• 302
    hakan balta'nın yine fantastik açıklar verdiği maç olmuştur. stoper olarak sol orta koridoru bildiğin boş bıraktı. bütün tehlikeleri adamlar o bölgeden forvetlerini kaçırarak yarattılar.

    abi bu adam pozisyon almayı biliyor falan diye kadroda değil mi? gerçekten hangi stoperimiz daha kötü karar veremiyorum. chedjou desen 5 maçta bir gününde, onun dışında saatli el bombası. serdar aziz zaten sakat da, sakat olmasa da kimseye güven vermiyor. semih sanki hızıyla falan hakan'dan iyi olur gibi geliyor ama öyle bile olsa 3 maç sonra bizi tatmin etmediği için acaba hakan daha mı iyiydi diye düşünmeye başlıcaz...

    koray'ın sakatlığı gerçekten çok zorladı bizi bu sezon. ben çok inanıyordum riekerink ile birlikte formayı kapacağına. en azından mevcutların hepsinden daha nitelikli oynardı...

    gerçekten etkili bir defans hattımız olsa, çok iyi kontraya çıkıyoruz. maçlarda farkı o kadar rahat arttırıcaz ki... mehmet topal'ın stoper performansı bile büyük fark yaratır galatasaray'da. bilmiyorum bütçemiz ne durumda ama devre arasında o bölgeye bir takviye riekerink hocamın elini çok rahatlatır.
  • 303
    farkedilmeyen bir durum var ki o da şu:

    evet gençlerbirliği maçında özellikle ikinci yarıda çok fazla açık verdik ve gol yememiş olmamız muslera + şans faktörü sonucu. ancak baya bir gol pozisyonuna da girdik ki girdiğimiz pozisyonlar da az buz pozisyonlar değil, normal şartlarda atabileceğimiz ancak yine şanssızlık ve panik sebebiyle atamadığımız pozisyonlar.

    kaldı ki bir deplasman fobisi vardı üzerimizde, öne geçtikten sonra skoru korumaya yönelik - hocanın etkisi olmaksızın - otomatik olarak geri çekilme durumu söz konusu oldu.

    galatasaray defansı önde kurmasının getirdiği dezavantajları yaşıyor, ancak "gol atması gerektiğinde gol atabilmek" gibi güzel bir özelliğe sahip. yani maç 13. dakikada 1-0 olmasa, muhtemelen galatasaray'ı daha açık ve boğan bir kimlikte görecektik.

    bu da demek oluyor ki, kolay gol bulabilen (şu ana kadar lig maçlarının tamamında rahat gol bulduk) galatasaray'ın aslında skoru koruyabilmek adına da kendini geliştirmesi, düğümün son noktasını oluşturuyor.

    ayrıca "gol yemeden maç kazanmak" da bir yetkinlik. şimdilik o hususta da fena değiliz. geçmiş sezonlara bakılırsa bu konuda bir hayli kendimizi geliştirdik sanki... istatistikler öyle diyor.
  • 304
    şampiyonluk yolunda çok önemli maçtı. şubat - mart aylarındaki olası deplasman kayıplarını düşününce, uygun mevsimde ankara deplasmanında alınan galibiyet bizim için çok değerli. bu maçta mahkum oynamış olabiliriz, ikinci yarıda sahadaki tek galatasaray futbolcusu muslera olmuş gibi gözükebilir ama biraz da sonuç konuşalım lütfen. maç içinde hala özgüven dalgalanması yaşayan bir takımız, bilhassa deplasman galibiyetlerine çok ihtiyacımız var. gençlerbirliği gibi 3 tane zor deplasman kazansak, yere çok daha sağlam basan bir takım oluruz. daha bu takıma girecek kolbeinn, de jong, serdar gibi adamların ortak özelliği de sert olmaları. kış geliyor, yumuşak oyuncuların kullanımı zorlaşıyor ve eksiklerimiz de tam zamanında dönecek gibi duruyor. az daha sabır.
  • 305
    çok iyi ve baskılı başladığımız, erken gelen bir golle öne geçtiğimiz ve kırılma noktası bruma'nın kaleci ile karşı karşı iken kaçırdığı yüzde yüzlük gol pozisyonu olan maçtır.

    erken gelen golle öne geçtiğin böyle deplasman maçlarında ikinciyi bulup fişi çekeceksin aga. ikiyi de bulacaksın ki maç üçe dörde gidecek ilerleyen dakikalarda. aldığın farklı galibiyetle de iyi oyununla hem medyayı susturacaksın hem de rakip takımların kabuslarına gireceksin.

    sen ikiyi bulamazsan, üzerine gelmeye mecali olmayan rakip takım selçuk inan sağ olsun yoktan varolan kıytırık bir pozisyondan cesaret bulur ve yüklenmeye başlar böyle üzerine üzerine. taraftarın da ekran başında tırnak yemekten kabız olur durur.
App Store'dan indirin Google Play'den alın