• 1217
    fenerbahçe'yi ve fenerbahçelileri tebrik ediyoruz, en güzel gün bugün onlar için, devam edelim, bu davayla şu da anlaşılmış oldu:

    - 17/25 aralık yolsuzluk soruşturmasının düzmecedir, kumpastır,
    - bilal paraları falan sıfırlamamıştır, anlamadım babacım dememiştir,
    - egemen bağış, muammer güler, zafer çağlayan, erdoğan bayraktan pür-ü pak temizdir,
    - türkiye bir hukuk devletidir,
    - akp tertemizdir, ülkeye kaosu getiren paralel yapıdır,
    - paralel yapı akp'yi kandırmıştır, akp masumdur, paralel yapı türkiye'deki tüm kötülüklerin kaynağıdır,

    inandın değil mi? yersen...

    uzar da gider... entry ağır ironi içerir... amk beyin yoksunları sizi...
    bu karara halay çekip de 1 kasım'da akp'ye oy atmayan fenerli'yi de kunteper canavarına sevk ediyorum...
  • 1153
    şikede sona doğru

    sportif yargılamada uefa açısından şike sürecinin sonuna geldik.

    uluslararası spor tahkim mahkemesi (cas) gerekçeli kararını çok yakında açıklayacaktır. sonrasında ise aslında çoktan yazılan ancak büyük ihtimalle cas’ın gerekçeli kararı ile çelişmesin diye bekletilen uefa disiplin kurulu’nun kişilerle alakalı kararı açıklanacaktır. aziz yıldırım’da dahil bir çok ismin futboldan ömür boyu men cezası alması muhtemel bu karardan sonra uefa yerel federasyonun kulüplere gerekli cezaları vermesi için harekete geçecektir.

    kamuoyunda trabzonspor’un son başvurusu ve bu konuda uefa disiplin komitesi’nin 17 temmuz’da vereceği kararla ilgili yanlış bir beklenti oluştu. 17 temmuz’da disiplin komitesinin gündemine alacağı ve karar vereceği konu büyük ihtimalle direk şike dosyasındaki kulüplerle ilgili değil. şike soruşturmasını gerektiği gibi yürütmeyen ve bu süreçte uefa ve fifa kurallarına ve teamüllerine aykırı hareket eden türkiye futbol federasyonu ve onun kurulları ile ilgili. yani bir anlamda uefa olası bu soruşturma ile genel kurulun “hayır” oyuna rağmen 58. maddeyi değiştiren ve kulüpler adına şikeyi suç olmaktan çıkaran türkiye futbol federasyonu’na ve onun kurullarına hesap soracak.

    peki o zaman kulüplerle ilgili durum ne?

    hepimizin malumu 27 mart 2014 tarihinde uefa şike konusunda tarihi kararların alındığı bir kazakistan kongresi gerçekleştirdi. türkiye futbol federasyonu’da dahil bütün üye federasyonların imzaladığı bu kararlarla uefa tüm kıtada şike suçlarının cezalarına bir standart getirdi ve uygulayabileceği yaptırımlarla elini güçlendirdi. 1 mayıs 2014 tarihinde yürürlüğe giren bu kararlardan biri de şike konusunda zaman aşımının kaldırılması ve alınan tüm kararların geçmişe dönük de işletilebilmesi idi. ayrıca bu dönemde uefa alınan bu kararlarında ötesinde önemli bir adım atarak şike ile mücadelede interpol’le bir işbirliği anlaşması da imzaladı.

    peki uefa’nın bu çalışmalarının ve kazakistan kongresi’nin fenerbahçe ve adı şikeye karışan diğer kulüplerimiz için önemi ne?

    fenerbahçe’nin şike soruşturması, uefa’nın kazakistan kongresi’nde alınan kararların uygulanacağı ilk ciddi soruşturma. bu nedenle uefa bu soruşturma üzerinden tüm üye federasyonlara ve dünya futboluna ciddi bir mesaj vermek isteyecektir. yani interpol’le imzalanan işbirliği anlaşması ve kazakistan kongresi sonrası fenerbahçe soruşturması tüm avrupa futbolunda şike yapacak takımlara verilecek cezalar konusunda rol model olacaktır. veya bi başka değişle uefa şike ile yapacağı mücadelenin ve kazakistan kongresi’nde aldığı kararların altını kalın kalın çizecektir, bunun için de kalem değil fenerbahçe’yi kullanacaktır.

    peki bu bağlamda kulüplerle ilgili süreç nasıl ilerleyecek?

    yazının başında da söylediğim gibi bence 17 temmuz tarihi kulüpler için değil federasyon için kritik bir tarih. kulüpere verilecek cezalar için bu kadar beklememize gerek kalmayacaktır. cas’ın gerekçeli kararı ve uefa disiplin kurulu’nun kişilerle ilgili kararı açıklandıktan sonra uefa türkiye futbol federasyonu’na kararlarını bizimle ve kazakistan kongresi’nde alınan kararlarla uyumlu hale getir diyecektir. bu dönemde pazarlık masasına oturmaya ve direnmeye çalışacak federasyona bir uyarı da fifa’dan gelecektir. büyük ihtimalle sonuna kadar diretecek ve tüm bu uyarıları dikkate almayacak federasyona hem uefa hem fifa üyeliklerin askıya alınacağı ve milli takım ve tüm kulüp takımlarının uzun yıllar tüm turnuvalardan men edileceği gibi ağır yaptırımları hatırlatacaktır. bu durumda daha fazla direnemeyecek tff şikeye karışan kişilere ve kulüplere gerekli cezaları verecektir. tabi bir deliliğe imza atıp ülke futbolunu bitirmek istemiyorsa.

    peki bu cezalar ne olacak?

    bu konuda net bir yargıya varabilmek için uefa disiplin kurulu’nun kişilerle ilgili kararını görmemiz lazım. bu kararlarda yöneticileri ceza almış tüm kulüpler küme düşürülecektir. ancak bu kararı beklemeden de bu zamana kadar alınan yargıtay ve uefa kararlarına bakarak bu konuda bazı tahminler yürütebiliriz. şike ve teşvik primi eylemlerinde bulunduğu maç sayısının ve bu işe karışan yönetici sayısının fazlalığı dikkate alındığında fenerbahçe büyük ihtimalle spor toto 3. lige düşürülecektir. yöneticileri şike faaliyetine karışan ancak maç sayısı sınırlı olan beşiktaş, sivasspor, eskişehirspor, giresunspor ve mersin idman yurdu gibi kulüpler ise bir alt lige düşürülecektir. tabi burada eskişehirspor’dan şike dosyasına adı giren isimlerin yönetici mi yoksa profesyonel çalışan mı kabul edileceği önemli. bir de beşiktaş’ın şike eylemini lig maçında değil kupa maçında yapmış olması farklı bir değerlendirmeye sebep olabilir.

    peki tüm bu süreçte şike dosyasında adı geçmeyen galatasaray, trabzonspor gibi kulüpler sonrasında mağdur olmamak adına neler yapmalılar?

    1-)bu süreçte siyasi otorite ve bahse konu şike örgütü ile kirli çıkar ilişkileri kurmuş bu tff ve kurullarının her fırsatta istifası istenmelidir.

    2-) özellikle 17 temmuz 2014’te uefa disiplin komitesi’nde gündeme gelecek konu ile alakalı olarak bir an önce tff’ye bir ihtarname gönderilmelidir. bu ihtarnamede tff’nin disiplin talimatnamelerinin kazakistan kongresi’nde alınan kararlara ve uefa’nın şike konusundaki genel teamüllerine uyumlu hale getirilmesi istenmelidir.

    3-)cas kararı ve uefa disiplin kurulu'nun kişilerle ilgili gerekçeli kararı açıkladıktan sonra, bu kararlar ve yargıtay kararı ile tff disiplin talimatnamesi 92. madde doğrultusunda şikeye adı karışan kişi ve kulüplerin yeniden yargılanması talep edilmelidir. bu başvuruda ayrıca hukuk mahkemeleri usulü kanunu'nda yer alan “bir dava sonunda verilen hükmün kesinleşmesinden sonra tarafları, konusu ve sebebi aynı olan ikinci davada öncekine aykırı bir hüküm verilmiş ve bu hüküm de kesinleşmiş ise yargılamanın iadesi yoluna gidilir”şeklindeki ifadeye de atıfta bulunulmalıdır.

    4-)kazakistan kongresi ile ilgili ihtarname ve yeniden yargılanma başvurusundan sonra ikinci bir ihtarname çekilmelidir. bu ihtarnamede tff’nin bahsi geçen bu konularda gerekeni ve üzerine düşeni yapmaması durumunda kulüplerin ve ülke futbolunun uğrayabileceği maddi ve manevi tüm zararlardan kurumsal olarak değil tüm yönetim kurulu üyelerinin şahsi olarak sorumlu olduğu belirtilmelidir.

    5-)daha önceki yazılarımda bu şike örgütünün 1998 yılından beri faaliyette olduğunun ve bu 16 yıldaki tüm fenerbahçe şampiyonluklarının ağır şüphe altında olduğunun altını çizmiştim. ufak bir inceleme ile 1998 yılında şekerspor-fenerbahçe maçında suç üstü yakalanan ve polis tutanağına geçirilen şike eylemindeki kişilerle bugünkü dosyada adı geçen kişilerin aynı olduğunu görebilirsiniz. bu olayın polis tutanağı ile birlikte, aykut kocaman’ın başında bulunduğu istanbulspor’a fenerbahçe tarafından verilen teşvik priminden bahseden 12 mart 2004 tarihli tmsf raporu ve cafer aydın’ın, cihan oskay’ın televizyon ekranlarında dile getirdiği şike ve teşvik primi itirafları bir dosya haline getirilmeli ve fenerbaçe’nin tüm aziz yıldırım döneminin şaibeli olduğunun altı çizilerek tff etik kurulu’na başvurulmalıdır. bu konuda siyasi otoritenin müdahil olmadığı adil ve tarafsız bir yargılama ile fenerbahçe’nin şampiyonluk sayısı 13’e düşerken; trabzonspor 3, galatasaray 1, beşiktaş’ta hakkı olan 1 şampiyonluğun daha sahibi olacaktır. trabzonspor, beşiktaş ve galatasaray yöneticileri kongrelerinin onlara yüklediği sorumluluk gereği hakları olan bu şampiyonlukların peşine düşmelidir.

    6-)tff’nin uefa ve fifa’nın yaptırım tehdidiyle vereceği cezalar sonrası şike eylemlerinden kaynaklı mağdur olan kulüpler, zararlarının tazmini konusunda yerel mahkemelere şike yapan kişilerle ilgili maddi tazminat davaları açmalıdır.

    yazımızda bahsettiğimiz tüm bu süreçte temiz futbol paydaşları birlikte hareket etmelidir. zira suç ortaklığı en güçlü ortaklıktır. karşı cephe suçlu olma psikolojisi ile sıkı bir saf oluştururken arkalarında da bugüne kadar olduğu gibi siyasi otorite olacaktır. unutulmamalıdır ki temiz futbol paydaşlarının arkasında da uefa, fifa ve vicdan sahibi adalete inanan tüm sporseverler olacaktır.

    bu arada aziz yıldırım’la ilgili yeniden yargılanma gündeme gelebilir. aziz yıldırım ve hükümetin kirli ilişkilerinden ve kurulan kirli ittifaktan daha önceki yazılarımızda bahsetmiştik. nihat özdemir, faik işık, rıdvan dilmen, ali koç, mahmut uslu, göksel gümüşdağ ve daha pek çok ismin aziz yıldırım adına başbakan ve hükümetle olan görüşmelerini ve aslında fenerbahçe ve diğer takımların bugüne kadar başbakan’ın himmetiyle kümede kaldığını yazılarımızda anlatmıştık. dolayısı ile bu kirli ilişkiler yumağı bundan sonra da devam edebilir ve aziz yıldırım yeniden yargılanabilir. bu konu ne uefa’yı ne fifa’yı ne de yazıda bahsettiğimiz onların güdümünde gerçekleşecek sportif yargılama sürecini etkilemeyecektir.
  • 1132
    --- alıntı ---

    şike yargılamasının yeniden yapılması üzerine bir kadro

    bazı özel takımlar vardır ki, özel zamanlarda, özel gösteri maçlarında bir araya gelirler. bu takımları oluşturan oyuncular, bu maç haricinde kolay kolay bir araya gelemeyecek oyunculardır ama böylesi kutsal amaçlar çerçevesinde bir takım oluşturmaktan da geri durmazlar. ülkemizde “jubile” olgusu gittikçe değer kaybettiğinden artık bu tür maçları pek izleyemez olmuştuk ki, son yılların en iyi kurgulanmış takımı bir anda ortaya çıkıverdi.

    şike yargılamasının yeniden yapılabilmesi amacıyla bir araya gelmiş ve kolay kolay bir daha bir arada izleyemeyeceğimiz bu muhteşem kadroyu sunuyoruz sizlere.

    kemal kılıçdaroğlu ( kaleci ) lefter’in kaleci (!) performansından etkilendikten sonra kaleciliğe merak salan kaleci, pek başarılı olmasa da kendisini çok seven kitle sayesinde kalede yerini buldu. üstelik daha önce aziz yıldırım ile karşılıklı top oynamışlığı da bulunduğundan, seve seve kaleye geçti.

    şansal büyüka (sağ bek) oyun içinde pek görülmese de sonuç için her türlü taktiksel varyasyonda görev alabilecek bir takım oyuncusu. ligtv’den özel çağrı ile kadroda yerini buldu

    yıldırım demirören (stoper) bam güm stoperlerin en delişmeni. yeteneksiz ve düz bir oyuncu ancak takıma itaat konusundaki yeteneği sayesinde takımda.

    şenes erzik (stoper ) avrupa görmüş stoper deyiminin vücut bulmuş hali. lobi faaliyetlerindeki yeteneği sayesinde takıma hızla adapte oldu

    mahmut uslu (sol bek ) tam bir takım oyuncusu. oyun kurucunun direktifleri doğrultusunda defansif ya da ofansif bir anlayış sergileyebiliyor

    aziz yıldırım ( ön libero ) oyunun tam merkezinde. her atakta topa mutlaka bir kez dokunuyor. oyunun seyrine göre defansif ve sert bir anlayış sergilerken bazen de saldırgan ve agresif bir hücumcu gibi üçüncü bölgeye top taşıyor.

    engin tuzcuoğlu ( orta saha ) tam bir al gülüm ver gülüm oyuncusu. etliye sütlüye bulaşmadan yapması gerekeni yapıyor. her takıma lazım

    rıdvan dilmen (sol açık) nam-ı diğer şeytan : zaman zaman kendini unutturan ve gizli koşularla ilerleyen şeytan hiç beklenmedik anlarda sahneye çıkabiliyor. oyun kurucu ile sürekli ver-kaç yaparak hem takımın rahatlamasını sağlıyor hem de sonuca ulaşmak için takımına avantaj sağlıyor

    devlet bahçeli (sağ açık ) kafası karışık ve bazen oyuna küsebiliyor. bazen iştahlı, bazen küskün. özellikle 6222 sayılı kanun değişikliğinde oynadığı başarılı futbol, takımda yer bulmasını sağladı

    recep tayyip erdoğan (10 numara / oyun kurucu) : takımın beyni. bütün takım onun ağzına bakıyor. oyunun her alanında aktif. defansa yardım etmeyi, sorumluluk almayı, forveti beslemeyi seviyor. hızlı hücumlarda da, set hücumlarında da çok başarılı. oyun aklı çok üstü düzeyde.

    metin feyzioğlu (forvet ) yeni transfer. bütün oyunun en ilerisinde görev alıyor. oyunun başarısı onun atacağı gollere bağlı. tüm takım ona çalışıyor. o da çalışkan ve hırslı. sürekli çapraz koşularla kendine alan bulmaya çalışıyor.

    son zamanların en çok dikkat çeken kadronun bir arada olması, ortak bir amaç uğruna toplanması, futbolun marka değerini ne kadar önemsediklerini de ortaya çıkarıyor. ntv, ligtv ve trt ortak yayını ile halka ulaşacak olan maçı, milyonlarca futbolseverin izlemesi bekleniyor. 4-4-2 dizilişiyle oynayacağı tahmin edilen takımın sahaya “patron böyle istiyor” pankartıyla çıkacağı da sızan bilgiler arasında.

    iyi seyirler (!)

    --- alıntı ---

    *
  • 290
    dün gece kanalturk'te yayınlanan ters cephe programına bugün gazetesinin spor müdürü bağlandı. adını unuttum şimdi. işte o gazeteci federasyonun 2 seçenek arasında gidip geldiğini söyledi.

    1- juventus örneğinde olduğu gibi alt lige düşürmek.
    2- şampiyonluk fenerbahçenin elinden alınacak ama lig düşürülmeyecek yeni sezona eksi puanla başlayacak. (-30 puan sanırım)

    federasyon başkanı fezlekeleri okuduktan sonra 1. seçenekte yoğunlaşmış ama birçok kulüpten fenerbahçe lig düşürülmesin isteği gelince 2. seçeneğe dönüş yapılmış. programın yorumcuları ve telefonla yayına bağlanan bugün gazetesi spor müdürü de fezlekeleri okumuşlar. hiçbiri "aman dava sonuçlanmadı, kesin konuşmayayım." gibi bir tutum sergilemedi. şikenin kanıtlandığını artık gönül rahatlığıyla söyleyebiliriz. top artık tamamen federasyonda. federasyon başkanın elinde normal şartlar altında tek bir seçenek olması gerekir ama burası türkiye. gerçi federasyon daha kararını açıklamadı ama 2. bir seçeneğin gözden geçirilmesi bile beni şu soruları sormaya sevk etti;

    1- eğer zamanında koyulan kurallar ve cezalar kulüplerin istediğiyle uygulanmayacaksa neden koyuldu ?
    2- kulüpler başka sebeplerle, başka kuralların değişmesi ya da uygulanmaması için başvuruda bulunursa o isteler de kabul edilecek mi ?
    3- yazılı kurallarını uygulamayan bir kurumun güvenirliği ne kadardır ?
    4- bu kurumun bundan sonra vereceği kararlar kamuoyunda ne kadar ciddiye alınır ?

    fenerbahçe için artık son düzlüğe çıkıldı. kuralların mı yoksa hatırlar ve çıkarların mı galip geleceğini göreceğiz. yıllarca ali kıran bas kesen gibi türk futbolunda ve türk spor basınında terör estiren bir adamın ve onun yaptıklarını hoş görüp, ona adeta tapınan bir camianın kitapta ne yazıyorsa öyle cezalandırılması en büyük dileğim.
    bitti.
  • 1035
    --- alıntı ---

    kulislerde konuşulmaya başlanan bir takım gelişmeler var.
    şöyle ki; fenerbahçe'nin ileri gelenleri tarafından tbmm'de gruplara ziyaretler düzenleniyor.
    peki neden?
    yargıtay'da şuan inceleme aşamasında olan şike davasında olası bir onama durumunda 6222'den, yani şikeden alınan cezaların ertelenmesi hususu.
    yani fenerbahçe 6222'den alınan cezaların cmk 231gibi "hükmün açıklanmasının geri bırakılması" uygulanmasını istiyor.

    aslında kısmen de olsa bunun yolu açık. şöyle ki, 6222 sayılı yasada 31 mart 2011 tarihinde yapılan değişiklik ile "bu suçtan alınan cezalar ertelenemez kısmı maddeden çıkartıldı. yani aslında şikeden alınan cezaların ertelenmesinin yolu açık.

    ama
    ama cmk 231'de yapılan tarife özellikle aziz yıldırım uymuyor.
    nasıl mı?
    öncelikle cmk 231'e bakalım;

    (6) hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilebilmesi için;
    a) sanığın daha önce kasıtlı bir suçtan mahkûm olmamış bulunması,
    b) mahkemece, sanığın kişilik özellikleri ile duruşmadaki tutum ve davranışları göz önünde bulundurularak yeniden suç işlemeyeceği hususunda kanaate varılması,
    c) suçun işlenmesiyle mağdurun veya kamunun uğradığı zararın, aynen iade, suçtan önceki hale getirme veya tazmin suretiyle tamamen giderilmesi,
    gerekir.

    özellikle altını çizdiğim noktaya dikkat edin. erteleme verilebilmesi için sanığın başka bir suçtan hüküm giymemiş olması gerekmekte. yani kişinin ilk suçunun şike suçu olması gerekir.

    peki, aziz yıldırım'ın şike'den aldığı ceza ilk cezası mı?
    hayir değil!

    nasıl mı? bakalım hep birlikte.
    önce sabah gazetesinin 23 şubat 2012 tarihli haberine bakalım:
    futbolda şike" iddiaları üzerine aralarında fenerbahçe başkanı aziz yıldırım'ın da bulunduğu 23'ü tutuklu 93 sanık için açılan davanın 7. duruşması görülmeye başlandı.
    fenerbahçe kulübü başkanı aziz yıldırım'ın gebze asliye ceza mahkemesi'nde ertelenmiş bir sabıka kaydı olduğu açıklandı. fenerbahçe başkanı yıldırım, "kooperatif işi olabilir ama hatırlamıyorum" dedi.
    devam edelim.

    bazıları diyecek ki, "hani arkadaş; delil nerede?" diye.
    numara kafası malum.

    işte size sabika kaydinin belgesi

    http://1.bp.blogspot.com/.../azizsab%C4%B1ka.png

    yani görüleceği üzere 6222'den ötürü alınan cezalara erteleme yolunu açacak bir kanun düzenlemesi dahi aziz yıldırım'ı kurtaramayacak.

    gelelim diğer hususlara.
    malum bu kişiler sadece şikeden değil örgütten de ceza aldılar.
    diyelim ki örgütle ilgili kısmın ertelenmesi için bir değişiklik yapıldı.
    bu bana göre imkansiz. çünkü örgütlü suçlardan içeride bulunan binlerce tutuklu ve hükümlüye tahliye yolu açılacak. ki bir kişi için bu riske girilmez.

    ya da diyelim ki "hükmün açıklanmasının geriye bırakılması"nı düzenleyen cmk 231 üzerinde değişiklik yapıldı ve ilk suç madde kapmasından çıkartıldı.

    bu yine binlerce ikinci veya üçüncü suçunda içeride hükümlü bulunan kişilere tahliye yolunu açacaktır.
    ki yine bu bana göre mümkün değil.

    ancak
    malumunuz devletin üst kademeleri bu aralar teröristler ile çok içli dışlı.
    ve adli kulislerde genel af yüksek sesle konuşulmaya başlandı.
    evet aziz yıldırım ve çetesinin kurtulmasının tek yolu genel af. o da olacak gibi.

    yani kişiye özel bir düzenleme olmayacak.

    peki, bu tür söylentiler neden çıkıyor?
    çünkü bazi kişilerin yaptığı temaslarda gördüler ki dosya onanacak, kişiler kalan cezalarını infaz etmek için içeriye girecekler.
    evet gerçekten de alınan duyumlara göre ilgili yargıtay dairesi hiçbir şekilde ne siyasi ne de sportif baskıya boyun eğiyor. ve tarafsizca dosyayı görüşüp nisan sonu gibi karara bağlama aşamasında. bu yüzden de tutuşan bazı kesimler bu tür spekülasyonlar üretiyor, kamuoyunun tepkisini ölçüyor.
    cezalar ertelenmeli zemini oluşturup ilgili yargıtay dairesi baskı altına alınmaya çalışıyor.

    bizler de dilimiz döndüğünce bunun mümkün olmadiğini söylüyoruz ki; aklı başında kişiler bu tür söylemlerin gazına gelip bu konuda görüş bildirmesin ve istenen kamuoyu oluşturulamasın.

    burada bizlere düşen ise; bu yazının içeriğini iyi özümseyip bu tür söylemlere prim vermemek.

    büyük galatasarayli!
    bahar kapıdadır, sadece sükut olmamalı, bu pisliklere rahat kulis şansı vermemeliyiz.
    bu bir rica değil; görevdir.

    --- alıntı ---

    http://bozukdusmuslugu.blogspot.fr/...bmm-yargtay.html?m=1
  • 1302
    can sıkıntısından açtım youtubede videolar izliyordum. erlik adlı youtuberi takip eder; severim. delillerle konuşan biridir. taht oyunları adında sedat peker'in paylaşımları ile bir serisini izlerken karşıma ilginç bir olay çıktı.
    ilgili videonun linki: https://youtu.be/T2uVIh6tDy0
    videonun bahsetmek istediğim kısmı 19. dakika ile 26.22 arasında geçiyor. merak edenlerin izlemesini öneririm. burada erlik adlı youtuberin anlattıklarına göre eski başkan ali şen'in fetö ile ilgili güzellemeleri, fenerbahçenin içinde bulunduklarını doğrulayan ifadeleri, ali şen'in ahmet çakar'ı vurdurduğu iddaasıyla alakalı şeyler anlatılıyor. en çok ilgimi çeken ise bahsettiğim aralığın son kısmında yer alan aziz yıldırım'ın erdoğan'a
    --- alıntı ---
    sizin tapeleriniz ne kadar gerçekse bizimkiler de o kadar gerçek.
    --- alıntı ---
    dediği iddası. mükemmel olay gerçekten.
    yorum size ait. kim yalan söylüyor, hangi tapeler gerçek hangileri yalan kararını siz verin. soran olursa da cumhuriyetin son kalesi dersiniz.
  • 781
    3 temmuz'dan bu yana türk futbolunun içinde bulunduğu durum kuşkusuz hiç kimseyi memnun etmiyor. durumdan herkes şikayetçi, herkes bu kaosun bir an önce son bulmasını istiyor. fakat bu durumun içinden nasıl çıkılabileceği konusundaki farklı yaklaşımlar, biraraya gelemeyecek kadar birbirinden kopuk noktalarda olduğu için, doğru olanın yapılması dışında yapılacak pek de bir şey kalmıyor sanki.

    şike soruşturmasının başlamasıyla birlikte mehmet ali aydınlar yönetimindeki türkiye futbol federasyonu, gösterebileceği en yanlış yaklaşımlardan biriyle çıktı yola; ertelemeler. önce turkcell süper lig başlangıç tarihinin ve süper kupa maçlarının ertelenmesiyle başladık işe. (sahi bi süper kupa vardı nooldu o?) aslında bu ertelemelerin sonunda sorumluların cezalarını bulacağını umut ettik hep beraber... fakat olmadı, sanki gündemin değişmesi için bekleniyordu. hatta durumun kabullenilmesi bekleniyordu belki.

    kuşkusuz bu süreçte fenerbahçe'nin konumu önemli. öncelikle fenerbahçe'nin duruşuna bakalım.

    en başta fenerbahçe, olayların bu denli medyada yer almasına büyük tepki gösterdi. aslında türk medyasını düşündüğümüzde, bu tutumun fenerbahçe'yle ilgili olmadığını anlamak çok zor olmasa gerek. böyle önemli bir kitleye hitap eden bir dalda böyle bir haber yakalarsanız, bu haberi her şekilde kamuoyuyla paylaşırsınız. fenerbahçe'nin tepkisi yersiz denemez belki, kulübün de kendini koruma hakkı var sonuçta. fakat ileriki zamanlarda türkiye gibi bir ülkede "yaşıyor" olmamızın bu denli faydasını görecek olan bir kurumun, türkiye'deki medyaya bu denli tepki vermeye ne kadar hakkı var tartışılır.

    medyaya karşı tutumu geçtikten sonra, fenerbahçe'nin isteklerinden bahsedelim. aslında sürecin içinde neler geçtiğini, kimlerden ne emirler çıktığını pek bilemiyoruz fakat; ben baştan beri fenerbahçe'nin yanlış savunma taktiği içinde olduğunu düşünüyorum. önce şike yapmadık, bizi küme düşüremezsiniz dediler. sonra baktılar ki sezon ortasında gelecek bir küme düşürme kararı iki seneye mâl olacak, küme düşürün bizi diye feryat figan ettiler. şike yapmayan bir kulübün bu denli ağır bir cezaya razı olması da enteresan bir tartışma konusu tabii...

    bunlar sezon başında olan şeyler, sezon ortasında ise 58. madde değisin diye ferman buyurdular. fakat yıldırım demirören'in "şikeye teşebbüs" edene ceza vermeyelim fikri üzerine, biz yanacağız da siz yanmayacak mısınız diyerek, bir u dönüşüyle 58. madde değişmesin dediler.

    şimdi bunları neden anlatıyorum? hepimiz gördük aslında bu süreci, fakat sorun şurda; fenerbahçe taraftarı hiç düşünüyor mu ki, aziz yıldırım yönetimi fenerbahçe gibi asırlık, türkiye'nin en büyük ikinci futbol kulübü sayılabilecek bir kulübü şike gibi namusun, şerefin, onurun olmadığı adi ötesi bir pisliğin içine bulaştırmış olabilir. böyle bir "ihtimal" bile olsa mevcutken, fenerbahçe taraftarının bu denli aziz yıldırımsporculuk yapmasını anlayamıyorum. geçen yıl, adnan polat yönetimi galatasaray'ı utandıracak davranışlar içinde olduğu için taraftar tarafından dışlanmışken, özhan canaydın yönetimi çok başarısız olmasına karşın sadece efendiliğinden, galatasaray örf adetlerine uyan şekilde hareket ettiğinden başkanlığından sonra bile olsa bu denli onore edilmişken, fenerbahçe taraftarının "canlarından çok sevdikleri" takımlarına bu "şerefsizliğin" bulaşabilme ihtimali üzerinde hiç durmamaları beni düşündürüyor.

    galatasaray demişken, galatasaray'ın duruşuna bir bakalım... fenerbahçe'nin medya tepkisine karşı galatasaray başkanı ünal aysal en başta bir deklarasyon yayınlamıştı; galatasaray'ın hiçbir medya organında bu konuyla alakalı haberler yer almayacak diye. fakat galatasaray, hedefleri olan bir futbol kulübü olarak, tabiidir ki bu hedeflere yönelecek her türlü tehdide karşı durmak zorundaydı. bu yüzden, gelişmelere bağlı olarak, galatasaray'ın yerinde ve zamanında yapılmış açıklamalarını takip ettik. aslında fenerbahçe'nin yapması gerekeni galatasaray yaptı, ve bu süreç boyunca hiç duruşlarını değiştirmediler. olay şuydu; galatasaray'ın en büyük hedefi olan avrupa'da düzenlenmiş organizasyonlara zeval vermeyin de, ne yaparsanız yapın dedi galatasaray hep.

    konuyu toparlayalım, aylardır masallar dinliyoruz, fenerbahçe suçlu mu, suçsuz mu, sözlü savunma hakkı, mahkemenin sonuçlanması falan filan. uefa genel sekreteri iki gün önce suçun itham edilebilmesi için bakılan deliller yeterli görünüyor minvalinde bir açıklama yaptı. bu her şeyin özeti. başbakan ise bugün, aziz yıldırım'ın suçu ise aziz yıldırım ceza çeksin, fenerbahçe'ye cezaya gerek yok dedi. bu bile şike yapıldığının en açık kanıtı aslında...

    şimdi, bu ülkeden kaçarak uzaklaşmamak için gerekenler;

    spor müsabakalarında verilecek cezalar diğer kulüpleri de etkileyeceği için, cezayı mahkeme süresince falan bekletemezsiniz, federasyon'un yetkili kurumları delillere bakar, kararını verir,
    sözlü savunma hakkı verilebilir, tamam, ama bu kötüye kullanılmamalı,
    aziz yıldırım'ın işlediği suç sadece kendisine yarar sağlamışsa sadece ona ceza verin, ama görüyoruz ki aziz yıldırım'ın suçu bir yandan fenerbahçe'ye yarar sağlarken bir yandan diğer kulüplerin hakkını yemek oluyor,
    uefa'dan türkiye'ye verilecek en ufak cezaya göz yumamazsınız, kimse suçluların cezasını çekmek zorunda değil...

    lütfen, yetkililer artık yapmaları gerekeni yapsınlar. artık bu enkaz o kadar büyüyor ki, eğer yanlış bir karar verirlerse çıkacak gürültünün ardından herkes bu enkazın altında kalır. fenerbahçe'siz lig yıkım falan olmaz, kimse merak etmesin...

    http://gayinvesin.wordpress.com/2012/03/22/50/
  • 356
    kendi takımları g.t altına gittiği için bize saldıran fenerbahçe ve beşiktaş taraftarına sorulması gereken bir soru var: 100. yılında şampiyon olamayan takım hangisidir?

    100. yılında şampiyon olmak için bile şike yapmayan bir takımın (ki diğer takımların 100. yıllarındaki şampiyonlukları hala hafızalarda) adının bu soruşturmada çıkmaması gayet doğaldır. 8-0 vs diyenlere de cevapları itina ile verilir.
  • 1145
    alttaki haber bir süredir fenerbahçe'nin paralı haberciliğini yapan eurosport türkiye'ye ait. onlar bile artık gerçeklerin farkındalar.

    --- alıntı ---

    flaş! fenerbahçe'yi korkutan gelişme!

    türk futbolundaki kara bulutlar bir türlü dağılmıyor. son olarak almanya'dan gelen haberler türk futbolunda neler yaşandığı konusunda akılları karıştırdı.

    almanya'nın en güvenilir gazetelerinden süddeutsche zeitung'un ünlü araştırmacı yazarlarından thomas kistner, türk futboluyla alakalı çok çarpıcı bir yazıy imza attı. almanya'da merkez sağa yakın olan bu sitenin bayern münih'e yakın olduğu ve güvenilirliği konusunda hiçbir şüphenin olmadığı aktarıldı.

    almanya'nın en büyük gazetelerinden süddeutsche zeitung ünlü araştırmacı yazarlarından thomas kistner, daha önce defalarca türk futbolunun içine düştüğü batağı kaleme almıştı. kistner bugün de türkiye'nin euro 2020'den çekilmesi hakkında çarpıcı bir yazı yazdı. kistner'e göre türki'ye kendi isteği ile turnuvaya ev sahipliği yapmaktan çekilmedi, uefa basıkısı sonucu böyle bir karara varmak zorunda kaldı.

    işte thomas kistner'in çok konuşulacak o yazısının tercümesi:

    "cuma günü uefa'ya müracaat süresinin bitmesine saatler kala türkiye, euro 2020 müracaatından vazgeçti. uzun zamandan beri bütün avrupa'da oynanacak 2020 avrupa şampiyonası'nın finalleri'nin türkiye'de oynanacağına kesin gözüyle bakılıyordu. bunun yerine tff internet sayfasında 2024 avrupa şampiyonası'nın tamamını almak için müracaat edeceklerini bildirdi.

    ilk bakışta mantıklı olarak görünen: türkiye mümkünse 2020 avrupa şampiyonası'nın yarısı olan yarı final ve final maçları yerine 2024 avrupa şampiyonası'nın hepsini almak istemesi. bunun yanında da 2024 'ü isteyen almanya'ya direk rakip olması.

    fakat dikkatli bakılınırsa kimsenin türkiye'nin 2024 müracaatından çekinmesine gerek yok.

    türkiye'nin son anda çekilmesi, kapalı kapılar arkasında biriken kulislerden oluşan güncel politik durumla alakalı.

    türkiye, mart ayında kazakistan'daki uefa kongresinde uefa yetkililerinin , kendilerine; türkiye'nin müracaatının hiç bir şansı olmayacağı" sinyalinin verilmesinden dolayı müracaat etmeme kararını aldı. fakat asıl arka planda ise yine şampiyon olan fenerbahçe'nin cezalandırılmaması yönündeki sürekli tartışma. fenerbahçe 2010/11 sezonunda nerede ise yarı sezonu kapsayan maçlarda yaptığı şikelerle şampiyonluğu satın almıştı. türkiye'de fenerbahçe'nin durumu senelerdir hala duruyor. hem de istanbul ceza yargısının 13 maçta şike ve teşvik vardır kararını kısa zamanda almasına rağmen. ceza mahkemesi hapis cezaları verdi. en yükseğini 6 sene 3 ay ile bir suç örgütü kurmak ve yönetmekten fenerbahçe kulübü başkanı aziz yıldırım aldı.

    2013 senesinde uefa, fenerbahçe'nin katılabileceği önümüzdeki 3 sene için bütün avrupa müsabakalarından men etti. uefa tahkim kurulu ve uluslararası spor temyiz mahkemesi cas kararı onayladılar.

    bunlara rağmen ulusal alanda ne fenerbahçe'ye ne de aziz yıldırım'a ceza verildi, uefa ve cas kararları bunlara karşı uygulanmadı. bunların yerine kanun ve talimatlar değiştirilerek fenerbahçe'nin zorunlu küme düşmesi önlendi. aynı şekilde o sezonu 2. olarak bitiren trabzonspor'a şampiyonluk kupasının verilmesinin önüne geçildi.

    askerlerin kulübü olan fenerbahçe'yi bir yerde "devlet içinde devlet" olarak yorumluyor eleştirmenler. gerçekten, 2012 senesinde hapiste tekrar başkan seçilen askeri ihaleler girişimcisi yıldırım'ın yanında kulüp için yalnız normal bir üyeden çok daha fazlasını ifade eden başbakan recep tayyip erdoğan da kulübün arkasında duruyor. başbakan'ın tuhaf görüşü olan " demokrasilerde tüzel kişilerin değil de gerçek kişilerin cezalandırılmalı" tezini uefa başkanı platini reddetmişti. buna rağmen kurum uzun zaman susmuştu.

    türkiye futbol federasyonu genel sekreteri emre alkin sonbaharda 2020 avrupa şampiyonası yarı final ve final maçlarının türkiye'ye kesin söz verildiğini açıklamıştı:" platini söz verdi- altını çiziyorum: söz verdi eğer olimpiyatları alamazsak" 2020 olimpiyat yaz oyunların tokyo'ya verilmesinden kısa süre sonra bunları söylemişti.

    o zaman da 2020 yaz oyunlarını alan japonlar fenerbahçe- kartını oynamışlardı.

    japonlar : "bizde şikeden dolayı cas'tan ceza alan herhangi bir klüp yok" demişler ve türkiye buna bir cevap verememişti.

    böylelikle uefa üzerindeki baskı artıyordu. onbirlerce temiz futbol eylemcileri mart 2012'den beri istanbul'dan trabzon'a izmir'e kadar her cumartesi günü eylemler düzenliyorlar, uefa'nın nyon'daki merkezini ablukaya alıyor ve maillerle uefa'yı bombardımana tutuyorlardı. hatta açlık grevine başvuracakları tehditinde bulundular.

    ocak 2014 tarihinde trabzonspor 2011 senesinin şampiyonu olarak tanınması için uefa'ya müracaat etti. hatta şimdi de iki isviçre avukatlık bürosu ile anlaşarak mücadelerine devam ediyorlar.

    türkiye futbol federasyonu fenerbahçe'yi cezalandırmakta direnince uefa müdahale etmek zorunda kaldı

    ve uefa? uefa mart ayındaki kongrelerinde bir karar aldılar:" avrupa futbolu oyunun hakkaniyetini birleştirir." uefa, böyle sözlerin bir espri olmadığı sinyalini şubat ayında nyon'da türkiye futbol federasyonu heyetine vermişti.

    mart'taki kongrede türk futbol federasyonu heyetine, 2020 avrupa şampiyonası'ndan vaz geçmelerinin daha iyi olacağı bu konuda yeşil bir sinyalin olamayacağı, ifade edildi."

    http://i.eurosport.com/2014/04/29/1226921.jpg

    http://tr.eurosport.com/...o4230694/story.shtml

    --- alıntı ---
  • 200
    anladığım kadarıyla federasyonun takımlar hakkında vereceği kararın davanın sonuçlanmasını beklemesine gerek yok. kişilere verilecek cezalar için aynı şey geçerli mi bilmiyorum. hak mahrumiyeti ya da spordan uzaklaştırma falan. fakat bir takımın şike yaptığına dair kesin bir kanıt varsa federasyon o takımı küme düşürmelidir. nokta. hala orda burda çıkıp dava sonuçlanana kadar federasyon karar veremez diye öten kanaryalar ya federasyonun işleyişini bilmiyorlar ya da kamuoyunu bilinçli bir şekilde yanlış yönlendirmeye çalışıyorlar.
    televizyona çıkıp soruşturma hakkında fikirleri sorulan adamların %95'i hukuk nedir bilmeyen adamlar. yahu çoğu daha futbolu yorumlamaktan aciz boş beleş adamlar birde çıkıp bir hukuki süreç hakkında yorum yapmaya çalışıyorlar. aralarında bazıları açık açık fenerbahçe cezalandırlamaz çünkü 20 milyon taraftarı var diyor. adamı kenara çekip "abi zamanında ne katillerin, vahşi adamların da arkasında milyonlarca takipçisi vardı şimdi o adamlar da mı suçsuz ?" diye sorsan eminim tükürdüklerini yalamamak için "suçsuzdular lan" diyecek ciğersizlikteler.

    yalnız en çok hoşuma giden mesele bu ciğersizlerin yüzlerinde okunan korku. adaletin tunç yumruğu yüzümüzü dağıtacak mı korkusu... basında var olduguna dair haberler çıkan kanıtlar eğer gerçekten varsa fenerbahçe ve aziz yıldırım için yolun sonu gözükmüştür. telefon kayıtları, görüntüler, kuryenin para dolu çantayla yakalanması vs. vs. eğer bunlar polisin, savcının elindeyse hiç bir şekilde kurtuluş yoktur fenerbahçe için. ha mesele cesur adımları atacak federasyon var mı bizde? bekleyip göreceğiz. tabii uefa ve fifa'nın bu konu hakkında bir yaptırımı olacak mı onu da bilmiyorum. mesela kanıtlar ortada olmasına rağmen fenerbahçe lig düşürülmezse uefa ve fifanın bizim federasyona bir yaptırımı olur mu ? olur gibi geliyor bana. olmalı daha doğrusu.

    son olarak televizyona çıkan ciğersizler ve ciğersiz karşı taraf taraftarlarına sözüm. "herkes yaptı kabak bizim başımıza patladı :((((" diyerek düştüğünüz bok çukuruna bizi de çekmeye çalışıyorsunuz. elinizde kanıt varsa, itirafçı varsa işte savcılar orda arkadaş. durmayın amk. herkesi sizin kadar ciğersiz sanmayın. eğer sarı kırmızılılar arasından bir tane şikeci çıkarsa bu takım taraftarı sizin gibi şikeciler için destek yürüşünde bulunmaz. utanırız, üzülürüz, ar damarımız çatlamadı bizim. gerçi herhangi bir fenerbahçelinin elinde bizim şike yaptığımıza dair kanıt olacak ve onu kullanmayacak ha? alayınız bok at izi kalsın derdindesiniz. şehir efsaneleriyle, kanıtsız, şahitsiz olaylar üzerinden 500 yıllık kültürün mirasçısı takıma iftira atamazsınız. er meydanı güzel kardeşim dök bakalım taşları eteğinden. biz bekliyoruz.
  • 861
    tiyatro mu hayatı taklit eder hayat mı tiyatro'yu?
    bir oyunda herkes her şeyi biliyorsa kesinlikle başrolde cehalet vardır. olan biteni birbirinden ayırmak imkansız.
    eminim perde kapandığında replikler boş salonda uçuşmaya devam edecek, ışıklar sönecek, sofitadan salona doğru tek kelimelik tirat yankılanmaya başlayacak. gerçek, gerçek, gerçek.
    zaten tiyatro dediğiniz nedir ki; iki kalas bir heves. burada heves yok biz varız.
  • 1185
    el birliğiyle ört bas ediyoruz şikeyi. kimse birbirine çamuru atmasın. ne yaptınız şike için? passoligleri aldınız, digitürkleri evinize kurdurdunuz. fenerbahçenin maçlarındaki ofsaytlarını tartıştınız. sonra şikeyi ört bas ediyorlar diye ağlıyorsunuz. yazdık, çizdik. ne yaptınız? kulübümüz ne yaptı? bırakalım bu işleri. ne yaşıyorsak, hak ediyoruz.
  • 517
    emniyet: fenerbahçe'nin bazı maçları başta olmak üzere toplam 19 maçta şike ve teşvik tespit ettik beyler :(
    fenerbahçe: 100 küsür yıllık çınarız, başarımız çekilemiyor, batmayan gemiyiz, ah o bazı kulüpler.. hep iftira bunlar :(
    tff: sırıştırmı divım idıyır. zıtin yitirli dilil yık. dıhı kırır virımıyız :(
    uefa: yeterli delil var panpa, biz geldik inceledik ibneler şike yapmış, biz ligimizde istemeyiz. ya kabul edip kendileri çekilsin, ya da büyüğüsün sen çek kulağını, devreye biz girersek ortalığın mnakoyarız. hahhaha biz de akıllı adamlarız vesselam, soruşturma fener'in lehine de sonuçlansa öyle bi aradan sıyrıldık ki bize giren çıkan olmayacak hafızlar kldsjfljdf, kib.
    tff: finırbıhçı şımpıyınlır ligini gitmıyır, ııfı bıyli istıdı.
    fenerbahçe: madem şampiyonlar ligine gitmiyoruz, bank asya'ya düşürün. kanıra kanıra oynarız. ps: taraftar kart alın mnakoduklarım.
    tff: yızılı bışvırı yıpın yıksı nısıl dişırılım yırrrıım?
    fenerbahçe: şaka yaptık xdé ps: taraftar kart alın lan : (
    fenerbahçe taraftarı: beyler 8-0 lık ankaragücü maçı? : (
    tff: şı ın için bi diğişiklik yık, zigi ıynıtıcız.

    bazı kulüp: şike soruşturması hususunda fenerbahçe kulübü'nün hassasiyetini göz önünde tutarak, kulübümüzün basın organlarında, bu konu ile ilgili program ve yayın yapılmaması kararını almış bulunuyoruz.

    edit: o bazı kulüp'ün duruşuna kurban olduğum.
  • 1215
    bu konuya dair onlarca tape kaydı okudum. cas gerekçeli kararından tutunda sosyal medyada geçen hemen hemen tüm pdf formatlı belgeler ve kayıtlara da baktım. şike sürecinin ilk günü uyanıp olayı gördüğüm anla şuan arasında dağlar kadar fark var. benim için olayın kısaca kronolojisi şöyle;

    - bu adamlar deli gibi utanmadan üst üste ondan fazla maçta şike yaptılar.
    - rakiplerinin puan almasını engellemek içinde çaba sarfettiler.
    - rakip takımların kadrolarını yerleştirdikleri adamlar sayesinde öğrendiler. özbeklerden hiç haz etmem !
    - rakip takım başkanlarıyla istediklerini konuşup istedikleri olmaz diye transfer sözü verdiler.
    - rakiplerin gözde oyuncularını transfer,araba,para gibi etmenlerle ikna edip gerekeni yaptılar.
    - mağdur edebiyatı yapıp hükümeti kötülediler sonra ise hükümete taptılar !
    - dünyadaki tüm mahkemelerde haksız bulunup muz cumhuriyeti guguk kurallarına göre aklandılar (ak kelimesinden hiç hoşlanmam özbek vol.2)
    - bu ülkenin en büyük gündemi olan futbolun içine ettiler ve yaptıkları yanlarına kar kaldı!
    - bu ateş üfleyerek sönmez diyip sonra onların bunu yaptığına inanmıyorum diyen bir tonton dede, ben şampiyonum diyip sonra şikeci dediği takıma hoca olan bir adam ve parayı seçip davasından vazgeçen bir polat alemdar sayesinde daha da yüz buldular!
    - emek çaldılar, şeref çaldılar, onur çaldılar! çalmak bu ülkede değerli arkadaş ben bunu anladım.
    utanıyorum hepsinden, herkesten, buna çanak tutanlardan ve bu ülkenin bu olayı bu şekilde kabullenmesinden. en komik olanı ise bu adamların pişkin pişkin hukuk sahte diyip şimdi bu hukuk doğru demesidir.

    hepinizi vicdanınız ve silineceği söylenen tapelerle belgelerle baş başa bırakıyorum. hocam ben bu parayı alsam beşinci ayakta yatar mıyım mini mini aracımla kaza yapar mıyım diyen akıncılar tarih sizi de unutmayacak!
App Store'dan indirin Google Play'den alın