214
galatasaray maçlarında hiç heyecenlanmadan çıktığım tek maç fenerbahçe maçıdır. bana göre her maç fener maçı olsa, hiç itiraz etmem. hele ki, kadıköy'de oynanan maçlar, benim için sıradan, ankaraspor maçı hükmünde bile değildir. sonucun belli olduğu tek maç her halde o maçlardır çünkü. şimdi ise yeni bir fener maçına çıkılacak pazar günü. bu maç bizim çöplükte, ötmemizin muhtemel olduğu kendi çöplüğümüzde.
ne umutlarla başlamıştık sezona her zamanki gibi. takmın başında dünya'nın en elit hocalarından biri, üstüne keyta, üstüne elano, kaleye leo, kulubeye neeskens. sezon başladı, kayıpsız geçilen haftalar. yenilenden çok atılan golle bitirilen maçlar. 15-20 pasla oynanan oyun, bir birinden fantastik goller. 7 maç sürdü hüküm. top elle oyuna sokulurdu, kewell sonradan girerdi oyuna, yeni kurulan takımda herkes kendine bir delik bulma mücadelesindeydi. top çoğunlukla bizdeydi, ilk toplara devamlı biz basıyorduk. o lanet ankaragücü maçında değişti herşey. 3-0 kaybedilecek maç değildi, arkasından trabzon maçında da 3 gol yenince bütün taktik değişti. koskoca reykart takımı sıçan gibi oynatmaya başladı. lanet, kahrolası ön liberolar takımın en önemli iki adam yerini işgal ettiler. gerideki kazmalardan ikisi bir adam etmemeye başladı. kaleci kendine gelen bütün topları taca şişirmeye başladı. baros sakatlanıp, kewell banko oynamaya başladı. üsütüne fazla yük binince kronik sakatlığı baş gösterdi, ve o günlerden bu günlere gelindi.
bu arada, avrupa liginden elendi takım, yetmedi, antalyaspor'a kaybetti kupada. elimizde tek hedef kaldı, taraftarı oyalayabilecek. o da geçen haftaki tabeladan sonra başka takımların hikmetine, himmetine kaldı. iyi oyun mu dediniz? hak getire, bu oyuncu kadrosu, bu oyun taktiğiyle galatasaray'ın diyarbakırspor önünde bile iyi oynaması imkansızdır. takımın başında reykart değilde, tınaz tırpan olsa şu anki puanlardan daha az puanı olamazdı takımın. bu saatten sonra şampiyon bile olsak ne yazar, ben bayrak bile asmam.
bursaspor'la 5 puan fark oluşmuş, yarın kapanabilir de hiç önemli değil. şampiyon olmak sadece fener olamadı motivasyonu için bir anlam taşır benim için. aradaki fark, ön liberolardaki futbolcular ile, teknik kaleci farkıdır. 16 numaralı futbolcuyla, kaleci verilip, benim ligimizde tek geçtiğim ivankov'la biz oynasak bu fark bizim lehimize oluşurdu. o kadar fantastik futbolcu alıp, bir tane topa basacak, oyuna topu sağlıklı sokabilecek birini almayanlar, transfer ustası olarak yeniden seçilmiş olacaklar yarın akşam. ben de diyorum ki, haldun üstünel, transferin t'sini, takımın ruhunu, eksiğini gediğini bilmeyen biri. vermişler eline mühürü, git ucuz iyi futbolcu avla. doldur 7 tane forveti takıma, yesinler bir birlerini takıma girmek için.
gelelim pazar günkü maça, ne olur sorusuna cevap bulmaya. başta dedim, hiç heyecan duymuyorum, muhtemelen maça bile gitmeyeceğim. langırt maçına çıkılacak, kalecimiz kendisine gelen her topu taca atacak. tactan rakibe geçen topu kapmak için, paralele bağlanmış, hayalet 16 numara top ayağında olan futbolcuyla aynı hızda bizim ceza sahasına kadar refakat edecek. o anda kısmı felç geçirerek duracak, topun kaderini metafiziğe bırakacak. top bizde mi, ön liberolar araziye uyacak, bana atma diye toptan kaçacaklar. kaçmayan usta elano buluşacak mecburen topla. attığı topa koşan, koştu, koşmadığında elano kötü pas vermiş sayılacak. 60-70. dakikada oyundan çıkacak.
yaptığı hatadan dolayı, muhtemelen emre güngör oynamayacak. yerine oynayan ayıboğan, her topta ayakta kalacak. topuz, emre, alex şut falan çekmeye kalkarsa götünü dönecek, şut kaleyi tutarsa, kaleci zaten o anda taş kesildiğinden gol olacak. gol olunca daum yatmaya başlayacak, o arada bir gol bulduk bulduk, bulmadık önümüzdeki maça, hatta önümüzdeki seneye bakacağız.
şut çekmeyip, kenarlardan gelirlerse işimiz nisbeten kolay. hızlı koşan sabri, caner oyunu yandan kurmalarına müsade etmezler. arda turan şu ana kadar hiç bir fener maçında iyi oynamadı. pazar günü için de durumu kahve falı. ya çok iyi oynayacak, ya her zaman ki gibi. maçta en büyük, belki de tek koz keyta, karşısındakini perişan edebilir. sanmayın ki takımdan ümidim yok da böyle yazıyorum. galatasaray, hangi kadroyla, hangi hocayla, hangi kademede maç oynarsa oynasın o maçta mutlaka ümit vardır. ben sadece bu seneki oyun ortalamasıyla bir tesbit yapıyorum. körün taşı köre denk gelipte hiç ummadığımız adamlar, hayatının topunu oynarlar belki. olasılık yok mu? var! bir maymunun bilgisayar başında tuşlara dokunarak evrim tarihini yazması olasılığı kadar. 16 numaranın, mehmet topal'ın, servet'in olduğu takımın iyi futbol oynayabilme olasılığı, bana göre daha az bir olasılıktır. ama adı üstünde olasılık hesabı. ligin belki de en kötü futbol oynayan takımı fenerbahçe'yi yenemezlerse de, demektir kimseyi yenmeye hakları yok.
maç ali sami yen'de, üstelik özhan başkan'ın anısına centilmence geçilmek isteniyor. hakem en güvendiğim hakem, maçın önemine bakmaz, ben bilmem merkez bilir diyen cüneyt çakır. kırmızısız bitmez, penaltı muhtemel. fener maçılarında taraftarı hiç beğenmem, karaborsa, pahalı bileti alan çekirdekçi tayfası dolar tribünlere böyle maçlarda. dolayısıyla, ürkütücü bir tezahürat olmaz.
peki, bunun dışında, bir mucize olup, reykart'a vahiy gelse de başka bir yol bulsa, ya da bize müracat edilse de, ne yapsak diye sorsa. ben bu maçı farklı kazanırım. bizden çok daha kötü olan fakat, bizim maçlarda aşırı motivasyonla çıktıkları için ezilmeyen fenerbahçe'yi hezimete uğratmazsam, ali sami yen'de kellemi ortaya koyarım.
1- parçalı formayla sahaya çıkılacak.
2- maça gelenlerin tamamı parçalı forma giyecek.
3- ne yapıp edilecek, maça giremeyen profesyonel taraftarın girmesi sağlanacak. en az 5.000 kişinin daha olmalı.
4- maça, leo- sabri, hakan balta, emre güngör, caner- ayhan, lukas, elano- keyta, baros, arda ile çıkılacak.
maç taktiği; oyun kaleciden başlayacak. kaleci topu kesinlikle elle oyuna sokacak. ilk devre ayhan, ikinci devre barış oynayacak. önceden anons edilecek bu durum. ayhan yarım devre kanının son damlasına kadar koşup, ilk yarı bitiminde 20 metre koşacak dermanı kalmayacak. aynı şeyler, ikinci yarıda barış için geçerli olacak. sıradan bir galibiyet bu durumda taraftarı kesmez, evire çevire yenmek lazım bu saatten sonra. maçın başında seyirci gazıyla çullanılacak, gol bulunduğu zaman, sanki biz yemişiz kabul edilecek. ikinci için fazla vakit kaybedilmeyecek. velev ki ikinciyi bulduk bulur bulmaz, biri feda edilecek jo oyuna girecek. nefes bile aldırmadan hezimete gidilecek.
olmadı, golü biz yedik o zaman kaleci oyundan çıkarılacak. aykut'a gol yemek serbest olacak. jo ve el çiko dahil bütün yabancılar sahada olacak. ya herro ya merro düzenine geçilecek. nasıl olsa takımın başında karizmatik sistem adamı reykart yok, ben varım.
maçı kafamızdan böyle oynuyoruz işte. her büyük maçı olduğu gibi. ne yazık ki, biz sıradan çapulcu bir taraftarız. yarın yönetim yeniden seçilmiş olacak, galatasaray'ın yeni sahipleri belli olacak. bu söylediklerimizin hiç biri olmayacak. elden geldiğince her iki takım kazmaları sahada olacak. maçın başında yapılacak saygı duruşunun saygısı 10. dakikada son bulacak. bizim kazmalarla, onların kasapları arasında 90 dakika boyunca gelişi güzel dolaşacak olan topun canı kimi istemişse tabela onun adını yazacak. belki de ikisini birden cezalandırıp, hadiyin lan, bunca yatırıma, bunca taraftara, hileye dolapa rağmen şu bursa'nın yarısı kadar bile olamadınız diyecek.
yani çocuklar, ben bu maçtan hiç bir şey beklemiyorum, tam bir türkcell langırt ligi maçı olur. ve ben bir kez daha hiç heyecanlanmadan bir fener maçı izlemiş olurum.
ne umutlarla başlamıştık sezona her zamanki gibi. takmın başında dünya'nın en elit hocalarından biri, üstüne keyta, üstüne elano, kaleye leo, kulubeye neeskens. sezon başladı, kayıpsız geçilen haftalar. yenilenden çok atılan golle bitirilen maçlar. 15-20 pasla oynanan oyun, bir birinden fantastik goller. 7 maç sürdü hüküm. top elle oyuna sokulurdu, kewell sonradan girerdi oyuna, yeni kurulan takımda herkes kendine bir delik bulma mücadelesindeydi. top çoğunlukla bizdeydi, ilk toplara devamlı biz basıyorduk. o lanet ankaragücü maçında değişti herşey. 3-0 kaybedilecek maç değildi, arkasından trabzon maçında da 3 gol yenince bütün taktik değişti. koskoca reykart takımı sıçan gibi oynatmaya başladı. lanet, kahrolası ön liberolar takımın en önemli iki adam yerini işgal ettiler. gerideki kazmalardan ikisi bir adam etmemeye başladı. kaleci kendine gelen bütün topları taca şişirmeye başladı. baros sakatlanıp, kewell banko oynamaya başladı. üsütüne fazla yük binince kronik sakatlığı baş gösterdi, ve o günlerden bu günlere gelindi.
bu arada, avrupa liginden elendi takım, yetmedi, antalyaspor'a kaybetti kupada. elimizde tek hedef kaldı, taraftarı oyalayabilecek. o da geçen haftaki tabeladan sonra başka takımların hikmetine, himmetine kaldı. iyi oyun mu dediniz? hak getire, bu oyuncu kadrosu, bu oyun taktiğiyle galatasaray'ın diyarbakırspor önünde bile iyi oynaması imkansızdır. takımın başında reykart değilde, tınaz tırpan olsa şu anki puanlardan daha az puanı olamazdı takımın. bu saatten sonra şampiyon bile olsak ne yazar, ben bayrak bile asmam.
bursaspor'la 5 puan fark oluşmuş, yarın kapanabilir de hiç önemli değil. şampiyon olmak sadece fener olamadı motivasyonu için bir anlam taşır benim için. aradaki fark, ön liberolardaki futbolcular ile, teknik kaleci farkıdır. 16 numaralı futbolcuyla, kaleci verilip, benim ligimizde tek geçtiğim ivankov'la biz oynasak bu fark bizim lehimize oluşurdu. o kadar fantastik futbolcu alıp, bir tane topa basacak, oyuna topu sağlıklı sokabilecek birini almayanlar, transfer ustası olarak yeniden seçilmiş olacaklar yarın akşam. ben de diyorum ki, haldun üstünel, transferin t'sini, takımın ruhunu, eksiğini gediğini bilmeyen biri. vermişler eline mühürü, git ucuz iyi futbolcu avla. doldur 7 tane forveti takıma, yesinler bir birlerini takıma girmek için.
gelelim pazar günkü maça, ne olur sorusuna cevap bulmaya. başta dedim, hiç heyecan duymuyorum, muhtemelen maça bile gitmeyeceğim. langırt maçına çıkılacak, kalecimiz kendisine gelen her topu taca atacak. tactan rakibe geçen topu kapmak için, paralele bağlanmış, hayalet 16 numara top ayağında olan futbolcuyla aynı hızda bizim ceza sahasına kadar refakat edecek. o anda kısmı felç geçirerek duracak, topun kaderini metafiziğe bırakacak. top bizde mi, ön liberolar araziye uyacak, bana atma diye toptan kaçacaklar. kaçmayan usta elano buluşacak mecburen topla. attığı topa koşan, koştu, koşmadığında elano kötü pas vermiş sayılacak. 60-70. dakikada oyundan çıkacak.
yaptığı hatadan dolayı, muhtemelen emre güngör oynamayacak. yerine oynayan ayıboğan, her topta ayakta kalacak. topuz, emre, alex şut falan çekmeye kalkarsa götünü dönecek, şut kaleyi tutarsa, kaleci zaten o anda taş kesildiğinden gol olacak. gol olunca daum yatmaya başlayacak, o arada bir gol bulduk bulduk, bulmadık önümüzdeki maça, hatta önümüzdeki seneye bakacağız.
şut çekmeyip, kenarlardan gelirlerse işimiz nisbeten kolay. hızlı koşan sabri, caner oyunu yandan kurmalarına müsade etmezler. arda turan şu ana kadar hiç bir fener maçında iyi oynamadı. pazar günü için de durumu kahve falı. ya çok iyi oynayacak, ya her zaman ki gibi. maçta en büyük, belki de tek koz keyta, karşısındakini perişan edebilir. sanmayın ki takımdan ümidim yok da böyle yazıyorum. galatasaray, hangi kadroyla, hangi hocayla, hangi kademede maç oynarsa oynasın o maçta mutlaka ümit vardır. ben sadece bu seneki oyun ortalamasıyla bir tesbit yapıyorum. körün taşı köre denk gelipte hiç ummadığımız adamlar, hayatının topunu oynarlar belki. olasılık yok mu? var! bir maymunun bilgisayar başında tuşlara dokunarak evrim tarihini yazması olasılığı kadar. 16 numaranın, mehmet topal'ın, servet'in olduğu takımın iyi futbol oynayabilme olasılığı, bana göre daha az bir olasılıktır. ama adı üstünde olasılık hesabı. ligin belki de en kötü futbol oynayan takımı fenerbahçe'yi yenemezlerse de, demektir kimseyi yenmeye hakları yok.
maç ali sami yen'de, üstelik özhan başkan'ın anısına centilmence geçilmek isteniyor. hakem en güvendiğim hakem, maçın önemine bakmaz, ben bilmem merkez bilir diyen cüneyt çakır. kırmızısız bitmez, penaltı muhtemel. fener maçılarında taraftarı hiç beğenmem, karaborsa, pahalı bileti alan çekirdekçi tayfası dolar tribünlere böyle maçlarda. dolayısıyla, ürkütücü bir tezahürat olmaz.
peki, bunun dışında, bir mucize olup, reykart'a vahiy gelse de başka bir yol bulsa, ya da bize müracat edilse de, ne yapsak diye sorsa. ben bu maçı farklı kazanırım. bizden çok daha kötü olan fakat, bizim maçlarda aşırı motivasyonla çıktıkları için ezilmeyen fenerbahçe'yi hezimete uğratmazsam, ali sami yen'de kellemi ortaya koyarım.
1- parçalı formayla sahaya çıkılacak.
2- maça gelenlerin tamamı parçalı forma giyecek.
3- ne yapıp edilecek, maça giremeyen profesyonel taraftarın girmesi sağlanacak. en az 5.000 kişinin daha olmalı.
4- maça, leo- sabri, hakan balta, emre güngör, caner- ayhan, lukas, elano- keyta, baros, arda ile çıkılacak.
maç taktiği; oyun kaleciden başlayacak. kaleci topu kesinlikle elle oyuna sokacak. ilk devre ayhan, ikinci devre barış oynayacak. önceden anons edilecek bu durum. ayhan yarım devre kanının son damlasına kadar koşup, ilk yarı bitiminde 20 metre koşacak dermanı kalmayacak. aynı şeyler, ikinci yarıda barış için geçerli olacak. sıradan bir galibiyet bu durumda taraftarı kesmez, evire çevire yenmek lazım bu saatten sonra. maçın başında seyirci gazıyla çullanılacak, gol bulunduğu zaman, sanki biz yemişiz kabul edilecek. ikinci için fazla vakit kaybedilmeyecek. velev ki ikinciyi bulduk bulur bulmaz, biri feda edilecek jo oyuna girecek. nefes bile aldırmadan hezimete gidilecek.
olmadı, golü biz yedik o zaman kaleci oyundan çıkarılacak. aykut'a gol yemek serbest olacak. jo ve el çiko dahil bütün yabancılar sahada olacak. ya herro ya merro düzenine geçilecek. nasıl olsa takımın başında karizmatik sistem adamı reykart yok, ben varım.
maçı kafamızdan böyle oynuyoruz işte. her büyük maçı olduğu gibi. ne yazık ki, biz sıradan çapulcu bir taraftarız. yarın yönetim yeniden seçilmiş olacak, galatasaray'ın yeni sahipleri belli olacak. bu söylediklerimizin hiç biri olmayacak. elden geldiğince her iki takım kazmaları sahada olacak. maçın başında yapılacak saygı duruşunun saygısı 10. dakikada son bulacak. bizim kazmalarla, onların kasapları arasında 90 dakika boyunca gelişi güzel dolaşacak olan topun canı kimi istemişse tabela onun adını yazacak. belki de ikisini birden cezalandırıp, hadiyin lan, bunca yatırıma, bunca taraftara, hileye dolapa rağmen şu bursa'nın yarısı kadar bile olamadınız diyecek.
yani çocuklar, ben bu maçtan hiç bir şey beklemiyorum, tam bir türkcell langırt ligi maçı olur. ve ben bir kez daha hiç heyecanlanmadan bir fener maçı izlemiş olurum.