• 104
    youtube, twitter gibi ortamlarda liverpool şampiyonluk kutlamaları sevinçleri görüyorum sanki adam kop tribününün yıllarca yağmurunu yemiş, stoke deplasmanında bire beş kalıp yamulmuş.

    sempati duymayı anlıyorum ki hiçbir zaman yabancı bir takımın taraftarı olamadım, oyununu, tarzını beğendiğim takım ya da özel bir futbolcusu için izlediğim maçı kazanmasını isterim, kazanmazsa da zerre umurumda olmaz, rakibi daha iyiyse o kazansın, benim için hepsi bu kadar.

    türkiye'de doğup büyüyen adamın ciddi ciddi liverpool, arsenal vb... fanatiği olmasına bir türlü anlam veremedim, veremeyeceğim de galiba. gerçekten bu tür fanatiklik varsa da, fanatik gözükenlerin içinde binde biri falandır.
  • 139
    çocukken vardı aslında ama son iki yıldır göz ucuyla bile takip ettiğim takımlar yok. buna hem endüstri hale gelen futbol sonrası artık rahatça tv8'den premier lig, ntv'den la liga, star'dan şampiyonlar ligi falan izleyememek, hem de akıl almaz futbolcu bedellilerinin etkisi var. ama bir gün liverpool'un ingiltere'de olan bir maçını izlemek isterim.

    seri a 'dan juve'nin mavi sony forması del piero, inzaghi, zidane
    bundesliga'dan bayern'in opel forması oliver kahn, elber, kuofor
    premier lig'de manu- andy cole, yorke,gigs
    la liga'da real madrid'in teka ve siemens formaları dönemlerinde desteklediklerim takımlardı. bir de bana her zaman koyu renkler güzel gelmiştir.

    futbolcu çıkartmaları albümlerinden oyunculara bakılır, mahallede top oynarken hayaller kurulur, haftasonu sabah erkenden kalkılıp fa premier manager 2002 kariyere devam edilirdi. artık öyle aa çok güzel maç olacak bak gideyim de izleyeyim dediğim bir futbol kalmadı bende. futbol=galatasaray artık benim için.
  • 103
    (bkz: yabancı takım tutmak/#2360570)

    geçtiğimiz haftalarda yukarıdaki anket çalışması için meşgul ettiğim başlık. iş yükünden dolayı sonuçları anca derleyebildim, bekleyen arkadaşlar vardı, onlardan özür dilerim.

    biliyorsunuz bu ikinci kamuoyu yoklamam, her ikisinde de ön plana çıkan bir gerçek var; sözlüğümüzün yaş ortalaması 27-28 civarı görünüyor. moderasyonun elinde farklı bir veri var ise, benimle iletişime geçerse sevinirim.

    öncelikle bu çalışmaya, ilk yaptığımız çalışmaya göre (bkz: #2344448) daha az katılımcı oldu, katılımcıların tüm sorulara cevap verme yüzdesi ise düştü. bunu bekliyordum aslında, zira konu başlığı younes belhanda olayı kadar sıcak değildi ve açık uçlu sorular sordum, açık uçlu sorulu anketlerde tamamlama yüzdesi düşer, bu yüzden kimseye bir kırgınlığımız olamaz. :) görece düşük (ama yine de total temsiliyeti iyi yanlış anlaşılmasın.) katılım sebebiyle bazı soruların cevapları sayısal değil ama nitel içgörü sağladı, bu yüzden onlara tam yüzde veremeyeceğim.

    katılımcıların %77.4'ü galatasaray dışında, farklı liglerde oynayan bir takıma sempati duyduğunu belirtiyor, e pek tabi ki %22.6'lık kesimin galatasaray dışında sempati beslediği bir takım yok. yabancı takıma sempati duyan arkadaşlar, tutmayanlara görece, ortalama olarak 4 yaş daha genç duruyor. ayrıca, galatasaray'dan başka bir takıma sempati beslemediğini belirten arkadaşlarımızın yaş ortalaması sözlük yaş ortalamasının da yaklaşık 3 yaş üzerinde, bu anketin sonuçlarına göre.

    galatasaray'dan başka takım tutmayan arkadaşlara bunun sebebini sormuştum, buradan çok net bir sebep çıkmadığını söyleyeyim. daha çok karşılıksız sevgi, tek takım, tek aşk temaları üzerinde yoğunlaşıyor verilen cevaplar. sayısal bir şey söylemek güç.

    ahalimiz içinde, sempati duyulan yabancı takımlar sıralamasında zirvede olağan şüpheliler var. manchester united en popüler yabancı takım. manchester united'a da oransal olarak çok yakın olmak üzere, yine birbirlerine çok çok yakın yüzdelerle, sırasıyla, barcelona, liverpool ve real madrid zirveyi takip ediyor. bunların ardından ise arsenal, as roma, ac milan ve borussia dortmund geliyor. sanki son on yılın uefa puanlarının harmonik ortalamalarından sıralama yapılmış gibi. :) bu açıdan yaklaşınca sanki başarı temel kıstasmış gibi geliyor. ancak, bu takımlara sempati duyulma nedenlerini sorduğum soruya verilen cevaplara bakıldığında, katılımcıların beyanının tam olarak bu yönde olmadığı görülüyor.

    katılan arkadaşlar biliyor, ilgili soruya serbest bir şekilde görüşlerinizi ilettiniz. bunların hepsini okuyunca şöyle bir sınıflandırmayı uygun gördüm; verilen cevapları 'başarı', kulüp kültürü/kurumsallık' ve 'kişi' olarak üç başlık altında topladım. yani sebep olarak takım mensubu bir kişiyi gösterenleri kişi altında, kulüp kültürünü, kurumsallığını veya başarılarını ön plana çıkaran cevapları da ilgili malum başlıklar altında topladım. böyle bakınca, katılımcı arkadaşların %63.5'inin ilgili takıma duydukları sempatinin nedeni olarak kulüp kültürünü beyan ettiği görülüyor. sempati duymasının sebebi takıma mensup bir kişi olanların oranı %39.6, başarılarını ön plana çıkaranlar ise %19.8'de kalıyor. ara not olarak söyleyeyim, bu oranların toplamı %100'ü geçer çünkü bir kişi haliyle birden fazla yanıt verebiliyor.

    kulüpler özelinde bakarsak, manchester united'a sempati besleyen arkadaşlarda kulüp kültürü ve kişi, oldukça öne çıkıyor. öne çıkan kişi ise malum, sir alex ferguson. hatta şöyle söyleyeyim, soruya cevap veren arkadaşların neredeyse hiçbiri 'sir' unvanını atlamamış. :) barcelona'ya sempati duyanlar arasında da benzer sebepler ön plana çıkıyor, orada sempatiye sebep olan kişi ise lionel messi. liverpool ve arsenal'i tutanlar arasında sebep olarak kulüp kültürünü beyan edenlerin ciddi ağırlığı varken, real madridci arkadaşlar 'başarı' kriterini uzak ara en çok öne çıkaran arkadaşlar olarak göze çarpıyor.

    son olarak şöyle de bir istatistik var, ne kadar anlamlı bilemiyorum, yabancı takıma sempati duyanlar içerisinde sadece yaklaşık %6'lık bir kesim futbol dışı bir takım beyan etti, ağırlıkla nba'den olmak üzere. futbol'un çok ciddi bir ağırlığı, popülaritesi var.

    vaktini ayıran, hepsini okuyan arkadaşlara teşekkürler, bir başka kamuoyu yoklamasında daha görüşmek ümidiyle. her türlü geri bildiriminiz benim için değerli. pek tabi ki, özelden iletebilirsiniz.

    edit: unuttuğum için çok özür dilerim, @canus1905 'e verdiği fikir ve destek için çok teşekkür ederim.

    saygılar
  • 126
    jupp derwall'in 1993 yılında yazdığı türkiye anıları kitabından bir alıntı yapmak istedim, okuduğumda beni çok etkileyen bir cümle olmuştu:

    “ne yabancı insanlar vardır, ne de yabancı ülkeler. yalnızca başka insanlar ve başka ülkeler vardır.”

    reddit sitesinde galatasaray sayfasına aboneyim. new york'ta yaşayan bir amerika'lı birkaç gün önce şunu paylaşmış:

    https://gss.gs/04k.jpeg

    diyor ki "türkçe konuşamıyorum, galatasaray maçlarını ve haberlerini bein sports, bleacher report ve espn'den takip etmeye çalışıyorum. fakat youtube'daki videoların çoğu türkçe ve altyazıları yok. galatasaray'ın resmi mobil uygulaması da sadece türkçe. türk futbolunu takip edebileceğim ingilizce yayın yapan mobil uygulama ya da site önerilerinize açığım. şimdiden teşekkürler."

    şimdi bu yabancı arkadaş yabancı takım mı tutuyor? bu genç adam bizim renktaşımız yahu, 8bin km öteden cimboma sevdalanmış. istanbul'u ilk defa geçtiğimiz yıl ailesiyle birlikte tatil için ziyaret etmiş, sonra internette istanbul kulüplerinin tarihleriyle ilgili biraz araştırma yapmış ve galatasaray'ı takip etmeye, desteklemeye başlamış. yorumlarda istanbul'a tekrar gelip türk telekom arena stadyumunda maç izlemek istediğinden bahsetmiş.

    bu çocuk loser mı yani, ya da bizlerden daha mı az galatasaraylı? bana bir galatasaraylılık ölçer kargolayın da gidip test edeyim kendisini gerekirse. *

    sözün özü; bırakın tutan tutsun yahu. yıl olmuş 2020, yabancı kavramını zihinlerden çıkarmanın zamanı geldi de geçti bile...

    ben de takımların forma kültürlerine ilgi duyduğum için zaman zaman halı sahada liverpool, barcelona, atletico madrid, sao paulo vs. formalarımı giyiyorum. tabiki hiçbirini galatasaray'ı sevdiğim kadar sevmem mümkün değil ama galatasaray'a tapmam, bu takımlara sempati duymamı engellemiyor.
  • 105
    kendi ligi yarismaci olmayinca gayet dogal olan durum. ingiltere'den dunyayi goren bir insan olarak gozlemim su ki, manu (bu konuda hepsinden ilerde), liverpool, chelsea ve arsenal gibi takimlar amerika, asya ve guney dogu asya'da pazarlama ile birlikte cok taraftara sahip. sanirim turkiye'de durum bu. turkiye'de insanlar kendi yerel takimlarini tutsa dahi, yerel cekisme ve kalite yerlerde oldugu icin yurtdisi takimlarini destekliyor.
  • 147
    1860 münih'e çocukluk yıllarımdan beri sempatim vardır(bkz: bayern münih/@lecce) hatta amatöre düşürüldüklerinde, milli maç veya gidilmeyen deplasmana denk geldiğinde, istanbul-münih-istanbul yaptığım veyahut bizim şampiyonlar ligindeki herhangi almanya veya yakın ülkelerdeki deplaseler sonrası gittiğim maçları olmuştur.ama ömür törpüsüdür, asla winner değildir 1860 camia olarak.

    şehrindeki diğer takımın dünyanın en iyi takımı olması da kısmtsizliğin ayrı bir tanımıdır. bu sene ayrıca münih türkgücü ile aynı grupta olmaları benim için değişik durumdur. lise yıllarımda bir yaz tatiline gittiğimde, münih türkgücü o yıllarda amatörün de amatörü bir gruptaydı. hatta rahmetli kuzenimin oynadığı takım ile maçları vardı(sportfreunde) bende maça seyirci olarak gitmiş fakat türkgücü kadrosunda 5 eksik olunca(yedekten nasıl oldu bilmiyorum prosedürü, esameye yazılmıştım) oynamadım tabi figüran olarak alındım ama sonuçta formasını o yaz sıcağında terlettiğim takımıdr münih türkgücü. devre arası kuzene şut bile çekmiştim:)

    dolayısı ile bayern münih haricindeki şehrin diğer iki takımını severim.
  • 40
    son yıllarda oldukça arttı yabancı takım tutmak. gelişen teknolojinin sunduğu iletişim imkanları futbol tutkunlarına bu imkanı veriyor. istanbul dışında yaşayan bir galatasaray taraftarı açısından, galatasaray'ı tutmakla örneğin liverpool'u tutmak arasında çok fark yok. sadece tuttuğu takımı yerinde görüp görememek imkanlara göre değişiyor. bir de türkiye'de yaşıyorsanız sürekli kendi dilinizde galatasaray haberi alırsınız ama mesela liverpool haberlerini internetten takip zorunda kalırsınız. belki de ikincisi daha kıymetlidir, emek vermek anlamında.

    yine de galatasaray taraftarı birinin, başka bir takımdan biz diye bahsetmesine alışamadım, hiç de hoşlanmıyorum ama anlıyorum.
    gençliğimde nasıl olurdu yabancı takım tutmak anlatayım, nereden nereye gelmişiz bir bakın isterseniz.

    liverpool'u tutardım gençliğimde. o zamanın en heyecan verici takımıydı liverpool. liverpool olmazsa ingiliz takımlarını tutardım. oynadıkları tempolu futbol çok heyecan verirdi, tam taraftar futbolu oynuyorlardı, sürekli durmayan bir tempo. premier lig hala öyle.

    semtimizde ise ben hariç ingiliz takımlarını tutan yoktu. diğer arkadaşlar o senenin öne çıkan takımlarını tutarlardı. ispanyol, alman, italyan ne olursa.
    bir de her ülkede bir takım tutanlar vardı. italya'da milan, ispanya'da real madrid, almanya'da bayern münih gibi. ben onlardan da olmadım.

    ingiliz takımları ve liverpool'u hiç değiştirmedim. sanırım daha 11 yaşında bir çocukken devlet okulunda kısıtlı imkanlarla ingilizce öğrenmeye başlamamın
    da etkisi vardı bunda. beyazıt'ta sahaflara gidip shoot dergilerini alır okumaya çalışırdım. başka dilde futbol aşkı bana fazla gelirdi o zamanlar. ulan ingilizce bile adam gibi bilmiyoruz zaten, ne işim olur italyanla, ispanyolla.

    tabii ki, ingiliz takımlarının avrupa kupalarındaki başarıları da etkiledi beni. geçen gün merak ettim, hakikaten ingilizler bu kadar başarılı mıydı diye, üşenmedim araştırdım. araştırmayı aklımın ermeye başladığı 1970'den başlatıp, ingiliz takımlarının 5 yıl ceza aldığı 1985'te bitirdim.
    tablo şöyle :
    (gbkz: 1970 – 71)
    şampiyon kulüpler : ajax amsterdam 2 - 0 panathinaikos
    kupa galipleri : chelsea 1 - 1 real madrid
    uefa kupası : düzenlenmiyordu
    (gbkz: 1971 – 72)
    şampiyon kulüpler : ajax amsterdam 2 - 0 inter
    kupa galipleri kupası : rangers 3 - 2 dinamo moskova
    uefa kupası : wolverhampton wanderers fc 1-2 tottenham hotspur fc
    tottenham hotspur fc 1-1 wolverhampton wanderers fc
    (gbkz: 1972 – 73)
    şampiyon kulüpler : ajax amsterdam 1 - 0 juventus
    kupa galipleri kupası : a.c. milan 1 - 0 leeds united
    uefa kupası : liverpool fc 3-0 vfl borussia mönchengladbach
    vfl borussia mönchengladbach 2-0 liverpool fc(gbkz:
    1973 – 74)
    şampiyon kulüpler : bayern munich 1 - 1 atletico madrid
    bayern munich 4 - 0 atletico madrid
    kupa galipleri : fc magdeburg 2 - 0 a.c. milan
    uefa kupası : tottenham hotspur fc 2-2 feyenoord
    feyenoord 2-0 tottenham hotspur fc
    (gbkz: 1974 – 75)
    şampiyon kulüpler : bayern munich 2 - 0 leeds united
    kupa galipleri : dinamo kiev 3 - 0 ferencváros
    uefa kupası : vfl borussia mönchengladbach 0-0 fc twente
    fc twente 1-5 vfl borussia mönchengladbach
    (gbkz: 1975 – 76)
    şampiyon kulüpler : bayern munich 1 - 0 st etienne
    kupa galipleri kupası : anderlecht 4 - 2 west ham united
    uefa kupası : liverpool fc 3-2 club brugge kv
    club brugge kv 1-1 liverpool fc
    (gbkz: 1976 – 77)
    şampiyon kulüpler : liverpool 3 - 1 mönchengladbach
    kupa galipleri kupası : hamburger sv 2 - 0 anderlecht
    uefa kupası : juventus 1-0 athletic club bilbao
    athletic club bilbao 2-1 juventus
    (gbkz: 1977 – 78)
    şampiyon kulüpler : liverpool 1 - 0 club brugge
    kupa galipleri kupası : anderlecht 4 - 0 austria vienna
    uefa kupası : sc bastia 0-0 psv eindhoven
    psv eindhoven 3-0 sc bastia
    (gbkz: 1978 – 79)
    şampiyon kulüpler : nottingham forest 1 - 0 malmö ff
    kupa galipleri kupası : barcelona 4 – 3 fortuna düsseldorf
    uefa kupası : fk crvena zvezda 1-1 vfl borussia mönchengladbach
    vfl borussia mönchengladbach 1-0 fk crvena zvezda
    (gbkz: 1979 – 80)
    şampiyon kulüpler : nottingham forest 1 - 0 hamburger sv
    kupa galipleri : valencia 0 - 0 arsenal
    uefa kupası : vfl borussia mönchengladbach 3-2 eintracht frankfurt
    eintracht frankfurt 1-0 vfl borussia mönchengladbach
    (gbkz: 1980 – 81)
    şampiyonlar ligi : liverpool 1 - 0 real madrid
    kupa galipleri : dinamo tiflis 2 - 1 fc carl zeiss jena
    uefa kupası : ipswich town fc 3-0 az alkmaar
    az alkmaar 4-2 ipswich town fc
    (gbkz: 1981 – 82)
    şampiyonlar ligi : aston villa 1 - 0 bayern munich
    kupa galipleri : barcelona 2 - 1 standard de liège
    uefa kupası : ifk göteborg 1-0 hamburger sv
    hamburger sv 0-3 ifk göteborg
    (gbkz: 1982 – 83)
    şampiyon kulüpler : hamburger sv 1 - 0 juventus
    kupa galipleri : aberdeen 2 – 1 real madrid
    uefa kupası : rsc anderlecht 1-0 sl benfica
    sl benfica 1-1 rsc anderlecht
    (gbkz: 1983 – 84)
    şampiyonlar ligi : liverpool 1 - 1 roma
    kupa galipleri : juventus 2 - 1 porto
    uefa kupası : rsc anderlecht 1-1 tottenham hotspur fc
    fc tottenham hotspur 1-1 rsc anderlech
    1984-85
    şampiyonlar ligi : juventus 1 - 0 liverpool
    kupa galipleri : everton 3 - 1 rapid wien
    uefa kupası : videoton fc fehérvár 0-3 real madrid cf
    real madrid cf 0-1 videoton fc fehérvár

    buna göre finale çıkan takım sayıları şöyle :

    ingiltere : 21
    almanya : 15
    italya: 9
    ispanya : 9
    hollanda : 7
    belçika : 7
    sscb : 4
    portekiz : 3
    iskoçya : 2
    doğu almanya : 2
    macaristan : 2
    fransa : 2
    avusturya : 2
    isveç : 2
    yunanistan : 1

    bahse konu 15 sene içinde 21 ingiliz takımı final oynamış. toplam 44 finalden 20'sini ingiliz takımları oynamış. hep söylediğim bir şey vardı o döneme ait. "ingilizler 3 finalin ikisinde olurlardı" diye. 15 senede 6 kez o senenin finallerinden 2'sini ingiliz takımları oynamış, haksız sayılmam.
    liverpool da 7 kez finale çıkıp 6 kez kupa kazanmış bu dönemde.
    ingiliz takımlarının tutmamın sebebini oluşturan durumlar bunlardı işte. başarının peşinden koşuyormuşum, galatasaray dışında neyin peşinde koşacaktım ki. tabii liverpool'u tutmamın zamanında genç takımda oynamış olmamla da ilgisi olabilir.*

    yabancı takım tutmayı 1989'da bıraktım. galatasaray şampiyon kulüplerde yarı finale kaldığında avrupa'nın son 4 takımı milan, real madrid, steau bükreş ve galatasaray'dı. o günden beri hiç bir yabancı takımı tutmuyorum.
  • 49
    futbolu seviyorsaniz , turkiye super ligi disinda ligleri uzun zamandir takip ediyorsaniz diger liglerden takimlara sempati duymaniz mumkundur. misal lazio-roma maci sadece bir futbol maci degildir. barca-real, boca-river maci sadece futbol maci degildir. sosyo-ekonomik nedenler vardir. cogumuz da yarisi yanlis olsa da bir goruse sahiptir bu maclar hakkinda. velhasili kelam bu maclarin tarihini rekabetin nereden geldigini ogrendikten sonra bunlardan birine sempati duymak hatta taraftari olmak da normaldir.

    bu gunlerde cok konusulyor da bir ornek vereyim liverpool ile manchester united arasindaki rekabet cok buyuktur. hatta o kadar buyuktur ki bircok taraftar icin everton macindan onemlidir. nedeni ise limanlarda saklidir. ekmekte, parada saklidir.

    biraz bilgi iyi gelir dostlar insanlari yargilamadan once. saygilar.
  • 137
    gayet yapılabilinen bir eylemdir. neden bu kadar imkansızlaştırıldı anlamıyorum. bazen çocukluğunuzdaki hatıralar adına, bazen renkleri uğruna, bazen formasının güzelliğine, bazen başarısına, bazen de galatasaraya benzetmenizden ötürü yabancı bir takım tutabilirsiniz. galatasarayı takım tutma olarak görmüyorum şahsen... takım tuttuğunda maçlarını takip edersin, yenince sevinirsin, yenilince üzülürsün falan. tamamen pragmatist yaklaşırsın olaya. galatasaray ise bir sevdadır. aşk bile değildir. tutkudan da ötedir. onun yolunda cimbom old boys olursun. şarıl şarıl yağmurun yağdığı bir derbi yenilgisi sonrası üzüntünü atmak için ıpıslak yollarda gezinip 1 hafta hastalanmaktır mesela (based on a true story). yabancı bir takım tuttuğunuzda bunları hissetmezsiniz. elma ile armuttur. karıştırılmaz, karıştırılması teklif dahi edilemez. o kadar konuştun, hangi takımı tutuyorsun diyenler için geliyor;

    (bkz: forza milan)
  • 144
    (bkz: grenoble foot 38)
    yaşadığım yerin takımının maçlarına gidiyorum, önceden de amiens sc'liydik, bir dönem toulouse sever olduk ama gidişata bakılırsa artık uzun dönem grenoble old boysuz. "bence bin grenoblelı on bin lyonluyu yok eder yani"
    özellikle düşme ya da şampiyon olma ile alakası yoksa bu takımın zerre derdiniz olmuyor çünkü beklenti ya da endişe yok.
    çocukken yabancı takım severdim ama neden neye göre o takımları severdim hatırlamıyorum.
  • 134
    bir türlü başaramadığım eylem. ama tutanları da çok iyi anlıyorum. ben de benim için hırsızlık ve ahlaksızlıkla eş anlamlı olan türk futboluna galatasaray dışında gram katkı sağlamayacağım. aklı olan kimse de katkı sağlamaz zaten. bu ligi izlemek için para ödenmez.

    sempati beslediğim manchester united'ı takip seviyemi arttırıyorum. benim için hiçbir takım galatasaray'ın yerini alamaz. ama beni bile bu hale getiren sistem yüzünden birkaç nesil falan sonra çoğunluk yabancı takım tutmaya başlar.
  • 122
    maddi durumu olmayan, istanbulda yaşamayan bir çok kişi için yapılabilir bir eylemdir. ben ilk galatasaray maçına 16-17 yaşlarında 120 km yol giderek, o zamanlar antalyada kış ara kampında antalya stadında bjk ile karşılaşması sonrasında gidebilmiştim. özel maçtı, penaltılara gitti bjk kazandı. üniversite hayatım maddi imkansızlıklar ile geçti, bozuk linklerden, milyonlarca pop-up arasından, hesap makinesi kalitesindeki bir görüntüden izlemeye çalıştım (derbiler hariç). maddi özgürlüğe kavuştum, bu seferde inanılmaz yoğun bir iş temposuna girdim. ömrümde toplamda 2 maça gittim, 1i özel maç demin bahsettim. diğeri de dursun özbek dönemi tudor öncesi sezondaki osmanlısporu içerde 2-0 yendiğimiz, 7bin kişinin izlemeye geldiği bir maçtı.

    gol sevinci nedeniyle tribünde hiç tanımadığım birine sarılamadım, avazım çıktığı kadar bağıramadım. mesafeler zamanlar ve paralar engel oldu. bizi takıma bağlı tutan en büyük olgu ise sokaklar ve okullardı. sabahlara kadar futbol konuşurduk yorum izlerdik. yani bu derece hararetli bağımlılığımız ve düşüncelerimiz olmasaydı gayet de bir yabancı takıma sempati duyabilirdim. artık arsalarda futbol bitti, sokakların hepsi asfalt oldu, gol atınca adını bağıracağın futbolcular kalmadı. bu tarz şeyler sokaktan başlar derinden başlar ki içine işleyebilsin. bir nevi devrimler gibidir. önceden futbolla alakası olmayan birisi bile çevreden dışlanmamak, muhabbete dahil olaiblmek için bir takıma destek oluyordu. şimdi her gencin cebinde kendi dünyası kendi ilgi alanı var ki bu da bu tarz bağlılıkların önüne geçmekte, artık futbol sevgisinin gelebileceği tek yer babalar olarak kalmakta. hal böyle olunca da çocukların real madrid, liverpool, bayern münih gibi başarı odaklı takımları desteklemesi gayet normal. çünkü popülerler.
  • 74
    gayet olabilen bir durum.

    (eski) fenerbahçeli ve o zamanlar futbolla çok da alakası olmayan çok yakın bir arkadaşım şu an hasta arsenal'li.

    fenerbahçe'yi tuttuğu zamanlar tepkisizce bize şampiyonun kim olduğunu soran, öğrenince aynı tepkisizlikle konuyu değiştiren, futboldan zerre haz almayan adam şu an wenger'i eleştiriyor, her sezon yeni arsenal formasını ediniyor, yeni transfer yorumluyor lan!

    düşünün adam digitürk'ün sadece spor extra paketine üyeyken premier lig d-smart'a geçtiği gün d-smart'a geçti.

    asıl önemli olan nokta bu nasıl oldu?

    anlatayım; arkadaşım bundan 4-5 sene kadar önce gezmek için 10 günlüğüne londra'ya gitti. oraya gittiğinde meraktan (ya da arsenal'in renklerini falan beğendi) arsenal'in düzenlediği 1-2 saatlik müze+emirates turuna katılmış. o turu bize detaylarıyla anlatırken gözlerindeki o etkilenmişliği görmeliydiniz.

    aslında bu ayrı bir başlık altında incelenmesi gereken de bir durum. adamlar nasıl organize, detaylı düşünülmüş bir tur planlamışlarsa adam arsenal'li oldu çıktı.

    vizyonerlik bu işte 1-2 saat ya sadece. bu kadar etkileyebiliyorsun insanları. biz avrupa'da en bilinen türk kulübüyüz bu bir gerçek. ama bunu kullanabilmek de bir o kadar önemli.
  • 50
    bu tamamen içinde bulunduğumuz sosyolojik yapı ile alakalıdır.
    mesela manchester da yaşayan ve oralı olanların neredeyse hepsi ya şehrin mavi tarafındadır ya da kırmızı tarafındadır. aynı şekilde ingiltere'nin diğer şehirleri içinde geçerlidir. o şehrin insanı muhakkak kendi şehrinin takımını tutar. bu aynı şekilde futbolda önde gelen diğer avrupa şehirleri içinde geçerlidir. bugün ülkemizde orta sınıf anadolu takımlarının kombine satışlarına bir bakın. hatta bazılarının kombine uygulaması bile yok. ama avrupa da hemen hemen tüm takımların kombine satışı hatrı sayılır derecede yüksektir.

    bugün b. dortmund neredeyse 60.000 adet kombine satıyor her sezon. takım çokmu başarılı? ehh işte.. ama o şehrin insanı sadece kendi şehrinin takımını tutuyor.

    işin türkiye tarafına geçelim. haritadan bir şehir seçelim. ben antalya'yı seçtim. bu şehrin süper lig'de takımı varmı? var. bu takım ortalama kaç kişiye oynuyor. eğer gelen takım galatasaray, fenerbahçe veya beşiktaş değilse 5.000 kişi var veya yok. şehrin geneline baksak galatasaray fenerbahçe ve beşiktaş taraftarının sayısı şehrin takımının taraftar sayısından daha fazladır.

    yani yabancı takım tutmak değilde daha doğrusu sempati duymak diyelim bizde her zaman olan birşeydi. bu hiçbir zaman suç olmadı olamazda.. bu ülkeye avrupa dan başarı geleli hepi topu 10 sene oldu. daha öncede dediğim gibi geçmişte dünya kupasında insanlarımız kendi kendilerini o heyecandan nasıl mahrum etmeyip başka ülkelerin sevinçlerine ortak oldularsa bu da onunla aynı durumda bir şey..
  • 141
    şanlı anaheim ducks'a gönül vererek gerçekleştirdiğim eylem. son yıllarda pek iyi gitmiyor takım ama olsun, damarımı kesseniz siyah-sarı-turuncu akar icabında. :(

    öte yandan küçükken takip ettiğim çok fazla takım vardı; o dönem alt liglerde takılan borussia mönchengladbach (annemden ötürü), fiorentina, kırmızı manchester... artık galatasaray dışındaki herhangi bir futbol takımına karşı ilgi duyamıyorum açıkçası. futbolun komple bir endüstri haline gelmesi bunda büyük etken benim açımdan.

    bir de bi' dönem italya milli basketbol takımı ile kinder bologna'yı aşırı severdim; carlton myers'li italya ve ginobili'li, griffith'li, jaric'li bologna, oyş...
  • 145
    eskiden türk futbolcuların oynadığı yabancı takımları tutardık gerçi hala öyleyiz. artık bu kendimizi kanıtlama isteği mi yoksa türk insanına özgü bir durum mu bilmiyorum ama ne olursa olsun hoş bir duygu.

    onun dışında zamanında atletico madrid ve deportivo'yu desteklerdim ama neden hiçbir fikrim yok. çocukken renkleri bile hoşuma gitmiş olabilir. sonra tabi atletico baya bir değişti, deportivo da tam tersine iyice kötü bir hal aldı. şimdilerde o tat yok, liverpool'u izliyorum kazanırlarsa iyi oluyor. öyle hakem, var, şu bu derdi de yok. yabancı takım izlemenin en büyük avantajı bu sanırım.
  • 108
    türkiye'de bir takım taraftarı olmakla aynı olmayan, en azından bana aynı hissi vermeyen olay. türkiye'de bir takım taraftarı olduğun zaman, ona tamamen bir bağlılık ve sadakat gösterilir, fanatiklik devreye girer, yaşanmışlıklar ortaya çıkar. aşk gibidir. fakat yabancı takımlara daha çok sempati duyulur. hoşlantı gibidir bana göre. mesela ben 2004 yılındaki efsane kadrosu ve başarısı dolayısıyla arsenal'e sempati duyarım. fakat conte'li chelsea veya pep'li city veya bu seneki klopp'lu liverpool şampiyon olduklarında onlara çok büyük saygı duyup, izlemekten de zevk aldım. bu durum türkiye'de takım desteklerken olmuyor. galatasaray dışında bir takım çok iyi oynayıp şampiyon da olsa, mesela şenol güneş'li besiktaş buna örnek verilebilir, hiçbir zaman oyunlarına sempatiyle bakıp onlara saygı duyamadım, bilakis nefretim ve antipatim daha da arttı. fanatiklik derecesinde galatasaray'dan başka takımı destekleyemiyorum, bir gönülde iki aşk olmuyor.
App Store'dan indirin Google Play'den alın