2013-14 UEFA Şampiyonlar Ligi Son 16 Turu Rövanş Maçı
21:45 Stamford Bridge
2 - 0
  • 351
    madrid ve manchester deplasmanlarında bile çatır çatır pozisyonlar bulan takımdan, bu maçta kaleye doğru düzgün bir şut bile çekememiş takıma döndük. hücumda top bizdeyken gram heyecanlanmıyorum artık, atağın sonunda ne olacağını kestirmek zor değil. bu sadece bu maçta değil, zorluk seviyesi çok az yüksek olan maçlarda bile, ki bunlar anadolu takımları ile oynanan maçlar oluyor, geçerli bir durum. derbilerden hiç bahsetmiyorum bile.
  • 352
    2 senedir avrupa kupalarında final oynayan bir takım chelsea. bence mağlubiyeti çok abartmamak gerekiyor. chelsea gerçekten çok iyi top oynadı. tek tek analiz yapmaya gerek yok. tek bir pas alanı bırakmadılar. 1-2 maç galatasarayın 90dk değil, maç özetini izlesen taktiğini çözersin. önde baskı yediği anda, orta sahası geriye oynuyor. çok basit bir örnek; selçuk faul almak için hemen yıkılıyor. şampiyonlar ligi seviyesinde de, rakip chelsea olunca tecrübeliler tereyağından kıl çeker gibi top aldılar ayağından...

    bu kadroyla bu kadar. kötü oynadık evet, fakat chelsea zaten evinde yenilmeyen, puan kaybetmeyi pek sevmeyen bir takım. halimize bakın beyler, avrupanın en iyi 16 takımından biriyken elendik. hem de chelsea'ye.. hüzünü çok abartmamak lazım. evet ruh yoktu sahada, fakat gerçekleri de görmek gerekiyor. taktiksel hata da var, mental problemler de var. hepsini aynı anda yaparsan, başarı gelir. belli bir kademe de geldi..real madrid, juventuslu gruptan çık, chelseaye elen... tekrar ediyorum, bu kadroyla gerçekten bu kadardı...

    yeniden yapılanacağız, gelecek dönemlerde daha iyi olacağımıza gönülden inanıyorum. biz bu seviyelerin takımıyız. lig var önümüzde, çalışmaya devam.
  • 353
    öyle bir maçtı ki bırakın 90 dakikayı , haftalarca hatta aylarca bile oynansa yine de bu oyunla , bu mantaliteyle kesinlikle gol atamayacağımız bir maçtı.
    sanki defanstan top çıkarabiliyormuşuz gibi her autu pasla kullandık ,onu da ya kaptırıp pozisyon verdik ya da defansta birkaç yan pas yaptıktan sonra geriye muslera'ya döndük o da topu dikti.
    madem en başta topu dikip drogba ve burak'ın indirdiği toplarla en azından rakip sahaya biraz olsun yerleşebilirdik.
    sonuç olarak elendiğimiz takım bizden her anlamda üstündü fakat direnç bile gösterememek yakışmadı.
  • 354
    azılı mancini savunucularinin sartlar ne olursa olsun fatih terim nefretinden dolayi, mancini'yi savunmaktan asla vazgecmeyeceklerini gosteren mac. afedersiniz ama oyle popoya boyle pipi. aynen devam selcuk ruhsuz, burak kazma, eboue gamsız, drogba bitik, sneijder sönük ama mancini suçsuz. hani aslolan galatasaray'di. bir de milletin egosuna laf edersiniz. yanildiniz beyler er ya da gec kabul edeceksiniz.
  • 356
    çok kötü oynadığımız karşılaşmaydı, neticesinde kaybettik ve elendik. ancak takımın bu kötü oyunun sebebini önümüzdeki günlerde çok detaylı ve etraflıca ele almak lazım.
    bu maç ekseninde konuşmak gerekirse; isteksiz, motive olamamış, tek atağını 90. dakikada yapmış, korner bile kullanamamış bir çok oyuncusu maç bitse de gitsek havasında olan, geri paslarda bile hata yapan, aut atışıyla atağa çıkmaya çalışmış bir takımla turun gelmesi de bir hayaldi zaten ve öyle de oldu.
  • 359
    stamford bridge'de bence hiç bir takım (barca,real artık aklınıza kim geliyorsa) chelsea'den üstün oynayamamıştır ve oynayamaz. yenebilirsiniz ama oyun ve mücadele anlamında chelsea'den bir adım geride olursunuz.

    açıkçası benim tam beklediğim gibi geçti maç. klasik ilk 20 dk.da yoğun bir baskı yeriz diye tahmin ediyordum ama gol çok erken gelince chelsea topu bize bıraktı ve kendi alanına dağıldı. sonra yine kendimce ya ilk yarı sonlarına doğru ya da ikinci yarının ortalarında (55-70 civarı) bir gol daha yeriz diye düşünmüştüm ve ilki oldu. sonra chelsea topu yine biraz bize bıraktı ama kontrol tamamen kendisindeydi ve sonuç olarak net diyebileceğimiz tek pozisyonu 90.dakikada bularak elendik.

    kızdığımız noktalar belli aslında: "çıkın,chelsea'ye sahayı dar edin 2-3 tane atın ve turu alın."böyle bir beklentisi olan hiçbir arkadaş yoktur sanırım. tek isteğimiz en az chelsea'nin oyuncuları kadar mücadele etmeniz ve maçı istemenizdi. hata da yapabilirsiniz. gol de kaçırabilirsiniz. hepsi olağan şeyler. ama bizim görmek istediğimiz asıl şeyleri gösteremediğiniz için size kızgınız.

    bana göre "ölüm grubu"olan o gruptan çıkmak bu sene için yeterli bir başarıydı. biraz kura şansıyla ilerletmek isterdik ama olmadı. çok karalar bağlanacak bir durum yok avrupa arenası için. bence başarılı bile sayılabiliriz. canınız sağolsun diyebiliriz ammmaaaa :

    lig konusunda bütün eleştirileri sonuna kadar hak ediyorsunuz. yatacak yeriniz yok şu canım mayıs ayında pisliklerin kutlamalarını izlettireceksiniz bize. o yüzden yazıklar olsun.
  • 360
    chelsea'nin eze eze yendiği maçtır. adamların kanat oyuncusu eden hazard, seninki burak yılmaz. stoperleri terry, senin ki chedjou. sağ bekleri ivanovic, seninki eboue. neyi konuşacağız? zaten juventus ve real madrid'in olduğu gruptan çıkarak görevini layıkıyla yaptı galatasaray. chelsea maçları ekstra heyecan oldu. tt arena'ki maçın skoru da (gittiğim için söylüyorum) taraftardan dolayıdır. zaten her şeyi geçtim, sahada oyuncu kalitesini eşitlesen bu sefer hoca farkı çıkıyor ortaya. adam ilk maçta 1-1 olup da baskıyı görünce alıyor oyuna obi mikel'i, maçın son 20 dksını top yaparak bitiriyor. ikinci maç için de bizi o kadar iyi analiz etmiş ki çıkarken yaptığımız saçmasapan pas hatalarından ötürü önde baskı kurdu maç boyu. her kaptırdığımız top pozisyon oldu. rakip kaleye sadece 1 şut çekebilmeyi geçtim doğru düzgün rakip sahaya geçemedik be. mourinho'nun maç sonu mancini'yle ilgili söyledikleri de canımı sıktı açıkçası. gerçekten farklı farklı sistemler oynatarak acaba takımın zaten çok az olan oyun ritmini iyice bozuyor mu bilemedim şimdi? gerçi yine mancini'ye üstün geldiği için sarkastik bir dille dalga geçmiş de olabilir. zira mancini'nin galatasaray için çok doğru bir tercih olduğunu düşünenlerdenim. umarım bu düşüncede yanılmıyorumdur. yoksa olan yine galatasaray'ıma olacak.

    bir çift lafım da türkiye futbol federasyonu'na. bu ülkede bu yabancı sınırlamasını uyguladığı sürece, türk futbolcular kendilerini geliştirmek için hiçbir çaba harcama gereği duymayacaklar. ve yine bu uygulama olduğu sürece herhangi bir türk takımının şampiyonlar liginde gruplardan çıkması büyük başarı olacaktır. umarım ab pasaportlu oyuncular için açılan dava olumlu sonuçlanır. yoksa böyle hüsranları daha çok yaşarız.
  • 362
    kadro kalitesi, fizik kalitesi, oyun disiplini, saha içi organizasyon ve uyum... her anlamda maalesef ezildiğimiz maç. romantiklik, duygusallık bir yere kadar. futbol bu gece gerçeğini acı bir şekilde yüzümüze vurdu. rakip ceza sahasına giremeden, şut çekemeden, korner kullanamadan, bir tane hücum varyasyonu gerçekleştiremeden maçı bitirdik. takım, ne tribündeki o muhteşem taraftar için ne de televizyon karşısında dk 70 olup takım o dk'ya kadar top oynamasa da tur için umutlanan taraftar için bile oynamadı. her yönüyle kötü bir maçtı bizim için. hayırlısı..
  • 365
    karşımızda premier ligin lideri ve büyük ihtimal sezon sonunda şampiyon olacak takımı vardı. benim zaten ilk maçta umutlarım gitti. ilk golü yedikten sonra tur gitti dedim.
    maç için diyecek birşey yok. chelsea muhteşem oynadı, çok iyi alan kapattı. top bizdeyken 11 kişi kendi sahalarında bekledi. hızlı adamlarıyla hızlı hücuma çıktılar. bizim kötü olma sebebimiz kesinlikle chelsea'nin iyi olmasındandı.
    sen gidip karabük, antep, antalya'ya falan puan kaybedikten sonra chelsea'yi orada eleyeceğini düşünüyorsan hayalcilik olur. dün yazacaktım bunu ama kimsenin umutlarını kırmak istemedim. görünen köy kılavuz istemez. deplasmanlarda inanılmaz kötüyüz. mantıklı düşünmek lazımdı. chelsea'yi elemek için mucizeden de öte birşey gerekiyordu. sağlık olsun. bundan sonra yapılacak tek şey kalan 9 maçı da kazanmak.
  • 366
    o kadar kötü oynadık ve hiç umut yoktu ki ikinci yarı da bir ara sızmışım tv karşısında, 10 dk. uyumuşum, uyandığımda da değişen bir şey olmadı. keşke bu rezilliğe hiç şahit olmasaydım. fark da yiyebilirdik önemli değil, skora takılmam ama bu kadar kötü oyun olunca çok üzüldüm açıkçası.

    dilerim ki bu maçın travmasını çabuk atlatır, en azından ligde 2.likten ve tr kupası'ndan da olmayız.
  • 367
    chelsea'nin sıradan bir gününde (kesinlikle öyle muhteşem değlilerdi, belki olmalarına gerek kalmadığını görünce yayıldılar bilemiyorum) olduğu, bizimse kesinlikle oynamadığımız maç.
    daha önce yapmadım hiç, böyle şeyler kolay kolay yazmam çünkü burada yazanları okuyunca "insanlar biliyor da konuşuyor" diyorum, bense futboldan pek anlamayan sıradan bir izleyiciyim ve o gözle oyuncular hakkındaki izlenimlerimi yazmak istiyorum.

    drogba: üç aydır bu maçı bekliyor, hazırlanıyordu sözde. sanırım maçtan önce kendisine plaket verilmesi, taraftarların sevgisi ve kendi egosu, maçın şampiyonlar ligi maçı olduğunu unutturup kendi şerefine oynanan bir maç olduğunu sanmasına yol açtı. umarım önümüzdeki üç beş lig maçında ya kenarda oturur/kadroya bile alınmaz.

    selçuk: bugüne kadar kendisine tek kötü söz bile söylemedim, hep umudum vardı, hakkında kötü düşünmedim bile. sezona kötü başladı, hoca değişti, bir sıkıntısı vardır, üstesinden gelir, selçuk bu sonuçta dedim. ikinci yarıda da aynı isteksizlikle devam etmesi bende hayalkırıklığı yarattı. ancak bu maçta yaptıkları ve yapmadıklarıyla drogbanın yanında kenarda/tribünde oturması gerekiyor. kimin ona sabrı kaldı ki?

    burak: pres yapmasını bilmiyor, ya da bana öyle geliyor, tek yaptığı salak salak koşmak. evet, salak salak. terry'nin peşinden birkaç pozisyonda koşup adamın topa vuracağını anladığında geri çekildi rahat rahat vursun diye. yani hakkını yemeyeyim şimdi, böyle boşa yakın koşması hiç koşmamasından iyi tabi. gerçi üzerine oynanan oyunlardan sonra iyi bile dayanıyor bence psikolojisi.

    telles: dünkü maç için heyecanlı/istekli olduğunu düşündüğüm oyunculardan biri. iyi/kötü o kısmını geçiyorum, daha kaçıncı şampiyonlar ligi maçı ki, kendisinden beklentim büyük.

    sneijder: yer yer kendisi bile isteksizdi, sanırım beni en çok üzen ikinci şey bu oldu. keşke istediği yerde oynayabilse sahada.

    chedjou - semih ikilisi + hakan : bu defansa söyleyeceğim şey tamamen beni germeleriyle ilgili, sanki 4-0 öndeymişiz gibi kendi aralarında (muslera'yı da alıp) top çevirmeleri beni çok rahatsız ediyor. ancak bunun dışında semih'in hakkını yemek istemem.

    melo: iyi başlamadığını düşünüyorum, ancak toparladı. en çok üzüldüğüm şey de melo'nun iyi başlamaması oldu sanırım. (gerçi iyi başlamaması dediğim şey, erken gördüğü sarı karttan sonra agresifliğini azaltması da olabilir, diyorum ya anlamam ben bu işten).

    yekta: son birkaç maçtaki performansının epey altındaydı sanki. ancak bunun sebebi her şeyi tek başına yapamayacak olmasından da kaynaklanıyor olabilir. yani sadece 4-5 kişiyle chelsea'yi yenemezsin zaten.

    muslera: devre arasında yediğimiz ilk golde hatası olduğunu söyledi güntekin ve arkadaşları. benim düşüncem "elinden geleni yapmış"tı o ana kadar, sonra sevindim, gerçekten muslera'nın hatası varsa bu iyi bir şey. yediğimiz gollerin sebebi kendisi olsun. bir de uluslararası maçlarda olsunlar ki sözleşmesinden hala bir haber yokken alıp gitmesinler yavrumuzu.

    umut: burak'ın yerine girdikten sonra düşmek ve faul beklemek dışında ne yaptığı konusunda emin değilim.

    hajrovic: şu anda istediği kadar kötü olabilir, takımın kaptanının bile oyunu ortadayken bu maçlara bu kadar yabancı, takımla yeterince oynamamış birinin gelip harikalar yaratmasını bekleyemem. kendisine inanıyorum.

    mancini: maçtan önce kendisi için güzel adam, maçı bize kazandıracak o demiştim. takımın bu isteksizliğini gördükten sonra lig maçlarına yedeklerle çıkmasını istiyorum, inanıyorum ki yeni gelen oyuncular eskilerinden çok daha istekli oynayacaktır. gitmesini istemiyorum, kendisine hala güveniyorum, önümüzdeki sezon için umutluyum.giderse yerine kim gelir, asıl endişem bu.

    chelsea'ye 10-0 yenilmiş olsak bu kadar üzülmezdim. üzülmek de demeyelim de, hayalkırıklığı, kızgınlık, napıyor bunlar düşüncesi, yeter ki savaşsalardı.

    sonuç olarak, ilk maçta chelsea'yi yenebilirdik, yapamadık. ancak bu maçta turu hak etmediğimizi, hak etmeyi bırak istemediğimizi avrupa'ya göstermiş olduk. buraya kadar geldiğimiz için mutluyum ancak böyle ayrılmamalıydık. umarım chelsea'yi finalde görürüz.

    edit: eboue ile ilgili bir şey yazmayı bile unutmuşum, gerisini varın siz düşünün.
  • 368
    trt 1 de mematili "çanakkale yolun sonu" filmi yürüyodu ayni saatte. biraz ona baktim, biraz maça. o kadar berbat bir maçti ki, 2. yarisini acaba bakmasammi diye dü$ündüm bir ara ama yine de içimde bir ümit vardi.

    hep, galatasaray adinin oldugu yerde ümit vardir, diye dü$ündüm kendi kendime ama olmadi.

    dün ak$am saha da 9 tane ruhsuz vardi, bir tane adam gibi adam melo ve bir de aslan parçasi bir kaleci. oyuna sonradan girenleri tenzih ediyorum ama digerleri için $u an susmayi tercih ediyorum.

    yeteneklerin kisitli olabilir ama ruhsuz olma hakkin yok!
  • 369
    son 10 gün boyunca sabah 8'den akşam 10'a kadar çalıştım sevgili sözlük. işyeri kendimize ait olduğu için hem işleri toparlamam, hem para biriktirmem hem de kız olarak ta anasının nikahına gitmek için babamın bir dediğini iki etmemem gerekiyordu bu maça gidebilmek için.

    son günlerde sözlüğe dahi girecek vaktim yoktu. 2 öğün ayakta yemek yiyerek, tuvalete dahi son saniyeye kadar gitmeyerek insan üstü güçle çalıştım.

    biletimi almıştım ve 17 mart sabah 10 da istanbul sabiha gökçen'den gatwick havaalanına yola çıktım. ortalama 4 saat havada kalıyorsun saat farkından dolayı 12:55 gibi indim. maç 19:45 deydi. ortalama 6 saatim vardı. koştur koştur trafalgal square meydanında toplanacağımızı duyurmuşlardı. iğrenç ötesi bir yemekle karnımı doyurdum. meydanda bizimkileri görmemle beraber yorgunluğum bitti. birbirini gören 3 kişi we are the best we are the best galatasaray diye bağırıyordu.
    galiba bizim başka yabancı bestemız yok :( bir o bir de 3'lü olmasa nasıl dolaşırdık bilmiyorum.

    derken stamford bridge'ye doğru hareket ettik. resmen koşarak hareket ediyorduk. inanıyorduk da aslında. takım ısınırken çağırdık filan. takım hazırdı, biz hazırdık,herşey hazırdı yani.

    höldür höldür höldür bağır çağır son sesimize son nefesimize kadar destekledik.

    eğer tribündeyseniz sizi ilgilendiren 3 şey vardır;
    -gol atarsa bizim takım delirmek, onlar atarsa yuh,çüş,doğrudan-dolaylı küfür etmek
    -bir pozisyonda bizim futbolcu itiraz ediyorsa (muhtemelen pozisyonu göremeyiz) hurraaaa kızıp kendini kaybetmek
    -bizim futbolcu öyle yada böyle yerdeyse hedeli hödeli faul kart çığrışı yapmak.

    bunların hiçbirini net göremeyiz. anlık reaksiyon gösteririz ama.
    şimdi twitter daha yaygın olduğu için oradan faul mü, ofsayt mı yada kırmızı kart var mı diye kontrol ediliyor ( keşke edilmese)
    bu sebepten eve gelince tekrar maçı izlemeyi tercih ederim.

    stamford bridge'den ayrılıp stansted'e geçip 23:30 da binip türkiye saatiyle 05:20 gibi indim. ordan çıkıştı, pasaporttu derken eve 8 de geldim sevgili sözlük.

    maçta yüzde kaçla top sahibi olduk , en çok kim koştu , ofsayt ,faul gibi hiçbir şey hakkında fikrim yok.
    tek bildiğim şey ruhsuz oynadığımız. drogba'ya, mancini'ye chedjou'ya kızgın olmaktan başka bir fikrimiz yok.

    parasını,pulunu,yorgunluğunu,koşturmasını,uykusuzluğunu zerre düşünmüyorum.
    buraya bu entryi girmemin sebebi ' keşke maçı izlemeseydim ' nidaları atan insanlar.

    yahu ben ve benim gibi oraya gidenler yine olsa yine giderim , yine olsa yine desteklerim, iyi ki diye başlayan cümleler kuruyoruz da siz hayırdır ya ?

    tv başında izlemek mi yordu seni abicim/ablacım ?
    ayakların mı ağrıdı? kıymetli popon mu acıdı ?

    ya bu takım berbat oynadı kabul, ruhsuzdu kabul, mancini'nin ne yaptığı belli değil kabul, burak'ı snejder'i yerinde oynatmıyor kabul, oyuncu değişiklikleri kötü kabul, chelsea daha iyi kabul, ama bu takım için şampiyonlar ligi hayal değil miydi? hala hayal değil mi? mevcut kadronlar, ligde ki durumunla , gösterdiğin performansla senin o ligde olman lüks değil mi?

    yahu bi dön kendine bak . yerinde oynatmadığın sneijder ve burak'tan ne istediğine bir bak. muslera'yı koy forvete sonra oynayamıyor yeaağğ diye dökül ortaya.
    bırak taktiği tekniği zaten şuan iki beden büyük bize devler ligi.
    daha ligde aynı kadro ile rize'ye kayseri'ye allah'ım nolur yenelim , ya yenemezsek diyen bir takımsın.

    takımına kız, hocana kız, taraftarına kız ama keşke izlemeseydim ne demek ya?
    kime küsüyorsun, kime kızıyorsun? drogba'ya kız, yekta'ya kız ama gassarayın maçına sen nasıl kızar da keşke izlemeseydim dersin?

    izleyeceksin abicim. eşek gibi izleyeceksin . üzüleceksin iliklerine kadar. kızacaksın . ama izleyeceksin. keşke görmeseydim, bakmasaydım demeyeceksin.

    takıma mı kızıyorsun? hocaya mı kızıyorsun ? cimboma mı kızıyorsun?
    burak=cimbom , selçuk=galatasaray demek değil bunu anlamak zor mu?

    ünal aysal'ın, eşinin, mancini'nin, drogba'nın, selçuk'un,sneijder'in umrunda olmadığını anladığınız gün herşey daha güzel olacak.
    teşekkürler galatasaray.
  • 371
    27 kasım 2013 real madrid galatasaray maçındaki gibi çok çok kotu bir futbolla avrupa'ya veda ettigimiz maç. skoru, avrupa'dan elenmemiz neyse de bu oyun cidden kabul edilecek gibi degil. oyunculara maça çikmayin 3-0 maglup olacaksiniz deseler kabul ederlermis herhalde. kendileriyle ilgili notlarim su sekilde:

    fernando muslera: sen bu taraftara allah'in bir lutfusun. dun kalemizde muslera degil de baska bir kaleci olsaydi su maçtan 6-7 gol yiyerek ayrilabilirdik.

    emmanuel eboue: tamam hazard inanilmaz bir gunundeydi ama bunun bir nedeni de sendin be eboue. ne ileride, ne de geride hicbir varlik gosteremedi, sahaya enerji koyamadi. 76'da yerini hajrovic'e birakti.

    semih kaya: bir degil birkaç tane çok kritik hatasi var. maç sirasinda ve sonunda sozluge girip bakmadim, insanlar ilk golde faturayi kime kestiler bilmiyorum ama tahminen evladimiz, kardesimiz semih'e kesilmemistir. fakat avrupali spikerler için golu yediren oyuncu semih idi. ofsaydi bozmasi üzdü. cani sagolsun.

    aurelien chedjou: geriden hic top cikaramayacak bogulan savunmamizda dan dun ileri vurmak zorunda kaldi surekli. chelsea dalga dalga gelirken bir sey yapamadi. etkisizdi.

    alex telles: muslera'yi saymazsak, sahada ne yaptigini en çok bilen oyuncumuzdu denilebilir. sol bekimiz var, bu net. gerisi neredeyse allahlik, bu da net.

    yekta kurtuluş: 66'da oyundan cikana kadar sahada vasatin ustunde olan bir diger oyuncumuzdu. oyundan cikis nedeni melo'yu ileri atabilmekti. yalniz dunku performanslar geregi oyundan cikarilmasi gereken kisi kendisi degil, maalesef selçuk idi.

    felipe melo: 18'de sari karti gorene kadar çok iyiydi. sonrasinda kendisine bir set çekti hep. ikinci yari savunmaya geçti ve balta girene kadar da orada iyi is cikardi. sahada telles ve yekta ile beraber bir seyler yapmaya calisti ama takim arkadaslari yeterince destek vermedi.

    selçuk inan: ailemden biri gibi seviyorum selçuk'u ve hakkinda hiç de objektif degilim. benim için selçuk inan > tum orta sahalar. ama goz var nizam var, dun geceki performansi içler acisiydi.

    wesley sneijder: bolgesinde oynuyor oynamiyor bilmem. adin sneijder ise daha fazlasini beklerim. dun geceki hali çok feciydi. toparlanacaktir.

    didier drogba: maalesef sadece adi sebebiyle sahada kaldi. duygusal bir jubile maçi gibi oynadi dun, çeyrek final isteyen bir drogba takimini bu kadar kolay pes ettirmezdi.

    burak yılmaz: çok kotu bir gecesindeydi. bir onceki sezon 8 gol attigi sampiyonlar ligi'ne 0 golle veda etti.

    umut bulut: 53'te burak yerine oyuna girdi. takim savunmasina katkisi onemliydi ama hucumda hiç etkili olamadi. penalti istedigi pozisyonun penaltiyla uzaktan yakindan alakasi yoktu.

    hakan balta: oyuna girmesiyle savunmaya iyi katki verdi. hic inanmiyordum ama ben stoperim diye bagiriyor adam. semih ile beraber bu takimin stoperi olmali.

    izet hajrovic: 76'da eboue yerine girdi. varlik gosteremedi.
  • 372
    ulan hiçbişey yapamadık ya. hiç-bir-şey.

    top hep bizdeydi eyvallah da yana yana atılan pasları ben napayım. yaptığımız tek şey geride paslaşıp top kaptırmaktı. mancini'nin tek hatası taktikte ısrar etmek. anladım paslarla ileri çıkmak istiyorsun taktiğin bu ama görmüyor musun adamlar mükemmel oynuyor, buna izin vermiyor. ne olurdu sanki doldur boşalta dönsek, drogba'ya şişirsek? ceza sahalarının yakınına gidebildiğimiz anlar (o da 1-2 tane işte) hep drogba'ya atılan uzun toplarla oldu. topla oynamayla açamadığın takımı elinde drogba gibi bir kule varken uzun toplarla aşmaya çalışsan nolur yani ölür müsün, bu utanılacak bir şey mi? drogba gibi bir adamı böyle kullanabiliyorken açamadığın takımlar için paslarla çıkalım diye niye kasıyorsun. juventus maçlarında 2 golü drogba'ya şişirerek bulduk, bunlar raslantı değil adam ya topu alıyor ya iyi indiriyor ya da faul alıyor. bunu görmek için alim olmaya gerek yok ki.
  • 373
    bu maç özelinde genel sezon gidişatına dair bir şeyler yazmak lazım. bu şekilde de bu maçta yaşanan yüz kızartan tablo neden önümüzde onu anlayabiliriz.
    1- her şeyden öte galatasaray futbolcusunda bir heyecan kaybı ve motivasyon eksikliği var. son iki sezonu şampiyon tamamlamış türk oyuncu yapısının gereği ve mental eksikliği olarak, futbolcular maçlara motivasyonsuz çıkıyor ve bunu sahaya da yansıtıyorlar.
    2- melo ve muslera ve biraz da sneijder dışında önceki sezonlarda şampiyonluk yaşamış oyuncuların hedefi yok. bu hedefsizlik hem motive olmalarını engelliyor hem de fiziksel durumlarında düşüşler yaşamalarına neden oluyor.
    3- özellikle türk futbolcular fatih terim ve ekibini beğenin beğenmeyin, o yeri geldiğinde abi-kardeş durumuna girdikleri teknik ekip ardından tamamen avrupai yapıya bürünmüş ekip ile sinerji sağlayamadı. profesyonelliği sözde olan türk futbolcu tipi bu modelde yapamadı asla da yapamaz.
    4- düşük fizik kalitedeki oyuncu grubuna uymayacak sistem yanlışları. orta saha ne kadar güçlü olursa olsun, burak-sneijder-drogbalı ileri üç arena'da kapanmayı bile beceremeyen anadolu takımlarına belki yeter; ancak biraz fizik gücü yüksek bir takım ve alan daraltan bir ekip bu oyuncu ve sistem yapısıyla galatasaray ile baş edebilmekte.
    5- takıma zarar veren didier drogba faktörü. fiziksel düşüşü için onu eleştirmek ona bi nevi haksızlık yapmak olur; ancak bu güçsüzlüğünü bildiği halde her maç oynamak istemesi ve berbat oynadığı maçlarda oyundan çıkmayı kabullenmemesi; geldiğinden beri %99 oranında berbat serbest atış kullanması takımı çok etkiledi. bunca frikik yeteneği olan bir ekipte her topa drogba'nın gitmesi ciddi bir huzursuzluk yarattı takımda ki bunu da onun topun başına geldiğinde çevresindeki diğer futbolcuların yüzünden anlamak mümkün.
    6- oyuncuların düşük form grafiği, gol vuruşlarındaki yetersizlik, yabancı sirkülasyonu, kontenjan engeli gibi maddelerle bu seneki düşüşü özetlemek mümkün.

    maça tekrardan gelecek olursak; kabul etmek gerekir ki chelsea ile iki formalite maçı oynacaktık ve arena'da en azından bir galibiyet bizi mutlu edecekti ama olmadı. olmasını da yukarda saydığım maddelerden dolayı beklemek, işi hayalciliğe vurmak demekti. ortada bir gerçek var ki, bu takım sezon sonunda ciddi bir metal değişim ve oyuncu yapısında yenilikler yaşamalı. bu şekilde gün bile kurtulmuyor ki, gelecekten umut beklemek çok zor.
App Store'dan indirin Google Play'den alın