• 106
    mancini'nin skp attığı maç. hiç zırlamasın benim kadrom değil diye. burak ve umut ile başlamak ne demek. burak'ı 90 dakikada oyunda tutmak ne demek. hajrovic ile derdin ne adamı oynatmıyorsun. niye burak?
    bu adamların çift forvet oynadıkları maçları 100 kez otur izle, gram yararlı birşey yapmışlarmı. bu formu ile kimseye satamayacağız zaten burak'ı. artık oynatmayalım yoksa elimizde kalacak seneyede.
    ulan sağ kanattan düzgün bir atak yapamadık adam hajrovic'i kenarda oturttu durdu. 45 dakika mal gibi yüksek top attık. sen elindeki adamların neyi yapamadıklarını hala anlamadıysan bu saatten sonrada anlamazsın. madem bu kadar çok seviyosun burak ve umut'u nereye gideceksen ikisinide yanına alıp git.
  • 110
    galatasaray'ın bu sene kazanamadığı bir diğer deplasman maçıdır. klasik tanımı verdikten sonra yorumum şudur ki:

    galatasaray'ın bu sene yaşadığı sorunların tek kaynağı ne fatih terim, ne mancini, ne yönetim ne de futbolcular. (bence) sorun yaratan kişileri teker teker ele almam gerekirse.:

    fatih terim: f.terim'in türkiye ligi, galatasaray üzerinde söyleyecek sözleri olan bir figür olduğu tartışmasız bir gerçek. hocanın teklif aldıktan sonraki davranışları, veya öncesindeki durumları tam olarak bilemeyeceğimizden dolayı o konuya girmek istemiyorum, zira neyin ne olduğunu tam olarak bilmiyoruz. ama bildiğimiz bir durum var ki, galatasaray yaz sezonunu hem transfer anlamında, hem sistem anlamında eksik geçirdiyse bunun başlıca iki sorumlusundan birisi hocadır (diğeri de yönetim).
    sezonun başında yapılması gereken bazı transferlerin (sol bek- sağ bek) ocak döneminde yapılması bunun bir göstergesidir bence.
    transferlerden devam etmek gerekirse, hasan şaş'ın yaptığı -fantastik- açıklamaya göre, wesley kendilerinin 4. tercihi olan bir oyuncu olsa da, drogba bizzat terim'in istediği bir oyuncu, bu oyuncuyu sene idareli kullanma konusunu da başaramayan terim'in bence hataları bunlardı.

    mancini: son 1-2 haftadır yerden yere vurulan teknik adam. yönetim'in fatih terim sonrası getirilmeyecek isimler listesinin bence başlarında olması gereken bir teknik adam. f.terim ile her hareketi, her oyuncu değişikliği kıyaslanacak olan ve ülkeye yeni gelen birisine, bu durum, aptalca yabancı kısıtlaması, görece daha düşük bütçelerin verilmesi gibi durumların bence yönetim tarafından tam anlatılmadığını düşünüyorum.
    mancini'nin hataları şunlar (ya da yanındaki teknik ekibin- tafi ve tugay): ülkedeki yerli oyuncu potansiyelinin mancini'nin aklındaki sisteme uyacak yetide olmadığını aktarmak. mancini- haklı olarak- oyuncuların profesyonel olup, çeşitli mevkilerde çeşitli özelliklerini geliştirmelerini gerektiğini düşünüyor. ama sadece düşüncede kalıyor bu. son haftalardaki berbat ötesi futbolun da en büyük müsebbibi mancini'dir.

    futbolcular: yerli-yabancı kavgası, pas atmama mevzusundan çok daha başka bir durum futbolcuların sorunu. futbolcuların başarı sonucu bir doymuşluk süreçlerine girmeleri doğaldır. ama fenerbahçenin bu sene şl'ye katılamayacak olması, diğer ekiplerin de kalitelerinin düşük olması, oyuncuların beklentilerinin düşük olmasına yol açtı. oyuncuların ayrıca kendilerini zorlayacak yeni oyuncuların gelmemesi de önemli bir etken bence. selçuk yerine onu zorlayabilecek olası bir orta saha transferi veya burak yılmaz, gibi oyuncuların sürekli forma şansı bulamayacakları bir galatasaray çok daha efektif olabilirdi.

    yönetim: fatih terim'i göndererek bence ünal aysal, yönetim hayatının en büyük kumarını oynadı. önünde 2 yol vardı, ilki orta profilli bir teknik direktör ile gelecek seneye ekibi hazırlamak (efes örneği gibi), ya da terim'i unutturabilecek bir hoca getirmek. ikinci tercihi seçti, ki bence yanlış zamanlı bir tercihti bu. terim'in istediği oyuncuları almayan/alamayan, gelir gider dengesini bence iyi kuramayan yönetim, terim sonrası dönemde boşluğa düştü, zira florya'nın tek hakimi olan bir yapıdan, primer olarak antrenörlük görevini yapan başka bir yapıya geçildi ara bağlantıyı yapan elemanların da gönderilmesi tuz biber oldu. yabancı kuralını değiştir(e)mesi de en büyük handikaplarıydı.

    taraftar: son olarak taraftara bakalım. her ne kadar aksini iddia eden kişiler çıksa da, eski galatasaray taraftar profili maalesef günümüzde yok. dünyadaki trendlere benzer şekilde, tüketim çılgınlığı, bize de sirayet etmiş durumda. nostalji yapmak istemiyorum, yaş itibariyle de içinde olmam mümkün değil ama, 1996-2002 arası çokça başarıyı gören yeni nesil, yakın zamanda gelen 2 şampiyonluk, 2 şl gruplardan çıkma başarılarını görünce, en olası küçük olumsuzlukta mırıldanmaya başlamakta.

    bence, ligin bitmesine şurada az bir zaman kalmış iken, yönetimin eğer mancini ile yola devam edecekse, önceliğinin bu sene yine şl'ye doğrudan katılım ve gelecek sezonun planlamasını yapması gerekmekte. hoş, bana kalırsa hazır ukrayna'da işler karışık iken, luce'yi ikna edip, 2-3 sene teknik direktör yapıp, daha sonra futbol yönetimine almamız en doğrusu gibi durmakta.
  • 113
    galatasaray'a nasıl küseceğiz anasını seveyim diyerekten istemeye istemeye de olsa açtım maçı, lan dedim hep bu tinerciler mi romantizme bağlayacak, biraz da ben feridun düzağaç olayım nedir yani. maç herkeslerce mağlum, öyle bir hale geldim ki son dakikalarda, akp'yi desteklediği için inceden mahsunlaşan ama geri vites de yapmak istemeyen haşmet babaoğlu gibi olmakla beraber kan kanseriyim ayağına milletin iliğini toplayıp ortalıktan kaybolan oktar babuna'yı safiyene duygularla destekleyen kuruyemişçi gibi hissetmeye başladım kendimi. mna koyayım, bu ne lan. sikerler.
  • 114
    galatasarayımız bu sene şampiyon olamayacaksa herkesin malumu deplasmanda aldığı sonuçlar nedeni ile olamayacaktır.peki geçen senelerle ne değişti de bu takım deplasmanda bırakın puan almayı , gol atamaz oldu.öncelikle defans kurgusundan başlayacak olursak , galatasaray geçen senelerde de 4 lü savunma ile oynuyordu.sol bek riera , semih-gökhan tandem , sağ bekte ise eboue vardı.yani şimdi ile arasında değişen bir şey yok.sadece riera yerinde tellesi görüyoruz.esas dikkat edilmesi gereken şey bence orta sahada gizli.galatasaray terim döneminin aksine defansın önünde bir defansif orta saha ile oynuyor.bu da malumunuz ceyhun.ceyhun maç içerisinde belirli bir alanda (30-40) metrelik bir alan içerisinde kalıyor.bu da takımın ofansif olarak gücünü düşürüyor , takım boyunu kısaltıyor.yani ceyhun varsa galatasaray oyunu biraz daha geride oynamak zorunda kalıyor , birde buna selçuk inanın ileriye top taşıyamaması da eklenince defans-orta saha bağlatısı ve orta saha - forvet bağlantısı birbirinden bağımız alanlara bürünüyor.sahada bir bütün halinde oynayan bir takım yerine ayrı ayrı birbirinden bağımsız 3 lü bir oyuncu kümesi görünüyor.

    anadolu takımları genelde tek forvet oynuyor.yani sizin stoper ikilinize bir adam düşüyor.eğer siz birde bu bölgeye bir adamınızı daha sokmaya çalışırsanız rakip otomatik olarak ofansif anlamda elini kuvvetlendiriyor.yani konyaspor maçında gekas için semih- ceyhun-hakan tandemini harcamak zorunda kalıyorsunuz.bu nedenle orta sahanızdan bir adam eksilmiş oluyor ve beklerinizin önünde bir kanat oyuncusu oynamadığı içinde rakip hücumlarının yıpratıcı etkisi iki katına çıkıyor.birde elinizde burak ve drogba gibi iki hücüm pres özürlü topu önüne ve ayağına isteyen forvet hattınızda oldu mu gol atmanız imkansız hale geliyor.ya da futbol dilinde kolay önlem alınan bir takım halini alıyorsunuz.

    peki bunun çözümü nedir ? artık dünyada iki forvet oynayan takım sayısı çok az.bizimde bir an evvel tek forvet düzenine geçmemiz sağ ve sol kenarda kanat oyuncuları ile oynamamız gerekiyor.hajroviç oynadığı zaman hücüm hattının iq sunu yükselten bir oyuncu oldu.kadroya monte edilmesi gerekiyor.sneijder mutlaka ama mutlaka 10 numara pozisyonunda oynamalı.stoper ikilisi semih ve chedjou ya da semih - hakan ikilisi olmalı.bruma iyileşene kadar ontivero sol önde denenebilir.eboue artık kafasında bazı şeyleri bitirmiş gibi görünüyor , her pozisyonda kendini yere bırakan bir oyuncuya galatasaray taraftarının da sabrı artık kalmadı diyebiliriz.yani bütün bu senaryolardan sonra elimizde şöyle bir taktik düzlem çıkıyor.
    muslera

    veysel semih hakan telles

    melo selçuk

    hajroviç sneijder ontivero ?

    burak
  • 116
    bu maçla beraber bu sezon yaptığı 21 deplasman maçından (14 lig, 3 kupa, 4 şl) 4 galibiyet (3 lig, 1 kupa) 11 beraberlik (9 lig, 1 kupa, 1 şl) 6 yenilgi (2 lig, 1 kupa, 3 şl) ile ayrılmıştır. ayrıca 24 gol (17 lig, 4 kupa, 3 şl) atıp, 24 gol (13 lig, 2 kupa, 9 şl) yemiştir.

    toplam deplasman galibiyet oranı: %19,08

    ligde deplasman galibiyet oranı: %21,45

    kupada deplasman galibiyet oranı: %33,33

    şl'de deplasman galibiyet oranı: %0
App Store'dan indirin Google Play'den alın