• 201
    benim için herhangi bir anadolu kulübüyle yapılan maçtan daha önemlidir. rakibin kim olduğuna bakmadan söylüyorum bunu çünkü sadece 1 puan gerimizdeki bir takımla oynuyoruz ve kazanmamız halinde rakibin şampiyonluk iddiasına önemli bir darbe vuracağız. bir antep maçından mesela en önemli farkı budur öncelikle.

    rakibin kim olduğuna bakınca, hangi galatasaraylıdır ki içinde yaşamaz şu anki heyecanı? elbette farklı gençlerbirliği maçından. ezeli rakibinle oynadığın maç sonuçta. sezon başında fikstürü elince alınca ilk baktığın bu maçın kaçıncı hafta olduğu mu, yoksa sakince teker teker inceliyor musun ilk iş?

    düşük tansiyon her ne kadar işimize gelse de, yapılabilmesi zor olandır. çevremden gözlemlerimden ve günlerdir hissettiklerimden söylüyorum bunu. duygularım çoktan mantığımın önüne geçmeye başladı bile.

    son sözüm de maçtan sonra ne çalacağımıza karar vermeye çalışan arkadaşlara. önce maçı kazanalım ne olur? sonra zaten eğlenmeye çok vaktimiz olacak. hepsini çalarız teker teker, marşlarımızı da kanaryamı da. ama önce konsantrasyon.
  • 202
    sezonun en önemli maçıdır. bu maçın önemini ise duygusal ve mantıksal olarak da sezonun en kritik maçı olması biraz daha arttırıyor. bu maçı sakin bekleyelim, ibb maçı ile aynı kefeye koyalım, aman makara yapmayalım diyen var ise de o tribünde hiç mi hiç yer kaplamasına gerek yok. bu 90 dakikada o stadın yıkılmasına, taraftarın takımına zarar vermeyecek şekilde agresif olmasına ve maçtan sonra fenere koymanın (u: bilerek "yenmek" fiili kullanılmamıştır)* dayanılmaz hafifliğiyle uzun süre makara yapılmasına fena halde ihtiyaç vardır.
  • 204
    kim ne derse desin, sezonun en önemli maçıdır. diğer anadolu klüpleriyle olan maçlarımızla hatta diğer istanbul takımlarıyla olan maçlarımızla anca puantaj olarak aynı seviyededir onun dışında tamamıyle özeldir adı üzerinde derbidir, beşiktaş maçı da derbidir ama fener maçı kadar heyecan yaratmaz kimsede o yüzden kimse kimseyi kandırmasın. galatasaray-fenerbahçe maçı yüzküsür yıldır her zaman bu topraklarda en önemli maçtır. kim bu maçın stresini yaşamıyorsa, üzerine düşüncelere dalmıyorsa, bir önceki gece yatağında bir sağa bir sola dönmüyorsa, haftasonu yaklaşırken tatlı bir heyecan kaplamıyorsa içini, midede heyecandan kaynaklı sızıyı duymuyorsa bu da onun problemidir. fikstürü ilk eline aldığında yada arkadaşlarınla fikstür çekilmiş hacım muhabbeti yaptığında ilk baktığın maç hangisidir arkadaş manisaspor maçı mı eskişehir maçı mı yoksa direk fenerbahçe maçlarımı? 20 senedir her fener maçında yerimi aldım ve hep aynı heyecanı duydum bu sene de bu değişmeyecek. bu maç sadece puanla alakalı değildir, fenerbahçenin temsil ettiği değerlere karşı bir duruştur. o yüzden hiçbir zaman puantaj hesabının çok önemi olmadı ve olmayacak da. mesele şampiyonluğu kaybetmek, kazanmak vs değildir. 50 puan önde de olsak fenerbahçe maçı bizim için, galatasaray maçı fenerbahçe için önemlidir. ben daha hiç puan olarak çok öndeyiz oyüzden yedeklerle çıkalım yenilsek de farketmez denilen bir fenerbahçe maçı görmedim. beşiktaş maçı gördüm ama.

    konsantrasyon diyerek bekliyoruz haftasonunu.
  • 205
    fair play ruhunun tekrar canlanması için çaba gösterilen bir başka galatasaray fenerbahçe maçıdır. kimse kusura bakmasın ama özhan canaydın için pankart açtılar diye de alkışlayacak değilim. her zaman savunulur ya genelleme yapmayın diye. o zaman açılan bir pankartı da komple fenerbahçe için genelleme yapmak ne derece doğrudur. unutmasın ki zamanında bu kişilerin bizim aziz yıldırım için ettiğimiz küfürlerin bir benzerini de canaydın için söylemişlerdir. sadece bununla kalsa iyidir mektebi sultani ve ali sami yen içinde küfür eden kişilerde bunlardır. o yüzdendir ki ben asla fair play ruhunu benimsemiyorum zaten samimi de değildir. daha geçen hafta nihat özdemir denen adamın söyledikleri de ne çabuk unutulmuştur. sahamız kapanması için elinden geleni de yapanlar onlar değil midir. ne yani özhan canaydın vefat etti diye herşey değişmiş midir. bir şeylerin değişmesi için illa ki birisinin ölmesi mi gereklidir.

    hem kaldı ki özhan canaydın yediğimiz gollerden sonra alkışlaması neticesinde bizlerin isyanları, canaydın a ettiğimiz küfürler, istifa etmesi için bağırmalarımız, bizlere sahip çıkmadı diye haykırışlarımız ne çabuk unutulmuştur. o zaman ki fair play ruhumuz nerelere kaçmıştır. şimdi onu bunu bırakın da şu maçı almaya bakalım gerisinin koyun götüne gitsin.

    ayrıca her ne kadar normal bir lig maçı gibi gözükse de benim için daha fazlasıdır. tamam biliyorum kasımpaşa yı yenice de 3 puan veriyorlar feneri yenince de. ama şu unutulmamalıdır ki maç ali sami yen de oynanmaktadır ve literatürümüzde prestij diye bir şey vardır. olası bir şampiyonluk kaybında tek sığınacağımız nokta bu olacaktır. kaldı ki adamları senelerdir kadıköy de yenemiyoruz bari burada yenelim. o yüzden diğer 8 maçı göz önünde alındığımda alacağımız bir galibiyet belki de gerekli konsantrasyonu, gücü bize verecektir.

    velhasılı kelam bu yazdıklarımdan dolayı da genelleme yapmayın ve beni aranızda münferit kişi olarak ilan edin.
  • 206
    her ali sami yen derbisi öncesinde olduğu gibi yine bütün basın-yayın organları tarafından dostluk, kardeşlik mesajları verilmeye başlandı. tamam barış, dostluk, kardeşlik güzel şeyler bunlar ama nedense hep ali sami yen'deki maç öncesi bu kavramlar hatırlanıyor. kadıköy derbisi öncesinde yapılan yayınlar hep bizim orada kazanamamamız ve derbi gerilimi üzerine oluyor. orada daha maç başlamadan yaratılan gerginlikten sonra gelip ali sami yen'de dostluk, kardeşlik olsun, gerilim olmasın hatta fenerbahçe kendisini deplasmanda hissetmesin değil mi? kusura bakmayın ama iki yüzlüsünüz.
  • 209
    fenerbahçe'nin ilk sahamızın kapatılması için elinden geleni yaptığı, olmayınca en büyük kozumuz keita'nın ceza alması için çabaladığı, onuda başaramayınca dostluk kardeşlik gibi kavramları öne sürmeye başladığı *ve maçtaki olası bir taşkınlıktan sonra ise işte galatasaray taraftarı diye medya da ağlayacağı maç olucaktır sen ilk maçta hakemin alnını yar her tür pisliği yap ondan sonra dostluk fair-play de oh ne güzel dünya. maçın sonucumu ilk defa bir derbi öncesi takıma bu kadar güveniyorum.
  • 210
    26 mart 2010 fenerbahce yoneticilerinin basin toplantisi da göstermiştir ki fenerbahçe, galatasaray'dan korkmaktadır. tabii bunda fener taraftarının "hani o verdiğin sözler" şarkısını küfürlerle birlikte söyleme ihtimali de yöneticileri ürkütmektedir.

    bu şartlar altında, bu maç için takım sadece hocaya* emanet edilip, çıkar oynarız olursa olur şeklinde bakmaması gerekir yönetimin. bütün bu gelişen olayları mesela adnan polat, mesela haldun üstünel gibi yöneticilerimizin takım için motivasyona çevirmesi gerekir.
    bu maçlar sadece sahada iyi top oynayanın kazandığı sıradan maçlar değildir, bunu iyice anlatmalılar. ama şansa da bakın ki, yarın başkanlık seçimi var.
  • 212
    biliyorum ki 9 tane atmak istiyoruz,

    biliyorum ki 9'uncudan sonra kapalının önünden geçen lugano'nun, emre piçinin kafasında koltuk kırmak istiyoruz,

    biliyorum ki n.f.v.a.b.ö.d.7.c.s diye saldırmak istiyoruz bunlar olurken,

    biliyorum ki bu öyle bir tiksinti ki zamanla tahammülsüzlüğe dönüştü, tüm güzel şeyler bir arada olsa bile yetmeyecek, dahası için akacak salyalarımız.

    aman ha.

    bu öyle bir gün değil.

    özhan canaydın bu kulübün abilerindendi. bizler galatasaraylı olmayı bu gelenekleri bilerek, kabul ederek seçtik. şimdi yakışanı yapma zamanı.

    aynı filmlerdeki belalı gençlerin aile büyüğü karşısında önlerini ilikleyip saçlarını düzeltmeleri gibi.

    bizim de dişimizi sıkıp bu maçı böyle atlatmamızın zamanı.

    kimse kendini kandırmasın onun dışında. hiç bir şey değişmeyecek ertesi derbide.

    yine kavga yine bildiğimiz herşey geri gelecek. ama bugün değil.

    bunu borçluyuz rahmetli başkana.
  • 214
    galatasaray maçlarında hiç heyecenlanmadan çıktığım tek maç fenerbahçe maçıdır. bana göre her maç fener maçı olsa, hiç itiraz etmem. hele ki, kadıköy'de oynanan maçlar, benim için sıradan, ankaraspor maçı hükmünde bile değildir. sonucun belli olduğu tek maç her halde o maçlardır çünkü. şimdi ise yeni bir fener maçına çıkılacak pazar günü. bu maç bizim çöplükte, ötmemizin muhtemel olduğu kendi çöplüğümüzde.

    ne umutlarla başlamıştık sezona her zamanki gibi. takmın başında dünya'nın en elit hocalarından biri, üstüne keyta, üstüne elano, kaleye leo, kulubeye neeskens. sezon başladı, kayıpsız geçilen haftalar. yenilenden çok atılan golle bitirilen maçlar. 15-20 pasla oynanan oyun, bir birinden fantastik goller. 7 maç sürdü hüküm. top elle oyuna sokulurdu, kewell sonradan girerdi oyuna, yeni kurulan takımda herkes kendine bir delik bulma mücadelesindeydi. top çoğunlukla bizdeydi, ilk toplara devamlı biz basıyorduk. o lanet ankaragücü maçında değişti herşey. 3-0 kaybedilecek maç değildi, arkasından trabzon maçında da 3 gol yenince bütün taktik değişti. koskoca reykart takımı sıçan gibi oynatmaya başladı. lanet, kahrolası ön liberolar takımın en önemli iki adam yerini işgal ettiler. gerideki kazmalardan ikisi bir adam etmemeye başladı. kaleci kendine gelen bütün topları taca şişirmeye başladı. baros sakatlanıp, kewell banko oynamaya başladı. üsütüne fazla yük binince kronik sakatlığı baş gösterdi, ve o günlerden bu günlere gelindi.

    bu arada, avrupa liginden elendi takım, yetmedi, antalyaspor'a kaybetti kupada. elimizde tek hedef kaldı, taraftarı oyalayabilecek. o da geçen haftaki tabeladan sonra başka takımların hikmetine, himmetine kaldı. iyi oyun mu dediniz? hak getire, bu oyuncu kadrosu, bu oyun taktiğiyle galatasaray'ın diyarbakırspor önünde bile iyi oynaması imkansızdır. takımın başında reykart değilde, tınaz tırpan olsa şu anki puanlardan daha az puanı olamazdı takımın. bu saatten sonra şampiyon bile olsak ne yazar, ben bayrak bile asmam.

    bursaspor'la 5 puan fark oluşmuş, yarın kapanabilir de hiç önemli değil. şampiyon olmak sadece fener olamadı motivasyonu için bir anlam taşır benim için. aradaki fark, ön liberolardaki futbolcular ile, teknik kaleci farkıdır. 16 numaralı futbolcuyla, kaleci verilip, benim ligimizde tek geçtiğim ivankov'la biz oynasak bu fark bizim lehimize oluşurdu. o kadar fantastik futbolcu alıp, bir tane topa basacak, oyuna topu sağlıklı sokabilecek birini almayanlar, transfer ustası olarak yeniden seçilmiş olacaklar yarın akşam. ben de diyorum ki, haldun üstünel, transferin t'sini, takımın ruhunu, eksiğini gediğini bilmeyen biri. vermişler eline mühürü, git ucuz iyi futbolcu avla. doldur 7 tane forveti takıma, yesinler bir birlerini takıma girmek için.

    gelelim pazar günkü maça, ne olur sorusuna cevap bulmaya. başta dedim, hiç heyecan duymuyorum, muhtemelen maça bile gitmeyeceğim. langırt maçına çıkılacak, kalecimiz kendisine gelen her topu taca atacak. tactan rakibe geçen topu kapmak için, paralele bağlanmış, hayalet 16 numara top ayağında olan futbolcuyla aynı hızda bizim ceza sahasına kadar refakat edecek. o anda kısmı felç geçirerek duracak, topun kaderini metafiziğe bırakacak. top bizde mi, ön liberolar araziye uyacak, bana atma diye toptan kaçacaklar. kaçmayan usta elano buluşacak mecburen topla. attığı topa koşan, koştu, koşmadığında elano kötü pas vermiş sayılacak. 60-70. dakikada oyundan çıkacak.

    yaptığı hatadan dolayı, muhtemelen emre güngör oynamayacak. yerine oynayan ayıboğan, her topta ayakta kalacak. topuz, emre, alex şut falan çekmeye kalkarsa götünü dönecek, şut kaleyi tutarsa, kaleci zaten o anda taş kesildiğinden gol olacak. gol olunca daum yatmaya başlayacak, o arada bir gol bulduk bulduk, bulmadık önümüzdeki maça, hatta önümüzdeki seneye bakacağız.

    şut çekmeyip, kenarlardan gelirlerse işimiz nisbeten kolay. hızlı koşan sabri, caner oyunu yandan kurmalarına müsade etmezler. arda turan şu ana kadar hiç bir fener maçında iyi oynamadı. pazar günü için de durumu kahve falı. ya çok iyi oynayacak, ya her zaman ki gibi. maçta en büyük, belki de tek koz keyta, karşısındakini perişan edebilir. sanmayın ki takımdan ümidim yok da böyle yazıyorum. galatasaray, hangi kadroyla, hangi hocayla, hangi kademede maç oynarsa oynasın o maçta mutlaka ümit vardır. ben sadece bu seneki oyun ortalamasıyla bir tesbit yapıyorum. körün taşı köre denk gelipte hiç ummadığımız adamlar, hayatının topunu oynarlar belki. olasılık yok mu? var! bir maymunun bilgisayar başında tuşlara dokunarak evrim tarihini yazması olasılığı kadar. 16 numaranın, mehmet topal'ın, servet'in olduğu takımın iyi futbol oynayabilme olasılığı, bana göre daha az bir olasılıktır. ama adı üstünde olasılık hesabı. ligin belki de en kötü futbol oynayan takımı fenerbahçe'yi yenemezlerse de, demektir kimseyi yenmeye hakları yok.

    maç ali sami yen'de, üstelik özhan başkan'ın anısına centilmence geçilmek isteniyor. hakem en güvendiğim hakem, maçın önemine bakmaz, ben bilmem merkez bilir diyen cüneyt çakır. kırmızısız bitmez, penaltı muhtemel. fener maçılarında taraftarı hiç beğenmem, karaborsa, pahalı bileti alan çekirdekçi tayfası dolar tribünlere böyle maçlarda. dolayısıyla, ürkütücü bir tezahürat olmaz.

    peki, bunun dışında, bir mucize olup, reykart'a vahiy gelse de başka bir yol bulsa, ya da bize müracat edilse de, ne yapsak diye sorsa. ben bu maçı farklı kazanırım. bizden çok daha kötü olan fakat, bizim maçlarda aşırı motivasyonla çıktıkları için ezilmeyen fenerbahçe'yi hezimete uğratmazsam, ali sami yen'de kellemi ortaya koyarım.

    1- parçalı formayla sahaya çıkılacak.
    2- maça gelenlerin tamamı parçalı forma giyecek.
    3- ne yapıp edilecek, maça giremeyen profesyonel taraftarın girmesi sağlanacak. en az 5.000 kişinin daha olmalı.
    4- maça, leo- sabri, hakan balta, emre güngör, caner- ayhan, lukas, elano- keyta, baros, arda ile çıkılacak.

    maç taktiği; oyun kaleciden başlayacak. kaleci topu kesinlikle elle oyuna sokacak. ilk devre ayhan, ikinci devre barış oynayacak. önceden anons edilecek bu durum. ayhan yarım devre kanının son damlasına kadar koşup, ilk yarı bitiminde 20 metre koşacak dermanı kalmayacak. aynı şeyler, ikinci yarıda barış için geçerli olacak. sıradan bir galibiyet bu durumda taraftarı kesmez, evire çevire yenmek lazım bu saatten sonra. maçın başında seyirci gazıyla çullanılacak, gol bulunduğu zaman, sanki biz yemişiz kabul edilecek. ikinci için fazla vakit kaybedilmeyecek. velev ki ikinciyi bulduk bulur bulmaz, biri feda edilecek jo oyuna girecek. nefes bile aldırmadan hezimete gidilecek.

    olmadı, golü biz yedik o zaman kaleci oyundan çıkarılacak. aykut'a gol yemek serbest olacak. jo ve el çiko dahil bütün yabancılar sahada olacak. ya herro ya merro düzenine geçilecek. nasıl olsa takımın başında karizmatik sistem adamı reykart yok, ben varım.

    maçı kafamızdan böyle oynuyoruz işte. her büyük maçı olduğu gibi. ne yazık ki, biz sıradan çapulcu bir taraftarız. yarın yönetim yeniden seçilmiş olacak, galatasaray'ın yeni sahipleri belli olacak. bu söylediklerimizin hiç biri olmayacak. elden geldiğince her iki takım kazmaları sahada olacak. maçın başında yapılacak saygı duruşunun saygısı 10. dakikada son bulacak. bizim kazmalarla, onların kasapları arasında 90 dakika boyunca gelişi güzel dolaşacak olan topun canı kimi istemişse tabela onun adını yazacak. belki de ikisini birden cezalandırıp, hadiyin lan, bunca yatırıma, bunca taraftara, hileye dolapa rağmen şu bursa'nın yarısı kadar bile olamadınız diyecek.

    yani çocuklar, ben bu maçtan hiç bir şey beklemiyorum, tam bir türkcell langırt ligi maçı olur. ve ben bir kez daha hiç heyecanlanmadan bir fener maçı izlemiş olurum.
  • 217
    ağzımla kuş bile tutsam bilet bulamayacağım karşılaşmadır ne yazık ki. denemedik yol, aranmadık kimse kalmadı ama yine de gidemeyeceğim hayatımın en önemli maçlarından bir tanesine. yine evde uğurlu köşemde oturup izleyeceğim ve sesim kısılana kadar bağıracağım ta izmirlerden, belki bir umut da olsa orada o dünyanın devlerinin bile çimlerine çıkarken dizlerinin titrediği stadyumdaki kardeşlerimin seslerine katkım olur umarım.
  • 218
    bursasporun kaybetmesiyle birlikte önemi 2 katına çıkmış olan karşılaşmadır..bu maçı yenerek hem bursaya nefes aldırmayacağız, hem de fenerbahçeyi ciddi oranda geride bırakacağız. şampiyonlar ligine kalmak ve şampiyon olmak için bu maç çok kritik..

    ekşisözlükte okuduğum bir yorumdan yola çıkarak, emre güngör servet ikilisinin defansta, neill ın defansif ortasahada başlamasını istiyorum. riskli gibi görünse de neill'ın defans ortasaha bloğunda çok iyi performans göstereceğine inanıyorum. böylelikle ayhan mehmet topal mustafa sarp ve barış dörtlüsünün 2sine değil 1ine katlanmak zorunda kalacağız. bir de arda ile hakan balta oynarsa bu maçta kesin kazanırız.
  • 219
    bursaspor un kaybetmesiyle artık yapmamız gereken tek şey bu maçı üç puanla kapatmaktır. bunun nedenleri şöyle sıralanabilir;

    1. liderle puan farkını indirmek ve birkaç hafta sonra yapılacak maça kadar mümkün olduğunca farkı azaltmak ve ya önüne geçmek.

    2. şampiyonluğun en büyük adaylarından olan fenerbahçe ye çelme takmak.

    3. diğer şampiyonluk adayı olup kötü oynayan ama balla malla** kazanıp şampiyonluğa her geçen gün daha da yaklaşan beşiktaşla aradaki farkı açmak ya da sabit tutmak.

    4. karşıyaka da bize yapılanların intikamını almak.
  • 223
    umutlarını inceden kaybetmekte olan fenerbahçe'nin, trabzonspor'a 3 puan kaptırarak motivasyon açığını kapattık; bize ne kadar dua etseler azdır. bursaspor'un puan kaybı, bizi belki motivasyon açısından bir adım öne geçirebilir. kazanırsa ön libero mevkimizin kazanacağı, kaybederse de ön libero mevkimizin kaybedeceği maçtır; sonuç tamamen orta sahadaki presimize bağlı.

    fenerbahçe'nin iyi top süren bir santraforu olmadığından; stoperde emre güngör - servet çetin ikilisiyle başalamak çok büyük risk olmaz. böylelikle lucas neill'i ön liberoda kullanarak, ihtiyacımız olan presi sağlayabiliriz. ayrıca; fenerbahçe'nin bana göre en büyük kozu olan emre belozoğlu'nun da oynayıp oynamayacağı belirsiz, tam kondisyonla maça çıkamayacağı kesin. bizim de en büyük hücum pres kozumuz olan arda turan da aynı durumda. lucas neill'i ön liberoda kullanarak orta sahadaki pres avantajını ele geçirebiliriz.

    bir kez daha; ilk golü atan kazanır diyorum.
App Store'dan indirin Google Play'den alın