• 201
    22.05 te oynanmasının pek işime gelmediği maçtır. 80. dakikalar gecenin körüne tekabül ediyor diye sus pus mu izleyelim kardeşim maçı?
    sonuç olaraksa ardanın şık hareketleri, servet in son yarım saatteki performansı, mustafa sarp ın kazanma hırsı gecemize renk, puanlarımıza puan katmıştır. e haliyle helal olsundur, darısı diğer maçlaradır.
  • 202
    kapalı'da takip ettiğim maçtır. sözlük zirvesine katılmayı isterdim ama arkadaş grubumla nevizade sokak'ta demlenip geçtik maça. neyse, başka zaman inşallah. maça gelirsek en başta taraftardan bahsetmek gerekir. ne yazık ki tribün olarak kötü bir gün geçirdik. kapalı'da kafasına göre takılan bir kesim ve eski açık resmen birbiriyle kapışıyor. halbuki hepimizin derdi belli ama uyumsuzluk ve birbirinden kopukluk had safhada. aslında maçla da kopuk olan bir kesim var. mesela maç 1-0 iken bir baktım sen var ya sen denilen beste söylenmeye başladı. (bkz: yine mi bamya ?) gibi bir surat ifadesiyle eyvallah dedim ama son dakikalar da pao'nun atakları iyice artmışken nevizade geceleri söylenmesine hiç mi hiç anlam veremedim. maalesef bu reis bozuntuları yüzünden bu hale geldiğimizi düşünüyorum. ama savaşmaya devam. kolay değil galatasaray tribünlerini ele geçirmek !

    futbol olarak ise ne yalan söyleyeyim devre arasına kadar iyi futbol beklemiyorum. tamam kötü oynayalım ama artık puan kaybetmeyelim çünkü bazı sorunlar olduğu belli. rijkaard'ın bir bildiği vardır diyenlerden olduğum için sabrediyorum, çünkü ben o'na inanıyorum. kişisel oyunlardaysa arda, sabri ve sarp'ı gayet iyi buldum. arda ikinci devre biraz düştü ama ilk devre iyiydi. keita'nın ise bu takımın değişmez oyuncusu olması gerektiğini düşünüyorum. bugün bunu bir kez daha anladım çünkü çok yaratıcı bir oyuncu afrika aslanı.

    son olarak, günün en olumlu şeyi sonuç oldu, en kötü yanı ise oyuncularımızda ki inanılmaz geri pas sevgisi. bir ara allahım sana geliyorum dedirttiler bana.
  • 204
    galatasaray takımının, yani ki takımımızın sezon başındaki futboluna dönmek istediğini gösteren ve kazanılan bir maçtır.
    takım yeniden pas yapmaya, yardımlaşmaya, hücum yapmaya başlamıştır. çok pozisyon bulamadık ama denedik açıkçası. top genellikle bizde kaldı. oyunun temposunu biz kontrol ettik.
    total futbol beklediğimiz takımımız bir kaç maçtır vazgeçtiği arayışlara tekrar geri döndü. sabri bindirip de ileride kaldığında sağ beke koşan ardaya bir bakın.
    hala eksikler ve arızalar var elbette. bunlar ısrarla üzerine gidilirse düzelir.
    benim takımım pas yapıyorsa, top bende kalıyosa seviyorum bu oyunu.
    bir de unutmamak lazım, çok dirençli oynayan sürekli hücumu zorlayan panatinaikiye pozisyon vermedik. dikkat !
  • 206
    tarihe not düşmek açısından;

    1- ali sami yen'in dj'yi maçın başlamasına beş dakika varken, stad hoperlörlerinden nevizade gecelerini başlatarak, "hadi arkadaşlar.. hep beraber" anonsu ile bütün stada nevizade gecelerini söyletti.

    2- uzun zaman sonra ali sami yen de sopalı büyük galatasaray bayrağı sallandığını gördük. o eski ortası gri çizgili olanlardan hemde. bir tane bayrak eski açığın amigo demir yığının üstünde maç başlayana kadar sallandı. çok hoşuma gitti. özlemişim. inşallah zamanla adedi çoğaltılarak ali sami yen de güzel bir görüntü yaratılır. saçma sapan karton gösterilerinden bin kat daha heyecan verici.

    3- (bkz: yeni acigin arkasindaki binanin terasi)ndan maçın ilk yarısında işgüzarın biri ara sıra yeşil lazer tutup durdu. eski açığın numaralıya bakan kısmında da kırmızı lazerli bi cins vardı. ne anlarlar bu halttan veya ne zaman bıkacaklar bilmiyorum.

    4- bu maçta ali sami yen, tam bir meyhane havasına bürünmüştü. (bkz: ali sami yen meyhanesi). jiletlik ezik şarkıların yanı sıra (nevizade, sen var ya sen, ekmeği tuza banıp v.s) eğer yanılmıyorsam daha beter yeni bir beste yapılmış. bana uzak olduğu için tam anlayamadım ama bazı kelimeleri ve melodisi hafızamda. yakında patlar, ben de yazarım o zaman.

    5- kapalıda ki ultraslan işgali bu maçta iyice ayyuka çıktı. 70. dakikadan sonra başta yılmaz başkanımız ın ısrarı ile, galatasaray taraftarlığı terk edilip, ultraslan taraftarlığı ortaya çıktı ve 70. dakikadan maç bitene kadar sahada oynayan takımı desteklemeyi bırakıp, o ünlü yalan-dolan şarkıları "asaletin bize yeter" söylendi, kapalının tümüne de söyletildi. bir ara da eski açıkla paslaşarak söylediler.

    bu adamların sahada oynayan takımı desteklemeyi bırakarak "başarilar gelir geçer asaletin bize yeter, deplasmanda samiyende ultraslan hep seninle" diye şarkı söyleyip, en ufak başarısızlıkta, takımı protesto etmelerini ve futbolculara hakaret etmelerini bir türlü hazmedemiyorum arkadaş.

    6- maçın sonunda olay tribünler tarafından tarihsel türk-yunan çelişkisine yapılan küfürlü göndermelerle tamamlandı. olmasa şaşardım zaten.

    maça gelince;

    pana'nın korktuğum üç oyuncusu vardı. (bkz: djibril cisse), (bkz: gilberto silva) ve (bkz: simao mate junior). cisse ve simao geçen maçta oynamamış, gilberto silva ise etkisiz kalmıştı.

    cisse ile gilberto silva'yı anlatmama gerek yok. başlıkları altında sözlük anlatıyordur zaten. bu simao daha 21 yaşında ve bence ileride adını çok duyacağız.

    maç başlarken cisse'yi ileride tek başına görünce pana'nın çok korktuğunu ve beraberliğe bile razı olduğunu, uydurabilirse gol atmak istediğini anladım. biz de geçen bursaspor maçındaki 2-4-4 ile başlayınca oyuna, zor bir maç olacağı belli oldu.

    aslında doğru adamlarla oynanırsa, bu 2-4-4 ten bu gibi durumlarda şikayetçi değilim.
    ara sıra pozisyon versen de rakip takımın kendi önünde kalmasına ancak uzun toplarla çıkabilmesine neden oluyor.
    sahada ki aslanlarımız bu gibi rakip takım saldırılarında çabuk dönebilirlerse genellikle rakip takımın atakları da etkisiz kalıyor. dönemezlerse boku yedik demektir.

    bana göre bugün hemen hemen hepsi etkili oynadılar. araya top atılınca hızlanacak baros gibi adam olmayınca, rakibi çok atak ve bireysel yeteneklere dayalı güzelliklerle bunaltmaya çalıştılar. yenilebilirdik te. zaten golümüz organize bir atak sonucu değil, bir duran top kombinasyonundan geldi. böyle oynadınmı bala-göte güvenmek zorundasın zaten. ya çok saldırdığın için bala-göte bir topun girer, ya da rakip bunalır, gardı düşer, etkili oyuncularınla golü bulursun. kale kapısını koç kafası ile dövmek gibidir. ya surlardan kızgın yağları boca ederler ensene, ya da kale kapısını kırar içeri girersin.

    maçın süperi arda idi. olmaz böyle güzellik. aleme inat hareketler yaptı. bugün yaptıklarını hiç unutmayacağım. kasatura ile kazıdım hafızama. ama her zamanki gibi 70. dakikada pili bitti. kewel çıkınca onun yerine geçti. pili bittiği için bir anda o kanat öldü. bir tek sağda keita ve onun solunda nonda kaldı elde.

    ve gene otomatiğe bağlanmış gibi, skoru korumak için bir anda 4-4-2 nin içinde bulduk kendimizi. teknik ekibimiz, bu kez değişiklikleri yerli yerinde yaptı ama, golü yemenin verdiği hırs ile abanan pana'nın karşısında 4-4-2 ile direnmeye çalışınca gerksiz risklere girip galibiyetimizi tehlikeye attık. teknik ekibin en büyük hatası buydu. bakalım ne zaman bu hatadan dönecekler, merak etmekteyim.

    bir de son dakika frikiğinde keita'nın topun önüne yatması yok mu! maçın olayı da buydu işte. hastasıyım adamın.

    mustafa sarp'ın sayılmayan golüne gelince; ofsayt olmasının yanı sıra bana sanki işin içinde nonda'nın "el"i de varmış gibi geldi. tv den izleyince emin oluruz artık.

    edit: oha be prekazi sağolsun yardımcı oldu.
    ultraslan'ın son bestesi, ayla dikmen'in anlamazdın sarkısı.
    sözleri ise bu nadide parçanın:

    güle güle, hoşçakal sevgilim
    sen olmasan bile geçer bu günlerim
    sarıyla kırmızı tek vazgeçilmezim
    cimbombomum benim

    2.edit; (gbkz. daniel tozser) de şöyle bir katkıda bulundu. (çok teşekkürler)
    senin için yaşayan taraftar
    armanın peşinde adanmış hayatlar
    sensiz gün geçmesin dursun tüm zamanlar
    galatasaray
  • 207
    maçın özeti
    1-mustafa sarp'ın vurduğu topun halebe giderken şam'da gol olması..
    2-cam adamın tekrardan sakatlanması
    3-mustafa sarp'ın cisse'yi tutacağım diye topu unutması, acemi hareketi sonucu pana'nın son dakikalarda kritik bir serbest vurş kazanması.
    4- keita'nın son dakikalarda kullanılan serbest vuruşa topun açısını yerden kapatacak şekilde yatması.
    5-beşiktaşa benzer golsüz,tatsız 1-0 olsun bizim olsun skoruyla avrupa maceramızda moral buluyoruz ;ama takım şu an ki kadrosuyla gelecek için ne kadar umut vermekte soru işareti ??
  • 208
    takımdaki elano blumer hastalığı nedir anlayamadığım maç, trafik ve metronun çalışmaması yüzünden eve geç geldiğimden özetleri ve yorumları göremedim, fakat birisinin bu olaya dur demesi gerekiyor. adam sahada götünü yırtarcasına pres yapıyor. sözde oyun kurucu olarak oynuyor ama adama pas atan yok. elano iyi oynamıyor diyenlere de ya siz bu maçları başka bi yerlerinizle izliyosunuz, ya da ben futboldan anlamıyorum demek istiyorum. yoksa televizyon vermiyo mu görüntüyü top elano'ya gelince merak ettim. haftalardır tutuk olan arda sağ kanatta adeta şov yaptı. rijkaard mı olur başka birisimi olur bilmiyorum ama birilerinin servete ha bire topu franco'ya atmaktan vazgeçmesi gerektiğini anlatması gerekiyor. franco nun da ön libero değil kaleci olduğunu hatırlaması gerekiyor sanırım. son olarak hakan balta, olum sen stoper değil sol beksin ne zaman öğreniceksin bunu? bi kere bi orta yap bi içeri katet bişey yap be adam, topu her aldığında 3 saniye içinde en yakınındaki adama verme hastalığı nedir allasen.
    bu maçta fatih sultan mehmet, istanbul ve yunanın ibnesine şampiyon cimbom yazdıracağız tezahuratı yapan taraftara da o nedir allasen demek istiyorum. eski açık da giderek sirk e dönüyor, maç başında kapalı noluyor sesin çıkmıyor tezahuratı nedir, eski açık, üstü kapandıktan sonra iyiden iyiye kendini esas tribün saymaya başladı, yeni açığa seslenirken de bak biz artık kapalıyız bi açık siz kaldınız dercesine aaaaaçık aaaaçık diye bağırmak da ayrıca bi komiklik gibi geliyor. son olarak bırakın kardeşim dakka 85 maç 1-0 ken nevizade söylemeyi eski açığın başlatıp kapalının devam ettirdiği nevizade sırasında pano atakları iyice arttı, az kalsın yiyorduk golü, ondan sonra dersiniz takım niye kazanamadı die, sen yap işini maç bitsin ondan sonra takıl istediğin gibi 1-0 ken nevizade söylemek de neyin nesidir.
  • 209
    maçla ilgili;

    1- taraftar açısından: arkadaşların çoğu bahsettiğinden uzun uzun anlatmama gerek yok. kapalı tarihi çok eski biri olmamama rağmen gerçekten durum içler acısı. eski açık ve diğer tribünlerin uyumsuzluğu had safhada.
    2-açık kanalın vermesi ve rakibin yunan takımı olması nedeniyle koreografi yapılmamasını anlayamadım.
    3-devre arasında elin yedek oyuncular ısınırken, bizim aydın,caner ve uğurun direği vurma yarışması yapmasını saçma sapan bulduğumu söylemeliyim.
    4-takımsa idare etti işte...
  • 211
    maçla ilgili gerekenler yazılmış. ben başka bir konuya değinmek istiyorum. eskiden maçlara gidildiğinde resmen ses orada bırakılır da dönülürdü. kendi adıma konuşmam gerekirse, ankara'lı olduğum için, galatasaray ankara'ya geldiğinde maçları kaçırmamaya çalışırdım. o kadar güzel tezahüratlar vardı ki, gırtlağımı yırtarcasına eşlik eder, arkasından 2-3 gün konuşamazdım. dün ilk defa hiçbir tezahürata eşlik etmek gelmedi içimden. o kadar bayık, o kadar ruhsuz, o kadar rezalet bir tribün vardı ki eski açıkta, ben orada uyuduysam sahada futbolcu nasıl ateşlensin. bir ara re re re ra ra ra galatasaray galatasaray cim bom bom söylendi, önce kulaklarıma inanamadım. sonra tam katılayım derken, saman alevi gibi söndü gitti. takım kadar tribünlerin de toparlanmaya ihtiyacı var. sözlükte bakıyorum ekrandan sen var ya sen duyulmuş. ben eski açıkta duymadım, kim söyledi ne zaman söyledi belli değil. kapalı ayrı telden çalıyor, açıklar ayrı ayrı tellerden. ayrıca, tribünlerdeki aşırı doluluğun sebebini anlayabilen bana da anlatabilirse sevinirim.*
  • 212
    bence takım olarak o kadar da kötü oynamadığımız maçtır. sene başındaki gibi olmasa da son 1 aya göre çok daha iyidik. çok pas yaptık, mücadele ettik sadece yaratıcılık eksikti biraz. nonda çok geri geliyor; tamam duvar oluyor, alıp veriyor güzel ama ceza sahasının çok dışında kalıyor. pana'yı da o kadar küçük görmeyelim, bu adamlar geçen sene inter ve werder bremen'in olduğu gruptan lider çıktılar. sonuç olarak kazanmamız gereken maçtı, bunu da geçen haftalara göre daha iyi oynarak yaptık. bardağın dolu tarafından bakalım.

    tribünler için de birşey diyemiyorum, bu saatten sonra bence kimse kendini yormasın bağıracam diye. stat dj'i koysun türk slow hits 17'yi biz de arada galatasaray deriz, dün geceden çok farklı olmaz zaten.
  • 213
    kim ne derse desin galatasaray'in hucum yonunde iyi olmadigi, defansta da cok basit hatalar yaparak maci vermesine ramak kaldigi bir musabaka olmustur. su maca dair tek olumlu yonumuz orta sahada topun hakimiyetinin bizde olusu ve yuksek pas yuzdesiyle oynayisimizdir. bu macin bize yeniden gosterdigi bir kac onemli noktaya gelecek olursek eger;

    1- baros bu takimin kesinlikle vazgecilmez elemanidir. rakip savunmayi yaptigi kosularla bunaltan ve yoran, arkadaslarina bos alan yaratabilen bir adam baros. dikkat ederseniz eger baros'un yoklugunda ciktigimiz her macta ofansif anlamda zorluklar yasadik. ve yine dikkat ederseniz baros olmayinca hucuma yonelik orta saha oyuncularimizin performansinda da bir dusukluk sezmeye basladik. bunun tek sebebi nondayi tutmak icin tek bir adamin yeterli olmasi. oysa ki baros'u tutmak icin bir adam yetersiz kalir. onun yapacagi kosulari onlemek icin de adam gerekir. kisacasi nonda baros'un yedegi olabilecek bir adam degildir. en azindan galatasaray'in oyun sisteminde degildir. baros gibi savunmayi yipratan genc bir oyuncuyu baros'un yedegi olarak transfer etmemiz gerek.

    2- bu is bu savunmayla yurumez. bize popescu gibi hem defansi organize edecek hem de geriden oyunu yonlendirip kurabilecek lider vasifli bir oyuncu lazim. ne gokhan zan, ne de servet bu vasiflara sahip oyuncular degil. bu takimin transfer onceligi kesinlikle bu olmalidir.

    3- sabri'de inanilmaz bir gelisim var. macta arka direge actigi iki muhtesem orta var ki agzim acik izledim. ortalarin ikisinde de top gitmesi gereken yere, gitmesi gereken hizda ve sekilde, kusursuz gitti. ortalari kewell tamamlayamadi ama bu kesinlikle sorun degil. onemli olan takimimizin bu sekilde degisik hucum varyasyonlarina girebilmesi.

    4- arda'da bir artistlesme seziyorum. bu sekilde devam ederse hem kendine hem de takimina yazik eder. sahada bir kac hareketi vardi ki bana anormal derecede emre belozoglu'nu animsatti. yapma arda. biz senin eski halini sevdik benimsedik. bu mac iyi oynamis gibi gorundu ama yaptigi hareketlere bakarsak 1-2 guzel calim ve pas, bunun yaninda bosa kosup kendini yordugu anlamsiz presler. bu pres'i sabri yapsa anlarim. nefesi 90 dakika yetiyor sabrinin. ancak arda gibi 90 dakikayi anca cikaran bir oyuncunun topu kaybettikten sonra seyircinin gozunu boyamak icin taa en soldan en saga kadar kosmasi anlamsiz kosunun ta kendisidir.

    5- bu takima yurekten oynayan oyuncular lazim. keita'yi bu konuda gercekten cok begendim. sonradan oyuna girdi, dinc olmasinin da etkisiyle oyuna girdikten sonra her yere kostu, defansina geldi yardim etti. son vurusta topun onune can siperane atlamasini zaten diger arkadaslar yazmislar. keita haricinde mustafa sarp, servet ve sabri de bu takim icin varini yogunu ortaya koyan adamlardan. kapasiteleri belli sonucta asiri bir sey beklemek anlamsiz olur tabii ama ortaya koyduklari mucadele gercekten takdire degerdi.

    6- ayri bi parantez de leo franco'ya acmak gerek. bu adam galatasaray'in bu sartlar altinda bulabilecegi en iyi kalecidir. tam anlamiyla bir profesyonel ve cok sogukkanli. belki hatalari oluyor ama hata yapmayan kaleciler manchester'da real'de oynuyor zaten.

    arda konusunda bir ekleme yapmam gerekirse, takimin analizini yapmak adina maci tamamen tarafsiz gozle izledigimi belirtmek isterim. arda'yi ben de en az sizler kadar seviyorum sonucta, o da icimizden biri. bu yaptigim elestirileri kafamdan da uydurmadim. mac icinde yaptigim gozlemler sadece. goruslerime katilmayan varsa tartismaya da hazirim. bakin kavga degil tartisma! hepimiz galatasarayliyiz ve hepimiz takimimizin iyiligini istiyoruz. bazi yazarlarin skor tabanli yazilarini gordum ve gercekten cok uzuldum. neymis efendim harika oynamisiz. son haftalarin en iyi futbolunu oynamis olabiliriz belki ama bu oynadigimiz futbol kesinlikle galatasaray futbol takimi icin kotunun iyisidir. ben zamanla daha iyi olacagimiza yurekten inaniyorum. gunluk galibiyetlerle avunmak baska takimlarin isidir. galatasaray kalici basarilariyla buyumus bir takimdir ve gelecekte de hep oyle olacaktir.
  • 215
    iyi kötü kazanmamız ile içimi rahatlatan ama hem tribünün bunaltıcı performansı hem de gereksiz milliyetçilik gösterileri sebebi ile "bitse de gitsek" hissi uyandırmış maçtır. daha geçen hafta bir yunan arkadaşım misafirimdi, inanın "fatih sultan mehmet" onlar için bir şey ifade etmiyor, "istanbul elimizden gitti" şeklinde bir bilgi var kafalarında o kadar. hayır denize dökülmek de bir şey ifade etmiyor onlara, birkaç yunan arkadaştan yine teyitlidir. nedir bu futbol maçlarına milliyetçi tezahurat sok ma kaygısı bilmiyorum, üstelik maç milli maç bile değilken.

    bu maça elbette ultraslan damga vurmuştur, eh damganın (aman reklamın) iyisi kötüsü olmaz.

    (bkz: #252782)
  • 216
    çok içip uyuyakaldığım için 3 aralık 2009 galatasaray panathinaikos maçı'nın ilk yarım saatini seyredebildim. onu da sahada 44 futbolcu 2 hakem şeklinde seyrettiğim için maç hakkında çok fikrim yok. iptal edilen bir golü ve arda'nın 3 adamı birden ekart ederek muhteşem bir asistlik pas attığına şahit olduğumu hatırlıyorum. ama elano'ydu sanırım yararlanamadı. netice itibariyle o ilk yarım saat benim uzun süredir özlediğim sevgilimdi. diğer 2 yarım saat ne oldu bilemem.

    edit: yazım hatası. teşekkürler bunu yazan tosun :)
    edit 2: yararlanamayan barışmış. bilgi için teşekkürler androm
  • 219
    en zayif halkaniz kadar guclusunuzdur. bana gore geri dortlumuz baskı altında kaldıgında cok dusuk yuzde ile topu orta sahaya yada forvete aktarabiliyor, orta sahada mucadele gucu yuksek yaraticiligi sinirli oyuncular var, bu nedenle ileri uctaki kaliteli ayaklar cift filtre'den gecmis kendilerine zorla ulastirilabilen kotu toplarla hep markaj altinda bulusabiliyorlar. bu da oyunu tıkıyor.

    barcelona tabii ki uc ornek olcak ama real'li oyuncular barcelonaya baskı yaptıklarında barcelona kendi ceza sahası icinde coklu ucgenler kurup topu orta sahaya o kadar iyi aktarıyor ki oraya baskıya gidip maymun olan real'li oyuncular bir daha baskı kurmaya inanarak gitmiyorlar zaten. aslında macın berabere gittigi bu anlarda bile real psikolojik olarak yenik duruma dusuyor.

    fener ve bursa maclarinda bu baskidan baya etkilenmisti bizim takım. dun panatinaikos bu baskıyı macın buyuk bolumunde gosteremedi, o nedenle geri dortlu ve orta saha pas yapar gibi gorundu. bunun bu macta yanıltıcı oldugunu dusunuyorum.

    takımın mucadelesine eyvallah diyorum, istah ve istek ust seviyedeydi fakat oynanan oyun yeterli olur mu kendimce cozemedim.
App Store'dan indirin Google Play'den alın