gibi tatsız bir sezon geçiriyor. genelde yerini hasan ali'ye bırakır (7 maçta oyuna sonradan girmiş, sow'un kenara alındığı sayı ile aynı!), hasan ali sol beke geçer, caner de önde, sow'un yerine sol açık olarak görev yapmaya başlar, bu da fiks bir ortalama hamledir. sow'un tadı yoksa, skor da iyiyse bu hamle gelir. işte emre çıkar skora göre selçuk veya diego girer, bir de ya yoruldu diye kuyt, ya da o gün aşırı kazma diye emenike falan çıkar yerine webo girer, veya olsaydı alper potuk girerdi. alper potuk olmadığı için muhtemelen mehmet topuz girer sağ kanat olarak.

    bir sürü olumlu şeyden sonra şimdi biraz da olumsuz oldukları noktalara bakalım. öncelikle fenerbahçe çok kırılgan bir takım, yani duygusal yönü ağır basıyor. sürekli sözünü ettiğim bu rakibi bunaltma ve oyunu tamamen rakip kaleye yıkma düşünceleri çok basit kontra ataklar yemelerine sebebiyet veriyor ama kontra atak zordur, skor sorumluluğu en fazla iki üç oyuncu üzerindedir, yani kontra atak oynamak ayrı bir meziyettir, o yüzden fazla gol yemiyorlar belki ama çok kontra atak şansı veriyorlar, burası bariz. yani özellikle de gerideyken haldır haldır saldırırken savunmayı çok boş bırakıyorlar. kırılgan olmalarından devam edecek olursak, geriye düştüklerinde kesinlikle oyun kurguları ve psikolojileri olumsuz etkileniyor, yani ilk başlarda dayanılmaz bir tepki gösteriyorlar ama sonra saçmalıyorlar, oysa durum onlar lehine veya berabere olsa bunu çok daha etkili bir şekilde yapıyorlar ama büyük takım kimliğine sahip olmadıkları için geriye düştükleri anda aşırı saçmalıyorlar ve bireysel hatalar artıyor. keza stoperleri hava toplarında ne kadar güçlü iseler hız ve adam kovalama bakımından bir o kadar acizler. yani elinizde luca toni ve peter crouch yoksa içeri orta kesmek anlamsız ama dripling özelliği olan her türlü oyuncu savunma kurgularını da, stoperlerini de altüst edebilir. fenerbahçe'nin dayanamadığı bir başka nokta da topun rakipte olması, oyunu sürekli kendileri oynamak istiyorlar, yani rakip köşeye sinsin, bunlar ha babam saldırsın, bu da bir başka dezavantajları çünkü eğer ki karşılarında topla oynama ve pas trafiği konularında başarılı bir rakip varsa çok kafası kesilmiş tavuk gibi topu kovalamaktan geride büyük açıklar veriyorlar. ek olarak da uzaktan şutlar konusunda çok aciz kalecileri var.

    şimdi tüm bu yazdıklarımdan sonra sanıyorum ki reçete yavaş yavaş oluşmaya başladı... öncelikle bu adamların kanatlarına önlem almamız şart, yani takım savunmasını bilen, kademeye girebilen, adam kovalayan ve rakibi karşılayıp top kapma konusunda en iyi adamlarımızı kenarlara koymamız lazım. benim düşüncem sol taraf için geride telles, önünde olcan, sağ taraf içinse geride sabri, önünde de bruma. lakin orta sahada hamit görece sağda durup merkeze ek olarak gerektiğinde bu kanada destek verebilmeli, selçuk da görece solda konuşlanıp aynı şekilde durumu dengelemeli. bruma gibi delici bir adama kesinlikle ihtiyacımız var, hiç olmadı yerine yasin falan girer yani bir tane böyle adam şart. sneijder'in uzaktan şutlarına aşırı derecede ihtiyacımız var, hele ki başlarda böyle bir gol atarsak süper olur, öne geçmenin de ötesinde rakibimiz burak ve bruma'ya inanılmaz tatlı alanlar bırakacaktır. orta saha üstünlüğünü fizik gücüyle biraz zor kurarız, o yüzden fenerbahçe'nin panzehiri olan pas futbolunu iyice bir özümsememiz lazım. elimizdeki tüm adamlar akıllı, yetenekli, üst düzey oyuncular. fenerbahçe'yi bir karşılar, iki karşılar, üçüncüde yersin. mümkünse top kaybını minimuma indirip takır takır pas yapmalı ve oyundan düşmemeliyiz, böylece fenerbahçe'nin hem veteranları yorulacaktır, hem de topu kapıp klasik oyunlarını sergileyemedikleri için takım düzenleri bozulacaktır. ola ki topu kaptırırsak sneijder'in biraz geriye gelip merkezi gözle görülür bir şekilde üçlemesi ve birçok sefer gösterdiği tatlı-sert mücadelesini ortaya koyması şart, yoksa selçuk-hamit yetmez yani iyi olsalar bile emre-mehmet topal-meireles biraz ezer çünkü toplu halde iş yapan adamlar bunlar. sabri'ye bu maçta çok çok büyük iş düşüyor, takımı ateşleme ve rakibi psikolojik olarak yıpratma görevi kendisinin. stoperde de chedjou ve hakan balta oynarsa bence daha iyi olur. gönlüm koray'dan yana ama gönlümü sikeyim işte objektif olmam lazım, o yüzden de hakan balta çok daha uygun, aslanım kendisinden on kat güçlü emenike'ye göz açtırmamıştı zekası ile. keza chedjou da yavaş yavaş toparlıyor ve ilk devredeki oyununu yansıtsa bile yeterli olacaktır. en önemli husus da büyük maç psikolojisine sahip olmamız, yani manchester united, chelsea, real madrid ve juventus gibi takımlara karşı oynamış büyük bir takımız, en başta saydığım gibi aşırı bariz bireysel hata bize yakışmaz, elbette topun çizgiyi geçmesi için birileri hata yapmalı ama bu adamlar çoğu zaman bizim sırtımızdan geçiniyorlar, özellikle de defansta ciddiyeti elden bırakmamalı, tam konsantrasyon ile minimum hata yapmalıyız. gereksiz risk almamalı, olabildiğince pas futbolu ve oyun üstünlüğünü elimizde tutmalıyız. dikkat ederseniz 0-0 biten ve bize kupayı getiren süper final maçında tam da bunu yapmıştık. sakin, kontrollü, akıllı ve büyük takım futbolu. öyle ya allah diye saldırınca davar bile olsa emenike ikiye bir yakalar atar, geriye yaslanalım desek takım olarak bizi köşeye sıkıştırırlar, o yüzden oyunu tutmamız ve oyundan düşmememiz çok önemli. sneijder'in uzaktan şutları, burak'ın çevikliği ve bruma'nın bireysel becerilerinden medet umuyoruz. selçuk ve hamit gibi iki tane dünya akıllısı adam hücumda da defansta da bunu fazlasıyla başarabilecek kapasitedeler.

    değişiklik olarak da gerideysek illa ki bir yasin-bruma gelir, olcan yerini umut'a bırakabilir ama bu çok saçma çünkü umut maçı çevirecek kapasitede bir oyuncu değil, ancak son on dakika orta saha civarında eşek gibi koşup savunma yapsın, rakibi yorsun diye alınır. defansif forvet yani, zira artık ceyhun gülselam yok... gol için pandev'den medet umabiliriz ama hikaye tabi, emre çolak girsin desem girip de ne yapacak şu an emin değilim, gördüğünüz gibi iş bize gelince belki saçmalıyorum çünkü kafam karışıyor, işin içine duygularım giriyor. en iyisi ilk on bir ile bu işi bitirecek gibi hazırlanmak, kadıköy'den bir de skor çevirmek hiç kolay değil.

    zor yani zor, geriye düşersek biz bu maçı zor çeviririz. beraberliğin bize yaradığını unutmadan akıllı bir şekilde oynamalı ve kesinlikle erken gol yememeliyiz, kesinlikle yani bıktım artık bundan her kadıköy deplasmanında erken gol yiyoruz, bunun da ilacı defans yapmak değil top oynamak, topla oynamak... gol arayacaksak da geriye düşmeden dengeli bir şekilde, kah uzaktan şut, kah burak'ı araya kaçırma düşüncesi, kah bruma'nın alves'i zorlaması falan, yok öyle hurra gitmek, sonra bir kaçıyor, bakmışız caner yaldır yaldır çıkıp sow'u görüyor falan, çok izledim bunları...

    en iyisi on biri yazıp kaçayım artık;

    http://galatasaray11.com/i/2175.jpg

    herhalde her şeyi söyledim, aklıma gelirse editlerim. eyyovarlamam şimdilik bu kadar. hadi hayırlı geceler...
  • 57
    bu sefer kıralım laneti dediğim maç. 92 doğumlu bir çocuğum. 2001 öncesi lig maçlarını yarım yamalak hatırlıyorum. bu kanı bozukları en son 99 yılında yenmişiz, özetini izlediğimden biliyorum. canlı olarak bu gözler kadıköy galibiyeti görmedi. galatasaray söz konusu olunca 2 tane kocaman üzüntüm var, ikisi de aynı sezondan hem de: 11-12 sezonu. biri arena'da dünyaları kaçırıp fener'e karşı kaybettiğimiz maç diğeri de baros'un direği. 2 gün kendime gelememiştim, aklıma geldikçe uflayıp puflarım neden ya neden diye. bu sezona dönersek hamza hoca sonrası her şey süper. çok kaliteli bir hocamız ve kaliteli bir oyuncu grubumuz var. bu hikayedeki iyi biziz gerçek anlamıyla. birde karşı yakada fenerbahçe diye bir takım var. öle bir başkanı var ki takımı içeride maç kaybeder kaybetmez basın toplantısı düzenlemeyi adet haline getirmiş, gerekirse sahaya otururum, soyunma odası basarım diyecek kadar rahat birisi. geçmişinde şike gibi bu güzel oyunun ruhunu bozacak bir eylemde bulunmuş ancak güçlü olması sebebiyle elini kolunu sallayarak gezebilmekte, imparatoru, sauron'u bu hikayenin. kaptanlarına baktığımızda bir saruman bir darth vader'dan farkları yok. saha içi ve dışında karışmadıkları pislik yok, kültür seviyeleri falan yerlerde, tek amaçları bu güzel oyunu seven rakip takım taraftarlarını provoke etmek. hamza hocama dönersek hocam iyilerin iyisi, yüzü sürekli gülen, hayallerinin takımına gelmeden saatler önce babasını kaybetmiş birisi. bu adam bu totemi bozacak kişi olmalı, kader böyle dramatik hikayeleri ödüllendirmeyi sever. artık kazanalım bu sene şu statta, kıralım laneti, milyonlar olarak yüzümüz gülsün. taktik kısmı bu hafta sözlüğün konusu olacak ama hikaye gibi bir şey paylaşmak istedim.

    milyonlar arkanızda çocuklar, 4. yıldız bu sene gelecek.
  • 150
    öncelikle;

    http://i.hizliresim.com/DlO8LO.jpg

    evet, çünkü kendi içimde neredeyse 1 haftadır bu haldeyim ama ben de birazdan yakınacağım durumdan muzdarip olduğum için ancak kafamı toplayabildim ve dile gelecek şartları kendi içimde sağladım.

    arkadaşlar, en son ne zaman liderdik biliyor musunuz? şampiyon olarak tamamladığımız 2012-2013 sezonun sonunda... ha bir de prandelli yönetiminde bu sezonun ilk iki haftasında, topladığımız 4 puan neticesinde ama ilk üç haftalarda çok garip liderliklere de rastlanabildiği için bu durumu pek de bel bağlanamayacak bir istisna kabul etmek gerek. yani neredeyse 1.5 yıl sonra hem de 4 puan farkla tekrardan lideriz ve önümüzdeki maç da bu derbi. hem de şampiyonun kim olacağını tayin edecek önemde bir derbi...

    fatih terim'in 2000 türkiye kupası finali öncesi soyunma odasına takıma yaptığı meşhur seslenişi vardı ya hani,

    https://www.youtube.com/watch?v=pnsC_DpxsXI

    hele bir izleyin de, size aynen bu şekilde seslenmek istiyorum arkadaşlar... `biz buraya şova gelmedik! nedir bu haliniz?`

    rica ediyorum bırakalım artık geyik muhabbetini, dany'i, opare'yi, umut bulut'u, "ben demiştim" mastürbasyonu adı altında şu an bokuna bile ihtiyaç duyduğumuz oyuncularımızı yermeyi... bir haftadan az bir süre kalmış, yarın da kupa maçımız var. gelin şu maça kadar tek vücut olalım. biliyorum aradan çok zaman geçti, mancini ve prandelli dönemleri ruhumuzu yedi bitirdi, belki unuttuk o şampiyonluk havasında olduğumuz günlerin hislerini ama şu an artık lideriz, şampiyonluğun en büyük adayıyız ve tüm bu zorluklara rağmen bileğimizin hakkıyla tekrar buraya geldik... artık da kalıcı olmalıyız. bu süreçte en başta hamza hocamıza ve takıma, sonra da tek yürek olmuş taraftarımıza, yani kendimize çok ihtiyacımız var. kendimize gelmeliyiz.

    lütfen birlik olalım ve her koşulda takıma destek verelim. buradaki aktif kullanıcı sayısının bilmem kaç katı günlük ziyaretçimiz var, hem de her kesimden. gücümüz yettiğince yediden yetmişe herkese şampiyonluğu ne kadar istediğimizi ve de bu yolda birleştiğimizi herkese göstermeliyiz. kimseye "galatasaray taraftarı daha hala nelerle uğraşıyor" dedirtmemeliyiz.

    bunu bir tehdit olarak değil de dostça bir paylaşım olarak söylemek isterim ki, özellikle de şu maça kadar kasıtlı, düzenli ve çokça sayıda ortamın güzelliğini bozan, birlik beraberliğimize zarar verecek davranışta bulunan ve bizi bölmeye, kışkırtmaya meyilli tahrik edici konulara maruz bırakıp asıl hedefimizden uzaklaştırıcı davranış gösterecek kimseye tolerans göstermeyeceğim ve en başta bir taraftar olarak tepkimi açıkça ortaya koyacağım. zaten hiçbir koşulda hoş şeyler değil bunlar ama hele ki şu an hiç mi hiç zamanı değil. elbette netice ne olursa olsun bu maçtan sonra da aynı duruşu korumamız lazım ama şu maça kadar olan süreç çok daha kritik çünkü sadece 3 puan değil her türlü psikolojik üstünlüğün ve şampiyonluk havasının yolu bu maçtan geçiyor.

    yeter artık bugünlere kadar dibi de gördük, taşak da geçtik, onun bunun futbolcusuna yalanıp bizimkileri de gömdük ama cidden artık yeter. şurada kalmış on küsur kritik hafta, şikeci dediğimiz nice küfürler saydırdığımız adamlar kaç hafta aralıksız liderdi, artık sıra bizde ve inşallah 34. hafta sonunda da bu şekilde olacak...

    (bkz: haydi cimbom haydi cimbom haydi)

    (bkz: tam zamanı tam zamanı şimdi)
  • 264
    süper finaldeki kadıköy deplasmanından sonra beni en çok heyecanlandıran ve günler öncesinden havasına girip stresini yaptığım maç. işten güçten kesildim resmen kafamda sürekli bu maç dönüyor. hatta ciddi ciddi izlemesem mi acaba diyorum sağlığım için ama dayanamam izlerim yine.

    ne olur sevindirin bizleri be... şu şikecilere malzeme etmeyin, güldürün yüzümüzü.
  • 292
    bugün günlerden kadıköy'de galibiyet.
    vurduğumuz gol olsun;
    cim bom bom'um şampiyon olsun.

    günün anlam ve önemine binaen büyük kaptan cesur bülent korkmaz'dan gelsin.

    artık zamanı geldi!
    herkes tek yürek olsun.
    yüreğinini sahaya koysun;
    bedenini, vücudunu, beynini, herşeyini koysun artık sahaya.

    şimdi gerçek futbolcular ortaya çıkacak,
    şimdi karakterli futbolcular ortaya çıkacak!

    şimdi zamanı, şimdi!
    biz zor günlerin takımıyız.
    bunu her zaman bir kenara yazın.
    agresif olacağız,
    topa sert olacağız,
    her yerde biz olacağız.
    biz, biz yalnız kırmızı renk.
    gören herkes kırmızı görsün.
    şimdi zamanı...
    haydi!

    bu da videosu,
    https://www.youtube.com/watch?v=9TJi2bJ1Su4
  • 202
    (bkz: içim rahat etmiyor)

    günü yaklaştıkça içimde ki heyacanın arttığını hissediyorum. farklı bir heyecan bu derbi, günlük yaşantınızın herhangi bir anında önümüze çıkanlardan değil. sürekli kafamda maçı oynayıp duruyorum, beraberlik değil galibiyet olasılıklarını düşünüyorum. sneijder'in golüyle kazandığımızı, sonrasında başlığına girilen entryleri bira eşliğinde okuduğumu düşünüyorum. ne kadar anlatsak, ne kadar yazsak boş sanırım. umarım en azından beraberlik dediğimiz ama sonu galibiyet ile biten bir hikaye olur bizim için. sonrasında ise şampiyonluk şarkısı düşmesin dillerden.
  • 164
    (bkz: saracoğlu'nu yakın şampiyonluk daha yakın)
    (bkz: tarih tekerrürden ibarettir)

    fenerbahçeli alt komşum rifat bey; aziz yıldırım gidecekse 8 tane yiyelim demekte. inşallah allah dualarınızı kabul etsin, madem aziz yıldırım istenmiyor temiz adam hamza hoca ve oyuncuları gereğini yapar dedim.

    fener takımı medya sülüklerinin haberleri her zamanki gibi gazlanmakta. bu durum sürekli aleyhimize işledi ancak volkan, emre, caner, alves gibi adamlar bu gazla bu sefer sıçacaklar. sinir sistemi son derece bozuk ve çok aceleci bir takım ile maç yapacağız. psikolojik üstünlükleri de asy arena açılışından sonra kalmadı. kadıköy'de dahi çöktüler; (bkz: bittik biz bittik) aziz yıldırım maç önü taktik verecek, oyuncuları daha da aceleci olacak, emenike'yi dahi takımdan kestirmeyen adam aziz yıldırım.

    umarım hakem hataları ile maçı kazanırız, adalet filan istemiyorum bu maçta. ofsayt diye atakları kesilsin, itiraz ederlerken hızla başlayıp gol atalım.
    (bkz: aziz yıldırım'ın son maçı)
  • 124
    http://galatasaray11.com/...hce-galatasaray-2216

    maçı sürekli kafamda oynuyorum, olcan'ın savunması zayıf, kafa topuna çıkamıyor, kuyt oradan zorlar, orta sahayı tutmalıyız vs bir sürü şey geçiyor içimden ama artık vazgeçtim.

    hiiiiç kadroyu bozmadan, "adamlar buraya kazanmaya gelmiş" dedirtmemiz lazım. biz ne zaman savunma yaparak istediğimizi almışız kadıköy'den, son yıllarda bir tane maç var böyle hatırladığım. o da malum 12 mayıs 2012 fenrbahçe galatasaray maçı.

    o zaman da savunmada ujfaluji, daha dinamik bir melo, eboue gibi isimler vardı. mevcut kadronun en iyi yaptığı iş gol atmak, hücum oynamak...

    skoru alıp da kapanmaya çalıştığımızda zaten ya gol yiyoruz ya da son dakikalarda fazlaca gol pozisyonu veriyoruz. bu sebeple gerek yok bu işlere. artık o eski loser oyuncular da yok. sneijder, muslera, selçuk, burak, hamit hatta sabri gibi winner oyuncularımız var. bu ligde her takımla her yerde kazanmaya oynayacak bir takımız.

    maça daha stresli başlayacak olan fenerbahçe zaten. kaybederlerse lige havlu atarlar. bir de biz kapanıp onlara oynama şansı verirsek, kendilerine güven gelir, biz ise tedirgin oynamaya başlarız.

    şu anki kanat bekleriyle oynadığımız, atak oyunumuzu fener'e karşı da oynarsak en azından bir kaç tehlikeli atak yaparsak maçın başında, gökhan da, caner de tedirgin olacaktır. zaten rıdvan'ın 2-3 haftadır sürekli bundan bahsetmesi, olcan kadıköy'de oynayamaz vs demesi falan hep bu tedirginlikten... eğer o bu kadar çok ve sürekli bundan bahsediyorsa zaten kıllanmamak elde değil...

    aslında kapanabilen bir takım olsak, kontra ataklarla sneijder'in paslarında burak ve bruma'yı kaçırabiliriz ama işte hızlı hücum yapmakta zorlanıyoruz biraz.

    ne bileyim aslında bu maç için peşin peşin yorum yapmak da saçma oluyor, 1999'dan bu yana her maçta kazanacağımızı düşünmüştüm zaten :(

    bir de şu var geçen bir fenerli bir yerde yazmıştı. "biz 2005-2006 sezonu'nda galatasaray'ı kadıköy'de 4-0 ve ezici bir oyunla yenip, 31.haftada liderliği aldığımızda bile bu adamlar takımı florya'da meşalelerle karşılamışlardı." diye.

    gerçekten de biz böyleyiz, bu maçı hepimiz kazanmak istiyoruz ama bu maçın kaybı en az hasarla bizim atlattığımız bir şey, karşı taraf için ise bu maç her zaman stres nedeni. kendi kendilerine yıllardır orada kaybetmeme olayını büyüttüler de büyüttüler. kadıköy'de şampiyon olduğumuzda bile bir çoğu serilerinin bozulmamasıyla avunmuştu hatırlarsınız.

    bu yıl daha da rahatız çünkü mükemmel 2 haftadan sonra liderliği aldık ve fener'e 4, beşiktaş'a 3 puan fark atarak kadıköy'den lider dönmeyi de garantiledik. oyuncularımız kendilerine güven duyar vaziyette, takım içi dayanışma ve yardımlaşma hat safhada. sneijder, selçuk, hamit, burak, muslera oldukça formda. fener'de ise hemen herkes formsuz ve aşırı gergin.

    eğer heyecan yapmaz ve sabırlı oynarsak bu maçta istediğimiz skoru alacağımıza eminim, buradan galip çıkmak da en çok hamza hoca'ya yakışacak sanki...

    ne bileyim abi adam çok temiz, sanki kaderi onu çağırıyor... mükemmel bir hikaye yaşıyor gibi, hem kendisi hem de biz...

    2014-2015 sezonu bambaşka bir şekilde, çok güzel bitecekmiş gibi...

    aynı türk filmleri gibi...
  • 597
    taksimde tüm galatasaraylılarca tutulan saçma sapan kolostrofobik bir mekanda izlediğim maç.

    3 bira + 3 çerez 30 35 tl idi o zamanlar uygun diye girmiştim. içeride herkes galatasaraylı ve ben sanki iş çıkışı bir bira içmek için uğrayan temiz yüzlü çocuk gibi üstümde siyah bir kazak montla gelmiştim. o kadar leş bir ortam vardı ki garson kızlara sarkıntılık eden hıyarlar olmuştu. erkek halimle hay sokim nereye geldik ya demiştim. neyse rezillikler bitmek bilmiyor maçı mekan sahibi laptopunu bağladığı digiplay üzerinden veriyordur. internet kopar, görüntü gider adam iki de bir en arkadan kalabalığı yara yara laptopun başına falan gelir, görüntüye desen canlı'dan 1-2 dakika sonra kavuşmaktayız.

    neyse bende sadece galatasaray'ın maçkolik bildirimleri açık telefonda. ilk yarı bitecek mesela ekranda maç oynanıyor ama benim telefon cebimde titriyor he diyorum maç bitti. neyse gol dakikalarında mehmet topal topu kuyt'a attı ben afedersiniz sikim taşağıma denk izliyorum nasıl olsa gol olmadı gol olsa bildirim gelirdi diye. sonra ne mi oldu?

    https://64.media.tumblr.com/...2a02e7ad295985be.png

    her neyse en son herkes dağıldı. dağıldı derken olaysız evlere dağıldı. ben hakkım olan 3. birayı fıçı değil de şişe ver istiklalde sallana sallana gideyim diye bara doğru ilerledim. barmenden aldım birayı bi baktım barın başında adamın biri yine yendiler diye yıkılmış bir halde sayıklanıyor. ya sen üzülme fener bir şey oynamıyor bak biz bu sene şampiyon olacağız diye teselli ederken buldum kendimi. hayır kaç yaşına gelmişsin alışamadın mı şu mağlubiyete ne yıpratıyorsun kendini diyorum içimden. he bu arada görüyorsunuz ki aslında bizi şampiyon yapacak olan kendimiz değil fenerbahçe'nin kötü oyunu. * o adam bunu okur mu, okusa hatırlar mı bilmiyorum ama belki kulağı çınlar. sevgiler.

    edit: imla.
  • 215
    bir çoğumuzun yaptığı gibi bende günlerdir kafamda oynuyorum bu maçı. günlerdir düşünüyorum nasıl bir taktik lazım, nasıl bir oyun anlayışı işin içinden çıkmak gerçekten çok zor öncelikle allah hamza hocaya ve aslanlarımıza kolaylık versin. sabahın bu saatinde artık bir şeyler yazmak gerektiğini hissettim, bugüne kadar kendi çapımda bir çok değerlendirmem olsa da futbol namına ilk defa analiz boyutunda bir yazı olacak sözlükte. sürçü lisan edersek affola diyerek başlamak isterim

    öncelikle korkak ve yaslanan bir futbol oynamamıza kesinlikle karşıyım. fenerbahçe'yi küçümsemek hata olur elbet ancak saraçoğlunda sinen geri çekilen takımlar bir şekilde kaybediyor maçı malumunuz. ancak savunmaya karşı olmak önlemler içeren bir ilk onbir sahaya sürmeye asla engel değil.

    ilk olarak takımın savunma tarafından başlarsak sağ bekte hepimiz hem fikir olsa gerek sabri o bölgenin değişilmezi bizim adımıza derbilerde ekstra motivasyonla oynuyor olması bir artı ancak geçildiği rakibine dönüp mücadele ediyor olsa da kolay çalım yemesine bir önlem bulmak lazım mutlaka. orta ikili chedjou-koray olarak yer almalı diye düşünüyorum. bir kısım taraftarımız koray'ın bu maçın atmaosferini kaldıramayacağını düşünüyor olabilir, elbet koray henüz kusursuz bir stoper değil ancak ayağı düzgün bir futbolcu fiziken semih'ten daha iyi olması ve maç pratiğinin fazla olması fenerbahçe'nin fizik olarak güçlü olan hücum hattı karşısında elimizde fazla seçene kbırakmıyor. bunun yanında sol bekte ne olcan ne de telles'le bu doksan dakikayı hasarsız atlatabileceğimize inanmıyorum. olcan bekte çok iyi performans sergilemiş olsa da savunma yönünde zayıf pozisyonunu kolay kaybediyor, telles'te aynı şekilde. saraçoğlu atmosferini iyi bilen ve deplasmandaki fenerbahçe maçlarında ekstra işler yapmış olan hakan'ı daha ağır olsa da bu derbide sahada görmemiz bizim için en iyi ihtimal olacaktır diye düşünüyorum. hakan hem zeki hem de pozisyon bilgisi çok iyi olan bir oyuncu, malum son maçlarda gökhan bolca pozisyon israf etmiş olsa da içeri katettiğinde önüne atılan toplarla golle burun buruna kalabiliyor, caner daha çok bindirip orta açan tipte bir bek.

    gelelim orta sahamıza. son maçlarda oynadığımız gibi önde iki kanat yerine 4'lü orta saha bizim için en uygunu. melo gibi psikolojik olarak bir artı sahada olmayacak. hamit melo'ya oranla daha iyi pozisyon alabilen sert müdahaleler yerine net top kazanmaları olan bir oyuncu tipi selçuk'la birlikte takımın koordinasyonunu sağlama görevini yürütecek bu maçta. ancak dediğimiz gibi melo'dan fizik olarak geride bir futbolcu olması rakibin yırtıcı orta 3'lüsü ve geri gelerek oynayan hücum hattı karşısında bizi sıkıntıya sokar. burada kanatlarda bruma-yasin yerine yasin-olcan ikilisini düşündüm. bruma'ya sonsuz bir güvenim var her ne kadar tercih hataları yapan bir futbolcu olsa da ancak derbi mücadelesinde acemice tercih hatalarına yer yok. aldığı topları bruma'dan daha iyi kullanan ve sneijder'le harika bir uyuma sahip yasin var elimizde. çok yetenekli değil ama hırslı ve mücadele gücü yüksek, aynı şekilde son zamanlarda daha çok mücadele eden bir olcan var. tek yapmaları gereken hücumcu kanat gibi oynamak yerine daha ortada, iki yönlü oynamaları. ikisi de süratli ve iyi bindirmeleri olan oyuncular. maç başında atacakları bir kaç deparla rakip beklerinde çekinmesini sağlamaları elzem.

    son olarak gelelim hücum hattımıza. takımın koordinasyonu selçuk-hamit ikilisinde olacak ancak sneijder mutlak akıl görevini üstlenecek her zaman olduğu gibi. top onun ayağına ne kadar çok giderse hücumda etkinliğimiz o kadar artacaktır. ofansif orta saha rolünde serbest oyuncu olarak oynamalı, daha çok geriye gelen ve takıma yardım eden bir burak'la birlikte kanatlardan hareketlenen yasin-olcan ikilisini iyi besleyerek takımı öne atabilir. mehmet topal adım adım peşinde olacaktır diye düşünüyorum. hatırlayanınız vardır uefa kupası yarı finalinde leeds deplasmanına inanılmaz bir baskı altında çıkmıştık takım olarak çok ürkektik maç başladığında durumu gören hagi sazı eline almış bir iki leeds'liyi madara edip takımı kendine getirmişti. bu maçta o günkü gibi baskısı ve gerilimi had safhada olan bir müsabaka şimdi wesley için iş başa düştü, efsane olmak kolay değil. ben sonsuz güveniyorum portakalımıza alnının akıyla çıkacaktır bu mücadeleden, bir iki sakin hareketle savunmacılarından en az birisine maç başı kart aldırabilirse işler daha da kolaylaşır.

    ve gelelim bana göre bu maç bizim için en önemli olan iki futbolcumuzdan ilkine; muslera. muslera'yı tartışmaya gerek bile yok aslında. önemli maçlarda önünde oynayan savunma oyuncuları absürt hatalar yapmadığı sürece kolay gol yemeyen soğukkanlı bir tip. bu sezon oynadığımız şampiyonlar ligi maçlarını hariç tutarak konuşuyorum tabii çünkü takım olarak tel tel dökülen taktik ve mentalitesi olmayan psikolojisi çökmüş bir haldeydik. özetle; muslera üzerine düşeni yapacaktır.

    son olarak da takımın ileri ucunda yer alacak olan burak yılmaz. iki maçtır oynamamış olması bence inanılmaz bir avantaj, burak formadan uzak kaldığında hırslanan ve mücadele gücü iki katına çıkan bir oyuncu tipi. bu maç en çok dikkat etmesi gereken şey rakip defansın içinde kaybolmamak olmalı. ofsayta düşmemeye ve gereksiz faul yapmamaya özen göstermeli burak. ileri giderken basit kayıplar ve başlamadan biten her atak bizi kaosa ve savunma yapmaya sürükler buda sonumuz olur çünkü açıkça biliniyor ki biz savunma yapmayı bilmeyen bir takımız. savunma arkası koşularını sık sık denemeli keza hem egemen hem alves ağır ve kırmızı kart potansiyeli yüksek futbolcular. orta sahaya gelip duvar olmayı artık öğrendi, bunları uygulamayı unutmayıp sneijder'e markajdan kaçmak için fırsat yaratmalı ve pas opsiyonlarını arttırmalı. sonrasında gol bir şekilde gelecektir.

    ilk on birde sadece 3 yabancı oyuncuyla kadro kurdum, her şeyi en iyi şekilde uygular ve skor üstünlüğünü ele alabilirsek 55-60'tan sonra bruma gibi kontralarda savunmayı parçalayacak bir yedek güç ve duvar olup takımı rahatlatacak pandev hamleleri gelebilir. bunun yanında skoru koruma amaçlı dzemaili hamlesiyle bir üçlü orta sahada düşünülebilir. her ne kadar fiziken çok iyi olmasalar da yarım saati rahatlıkla çıkarabilir pandev ve dzemaili.

    sonuç olarak bunlar tabii ki benim düşüncelerim, bugüne kadar kazanmayı bilen bir taktik kurmayı başaran hamza hocanın bu maçta da doğru kararlar vereceğine güveniyorum. oyuncu isimleri ve taktikler farklı olabilir ancak takım mentalitesi tek olmalı o kesin. rakibi karşılamak yerine cevap vermeyi öncelik olarak belirlemeliyiz tabii bu nokta da körlemesine saldırmak hata olur ve fenerbahçe'nin ekmeğine yağ süreriz. haydi hayırlısı darısı 8 mart 2015 günü oynanacak olan derbiye olsun.

    not: eklemeyi unutmuşum aklımdan ve kalbimden geçen diziliş şu şekilde.
    http://galatasaray11.com/kadro/derbi-11i-2282
  • 216
    sabah sabah bu besteyle uyandim. allahim iyi ki galatasaray'liyim. yensen de yenilsen de diyoruz ya hani. bu nasil bir duygu? kimseye duymadigim, baska hic bir varliga duyulamayacak, hissedilemeyecek, baska hic bir taraftarin, hic bir canlinin anlamasinin mumkun olmayacagi, kalbin derinliklerinden heyecanla gelen bir tutku.

    hayatin anlami galatasaray!!

    https://www.youtube.com/watch?v=mLCWf0Lkz-c

    geliyoruz ulan ibneler!
  • 325
    sahaya mustafa sarp, pino, baris, cihan vs ile ciksak bile galibiyeti dusunen biriyim. bir kere adin galatasaray, totemi gectim, saka icin bile olsa galatasaray kaybeder diye aciklama yapan galatasarayli'yi allah'a da degil, gunduz kilic'a havale ediyorum.

    boyle bir seyin espirisi bile olmaz, realist olmakla galatasarayli olmak arasindaki ayirim cok acik: galatasaray'in oldugu yerde her zaman umut vardir, herkesin hayallerinin bittigi yerde bizim gerceklerimiz baslar. buna inanmayan zaten galatasarayli degildir.

    skor tahmini de yaziliyormus ben de yazayim. gayet realist davraniyorum 4-0 yeneriz. itirazi olan?
  • 313
    (bkz:bugün günlerden 16 yıl sonra gelen galibiyet )

    hakkında uzun uzun yazmaya gerek olmayan maç. sezonun gerçek anlamda en önemli maçı. bir kere görüyim şu statta galatasaray galibiyeti. basın, fbliler falan susturalım, güzel oyunla güzel galibiyet alalım, ilk yarı gol yemeyelim. oyun şansı yanımızda olsun, milyonlar arkanızda çocuklar, vurduğunuz gol olsun.

    (bkz:konsantrasyon )
App Store'dan indirin Google Play'den alın