türkiye'de futbol kulüplerinin yabancı oyuncu oynatırken kısıtlanmasına karşıyım.
neden? çünkü türk oyuncuların kalitesi yeterince iyi seviyede değil. seyir zevki ve marka değeri açısından yabancı kısıtlaması taraftara çile çektiriyor. koyunun olmadığı yerde keçiye abdurrahman çelebi derler mantığındaki yerli anadolu futbolcuları kulüplere fahiş fiyatlarla imza atıyor, anadolu kulüplerinin başkanları gemi azıya alıp fahiş bonservislerle vasat oyuncuları üç büyükler arasında açık artırmayla satıyor. büyük kulüplerdeki vasat oyuncular alternatifsiz olduklarını bildikleri için rekabet ortamından kopup kendilerini salıyor.
yukarıda anlattıklarım sebebiyle biz taraftarlar olarak hep rezil futbol izliyoruz. peki bunun galatasaray özelinde yansıması nasıl oluyor? hatırlarsanız daha bir kaç sene önce futbol takımımızı italyan hocaların çalıştırdığı dönemde ligde sabri avrupa'da eboue'nin oynadığı dolayısıyla eboue'nin form tutamadığı bir dönem vardı. keza alex telles, bruma gibi genç yetenekler de 6+0+4, 5+0+3 gibi garabetlerde bir türlü maç formuna kavuşamayan oyunculardı. evet bu çok handikaplı bir kuraldı ancak 2015 itibariyle bundan kurtulduk, ama elimize ne geçti? geçen sene porto, schalke, lokomotif moskova grubunda 4 puan; bu sene malum tecavüz grubunda 2 puan. biri takımların ortalama seviyede olduğu, diğeri ise iki takımın baskın olduğu iki tip grupta da alınan neticeler bizi hayal kırıklığına sevk etti.
yabancı sınırlamasının kalkması, ekonomik yapısı orta düzey olan kulüpler için çok tehlikeli aslında. har vurup harman savunan yönetimlerle borç batağına saplanmak bu senaryoda yaşanabilecek risklerden yalnızca biri. bu sene yönetimimizin ffp sebebiyle derli toplu ilerlemesi bizi böyle bir duruma sevk etmedi diyebiliriz. türkiye'de şampiyon olarak şampiyonlar liginde oynayacak kulüp olmak yabancı oyuncunun tercih yaparken radarına girmemize sebep oluyor, ancak istenilen her oyuncu da getirilemiyor. yani bu durum ligimizin düşük prestiji düşünüldüğünde gelebilecek yabancı oyuncu kalitesini de belli seviyenin üstüne çıkaramamıza sebep oluyor. müzmin sakat, disiplinsiz, kulübünde gözden çıkarılmış, yaşı geçmiş oyuncular ismi var denilerek transfer ediliyor. bunun da bize hayrı olmuyor. dolayısıyla önceki senelerde yabancı sınırını avrupa'da başarımıza ket vurduğu için eleştirdik fakat bunu bahane etmeyen bir yapıya da kavuşmamız şart. bu nasıl olmalı onu düşünelim.
bu sezon gösterdi ki dış mihraklar diyerek federasyonun yabancı kısıtlamalarını öne sürmek bizim için bahane olmamalı. ben süper ligde adı bile yetecek bir kulüp olan galatasaray'ımızın bu konuyu kendi içinde çözüme kavuşturarak avrupa'da başarıya koşmasını düşünen bir taraftarım. reçete bana göre şöyle olmalı;
1. altyapı ihya edilmeli. tüm yaş gruplarında hedefler dahilinde ilerlenmeli. tesisleşme, modern idmanlar, akademi vb. ne gerekiyorsa yapılmalı. altyapıda kulübün oyun felsefesi genç oyuncunun tüm hücrelerine işlemeli.
2. kulübün başkanından teknik direktörüne, isimler yıllar içinde değişse de değişmeyecek bir anlayış yerleşmesi için çabalamak gerekli. biz taraftara burada düşen sadece teşvik etmek olabilir. yabancı sınırı ne olursa olsun takımda ilk 18'de en az 6-7 oyuncu, ilk 11'de en az 5 oyuncu oynatmakta ısrarcı olmak. bunu yapınca göreceğiz ki bu kulüp menajerlerin, kabadayı anadolu kulübü başkanlarının, vasat yaşlı oyuncuların oyuncağı olamayacak.
bu reçete bizi bir kaç sene bocalamaya itse de nihai amacı avrupa'da başarı olan bir topluluk buna sabredebilir diye düşünüyorum. doğru adımlarla bu dengeyi kurabilmemiz yabancı oyuncu sınırında da serbestliğinde de durumdan etkilenmeyen, kendi standardını oturtmuş bir galatasaray için avrupa'da başarı getirecektir ümidindeyim.
düzeltme: puan düzeltmesi için
tokerbeyler'e teşekkürler.