2009-10 Türkiye Süper Lig 14.Hafta Maçı
20:00 Bursa Atatürk Stadyumu
1 - 0
  • 163
    http://captano.blogspot.com

    --- alinti ---
    galatasaray'ın son maçlarında hep (!) işareti olan başlıklar kullanmak gerekli.

    kadroyu gördüğümde olabilir demiştim. 3 orta saha, kewell, arda, keita ve kenarda oturan elano çok da saçma bir kadro değildi elbette. ancak maç başlamadan, dizilişi görmeden 3'lü orta sahada barış + m.topal + m.sarp olması, ayhan'ın olmaması pek doğru gelmedi. bir de maç başladığında arda'nın santrafor olduğunu görünce başımdan aşağı kaynar sular döküldü.

    sezon başında galatasaray sözlükte yazmıştım, bu sezon servet'ten ön libero kewell'dan stoper görmeyeceğiz diye. gel gör ki, arda'dan santrafor gördük. 1,5 katı boyundaki ömer'le mücadele etmek zorunda kalan bir arda turan. hoca rijkaard, yardımcısı neeskens bile olsa saçmalanabiliyormuş.

    bursaspor elbette işi sıkı tuttu. ne yapacakti ki başka? geçen hafta g.antep'i yenerken bile çok pozisyona girmemiş, savunmayı ön planda tutmuş, çok mücadele etmiş ve bir şekilde golü bulmuştu. galatasaray'a saldıracak mıydı, niye saldırsın ki? galatasaray'a yenilse kim ne der ki? elle gelen düğün bayram !

    maçın başından sonuna top cimbomdaydı, ama neye fayda. bursa topu cimboma verdi geride bekledi. savunma adamlarını hiç çıkarmadı ileri. forvetteki hızlı adamları volkan şen, sercan ve turgay ile orta sahadan ergiç’le hücum denedi. maç sonucuna baktığımızda başarılı da oldu. geride kalan son iki sezondaki sivasspor benzeri bir oyun görülüyor bursaspor’da. geride sağlam, ileride hızlı.

    ülke futbolu açısından can sıkıcı bir durum elbette.

    türk futbolunda üç büyükler dışında şampiyon çıkmasını, özellikle şehir takımlarının şampiyonluğa oynaması isteyen biri olarak elbette destekliyorum diğer takımları. ama bu futbolla olmaz. belki de sadece bu futbolla olur. 2004 yunanistan milli takımından nefret etmiş biri olarak sevmiyorum bu tarz futbolla gelen başarıları. yunanistan’la bir ilgisi yok, faşist biri değilimdir, sadece futbolla ilgili. bu sebeple lucescu’yu da sevmem. trabzonspor’un istanbul dükalığını yıktığı senelerde deplasmanda beraberlik, içerde 1-0 lık galibiyetler şampiyonluğu anadolu’ya getirmişti. ama şimdi avrupa kupalarına gidildiğinde foya meydana çıkıyor, sivasspor örneğindeki gibi.

    manisaspor maçında ortaya çıktığı gibi, sorun galatasaray’ın üç kazma orta sahayla oynaması. bu arkadaşlar kusura bakmasınlar, derdim onlarla değil. kendi klasmanları için kazma diyorum. yoksa galatasaray sözlük’te captano başlığına yazanlara kanıyor değilim, bu üç orta saha beni her türlü sulu götürür susuz getirir.

    bu üçlünün ne kabahati var, böyle bir kadro kuranların kabahati. hepsi kendi standardında oynuyor, ama bu kadar oluyor işte.

    geçen haftaki manisaspor maçında galatasaray’lı futbolcular çok rahat, sakin oynamışlardı. herhangi bir hırs, maça asılma görmemiştim. büyük takım olma yolunda önemli bir adımdır bu diye düşünmüştüm. pek ülkemize göre bir şey değil. biz ki, koca bir sezonun şampiyonluğunu hatta koskoca uefa kupası şampiyonluğunu bile motivasyona, asıl kelimesi olan gaz vermeye bağlayan bir futbol ülkesiydik.

    ama iyimser düşüncelerimin hepsi boş çıktı bursa maçında.

    bursaspor – galatasaray maçında cimbom için can sıkıcı olan , sıradan bir türkiye ligi takımı haline gelmesiydi. ne total futboldan bir şey gördük, ne hücum futbolundan.

    en çok da bu teknik ekibin ne olursa olsun bildiğini oynatmaya çalışmasını sevmiştim halbuki. ilk defa umutsuz bir maç izledim.

    bu kadar ahkam kestikten sonra öneri yapmamak doğru olmaz, madem o kadar ukalalık yaptık.
    bir defasında söylemiştim : rijkaard ve ekibine güveniyorum ama güvenim sonsuz değildir elbette. kaleci ve savunmasında sorun yok galatasaray'ın. bireysel hata sayısı fazla değil. takım savunmasında sorun var. bunu futbolculara takım savunması yaptırarak çözmek de imkansız, kadro buna uygun değil.
    tek çözüm, sürekli hücum eden bir takım yaratmak. bu da kadroyu elano, arda, kewell, nonda, keita ile kurmak gerektiğini gösteriyor, mümkünse mustafa sarp da olsun.

    yani :
    leo franco
    sabri - gökhan - servet - balta
    elano - m.sarp
    arda
    keita - nonda - kewell

    bırakın rakipler düşünsün ! ! !

    --- alinti ---
  • 151
    beni o kadar sinirlendirmiştir ki colin kazım başlığına maç yorumu yazmama neden olmuş müsabakadır. *

    konuya gelecek olur isek ilk yarıyı lider bitirelim, 2. yarı fener çok avantajlı demekten dilimizde tüy bitti ama dinleyen yok maalesef. bu mağlubiyetle ilk yarıyı 4. bitirme durumumuz ortaya çıkmıştır. yeneriz sandık ama yenileceğimiz de hiç aklıma gelmezdi vallahi billahi.

    bu maçtan sonra takıma toptan h1n1 testi yapılmalıdır. gizli bir domuz gribi virüsü varolabilir. bir takım fizik kondisyon olarak bu kadar mı düşer kardeşim. bunda kesin sezonu rakiplerden 3 hafta önce açmamızın da payı var ama gene de bu denli bir düşüş sorgulanmalı ve çözüm bulunmalıdır.

    10. hafta da kaybedilen fenerbahçe maçı sadece 3 puan değil baros'u da kaybettirdiği için çok korkmuştum ve korktuğum başıma geldi. galatarasay forvetsiz sıradan bir takıma dönüştü. bir iki hafta güçsüz rakiplere karşı idare ettik ama son 2 haftada alınan puan kayıpları ve oynanan futbol bariz bir şekilde durumu gözler önüne seriyor.

    ligin başında galatasaray zevkli futbol ve bol gol pozisyonu buluyor rakiplere de bolca pozisyon veriyordu. son haftalarda değişen ortasaha sistemi baros'suz galatasaray'da rakiplere tuz biber ekti. pozisyon üretemeyen baskı kuramayan bir galatasaray izliyoruz haftalardır. arda'nın orta sahada ikilinin önünde oynadığı sistem daha tehlikeli gözükse de rakiplere göz dağı veriyordu ve rakip kapansa da açık oynasa da tutunamıyordu. şu an ise herşey tam tersine döndü. kapanan takım galatasaray'dan puan alabiliyor galatasaray kapanan defansı açamıyor.

    çalkantılı dönemden geçerken sorunların biran önce çözümlenmesini dilemekten başka seçeneğimiz yok maalesef. son iki hafta * sorunu açık bir şekilde göstermiştir. rijkaard'ın kimseyi dinlemeden sezon başındaki taktiğe geri dönmesi şarttır. yakalanıcak bir seri galibiyet takımı tekrar havaya sokar. galatasaray yediğinden fazlasını atacak kapasitededir *. e o zaman hücum hücum hücum...
  • 39
    bütün sezon boyunca yenersiniz, yenilirsiniz, berabere kalırsınız. puanlar toplarsınız, puanlar kaybedersiniz. ancak ve ancak bana göre sezon boyunca 2 ya da 3 maç bütün sezona damgası vurur ve kaderinizi tayin eder. işte bu maç o 2-3 maç kategorisine girecek maçlardan birisi. bazı yazar arkadaşlar olmaz öyle şey diyebilir ama kişisel görüşüm bu deplasmandan mutlaka galibiyet ile dönülmesi gerektiğidir.
  • 167
    27 kasim 2009 bursaspor galatasaray maci nda tekrar gördüğüm üzere sene başında sonuç aldığımız duran toplar tekrardan etkisizleşmeye başlamıştır.
    en az 3 korner; ön direkten aşırma ya da vuruş denemesiyle heba oldu. takımda servet, gökhan gibi iki uzun var ve bu adamlar yan toplarda bir tane tehlike oluşturacak vuruş, top indirme olayına giremiyor. kornerlerde tehlike oluşturmayan bir defans göbeği seçme geleneği var bu takımın. ihtiyaç duymuyor, defans adamı gol atmasın görevini yapsın diye düşünüyor herhal. yalnız aynı sorunun yansıması olarak, rakiplerin kullandığı yan toplar bizim için tehlike oluyor. iki kule ya adamı kaçırır ya da topu ıskalar. heyecan fırtınası yeminle.

    arda, barış, kewell kafa vuruşu, araya kaçma konusunda daha yetenekliler. uzun boyluları da gönderelim anlayışı, kornerlerde gelenek haline gelmiş. hem kaleciyi de görürler yakından deyu yollamayın oralara yazık, kalori israfı. ya özel çalışma yapsınlar hücum kornerinde kafa vurma ile ilgili ya da çıkmasınlar.

    kapanan, mücadeleyi tatlı sert yapan takımlara karşı oyunu açmakta zorlanıyor takım. bursaspor da fenerbahçe nin yaptığını yaptı. mücadeleyi hiç bırakmadı. sert olması gerekiyorsa sert yaptı. özellikle ilk yarı sabri nin çıkışlarında boş kalan sağ kanattan aktı. çok şükür son paslarda becerikli değillerdi. yoksa ilk yarı kopardı maç. hızlı adamlarla boş alanları iyi kullandılar.

    bir de turgay bahadır iyi adam. sercan da baros a mı benziyor ne?

    forvetsiz çıkmışız sahaya. bu tür bir tercihte çook yer değiştiren, hızlı ve isabetli paslarla, araya kaçan adamlarla sonuca gitmek olabilirdi. biz nasıl olmamalıyı oynadık sanırım. bir de şut çekmeyen bir takım mı olduk yoksa ben mi kaçırdım şutları. pozisyon çıkaramıyorsun, kaleye gidemiyorsun, şut çek. tekrar dene. sen denedikçe defans dengesi bozulur. en ufak açığı kapatmaya çalışır, alanını açar. çekmezsen bekler seni gel diye.

    sonuç olarak bir seçim yapılacak, üretken orta saha veya koşan orta saha. biz de bekleyip göreceğiz. sonuçlardan sonra da klavyemizin başında kah sinirli kah mutlu yorumlar yazacağız.

    gökten 3 elma düşmüş.. *
  • 155
    galatasaray maçlarında yanılgım çok azdır. bu maç yanıldım. maç kadrosunu öğrendiğimde maçı 3-0 kaybedeceğimizi öngörmüştüm. bursaspor'u gözümde fazla büyütmüşüm, bu maçtan sonra sercan yıldırım'dan da vazgeçtim. bu gökhan zan'la servet'i maymuna çeviremeyen istikbal vadeden futbolcuyu ben takımımda istemem.

    listeye bakarsan ligin en büyük maçı olması lazım. uzun yıllardan sonra bursaspor kafaya oynuyor, şehir takımı istim üstünde. maç bayram günü oynanıyor, tribünler yemyeşil, tıklım tıklım, galatasaray geçen hafta yenememiş, kaptan iyileşmiş, hava, saha mükemmel. maçta gol pozisyonu yok. yazıklar olsun böyle üst düzey maça.

    ben artık iyiden iyiye kıllanmaya başladım. bir takım 1 ayda bu kadar kötü dönüşüm gösteremez. bu adamlar galatasaray'da yeni bir şey denemek için gelmiş olmasınlar. hani yeni bir ilaç bulunur, 3. dünya ülkelerinde denenir, aynı şey olamaz mı? nerde görülmüş 8 tane kazmayla şampiyonluğa oynayan takım? arda turan'ın bu maçta bırakın oyununu kaptanlığını bile göremedik. maçta var mı yokmu belli değildi. kolunda kaptanlık bandı olmasa kaptan kim anlayamayacağız. belliki grip kimseye geçmesin diye kimseyle konuşmadı bile.

    ben artık yazmaktan bunaldım, bu takımın bu futbolcu tercihleriyle kazanması artık mucizelere kalmıştır. ve maçlar geçtikçe de bırakın golleri, gol pozisyonları bile azalacaktır ki bu maç gol pozisyonu istatistiğimiz tersine tavan yapmıştır. girdiğimiz gol pozisyonu sayısı yazıyla sıfırdır.

    devre biterken yanımdakilere sordum. yanımdakiler de sıradan televizyon seyircisi değil, profesyonel galatasaray taraftarıdır. galatasaray'ın santraforu kimdir diye? kimse bilemedi. nonda'yı kenarda görünce az buçuk ümitlenmiştim. oyun başlayınca arda'yı ön ortada gördüm, helal olsun sana neeskens hocam.

    hiç bir futbolcumuza kızamayacağım. hepsi mükemmel oynadılar çünkü! kabiliyetleri çerçevesinde mücadele ettiler. kabiliyetleri işte bu maçta hezimet yemeyecek kadar. gökhan zan ile servet çetin ikilisinin baş çelişkisiyim. bu ikisinin oynadığı maçları bundan sonra seyretmeyeceğim. aynı şekilde küstüm çocuklar, sarp ile balta için de aynı şeyleri düşünüyorum. hiç bir beklentim yok, bu maçta kaybettiğimiz için en ufak bir üzüntüm yok. hatta inanın memnun bile oldum. baştan söyledim bu kadro bu oyun yapısıyla ligin en kötü takımı manisa'yı yenemedi. beklerdim ki bu maçta bir değişiklik olsun. ne yapalım biz futboldan, galatasaray'dan anlamıyoruz demektir. galatasaray'ın ceoları sistem diyor başka bir şey demiyorlar. orta sahada 3 kazmayla oynayan, beklerinin tamamı kazma bile olmayan takımdan beklenen oluyor aslında. ne yazmıştı büyük türk spor medya sülükleri? galatasaray çok gol yiyor. sorunu çözdüler, allahları var son maçlarda takım fazla gol yemiyor. ortalamayı 1 e indirdiler. stoper baltalarına madalya verilmeli, madalya para etmiyor, dolar verilmeli. gerçekten pozisyon vermiyoruz. bu gidişle bundan sonra lig bitene kadar en az gol yiyen takım oluruz.

    nonda girerken keita çıkıyor. bu değişikliği skibbe yapsa benden büyük küfür yerdi. bu değişiklik, biz 1-0 yenilgiye razıyız anlamındaydı. zaten ayağında prangalarla oynayan manda yiyicisine kim pas verecekte o gol atacak?

    elano'ya acıdım, yine bu adam bence iyi oynuyor. ben olsam topa ayağımı sürmem. 70. dakika bizim için çok önemli dakika. sonuç ne olursa olsun dikkat edin bu dakikada oyuncu değişikliği oluyor. değişikliklerin sonuncusu aydın olunca biz maçı bitirdik zaten. iddia oynadık aramızda aydın topla buluşabilecekmi diye?

    surinamlının eski karısı hastalanmış, apar topar ülkesine gitmiş. hollanda'da bir türk restaurantında maçı seyretmiştir. kenarda eksikliğini hissetmedik. geçen haftaki manisa maçında alınan 1 puanla lidere yaklaştığımızı söylemişti. bu maçtan sonra da umutlu konuşurlar, önümüzde çok maç var nasılsa, son 3 maça 8 puan geriden girsek bile olur.

    kaleye gelen topun gol olmasına 3 senedir alıştık. leo artık topu oyuna elle sokmuyor. hakan balta futbolu bu sene bırakmış, sabri eski günlerine geri dönüş yaptı. bir şeyler olma ihtimali ancak kewell'in ayağına top geldiğinde oluşuyordu.

    üzülmeyin sakın, hele takıma kızmayın. futbolcu kalitemiz bu kadar, bu defans yapısıyla bu orta saha kurgusuyla önümüzdeki her maç bir önceki maçı aratacaktır. bunca yatırıma, bunca beklentiye yazık. takım oynunu çok güzel oturttular, hakkını yemeyelim. cümbür cemaat kötü oynamaca bizim karakterimiz oldu. geçmiş olsun hepimize.
App Store'dan indirin Google Play'den alın