2013-14 UEFA Şampiyonlar Ligi Son 16 Turu Rövanş Maçı
21:45 Stamford Bridge
2 - 0
  • 377
    üzerinden yıllar geçse de galatasaray'ın silik ve yenilgiyi kabul etmiş bu görüntüsü aklımdan çıkmayacak. chelsea'ye elenebiliriz eyvallah, sorun burada değil. ama savaşmadan, mücadele etmeden, rakibin kalesine bile gidemeden, tüm maçı sahada dolaşarak bitirip elenmek fazlasıyla onur kırıyor.

    takımın bu kadar ruhsuz ve lakayıt oynamasında da mantıklı bir sebep göremiyorum ben. takım içi huzursuzluk, hocayla iletişimsizlik, yanlış taktik vsvs hiçbir şey oyuncunun sahada bu kadar laubali olmasında bir sebep olamaz bana göre. sonuçta şampiyonlar ligi maçına çıkıyorsun arkadaş! sırf bu bile en büyük motivasyon kaynağı olmalı. ama ne maç başında ne de maç içinde geriye düşünce takımdan hiçbir reaksiyon göremedik. üstelik 2-0 gerideyken atacağımız 1 gol bile üzerimizdeki ölü toprağını atabilir, chelseali oyuncular üzerinde diğer hatalara sebebiyet verebilecek panik haline yol açabilirdi. tabi oyuncular bunun bilincinde olmadığı için biz de 90dklık işkenceyi çekmek zorunda kaldık.

    maçın en büyük hayal kırıklıkları ise drogba ve mancini. drogba'ya zaten diyecek söz yok. sırf büyük maçlarda faydalanmak için seneye kadroda tutmamız gerektiğini düşünüyordum ama bu sezonun geri kalanında tek 1 dakika bile oynamayı hak etmiyor.

    mancini'ye ise diyecek çok şey var. mesela maçta hücum anlamında ceza sahasına yaptığımız 3-4 saçma orta dışında hiçbir şey üretemememiz, mesela rezil hücum performansımıza ek olarak muslera'ya tam 43 kez geri pas atmış olmamız, mesela hiçbir şey yapamayıp 2-0 kapattığımız ilk yarı sonrası oyuna müdahalede bulunmaması, mesela sıfır mantık bulunan oyuncu değişiklikleri vs vs. yahu madem burak kanatta etkisiz, burak-umut değişikliğiyle neyi amaçladın? orada yapacağın 2 hareket var; ya 4312ye dönüp burak'ı forvete koyacaksın, ya da kanat etkinliğini arttırmak istiyorsan burak'ı çıkarıp sabri'yi alacaksın. burak-umut değişikliği yalnızca isim bazında yapılan bir değişiklik oldu, yoksa sağ açık olarak ikisinin de birbirinden gram fazlası yok. sonrasında ise yekta-hakan değişikliği var ki duble hata. yahu adam! madem 352ye dönmek aklında vardı, neden o dakikaya kadar bekledin? neden ikinci yarı başında yapmadın? neden ilk başta aynı taktikle devam edip umut'u alarak kanadı kullanmaya çalıştın? en başta tek 1 hamleyle 352ye dönüp ona göre gidişata baksaydın.

    kısaca nereden tutarsak tutalım elimizde kalan bir maç oldu. oyuncuların isteksizliğine mi öfkeleneyim, doğru taktik ve dizilişle çıksaydık bir ihtimal olabilirdi diye mi hayıflanayım bilemiyorum. real madrid ve juventuslu gruptan çıkarak bu sezonki şl misyonumuzu zaten tamamlamıştık ama ilk dakikadan elenmeyi kabullenmiş halimizle bu şekilde elenmek, mourinho'yu koltuğunda gram strese bile sokamadan elenmek, chelsea taraftarına hazırlık maçı havası vererek elenmek cidden kanıma dokunuyor.

    bu saatten sonra sezonun geri kalanından tek beklentim ise 2. olup şampiyonlar ligi'ne direkt katılım. umarım herkes aklını başına devşirir.
  • 378
    bunyesinde kotu bir stadi, galatasaray adina kotu oyunu ama bir takim guzel insanlari barindiran mac.

    maci stadda izleyebildim, konuk seyircilerin (galatasaray taraftarinin) oldugu tribunde. oncelikle sunu soyleyeyim igrenc bir stadi var chelsea'nin. yani koltuk duzenlemeleri kotu, giris cikislar kotu, mimari olarak rezalet (hatta asagilik) daha neler neler.. yaninda da bir mezarlik var, o da ayri bir detay ama ne var, londra'nin tam merkezinde. yani inanilmaz bir arsa degeri oldugunu dusunuyorum. benim oturdugum koltuk da ciddi anlamda problemliydi. ilk defa alt katta en onde izledim. yani onumde kimse yoktu, guvenlik elemanlari vardi ama ondan sonrasi saha. sahaya yakin olmak iyi guzel oyunculari bayaga yakindan gorebiliyorsunuz ama derinlik bakimindan ozellikle top karsi kaledeyken problem yaratiyor. bir daha o kadar alcakta mac izleyecegimi sanmiyorum.

    gelelim tribunlere. bence galatasaray tribunu mac oncesinde ve macin basinda iyiydi. ilk golden sonraki reaksiyonu da iyiydi ama ikinci gol hem takimi hem de bizi tamamiyle bitirdi. herkes bir sessizlige gomuldu, problem oldu o da. ikinci yarida chelsea taraftariyla cok fazla atismaya basladi tribun, dahasi bir yerde yuksek sesli tezahurat yapma yarismasi tarzi sacma bir ugrasa girildi mac birakilip. tatsiz olay, alt katta bir genc, maca fenerbahce formasiyla ve arkadaslariyla gelmis, maci izliyor gayet efendi bir sekilde. arada bir bagiriyor ediyor, mac hakkinda yorumlarda bulunuyor, oyuncular hakkinda konusuyor, gayet insan gibi macini izliyordu. bizim artik macta cacik olmayacagini anladigimiz 70li dakikalarda ust kattan bir, eee, insan diyelim simdilik, basladi ana avrat bu adama kufretmeye. yanindaki arkadaslarina kufrediyor, cocuga kufrediyor, cocugun ustune tukuruyor.. bagiran, ee, insanin yanlarinda duranlar da gaza geliyorlar basliyorlar cocuga bagirmaya. simdi ben kulup duzeyinde ya da yonetim duzeyinde fenerbahce'ye olan (ozellikle de son yillarda artan) bu yogun nefreti biraz nedensel olarak anlayabiliyorum, ama bunu taraftar duzlemine, insan duzlemine indirmemiz cok sacma. yani cok sonucsuz bir hikaye, bir elin parmaklari bir degil, hepsi farkli. kaldi ki herkesin ailesinde var fenerbahceli. bu nefreti anlamlandirmak cok zor. fenerbahce formasiyla gelmis, e hosgelmis, bunu bir nefret boyutuna getirmenin kime ne yarari var. adam orada formasini cikarip ciksaydi disari tum saygimi kaybederdi zaten ki o da boyle birsey yapmadi. gerek arkadaslari gerekse de etraftaki bir takim guzel insanlar ust kattaki, ee, insana, haddini bildirdiler. sagolsun ust katta da bir takim sag duyulu insanlar ortami yatistirdilar ve sorun cikmadi.

    maca geri donecek olursak, galatasaray cok kotu oynadi. chelsea de o kadar iyi degildi ama belli ki galatasaray'i cok net durdurabilmenin yolunu bulmus adamlar bir sekilde. galatasaray ozelinde, stadda izleyince farkettigim bir kac husus oldu.
    1) selcuk inan formsuz falan degil arkadaslar, bitmis kendisi. daha fazla kendisini zorlamak icin bir sebebi kalmamis. calismadigi her halinden belli. turkiye'deki en yetenekli futbolcudur ama savasacak bir sebebiniz yoksa, calismazsiniz, ve bu olur. yalanim yok, kendisi gibi basarilara ulasmis, ve o duzeyde paralar kazaniyor olsam, beni ne milli takimda ne de galatasarayda kesebilecek baska yerli bir alternatif yoksa, ben de calismam.
    2) 1 puan alabildigimiz rize antalya karabuk deplasmanlarina da ayni kadroyla, chelsea deplasmanina da neredeyse ayni kadroyla cikiyoruz. bu dogru bir yaklasim degil. dizilm bile ayni.
    3) burak yilmaz formsuz falan degil, o da bitmis. selcuk inan ile ilgili yazdigim seylerin hepsi onun icin de gecerli. sampiyonlar ligini de gol atamayarak bitirdi. bu da not olarak dusulsun. olympiakos mis gibi hic riske girmeden uc bes kurus kazanabilmek adina, tam zamaninda satti mitroglou'nu, bizim de ayni seyi yapmamiz gerekiyordu malesef. simdi bu yaz alicisi olacagini sanmiyorum burak yilmaz'in.
    4) sneijder solda oynuyor ama istemsiz olarak surekli ortaya kaymaya calisiyor. bence cizgi oyuncusu gibi oynamaktan o da rahatsiz ama top almak icin bazen kendisi cizgiye gidip ortaya kosu yapiyor. iyi oynasin kotu oynasin, bu adam topu ayagina aldiginda tum tribunun surati degisiyor, herkeste bir umit oluyor. cek sagina vur diye bagiriyor heyecana kapilanlar. bu onemli bir meziyet. ama mac icerisinde daha aktif oyun kurucu ozelligini gostermesi gerek.
    5) mancini umursamaz durumda falan degil bence. gayet umursuyor bir durumda cunku burada iyi is cikaramazsa kendi kariyeri de zora girecek, bunun bilincinde. ancak yerli futbolculari cozebilmis degil henuz. bunu da cok net gorebiliyoruz.
    6) taraftar sahada olan bitenin farkinda. mac bittikten sonra takim tribune cagrildi ve iclerinden sadece melo icin bagirdi herkes. melo'da takimin geri kalanindan daha uzun sure taraftarin onunde onlari selamlayarak bu destegi karsiliksiz birakmadi. ancak gerek mac icerisinde gerekse de mac sonunda, ozellikle selcuk inan'a ciddi bir tepki vardi. olmali da.

    nitekim mac bittikten sonra gayet chelsea tribunuyle beraber ciktik ve donduk. saha disinda benim gozlemledigim bir olay yasanmadi. chelsea taraftari da oyle fanatik diyebilecegimiz bir topluluk degil. bir sampiyonlar ligi sezonu daha boyle bitti. sorsaniz hangisi daha zor, juventus ve real madrid'li gruptan cikmak mi, chelsea'yi elemek mi, tabi ki gruptan cikmak daha zor derdim. bu sezon sampiyonlar liginde cok zoru yapabildik ama az zoru yapamadik. yine de takim her sene sampiyonlar liginde en az son 16 performansi gosterebilecekse gayet umit verici bir gelismedir bu.
  • 379
    savaşmak nedir? mücadele etmek, karşı atağa çıkmak, karşı koymak. eğer biz, hadi beyler yedik ama atarız gazıyla chelsea'nin üzerine gitseydik tarihi fark yerdik çok açık. şu anda dünya'nın 3 pasla rakip kaleye inen en iyi takımı chelsea. haddimizi bilerek oynadık bana göre. mancini de bunun farkındaydı. 2-0'dan sonra chelsea'nin üzerine saldırmak intihar olurdu. zaten bu sene 6-1'lik madrid mağlubiyetiyle çizilen imajımız bir daha çizilseydi kimse kaldıramazdı bu durumu.
  • 389
    britons diyarına ilk kez adım atmama vesile olan, bilet sıkıntısının had safhada yaşandığı ama buna rağmen bizim tribünde nereden bilet bulduğu soru işareti olan 3 tane iri siyahi taraftarımızin bilmeselerde tüm bestelere katılıp hoplayıp zıplaması ile bizi şaşırtip mutlu ettiği, maçın hiçbir anın da umutlanamadigimiz, drogba ya büyük tesuf ettiğimiz( kazandığimiz frikikte isminin yazılı olduğu pankartı vurması kaleyi tutturmasindan daha zordu) dehşet ötesi bir tribün yaptığımız, maç çıkışı evinde kaldığımız arkadaşin londra nin maçın oynandigi stada göre en ters bölgesinde yer alan evine metro ile bile 1.5 saat süren seyahatimizin, otobusle 18 saat ceken antep deplasmaninin dönüşünden daha ızdırapli olması ile akılda kalan, maç skoru harici çok eğlendigimiz mactir
  • 393
    takıma ve galatasaray'a kızdığım sinirden uyuyamadığım tek maçtı.
    5-0'lık bursa 6-0'lık fener maçları dahil.
    yapabilirdik. ve tek pozisyona girmeden bitirdik maçı.
    o yıl deplasmanları hep kötü oynuyorduk. ama işte drogba'da bu maç için getirilmişti. eğer hafif kımıldasaydı takım iki senede iki çeyrek final ile çok başka bir hikaye izlerdik. manchini gitmezdi, prandelli gelmezdi.
    sponsor sorunu yaşamazdık. eğer türkiye liginin bayern'i olmayı kaçırdıysak müsebbibi bu maçtır. her şeye rağmen.
    chelsea çıktığında sevincimi hatırlıyorum. çünkü o eşleşmede başımıza gelebilecek en güzel eşleşmeydi.
  • 394
    chelsea bu sezon galatasaray’dan sonra paris saint germain’i de eleyip yarı finale yükseldi. yarı finalde arda turan chelsea’yi elemişti. kendi ligini ise şampiyon manchester city’nin 4 puan gerisinde 3. sırada bitirdi. yani öyle ölmüş bitmiş chelsea flan yoktu. mourinho ile yapılanmaya başlayan ve sağlam temelleri olan bir chelsea vardı. ayrıca bir sonraki sezon chelsea premier lig şampiyonu olmuştu.
  • 395
    bu maçı sinirden zar zor izlemiştim. bakın kötü oyun olabilir ama sahada zerre mücadele yoktu.

    ve iddia ediyorum; drogba bile isteye bu maçta kasmadı. öyle rahat ve lakayt tavırları vardı ki, dışarıdan görsen maçı satmış dersin. 45 metreden kaleye frikik falan çekiyordu.

    sözün özü; tur elimizdeydi ama biz "sağolun biz yedik de geldik" diyerek reddettik. chelsea elenemeyecek bir rakip değildi o dönem.
  • 396
    40 metre mesafeden rakip kaleye frikik atan oyuncunun takımı isterse real madrid olsun kaybeder, bu maçta da biz ciddiyetsizliğe prim verdiğimiz için daha sahaya çıkmadan chelsea'ye mağlup olmuştuk. bu hareketi yapan drogba değil george best olsa bile ciddiyetsizliğe prim veremezsin. verdiğin anda kaybedersin.

    çünkü teknik direktörün ciddiyetsizliğe ceza kesmemesi, maçı ciddi oyuncuya kendini enayi gibi hissettirir ve onu da bozar. ne yaparsan yap ciddiyeti bozmayacaksın.
App Store'dan indirin Google Play'den alın