• 426
    maçkoskop
    kadro:
    muslera 4
    ebu 6
    semih 6
    ufo 5
    hakan balta 6.5
    melo 7
    selçuk 8
    emre çolak 5
    engin baytar 5
    neco 1
    elmander 6

    zurnanin zirt dediği an:
    ikinci yarının hemen başında neco’nun kaçırdığı gol, futbol tanrısı topius’un her zamanki gibi kimden taraf olacağını bize tebliğ ettiği andı.
    -
    varil:
    neco; kendisi yüzünden bayağı bir kardeşimle aram açıldı. attığı bir iki balık golden sonra göndermelerde bulundular. kimisi futboldan, futbolcudan anlamadığımı yazdı. neco gol atınca üzüldüğümü bile düşünenler vardı. oysa ki ben, son maçlarda iyice harlanmış büyük galatasaray’ın gol yollarına yakışmadığını, elbet bir büyük maçı onun yüzünden kaybedeceğimizi anlatmaya çalıştım. umarım haklı çıktığımda her şey için çok geç olmaz.
    -
    gladyatör:
    fatih çalışkan; biz süper final denen garabet yüzünden, abdurrahim albayrak’ın hayatından endişe duyarken, şu dandik, sadece fenerbahçe’ye bir şans daha vermek, üç dolar daha emmek uğruna oynatılan tansiyonu yüksek maça bir kardeşimin kalbi dayanmadı. kelime anlamında hep yazılıyor ve isteniyordu zaten. bu maçlara kalp dayanmayacak dediler. ilk defa dedikleri bir şey ne yazık ki doğru çıktı. tezahüratlarla uyu kardeşim, mekanın galatasaray tribünlerinin tam ortası olsun.
    borozanci:
    fırat aydınus; galatasaray- fenerbahçe maçlarının daimi hakemine güvenim her zaman tamdır. dünkü maçta da kendisine güvenimi sarsacak bir hamlesini görmedim. hakem kan emicileri muhakkak hatalarını bulmuştur, henüz ne gazete okudum, ne maçla ilgili tv programı seyrettim, bilmiyorum. sahaya en yakın yerden, doğu tribünü yan hakemin tam arkasından seyrettim maçı. son derece dikkatli ve maça, maç katmak için ellerinden geleni yaptılar. her maçımızı keşke fırat yönetse.
    -
    bir soru – bir cevap:
    maçın gittiğine ne zaman inandık?
    ben aydın’ın topunu volkan kurtardığında yanımdakine dedim. geçmiş olsun. benim gibi birine de metafizikin maça bulaştığına iman ettirdiler ya helal olsun. zaten çok geçmeden büyük galatasaray taraftarı da kadere razı oldu, ve maçın bitiş düdüğünü sessizce beklemeye koyuldu. son saniyelerde sabri’nin sol açık olarak oyuna girdiğini gördüğümde, azıcık ta olsa mucize bekleyenlerimizin soluk yüzlerini seyrederek, hayallere daldım.
    -
    imparator:
    takım muhteşem oynadı, bu oyun için hoca’nın yollarına çok sırmalar saçtık geçen maçlarda. bu maç için sitemlerimiz olacak. beşiktaş maçında sopayı yedikten sonra düzelen bir riera seyretmiştik. ve o maçın sonlarında da gol kokusu arayan, çok kısa zaman içinde golü sakladığı yerden çıkaracağına emin olduğumuz baros’u. neco’da ısrarın, takımı uçuruma götürdüğünü hepimizden önce tespit etmesi gerekirdi. oyun kurgusuna bir diyeceğimiz yok, ama riera ve baros’la başlasa beni yanıltmamış olacaktı. maçtan hezimet bekliyordum. oynanan oyun hezimeti alacak bir oyundu. ha topius’un fikri yine değişmeyecek idiyse, baros’un burnu koku alma yeteneğini yitirmişse o zaman neco’yu devreye sokabilirdi. sonradan giren neco, formayı kaptırma telaşıyla dün oynadığından çok daha iyi oynayabilirdi.
    -
    ordakiler:
    büyük galatasaray taraftarı, kemiksiz tribünlerdeydi. deplasman seyircisinin alındığı tribünün cam kafesi de gerek duyulmayacağı için sökülmüş, uzun yıllar görmediğim tıklım tıklımlık sağlanmıştı. herkes gördü muhteşem kareografik gösteriyi. ne var ki stadın diğer taraflarında hiçbir görsellik yoktu. takımı uğurlamaya gidenlerin bayrakları tribünlerde olsaydı çok daha ürkütücü bir görüntü verirdik. tamımızın fark beklediği maçı, hiç hak etmeden kazanan, kazandığı için utanmadan soyunma odasına gideceğine ortalıkta tepinen şebeklere bulaşmayarak büyük taraftarlık örneği gösterdiler.
    -
    analiz:
    bu sefer maçın hikayesini bitiş düdüğünden geriye doğru yazacağım. maç bitti, 52.500 galatasaraylı gördüklerine inanamıyor, tekrar tekrar tabelaya bakıyordu. o sırada fenerbahçeli futbolcular aleks hariç utanmadan tepiniyorlardı. boka bakar gibi baktılar, acıdılar. içlerinden en çapulcu sayılabilecek birinin bile aklına görsel şovda kullandığı kartonu bile atmak gelmedi. sıfır küfür ile maçı bitirmişlerdi. bu ülkeye fazlaydılar, takımları nasıl bu ülkeye fazla ise, taraftar da fazlaydı. takımı çağırdı, kalbine bastı, bir kez daha içlerinen biri olmaktan onur ve gurur duydum.

    maç 1-2 bitmek üzereydi, taraftar umut kesmişti. muhtemelen kulübenin de bir mucizeye inancı yoktu. olsa gitmiş maçı kurtarsın diye, sol tarafa sabri’yi alırmıydı? sabri muhtemelen, son maça bir mesaj iletmek için oyuna sokulmuştu. belki fenerbahçeli futbolculara söylenmesi gereken bir şeyler vardı. çünkü bu büyük maça galatasaray türkçe bilmeyen bir kaptanla çıkmıştı.

    guru duyduğum bir şey daha vardı dünkü maçta. selçuk inan’lı, felipe melo’lu orta sahamız. maça yan hakemden sonra en yakın adam bendim, dikkatle izledim orta sahamızın verdiği savaşı. bu kadar gol pozisyonu üreten bir orta saha tandemi olan takımın adını bilen varsa yazsın, ben inanmıyorum. fenerbahçe’nin sıçan gibi oynamasını sağladılar. ve onlardan selçuk, fenerbahçe’nin büyük kalecisinin uzadığı halde çıkaramayacağı yere bıraktı topu. devamında 2. gelse, ali sami yen stadının 30 senede kazandığı cehennem apoletini takıp, tek bir sezonda dosta düşmana ilan edecekti arena. golün peşinden yapılan tezahürat bir önceki gece oynanan el klasiko’yu canlı seyredenleri utandırmıştır.

    bizim kendi sosyal medyamızdan okudum istatistikleri. fenerbahçe’nin topla en çok oynayan oyuncusu volkan demirel’miş. ben fenerli olsam utanırdım. ama fenerli ‘’nasıl koyduk’’ diye anırmaktan henüz uyumadı. buraya not düşüyorum, şampiyonluktan en ufak bir endişe duyanınız varsa okumayı kessin. yalnız notum bu değil, eğer son maça şampiyon girersek, fenerbahçe’ye yenilerek şampiyon olursak ben bırakın sevinmeyi, şampiyonluğu saymayacağım. bırakalım o lanet olası bakırdan kupa bokludere’de kalsın.

    !999 yılnda topius’un en somut devreye girdiği maçı hatırladım. 90 dakika tek kale oynayıp, samuele conson’un balık serbest vuruştan attığı ve yenildiğimiz maçı. inanın o maçta fener çok daha iyi oynamış, birkaç pozisyona girmişti. ve daha galatasaray o maçta bu kadar ezmemiş, aşağılamamıştı fenerbahçe’yi. 40 sene önce avrupa kupası maçlarında işte tam böyle oynardık. maç taktiği, 8-2-0 unutulmaz sıçan takım dizilişiyle oynamak, önce hezimet yemeyip rezil olmamak, sonra da yüce gök’ten mümkünse bir gol dilenmek, maçı kazasız belasız atlatmaktı. fenerbahçe aynen böyle oynadı, duaları kabul oldu, gökten resmen kemik yağdı.

    semih ve ufo, iki defa hamle yapamadılar topa. ikisi de gol oldu. muslera bu sefer panterliğini gösteremedi. ankaragücü maçında bile daha çok topla buluşmuştu. gole kadar geri pası bile alamadı. golden sonra da 2. gole kadar sıkıcı bir şekilde kalesini bekledi. takımın en değer verdiğimiz 3 lüsü çok somut olmasa da yenilen gollerde çaresiz kaldılar.

    bu kadar çok iyi oynamak, çok gol kaçırmak takımın motivasyonunu düşürdü. 20 pozisyona gireceğimize 7 pozisyona girsek daha iyi olurdu. atamayınca, sonraki pozisyonda atamadığı aklıma geldi, belki başka bir vuruş tekniği denedi bu sefer yine kaçırdı. kaçırdıkça, moraller bozuldu, yine atamayacağım korkusu oluştu. nitekim aydın beşiktaş maçında çok daha zor pozisyonu sürükleyip gol atmışken, dün gece çok kolay topta istediği vuruşu yapamadı. bunda eminim kendisinden önce 10 larca topu yanlış, yetersiz vurup atamayanların rolü vardı.

    geçmiş olsun diyoruz hepimize. yeter ki böyle oynayalım her maç, her maç ta da futbol tanrısı kadıköy’e kıyak geçsin. hatta öyle hakemler bulsunlar ki bizden alsın, maçı başkalarına versin. bir lafımız vardı bizim büyük maceralardan yüz akıyla geçerken.’’ büyüksen hakemi de yeneceksin’’

    şimdi tam zamanıdır. büyük takımın kim olduğunu çok geçmeden her kes yeniden görecektir. büyük takım futbol tanrısını da yenecektir. şüphem yoktur.
  • 429
    üzüntümü, isyanımı kelimelerle ifade edemem o ayrı ancak 24 saattir kesintisiz düşündüm ve bir fikrim var.

    inançlı bir insan olarak stadda ya da değil farketmez maçlarda sürekli dua ederim. bir çeşit totem bile diyebilirim. dün* babam "büyülü bu ibneler" deyince daha da arttırdım duaları büyü varsa bozulsun diye.* ama olmadı. bozulmadı. o toplar o kaleye girmedi. hem de bizim sahamızdaki kaleye. sonra düşündüm ki tek dua eden ben değildim. aman tanrım diye film vardı. çoğumuz izlemişizdir herhalde. orada sözde tanrı maille gelen tüm dualara "select all" ve "ok" diyordu. dün* tanrı bunu yapmıştır. fenerbahçe, ligtv, tff ve daha ne kadar fenerbahçe galibiyeti isteyen varsa hepsinin dualarına "ok" demiştir. sanmayın ki bizi bir kenara atmıştır. galatasaray taraftarı olarak hiçbir zaman tek maç kazanmayı büyüklük ya da başarı saymadık. her zaman kupa kazanmak başarı ölçütü oldu bizim için. dün de aslında fenerbahçeyi yenmek için değil şampiyonluğu garantilemek için dua ettik ve tanrı ona da "ok" dedi emin olun. çok değil 4 hafta sonra hep birlikte ilahi adalete tanıklık edeceğiz.

    akla mantığa uymadığının ben de farkındayım. idare edin.
  • 430
    hala kabullenemedim. içime bu kadar dert olan, bu kadar oturan başka bir maç, başka bir yenilgi hatırlamıyorum. hala etkisinden çıkamadım,kafamın içinde binlerce kez neden diye soruyorum. neden yenildik? hiçbir bilimsel açıklaması olmayan, metafizik bir maç oldu 22 nisan 2012 galatasaray fenerbahçe maçı. yıllar yıllar geçer ama bu yenilgi böyle yumruk gibi kalır içimde. 70'ime gelsem yine dertlendirir bu maç beni, bi sigara daha yakarım, bi bardak daha içerim. ah ulan!
  • 433
    hafta sonunu mardin'de gecirdigim icin ne yazik ki izleyemedigim mac. cunku yoldaydim. maci cep telefonumdan mackolik uygulamasindan an be an takip ediyordum. fenerbahce 1-0 one gecti. sunu dusundum. gene fenerin ilk sutu gol olmustur diye. nitekimde oyle olmus. neyse dakikalar 30 falan gosterirken beraberlik golunun gecikmesi beni cidden endiseye surukluyordu. acaba cok mu kotu oynuyoruz diye. ilk yari bitti bendeki endise giderek buyuyordu. takim eger cok kotuyse soyunma odasinda fatih terim takimi kendine getirir dedim. beraberlik golune kadar endisem daha artti. 1-1 olduktan sonra tamam dedim . bu mac 3-1 bizim. ama yine hayal kirikligi yasadim. fener 2-1 one gecti. ve beni tam bir umutsuzluk sardi. acikcasi maci telefondan takip ederken soyle dusunuyordum; fener sezonun en iyi topunu oynuyor, bizse sezonun en kotu topunu oynuyoruz. sampiyonluga inancim yok denecek kadar azalmisti. cunku eger fener gercekten bu kadar iyi oynuyorsa, yani 1-1'den sonra tekrar once gecmisse gercekten iyi oynadiklarini, ve bu havayla diger maclari da alacagini dusunuyor, yolculuk bir iskenceye donusuyordu.

    neyse tum yol boyunca moralim sifirin altindaydi. en kaybetmememiz gereken maci nasil kaybederiz lan! diye kendimi * sinirden. neyseki otele vardik. ilk isim laptopu acmak oldu. hemen ligtv'nin sitesinden ozetini izledim. ozet 7 dakikaydi sanirim. ilk bir kac dakikada macin nasil gelistigini tahmin ediyordum. tahmin ettikce yuzumde gulumseme ve sampiyonluga inancim artiyordu. cunku her zamanki gibi fener yine bok gibi oynuyor. ilk sutta yine golu bulmuslar. bizim sayisiz pozisyonumuz var, beraberlikten sonra da yapilamayan bir kontra ataktan 2. golu yemisiz. yine baskimiz, sayisiz pozisyonlarimiz var. ozet bittikten sonra sigarami yaktim ve bu maglubiyetin bizim icin hayirli maglubiyet olduguna inanmaya basldim ve yuzumde tebessum, gozumde sampiyonluga inanc vardi. neden bu mac bizim icin hayirli maglubiyet? cunku fenerbahce bok gibi oynuyor sezon boyu ve hala da oynamaya devam ediyor ve bu mac fenerbahce'ye herseyin yolunda oldugunu gosteren bir mac. ve herkes sunu dusunuyor: fener cok iyi defans yapti ve maci aldi :) . galatasaray acisindan ise durum tam tersi. basin toplasinda bile fatih terim hirsini gozlerinden gordum ben. eger bu saatten sonra fatih terim sampiyonlugu fener'e verirse ben de adam degilim!!!!111!!bir*

    birakin cocuklar sevinsin. zafer yakindir.
  • 434
    sözlükte, gazetelerde, twitterda, facebookta şöyle yorumlar görüyorum: fenerbahçe haddini bilerek oynadı, kapandı kontraatak aradı, başarılı da oldu. külliyen yanlış.
    böyle söyleyenler hakkında yorum yapmayacağım, yazdım yazdım sildim zaten.

    fenerbahçe'nin kapandığı falan yoktu, bu bir taktik değildi abicim. galatasaray fenerbahçe'yi ceza sahasına itti ve orada hapsetti. evet kapalı savunma oynamak bir taktiktir, becermek meziyet ister. ama böyle durumlarda bu kadar çok pozisyon vermezsin. ceza sahası üzerinde bu kadar çok faul yapıp frikike sebep olmazsın.
    fener kontraatak taktiği yapmış. kontraatak taktiği öyle olmaz. öyle olsa arada sırada kontra yaparsın. fenerin 2. golüne kadar bir kontrası var mı?

    hiç kimse kıvırmasın, fenerbahçe galatasaray karşısında ezilmiş ve tamamen şansa bir galibiyet almıştır. bir de bunu teknik taktik diye yutturmaya çalışmaya gerek yok.
    bir fenerbahçeli bu galibiyete çok sevinir. hem de böylesi bir galibiyete daha çok sevinir. çok normal, hakkıdır. ben yıllardır fenere karşı böyle bir galibiyet almayı istiyorum. hiç bir şey oynamadan, ezilerek galibiyet. ciddi söylüyorum müthiş olur.
    hatta golü 90+4'te ofsayttan atalım istiyorum. belki bugüne kadar yapılanlar için yüreğim biraz soğur.
  • 435
    bu maçın sonucunun 1-2 bittiği kadar gerçek olan şey galatasaray'ın eşine az rastlanır bir ezici üstünlük kurduğudur. bunu iki takım arasındaki derbiler için değil dünya üzerinde oynayan bütün ezeli rekabetler için söylüyorum. fark atarsınız , çok atak yaparsınız ya da bir şekilde çok pas yaparsınız bunlar önemli değil , çünkü bunlar için sebepleriniz vardır ; rakip kapanmak durumunda kalır , golcüleriniz çok iyidir vs. fakat bu maçta galatasaray'ın oynadığı futbolun adı her dilde ezmektir.

    fenerbahçe camiasının bu maç için "fenerbahçe iyi kapandı" demesinin yegane sebebi sığınacak bir bahane , "bizim de şuyumuz iyi ama" telaşından başka bir şey değil. hani bu maç öncesi oynayan el clasico benzetmesi yapabilmek için. oysa hiçbir alakası yok , fenerbahçe geri çekilmedi galatasaray hapsetti.
  • 440
    bu sabah evden çıktığımda aklıma soyle bir sey gelmisti:
    stada girerken en az arandigim mac bu macti. cok ciddi soyluyorum cebimde 4 tl demir para ve elimde cakmak vardi. polis sadece belime dokundu ve gec dedi. bu aklima geldikten sonra kendi kendime " ulan bunlar acaba sahaya bir sey atariz diye mi arama yapmadilar?" diye dusundum. sonra yok yahu bu kadar komplocu olma ergin, iyice kafayi yedin dedim ve ustunde durmadim.
    ama bu aksam galatasaray'in pfdkya sevk edildigini ogrenince direk aklima bu geldi. yok arkadas o gun de bu yuzden aramadilar bizi. hatta bi.genclerbirligi macinda ayakkabimi bile cikartmisti polis. ayni emniyet sampiyonu belirleyecek ve tansiyonu cok yuksek macta beni aramadi.
    belki abartiyorum, takdir sizin.
  • 442
    yumulun beyler size o akşam bu maçın sonunda yaşadığım hissiyatı anlatıyorum. bayanlardan şimdiden özür.

    bir kızla tanışırsın eve gidersiniz malum olay olur biter ve kız götünü dönüp yatar uyur ya tam o his işte. tamam kızı böplemiş olabilirsin fakat kız seni kullandım mesajı vermiştir ve o andan itibaren böplemen hiçbir anlam ifade etmemektedir, hatta utanmasan dönüp ben senin bildiğin erkeklerden değilim bile diyebilecek ruh haline bürünürsün saçmadır, açıklanamaz. o gece ben içimde bu hissiyat yatağıma girdim. iliklerine kadar hissedicek çok erkek çıkacak bu entry'i.
  • 444
    en son maçtan bir gün önce entry girmiştim bu başlığa,sonra maç günü ankara' ya gittim ve maç sonrası girdiğim travmayı atlatamadığım için hala sözlükte yazmak zor geliyor. bu kadar güzel futbol oynadıktan sonra bu şekilde kaybetmek ve rakip oyuncuların * maç içinde şekilden şekile girdikten sonra sanki çok iyi oynamış ya da şampiyon olmuş gibi benim stadımda taşkınlık yaparak sevinmesi aklımdan çıkmıyor. evet futbolun adaleti bazı maçlarda tecelli etmez ama uzun süreçlerde iyiler hep kazanır.biz de iyi bir takımız ve bu maçta oynadığımız futbolu kalan 4 maçta ortaya koyarsak hakkımız olan şampiyonluğu kazanacağımıza inancım tam.

    ama bu maçın sonrasında fenerbahçeli futbolculardan tutun da fenerbahçeli arkadaşlarımın yaptıklarını, sevinme şekillerini unutmayacağım...

    ha bir de artık farz oldu...

    (bkz: şampiyonluğu kadıköy'de ilan etmek)

    (bkz: şükrü saraçoğlu stadyumu'nda şampiyonluk kupası kaldırmak)
  • 445
    bazı arkadaşlar yazmışlar zaten, malumun tekrarı gibi olacak ama bende değineyim.

    özellikle bayan basketbol euroleague mücadelesinde çıkan olaylardan sonra maçın önemi, futbol hususunda sezon boyunca biriken stres vs. eklenince ben sağlam bir arama yapılır sanmıştım güvenlik noktalarında.

    maç çıkışları eve dönene kadar müzik dinlemek için yanıma aldığım aleti bile almadım ne olur ne olmaz diyerek. cebimde 2-3 lira bozuk para vardı. güvenlik noktalarından geçerken bozuklukları ve cep telefonumu aynı elime aldım. bozuklukları görmesinler diye telefonu üst tarafta tuttum ama sağdan soldan çıktı tabi paralar.

    hem ilk aramada hem turnikelerde normal lig maçlarında yapılan aramanın üçte biri yoktu. yalandan ceplere bakmalar falan. çoğu maçta taktığım atkının arasına birşey sıkıştırmış olma ihtimalime karşı atkıyı bile yoklayanlar niyeyse bu sefer sadece ceplerle sınırlı kaldılar. paralar falan bende kaldı tabi. çok açık konuşayım her maç aynı şekilde davranılsın stada her girişte 10 tane meşale rahat rahat sokarsın.

    maça gelince 90 dakika boyunca sahaya yabancı madde atıldığını görmedim. birkaç kere fenerbahçe köpeğine yapıldı ki buna küfürlü tezahürat diyenin anasını s.k.yim. (bak küfür böyle birşey işte.). birde maç bittikten sonra zanledersem volkan'a 10 saniyelik falan ağır bir küfür oldu. hepsi bu kadar.

    şimdi pfdk'ya sevkedilmişiz sanırım. eğer bu önem ve gerginlikteki bir maç bu şekilde tamamlandıysa ve sen bizi disiplin kuruluna sevk ediyorsan bunda iyi niyet aramam.

    sadece bu art niyet bile maç öncesi herkesin dikkatini çeken güvenlik zaafiyetini açıklamaya yetiyor. hani birşey olsada galatasaray'a ceza versek diye bekleyen i.nelere malzeme vermedik ya onlarda g.tlerinden birşeyler uydurdular anladığım kadarıyla.

    ulan adamlar şike yapıyor bizim puanımız siliniyor, bize 5 maç ceza veren adamlar aynısını beşiktaş taraftarı yapınca 2 maç diyor. kitapta ırkçılık yapan en az 4 maç ceza alır yazarken emre denen vatandaşa 2 maç ceza veriliyor.

    artık söylenecek sözlerin tükenmeye başladığı noktalara geliyoruz. daha öncede söyledim biz sustukça köpekler havlamaya devam edecektir.

    yönetim, taraftar vs. özetle camia olarak bir şekilde bu işlere karşı sesimizi yükseltmeliyiz.

    zaman geldi, geçiyor.
  • 446
    1 tane adam gibi yabancı golcü alınsaydı acaba böyle mi olurdu diye 3 gündür içim içimi yediğim maç.
    büyük maçları iyi futbolcularla, yıldızlarla kazanıyorsun. 90 dakika uğraştık didindik, sayısız gol pozisyonu, korner, pas, orta ama içeri top girmedi. alex bir kez boş kaldı ziegler'in önüne yuvarladı topu.
    necati beklenenin çok üstünede katkı yaptı ama işte yetmedi. baros zaten 2 yıldır kayıp. takımın gol yükünü gölcülerin dışında herkes çekiyor. ama takım bu kadar baskı kurmuşken, bu kadar pozisyon yaratılırken artık golcülerin işini yapması lazımdı.

    tabi bu saatten sonra o oldu bu oldu için geç. umarım kalan maçlarda daha iyi konsantre olup, toplara vururken biraz daha soğukkanlı kalabilirler.
  • 448
    girişte yapılan arama konusunda bi tek ben mi aranmadım diyordum ki burada yazılanları gördüm. şöyle ki;

    o gün sabahtan itibaren iş yerinde bulunacaktım, eşyaları cepte poşette falan taşımayı sevmediğimden sırt çantamı yanıma aldım. lakin sırt çantamın yan kısımlarının birinde bildiğiniz cam bir su şişesi, ve diğerinde de ekran temizleyici şişe vardı.

    aklıma bile gelmedi alırlar diye, unutmuşum onların orda olduğunu. maç sonrası farkettim.

    enteresan...
App Store'dan indirin Google Play'den alın