• 26
    yeni açık kendi kendine tezahurat başlatma yeteneğini kaybetmiş sanki. illa eski açığın yada kapalının tezahuratlarına yama olma isteği. tam eski açık sarı desene gibi girişimlerde bulunduğumuz an amigo tarafından zorla susturulmak da ayrıca güzeldi. önce hah tamam yeni bişey gelicek derken amigonun sınıfını susturmuş öğretmen gibi önüne dönüp maçı izlemesi daha bir güzeldi. gerçi eski açık da hiç sallamadı ama neyse.
    dipnot: bir ara eski açığın bize sadece açık diye seslenmesi dikkatimi çekmedi değil.
  • 27
    28 mart 2010 galatasaray fenerbahçe maçını izlemek zorunda kaldığım, bir daha üstüne para verseler önünden bile geçmeyeceğim tribündür. yediği golden sonra top ayağına her geldiğinde franco'yu yuhalayan **, kapalı'dan atılan yabancı cismi "helal olsun, şu maçı alalım gerekirse 5 maç daha sahamız kapansın" diyerek karşılayan denyoların bulunduğu tribündür.
  • 28
    belilrli organize gruplar olmadığından, her maç biletini alıp gelenin oturmak suretiyle bir kalabalık oluşturduğu ancak pek de bir işe yaramadığı aşikar olan tribün.özellikle ultraslan eski açığa geçtiğinden beri ne kapalıya ne açığa uyum sağlayabiliyor,bağıran kesimin de pek umursadığı yok zaten yeni'yi.kısaca evinde otur izle daha iyi tribünü.
  • 30
    türk telekom arena'daki muadili güney tribün olmalıdır. şu an değildir fakat.

    gerçi pegasus, cimbom bomum benim biricik sevgilim çekmeye başlamadan önce güney tribüne eski açık! şeklinde sesleniyor. ne alakaysa?

    yeni açık tribün ali sami yen'in tribüncü yetiştirme okuluydu bir nevi. kapalı üniversiteyse, yeni açık dershaneydi. çok üst düzey bir tribün anlayışı ya da tezahürat gücü anlamında söylemiyorum bunu. yeni açık, tribüne yeni adım atanlar için daha kolay ulaşılabilir bir ortamdı. en azından ben ya da benim gibi maddi imkanları kısıtlı 14-15 yaş civarı ateşli çocuklar için, 3 ayda bir para denkleştirip gidilebilen bir mekandı. numaralıya yakın yer kapmak için 4-5 saat önce gidilir, sıcağın beyninde maç saati beklenirdi. çünkü orada bir davul vardı ve kapalı tribünü cepheden görüyordu.

    karşımızda dünyanın en muhteşem korosu, değme savaş meydanlarında duyamayacağınız türden tok ve gür haykırışlarla ortalığı inleten efsane kapalı tribün. onların başlattığı bestelere katılmanın verdiği anlatılmaz haz. kendimizi onlardan biri sayar, o yaşta adam olurduk bir süreliğine.

    sonrasında eski açık oluşturuldu, üni ve bh grupları ile farklı bir atmosfere büründü, yeni açık numaralı tarafının yerini bu yeni cephe aldı. biz de orada bulduk kendimizi bir süre sonra. kapalı, eski açığa seslenerek başlattı karşılıklı tezahüratları. sonra kapalı da soldu gitti falan filan..

    yine de yeni açık candı.
  • 32
    şimdi neden yaptığıma mantıklı bir açıklama getiremesem de 2000'lerin başında gittiğim çoğu maça stat kapılarının erken açılmasını fırsat bilip 1'de girer, bu güzide tribünün köşelerine kurulurdum. sırf bu sebeple saatlerce güneşin altında yanar ya da soğuktan donardık.

    her ne kadar kapalıdaki gibi organize bir topluluk olmasa da numaralı tarafında kapalının ekürisi minik bir topluluk her zaman olurdu.

    güzeldi yeni açık. gerçi neresi kötüydü ki ali sami yen'in?
  • 33
    kartal'da okuldan çıkıp 123 numaralı mecidiyeköy otobüsleriyle yetişmeye çalıştığımız tribünümüzdü yeni açık. yetişirdik de... biz aklıevveller bir kısmımızı içeri sokup yer tutmalarını sağlardık. biz de gider gima'nın orada takılırdık saat 20.30'a kadar. sonrası ise malumunuz...şampiyonlar ligi müziği ve unutulmaz anılar... hep minnetle anıyorum yeni açığı... hep de öyle anacağım. yerine dikilen rezidansın ise sermayesine sokayım...
  • 35
    tepe duvarında reklam panoları yokken en üst sıralarında vızır vızır araç seslerinin duyulduğu tribün. ilk maçımı izlediğimde çocuk aklımla "aslında yoldan buraya atlanır bilet almaya ne gerek var" diye düşündürtmüştür*. tribün olarak eski açık gibi organize tezahuratların dönmediği ortalama seyircilerin bulunduğu taraftı. favori tribünüm olmasa da ilk göz ağrımdır, ali sami yen stadyumundan hatırladığım ilk anımın mekanıdır.
  • 37
    sami yen'in son yıllarında iyice pasifleşmiş tribündü. eski açık'ın üstü kapandıktan sonra buranın aurası artık iyice sönmüş gibiydi. yine de şimdinin tiyatro seyircisini 10a katlardı, o ayrı. toplasan 2-3 kere falan gitmişimdir bu tribüne ama inanılmaz saçma bir şekilde bu tribünün alt kısmına ilk girerken görünen yeşil sahanın uyandırdığı hissi hiçbir tribünde yaşamadım. ben mi çok sulanmış zeminlere denk geldim bilemiyorum ama daha bir yeşil görünüyordu sanki zemin. sahaya ben çıkıyormuşum gibi hissettiriyordu. bir de inanılmaz loştu burada ortam kapalıya kıyasla, belki ondandır. seni yıkan dozeri be asy.
  • 38
    bir çok anıma sahip özlenen tribün. ali sami yen stadında kapalı üst ve eski açıktan sonra üçüncü tribün ortamı konumundaki yerdi. tribüne gelen kimse çekirdekçi değildi ama burada koordine olma problemi vardı. daha çok başına buyruk bir tribünde ve diğer tribünlere ayak uydurmaya çalışırdı. tribünün sağında sarı oğuz ve arap takma adlı iki amigo vardı. sarı oğuz maçlardan önce tribününü organize edip “piç piç piç arap” diye bağırttırırdı. tabi bunu arap lakaplı şahıs için yapardı, herhangi bir ırkçılık yok yani. bir de yeni açık üste bilet bulamayıp yeni açık alta bilet alıp maçtan önce tellerden yeni açık üste tırmanma hikayeleri vardı. biz de az yapmadık. çok keyifli ortamdı.
App Store'dan indirin Google Play'den alın