• 109
    bir antalyalının, mersinlinin, bartınlının istanbul’daki üç büyüklerden birisini tutmasından çok da bir farkı yoktur. futbol bir zevk işi, hobimiz. galatasaray da bu anlamda bizim için ilk sırada ama memleketimin takımı da değil sonuçta. buna rağmen kimse niye destekliyorsun diye sormuyor. insanlar da izlemekten zevk alıyorsa, kültürlerini, tarihini seviyorsa ülke dışından takımları da destekleyip sevebilir, niye sorgulanıyor ki bu durum?

    hollywood filmlerini de seviyoruz, oradaki tiyatroları, sanat çalışmalarını da destekliyoruz. muhtemelen hepimizin en sevdiği sanatçı yabancıdır. futbola da böyle bakmak lazım.
  • 150
    taraftarlık bilinci zayıf olmaktır bana göre, eğer televizyon dışında bir bağ yoksa.

    taraftar olmak için bir gönül bağı, futbol kültürüne dahil olma, bir ortak payda sahibi olmak gerekir. benim galatasaraylı olmam babamın götürdüğü 5 ekim 1997 gençlerbirliği galatasaray maçı 7 yaşında volkan kilimci'nin eline ilişkin küfürler ile gerçekleşmiştir. o tutku, insanların hop oturup hop kalkmasıyla maraton tribünde coşmasıyla hasta olmuştum, galatasaray'a futbol ortamına. o günden sonra takım değiştirtmeye çalışanların hiç bir sözüne itibar etmedim, galatasaraylıydım. bilemiyorum belki gençler taraftarlarıyla otursam bugün gençler taraftarı olacaktım. ben galatasaray'la bir şeyler paylaştım.

    yabancı takımlarla bu bağı kurmak belki izlenen hikayeler nedeniyle olabilir, fakat içinde olup da hissetmedikçe, gerçek bir parçası olamadıkça, biraz yavan bir tat gibi geliyor bana. yurt dışında yaşarsınız, oranın takımlarıyla bir bağ kurarsınız belki, ki bu benim nezdimde schalke 04 adına oldu, zira arkadaşlarımla gittiğim maçta 1:0'dan 2-1'e maç çevirince gol anında nordkurve'de 'vur ananın esdafkgohkrogweo.... goool' böğürmesinin almancasını duyunca ve o gaza eşlik edince, o bağı kurabiliyorsunuz işte. geri kalanı bana köpük geliyor.

    edit: tanım pek genellemeciydi, biraz açtım.
  • 119
    liverpool taraftarı olarak benim de yaptığım eylem. bir insanda tam olarak olması gereken düzey sempati duymaktır, daha fazlası insanı galatasaray sözlük gibi ortamlara düşürür :) , maçı izlerken elin ayağın titrer, kritik maçların gününü iple çektirir. ama sempati öyle mi maçı sırf keyfine izlersin, yenilirsin yenersin çok fazla umrunda olmaz.

    özetle tekrarlıyorum bir insanda olması gereken maksimum düzeydeki futbol bağlılığı sempati duymaktır.

    malesef biz olayı yanlış anladık, sigaradan beter bağımlılık seviyemiz.
  • 143
    stadyum atmosferini soluduğum ve bir süre yaşadığım şehirlerin takımlarını destekler, takip ederim.

    şu anda severek arminia bielefeld ve ksv hessen kassel takımlarını mümkün olduğunca uzaktan da olsa izlemeye, en azından sosyal medyada takip etmeye çalışıyorum. schüco arenave auestadion'daki stehplatz* günlerimi unutamam.

    arminia bielefeld zaten bundesliga'da; engin baytar'ın da eski takımı. ksv hessen kassel ile de galatasaray bir ara ünal aysal önderliğinde ortak altyapı çalışması yapıyordu; gerçekleşti mi ya da hala projesi devam ediyor mu bilmiyorum.

    kısacası yabancı takım tutmak fena duygu değil, kendinizi zaman ve emek ayırdığınız bir yörenin parçası hissettirir.
  • 116
    takımlara sempati duymayı anlıyorum hatta bana da arsenal hep sempatik gelmiştir. ancak takım tutmak diyemem.

    benim rahatsızlık duyduğum ve bana saçma gelen durum bu yabancı takım tutan insanların twitter'da, hatta burada tuttukları takımdan bahsederken ''biz'' diye bahsetmeleri. ''bizim takımda da'' diye giriyor adam cümleye bir bakıyorsun liverpool anlatıyor.

    yani yabancı takım tutmak benim için sadece sempati seviyesinde olabilecek bir şey.
  • 152
    1996 yılından itibaren sıkı bir barcelona hayranı ve takipçisiyim. babamın real madrid benim barça hayranlığım tatlı bir rekabete neden olur her sene. dünya kupası versiyonu ayrıca güzeldir. herkes bir takım tutar. arjantin hayranı olarak o golü kaçıran higuain'e tekrar sövüyorum. keyifli bir eylemdir. takım tutmaktan ziyade sempati duymak, maçlarını takip etmek şeklinde de özetlenebilen eylemdir. nitekim kalpteki tek aşk tek takım bellidir.
  • 79
    bir futbolcudan veya ekran basinda izlenilen bir mactan dolayi etkilenmisizdir genclik yillarimizda. benim en sevdigim yabanci takim diego milito'dan dolayi genoa. yillardir hala takip ederim. yabanci takim tutmak iyidir. tuttugunuz takim kaybederken sinir krizi gecirmezsiniz. galatasaray maclarinda ister istemez heyecanlanip gereksiz strese giriyorum. mesela kasimpasa macindaki penaltidan sonra bu sezon sonuna kadar galatasaray maci izlememeye yemin etmistim. insanin illa arada futbol maci izlemesi gerekiyor ve ben de senede 20ye yakin genoa maci izliyorum musait olursam. negatif bi etkisini gormedim daha. milito ayrildiktan sonra inter takip ettim. mourinho faktoru de var tabi. burada real madrid'i barcelona'yi tutuyorum diyen de olabilir ancak galatasaray ile karsilastiklarinda umurlarinda olacagini sanmak cok komik kaciyor.
  • 51
    kime, niye battığını anlamadığım durum. bence bu durumu eleştirmeye çalışmak tamamen gereksiz, faydasız ve deli saçması bir tutum. bir nevi taşralılık (istanbul'un değil, kültürel olarak avrupa'nın taşrasında olmak). avrupa karşısında eziklik hissetmek vs. diye bakıyorum ben duruma. isteyen istediği takımı tutar. niçin sınır koymaya çalışıyorsunuz? kime ne arkadaş? böyle saçma bir çaba mı olur?
  • 63
    son dönemlerde iyice boku çıkarıldı bu işin. yabancı bir ülkenin takımına sempati duymaya hiç mi hiç itirazım yok. tottenham, valencia, paris saint germain gibi takımlar yıllardır sempatik gelmiştir bana mesela. ancak bu işi abartmanın da alemi yok. barcelona sana sempatik geliyor diye yılların katalanıymış gibi real madrid'e bok atmanın ne alemi var? gerrard'ı beğenirsin, liverpool'u desteklersin ingiltere'de. manchester united yenilince 'ooh ne iyi oldu şu devils'e, hiç sevmiyorum arkadaş' ayaklarına yatmak hiç mi hiç samimi gelmiyor. basketbolda da var aynı durum. * let's go heat'miş, go celtics'miş. go ne amınakoyim. kaldı mı yalnızca derbi zamanı futbolla ilgilenen insanlardan bi farkın ?

    valencia bana sempatik geldi diye ezeli rakipleri villarreal veya levante'ye laf söylemek içimden hiç gelmedi. edwin congo benim adamımdı, sonny anderson, ariel ibagaza hep sempatikti. tottenham var diye thierry henry'leri, dennis bergkampları, marc overmarsları nasıl yok sayayım. ya sen barçalı! raul gonzalez'den nasıl nefret edebilirsin ki? dile getirsen bile için hiç rahat etmedi ki. yıllardan beri bu ülkede yaşıyorsun. çocukluktan kapmışsın galatasaray'ı, fener'i, beşiktaş'ı... doğru ya da yanlış, sövmedin mi hiç rakip takıma? hissetmedin mi tuttuğun takımla olan bağını? aynı bağı bayern munichle de hissediyorsan bir şey diyemem tabi dilo.

    bir de bırakın artık şu messi mi cristiano ronaldo mu tartışmalarını. evet messi mütevazi, ronaldo atletik. ama asıl noktayı kaçırmayalım. ikisi de çok iyi topçu. hangisi daha büyük tartışmaları yüzünden adamların oyunlarını kaçırıyoruz lan.
  • 127
    herkes istediği takımı tutar veya tutmaz, bir kişinin takım tutma tercihleri kendisini bağlar kuşkusuz.
    bir türk olarak, türk olmayan takımları yenme ülküsüyle kurulmuş olan galatasaray'ı tutmaktan gurur duyuyorum şahsen.
    bugüne dek ne bir yabancı takım destekledim ne de tuttum.
    ben 4 yaşında galatasaray'ıma gönül verdim.
    ömrümün sonuna dek kalbimde sadece galatasaray olacak.
    tabii ki galatasaray haricindeki tüm takımlara büyük saygı duyuyorum.
    spor dostluktur, kardeşliktir.
    ama benim gönlümde bir aslan yatıyor.
    her "galatasaray" dendiğinde kalbim hız alıyor, sanki ilk kez "galatasaray " kelimesini duymuş gibi heyecanlanıyorum.
    galatasaray başkadır, yerini yabancı takımlar falan dolduramaz kardeşim.
    iyi ki galatasaraylıyım!
  • 130
    son yillarda, ozellikle 15-30 yas araliginda hayli fazla gorulen durum.
    bunda yabanci liglerin eskiye gore daha kolay ulasilabilir olmasi etkili. pandemi doneminde iddaa oynarken acik olan guetemala ligini bile izleyenler vardi. ingiltere ispanya italya almanya ligi ne ki...
    bunun yaninda bir marjinal olma gayreti de goruyorum gencler arasinda. giyim kusam, hobi, muzik gibi seylerde marjinal tarza sahip olduklarini goruyorum. ama bunun ergence bir farklilik arayisi oldugunu sanmam. o yuzden birakin gencleri, istedikleri ligi takip etsinler. zaten bizim ligi b.k goturuyor. galatasaray sevdamiz olmasa allah askina akli olan bizim ligin neyini takip etsin?
    farkli takimlara sempati duymayi gayet dogal goruyorum. misal, ben altay ve istanbulspor sempatizaniyim. her iki takimin da formasini hali sahada zevkle giyerim. bir de aydinspor formasini zevkle giyerim(fenere 6 attiklari mac formasi, hiddink'in gonderildigi mac). ayrica zonguldak komurspor, soma linyit spor gibi formalarim da var. bu takimlarin bir mazisi, misyonu oldugunu dusunuyorum. tarihleriyle hele altay, istanbulspor...

    tabi galatasarayimizin yeri baska. biz galatasaray ile "avrupa avrupa duy sesimizi" diye haykirarak dunyaya meydan okumus donemin gencleriyiz. oynadigimiz mac da ne olsa, alelade bir avrupa maci, ya eleme ya da grup maci. sanki cl finali anasini satayim. oyle bir gaza gelirdik ki, karsimizda genelde grasshoppers, rosenborg, sparta prag falan olurdu, ama iste o mac, sadece bir mac degildi.
    80'lerin sonu ve 90'larin baslarini yasayan jenerasyon hatirlar. o donemlerde de ne firtina gibi takimlar vardi. 90'larin sonunda bir lazio vardi mesela, bizim jenerasyonun sempatisini kazanmislardir muhtemelen. sonra manc. united, parma, boavista... tabi oyle tv'den internetten acip izlemek nerdeee. anca haberini duyuyoruz/okuyoruz. o yuzden bizim jenerasyon yabanci takima sempati besler, ama kolay kolay takim tutmaz.

    ama yurt disinda yasayip sonra yurda donen, cocuklari burada dogan/buyuyen insanlar da var. haliyle almanya'dan, hollanda'dan bir takim destekleyenler arasinda bu insanlar da var.

    mesela benim esimin ailesi sovyet rejimi altinda yasamis nesillerce. 99'da gelmis turkiye'ye. esimle tanistigimda bir muhabbet esnasinda hangi takimlisin diye sordugumda "ailecek liverpool" demisti. oha lan ne alaka falan diyebiliyor insan. "ailecek liverpool ne? kuzey ingilterenin liman iscilerinden misiniz? liverpool'un koyunden misiniz?" meger bizim kayinpeder o efsane 80'lerin liverpool'unu destekliyormus, cocuklara da bu sevgiyi asilamis. bunlar turkiye'ye gelince tabi, liverpool'luyuz diye takiliyolar. o zamanlar garipseniyorken simdilerde normal geliyor insanlara.
    ki benim kayinco "liverpool turkiye" kurucularindan. sansina da en cafcafli zamanlari liverpool'un. gecenlerde bogaz koprusune liverpool bayragi asmak icin valilige dilekce yazacaklardi, ne oldu bilmem. :)

    bugun ulkemizde liverpool taraftari sayisi cok artmistir heralde.
    ben o eski milan'i (hele hele 2002-2004), manchester united'i, lazio'yu ayri yere koyarim ama taraftarlik/takim tutmak konusunda sunu soyleyebilirim: "tek aşk galatasaray"
  • 91
    benim için tutmanın bir tık altı, desteklemenin bir tık üstüdür. daha ileri seviyede desteklemenin de pek mümkün olmadığını düşünüyorum.

    naçizane kendimce sempati beslediğim takımlar ise:

    ingiltere: liverpool fc
    almanya: fc bayern münchen ve dynamo dresden
    hollanda: ajax ve ado den haag
    ispanya: valencia
    belçika: zulte waregem ve eupen

    bunların dışında çeşitli sebeplerden ludogorets razgrad ve östersunds fk*'ya da sempatim vardır. fm ve mackolik sayesinde çoğunu yakından tanıyorum, boş zamanlarımda da önemli maçlar denk gelirse takip ediyorum.

    şov yapmak veya gereksizlikten çok eğlenceli ve futbol kültürünü (bunun yanında genel kültürü) geliştirici bir aktivitedir.
  • 92
    çeşitli sporları izliyorsak normal olan durum. galatasaray'ın olmadığı çoğu sporda hep bir favorim var. ama özellikle roger federer, ronnie o'sullivan bireysel sporlarda desteklediğim isimler.

    takım olarak nba'de cleveland cavaliers , amerikan futbolunda baltimore ravens, rugbyde irlanda milli takımına sempati duymakla birlikte eski okul ve ev arkadaşlarımın oynadığı trakya gladyatörleri desteklediğim takımlar.

    futbolda ise anca sempati besleyebilirim. tribün olarak st pauli, takım olarak da manchester united son seneler hariç her zaman bana izlerken keyif vermiştir.
  • 156
    avrupa’nın bel büyük liginde de sempati beslediğim kulüpler var. galatasaray’dan sonra en çok desteklediğim kulüp arsenal. arsenal’e biraz tutkuyla bağlıyım. yenildiğinde sinirlenirim. bunun dışında arsenal kadar olmasa da barcelona, inter, marsilya ve nürnberg de sempati beslediğim diğer kulüpler. futbolu ve rekabeti seviyorum. bu yüzden yabancı takım desteklemeyi anlayabiliyorum. işin içine rekabet ve heyecan katıyor.
App Store'dan indirin Google Play'den alın