• 51
    26 yaşındayım. en son kadıköy'de galatasaray galip geldiğinde 9 - 10 yaşlarında bir velettim. babam futbola çok düşkün olmayan bir adamdı. tabii ki bu maçı kahvede izlemeye gitmedi. ve pek tabii ben de evde özetini izlemiş ve geçmişimdir sadece.

    şimdiki aklım olsa, o maç sonunda deliler gibi sevinir, babama yalvarır konvoya çıkardım. dile kolay. 16 - 17 yıl. sayamıyoruz artık. o zamandan bu zamana ben ilköğretimi, liseyi, üniversiteyi bitirdim, master bitiyor, işe girdim, evlendim anasını satayım. hala ve hala o galibiyeti göremedim. sanırım son 5 senedir de o sene bu sene diyorum. bu defa o sene bu sene falan demeyeceğim anasını satayım. artık o galibiyeti yaşamak istiyorum. bu kadar basit. 1-0 olsun, 5 topları direkten dönsün ama bu şansımız dönsün artık da kazanalım.

    inancın, taktiğin, kimin oynadığının önemi yok. fener maçlarında drogba da oynadı, hakan şükür de oynadı kadıköy'de ve galip gelemedik. bu maçı kazanmak için kalite ya da iyi oyuna da ihtiyacımız yok. 3 şut çekeceksin 2'sini gol yapacaksın. bu şansın olacak. 5-1'lik ve 6-0'lık maçlar bile bunun en büyük kanıtı.

    allah aşkına kim oynarsa oynasın yeter ki şansımız yanımızda olsun.
  • 54
    fenerbahçe'nin bu maça kadar ne kadar kötü oynadığı çokta önemli değildir. bu yaşıma kadar o kadar kötü fenerbahçe gördüm, bütün maçlardan önce kesin galip geliriz dedim ama daha nasip olmadı. en son çok iddialı konuştuğum benfica deplasmanı sonrasında oynadığımız kadıköy deplasmanıydı ve maçın başında öne geçmiştik ama sonra maç yine 4 olmuştu. sanırsam bende de öğrenilmiş çaresizlik baş gösterdi. umarım futbolcular da yoktur bu durum ama kazanacağımızı zannetmiyorum :(
  • 55
    maç üzerine biraz fikir jimnastiği yapınca hamza hoca'nın önünde bu maç özelinde ilginç bir seçim olduğunu düşünüyorum.

    son zamanlarda müthiş bir hakan balta izliyoruz.
    gerçekten stoper oynamaya başlayana kadar performansını hiç beğenmediğim bir oyuncuydu. ancak özellikle 1,5 senedir oyunuyla sahada galatasaray'a çok şey kattı. hem topu kullanmada gerçekten çok başarılı, hem de ihtiyacımız olan lider stoper profilini sergilemeye başladı. bu sezon daha da çok görmeye başladık hakan balta'nın defansı yöneten bu oyun karakterini. *gençlerbirliği maçını düşünelim mesela. defans çizgisini kusursuz şekilde ilerde tuttu. sırf doğru defans çizgisi dahi süper lig denen ironide şampiyoluğa oynayan takımlara 10 puanlık katkı yapar. hatta ve hatta kendisine verilen yeni kontratı da bu nedenle galatasaray yönetiminin yaptığı doğru bir iş olarak niteliyorum. adam güven veriyor.

    bu maça dönersek fenerbahçe forvet hattında fernandao'yu illa ki kullanıyor. fizik olarak çok çalışan ve rakip defansı yoran boğa gibi güçlü bir oyuncu. zaten bütün numarası da burada adamın. o nedenle bir maçlığına belki denayer'i sağ bek kullanma fikrinden vazgeçebiliriz. onun yerine stoper ikilisinden bir tanesi olarak düşünebiliriz. böylece fenerbahçe'nin forvetine karşı 2 güçlü stoperle çıkıp hücum etkinliğini ciddi manada düşürme şansımız olur. kenar ortalarında da rakibe üstünlük kuracağımız manasına gelir ayrıca bu seçim.

    denayer ile oyuna başlamanın bir diğer avantajını da duran toplarda görmemiz mümkün. zira denayer ofansif manada henüz skor üretmese de kariyerine bakıldığında gerçekten verimli bir adam. örneğin geçen sezonu 7 gol ile tamamlamış. derbileri çoğu zaman duran toplar çözer. tabi bu açıdan sağ bek oynasa da sonuç değişmez. ancak hamza hoca 17 ekim 2015 gençlerbirliği performansından sonra sabri'yi oynatmayı ciddi manada düşünecektir. malumunuz kendisinin sabri aşkı farklı bir boyutta.

    gerçi tüm bu bahsettiğim hadise totalde birbirini tanımış hakan balta, chedjou uyumundan daha mı önemli ona karar verecek olan kişi hamza hoca. zira denayer'i yarım devre dışında hiç birimizin stoperde izleme fırsatı olmadı. idman performansını da en azından ben bilmiyorum. bakalım hoca bizi şaşırtacak mı, yoksa artık güven vermeye başlayan defans dörtlüsünü bozmadan mı sahaya çıkacak...

    bir de bu maç için umutluyum açıkcası.
    çünkü fenerbahçe'de galatasaray maçlarında ciddi baskı yaratan bir emre belözoğlu artık yok.
    caner'i ilginç şekilde teknik direktörleri pek tercih etmiyor. dolayısıyla sahada olsa bile saçma sapan hareketler yapma riskini alamayacaktır.
    geriye volkan kalıyor ki o da kaleci olduğu için topa uzak. ancak pozisyon bazında oyunu gerebilir. o kadarını da kaldıracak seviyede futbolcularımızın psikolojisi.
    özetle topa sert oyuncuları var fakat çirkef oyuncuları kalmadı adamların. bunca sene kadıköy'de sırtımızı yere getiren çoğu zaman fenerbahçe değil, kurdukları saha içi baskısı oldu. herhalde maça yine bilal, selçuk ikilisi ile başlarız. eğer fazla kırılgan olmazlarsa fenerbahçe'yi sindirmemiz çok da zor olmaz. hücum hatlarına gelene kadar caner dışında top kullanma becerisi olan futbolcuları yok. stoper ikilileri uyumsuz.
    ayrıca bu sezon galatasaray deplasmanlarda iç sahadan çok daha iyi bir grafik çiziyor.
    galatasaray için genel manada çok iyi şeyler söyleyemicem. son bir iki maçta takımın temposunda ve formunda bir kıpırdanma var ancak objektif bir bakış açısıyla hedeflerimize göre zayıf bir görüntü çiziyoruz. yine de ne yalan söyliyim tam kazanılacak derbi. sezon başından beri sergilediğimiz duran top performansımız bile bize 3 puanı getirebilir...

    korkmadan sahaya çıkalım. yasin'i, podolski'yi ve sneijder'i kullanalım. önde bastığımız sürece kjaer, ba, topal ve de souza hattı topu ileriye şişirmek zorunda kalacak. işte bu noktada bahsettiğim hadisenin önemi ortaya çıkıyor. maç boyu denayer ve chedjou gibi iki stoperle yorulmadan boğuşabilecek bir forvet oyuncusu dünyada pek yok. varsa da bu fernandao değil de ekstra teknik özelliklere sahip ibrahimovic, diego costa gibi her şeyin tek bünyede toplandığı isimler. rakibin şişirdiği hava toplarında üstünlük kurduğumuz anda oyunu istediğimiz gibi yönetiriz. ama gerçekten zor tercih. en azından yerleşmiş defans hattını bozmaktan çok daha zor...
  • 56
    kazanırsak bence bala değil de ezerek kazanırız gibi geliyor bana. rakibimiz zaten kötü. bala kazanamayız gerçi kadıköyde fener balı denen bir şey var. ayrıca fenerin başında yabancı teknik direktör olması bizim için büyük bir avantaj. adam bir defa derbi kültürünü bilmiyor. beşiktaş maçında van persie'yi oynatmadı adam ya. eğer o maçta takımın başında ismail kartal falan olsaydı fener bir şekilde kazanırdı o maçı bence.

    bizim ise son haftalarda özellikle hücum anlamında formumuz yükseliyor. hocanın kafasında tam anlamıyla bir 11 oluşmaya başladı bence. sezon başında kim nerede belli değildi ama gençlerbirliği maçının ikinci yarısı gösterdi ki, takım bu sistemle ve bu futbolcularla oynar. hamza hoca da bu maçı kazanırsa 3 kupadan bile daha büyük bir başarı yapmış sayılır. dile kolay, 16 yıldır yenememişiz rakibimizi. sadece beraberlikler var. ayrıca kazanırsak hamza hocayla ilgili bazı eleştiriler yerini desteğe bırakır bence. hocanın da özgüveni yükselir gibi geliyor. ama tabiki bu çok zor.

    bu maçı kazansak da kaybetsek de şampiyonluk yolundaki hedefimiz değişmeyecek. yine favori olmaya devam edeceğiz. her yıl böyle oluyor çünkü. fenere kaybetsek, hatta fark yesek bile sezon sonu bir şekilde şampiyon oluyoruz. bu fazla etkilemiyor bizi. o yüzden çok da stresli olmamak lazım. ama kazansak fena olmaz aslında.
  • 57
    yok burak, yok umut oynasinmis hikaye. biz oraya ne adamlarla gittik, butun sene topa vuramayan selcuk sahin gibi kazmalardan yedigimiz gollerle maglup olarak donduk. bizim orada maglup olmamizin tek sebebi , mac oncesinde gereksiz sekilde yok 15 sene oldu, yok boyle oldu gibi gerilmemiz ve asiri sekilde motive olarak cikip istediklerimizi yapamamamiz. bu isin taktigi teknigi yok.

    33 yasindayim..bir cok kadikoy maci izledim. bir cogu macta iyi oynadik, iyi basladik, hep ilk golleri kacirdik. ornek mi ? necati'nin ,hakan sukur'un ilk 10 dakika icinde karsi karsiya kacirdiklari, sonra kalemize gelen, ilk veya ikinci toplarin hep golle sonuclanmasi. belki bunlari hatirlamayanlar olur ama burak yilmaz? topun mistik sekilde havalanarak disari cikmasi? bir kere one gectik burada lincoln ile, daha iki dakika topu tutamadan selcuk sahin'den gol yedik kornerden. malesef, fenerbahce kalecilerinin extra performans gosterdikleri maclar oluyor kadikoy maclari.

    yukarida dedigim gibi, bu isin taktigi yok kardesim, gireceksin, atacaksin, yok ahlar vahlar, sakin kalacaksin, germeye calisacaklar gerilmeyeceksin..
  • 58
    farklı duygular hissettiğim maç. fenerin sadece yıldızlarıyla bize 2-3 tane sallamasını beklerim normalde ama kayserispor maçında vasatı bile aşamadılar. ona rağmen -kazanmış olmalarının da etkisiyle- şımarıklıkları hat safhada. vitor pereira denen bir adam var. üstüne üstlük bizde hamza hamzaoğlu şansı mevcut. şampiyonlar liginde kötü gittiğimiz için ligde kazanmak zorundayız. üstelik fenerbahçe taraftarı eski halinden çok uzak. geçen sene tribünden uzaklaştırılmış olmaları tribün baskısını unutturmuş. sanırım feneri en çok yıldız oyuncuya sahip olduğu sene yeneceğiz. üstelik bizim yabancı futbolcu sayımız da ligin en düşüğü durumundayken.
  • 59
    her fener deplasmani oncesi kanun gibi fener yine kotu,karisik ve pamuk ipligine bagli. biz ise her fener deplasmani oyun olarak onlardan bir tik iyiyiz. ama sonuc hep onlari ipten aldik, kaostan cikardik . bu sefer bir galibiyet alsak adamlarin tek tutundugu dali kiracagiz . bu onlari inanin 5 sene geri goturur bu sene sampiyonlugu birakin darmadagan olurlar. artik istatistik diye bir sey varsa bu sene o senedir. 1-0 olsun bizim olsun
  • 60
    22 aralık 1999 fenerbahçe galatasaray maçı oynandığında üniversitede ilk yılımdı. okulu 5.5 yılda bitirdim. askere gittim, yıllarca işsiz kaldım. işe girdim, iş değiştirdim, evlendim. çocuğum oldu, çocuğum 2.5 yaşına gelecek ama o günden sonra kadıköy galibiyeti görememişim. ama şampiyonluğu kadıköy'de ilan etmek gibi, şükrü saraçoğlu stadyumu'nda şampiyonluk kupası kaldırmak gibi 100 yılda bir olacak muhteşem bir iş yaptık ki daha 50 yıl yenemesek umurumda olmaz.

    fakat burak yılmaz'ın dediği gibi istatistikler ve seri skimde değil biz oraya kazanmaya gidiyoruz.
  • 62
    1-2 kazanacağımız maçtır.

    en iyi dönemlerinde kadıköy'de mağlup olan ve en kötü zamanlarında kadıköy'de taş gibi top oynayan bir takımız biz. o yüzden haftaya kazanacağımızı düşünüyorum. hiç bu kadar umutlu olmamıştım. fatih terim'in son dönemindeki ilk şampiyonlukta da, keita'lı arda'lı kadromuzda da.

    25 ekim 2015 akşamı saat 21:00'da buralar şenlik olacak.
  • 63
    derbileri anlamlı kılan nedir?

    derbi: özellikle futbolda, genel olarak tüm sporlarda, aynı şehir veya bölgenin takımları arasında oynanan karşılaşma. yüksek rekabetin yaşandığı derbiler, büyük ilgi gören maçlardır.

    türkiye'nin ilk ve en büyük iki futbol takımlarının karşılaşmasında, yıllardan beridir bir rekabet, çekişme, sadece dillerde de olsa bir dostluğun olduğu aşikardır. bunlar galatasaray ve fenerbahçe birlikte anıldığında akıllara ilk gelen şeyler. daha bir çok şey de ekleyebiliriz.

    geride kalan 8 hafta sonunda 17'şer puanla ikincilik ve üçüncülüğü paylaşan galatasaray ve fenerbahçe'nin şu ana kadar kendilerinden beklenenleri -en azından oyun anlamında- veremediğini söylesek pek abes kaçmaz herhalde. fenerbahçe açısından baktığımızda, yeni hocaları, antrenörleri ve iskeleti değişen takımı ile bir uyum süreci geçirdiğinden pekala söz edebiliriz. ancak unutulmaması gereken noktada şu var, fenerbahçe inişli-çıkışlı bir grafik çiziyor ve oyun anlamında özellikle yıldız oyuncularının baskın karakteri ile aldıkları galibiyetler dışında bir esprisi yok. ha bu demek değildir ki, bu devran böyle döner. belki bir formasyon değişikliği, belkide kenarda oturan 1-2 kişinin takıma monte edilmesi, hatta şu an uzak bile olsa bir hoca değişikliği ile aranılan tempoya ulaşabilirler. sonuçta her oyuncusu, bakıldığında lig seviyesinin en üzerinde bulunan oyunculardan oluşuyor. bugün fenerbahçe'nin rotasyon anlamında ligin en kaliteli takımı olduğu konusunda herkes hemfikirdir herhalde. ancak derbi için, yukarıda belirttiğim sebeplerden mütevellit fenerbahçe'nin kadıköy'deki maçta ev sahibi olması dışında bariz bir artısı yok gibi gözüküyor. buna bir de galatasaray'a karşı yıllardır süregelen yenilmeme geleneğini de eklersek bu maçtan en az bir puanla ayrılması sanırım kimseyi de şaşırtmayacaktır.

    galatasaray'da ise, geçen sezon takılan dördüncü yıldızın getirdiği o 'dördüncü yıldız baskısı', yerini şu aralar yönetim-futbol takımı-hoca-taraftar dörtlüsü arasındaki iletişimsizliğe ve mantıksızlığa bırakmış durumda. mantıksızlık olarak açıklayabildim bunu, lakin sezon başından, hatta geçtiğimiz sezonun bitiminden itibaren bilhassa dursun özbek yönetimi ve hamza hamzaoğlu tarafından yaz aylarını çokça meşgul eden 'denge' ve 'iç dinamiklerimiz' anahtar kelimeleriyle oluşturulmuş açıklamalar söz konusuydu. taraftar, koca yaz boyunca forvet ve bek pozisyonlarının güçlendirilmesi için yönetime karşı bir baskı halindeyken, dursun özbek ve hamza hamzaoğlu bu konuda oldukça inatçı bir tavır sergilediler. buralara herhangi bir transfer gelmediği gibi, üzerine sabri sarıoğlu'nun ne derece hak ettiği oldukça sorgulanan zamlanmış sözleşmesi de eklenince işler biraz çığırından çıkmış oldu. hatta ve hatta, 31 ağustos 2015 tarihindeki 'transfer skandalı'nı da eklersek, bu olaylara neden mantıksızlık dediğimi daha rahat ifade etmiş olurum. ha tabi, bir de galatasaray'ın forvet hattının, rakiplerine nazaran durumu da bu durumu iyice hararetlendirmiş olabilir.

    son gençlerbirliği maçında alınan 4-1'lik galibiyette, galatasaray hiç olmadığı kadar üretken, istekli ve hücum opsiyonlarını zenginleştirmiş bir vaziyetteydi. elbette bu skorda ve oyunda bu denli iştahlı olunmasının sebepleri arasında, ikinci yarının heneb başında 10 dakika içerisinde biri kenar, diğeri duran top olmak üzere iki kafa golü ile zorlanmadan skoru almasının da payı vardı. buna mukabil, gerek gençlerbirliği'nin de açık oyunu, gerekse özellikle ilk yarıdaki -bana göre- hatalı kadro ve dizilişten vazgeçilmesi de galatasaray'ın cumartesi akşamı çarpıcı bir galibiyet almasını sağladı. ancak hala kafalarda soru işaretleri var ve bunlar çok doğal. bir örnekle açıklayacak olursak, maçı 1 gol 1 asist ile tamamlayan ve maçın yıldızı seçilen chedjou'nun, ilk yarıda yaptığı kritik hatanın gençlerbirliği'ne bariz gol şansı tanıması ve eski galatasaray'lı stancu'nun topu direğe nişanlaması, savunma kısmında hala ciddi zaafiyeti olduğunu kapatmıyor ne yazık ki. bu pozisyonda gol üretilemese de, yine orta sahada kaptırılan basit bir top sonrası el kabir'in elini kolunu sallaya sallaya boş kaleye topu yuvarlayarak galatasaray savunmasına nasıl gol atılabileceğinin dersini vermesi de ilk pozisyonun bir başka versiyonuydu adeta.

    klişe kaçacak sözleri pek sevmem, ancak bu derbi öncesinde bir takımın, diğerinden pek de üstün bir yanının olduğunu sanmıyorum. galatasaray'ın biraz daha oturaklı ve birbirini tanıyan bir kadrosunun olması ne kadar rakibine nazaran olumlu bir şey olarak söylense de, bu durumu fenerbahçe'nin yıllardır süregelen iç sahadaki derbi karnesi eşitliyor. nice derbiler gördük, fenerbahçe takımının yıllarca ne kadar kötü, hatta aciz bir top oynadığı dönemlerde kadıköy'de galatasaray'ı sürklase ettiğini. ilk aklıma gelen mesela, 2002 yılındaki derbi. werner lorant döneminde fenerbahçe'nin sezonu altıncı tamamladığı sezonun en önemli randevusunda 6-0'lık flaş skor vardı, ki fenerbahçe'nin o sezonki sıralaması, 1989'dan sonraki en kötü yeriydi. yine luis aragones döneminde bambaşka tartışmaların döndüğü zamandaki derbide, hele ki 1-0 geriye de düşmüş oldukları maçta 4-1'lik net galibiyetleri bu konunun form durumuyla, ya da iyi oyunla alakalı olmadığını bizlere gösteriyor.

    yine bir fark olur mu bilinmez, açıkçası ne gollü bir müsabaka, ne de öyle oyun zevki açısından seyir zevkini yükselten bir maç beklemiyorum. galatasaraylı futbolcuların yıllardır süregelen kadıköy galibiyeti hasretini bitirecek olma isteği onları ekstra motivasyona sokacaktır, keza aynı şekilde derbilerdeki iç saha karnesi oldukça başarılı olan fenerbahçe'yi de olumlu etkiler.

    'istatistik mini etek gibidir, çoğu şeyi gösterir, ancak esas isteneni göstermez.'

    sir alex ferguson'un bu meşhur sözünü hatırlamakta fayda görüyorum. zira elimizde öyle bir veri var ki, bu ve bundan 10 sene evvele kadar geçen bütün derbi maçlarına karşı büyük bir referans oluşturuyor.

    'fenerbahçe futbol takımı, kadıköy şükrü saraçoğlu stadı'nda 17 nisan 2005 fenerbahçe beşiktaş maçından bu yana yenilmiyor.'
  • 66
    valla asıl olay enerji hocam,

    şu an sadece gs taraftarının evrene yaydığı negatif enerji nükleere dönüşsün rusya ve japonyayı dörde katlarız.

    çok net söylüyorum.

    kimle konuşsam aynı şey,

    yener, ezer geçer, puan vermez, handikap olur...

    evde, ofiste, okulda her yerde!

    eski futbolcularından, teknik heyetine, futbol yazarından sanatçısına herkes aynı şeyi söylüyor fenerbahçe yener.

    ulan bu kadar negatif enerji ile zaten yenemezsin.

    galatasaray son on yıldır gerek vasıfsız taraftarın gerekse de medyanın saçmalıkları ile kadıköye hep iki sıfır geride gitti.

    kimse inanmadı, taraftarından futbolcusuna kimse inanmadı.

    şimdi de aynı güruh iş başında,

    top şimdi bizde ya adam gibi inanacağız takım olarak taraftar olarak ya da saçma sapan derbi geyiklerine özne olacağız.

    inanın, inanalım yalvarıyorum yıkın şu negatif algıyı,

    beni korkutan evinde anadolu takımlarına madara olan, deplasmanda karı zoru ile maç kazanan fener değil,

    beni korkutan inanmayan taraftar, inanmayan topçu.

    diyor ya hani;

    hepiniz metin gibi oynayın, yenilmekten sakın korkmayın,

    ruhunuzu koyun bugün ortaya aslan gibi çıkın sahaya diye

    işte o gün bu gün,

    bu gün zafer günü!

    afedersiniz ama inanmayan da siktirsin gitsin, bu kadar net söylüyorum siktirsin gitsin!
  • 67
    ulan hep inandık be. 2010'daki o maç hariç hep inandık, hafızanız mı zayıf bilmiyorum ki. hep bu sefer dedik dedik, hatta fener'i küçümsedik, bu sefer çok kötüler dedik ama maç sonları hep o asık suratla içilen sigaraları, gevşek fenerli gülümsemesini hatırlıyorum.

    ben umutlu değilim arkadaş kusura bakmayın, isterseniz buna öğrenilmiş çaresizlik diyin ama bıktım arkadaş. bir takım deplasmanda 16 senedir ezeli rakibini yenemiyorsa taraftarın suçu ne olabilir ki. insan biraz utanır, bir kere de yener yahu.
  • 68
    çıkacak olası beraberlikte bile perreira'nın kovulacağını düşündüğüm maç. kaç senedir yenemiyoruz. herkes yaşından örnek vermiş. 23 yaşına yeni girdim bende. 2000-2001 senesi suat'ın atıp 2-1 kaybettiğimiz maçtan beri her derbiyi hatırlıyorum. erken yememek falan hikaye. bu süreçte erken yedik, ortalarda yedik, son anlarda yedik kısaca her an yedik bu adamlardan.

    olay maalesef beceriksizliğimizde. iyi ayakların varsa biraz da şanslıysan skor gelir zaten ancak bu statta beceri eksikliğini aşamadık. kimlerle gitmedik ki. hakan gitti, burak gitti, baros gitti, kewell, lincoln, elano, arda, melo, sneijder, drogba ve niceleri. bu kadar kaliteli ayağın kaçırdıklarına beceriksizlik denmemeli bence.

    ayrıca rakibimizde her maçtaki kırılma anlarında hep aradığı buldu. ofans takımı çıkarız 20 dakkada 2 tane yeriz, kapanarak oynayalım deriz 80'den sonra yeriz falan da filan. rakipte çok şanslı. mesela iç saha maçlarında bir sneijder'in ayıyı sağa sola attığı maç dışında böyle acayip kötü oynayarak kazandığımız maç yok. o nedenle olayın tamamen doğaüstü olduğuna inanıyorum.

    dilerim şu sahada şanssızlık her neyse onu kırıp perreir'yı portekiz'e yollarız en çabuğundan. ancak tabii ki kaybederiz demekten kendimi alamıyorum. kaç sene oldu, aranılan skor gelmediğinden kadıköy hep içimi sıkıyor.
  • 69
    daha önce belirten oldu mu bilmiyorum ama 21 ekim 2015 galatasaray benfica maçında alacağımız iyi bir sonuçla fenerbahçe mağlubiyeti gözümde garanti gibi bir hal alacaktır. iki takımın performanslarına bakarsak: futbol olarak iyiye giden yavaş yavaş toparlanmaya başlayan ve avrupa'da da güçlü rakibinden puan veya puanlar alarak güven kazanan galatasaray; öteki tarafta ise haftalardır, yaptığı sansasyonel transferlere rağmen iyi futbol oynayamayan, avrupa'da kötü giden bir fenerbahçe. maç başlar ilk 20 dakika galatasaray bir önemli gol pozisyonundan yararlanamaz, fener'in kaleye attığı ilk 2 bombastik şut gol olur, sonuç 4-1. kadıköy'deki fenerbahçe maçlarının çoğunun özeti bu ne yazık ki. taktik falanla açıklanabilecek birşey değil. biz oraya ne kadrolarla gittik tecrübe falan da hikaye.

    tabi şöyle de bir durum var. hamza hamzaoğlu cidden çok şanslı bir insan. işte bu şans içindeki tek umut. bu seneki gidişatımız hamzaoğlu'nun verdiği yanlış, adaletsiz kararların arkasından bile oyun olarak olmasa da sonuç olarak iyi şeyler çıkması "lan acaba?" dedirtiyor. yendiğimiz ilk maç şüphesiz saçma sapan bir şekilde olacak bu çok bariz. eğer olur da yenersek umut'un 30 metreden attığı bir golle kazanacağımızı düşünüyorum.
  • 70
    yine fener’in alacağını düşündüğüm maç. kadıköy’de basiretimiz bağlanıyor kim ne derse desin. o yüzden hiç boşuna beklenti yaratmaya gerek yok. ha tersi olursa bal börek olur orası ayrı.

    ama bakıyorum fenerli arkadaşların hepsi, her sene olduğu gibi ters totemlere başlamış. ‘bu sefer kesin siz alırsınız’, ‘takım top mu oynuyo amk’, ‘galatasaray’ın oturmuş kadrosu var bizimkiler uyum sürecinde’ vb.

    yemezler.

    buradan fenerli dedeme de sesleniyorum. her maç bize gelip ‘kesin attınız oğlum bizimkilerde bi bok yok’ dedikten sonra fenerin gollerinde haykıra haykıra kahkahalar attığını da görmediğimi sanma dede.
  • 71
    geçen sene hamza hoca saraçoğlunda oturmuş düzenle oynadı ve kaybetti.

    tek isteğim maceraya, özel taktiğe, özel önleme girmeden bu maça ideal ve net kadrosu ile çıkması. tabi sakatlık ve ceza gibi durumlar haricinde kimle nasıl oynuyorsa o şekilde oynasın.

    bu maçın şifresi fenerin üzerine gitmek, bol bol hücum etmekten çekinmemek ve top çevirmek topa sahip olmaktır. defans yaparsan bizi taraftarla ve bu maçın özel atmosferi altında boğarlar. pererira bu maç için korkacaktır. cesaretle üzerimize geleceğini sanmıyorum. o yüzden çekinecek bir şey yok.
    bu maçtaki belirsizlik yasin'in durumu aslında. ilk 11 başladığı maçlarda iyi oynayamıyor sonradan girince çok etkili oluyor. hoca iki türlü de başlasa kabülüm ama ortada selçuk-bilal veya selçuk-jose yumuşak kalabilir endişesi de yok değil bende.

    avantajımız tüm defans hattının form düzeyi üst seviyede. muslera da eski havasını buldu gibi. önlerinde selçuk formda.

    muslera
    carole - hakan - chejdou - denayer
    selçuk - bilal
    poldi - şino - jose
    burak

    ben maçın başlama 11'i için sanki uygun gibi. jose'yi biraz daha sağa yakın kullanıp onu sağ iç gibi oynatıp dikine dirplinglerinden, topla katedişlerinden, pas istasyonu ve top saklama kabiliyetinden faydalanabiliriz. ayrıca içe katettiği için de sağda sabri de oynasa denayer de oynasa bekin önünü de açabilir.

    poldi'yi sevdiği yer olan sola çekersek ordan sıfıra inme veya çaprazdan şut imkanı yaratma imkanı da var.

    eğer bu taktik işlemezse bilal-yasin, jose-yasin, poldi-yasi değişiklik imkanı ile maça etki etme imkanı da oluyor.

    rakipte arkaya sızma yapacak oyuncular nani ve volkan. ikisi de sakat gibiler. eğer oynamazlarsa ben fernandao ve van persiyi marke edebileceğimizi düşünüyorum.

    sakin kalıp, hakeme ona buna sinirlenmezsek ve klasik fener balından gelen bir gol yemezsek bu maçı alırız gibime geliyor.

    yeter ki hamza hoca şapkadan tavşan çıkarmasın.
  • 72
    hamzanın balı, dursunun acemiliği, saflığı ve son sempatikliği ile birlikte
    iyiden iyiye tüm absürd ve anlamsız maneviyatın lehimize döndüğünü hissediyorum.
    bu sefer manasızca ve absürdçe yenebiliriz.
    eğer yenersek hamza kefeni yırtar, dursun bu seneyi kurtarır
    hele bir de uefa'dan makul bir kararla dönerlerse o zaman işler epey bir entersan hal alabilir.
  • 74
    galatasaray'ın kadıköy'deki maçlarda feneri yenememesinin nedeninin psikolojik üstünlük olduğu iddiaları var. ben bu iddiaya asla ve kat'a katılmıyorum. hatta bu iddiaları pompalayanların fener camiası olduğundan adım gibi eminim. yani yaptıkları bazı operasyonları gizlemek için psikolojik üstünlük masalını uyduruyorlar ve basında inandırdıkları andavallar sayesinde de bunu yediriyorlar!

    fenerbahçenin, galatasaray, trabzonspor ve beşiktaş maçlarında ve önemli gördükleri diğer maçlarda hangi operasyonları yaptığını gördüğüm kadarıyla yazmak istiyorum.

    1-öncelikle fenerli futbolcular bu maçlarda, diğer takımlarla yaptığı maçlardakinin asgari iki katı daha çok koşuyorlar, daha diri ve olağanüstü etkili oluyorlar. size en basit örnek olarak selçuk şahin'i verebilirim. bütün sezon vasatın üzerine çıkamayan selçuk, galatasaray ve trabzon maçlarında, otuz metreden çektiği şutlarla goller atmış, goller attırmıştır. bütün futbolcularda bu olağanüstülük olmakla birlikte, selçuk'u çok çarpıcı olması nedeniyle örnek verdim. (dikkatinizi çekerim bu sezon da fener, en iyi futbolunu beşiktaş'a karşı oynamıştır!) bu durumun test edilmesi için, fener'in bu büyük maçlardaki istatistiği ile diğer sıradan maçlardaki istatistiğini alın karşılaştırın her şey ayna gibi ortaya çıkacaktır. (efendim büyük maçlardaki motivasyon vs. terranelerine kulak asmayın) bu işi nasıl yaptıkları herkesçe bilinen bir sır.

    2-istedkleri hakemi tayin ettiriyorlar. hakemin kritik pozisyonlarda fener'in lehine düdük çalması için olağanüstü baskı altına alıyorlar. atama yapmadan önce mhk'ye baskı yapıyorlar, istedikleri hakemi atadıktan sonra da hakeme baskı yapıyorlar. hakemlerin elinin ayağının titrediği tek stadın şükrü saraçoğlu olduğunu bütün türkiye bilmektedir. onun için türk hakemliğinin katili bir bakıma feneliler ve fener stadıdır. çünkü o statda ki maçlarda bütün hakemlerin dengesi ve vicdan terazisi bozulur. bir daha toparlayıncaya kadar da zavallılar heder olur giderler.

    3-rakip takım yöneticilerine ağıza alınmayacak insanlık dışı küfürler ettirerek, hatta döverek maça gelmemeleri sağlanır. neden istenmez yöneticilerin maçlara gelmesi biliyor musunuz? çünkü yöneticisi şeref tribününde olmayan futbolcuların, bana ne anasını satayım, yönetici maça gelmiyorsa onları ben mi kurtaracağım diye düşünerek motivasyon kaybına uğrayacaklarına ve mücadeleyi bırakacağına inanırlar.

    4-taraftarlar özel olarak örgütlenerek, maç sırasında hakem üzerinde olağanüstü baskı oluştururlar. o nedenle kritik pozisyonlarda hakemler her zaman fener lehine karar verirler ve pozisyon da büyük ihtimal golle sonuçlanır.

    5-fener aleyhine yapılan en ufak hata büyütülerek, medyadaki kadrolu elemanları vasıtasıyla kıyameti koparırlar ve o hakemi de, o pozisyonda buldukları günah keçisini de (bir futbolcu olabilir, yardımcı hakemler olabilir vs) anasından doğduğuna pişman ederler.

    6-maç öncesinde rakip takım futbolcularından ulaşabildiklerine, her türlü gideri yaparlar. ibrahim akın ile ilgili tapeleri hatırlayalım hatta hiç unutmayalım. ayrıca koridorlarda ve saha kenarında rakip takım futbolcularına her türlü hakareti ve tehdidi yapmaktan bir saniye bile kaçınmazlar. (emre'nin biliç'e, kasımpaşa yedek kulübesine, volkan'ın hakemlere, lincoln'e aziz yıldırımın hakemlere vs. yaptıklarını unutmayın)

    7-bütün bunların yetmeyeceğini anlarlarsa, saha içinde bizzat örgütledikleri futbolcular kanalı ile (emre, volkan gibi) rakip takım futbolcularını tahrik ederek sinirlerini bozmaya çalışır ve kırmızı karta zorlarlar. bunun onlarca örneği olduğundan örneklendirmeye gerek görmüyorum.

    işte bütün bu operasyonları gizlemek için de bir psikolojik üstünlük masalı uydururlar ve herkes gibi kendileri de inanırlar. bunlara asla kanmamak gerektiğini üstüne basarak söylüyorum.

    fenere karşı yapılacak maçlarda bu gerçekler bilinerek hareket edilmeli, gerekli tedbirler alınmalıdır. örneğin atanan hakemin tarafsız olmasını sağlayacak tedbirler alınmalı, fenerin hakemler üzerindeki baskısı yok edilmeli, onların küfür ve tahriklerine hazırlıklı olunmalı, maça iyi motive olunmalı, kritik pozisyonlarda hakem düdük çalmadıkça asla mücadele bırakılmamalı, fenerli futbolcuların olağanüstü diri, hızlı olacakları ve çok koşacakları unutulmadan tedbirler alınmalıdır.

    fenerin büyük maçlar öncesi kötü futbolu sizi asla kandırmamalı. o tamamen taktik ve plan gereğidir. örneğin geçen pazar kayseri'de ki kötü futbollarına sakın aldanmayın. kayseri'yi nasıl olsa geçebileceklerine inandıkları için takımı zorlamamışlardır! böylece ajax ve galatasaray'a şu sinyali göndermişlerdir. bakın bizim form durumumuz iyi değil dolayısıyla sizin de motive olmanıza gerek yok. eğer bu zokayı yutarsanız sonuç sizin için hüsran olur. fener'in özellikle galatasaray maçında olağanüstü diri ve koşan bir takım olduğunu gö-re-cek-si-niz.
App Store'dan indirin Google Play'den alın