tarihe not düşmek açısından;
1- ali sami yen'in
dj'yi maçın başlamasına beş dakika varken, stad hoperlörlerinden
nevizade gecelerini başlatarak, "hadi arkadaşlar.. hep beraber" anonsu ile bütün stada
nevizade gecelerini söyletti.
2- uzun zaman sonra ali sami yen de sopalı büyük
galatasaray bayrağı sallandığını gördük. o eski ortası gri çizgili olanlardan hemde. bir tane bayrak eski açığın amigo demir yığının üstünde maç başlayana kadar sallandı. çok hoşuma gitti. özlemişim. inşallah zamanla adedi çoğaltılarak ali sami yen de güzel bir görüntü yaratılır. saçma sapan karton gösterilerinden bin kat daha heyecan verici.
3- (bkz:
yeni acigin arkasindaki binanin terasi)ndan maçın ilk yarısında işgüzarın biri ara sıra yeşil lazer tutup durdu. eski açığın numaralıya bakan kısmında da kırmızı lazerli bi cins vardı. ne anlarlar bu halttan veya ne zaman bıkacaklar bilmiyorum.
4- bu maçta ali sami yen, tam bir
meyhane havasına bürünmüştü. (bkz:
ali sami yen meyhanesi). jiletlik ezik şarkıların yanı sıra (nevizade, sen var ya sen, ekmeği tuza banıp v.s) eğer yanılmıyorsam daha beter yeni bir beste yapılmış. bana uzak olduğu için tam anlayamadım ama bazı kelimeleri ve melodisi hafızamda. yakında patlar, ben de yazarım o zaman.
5- kapalıda ki
ultraslan işgali bu maçta iyice ayyuka çıktı. 70. dakikadan sonra başta
yılmaz başkanımız ın ısrarı ile,
galatasaray taraftarlığı terk edilip,
ultraslan taraftarlığı ortaya çıktı ve 70. dakikadan maç bitene kadar sahada oynayan takımı desteklemeyi bırakıp, o ünlü yalan-dolan şarkıları "
asaletin bize yeter" söylendi, kapalının tümüne de söyletildi. bir ara da
eski açıkla paslaşarak söylediler.
bu adamların sahada oynayan takımı desteklemeyi bırakarak "başarilar gelir geçer asaletin bize yeter, deplasmanda samiyende ultraslan hep seninle" diye şarkı söyleyip, en ufak başarısızlıkta, takımı protesto etmelerini ve futbolculara hakaret etmelerini bir türlü hazmedemiyorum arkadaş.
6- maçın sonunda olay tribünler tarafından tarihsel türk-yunan çelişkisine yapılan küfürlü göndermelerle tamamlandı. olmasa şaşardım zaten.
maça gelince;
pana'nın korktuğum üç oyuncusu vardı. (bkz:
djibril cisse), (bkz:
gilberto silva) ve (bkz:
simao mate junior).
cisse ve
simao geçen maçta oynamamış,
gilberto silva ise etkisiz kalmıştı.
cisse ile
gilberto silva'yı anlatmama gerek yok. başlıkları altında sözlük anlatıyordur zaten. bu
simao daha 21 yaşında ve bence ileride adını çok duyacağız.
maç başlarken
cisse'yi ileride tek başına görünce
pana'nın çok korktuğunu ve beraberliğe bile razı olduğunu, uydurabilirse gol atmak istediğini anladım. biz de geçen
bursaspor maçındaki 2-4-4 ile başlayınca oyuna, zor bir maç olacağı belli oldu.
aslında doğru adamlarla oynanırsa, bu 2-4-4 ten bu gibi durumlarda şikayetçi değilim.
ara sıra pozisyon versen de rakip takımın kendi önünde kalmasına ancak uzun toplarla çıkabilmesine neden oluyor.
sahada ki aslanlarımız bu gibi rakip takım saldırılarında çabuk dönebilirlerse genellikle rakip takımın atakları da etkisiz kalıyor. dönemezlerse boku yedik demektir.
bana göre bugün hemen hemen hepsi etkili oynadılar. araya top atılınca hızlanacak
baros gibi adam olmayınca, rakibi çok atak ve bireysel yeteneklere dayalı güzelliklerle bunaltmaya çalıştılar. yenilebilirdik te. zaten golümüz organize bir atak sonucu değil, bir duran top kombinasyonundan geldi. böyle oynadınmı bala-göte güvenmek zorundasın zaten. ya çok saldırdığın için bala-göte bir topun girer, ya da rakip bunalır, gardı düşer, etkili oyuncularınla golü bulursun. kale kapısını koç kafası ile dövmek gibidir. ya surlardan kızgın yağları boca ederler ensene, ya da kale kapısını kırar içeri girersin.
maçın süperi
arda idi. olmaz böyle güzellik. aleme inat hareketler yaptı. bugün yaptıklarını hiç unutmayacağım. kasatura ile kazıdım hafızama. ama her zamanki gibi 70. dakikada pili bitti.
kewel çıkınca onun yerine geçti. pili bittiği için bir anda o kanat öldü. bir tek sağda
keita ve onun solunda
nonda kaldı elde.
ve gene otomatiğe bağlanmış gibi, skoru korumak için bir anda 4-4-2 nin içinde bulduk kendimizi. teknik ekibimiz, bu kez değişiklikleri yerli yerinde yaptı ama, golü yemenin verdiği hırs ile abanan
pana'nın karşısında 4-4-2 ile direnmeye çalışınca gerksiz risklere girip galibiyetimizi tehlikeye attık. teknik ekibin en büyük hatası buydu. bakalım ne zaman bu hatadan dönecekler, merak etmekteyim.
bir de son dakika frikiğinde
keita'nın topun önüne yatması yok mu! maçın olayı da buydu işte. hastasıyım adamın.
mustafa sarp'ın sayılmayan golüne gelince; ofsayt olmasının yanı sıra bana sanki işin içinde
nonda'nın "el"i de varmış gibi geldi. tv den izleyince emin oluruz artık.
edit:
oha be prekazi sağolsun yardımcı oldu.
ultraslan'ın son bestesi, ayla dikmen'in anlamazdın sarkısı.
sözleri ise bu nadide parçanın:
güle güle, hoşçakal sevgilim
sen olmasan bile geçer bu günlerim
sarıyla kırmızı tek vazgeçilmezim
cimbombomum benim
2.edit; (gbkz. daniel tozser) de şöyle bir katkıda bulundu. (çok teşekkürler)
senin için yaşayan taraftar
armanın peşinde adanmış hayatlar
sensiz gün geçmesin dursun tüm zamanlar
galatasaray